Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Gezelim & Görelim > Buram Buram Türkiye'm > Akdeniz


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 12.06.2010, 08:34   #1
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Lightbulb Kral Attalos’un Cenneti – Antalya | Şehrin Tanıtımı | Tarihi









Yaygın bir inanışa göre bundan 2 bin yıl kadar önce Bergama Kralı II. Attalos en gözde akıncılarını; “Gidin, bana bu yeryüzü üzerinde öyle bir yer bulun ki, bütün kralların, bütün hükümdarların gözü kalsın. Öyle bir yer bulun ki, hiç kimse gözünü oradan ayıramasın. Gidin bana yeryüzünün cennetini bulun.” diye göndermiş. Akıncılar, bu emirle işin zorluğunu, bir anlamda olmazlığını bile bile yola koyulmuşlar, diyar diyar dolaşmışlar. Haftalarca ve aylarca gezdikleri halde, krallarının istediği gibi bir yere bir türlü rastlayamamışlar.

Ta ki, bir gün Çubuk Beli diye anılan yolu aşıp da, yeryüzü cennetinin kapıları, çamların arasından Akdeniz’in büyülü bir akşamına açılıncaya dek!


Tepeleri karla kaplı Beydağları, el değmemiş ormanlarının yeşilliği, batan güneşin tutuşturduğu gümüş kıyılar ve denizin o çividi mavisi, soluklarını kesmiş Bergamalı akıncıların. Toroslardan aşağılara indikçe, dünya cenneti bir ovanın rengarenk bereketiyle sarmalanmışlar. En sonunda bugünkü Antalya kentinin bulunduğu yere geldiklerinde karşılarına çıkan eşsiz doğal güzellik karşısında cenneti nihayet bulduklarını düşünmüşler.
Dörtnala kalkıp Bergama’ya dönen akıncılar kralın huzuruna varıp “Emriniz üzere cenneti bulduk!” demişler. Kral Attalos akıncılarının “Cennet” dedikleri yeri bir de kendi gözleriyle görmek istemiş. Akıncılar yine öne düşmüşler, Kral Attalos arkalarından onları izlemiş. Bugünkü Antalya’nın bulunduğu yere vardıklarında Kral Attalos da cennete geldiğini kabul etmiş ve burada derhal büyük bir kent kurulmasını emretmiş.
Bu doğal güzellikler içinde Bergamalılar kısa zamanda görkemli bir kent kurmuşlar ve bu kente, Kral Attalos’un adına atfen“Attaleia” adını vermişler. Sonraları bu ad sırası ile “Stelai”, “Satalya”, “Adalya” ve “Antalya” olarak değişmiş.
  Alıntı ile Cevapla
Eski 12.06.2010, 09:30   #2
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kral Attalos’un Cenneti – Antalya | Şehrin Tanıtımı | Tarihi

Şehrin Arması




Antalya, Akdeniz Bölgesi'nin batısında yer almaktadır. İl merkezi kuzeyinde Burdur, doğusunda Serik, güneyinde Akdeniz, batısında ise Korkuteli, güneybatısında ise Kemer sınırları ile çevrilidir.


Akdeniz ikliminin bitki örtüsü olan maki türü bitkiler, Antalya'nın da bitki örtüsünü oluşturur. Batı Torosların güneyi ile Akdeniz arasında kalmış bir bölümde bulunmaktadır. Şehrin yukarı kısımlarında kızılçamlar görülür.

Antalya'dan geçen tek akarsu şehrin doğusundaki Aksu Çayı'dır. Bu akarsuyun üzerinde Düden Şelalesi de bulunmaktadır.


Yat Limanı
Üst kısımdaki evlerin arkası
Güllük ve
Konyaaltı caddelerinin kesiştiği yer




Antalya ili iklimi genel olarak Akdeniz iklimine girmektedir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı olarak ifade edilen iklim tipi diğer bir değişle mutedil deniz ve sıcak deniz iklim sınıfına girer, daha iç kesimlerde ise soğuk ve yarı-kara iklim tipi görülmektedir. Yazın ortalama sıcaklık 30 - 34 derece arasındadır. Ocak ayında ise sıcaklık ortalama 9 - 15 derece arasında değişir. Şehirde kar yağması ve don gibi meteorolojik olaylar hemen hemen hiç olmaz.


Kaleiçi ve arka kısımda Kesik Minare Camii



İlde yıllık ortalama nispi nem %64 civarındadır. Antalya’nın kıyı bölgesinde yazlar hem uzun hem de sıcaktır. Kışlar bile ılığa yakın serinlikte geçer. Yazın hiç görülmeyen yağmur, Aralık, Ocak ayları ile çok nadir olarak ilk ve sonbahar aylarında sağanak halinde yağar. Yılın ancak 40 - 50 günü kapalı ve yağışlıdır. Antalya, yılda ortalama 300 güneşli günü, 18.7 derece yıllık sıcaklık ortalaması ile yılın 12 ayı turizm hareketlerine açık, ender bölgelerden birisidir. Yılın en az dokuz ayı denize girilebilir.


Aşağı Düden
Düden Şelalesinin Lara’dan denize döküldüğü yer




Antalya'nın yakın çevresi yeraltı kaynakları bakımından çeşitli bir bölgedir. Bölgede zımpara, barit ve boksit madenlerinin yanı sıra altın, gümüş, krom, bakır, kurşun, çinko, mangenez, kuvarsit, maden kömürü, dolomit, alüminyum ve olivin madenlerinin aranması ve işletilmesi faaliyetlerinde bulunulmaktadır.


Konyaaltı Plajı









Antalya, Türkiye Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi'nin hazırladığı Deprem Riski Haritası'nda Antalya ikinci dereceden deprem bölgesidir. Ama Antalya merkezli bilinen (sismografın icadından sonra) çok büyük bir deprem yoktur. Sadece 11 Nisan 1977'de yerin 93 km derinde meydana gelen 4.6'lık deprem yakın zamanda Antalya merkezli tek depremdir. Ayrıca, Antalya'nın batısındaki Elmalı ilçesinden geçen Helen Yayı'nın uzantısı bulunmaktadır. Bu hat Burdur-Isparta hattında çeşitli kırıklar oluşturmuştur. Buradaki deprem riski olan yerler Antalya çevresinde olduğu için Antalya ikinci dereceden deprem bölgesi sayılmaktadır.





Antalya ili sahip olduğu Antalya Ovası ile tarımsal potansiyel ve ekolojik uygunluk açısından Türkiye tarımında önemli bir yere sahiptir. Antalya topraklarının beşte birinde tarım yapılan bir bölgedir.


Antalya'da tarım yapılan yerleri kıyı kesimi ve kıyıdan uzak kesimler olarak ayırırsak kıyı kesminde portakal, muz, avokado gibi tropikal bitkilerin yetiştirilebilmesinin yanında sera tarımına da uygundur. Ama kıyıdan uzak kesimlerde ise elma, armut, ayva gibi meyve türleri yetiştirilebilir.


Şehir içinde belirli güzergahlara kadar giden Tramvay








Cumhuriyet Meydanındaki Atatürk Heykeli



Kentin hızlı gelişmesine paralel bir süreç yaşayan tarım sektörü kendi yapısında da derin değişimlere uğramıştır. 1970 yılında nüfusun dörtte üçü tarımsal sektörlerden geçiniyorken 2000 yılında bu oran %49'a düşmüştür.

Antalya şehirinde hayvancılık çok yaygın olmayan bir ekonomik faaliyettir. Merkeze bağlı köylerde daha çok küçükbaş hayvancılık yaygındır çünkü arazi yapısı küçükbaş hayvancılığı için uygundur. Kümes hayvancılığı da yaygın bir ekonomik faaliyettir. Büyükbaş hayvancılık daha çok şehir merkezi dışındaki yüksek bölgelerde yapılmaktadır. Bunlar dışında arıcılık gezginci arıcılık şeklinde yapılmaktadır.


Sıçan Adası - Antalya şehir merkezinin batısında ve Antalya limanına bir kaç kilometre uzaklıktadır



Şehrin kuzeyindeki Kepez Su Ürünleri Üretme İstasyonu'nda ise balık çeşitlerinin artırılması yönünde çalışmalar yapılmaktadır.


Antalya Limanı ve Serbest Ticaret Bölgesi



Antalya Serbest Ticaret Bölgesi


Türkiye'de serbest ticaret bölgesine olanak veren yasanın 1985 yılında çıkmasından bu yana Türkiye'de 21 serbest ticaret bölgesi kurulmuştur. Bunlardan ikincisi olan Antalya Serbest Ticaret Bölgesi 14 Kasım 1987 tarihinde faaliyetlerine başlamıştır. Şu an 607.130 m²'lik bir alanda etkinlik gösteren Antalya Serbest Ticaret Bölgesi, Antalya'nın Konyaaltı belediyesi sınırları içinde bulunmaktadır.

Antalya Serbest Ticaret Bölgesi, Bakanlar Kurulu kararınca işletmesi özel sektöre verilmiştir. Bu amaçla %36'sı kamuya geri kalan %64'lük kısmı ise ASBAŞ'a(Antalya Serbest Bölge İşleticisi A.Ş.) verilmiştir.





Sanayi

Antalya, Türkiye'nin gelişmişlik düzeyine göre 7. ili olmasına rağmen sanayi alanında Türkiye ortalamasının altında kalmaktadır. Bunun temel nedeni olarak Antalya'da turizmin ve tarımın ön planda olmasını gösterebiliriz. Ayrıca Antalya bu iki ekonomik faaliyetle sanayileşmenin yarattığı hava kirliliği gibi durumların yaşanmadığı bölgelerdendir.

1950'li yıllarda Sümerbank ve Antbirlik tesisleriyle başlayan sanayileşme girişimleri sonucunda Antalya'da yaklaşık 200 sanayi siciline sahip firma bulunmakta olup bunlardan 63'ü Antalya Organize Sanayi Bölgesi'nin kontrolündedir. 1961 yılında kurulup Antalya'nın ilk sanayi kuruluşlarından olan ve kurulduğu bölgeye Dokuma ismini veren Antalya Pamuklu Dokuma Fabrikası ise 17 Kasım 2004 tarihinde faaliyetlerini durdurmuştur.

Döşemealtı'ndaki Organize Sanayi Bölgesi ve Konyaaltı'nda bulunan Serbest Bölge dışında, Antalya şehir merkezinde üç sanayi sitesi bulunmaktadır. Bunlar: Akdeniz Sanayi Sitesi, Yeşil Antalya Sanayi Sitesi ve Antalya'daki en eski sanayi sitesi olan Sanayi Çarşısı'dır.


Sanayi sektörünün gayrisafi hasıla içindeki payı Türkiye genelinde %28 iken, Antalya'da %7 düzeyindedir. Antalya ili milli geliri içerisindeki sanayi payı sadece %4,3 gibi bir oranda kalmaktadır.
  Alıntı ile Cevapla
Eski 12.06.2010, 09:50   #3
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kral Attalos’un Cenneti – Antalya | Şehrin Tanıtımı | Tarihi

Tarihçesi



Antalya tarihi boyunca yerleşim bölgesi olma özelliğini korumuş. Osmanlı hakimiyetinden önce şehir sırası ile Roma, Bizans ve Selçuk egemenliğinde kalmış.


Piri Reis'in tarihi Antalya, Manavgat ve Side haritası



Her ne kadar 1215'teGautler de Montbellard Kıbrıs'tan getirdiği kuvvetlerle şehri ele geçirip Türkleri kılıçtan geçirdiyse de, Antalya 1. Keyhüsrev tarafından geri alınır. XII. yüzyıl sonlarında Selçuklu Devleti sona erince Isparta ve Antalya arasındaki topraklar Teke Aşireti'nin bir kolu olan Hamidoğulları'nın egemenliğine girer. Antalya'yı ele geçiren İlyasbeyoğlu Dündar Bey, buranın yönetimini, kardeşi Yunus Bey'e bırakır. Yunus Bey'in oğulları, Antalya'da hüküm sürerler. Hamidoğulları'nın bu ikinci kolu Tekeoğuları adıyla anılır. Kıbrıs Kralı Pirre, 1361'de Antalya'yı ele geçirdiyse de, Tekeoğulları'ndan Mehmed Bey, 1373'de şehri geri alır. Mehmed Bey’in oğlu Osman Bey zamanında, Yıldırım Bayezid tarafından, Antalya’nın yönetimi Firuz Bey'e verilir (1391). Ancak Antalya'nın Osmanlılara geçişi konusunda kaynaklar tek bir tarih göstermemektedir ( Oruç Bey ve Neşri'ye göre 1389-1392; İbni Kemal'e göre 1391).


Anadolu'da beyliklerin egemen olduğu bir dönemde, 1335 - 1340 tarihleri arasında Antalya'ya gelen Arap seyyah İbn Battuta Antalya’dan bahsederken şöyle der:

Kent halkı, ırk ve dinlerine göre ayrı ayrı mahallelere yerleşmişler. Hıristiyan tüccarlar Mina adıyla anılan mahallede otururlar. Bu mahallenin çevresini bir sur kuşatmakta ve Cuma vakti geceleri surun kapıları kapatılmaktadır. Rumlar başka bir mahallede kendi başlarına otururlar. Onların bulundukları yer de bir surla çevrili. Yahudilerin de yine kendilerine ait, surla çevrili bir mahallesi vardır. Müslüman ahaliye gelince, bunlar asıl büyük şehirlerde yaşamaktadırlar. Burası bir Cuma mescidi ve medrese ile birçok hamamı, zengin ve tertipli büyük çarşıları ihtiva etmektedir. Şehrin çevresini, yukarıda kaydettiğimiz bütün mahalleleri de içine alan büyük bir sur Kuşatır.









Osmanlı Dönemi


Ankara Savaşı'ndan sonra (1402) Teke ve Karamoğulları'nın Antalya'yı ele geçirme girişimleri boşa çıktı. Antalya, Anadolu eyaletinin Teke Sancağı'na merkez oldu (Elmalı ile birlikte). II. Bayezid devri sonlarında şehzade Korkud, bu sancağın başında bulunuyordu. Babası ölünce tahta çıkan Selim'e karşı (Yavuz ) burada ayaklandı. Alanya ise Fatih döneminde 1471 yılında Gedik Ahmed Paşa tarafından alınmıştı.

XVII. yüzyılın ikinci yarısında Antalya'yı gezen Evliya Çelebi, üç yanı bahçelerle çevrili şehrin kale içinde dar sokaklı, 3 bin evli dört mahallesi, kale dışında ise, kuzeyde 20 Türk, 4 Rum Mahallesi bulunduğunu, çarşının surlar dışında yer aldığını, limanın 200 parça gemi alacak büyüklükte olduğunu yazar.

Osmanlı Devleti'nin Abdülmecid devrinde (1847) çıkarmaya başladığı salnamelerde (bugünkü anlamıyla yıllık ) Antalya, Konya'ya bağlı olması sebebiyle " Teke Sancağı" adıyla geçmektedir. Antalya, XIX. yüzyıl sonunda Konya Vilayetinin sancağı durumundaydı. İdari bakımdan 5 kaza ve 9 nahiyeye ayrıldı. Toplam köy sayısı 549 idi. Sancak toplam nüfusu 224 bin kişiydi. Bu nüfusun 15 binini Yörükler oluşturuyordu. Bunlar kışı ovalarda, yaz aylarının ise yayla adı verilen platolarda geçirirlerdi. Nitekim Hazine-i Evrak'ta mevcut 1840 tarihli bir belgeden Antalya Kalesi içindeki yerlere iskanları yetersiz olduğundan, sur dışında bir mahalle kurulması ve oraya bir kapı açılması ve kiliselerin onarılması hakkındaki yazıdan, buraya sürekli değişik dinlerden, değişik yerlerden insanların gelerek yerleştikleri anlaşılmaktadır. Antalya şehri, körfezin ortasında, dik bir kayalığın üzerinde kurulmuştu ve mutasarrıflık buradaydı. Üç surla çevrili olan kentin çok heybetli bir görünüşü vardı. Bu surların alt bölümlerinde bulunan geniş çukurlar, Düden Çayı'nın sularıyla dolar ve şehir, bu su hendekleriyle korunurdu.


XIX. yüzyıl sonunda Antalya Sancağı'na eğitim ve öğretim faaliyetleri, 2 bin 600 öğrencinin devam ettiği 50 okulla sürdürülürdü.

Antalya'da gerek Selçuklular, gerekse Osmanlılar döneminde merkez ve ilçelere 60'dan fazla medresenin bulunduğu bilinir. Bugün pek çoğu harap olmuş bu yapıların içinde 1250 yılında Selçuklu Veziri Karatay tarafından yaptırılan medreseyle, Elmalı'daki Osmanlılar döneminde Ömer Paşa tarafından yaptırılan medrese, sağlam olarak kalmıştır.

XIX. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun bırakmak zorunda kaldığı topraklardan gelen göçmenlerin yerleştirildiği Antalya, sözü geçen yüzyılın ikinci yarısında Konya Vilayetine bağlanan bin sancağın (Teke) merkezi oldu.




Kurtuluş Savaşı Dönemi

Birinci Dünya Savaşı'ndan önce bu sancak, adı geçen vilayetten ayrılarak bağımsız bir sancak haline girdi. Mütareke döneminde şehir, bir aralık İtalyanların işgali altındaydı. İtalyanlar Antalya halkına, kendilerini Türk dostu olarak göstermeye çalışıyorlardı. Bu amaçla, Yunan işgali bölgesinden Antalya'ya gelen göçmenlere ve yoksul halk tabakalarına çeşitli yardımlarda bulunuyor, ayrıca yollar ve okullar açıyorlardı. Çiftçiyi ve taciri kendi tarafına çekmek isteyen İtalyanlar, gerekli kredileri vermek üzere Banco Di Roma'nın Antalya'da şubelerini açmaktan geri durmadılar. Ancak şehir çok geçmeden boşaltıldı.






Atatürk Antaya’da (9 Mart 1930 – Aspendos)




Cumhuriyet Dönemi


9 Temmuz 1921 tarihinde İtalyanların geri çekilmesiyle Anadolu Hükümeti'ne bağlandı. Cumhuriyet'in ilanından sonra ise Antalya adı altında, il bazında bugünkü halini aldı.






Antalya'nın bilinen kronolojisi:

  • M.Ö. 700 - 546: Lidyalılar Dönemi
  • M.Ö. 546 - 336: Persler Dönemi
  • M.Ö. 336 - 301: Helenistik Dönem
  • M.Ö. 301 - 188: Selevkos Krallığına bağlı Pleistarkos Devlet Yönetimi
  • M.Ö. 188 - 65: Pamfilya Korsanları Dönemi
  • M.Ö. 65-MS 395 : Roma Dönemi
  • M.S. 395 : Bizans Egemenliğinin Başlaması.
  • M.S. 655 : Antalya önlerinde Bizans ve İslam Donanmaları arasında Zat-el Şenari Savaşı yapılması.
  • M.S. 1085 : Süleyman Şah'ın Antalya'yı alması.
  • M.S. 1103 : Bizans Ordusu'nun, Antalya'yı Anadolu Selçuklularından geri alması.
  • M.S. 1206 : Anadolu Selçukluları'nın Bizans'tan şehri geri alması.
  • M.S. 1207 : Antalya Şehri'nin tümüyle Selçuklulara geçmesi.
  • M.S. 1221 : Keykubad'ın, Antalya Körfezi'nin doğusundaki Kalanorasa'yı ele geçirmesi.
  • M.S. 1308 : Antalya'da Teke Beyliği'nin kurulması.
  • M.S. 1361: Antalya'nın, Kıbrıs Krallığına bağlanması.
  • M.S. 1373 : Mehmet Bey'in Antalya'yı geri alması.
  • M.S. 1426: Antalya Bölgesinin tamamen Osmanlı Devletine bağlanması.
  • M.S. 1510 : Hasan Halife ve adamlarının, Antalya'nın Kızılkaya nahiyesini basıp yağmalaması.
  • M.S. 1808 : Antalya'da Kadı Paşa isyanı çıkması ve bastırılması.
  • 28 Mart 1919 : Mondros mütarekesi uyarınca, İtalyanların Antalya'yı işgal etmesi.
  • 31 Mayıs 1921 : İtalyan birliklerinin Antalya'dan çekilme kararı alması.
  • 1 Haziran 1921 : İtalyanların, Antalya'yı boşaltmaya başlaması.
  • 29 Ekim 1923 : Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu.
  Alıntı ile Cevapla
Eski 12.06.2010, 10:09   #4
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kral Attalos’un Cenneti – Antalya | Şehrin Tanıtımı | Tarihi

Antalya ilçeleri




Antalya ilinin ilçeleri; Akseki, Alanya, Elmalı, Finike, Gazipaşa, Gündoğmuş, İbradı, Kale, Kaş, Kemer, Korkuteli, Kumluca, Manavgat ve Serik'tir.




Akseki: Alanya'dan sonra Antalya ilinin en eski ilçesi olan Akseki Torosların yapısına uygun engebeli ve dağlık bir görünüme sahiptir.

Avcıların ve turistlerin uğrak yeri olan Akseki, "Kardelen Çiçeği' nin ana yurdudur. Kış aylarında Kardelen Çiçeğini görmek için yerli ve yabancı turistler ilçeyi ziyaret eder. Giden Gelmez Dağları, dağ keçisi koruma ve av sahası avcıların ücretli olarak devamlı avlanacağı yer olup, Sinan hoca ve Gümüşdamla köylerinde kurulan alabalık üretme tesisleri avcıların ve turistlerin uğrak yerleri arasındadır

Göktepe Yaylası, Çimi Yaylası, Irmak Vadisi son aylarda keşfedilen 340 metre derinliğindeki Bucakalan Mağarası, ilçe merkezindeki Ulu Camii ve Medresesi görülmeye değer diğer eserlerdir

Merkez bucağa bağlı 16, Cevizli bucağına bağlı 11, Geriş bucağına bağlı 13, Güzelsu bucağına bağlı 5 köyü vardır.

Taşeli platosunda yer alan ilçe toprakları genelde dağlıktır. Kuzeyinde Orta Toroslar, güneydoğusunda Geyik dağları yer alır. Toroslardan doğan Manavgat Çayı ilçe topraklarının orta kesimindeki dar bir vadiden akar.

Ekonomisi hayvancılık ve ticarete dayanır. Ekime müsait arazisi azdır. Üzüm, incir, peynir, tereyağı ve bal başlıca gelir kaynağıdır. Ormancılık ve el sanatları da gelişmiştir. Yörede üretilen nergis soğanı ihraç edilir.

İlçe merkezi Antalya-Konya karayolu üzerindedir. İl merkezine 88 km mesafededir. Eski ismi Marulya’dır. Ayranları ve buz gibi suları ile Alabalık vadisi, Gültepe Yaylası, Altınbeşik Yeraltı Gölü meşhurdur. İlçe belediyesi 1864’te kurulmuştur.








Alanya:
Alanya, geniş plajları, tarihi eserleri, modern otel ve motellerin sayısız balık lokantaları, kafe ve barlarıyla mükemmel bir tatil merkezidir. Gelenleri ilk karşılayan, Alanya Yarımadası'nın üzerinde bir taç gibi kurulmuş olan ve 13. yüzyıldan kalma şahane Selçuklu Kalesidir. Etkileyici kalenin yanı sıra eşi benzeri olmayan tersanesi ve anıtsal güzellikteki sekizgen Kızıl Kule görülmeye değerdir.

Merkez bucağa bağlı 47, Demirtaş bucağına bağlı 19 köyü vardır. Yüzölçümü 1545 km2 olup, nüfus yoğunluğu 84’tür.

İlçe toprakları kıyıda yer alan ova ile bunun gerisinde yükselen dağlardan müteşekkildir. Ortalama 40 km2 genişliğindeki ova, dağlardan kaynaklanan Oba ve Dim çaylarının getirdiği alüvyonlardan meydana gelmiştir. Kuzey kesimde Geyik Dağları yer alır.

Ekonomisi tarım ve turizme dayalıdır. Alanya ovasında başta turunçgiller olmak üzere pamuk ve muz yetiştirilir. Seracılık yaygındır. Tabii güzellikleri ve tarihi eserler yönünden zengin olan ilçede turizm önemli gelir kaynağıdır. Özellikle motelcilik ve kıyı pansiyonculuğu yapılır.

İlçe merkezi deniz kıyısında, Antalya-Mersin karayolu üzerindedir. En önemli tarihi eseri olan Alanya kalesi Kanderi burnu üzerindedir. İlçe 1471’de Fatih Sultan Mehmet devrinde, Gedik Ahmed Paşa tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Selçuklu sultanlarının kışlık başkenti olan ilçeye, Alanya kalesini yaptıran Alaeddin Keykubad’a izafeten “Alaiye” ismi verilmiş, daha sonra bu isim Alanya halini almıştır. İl merkezine 148 km mesafededir. İlçe belediyesi 1872’de kurulmuştur.







Elmalı: Likya bölgesi içerisinde yer alan Elmalı'nın kesin kuruluş tarihi bilinmemektedir. Doğuda Semahöyük yakınlarında Karataş'ta, batıda Beyler köyünde yapılan kazılar bölgenin bronz çağından bu yana iskan edildiğini göstermektedir.

Merkez bucağa bağlı 31, Akçay bucağına bağlı 10, Gölova bucağına bağlı 7 köyü vardır. Yüzölçümü 1594 km2’dir.

İlçe toprakları genelde dağlıktır. Güneybatısındaki Akdağ, güneyinde Susuz ve Kohu dağları, doğusunda Beydağları yer alır. Bu dağların ortasında Elmalı Ovası yer alır. Bu ovada Karagül sazlığı ve Avlan Gölü vardır. Dağlar ormanlarla kaplıdır. Ormanlarda Katranağacı olarak bilinen Lübnan sediri yaygındır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, nohut, şekerpancarı olup, az miktarda yulaf, fasulye ve ayçiçeği de yetiştirilir. Meyvecilik gelişmiş olup, en çok üretilen meyve elmadır. Hayvancılık ekonomik açıdan önemlidir. En çok kıl keçisi, koyun ve inek beslenir.

İlçe merkezi Elmalı Dağının güney eteklerinde kurulmuştur. Korkuteli-Finike yolu ilçe, merkezinin doğu kıyısından geçer. İl merkezine 127 km mesafededir. Eski ismi Alimola’dır. İlçe belediyesi 1904’de kurulmuştur.








Finike:
Finike, Antalya iline bağlıdır. Portakalları ile ünlü Finike tarihle, doğa ve denizin birleştiği bir turizm beldesidir. Portakalları ile tanınan kent, Limyra kenti kalıntıları ve Arykanda antik kenti kalıntıları ile ilgi görmektedir.

Merkez bucağa bağlı 15 köyü vardır. Yüzölçümü 655 km2 ‘dir.

İlçe toprakları kıyıda yer alan ova ile bunun gerisinde yükselen dağlardan müteşekkildir. Kuzeyinde Kohu Dağı, kuzeydoğu ve doğuda Beydağları, orta kesimde Alacadağ yer alır. Alacadağın etekleri ormanlarla kaplıdır. Finike Ovası, küçük akarsuların taşıdığı alüvyonlu toprakların birikmesi ile meydana gelmiştir. Ovayı Başgöz ile Alakır çayları sular.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. En çok turunçgil ve sebze yetiştiriciliği yapılır. İlçe portakalı ile meşhurdur. Seracılık çok gelişmiştir. Ayrıca az miktarda buğday, arpa ve elma yetiştirilir. Finike Körfezi kıyıları turizm yönünde gelişmektedir.

İlçe merkezi deniz kıyısında kurulmuştur. Gelişmemiş bir yerleşim merkezidir. Antalya-Fethiye sahil yolu ilçeden geçer. İl merkezine 111 km uzaklıktadır. İlçe belediyesi 1918’de kurulmuştur.









Gazipaşa: Antalya'ya 180 km. mesafedeki Gazipaşa, 10 km. uzunluğundaki kumsalı, orman kaplı alanları, Antik kentleri ile, turkuaz mavisi koyları, doğal güzellikleriyle şirin bir ilçedir. İskele, Koru ve Kahyalar plajlarının bulunduğu kumsallar, Caretta Caretta kaplumbağalarının önemli bir üreme merkezidir. Bugüne kadar bakir kalmış Gazipaşa, konaklama, dinlenme tesisleri, tarih ve doğa güzellikleri, yapımı süren havaalanı ve yat limanı ile gözde bir turizm merkezi olma yolunda ilerlemektedir.

Merkez bucağa bağlı 38 köyü vardır. Yüzölçümü 931 km2 ‘dir.

İlçe toprakları Taşeli platosunun güneyinde yer alır. Kıyıda küçük bir ova ve hemen arkasından yükselen dağlık alan ve platolardan meydana gelir. Dağlar ormanlarla kaplı olup, yüksek düzlükler ise step görünümündedir. Ova, akarsuların taşıdığı alüvyonlu toprakların kıyıdaki bir koyu doldurması ile meydana gelmiştir.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri muz, turfanda sebze, pamuk, turunçgiller, yer fıstığı, üzüm ve elmadır. İç kesimlerde hayvancılık ve ormancılık başlıca ekonomik uğraştır. Kıyı kesiminde, küçük çapta yapılan balıkçılık ve turizm geçim kaynaklarındandır. İlçe topraklarında bazit ve kuvarsit yatakları vardır.

İlçe merkezi deniz kıyısında Antalya-Mersin karayolu üzerinde kurulmuştur. İl merkezine 179 km mesafededir. Eski ismi Selinit’dir. 1921’de ilçe olan Gazipaşa, 1926’da bucak haline getirildi ise de 1948’de tekrar ilçe yapıldı. Tarihi ve tabii güzellikleri bakımından zengin bir ilçedir. İlçe belediyesi 1948’de kurulmuştur.









Gündoğmuş: Antalya'ya 182 km. mesafedeki Gündoğmuş ilçesinde pek çok antik kent kalıntısı bulunmaktadır. Güzel Bağ Bucağı'nın kuzeyinde 7 km. mesafede ve halen kazı yapılmamış olan Ayasofya Şehri, Gündoğmuş şehir merkezinin güney-batısında ve şehre 7 km. mesafede Sumene mevkisinde, Asar Harabeleri, Senir Köyü' nün doğusunda 2 km. mesafedeki Kese Mevkiindeki harabeler, Gündoğmuş Şehir merkezinin güneybatısında ve şehre 11 km. mesafedeki Gedfi Harabeleri önemli antik kent kalıntılarıdır.

İlçe merkezindeki Cem Paşa Camii, Gündoğmuş/Pembelik Köyü arasında ilçe merkezinin doğusundaki, 15 km. mesafedeki Sinek Dağı'nın tepesindeki harabeler, Alanya/Konya Kervanyolu, Gündoğmuş/ Antalya karayolu üzerinde Taşağır mevkisinde Kazayir Şehri Harabeleri diğer görülebilecek eserlerdir.


Merkez bucağa bağlı 14, Güzelbağ bucağına bağlı 11, Köprülü bucağına bağlı 10 köyü vardır. Yüzölçümü 1323 km2’dir.

İlçe toprakları genelde dağlıktır. Kuzey, kuzeydoğu ve doğusunda Batı Torosların kolu olan Geyik Dağları yer alır. Bu dağlardan kaynaklanan Alara çayı vadisinde yer yer düzlükler vardır. Dağlar ormanlarla kaplıdır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünü buğday olup, ayrıca az miktarda arpa, antep fıstığı elma, pamuk, baklagil ve turunçgil yetiştirilir. Hayvancılık ekonomide önemli yer tutar. En çok kıl keçisi ve koyun beslenir. Toros yaylalarında Meracılık yöntemiyle yapılan hayvancılıktan peynir, süt, tereyağ, kıl ve deri elde edilir. El san’atlarından kilim, heybe, çadır ve çuval dokumacılığı yapılır. İlçe topraklarında aliminyum, barit ve zımparataşı yatakları vardır.

Büyük bir köy görünümünde olan ilçe il merkezine 139 km mesafededir. Eski ismi Eksere olup, Akseki ilçesine bağlı bir köy idi. 1936’da ismi Gündoğmuş olarak değiştirildi ve ilçe merkezi haline getirildi. Belediyesi 1936’da kurulmuştur.


  Alıntı ile Cevapla
Eski 12.06.2010, 10:25   #5
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kral Attalos’un Cenneti – Antalya | Şehrin Tanıtımı | Tarihi



İbradı: Antalya’nın 166 km. doğusunda ve Akseki ilçesinin 27 km. batısında yer alan İbradı, denizden 1.050 metre yükseklikte, dağlar arasına sıkışmış gibi duran bir yayladır.

Nüfusu 11 bin olan bölge 1990 yılında ilçe olmuştur. Bir yayla şehri olan İbradı’nın adının eski Osmanlıca’da “soğukluk, soğutma” anlamına gelen “lbrad” sözcüğünden türediği tahmin edilmektedir.

Yaylaların en önemli özellikleri çam ağaçlarından başka ardıç ve sedir ağaçları ile kaplı olmalarıdır. Kardelen bitkisi İbradı ile adeta özdeşleşmiştir. Yaylalarda birçok su pınarı bulunmaktadır. Bölgede alüminyum, cıva, krom ve manganez madeni yatakları vardır.


Ormancılık, bağcılık ve hayvancılık önemli bir geçim kaynağıdır. İbradı’nın üzümü, pekmezi, balı ünlüdür. Çavuş, Dimli Büzgülü, Beyaz Üzüm, Deve Gözü ve Gelin Parmağı gibi çok sayıda aranan üzüm çeşidi yetiştirilir. İlçede her yıl Eylül ayında bir “Üzüm Bayramı” düzenlenir. Kekik, dağ çayı ve kuzugöbeği olarak adlandırılan bir mantar türünün doğadan toplanıp satılması da ekonomide büyük yer tutar. İbradı’da yaşayan 4 bin kişilik nüfusun yarısından fazlası geçimini hayvancılık, bağcılık ve tarımla sağlar.


İbradı’nın tam olarak ne zaman kurulduğu hakkında yeterli bilgiler bulunmasa da, antik devir kentlerini gösteren haritalarda bu yörede zamanında üç kent devleti olduğunu göstermektedir. Tarih içinde Büyük İskender’in ve Persler’in kontrolü altına geçen bölge, 13. yüzyılda Selçuklular’ın eline geçti, II. Mehmet zamanında da Osmanlılar’ın kontrolü altına girdi. İbradı, Osmanlı yönetiminde Akseki ile birlikte Karaman Sancağı’na bağlandı. Fakat Kıbrıs’ın alınmasından sonra, kıyıya yakınlığı göz önünde tutularak Akseki ile birlikte Kıbrıs’a bağlandı. Cumhuriyet devrinde Akseki ilçesine bağlı bir nahiye merkezi olan İbradı, 1990 yılında ilçe oldu.


Güzel evleri ve konakları ile ünlü olan İbradı’nın bu evlerin hemen hemen hepsi 1889 yılında meydana gelen bir yangın ile yandı ama yangın sonrası yaptırılan evler de ilgi çekicidir. İlçede bunun dışında Anıtsal Kestane Ağacı, Çukurvıran Mezar Anıtı, Erymna, Düdensuyu Mağarası gibi mekanlar da vardır.







Kale (Demre):
Antalya, iline bağlı olan Kale Noel Baba' nın yaşadığı yer olarak önemli bir inanç turizmi beldesidir.


Merkez bucağa bağlı 9 köyü vardır.

Teke yarımadasının güney bölümünde yer alan ilçe topraklarının kuzeyinde Beydağları yer alır. Dar olan kıyı kesiminde ise Derme Ovası yer alır. Derme Ovası, Derme Çayının taşıdığı alüvyonlu toprakların birikmesi ile meydana gemiştir. İlçe topraklarının diğer kısımları genelde platoluktur. Dağlar gür ormanlarla kaplıdır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri portakal, elma ve buğdaydır. Seracılık yaygın şekilde yapılmaktadır. Dağ köylerinde ormancılık başlıca gelir kaynağıdır.

İlçe merkezi, Derme Çayının denize karıştığı yerde kurulmuştur. Antalya-Muğla karayolu ilçe merkezinden geçer. Kaş ilçesine bağlı bir bucakken, 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kanunla ilçe oldu.










Kaş:
Likya'nın önemli kentlerinden olan Kaş, ilçeyi çevreleyen Antik Döneme ait kentler ve tarihsel değerlerle, doyumsuz kültür seyahatleri ile düşsel bir mekandır.


Merkez bucağa bağlı 33, Kalkan bucağına bağlı 16 köyü vardır.

Teke Yarımadasının güney bölümünde yer alan ilçe topraklarının, kuzeybatısında Akdağ Muğla ile tabii sınırı çizer. Dar olan kıyı kesimin batısında Eşen Ovası yer alır. Eşen Ovası ise Kocaçayın (Eşen Çayı) taşıdığı alüvyonlu toprakların birikmesi ile meydana gelmiştir. İlçe topraklarının diğer bölümleri genelde akarsularla engebelenen bir platodur. Dağlar kızılçam, sedir, ardıç ve karaçam ormanları ile kaplıdır.

Ekonomisi tarım ve turizme dayanır. Başlıca tarım ürünleri portakal, elma, buğday olup ayrıca arpa, ciğit ve pamuk da yetiştirilir. Kıyı kesimlerde seracılık yaygındır. Dağ köylerinde ormancılık önemli geçim kaynağıdır. İlçe yat turizmi bakımından önemli kıyılarımızdan olup, Kalhan’da bir yat limanı vardır.

İlçe merkezi Teke Yarımadasının güneyinde bir koyun kıyısında kurulmuştur. Eskiden ilçe merkezi Demre Çayı vadisindeki Kasaba ovasının kıyısındaydı. Andifli ise, Kaş kasabasının limanı idi. Cumhuriyetten sonra iskele önem kazanınca ilçe merkezi buraya taşınarak, Andifli’nin ismi Kaş olarak değiştirildi. İl merkezine 189 km mesafededir. İlçe belediyesi 1923’te kurulmuştur.











Kemer: Merkez bucağa bağlı 8 köyü vardır.

İlçe toprakları genelde dağlıktır. Batısında Tahtalı dağı yer alır. Dar kıyı düzlüğünün hemen ardından dağlar yükselir. Dağlar gür ormanlarla kaplıdır.

Ekonomisi tarım ve ormancılığa dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, turunçgiller, baklagiller, pamuk, susamdır. Seracılık yaygındır. Dağlık bölgelerde ormancılık ve küçük baş hayvancılığı yapılır.

İlçe merkezi deniz kıyısında Muğla Antalya karayolu üzerinde kurulmuştur. Merkez ilçeye bağlı bir bucak iken 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kanunla ilçe haline getirildi.











Korkuteli: Antalya'ya 67 km. uzaklıktadır. Korkuteli'nin 3 km batısında, bugün yalnız kapısı ayakta kalan Alaaddin Camii ve yine aynı yörede, 1319'da Hamidoğulları'ndan El Emin Sinaeddin tarafından yaptırılan ve aynı adla anılan Selçuklu Medresesi görülebilir.


Merkez bucağa bağlı 27, Bozara bucağına bağlı 10, Kızılendağ bucağına bağlı 12 köyü vardır. Yüzölçümü 2471 km2’dir.

İlçe toprakları genelde dağlıktır. Batısında Akdağ ve Elmalı dağı, doğusunda ise Beydağ yer alır. Bu dağlar arasında Korkuteli ovası ve Bozova yer alır. Ovaları, Korkuteli çayı ve Bingeçit dereleri sular. Korkuteli çayı üzerinde sulama amaçlı bir göl vardır. Dağlar ormanlarla kaplıdır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, elma, şekerpancarı, nohut, ayçiçeğidir, Tarıma müsait olmayan bölgelerde kılkeçisi ve koyun, beslenir. Yem fabrikası başlıca sanayi kuruluşudur.

İlçe merkezi Korkuteli Çayının kıyısında kurulmuştur. Antalya’yı İzmir’e bağlayan en kısa yol ilçe merkezinden geçer. İl merkezine 67 km mesafededir. İsmini Osmanlı hanedanından Şehzade Korkut Sultan’dan alır. Deniz seviyesinden 1020 m yüksekliktedir. İlçe belediyesi 1914’te kurulmuştur.







Kumluca: Alakır Çayı ile Gavur deresinin dağlardan sürükleyip getirdiği alüvyonlu bir ovada yer alan Kumluca Finike ve Elmalı İlçeleri ile çevrelenmiştir. Kumluca sahil boyunca plajlar, konaklama tesisleri ve koylara sahiptir. Kumluca'nın 27 km. kuzeyinde yeralan Altınkaya yaylası, Alabalık üretme çiftliği, Sedir Ormanları ve bol suları olan güzel bir yayladır. Korydalla ve Olympos Antik kentleri Kumluca ilçesi sınırlarında yer almaktadır.

Merkez bucağa bağlı 18, Altınkaya bucağına bağlı 6 köyü vardır. Yüzölçümü 1253 km2’dir.

İlçe toprakları dağlıktır. Akdeniz’e dar bir kıyısı vardır. Kuzeyinde Beydağları, doğusunda Tahtalı dağı yer alır. Dağlardan kaynaklanan suları Alakır Çayı toplar. Bu akarsuyun topladığı alivyonlardan meydana gelen Finike Ovasının doğu bölümü ilçe sınırları içinde kalır. Alakır Çayı üzerinde sel taşkınlarını önlemek için bir baraj kurulmuştur.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri portakal, buğday, elma, arpa ve limon olup, ayrıca az miktarda yer fıstığı, ciğit ve pamuk yetiştirilir. Seracılık gelişmiştir. Yüksek kesimlerde küçükbaş hayvan besiciliği yapılır.

İlçe merkezi Antalya-Muğla karayolu üzerinde kurulmuştur. İl merkezine 93 km mesafededir. Sarıkavak isimli bir köy iken, 1858’de Iğdırmagardıc ismi ile nahiye oldu. 1958’de Kumluca adıyla ilçe oldu. İlçe belediyesi 1958’de kurulmuştur.







Manavgat:
Merkez bucağa bağlı 58, Beşkonak bucağına bağlı 9, Taşağıl bucağına bağlı 14 köyü vardır. Yüzölçümü 2283 km2’dir.


İlçe toprakları dağlık olup, Batı Toroslara bağlı dağlar yer alır. Kuzeyindeki Dumanlı Dağı en yüksek noktasıdır (2405 m). Bu dağlar arasında derin bir vadide Köprü Suyu akar. Diğer önemli akarsuyu Manavgat Çayı olup, bu çay üzerinde elektrik üretmek için Oyma pınar barajı kurulmuştur. Akdeniz kıyısında ise dar düzlük alanlar vardır.

Ekonomisi, tarım ve turizme dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, ciğit, pamuk, turunçgiller, yulaf ve arpa olup, ayrıca az miktarda yer fıstığı ve elma yetiştirilir. Seracılık gelişmiştir. Tabii güzelliği ve zeygin tarihi eserleri ile ilgi çeken ilçeye, yerli yabancı çok sayıda turistin gelmesi turizmi geliştirmiş ve önemli gelir kaynağı haline getirmiştir.

İlçe merkezi Mersin-Antalya karayolu üzerinde ve deniz kıyısında yer alır. İl merkezine 78 km mesafededir. İlçe belediyesi 1913’de kurulmuştur.








Serik:
Antalya'nın ilçesi olan Serik, önemli Pamfilya kenti olan Aspendos'u barındırmaktadır. Günümüze kadar bozulmadan ulaşan, mükemmel akustiğe sahip Aspendos Tiyatosu, bugün önemli sanat etkinliklerine ev sahipliği yapmaktadır.


Merkez bucağa bağlı 42, Gebiz bucağına bağlı 18 köyü vardır. Yüzölçümü 1353 km2’dir.

Güney bölümü hariç ilçe toprakları dağlıktır. Kuzeyinde Kuyucak dağı yer alır. Dağlar kızılçam, sedir ve karaçam ormanları ile kaplıdır. Dağlarda hayvancılık açısından önem taşıyan yaylalar vardır. Aksu Çayı ve Köprü Suyu ilçe topraklarını sular. Güneyinde verimli düzlükler vardır.

İlçe ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri ciğit, buğday, pamuk, yulaf, arpa, portakal limondur. Seracılık gelişmiştir. Dağlık bölgelerde kıl keçisi ve koyun beslenir. Turizm gelirleri ekonomide önemli yer tutar. Deniz kıyısında bazı turistik tesisler vardır.


İlçe merkezi Mersin-Antalya karayolu üzerinde deniz kıyısında yer alır. İl merkezine 33 km mesafededir. İlçe belediyesi 1926’da kurulmuştur.
  Alıntı ile Cevapla
Eski 12.06.2010, 10:57   #6
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kral Attalos’un Cenneti – Antalya | Şehrin Tanıtımı | Tarihi

Tarihi Yerler





Surlar: Bu surlardan günümüze şehrin içindeki birkaç burç ile Hadrian Kapısı ve yanındaki kuleler, limana bakan büyük kule ve liman surlarının bazı parçaları kalabilmiştir. İki surdan biri yat limanını, diğeri şehri at nalı gibi kuşatır. Kale Kapısı Meydanında ayakta kalan kulelerden birisi saat kulesi olarak kullanılmaktadır. Surların kente girişi sağlayan dört kapısı vardır.



Kaleiçi: Bugün Antalya'nın "Tarihi Çekirdek Kenti" olan ve "Kaleiçi" adıyla tanınan semti büyük bir kısmı yıkılmış ve yok olmuş iki surla çevrilidir. İç sur, yarım daire şeklinde yat limanını kuşatır. Restorasyon çalışmaları sonucunda Kaleiçi, pansiyonları, barları, çarşısı ile turizm merkezi haline gelmiştir. Liman ise yat limanı olarak düzenlenmiştir. Kaleiçi restorasyon çalışmalarından dolayı Turizm Bakanlığı'nı 28 Nisan 1984 de FİJET tarafından Altın Elma (Turizm Oskarı) ödülü verilmiştir.

Hadrianus: Kapısı Zamanımıza kadar yanlarındaki iki kule ile sağlam kalan tek kapı Üçkapılar veya diğer adı ile Hadrianus Kapısı olup, Pamphylia'nın en güzel kapısıdır. M.S. 130 yılında imparator Hadrianus'un Antalya'ya gelişi onuruna yapılan kapı, sütunları hariç, tamamen beyaz mermerden yapılmıştır. Oyma ve kabartmaları olağanüstüdür.






Eski Antalya Evleri:
Yazların çok sıcak ve kışların ılık geçtiği Antalya'da evlerin yapımında soğuktan çok, güneşi önlemeye ve serinlik sağlamaya önem verilmiştir. Gölgeli taşlıklar ve avlular hava akımını kolaylaştıran özelliklerdir. Depo ve hol görevi yapan girişi ile üç kat üzerine kurulmuştur.






Perge: Antalya'nın 18 km doğusunda, Aksu Bucağı'nın sınırları içindedir. Kilikya - Pisidya ticaret yolunun üstünde yer aldığı için önemli bir Pamphylia şehridir. Şehrin kuruluşu diğer Pamphylia şehirleriyle aynı zamana rastlar (M.Ö. 7 yy.). Ana tanrıçası Perge Artemisi olan Perge hristiyanlar için önemli bir kent idi. M.S. Aziz Paulos ve Barnabas Perge'ye gelmiştir. Magna Plancia gibi kimi zenginler Perge'ye önemli anıtlar kazandırmışlardır.





Sillyon: Aksu'nun 13 km kuzeydoğusunda Yanköy yakınlarındadır. Kent, Aspendos ve Perge yönünde, yüksekte duran bir plato üzerine, M.Ö. 14.yy.da kurulmuştur. Çeşitli uygarlıkları yaşayan kentten Selçuklular da yararlanmıştır. Stadyum, cimnazyum, kuleler, Selçuklu Mescidi ve sahne kısmı yok olan bir tiyatro geriye kalan kalıntılardır.



Termessos: Termesos Antalya'ya 34 kilometre mesafedeki bir Doğal Park olan Güllük Dağı içerisinde batı tarafında 1050 metre yükseklikte bir plato üzerindedir. Termesos Anadolu'nun içlerinden gelen Solymler tarafından kurulmuştur.

Önemli kalıntılardan olan 4200 kişi kapasiteli tiyatro, İmparator Augustus tarafından M.S. 1.yy. ın hemen başlarında yaptırılmıştır. Üstü örtülü meclis toplantı binası olan Odeon'un 600 kişilik oturma yeri bulunmaktadır. Birbirine bağlı beş sarnıçtan oluşan yeraltı sarnıcı su depolamak ve zeytinyağı saklamak için kullanılmıştır.

Batı tarafı açık, diğer tarafları sütunlu galerilerle çevrili Agora; 6 m. yükseklikteki platform üstünde oturan kahramanlık anıtı Hereon, Korint düzenli tapınak, Zeus Solymeus Tapınağı, Küçük ve Büyük Artemis Tapınakları, Gymnasium, gözetleme kuleleri diğer önemli kalıntılarıdır. Bunların dışında pek çok anıt ve 1200 ün üzerinde kaya mezarı bulunmaktadır.


Olympos - Ağaç Evler



Olympos: Antik Likya'nın en önemli liman kentlerinden olan Olympos, tarih boyunca mitolojiye ye konu olmuştur. Konumunun elverişliliği nedeniyle korsanların barınağı olan Olympos, bugün sahip olduğu tarihsel değerleri, 3200 m'lik muhteşem sahili, endemik bitkileri, Caretta caretta'ları Khimaira'sı, tüm sportif etkinliklere olanak veren muhteşem doğası ve pansiyon olarak kullanılan meşhur ağaç evleri ile tüm dünyaca bilinmektedir.



Ariassos : Antikite'den kalma Ariassos, Antalya-Burdur otoyolu'nun 48. kilometresinde, sola dönülen bir sapaktan bir kilometre mesafededir. Bir dağın yamacında kurulmuş olan şehir hamamları, kaya mezarları açısından görülmeye değerdir.


Phaselis: Phaselis'e Antalya-Kemer otoyolu'nun 57. kilometresinde sola bir kilometre döndükten sonra ulaşılır. Rodoslular tarafından milattan önce 7. yüzyılda kurulan kent Doğu Likya'nın en önemli liman kenti olarak bilinir. Üç iskelesi bulunan antik kentin içinde 20 - 24 genişliğinde bir cadde bulunmaktadır. Caddenin batı ucundan Hadrian geçidi, sağ ve sol yanlarından ise dükkanlar ve hamamlar bulunmaktadır. Kente kara ve denizyolu ile ulaşmak mümkündür.


Limyra : Milattan önce 5. yüzyıldan beri varolduğuna inanılan kent Kumluca-Finike Karayolu'nun 11. kilometresindedir. 141 yılında yaşanan depremde önemli bir hasar görmüş kent ayakta kalmayı başarmış fakat 7. ve 9. yüzyılda Arap işgaline uğramasının ardından boşalmıştır. Kent üç parçadan oluşmuştur. Acropolis, yerleşim birimleri ve necropolis.


Arycanda : Kumluca-Finike otoyolunun Turunçova mevkiine 26 kilometre uzaklıktadır. Akarçay vadisini kontrol eden kentin tam olarak ne zaman kurulduğu bilinmemektedir. Buluntulara göre kentin milattan önce 5. yüzyılda varolduğu düşünülmektedir. M.S. 240 yılında yaşanan depremde önemli ölçüde zarar gören kent 11. yüzyıla kadar canlılığını sürdürmüştür. Bizans döneminde Aalanda olarak bilinen kentin birçok binası iyi korunmuş durumdadır.


St. Nicholas Kilisesi: Yaygın olarak Noel Baba olarak bilinen St. Nicholas M.S. 245'te Fethiye yakınlarında Patara'da doğmuş ve M.S. 363'de ölmüştür. Zengin bir ailenin iyi eğitilmiş oğlu olan St.Nicholas hayatını insanlara özellikle de çocuklara ve denizcilere yardıma adamıştır. Bu yardımlarının sağladığı ünü bugüne dek Noel Baba efsanesi olarak gelmiş ve güncelliğini korumuştur.







Simena Kalesi - Kekova



Kekova: Kaş-Demre arasındadır. Akdeniz'de Üçağız Köyü karşısında kıyıya 500 m olan adada bulunan batık Antik Kenttir.





Patara: Kalkan-Fethiye yolunda, Kalkan'dan yaklaşık 10 km. önce ve güneyde yer alır Patara. Şehrin merkezinde bulunan renkli seramikler, şehrin tarihinin M.Ö. 5. yüzyıla dek uzandığını göstermektedir. St. Nicholas'ın doğum yeri olmasının yanı sıra, Büyük İskender zamanının önemli bir liman şehriydi. Biri Patara'ya giden üç kapılı surlar M.S. 110'da Vali Modestus tarafından yaptırılmıştır. En önemli kalıntılarından biri antik Patara Tiyatrosudur.


Xanthos: Xanthos nehrinin vadisine kurulan şehir Likya uygarlığının en eski ve en büyük şehridir. M.Ö. 4292'daki Pers istilalarına kadar bağımsız olan Xanthos, şehirlerini istilacılara karşı cesurca savunmuş ancak başarılı olmayacaklarını anlayınca önce kadınlarını öldürmüşler ve kendilerini ateşe atarak topluca intihar etmişler. Daha sonra Bölgeye göç eden 80 aile şehri yeniden kurmuş fakat yaklaşık 100 yıl sonra şehir bir yangınla yerle bir olmuştur. Yeniden inşaa edilen şehir batı ile ilişkilerini güçlendirerek, önemli bir merkez haline gelmiş ancak şansızlıklarından kurtulamamıştır. Brutus'un vergilerine direnince, şehir tahrip edilmiş ve halk savaşa sürüklenmiş ve Xanthos felaketler şehrine dönüşmüştür.

Şehir Likya merkezi etrafında oluşmuştur ve dışında da kalıntılar vardır. Tiyatronun batısındaki kalıntılar bugün de ilgi çekmektedir. Kayalar üzerindeki Harpy heykeli en önemli eserlerden biridir. Orjinali İngiltere'de British Museum'da bulunan eserin yerinde yalnızca kopyası vardır.




Apollon Tapınağı - Side


Side


Tiyatro:
15 bin kişi almaktadır. Seyirci bölümü bir diazoma ile iki kata ayrılmıştır. Orkestra yarım daireyi aşan bir kavis şeklindedir. Sahne binası iki ya da üç katlıdır. Geç İmparatorluk Devrinde gladyatör yarışları ve hayvan mücadelelerinin yapıldığı arena olarak kullanılmıştır. Bizans Devrinde M.S. 5 – 6. yüzyıla açık hava kilisesi olarak kullanılmıştır. Tiyatro M.S II. yüzyılın ortalarına tarihlendirilmektedir.


Apollon Tapınağı:Athena Tapınağı ile birlikte Bizans bazilikasının avlusu içinde kalmıştır. Korinth düzeninde ve peripteros planlıdır. Roma Devrindendir. M.S 150 yıllarına tarihlendirilmektedir. 1983-1990 yılları arasında bir köşesi restore edilerek ayağa kaldırılmıştır.

Aspendos: Antalya'nın 48 km doğusunda, Serik ilçesinde yeralan antik kentin kalıntıları büyük ölçüde ayaktadır.


  Alıntı ile Cevapla
Eski 12.06.2010, 11:13   #7
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kral Attalos’un Cenneti – Antalya | Şehrin Tanıtımı | Tarihi

Müzeleri




Antalya Müzesi

Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda, Antalya’nın İtalyan işgali altında bulunduğu sıralarda bazı İtalyan arkeologları medeniyet adına yapıldığını öne sürerek, merkez ve yakın çevredeki ören yerlerinde ele geçirdikleri çeşitli arkeolojik değerleri İtalyan Konsolosluğu'na taşımaya başlamışlardı. Bu girişimleri durdurmak amacıyla, 1919 yılında Sultani öğretmeni olan Süleyman Fikri Bey Antalya mutasarrıflığına başvurarak, kendisini fahri asar-ı atika memuru tayin ettirmiş ve öncelikle merkezdeki eski eserleri toplayarak Antalya Müzesi'ni kurma yoluna gitmiştir.

1922 yılında Alâeddin Camii'nde, 1937 tarihinden itibaren Yivli Camii'de faaliyet gösteren müze, 1972'de bugünkü yeni binasına taşınmıştır. 1982 yılında geniş çapta bir tadilat ve onarım ihtiyacı nedeniyle ziyarete kapatılmış, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nce yapılan onarım ve teşhir tanzim çalışmaları sonucu 1985 Nisan ayında çağdaş müzecilik anlayışına göre düzenlenen yeni şekliyle tekrar hizmete girmiştir.

Müze 13 teşhir salonu, çocuk bölümü ve açık hava galerilerinden oluşmaktadır. Tamamı yöreye ait olan eserler genellikle kronolojik ve yer yer konularına göre teşhir edilmektedir.



Antalya Atatürk Evi ve Müzesi

Mustafa Kemal Atatürk’ün 6 Mart 1930 tarihinde Antalya’ya geldiğinde bir hafta kaldığı evdir. 1980 yılında düzenlenip Atatürk Müzesi olarak ziyarete açılmıştır



Suna-İnan Kıraç Kaleiçi


1993 yılında Suna ve İnan Kıraç tarafından satın alınan yıkık bir binanın iki yıl içinde onarılıp Türk halk kültürüne ait eserlerin bulunduğu bir etnografya müzesi olarak tasarlanmıştır

Sanal Tur : Tıklayınız



Side Müzesi

Manavgat İlçesi'ne bağlı Side Beldesi'ndedir. Manavgat'a 8 km. uzaklıktadır. Roma Devrine ait agoranın karşısında bulunan, M.S 5 - 6. yüzyıldan kalma antik agoranın hamamı 1960/61 yıllarında restore edilerek müze haline getirilmiştir.

Müzede sergilenen eserlerin büyük bir bölümü, Prof. Dr. Arif Müfid Mansel tarafından,1947-1967 yılları arasında Side antik kentinde yapılan kazılarda, çıkarılan buluntulardır. Hellenistik, Roma ve Bizans Devrinden; yazıtlar, silah kabartmaları, Roma Devrinden yapılmış Grek orijinallerinin kopyası olan heykeller, torsolar, lahitler, portreler, ostotekler, amphoralar, sunaklar, mezar stelleri, sütun başlıkları ve sütun kaideleri sergilenmektedir.




Alanya Arkeoloji Müzesi

Arkeolojik ve etnografik eserlerin korunup ve sergilendiği iki seksiyon 1967 yılında ziyarete açılmıştır. Bölgedeki antik kentlerde bulunan eserlerin artması ve depolanması, zaman içinde bir müze açma gerekliliğini doğurmuş ve bugünkü Arkeoloji Müzesi açılmıştır



Alanya Kızılkule Etnografya Müzesi

Askerî amaçla ve limanı kontrol altında tutmak için 1226 yılında yapılmış olan bu anıtsal yapı, Selçuklu sanatının eşsiz örneklerinden olup; Alanya'nın simgesi durumundadır. 1951-1953 yıllarında onarıldıktan sonra 1979'da yapının giriş katında Alanya yöresine özgü, halı, kilim, giysi, mutfak gereçleri, silahlar, tartı aletleri, aydınlatma aletleri, dokuma tezgâhı ve yörük kültürünü yansıtan çadır gibi etnografik nitelikte eserler sergilenerek, yapıya etnografya müzesi işlevi kazandırılmıştır.

Kızılkule alt katında Sanal Gezinti: Tıklayınız



Alanya Atatürk Evi ve Müzesi

18 Şubat 1935 yılında Alanya'ya gelen Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, Ulu Önder Atatürk'ün Alanya'yı ziyareti sırasında bir süre kalıp dinlendiği ev, sahibi Tevfik Azakoğlu tarafından Kültür Bakanlığı'na hibe edilmiş ve 1987 yılında da restore edilip döşenerek "Atatürk Evi ve Müzesi" olarak ziyarete açılmıştır. Müzenin birinci kat odalarında Atatürk'ün kişisel eşyaları, fotoğraflar, Atatürk'ün Alanyalılara yazmış olduğu bir telgraf ve diğer tarihli belgeler sergilenmekte, ikinci kattaki diğer odalarda ise tipik bir Alanya evi tüm elemanları ile canlandırılmakta, çevreye özgü etnografik eşyalardan örnekler sergilenmektedir.

Perge Müzesi

Perge Tiyatrosu kazıları, 1985-1993 yılları arasında Türk bilim heyetleri tarafından gerçekleştirildi. Kazılar sırasında, şu anda tiyatro içerisinde orijinal yerinde duran Dionysos frizinden başka, Kentauromakhia ve Gigantomakhia frizlerine ait parçaların yanı sıra, ilginç bir biçimde bezemelerinin bir kısmı tamamlanmış, bir kısmı ise yarım kalmış çok sayıda mimari eleman bulunmuştur.






Antalya’da Altın Portakal Film Festivali








Antalya Altın Portakal Film Festivali, Antalya'da yapılan Türkiye'nin en önemli ulusal film festivalidir.

1950’li yıların ortalarında tarihi Aspendos Tiyatrosu’nda düzenlenmeye başlayan konserler ve tiyatrolar Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin temel taşını oluşturur. Halkın yoğun ilgi gösterdiği ve her yıl yaz aylarında yapılan gösteriler gelenekselleşir ve 60’lı yılların başına kadar bir şenlik havasında süregelir. Şenlik, uzun yıllar “Belediye Tabibi” olarak görev yapan merhum Dr. Avni Tolunay’ın 1963 yılında Belediye Başkanı olmasıyla, sinemayı da bünyesinde alarak “Antalya Altın Portakal Film Festivali”ne dönüşür. Dr. Avni Tolunay önce Antalya için bir amblem arayışı içinde olur ve yörenin simgesi olan portakalı, deniz, tarihsel öğeler ve Venüs heykeliyle bütünleştirir. Portakal sadece amblemin içine girmekle kalmaz, film festivalinin de ismi olur.


1964 yılında güç koşullarla gerçekleştirilen ilk festivale ilgi gerçekten çok büyük olmuştur. Festival, Eylül 2002’den beri Antalya Kültür Sanat Vakfı (AKSAV) adıyla hizmet vermektedir.

2005 yılında festival Avrasya Uluslararası Film Festivali adıyla uluslararası filmler için ayrı bir film yarışması başlatmıştır
  Alıntı ile Cevapla
Eski 12.06.2010, 11:45   #8
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kral Attalos’un Cenneti – Antalya | Şehrin Tanıtımı | Tarihi

Plajları





Konyaaltı Plajı:
Antalya'nın 3 km batısında, yaklaşık 1.5 km uzunluğunda, falezlerin batısından başlayıp kıyı şeridi boyunca uzayan sahil hattıdır. Sahil boyunca bir çok hotel ve konaklama tesisi bulunmaktadır. Turizm genellikle burada ve Lara sahilinde yaygındır. Yerli ve yabancı turistler için falezlerin hemen bitişiğinde bulunan Beachpark işletmesi ise Konyaaltı sahilinde bir çok aktivitenin yapıldığı yerdir.



Lara Plajı: Antalya'nın 12 km doğusundadır. Kumu gayet ince olup çam ormanları ile kaplıdır. Halka açık plajları, yiyecek ve içecek ihtiyacını karşılayacak gazinoları ve soyunma kabinleri vardır.



Karpuzkaldıran Plajı: Lara Plajı'nın batısında Düden Şelalesi'nin denize döküldüğü yerdedir. Askeri dinlenme kampı olarak kullanılan plajın kumu çok ince, denizi sığdır.

Adalar Plajı: Karaalioğlu Parkı'nda kayalık bir plajdır. Yeme-içme ihtiyacının karşılandığı gazinosu ve soyunma kabinleri vardır.

Mermerli Plajı: Mermerli Parkı'nın altında olan plajın soyunma kabinleri ve duşu vardır.

Reşat Adası Plajları:Eskiden Sultan Reşat'ın mesire yeri olan plaj; Antalya'nın 15 km kadar batısında, Kemer yolu üzerinde etrafı ormanlarla kaplı tabii bir plajdır. Karayolları tarafından düzenlenip ayrıca piknik yeri olarak da değer kazanmıştır. Kemer'de Beldibi mevkiinden başlayıp Tekirova'ya kadar olan bölüm genellikle ince kumlardan oluşan doğal plajdır. Kemer merkezde Belediye Plajı, yat limanı yanındaki Ayışığı Plajı ve Phaselis Plajı denize girenler tarafından tercih edilen plajlardandır.





Şelaleleri



Düden Şelalesi: Düden Şelaleleri Şehir merkezine yaklaşık 10 km. uzaklıktadır. 20 m. yükseklikten dökülen şelalenin ana kaynağı "Kırkgöz Mevkii"ndedir. Aşağı Düden Şelalesi ise Lara yolu üzerinde merkeze 8 km. uzaklıktadır. Yaklaşık 40 metrelik bir falezden denize dökülür.








Kurşunlu Şelalesi: Antalya-Isparta karayolunun 24 kilometresinden sola dönülerek 7 km devam edildiğinde ulaşılan bir şelaledir.

Kurşunlu Şelalesi'ne su 18 metre yükseklikten dökülmekte ve küçük şelaleciklerle 7 adet küçük gölet birbirine bağlanmaktadır. Kurşunlu Şelalesi 2 kilometrelik bir kanyonun içinde kalmaktadır. Bu alan 1986 yılında park haline getirilerek ziyarete açılmıştır.





Barajları



(Oymapınar Barajı)


Alakır Barajı: Antalya (il)'inde, Alakır Çayı üzerinde, sulama ve taşkın kontrolü amacı ile 1967 - 1971 yılları arasında inşa edilmiş bir barajdır.

Dim Barajı: Antalya'da, Dim Çayı üzerinde, sulama, enerji ve içme suyu temini amacıyla 1998-2004 yılları arasında inşa edilmiş bir barajdır.

Korkuteli Barajı: Antalya il'inin Korkuteli ilçesinde, Korkuteli Çayı üzerinde, sulama, taşkın kontrolü ve içme suyu amacı ile 1968-1976 yılları arasında inşa edilmiş bir barajdır.

Manavgat Barajı: Antalya'nın Manavgat ilçesinde, Manavgat Çayı üzerinde, elektrik enerjisi üretimi amacıyla 1986-1987 yılları arasında inşa edilmiş bir barajdır.

Oymapınar Barajı: Antalya'da, Manavgat Nehri üzerinde, elektrik enerjisi üretimi amacı ile 1977-1984 yılları arasında inşa edilmiş bir barajdır.


Çayboğazı Barajı: Antalya'da, Çayboğazı Çayı üzerinde, sulama amacıyla 1996-2000 yılları arasında inşa edilmiş bir barajdır.





Damlataş Mağarası – Alanya



Mağaraları


  • Geyikbayırı Mağarası - Antalya
  • Karain Mağarası - Antalya
  • Kocain Mağarası - Antalya
  • Konakaltı Mağarası - Antalya
  • Küçükdipsiz Mağarası - Antalya
  • Papazkayası Mağarası - Antalya
  • Yerköprü Mağarası – Antalya
  • Beldibi Mağarası - Antalya
  • Büyük Dipsiz Mağarası - Antalya
  • Derya Mağarası - Antalya
  • Peynirdeliği Mağarası - Kemer İlçesi
  • Altınbeşik Mağarası – Akseki İlçesi
  • Gürleyik Mağarası - Akseki İçesi
  • Kocadüden Mağarası - Akseki İlçesi
  • Oruç Düdeni Mağarası - Akseki İlçesi
  • Dim (Gavurini) Mağarası - Alanya ilçesi –
  • Damlataş Mağarası - Alanya İlçesi –
  • Çimeniçi Mağarası - Alanya İlçesi
  • Mahrumçalı Mağarası - Manavgat İlçesi
  • Tilkiler Mağarası - Manavgat İlçesi Oymapınar Baraj alanında yer almaktadır.
  • Aslanlı (Yaren) Mağarası - Manavgat İlçesi



Yaylaları

(Elmalı Yaylası)

  • Finike - Ördübek Yaylası
  • Serik - Ovacık Yaylası
  • Saklıkent (Saklı) Yaylası
  • Alanya - Demirtaş Nahiyesi Kaş
  • Sapadere - Tokar ve Söğüt Yaylaları
  • Üçoluk Yaylası
  • Akseki - Piser Yaylası
  • İbradı - Maşad - Kocaoluk - Sütleğen - Elmalı - Gebesin - Söğütbeli - Sülek Yaylaları
  • Alanya - Dereköy Yaylası
  • Serik - Beşkonak - Altınkaya (Zerk - Selge) - Ballıbucak Köyleri, Gödre ve İkiz Yaylaları
  Alıntı ile Cevapla
Eski 12.06.2010, 12:03   #9
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kral Attalos’un Cenneti – Antalya | Şehrin Tanıtımı | Tarihi

Camiler




Yivli Minare ve Külliyesi
Kalekapısı semtinde bulunan ve çok sayıda Selçuklu yapıtından oluşan eserler topluluğudur. Külliye'de bulunan yapılar şunlardır: Yivli Minare, Yivli Camii, Gıyaseddin Keyhüsrev Medresesi, Selçuklu Medresesi, Mevlevihane, Zincirkıran Türbesi ve Nigar Hatun Türbesi.


Yivli Minare Antalya'daki ilk islam yapılarındandır. XIII. yüzyıla ait bir Selçuklu eseridir. Kaidesi kesme taştandır. Gövde kısmı tuğla ve firuze renkli çinilerden yapılmıştır. 8 Yivlidir. Minare günümüzde Antalya kentinin sembolü durumuna gelmiştir. Yüksekliği 38 m. olup 90 basamaklı bir merdiven ile çıkılmaktadır.

Yivli Minare Camii, Yivli Minare'nin hemen batısındadır. Anadolu çok kubbeli camii türünün en eski örneğidir. Yarım küre şeklinde 6 adet kubbe ile örtülüdür. 1372 yılında Balaban Tavşi'ye yaptırılmıştır. Yapısında diğer elemanların yanı sıra antik kalıntılardan yararlanıldığı da görülmektedir.

Gıyaseddin Keyhüsrev Medresesi, Atabey Armağan tarafından 1239 tarihinde, Gıyaseddin Keyhüsrev adına yaptırılmıştır. Bu eserin kapısının karşısında bir XIII. yüzyıl yapıtı olduğu sanılan Selçuklu Medresesi kalıntıları vardır

Zincirkıran Türbesi, Yivli Minare'nin kuzeyinde ve üst bahçededir. Şekil olarak Selçuklu tarzındadır. Fakat dış yüzeyinin sade olması, pencerelerinin bulunması, içindeki mezarlığın aşağı seviyede olması özellikleri ile Osmanlı Türbeleri karakterini taşır. 1377 yılında yaptırılmış olup 3 adet mezarı korumaktadır.

Nigar Hatun Türbesi, Yivli Camii'nin kuzeyindedir. Altıgen bir plan üzerine yapılan Türbe'nin sade bir görünümü vardır. Selçuklu tarzında olan Türbe 1502 yılından kalmadır.

Zincirkıran Türbesi'nin batısında bulunan yapı Mevlevihane olup Alaeddin Keykubat tarafından 1225 yılında yaptırıldığı sanılmaktadır. Kitabesi kaybolmuştur. Onarım görmüştür. Günümüzde güzel sanatlar galerisi olarak kullanılmaktadır.






Kesik Minare Camii

Yapı elemanları incelendiğinde camiinin geçmişinin İ.S. II.yüzyıla kadar uzandığı görülür. Bulgular yapının, İ.S. V. yüzyılda mevcut antik bir tapınak üzerine Bazilika olarak yapıldığını göstermektedir. II. Beyazid'in oğlu Sultan Korkud tarafından cami'ye çevrilmiş ve yapıya bir minare eklenmiştir. Minare'nin ağaç kısmı XIX. yüzyılda çıkan bir yangında yanmış ve o zamandan beri Kesik Minare adı yerleşmiştir. Halen harap bir durumda olan eser kullanılmamaktadır. Fakat ziyaretçilere aynı yapı içinde Antik Bizans ve Selçuklu yapı unsurlarını sunma yönünde eşine ender rastlanır bir kalıntı olarak hizmet vermeye devam etmektedir.





Muratpaşa cami




Antalya Muratpaşa Mahallesi’nde, Çarşı içerisindeki meydanda bulunan bu camiyi Sadrazam Kuyucu Murat Paşa 1570 yılında yaptırmıştır.

Kare planlı tek kubbe ile örtülmüş olan bu caminin önünde üç kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Son cemaat yerindeki dört sütun ve bunların üzerindeki ikisi stalaktitli, ikisi de devşirme sütun başlıklarını birbirlerine bağlayan sivri kemerlerde renkli taşlar kullanılmıştır. Son cemaat yerinde bir kapı ile ibadet mekanına girilmektedir. Bu kapının her iki yanında birer dikdörtgen pencere, biri stalaktitli diğeri de sade iki mihrabiye bulunmaktadır.

Kesme taştan yapılmış olan caminin ibadet mekanı on kenarlı kasnağın taşıdığı bir kubbe ile örtülüdür. İbadet mekanının duvarları boydan boya kalem işleri ve bir kitabe frizi ile bezenmiştir. Ayrıca kubbe trompları da bitkisel motifleri ile süslenmiştir. Kıble duvarının ortasındaki mihrap son derece sadedir. Buna karşılık minber beyaz mermerden olup, güzel bir taş işçiliği göstermektedir. Caminin batı köşesindeki silindirik taş gövdeli minare XVIII.yüzyıl üslubunu yansıtmaktadır.

Murat Paşa Camisi XVII.-XVIII.yüzyıllarda onarım geçirmiş, en son olarak da Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce 1960 yılında onarılmıştır





Paşa Camii (Tekeli Mehmet Paşa Camii)







Paşa Camii ve Saat Kulesi - Eski Hali (Kalekepısı 1932)




Antalya Kale Kapısı semtinde, Yivli Minare’nin karşısındaki bu camiyi Antalya Mütesellimi Tekeli Mehmet Ağa XVIII.yüzyılda yaptırmıştır. Bununla beraber bu caminin Tekeli Mehmet Ağa’dan önce yaptırılmış olduğu da iddia edilmektedir.

Caminin kareye yakın dikdörtgen bir planı vardır. Beden duvarları giriş kapıları, pencere üzerindeki alınlıkları kesme taştan, diğer kısımlar da moloz taştan yapılmıştır. Fazla bir özelliği bulunmayan bu caminin kuzey cephesinin ortasındaki giriş kapısı yay kemerli olup, çevresinde profillerden oluşan bir niş içerisine alınmıştır.

İbadet mekanını örten kubbe, dört köşedeki dört yarım kubbe ile desteklenmiştir. Sonraki dönemlerde yapılan ilavelerle son cemaat yeri ibadet mekanına katılmıştır. Mihrap ve minberi mermerden olup, oldukça sadedir. İç mekanda, kapı üzerinde, pencere üzeri alınlıklarında lacivert, beyaz, kırmızı, açık mavi renklerde XVIII.yüzyıl çinileri ile kaplanmıştır.

Caminin kuzeybatı köşesine, beden duvarlarına bitişik olarak kesme taştan minaresi yapılmıştır. Nişlerle ve silmelerle minareye hareket kazandırılmıştır.




Bali Bey (Balbey) Camii: 15.yy sonu Osmanlı Vezirlerinden Balipaşa tarafından yaptırıldı. Yapılış tarihi: Rumi sene 901, Miladi 1485, Antalya, Merkez, Balbey Mahallesi.


İskele Camii: İskele Camii'nin tam olarak ne zaman yapıldığı bilinmemekle beraber, altından kuyu suyu çıkan, altıgen biçiminde, tipik Selçuklu Kümbeti biçimindeki yapısıyla, camii olarak hizmet vermesinin Kaleiçi'nde İzzettin Keykubat tarafından yaptırılan Karatay Medresesi ve Salihler Evi dönemine,yani 12-13 yüzyıllara dayandığı söylenebilir.


Karatay Medresesi: Antalya Limanı’nda Turşucular Mahallesi Karadayı Sokak’ta bulunan Karatay Medresesi, bazı kaynaklara Karadayı Camisi olarak geçmiştir. Bu medreseyi Sultan II. Keykavus zamanında saltanat naipliği yapmış olan Celaleddin Karatay 1250 yılında yaptırmıştır.



Ahi Yusuf Mescidi ve Türbesi: Antalya Kaleiçi, Mermerli Banyo Sokak'ta yer alan bu mescit, yazıtına göre 647 H. (1249) tarihinde Ahi Yusuf adına yaptırılmıştır.





Antalya Saat Kulesi


Kentin merkezinde, Cumhuriyet Caddesi'nde üzerinde, eskiden "Kapuağzı" denilen ve bugün "Kale Kapısı" olarak bilinen yerin doğusundadır. Bir burç üzerinde, 1901’de Anadolu’da birçok kentte olduğu gibi kulenin saati Alman İmparatoru II.Wilhelm tarafından hediye edilen ve II. Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yılı anısına Sadrazam Küçük Said Paşa tarafından yaptırılan Saat Kulesi, yıkılan dış kalenin kuzeye bakan burçlarındandır.

Seyredenlere kale burcunun devamı izlenimi yaratan Antalya Saat Kulesi'nin zeminden tepe noktasına olan yüksekliği 14 metre, burcun üzerinden ise 8 metredir. İS 9. yy'da Bizanslılar döneminde devşirme malzeme ile yapıldığı anlaşılan Saat Kulesi'nin tabanının oturduğu burç beş köşelidir. Burcun çevresini yukarıda yumurta ince yaprak kabartmalarla süslü bir korniş süslemektedir. Kornişin üst kısmı kaba yontu taştan yapılmıştır. Daha yukarıda hafif çıkıntılı kesme taş ile sonradan yapılmış bir bölüm Saat Kulesi'nin kaidesini oluşturmaktadır.


Kulenin üzeri daha önceleri aşağıdaki resimde görüldüğü gibi soğan başı şeklinde bir kubbe ile örtülü idi. 1942 yılında meydana gelen bir fırtınada bu kubbe zarar gördüğünden 1945 yılında yerine, burç mazgallarını andıran bir üst kısım ilave edilmiştir.



Saat Kulesinin 1938 yılındaki görüntüsü



Eskiden tamamen el yapımı dövme demirden bir saat mekanizmasına sahip olan Saat Kulesi'nin, saati ve saat kadranları 1974 yılında değiştirilmiştir. Eski saat mekanizmasından bugün geriye, üzerinde çarmıhta Hz. İsa, Hz. Meryem ve bir aziz kabartması ile Grekçe yazıların yer aldığı bir çan kalmıştır.

Saat Kulesinin kuzey yüzünde çıkıntı bir demir vardır. Bu demir idam edileni gün boyu halka teşhir etmek için kullanılırdı. İdam edilecek kimseyi sabah erken orada asarlar, üstüne beyaz bir elbise, o elbisenin üstüne mahkeme ilamı asılırdı.

Hüseyin Çimrin, Antalya Kent Tarihçisi






Hanlar





Evdir Han: Antalya'dan kuzeye giden yolda ilk durak yeri Evdir Handır. Bugünkü Antalya-Korkuteli karayolunun 1 km. doğusunda ve Antalya'ya 18 km. uzaklıktadır. En fazla dikkati çeken kısmı sivri kemerli portalı olan Evdir Han 1210 - 1219 tarihleri arasında İ.Keykavus tarafından yaptırılmıştır.






Kırkgöz Han Antalya - Afyon arasındaki ikinci durak yeri Kırkgöz Han'dır. Kırkgöz Han Antalya'ya 30 km. uzaklıkta bulunan Kırkgöz'de Pınarbaşı mevkiindedir. Çok sağlam bir durumdadır.








Selçuklu Tersanesi
Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın Alaiye (Alanya) kentini almasından altı yıl sonra Kızılkule'nin yakınında 1227’de yapımına başlanmış ve bir yılda bitirilmiştir. Kemerli beş gözden oluşan tersanenin denize bakan cephesi 56.5 metre, derinliği 44 metredir. Tersane için seçilen yer, gün ışığından en fazla yararlanılacak şekilde planlanmıştır. Tersanenin giriş kapısındaki yazıt, Sultan Keykubat’ın armasını taşır ve rozetlerle süslüdür. Alanya Tersanesi, Selçukluların Akdeniz’deki ilk tersanesidir. Daha önce Karadeniz’de Sinop Tersanesini yaptıran Alaaddin Keykubat, Alanya Tersanesi ile “iki denizin sultanı” unvanını almıştır. Tersanenin bir yanında mescit öteki yanında muhafız odası bulunur. Gözlerden birinde de zaman içinde körlenmiş bir kuyu vardır.








Hıdırlık Kulesi


Kara surlarının en güneydeki başlangıç noktasında bulunan alt kısmı kare, üst kısmı silindir şeklinde olan bir kuledir. Antik çağdan kalma bir yapı olup, içinde kare şeklinde büyük bir kütle vardır. Kulenin yapısı son derece sağlamdır. İç yapısının özelliği nedeni ile savunma amacıyla kullanılan ya da işaret ateşi yakılan bir yer olduğu sanılmaktadır.




Çifte Hamam (Pazar Hamamı)




Antalya İli Merkez Balbey Mahallesinde bulunan Pazar Hamamı çifte hamam şeklinde yapılmış bir Osmanlı hamamıdır. Hamamın inşa kitabesi yoktur 1811 M (1226 H) tarihli vakfiyesinden XIX. Yüzyıl başında yapıldığı anlaşılmaktadır. Beden duvarları moloz taş ve kesme taştan inşa edilen hamamın üst örtüsü tuğladır. Hamamın erkekler kısmı soğukluk, ılıklık, ve sıcaklık bölümlerinden oluşmuştur. Kadınlar kısmının ise ılıklık ve sıcaklık kısmı mevcuttur. Soğukluk kısmı döşemesi onarım sırasında yapılan kazılarda ortaya çıkmıştır.

Hamam yap işlet devret modeli ile 10 yılığına ihale edilmiştir. Hediyelik eşya satış yeri ve kafeterya olarak onarımı tamamlanmış, kabulü yapılmıştır.



  Alıntı ile Cevapla
Eski 12.06.2010, 12:21   #10
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kral Attalos’un Cenneti – Antalya | Şehrin Tanıtımı | Tarihi

Sportif Aktiviteler







Antalya’da Golf

Türkiye, son yıllarda art arda hizmete giren uluslararası nitelikteki golf tesisleriyle dünya golf severlerini bir araya getiren nezaketin, kalitenin ve prestijin buluştuğu seçkin bir golf merkezi konumuna dönüşmüştür. Özellikle Antalya'nın 30 km. doğusunda yer alan Belek beldesi gerek eşsiz kültürel, tarihsel ve doğal yapısıyla, gerek nitelikli golf sahaları ve tesisleri ile eşsiz bir golf turizmi potansiyelini oluşturmaktadır.

Ülkemizde golf tesisleri çoğunlukla sahile yakın yüksek kapasiteli zengin yeme-içme, alışveriş, eğlence olanaklarının sunulduğu konaklama tesislerinin yakınındadır. Bu tesisler doğa ile iç içe düzenlenen golf sahaları ile ziyaretçilerine doğaya dönük bir ortamda tatil geçirebilmek için eşsiz fırsatlar sunmaktadır.

Türkiye'de Turizm Bakanlığı golf turizmine yönelik olmak üzere turizm alan ve merkezlerinde 11 adet golf alanı planlamıştır. Bu golf alanlarının bir kısmı işletme faaliyetine geçirilmiş, diğer bir kısmı ise halen yatırım aşamasındadır.




Nerelerde Golf Oynayabilirsiniz?

Kültür ve Turizm Bakanlığından İşletme Belgeli, faaliyet gösteren Golf tesisleri


  • Antalya Golf Club: Belek
  • Cornelia Golf Club: Belek
  • Gloria Golf Resort: Belek
  • National Golf Club: Belek
  • Papillon Golf Club: Belek
  • Robinson Club Nobilis: Belek
  • Sueno Hotels Golf Belek: Kadriye – Serik
  • Tatgolf Club: Belek

Kayak Merkezi
Coğrafi konumu nedeni ile 4 mevsimin aynı anda yaşanabildiği Antalya'da, sahilde denize girerken, Antalya'ya 50 km uzaklıktaki Saklıken'te kayak yapmak mümkün olmaktadır.





Dağcılık ve Tırmanma
Toros Dağlarının uzantılarından Beydağları Antalya il sınırları içindedir. 600-3086 m. yükseklikleri arasında yer alan dağlar jeologlar ve coğrafya bilimciler için değişik olanaklar sunar. Tekedoruğu, Bakırlı Dağ, Tahtalıdağ ve Kızlar Sivrisi önemli doruklardır. En yüksek doruğu 3086 m. ile Kızlar Sivrisi'dir. Dağcılar bu doruğa sedir ormanları ile kaplı Çamkuru Vadisi'nden ulaşılır. Dağa tırmanış bir gün içinde tamamlanabilir.


Rafting
Köprülü Kanyon Milli Parkı sınırlarındaki Köprüçay, ülkenin en ilgi çekici rafting merkezlerindendir. Antalya'nın önemli turizm merkezlerinden olan Manavgat ilçesi sınırlarında akan Manavgat Çayı, rafting için elverişli parkurlara sahiptir.

Sualtı Dalış
Antalya kıyılarındaki pek çok noktadan sualtı dalış yapmak mümkündür.

Avcılık
Kıyı boyunda ve yaylalarda bol miktarda keklik, sülün, ağaç güvercini, bıldırcın, üveyik, kayalık kesimlerdi ve ovalarda yaban güvercinleri, çulluk, turaç, karatavuk vardır.
Göller ve gölcüklerde yaşayan çok sayıda yaban ördeği ve yaban kazı kış aylarında kıyılara inerler. Sahilin ormanlık kesiminde geyik, tilki, sansar, alageyik, sincap, yaban keçisi, dağlarda ise ayı, kurt türleri bulunur.


Balıkçılık
Görmek isteyeceğiniz her türlü balığı Antalya sularında bulabilirsiniz. Akay, avcı, çipura, fangri, iskarmaç, iskorpit, isparit, istavrit, kılıç, kırlangıç gibi balıklar ve Akdeniz'e özgü girida balığı çok lezzetlidir. Akarsuların denizle birleştiği yerde özellikle levrek ve kefal bulunur. Turna, pisi, izmarit, böcek, istakoz ve kerevit de yakalanabilir.
Antalya bir alabalık cennetidir. Bölge çaylarında bol miktarda bulunan alabalıkların yanısıra kefal, levrek, sazan ve yılan balıklarını da çeşitli akarsu ve göletlerde görmek mümkündür.


Gençlik Kampları
Antalya Kemer ilçesinde gençlerin faydalanabileceği Orman kampları bulunmaktadır.







Ulaşım

Antalya'ya kara, hava ve deniz yoluyla ulaşım mümkündür. Antalya Havalimanı yaz aylarında turizmin de etkisiyle iki dakikada bir uçağın indiği bir havalimanıdır. Antalya'ya karayoluyla dört farklı yoldan (Kemer yönü-Aksu yönü-Korkuteli yönü-Yeşilbayır yönü) ulaşılabilir. Antalya'da ulaşımı olmayan bir belde veya köy bulunmamaktadır.




Antalya'daki devlet yolları

  • E87 D-350 karayolu (Antalya - İzmir karayolu)
  • D-400 (Kemer - Antalya - Alanya karayolu)
  • D-645 (Batı çevre yolu)
  • D-650 (Antalya - Afyonkarahisar karayolu)
  • D-685 (Antalya - Isparta karayolu)
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
attalos, belek, beydağları, deniz, heykel, kale kapısı, kesik minare, konyaaltı, lara plajı, saat kulesi, saklı kent, serik, tarihi eser, tatil cenneti, tunç dağı


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 19:16.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.