Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Sağlığımız ve Hastalıklar > Alternatif Tıp

Alternatif Tıp Şifalı Bitkiler ve Besinler


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 08.11.2009, 00:27   #1
Çevrimdışı
Pitsy
. . . En Çatlak Kiremit . . .

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Kanser hastalarına çok önemli tavsiyeler:

KANSER HASTALARINA ÇOK ÖNEMLİ TAVSİYELER:
VÜCUDUNDA KİST, TÜMÖR, UR, KİTLE, OLAN
HASTALARIN DİKKAT EDECEĞİ HUSUSLAR

ETLER:

Dana ve sığır; Etini, devamlı yemeyiniz. Dana ve sığır etini, Amerika gibi çok tüketen ülkelerde, yapılan araştırmalara göre: kalın bağırsak kanseri, kötü huylu tümör, basur, cilt hastalıkları ve damarların daralması gibi hastalıklar çok görülmüştür. ( Bir insan vücudunda 100 bin km. kılcal damar olduğu tıp tarafında tespit edilmiştir.) Dana ve Sığır etinin zararı baharatla telafi edilir. ( Çömlek veya güveç içerisine et konur, Kekik, kimyon baharat ilave edilir. Ağzı iyice kapatılır, hafif ateşte pişirilir. )

“Sütü şifa, yağı deva, eti marazdır.” Hadisi Şerif.

KOYUN:

Peygamberimiz Aleyhisselatü Vesselam, bir yaşındaki koyunun sağ ön kolunu severmiş.

ERKEÇ:

Erkeç, keçinin erkeğinin kısırlaştırılmışıdır, yemekte sakınca yok. Kıymayı erkeçten yaptırabilirsiniz.

BALIK:

Etle aynı besin değerine sahiptir. Daha az yağlıdır. Zayıflamak isteyenler ve şeker hastaları balığın, haşlanmışını ve ızgarasını tercih edebilirler.

TAVUK:

Köy tavuğu yemekte sakınca yoktur. Hazır tavukların hormonlu olma ihtimali çok yüksektir. Dikkat.

KÖMÜR IZGARASI:

Kömür ızgarasında kızartılan etlerden damlayan yağlar, kanser yapıcı maddelere dönüşerek havaya yayılırlar. Izgara etin mis gibi kokusu, aslında kanser yapıcı maddelerle doludur. Ayrıca etin üzerine yapışıp yanan yağlar da, benzer şekilde kansere sebep olur. Bu yüzden ızgarayı, etleri yandan ve üstten ısıtacak şekilde (döner gibi) yada ateşle teması olmayacak şekilde alüminyum folyolara sararak, yağsız tavada ve orta hararette yapmak gerekir.
Yanmış yağ kanserojen maddeye dönüşür.

MERCİMEK:

Vücudunda kist ve tümör bulunan hastaların iyileşinceye kadar mercimek yemesi uygun değildir. Kabızlık için birebirdir. Görme kuvvetini artırır, zekayı geliştirir.

PATLICAN:

Vücudunda kist ve tümör bulunan hastaların iyileşinceye kadar patlıcan yemesi uygun değildir. Karaciğer, böbrekleri kuvvetlendirir. Kolesterolü düşürür, damar tıkanıklığına iyi gelir, çarpıntıyı önler. Gut (eklem ağrıları) romatizma ve mideye iyi gelir. Ayrıca: şeker hastalarına közlemesi ve salatası tavsiye edilir.

SEBZE VE MEYVE:

Her sebze ve meyvenin mevsimine göre yenilmesi daha uygundur. Ayrıca bolca tüketilmesi faydalıdır. (Şeker hastası; şekeri düşürme endeksi düşük olan meyveleri tercih etmelidir.) Bunların doğal olmasına, sebze ve meyveler yetiştirilirken genetik değişiklik yada hormon uygulaması, bilinçsiz ilaçlama yapılmamış olmasına dikkat etmek gerekir. Gelecek bölümlerde daha geniş açıklama var.

NOT - AÇIKLAMA:

Meyveler yemeklerden yarım saat önce veya iki saat sonra yenmelidir. Yemeklerden hemen sonra yenirse, midemizdeki gıdalarla mayalaşarak alkole dönüşmekte ve karaciğere zarar vermektedir.

ÇOBAN SALATASI:

Mevsime göre salata olarak yenilebilecek her türlü sebze yenmelidir. Sebzeler, hormonsuz olmalıdır.
SALATA YEMEĞİ
Aşağıda isimleri liste halinde verilen sebzeler; karıştırılarak çoban salatası yapılır. Limon (sirke de olabilir) ve zeytin yağı ilave edilir. Yemeklerden 30 dakika Önce veya ara öğünlerde yenir.

Bu çoban salatası; 1. Kanser hastalarına 2. Şeker hastalarına 3. Zayıflamak isteyenlere tavsiye edilir.

Şekeri düşürür, tansiyonu ve kolesterolü dengeler.
Kanı çoğaltır, kanı temizler ve damarları açar.
Lifli besinler olduğu için; kanserle savaşır, hazmı kolaylaştırır ve zayıflatır.

DOMATES:

Aç karına suyu içilir. Elde yenir. Yemekler de ve çoban salatasında kullanılır.

HAVUÇ:

Soymadan iyice yıkanır, elde yendiği gibi; Çoban salatasında da kullanılır. Kızartması, şişmanlatır. Şeker hastalarına tavsiye edilmez.

ISPANAK:

Yemekler de ve çoban salatasında kullanılır.

LAHANA:

Taze yaprakları elde yenir. Yemeği yapılır. Çoban salatasında kullanılır.

LİMON:

İçilir. Çoban salatasında kullanılır.

MARUL:

Elde yenir. Çoban salatasında kullanılır.

NAR EKŞİSİ:

İçilir. Çoban salatasında kullanılır.

MAYDANOZ:

Elde yenir. Çoban salatasında kullanılır.

PATATES:

Haşlanmışı; elde yenir, Yemekler de ve çoban salatasında kullanılır. Kızartması şişmanlatır ve şekeri yükseltir.

PATLICAN:

Közlemesi. çoban salatasında kullanılır.

ROKA:

Elde yenir. Çoban salatasında kullanılır.

SALATALIK:

Elde yanir. Çoban salatasında kullanılır.

SEMİZOTU:

Elde yenir. Yemekler de ve çoban salatasında kullanılır.

SİRKE:

İçilir. Çoban salatasında kullanılır.

SİVRİ BİBER:

Elde yenir. Çoban salatasında kullanılır.

SOĞAN:

Çoban salatasında kullanılır. Ayrıca; akşamdan doğranır, suyun içine ıslanır, sabaha kadar bekletilir. Süzülür. Suyu içilir. Soğanı salatada kullanılır. Yemeklerde kullanırken yağda yakmayınız.

TERE:

Elde yenir. Çoban salatasında kullanılır.

TURP:

Elde yenir. Çoban salatasında kullanılır.

YERELMASI:

Elde yenir. Çoban salatasında kullanılır.

YUMURTA:
Haşlanmışı, elde yenir. Çoban salatasında kullanılır. Haşlanmışı tok tutar.

  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Pitsy'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.11.2009, 00:29   #2
Çevrimdışı
Pitsy
. . . En Çatlak Kiremit . . .

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kanser hastalarına çok önemli tavsiyeler:

ZEYTİN YAĞI:

Çoban salatasında kullanılır.

YAĞLAR:

Yağlardan hayvanın iç yağları, kolesterol yapan sıvı yağlar, yani damarları tıkayan yağlar hariç, koyunun kuyruk yağı, tereyağı ve zeytinyağı yenmelidir. ( Kuyruk yağı romatizma, siyatik, bel ağrısı eklem kireçlemesi ve menüsküs için tavsiye edilir. )

(Hadisi Şerifte, dağda otlamış üç yaşındaki koyunun kuyruk yağı tavsiye edilmektedir. )

Kuyruk yağı;

Üç yaşında dağda otlamış olanı tercih edilmelidir. Romatizma, siyatik, bel ağrısı, eklem kireçlemesi ve menüsküs için tavsiye edilir.

Tereyağı;

Hadisi Şerifte “yağı devadır” buyuruyor. Mideyi yormaz, kolesterolü artırmaz, damarları tıkamaz.

Zeytinyağı;

Vücudu besler, tok tutar, kolesterolü düşürür, kalp ve damarları korur, safra kesesi ve raşitizm hastalığı için faydalıdır. Karaciğerin temizlenmesine yardımcı olur. Kabızlık için faydalıdır. Böbrekleri temizler ve taşların düşmesine yardımcı olur. “70 derde devadır.”

KEPEKLİ UN VE KEPEKLİ EKMEK

Kepeği alınmamış undan yapılmış ekmek yiyiniz. Peygamberimiz, (a.s.m) unu kepeğiyle ekmek yaptırmış. %30 Kepek % 70 Un olmalıdır.
Kepekli ekmek; bağırsak kanserine yakalanma ihtimalini yüzde 50 oranında azaltıyor. Kepekli ekmek, safra kesesinde taş oluşması ihtimalini de azaltıyor. Çünkü kepek ekmeği; beyaz ekmek, çavdar ekmeği ve mısır ekmeği gibi diğer ekmek türlerinde bulunan bütün vitamin ve mineralleri içerir. Bunun yanında kabızlığı önleyen kepekli ekmek, iştahı keser kilo vermeye yardımcı olur. Kolay hazmedilir.

Kepek ekmeği; metabolizmanın çalışmasını hızlandırdığı için, sindirimle ilgili rahatsızlıklara ve kabızlığa da birebir çözümdür. Bağırsakların çalışmasını sağladığı gibi, bağırsak kanserini ve hemoroit oluşumunu da engeller.

Kepek ekmeği; östrojenin ( kadınlık hormonu ) dolaşımını da azaltır. Bu da kadınlarda, göğüs ve rahim kanserini önleyen bir faktör oluşturur.

Kepekli ekmek; şeker hastalarının ve kilo problemi olan kişilerin rejim listelerinin başında olmalıdır.

Kepek ekmeği; kalp ve dolaşım hastalıklarına iyi gelir. Besin değeri yüksek, ekonomik bir gıdadır.

BULGUR:

Fıtri olarak yetişen buğdaydan yapılırsa, bulgur pilavını, üzüm hoşafı ile bol miktarda yiyiniz. Bulgur pilavı, üzüm hoşaf ile yenirse kan yapar.

PİRİNÇ:

Esmer pirinci evinizden eksik etmeyiniz. Bağırsak rahatsızlıkları için birebirdir. Şekeri düşürür.

BAL:

Soframızdan eksik olmasın, şifalıdır. “İki şifa biri Kur’an, biri bal” Hadisi şerif. Mikropların üremesini önler, beyin hücrelerinin beslenmesinde büyük rolü vardır. Vakitsiz ihtiyarlamaya engel olur. Çiçek balı zayıflamak isteyenlere ve şeker hastalarına tavsiye edilmez. Şeker hastaları ve zayıflamak isteyenler; çam balının ikinci ve üçüncü sağım veya mahsulünü kullanmalıdırlar.

İNCİR VE ZEYTİN:

İncir ve zeytin konusunda ayeti kerime var. (Kuru incir, zeytin yağı içinde 15 - 20 gün, güneşte bekletilerek yenir ve yağından içilirse, sperm sayısını artırır.

İncir; Hamileler ve çocuklar için çok faydalıdır. Az yenirse şekeri yükseltmez, kolit, akciğer ve yorgunluğa iyi gelir. Hazmı kolaylaştırır, kabızlığı giderir.

Zeytin; Zayıflamak isteyenler ve şeker hastaları yiyebilirler. “Zeytin Yağı 70 derde devadır.” Hadisi Şerif.

ÜZÜM:

Beyin için faydalıdır. Hafıza için her gün 21 adet kuru üzüm tavsiye edilmiştir.
Kanı çoğaltır. Kalbi, mideyi ve bağırsakları kuvvetlendirir. Böbreklerin çalışması, beden ve beyin yorgunluğuna iyi gelir. Zindelik, canlılık ve enerji verir.
Zayıflamak isteyenlere ve şeker hastalarına tavsiye edilmez. Şekeri yükseltir. Ölçüyü kaçırmayınız.

KIZARTMALAR:

Yağda kızartma yaparken aşırı kızartılmamalı, vasat olmalı. Yanmış yağ; kanserojen maddeye dönüşür.

YANIK YAĞLAR:

Tekrar tekrar kullanılan yağlar Kanserojen maddeye dönüşüyor. Aşırı yanmamalıdır.

YEMEK PİŞİRME METODU:

Yağlar; yemek yapılırken yanmamalıdır. Çift tabanlı tencere tavsiye edilir. Malzemesi konur hafif ateşte pişirilir. Besinlerin taze olanlarının yenmesi çok önemlidir. Bilindiği gibi bir sebze veya meyve dalından koptuğu andan başlayarak vitamin, mineral ve diğer besin değerlerini yitirmektedir. Pişirilen yiyecekler de bekletildiklerinde besin kaybına uğrarlar. Yiyecekleri pişirmeden yediğimizde besin değerleri, pişirerek yediğimize oranla daha yüksektir. Bu da besleyici değerini arttırmaktadır. Besinleri az suyla, yada kendi suları ve yağlarıyla veya az yağ kullanarak pişirmek en iyisidir. Kendi suyu ve yağıyla pişen yemekler hem daha lezzetli hem daha besleyici olur.

YEMEK VE İÇMEK:

Çok sıcak ve çok soğuk yemeyiniz ve içmeyiniz. Beş saat geçmeden yemeyiniz, yemekten sonra 2 saat geçmeden su içmeyiniz.
Mide çalışırken, soğuk su içilirse midenin çalışmasını önler. Yemek, içmek sadece beslenmemiz için gerekli değildir. Bizim yaşamdan keyif almamızı da sağlar. Bu sebeple yemek saatlerimizi keyfe dönüştürmeliyiz. Hastalar genellikle kendilerini geriye çeker, aile ve akrabalarından uzak dururlar. Sürekli hastalıklarını düşünür, günlük sosyal aktivitelerden uzaklaşırlar. Oysa bu yanlıştır. Aileyle birlikte keyif içinde yemek yemek daha sağlıklıdır. Doktorlar engellemediği sürece sosyal yaşamdan uzaklaşmamak, normalde sürdürülen yaşama devam ettirmek en iyisidir. Ayrıca sofraların özenli ve güzel olması, sofraya getirilen yemeğin görünümü ve sunumuna da özen gösterilmesi çok önemlidir. Hastaların iştahının yerine gelmesi demek, onların yeniden yemek yiyebilmeleri ve kendilerini daha iyi hissetmeleri, dolayısıyla yaşam kalitelerinin artması demektir. İnsan bedeni için, az az ve sık sık yemek yemek daha sağlıklıdır. Ara öğünlerde taze meyveler tavsiye edilir. Yiyeceğimiz şeyler çeşitli ve besleyici olsun.
Devamlı acı yemeyiniz. Aşırısından kaçınınız.

HORMON:

Hormonlu gıdalardan sakınılmalıdır. Bilhassa seralarda yetişen hormonlu gıdalardan. Fıtri olmayan, sonradan yapılan bir müdahale ile yetiştirilen, çekirdeksiz meyve ve sebzeler kısırlık yapar.
Suni yemle beslenen hayvanları yemeyiniz.
Suni gübre ile yetişen bitkileri yemeyiniz.
Hormonlu gıdalar, kanseri daha çok tetikler.

RADYASYON:

Radyasyon ve radyasyonlu gıdalardan sakınılmalıdır. Radyasyondan dolayı dağlarda ağaçların bazıları kurumuştur. (Çernobil olayına dikkat) Röntgen çekimleri sık olmamalıdır. Yılda bir kez çekilen röntgenin de kanser yapacağı düşünülmemelidir. Ayrıca bilgisayardan, dijital saatlere ve cep telefonundan televizyona kadar pek çok alet radyasyon yaymakta ve biz de bunların etkisinde kalmaktayız. Televizyonu yakından seyretmek, cep telefonundan gerekmedikçe konuşmamak, bilgisayarların arkasında oturmaktan kaçınmak bizi az da olsa radyasyonun zararlı etkilerinden korur. Uzun süre bilgisayarda çalışanların çıplak ayakla çalışmaları yararlı olur. Devamlı röntgen ışınlarına maruz kalmayınız Ayrıca radyasyon etkisinde kaldığımız zaman yapılacak en iyi şey hemen duş almaktır.

KATILAŞTIRILMIŞ YAĞLAR (MARGARİNLER):

Sindirimi oldukça zordur. Kalp ve damar hastalıklarına yol açar. Sağlıklı ve dengeli bir beslenme listesinde margarine yer yoktur.

Katılaştırılmış yağlar; yani eksi 40 - 50 derecede hidrojenle dondurulan bitkisel yağlar; 36 - 37 derece olan vücut sıcaklığında erimez.

Deneyiniz. Avuçlarınıza bir miktar tere yağı, bir miktar da margarin alınız. Acaba hangisi çabuk eriyecek, deneyiniz. Peygamberimiz; tereyağını tavsiye ediyor.

ÇAY VE KAHVE:

Çok çay ve kahve içmeyiniz. Çünkü çay ve kahve besinlerle alınan minareleri bağlayıp kana karışmasını engeller.

Bilhassa yemeklerden hemen sonra içilen çay ve kahve, demirin kana geçmesini engelleyerek kansızlığa sebep olur. Damar sertliği yapar.

Aşırısından kaçınınız. Aşırı siyah çay içmeyiniz, İçmek gerekirse birkaç damla limon damlatınız.
Çernobil olayını hiç bir zaman unutmayınız. Çayı demlerken, mutlaka soğuk su ile yıkayınız.
Tedbirli olmalıyız. Limon hayat kurtarır.

Şifalı bitkilerin çayını veya yeşil çayı tercih ediniz.

ALKOL VE ALKOLLÜ İÇECEKLER:

Alkol kullanmayınız. Çünkü çok tehlikeli hastalıklara sebep olduğu tıbben açıklanmıştır. Siroz hastalığı gibi.

KOLALI İÇECEKLER,
GAZOZ VE HAZIR MEYVE SULARI:

Kolalı içecekler, gazoz ve hazır meyve suları az içilmelidir. Çünkü kolalı içeceklerin içinde Asit düzenleyici sitrik asit (E330) vardır. Gazoz ve kolalarda asit fazla olduğundan, çocuklarda diş çürümelerine sebep olurlar. Zayıflamak isteyenlerin ve şeker hastalarının içmemesi gerekir. Susuzluğu gidermek için en iyisi, en güzeli, doğal memba sularıdır. Gazsız sodalar, şekersiz bitki ve meyve suları susuzluğu gidermek için idealdir.

SİGARA:

Sigara içmeyiniz. Kanser yaptığı, sayısız bilimsel çalışmayla tespit edilmiş olan sigara, bütün tehlikesine rağmen, bağımlıların vazgeçemediği bir zararlı alışkanlıktır. Sigara içen kişilerin, %100 kanser olma ihtimali kuvvetlidir. En iyisi, hiç başlamamak.

İÇME SULARI:

İçme suları ilaçsız olmalıdır. Doğal memba suları içiniz. Çünkü vücutta ortaya çıkan zararlı ve zehirli maddeleri temizleyip idrarla dışarı atmak için bol miktarda su içmeliyiz.
Kabızlığı önler. Tokluk hissi verir. Yağ depolanmasına engel olur. Böbrekleri çalıştırır. Günlük su ihtiyacımız 2 litre kadardır. Bitki ve meyve çayları ile doğal meyve suları susuzluğu gidermek için idealdir.

ZEMZEM SUYU:

- Açlığını gidermek için içen kişinin açlığını, susuzluğunu gidermek için içenin susuzluğunu giderir.
- Bol bol içmek çok faydalıdır.
- Tadı kendine has özeldir.
- İçilmesi sünnettir.
- Misafirlere ikram edilecek en güzel hediyedir.
- Dünyanın en içilebilir ve sağlıklı suyudur.
- Besleyici ve mineral bakımından zengindir.
- Cennet pınarlarındandır.
- Açları doyurandır.
- Mikrobik hastalıklara karşı etkili olan florürleri barındırır.
- İçinde hiçbir bakteri ve mikro organizma bulunmaz.
- Bedene kuvvet verir.
- Kalp krizine şifadır.
- Baş ağrısını giderir.
- Gözün görmesini ziyadeleştirir.
- Birçok hastalığın şifasıdır.
- Ne niyetle içilirse ona deva olan, her derde deva mübarek bir sudur.
- Zemzem gazlı bir içecektir. Karbonat litrede 366 mg’dır.
- Zemzem suyunda, Kalsiyum ve magnezyum tuzlarının oranının yüksek olması; yorgun insanları yüzlerine sürdükleri zaman ferahlatıyor.
- Zemzem suyunun mayalama özelliğinin de bulunduğu ortaya çıktı. Alman kimyacılar, Zemzem'in normal bir su ile karıştırıldığında baskın gelip bütününü Zemzem özelliğine çevirdiğini belirtiyorlar.
- Besleyicidir içinde bir çok mineral barındırmaktadır.
- Aluminyum, Bakır, Bikarbonat , Bromür, Çinko, Demir, Florürler, Hidroarsenat, Hidrofosfat, İyodür, Kalsiyum, Karbonat, Klor, Krom, Kükürt, Magnezyum, Mangan, Metaborik asidi, Metasilikat, Potasyum, Radon, Serbest karbondioksit, Serbest oksijen, Sodyum, Sülfat.
- Hangi niyet ve ne için içilirse ona göre netice verir.
- İçildiği an, duânın kabul edildiği andır.
- Bazı küçük günahlara keffaret sayılır.

OKSİJEN TEDAVİSİ VE BUHAR TATBİKATI:

Akciğere gelen kanın temizlenmesi için oksijen tedavisine ihtiyaç vardır. Normalde ormanlık bölgelerde yaşayan insanlar fıtri olarak oksijen tedavisini hiçbir tıbbi müdahale ihtiyaç duymaksızın elde etmektedirler. Büyük şehirlerde yaşayan insanların ise, fıtri oksijen tedavisini alabilmeleri mümkün değildir. Ancak, şifalı bazı bitkilerle yapılacak olan buhar tatbikatıyla bu mümkün olabilecektir. Çünkü akciğere gelen kirli kanın, alınacak bol oksijenle temizlenmesi mümkündür. Şöyle ki; oksijen kandaki karbon ile birleşince karbondioksit olarak dışarı atılır. Böylelikle hem kan temizlenmiş olur, hem de vücudun ısısı meydana gelir. Bu da gösteriyor ki; insan sağlığı açısından vücutta bulunan kanın mutlaka oksijen tedavisi ile temizlenmesi gerekmektedir.

GÜNEŞ IŞINLARI:

Sürekli güneş ışınlarına maruz kalmayınız. Özellikle son yıllarda ozon tabakasında meydana gelen deliğin büyümesi sonucu, güneşin zararlı ültraviyole ışıkları deriyi zedeleyerek kansere yol açmaktadır. Özellikle beyaz tenli, açık saç ve göz rengine sahip kişiler, esmerlere göre daha fazla risk altındadır. Derinin üst tabakasının hemen altında yer alan ve deriye rengini veren pigment dediğimiz kahverengi maddecikleri içeren hücreler, sarışınlarda esmerlere göre daha azdır. Aslında bu pigmentler güneş ışığının zararlı etkisini önleme görevini yaparlar. Bu sebeple esmerlerde deri kanseri daha az, sarışınlarda daha fazla görülür. Ancak bu pigmentlerin koruyucu etkisi de sınırlıdır. Bu sebeple, güneş ışığının uzun süre etkisinde kalanlarda, deri kanserleri geliştiği bilinmektedir. Ozon tabakası deliğinin büyük olduğu bölgeler (Avustralya gibi) daha fazla risk altındadır.
Güneş ışığının bu zararlı etkisinden korunmak için güneşte kalmamaya özen göstermeli özellikle saat 10-16 arası güneşten uzak durulmalı, güneşe çıkarken bedeni koruyan giysiler giyilmeli ve koruyucu faktörü yüksek güneş kremleri sürülmelidir. Ayrıca kozmik ışınlardan korununuz.

DENGELİ VE SAĞLIKLI BESLENME:

Ağız yolu ile alınan besinler, önce ağızda, sonra mide, on iki parmak ve ince bağırsakta bazı işlemlere tabi tutulduktan sonra emilerek kana geçmektedir. Kana geçen bu besinler, kanda bulunan alyuvarlar vasıtasıyla hücrelere ulaştırılmaktadır. Kan ve kan dolaşımının genel manada iki vazifesi vardır. Birinci vazifesi, hücrelerdeki tahribatı tamir etmek, ikinci vazifesi ise, ölen hücrelerin toplanarak vücudun temizlenmesidir. Kanın içinde bulunan alyuvarlar, akyuvarlar gibi diğer maddelerinde, kanda mutlaka dengeli bir şekilde bulunması gerekmektedir. Mesela: Kanda alyuvarın azalması halinde kan seviyesinin azalması, yani kansızlık demektir. Kan seviyesinin azalması da insan vücudunda bulunan hücrelerin beslenememesine sebep olur. Bunun için kan seviyesini arttıran gıda maddelerinin bol miktarda tüketilmesi gerekmektedir. Akyuvarlar, insan vücudunun askerleri gibidir. Azalınca vücut savunmasında yetersiz kalırlar. Haddinden fazla çoğalması halinde de kana geçen ve alyuvarlar vasıtasıyla hücrelere taşınacak olan besinleri kullanarak, hücrelerin yine besinsiz kalmalarına sebep olurlar. Böylece beslenemezler. Bu durumun ortaya çıkmaması ve vücut sağlığı açısından dengeli ve sağlıklık bir beslenme için bazı mineraller, vitaminler ve bitkisel besinlerin mutlaka alınması ve çokça tüketilmesi gerekmektedir.

LİFLİ BESİNLER BİR ÇOK HASTALIĞI ÖNLER
BİLHASSA KİST, TÜMÖR VE KANSER GİBİ:
Bir insanın ortalama günlük lif ihtiyacı 40 - 50 gram kadardır. 1 Dilim kepekli ekmekte 1.4 gram - Yarım bardak esmer pirinçte 1.0 gram - Yarım bardak bulgurda 0.9 gram - 1 bardak makarnada 1.1 gram - 1 orta elmada 3.5 gram - 3 orta kayısıda 1.8 gram - 1 orta muzda 2.4 gram - yarım greyfurtta 3.1 gram - 1 orta portakalda 0.8 gram - 1 orta armutta 1.9 gram - yarım bardak kuru fasulyede 7.3 gram - yarım bardak mercimekte 3.7 gram lif vardır.
Pişmiş sebzelerden yarım bardak bezelyede 3.6 gram - 1 orta patateste 2.5 gram - yarım bardak ıspanakta 2.1 gram - yarım bardak kabakta 1.8 gram lif bulunur.
1. Enerji değerleri sıfıra yakındır. Çünkü bağırsaklarda parçalanmazlar.
2. Suda dağılmazlar, suyu çekerler. Bu sayede doygunluk hissi verirler.
3. Bağırsakları çalıştırırlar ve kabızlığı önlerler.
4. Midede eriyen lifler tokluk hissi verirler ve midenin boşalmasını sağlayarak, kolesterolün düşmesine yardımcı olurlar.
5. Yağ ve şekerlerin emilmesini yavaşlatarak, yağ deposu olmayı azaltırlar.
6. Tüm zararlı maddeleri sürükleyerek, emilmelerini önlerler ve dışarı atılmasını sağlarlar. Bu sayede kanser yapıcı maddeleri engelleyerek, kanseri önlerler.

  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Pitsy'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.11.2009, 00:30   #3
Çevrimdışı
Pitsy
. . . En Çatlak Kiremit . . .

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kanser hastalarına çok önemli tavsiyeler:

KÜFLENMİŞ GIDALAR:

Küflenmiş gıdalardan sakınmalıyız. Küflenmiş tahıl, yer fıstığı ve bakliyatla bedene giren bu maddelerin kanser yapıcı etkisi bilimsel çalışmalarla ispatlanmıştır. Bunun dışında bozulmuş ve küflenmiş her türlü yiyecekten uzak durmak sağlığımızı korumak açısından da önemlidir.

BEDENİNİZİN SESİNİ DİNLEYİN:

Beden, kendisine neyin gerekli olduğunu bilir ve isteklerini ve iştahı ona göre ayarlanır. Bu yüzden bedeninizin sesine kulak verin. Size ne gerekiyorsa o söyleyecektir. Kurallara aykırı bile olsa bazen hastanın iştahı ve istekleri doğrultusunda hazırlanan yemekler rahatsızlık vermediği gibi hastaya faydalı olur. Zaten zararlı olanı beden reddedecektir.

KİMYASAL TEMİZLİK MADDELERİ:

Çamaşırlar yıkanırken cildi tahriş eden deterjan kullanmayınız. Lavabolara atılan yuvarlak koku gidericiler aslında benzen maddesi içerirler. Bu maddelerin kokusunu uzun süre solumak lösemiye sebep olur.
Kullandığımız maddelerin içinde neler olduğuna dikkat etmek ve kansere yol açan maddelerden uzak durmak gerekir. Naftalin de bunlardan biridir. Giysilerimizi naftalinlerken tozunu solumamak, odayı ve giysileri iyice havalandırmak gerekir.

KİMYASAL BOYALAR VE CİLALAR:

Bazı boya ve cilaların çeşitli kanser türlerine sebep oldukları, bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir. Bu sebeple, boya ve cila yapılan ortamdan uzak durmak, boyanan mekânı iyice havalandırmak gerekir. Bazı mobilya cilalarının uzun süre koku salarak, sağlığa zararlı olduğu bilinmektedir. Bunlar sadece kanser değil başka hastalıklara da sebep olmaktadır. Ev dekorasyonunda ve mobilya cilasında bu tip maddeleri kullanmamak gerekir.

DİŞ SAĞLIĞI:

Ağızda çürük diş bulundurmayınız. Yemeklerden sonra, mutlaka dişlerinizi fırçalayınız. Lokmaları iyice çiğneyiniz. Sindirimin iyi olması için, iyi çiğnemek çok önemlidir. Halk arasında da söylendiği gibi iyi çiğnemek hazmın yarısıdır veya midenin dişi yoktur.

SÜT:

Süt şifalıdır. Bilhassa inek sütü anne sütüne en yakın süttür. Katkısız olmak şartıyla tavsiye edilir.
Çocukların büyümesi ve beyin faaliyetlerinin artmasına yardımcı olur.
Saç ve cilt güzelliğine katkıda bulunur. Kişiyi zinde tutar ve enerji verir.

TUZ:

Tuzu fazla kullanmak sakıncalıdır. Tuz 70 derde devadır, fazlası zarardır. Vasatı muhafaza etmek şarttır. Perhize dikkat etmeliyiz. Her şeyin normali, vasatı ve Sünnete uygun olanı iyidir. Günlük ihtiyaç bir tatlı kaşığı.

YUMURTA:

Fıtri ortamda beslenen tavuğun yumurtası tavsiye edilir. Doğada beslenen bir tavuk yumurtası (köy yumurtası) çiftliklerde yapay gübre ile beslenen tavukların yumurtası arasındaki tat farkını hepimiz biliriz.
Yumurta; büyüme, üreme, süt meydana gelişi, kandaki alyuvarların oluşumu ve vücudun kendi kendine tamirinde önemli rolü vardır.

YOĞURT:

Yoğurt; inek sütünden yapılanı tavsiye edilir. Bolca yenmelidir. Sindirim sistemini korur. Kabızlığı, mide ülserini önler. Mide ve bağırsakları zinde tutar. Doğal bir antibiyotiktir.


TATLANDIRICILAR:

Yüksek dozlarda alındığında sağlığa zararlıdır. Bazı tatlandırıcılar da tehlikeli hastalık yapıyor. Tatlandırıcılar iştah artırıyor. Tatlandırıcı kullanmak yerine şekersiz içmek denenmelidir. Şeker ihtiyacımızı da meyvelerden karşılamalıyız. Bilhassa şeker hastaları.

KİMYASAL MADDELER VE GIDA BOYALARI:

Kimyasal madde ve boyalar ile renklendirilmiş ve tatlandırılmış besinleri kullanmayınız.

ASBEST:

Güneydoğu Anadolu gibi bazı yörelerimizde toprakta bol miktarda asbest bulunur. Bu yörelerde asbestli toprakla evlerin sıvandığı çok görülür. Bu yüzden bu yörelerde asbestin yaptığı kanser ve tümörlere sık rastlanır. Ayrıca evlerimizde içinde asbest bulunan maddeleri kullanmamamız gerekir. Yanmayan bir madde olan asbest ile pek çok ev eşyası yapılmaktadır. Örneğin, ütü tahtaları bu maddeyi içeren bezle kaplanır. Bir süre sonra yıpranma ve eskime sonucu asbest kristalleri kopup etrafa yayılır yada ütülediğimiz giysilere yapışır. Soluma ve temasla bedenimize girerek kansere yol açar. Aynı şekilde, asbestli ızgaralar da kullanılmamalıdır.

BESİNLERİN TAZELİĞİ:

Son kullanma tarihi geçmiş yiyecekler, paketleri ve kutuları zedelenmiş, paslanmış, üzeri bombeleşmiş konserveler, rengi ve kokusu değişmiş yiyecekler, faydadan çok zarar verir.
Besinlerin paketlenmesi ve saklanmasında, çevre ve insan sağlığına özen gösteren uygulamalara dikkat etmek gerekir.

ÇOK ÖNEMLİ TAVSİYELER

1. Tozlu yerde çalışmayınız. Çevre kirliliği olan yerlerden uzak durunuz.
Çam havasını tercih ediniz.
2. Aşırı derecede yorulmayınız. Dinlenerek çalışınız.
Sağlığımızı koruyamazsak, çalışamayız.
3. Zorunlu olmadıkça ağrı kesici dahil, ilaç kullanmayınız.
Doğalını tercih ediniz.
4. Rasgele kan aldırmayınız. Usulüne göre olursa faydalıdır.
Sünnete uygun olursa, daha güzel olur.
5. Siğilleri kesmeyiniz. ( Mantar, ben, kist, tümör, nasır v.s. )
6. Vücuttaki benler üzerine gelişi güzel şeyler sürmeyiniz.
Bazı bitkisel uçucu yağlar kullanılabilir.
7. Az yiyiniz. Yemekten sonra hemen uyumayınız.
Yatmadan önce de yemek yemeyiniz. Şişmanlıktan kaçınınız.
8. Bol sebze ve meyve yiyiniz.
9. Kanserojen madde olan E330 gibi
katkı maddelerinden kendinizi koruyunuz.
10. Sigara ve alkol içmeyiniz.
11. Sevdiğiniz bir işi yapınız, veyahut çalışınız.
12. Kendinize devamlı bir meşguliyet bulunuz.
13. Kitap okuyunuz, spor yapınız.
14. İnsanlara yardım ediniz.
15. Temiz havalı yerlerde yürüyüş yapınız.
16. Maneviyatınızı ve moralinizi yüksek tutunuz.
17. Moralinizi bozmayınız. Gülümseyiniz. Stresten uzak durunuz.
18. Antioksidan kanserle savaşan gıdalar:

KANSER SAVAŞÇILARI

Adaçayı, ananas, avakado, bal, bezelye, biber, biberiye, brokoli, çilek, dereotu, domates, fasulye, fındık, fıstık, greyfurt, hardal unu, havuç, kırmızı lahana, ısırgan otu, ıspanak, incir, kara lahana, kara üzüm, karabiber, karadut, karanfil, karnabahar, kayısı, kekik, keten tohumu, kırmızı üzüm, kızılcık, kimyon, kiraz kuş üzümü, kuşkonmaz, lahana, limon, mandalina, mürdüm eriği, nohut, pancar, patates nişastası ve elde edilen sıvısında, pazı, pırasa, pirinç, portakal, sarımsak; soğan, soya fasulyesi unu, soya filizi, susam yağı, şalgam, şeftali, tahıllar, taze fasulye, turp, üzüm çekirdeği özünde, vişne, yeşil çay, yeşil lahana, yulaf, zerdeçal, zeytin yaprağı, zeytinyağı.

ÇOK MÜHİM BİR AÇIKLAMA:

Vücudunda kist, tümör, ur, kitle, olan hastalar, 19k Gıda Maddelerini Kullanabilirler.
DAHA GENİŞ BİLGİ İÇİN ARAYINIZ:
HÜSEYİN ŞENGÖZ
0274 412 2584
www.19k.biz - www.19kkanser.com - www.19kpazarlama.com


İLAÇLAR - KEMOTERAPİNİN VE RADYOTERAPİNİN (IŞIN TEDAVİSİNİN) YAN ETKİLERİ: (ÇOK ÖNEMLİ BİR AÇIKLAMA)
İLAÇLAR - KEMOTERAPİNİN VE
RADYOTERAPİNİN (IŞIN TEDAVİSİNİN)
YAN ETKİLERİ VE ZARARLARI:
(ÇOK ÖNEMLİ BİR AÇIKLAMA)

İlaçların yan etkilerinden kendinizi koruyunuz. Aşırı ilaç kullanmayınız. Tedavi doğal olsun. Klinik deneyimler göstermiştir ki genel durumu iyi olan hastalar bile ilaç tedavisinden sonra sarsılmaktadırlar. Bunun da sebebi, yüksek dozda kullanılan ilaçların yan etkileridir. Yan etkilere dikkat. İlaçların organlara taşınması, özellikle karaciğer ve böbreklerde oluşturdukları zehirleyici (Toksit) etkiler, besin maddelerinin iyi emilimini ve yararlı kullanımını engelleyebilir. İlaç ve ışın tedavisi sadece tümörlü dokuya değil sağlam dokulara da zarar verir. Bu sebeple, besin maddeleri ve bol sıvıyla sağlam dokuları korumak gerekir

Kanser tedavileri bedeni sarsar; çünkü uygulanan tedaviler sadece kanser hücrelerini öldürmekle kalmaz bedenin diğer sağlam dokularına da zarar verirler. Kimi tedavilerse aynı zamanda savunma sistemini de zayıflatır. Bu sebeple pek çok yan etkisi ortaya çıkar. İştah kaybı, bulantı, kusma, ağızda yaralar ve yutma güçlükleri medyana gelir. Hasta kendini çok halsiz ve kötü hisseder. Bu durumda beslenme zorlaşır. Ancak bilinçli ve kararlı bir beslenme ile bu zorluklar yenilebilir.

CHICAGO - Kemoterapi tedavisi gören kanser hastalarında meydana gelen hastalık ve ölümlere, kandaki bir protein eksikliğinin yol açtığı belirlendi. Lancet dergisinde yayınlanan rapora göre, kanda mannose-bind-ing lectin ( MBL ) proteinin kemoterapi sırasında azalmasının enfeksiyonlara yol açtığının tespit edildiği belirtildi. Raporda, MBL’nin vücudunun bağışıklık sistemi üzerinde önemli rol oynadığına değinen uzmanlar kemoterapinin beyaz kan hücrelerinin de yoğunlaşmasını azalttığını kaydetti. Bu hücreler vücudun savunma sisteminde rol alıyor.

İngiltere’nin başkenti Londra’da Great Ormond Street Çocuk hastanesinde kanserli 100 çocuk hastanın MBL yoğunluğu ölçüldü. Kanlarında MBL yoğunluğu az bulunan çocuk hastaların enfeksiyonla karşı karşıya oldukları belirlendi. Uzmanlar miyeloid lösemi kanseri hastası çocukların yüzde 65’inin, kemoterapiden kaynaklanan hastalıklar’ dan öldüğünü belirtiyor. Ayrıca MBL eksikliği bulunan kanser hastalarında, kemoterapi sonrası ciddi enfeksiyonların meydana geldiği belirlendi.

Kanser hastalarına yapılan kemoterapi ve ışın tedavisinin yan etkilerini azaltmak için verilen bazı ilaçların, rahim boynu ve akciğer tümörlerinin büyümesini hızlandırdığı bildirildi.

“Cancer Research” dergisindeki habere göre, Heidelberg ken-tindeki Alman Kanser Araştırma Merkezi'nde (DKFZ) görevli Ingrid Herr başkanlığındaki ekip, dexamethason maddesinin insanlardan alınıp farelere aktarılan tümörler üzerindeki etkisini inceledi.

DKFZ tarafından yapılan açıklamada, glukokortikoid sınıfına giren dexamethason maddesini içeren ilaçların kemoterapinin saç dökülmesi ve mide bulantısı gibi yan etkileri için kullanıldığı belirtildi.

Bazı kanser türlerinde bu ilaçların verilip verilmemesinin incelenmesi gerektiği kaydedilen açıklamada, rahim boynu ve akciğer tümörlerinin glukokortikoid hormonlarının verilmesiyle daha hızlı büyüdüğü ifade edildi.

Hayvanlar üzerinde yapılan deneyin sonuçlarının insanlarda da geçerli olacağını tahmin eden Herr, bu ilaçların çok yaygın olduğunu, fakat cannabinoid grubundaki ilaçlar gibi alternatiflerinin de bulunduğunu kaydetti.

Dexamethason maddesinin programlı hücre ölümüne etki ettiğini belirten Herr, bu mekanizmanın bloke edilmesinin, tümör hücrelerinin tedaviye yanıt vermemesinin ana nedeni olduğunu söyledi. Herr ve ekibi, glukokortikoidlerin başka kanser türleri üzerindeki etkisini de inceliyor

Kemoterapiden sonra sakın zayıflama diyeti yapmayınız. Yiyeceklerinizin besin değerini arttırınız. Vitamin ve mineralleri doğal şeylerden almaya çalışınız.

ÇOK MÜHİM BİR AÇIKLAMA: 19k Gıda Maddelerini Bitkisel kemoterapi gibi Kullanabilirsiniz. Sağlam hücreleri öldürmeden, 40 gün içinde hücreleri yeniler.
KEMOTERAPİNİN YAN ETKİLERİ !


• Kanser hücrelerinin normal hücrelere göre hızlı büyümesi ve çoğalması nedeniyle çoğu antikanser ilaç bu tür özellik taşıyan hücrelerin tahrip edilmesi için geliştirilmiştir. Ancak bazı normal hücrelerde de benzer özellikler bulunmakta, bu hücreler de kanser tedavisinden doğrudan etkilenmektedir. Bu etkilenmeler yan etkileri de doğurmaktadır.
• Bunun iyi bilinen bir örneği saçlardır, hızlı büyüyen ve çoğalan saçlar kanser tedavisi sürecinde geçici olarak zayıflayabilmektedir.
• Önemli bir başka örnek de kemik iliği içinde gelişim gösteren kan hücreleridir.

DİĞER ÖRNEKLERDE ŞUNLARDIR:

SİNDİRİM SİSTEMİNDEDİR:
• Ağız, yemek borusu, mide, bağırsak hattındaki hücreler kanser tedavisi sürecinden olumsuz yönde etkilenebilmektedir.
• Bazı kanser ilaçları kalp, böbrekler, mesane, akciğerler ve sinir sistemi organları gibi hayati organlar üzerinde de olumsuz etkileri vardır.

HALSİZLİK - BİTKİNLİK:
• En sık karşılaşılan yen etkidir. Gündelik yaşamda karşılaşılandan daha farklı niteliktedir.
• Genellikle ani başlangıçlıdır. Bazı hastalar tarafından tükenmişlik, bitmişlik duygusu ile tarif edilmektedir.

BULANTI - KUSMA:
• Kemoterapi alacak hastaların en çok endişe ettiği yan etkiler arasında olan bulantı - kusma, yeni kuşak ilaçlar sayesinde hafiflemiştir.
• Güçlü bulantı önleyici ilaçlar da sorunun giderilmesine katkıda bulunmaktadır.

AĞRI:
• Sinir liflerini etkileyen kemoterapi ilaçlarının bazan ağrıya yol açtıkları bilinmektedir.
• Bazı durumlarda kemoterapi sırasında ortaya çıkan ağız yaraları, kas ağrıları ve benzer yakınmalar olur.

SAÇ KAYBI (ALOPESİ):
• Sık karşılaşılan bir yan etkidir. Ancak bütün ilaçlar saç kaybına yol açmaz.

KANSIZLIK (ANEMİ):
• Kemik iliğini baskılayan ilaçlar kansızlığa yol açabilmektedir.
Kansızlık belirtileri şunlar olabilir:
• Yorgunluk - bitkinlik hissi
• Nefes darlığı
• Çarpıntı hissetmek

MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ (MSS) SORUNLARI:
• Kemoterapi MSS’ni etkilemesi durumlarında bilinç bulanıklıkları ve depresyon gibi sorunlara yol açabilmektedir.


  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Pitsy'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.11.2009, 00:33   #4
Çevrimdışı
Pitsy
. . . En Çatlak Kiremit . . .

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kanser hastalarına çok önemli tavsiyeler:

HIFZISSIHHA RAPORUNDAN ALINMIŞ,
TEHLİKELİ KATKI MADDELERİ.

E 102 KANSEROJEN
E 110 KANSEROJEN
E 120 KANSEROJEN
E 123 KANSEROJEN
E 124 KANSEROJEN
E 131 KANSEROJEN
E 142 KANSEROJEN
E 210 KANSEROJEN
E 211 KANSEROJEN
E 213 KANSEROJEN
E 214 KANSEROJEN
E 215 KANSEROJEN
E 216 KANSEROJEN
E 217 KANSEROJEN
E 239 KANSEROJEN

E 330 KANSEROJEN

E 220 BAĞIRSAK BOZUKLUĞU
E 221 BAĞIRSAK BOZUKLUĞU
E 222 BAĞIRSAK BOZUKLUĞU
E 223 BAĞIRSAK BOZUKLUĞU
E 224 BAĞIRSAK BOZUKLUĞU
E 230 DERİ VE DAMAR HASTALIĞI
E 231 DERİ VE DAMAR HASTALIĞI
E 232 DERİ HASTALIĞI
E 233 DERİ HASTALIĞI
E 250 DAMAR HASTALIĞI
E 251 DAMAR HASTALIĞI
E 252 DAMAR HASTALIĞI
E 311 SİNİR HASTALIĞI
E 312 SİNİR HASTALİĞI
E 220 KOLLESTEROL
E 221 KOLLESTEROL
E 320 KOLLESTEROL
E 321 KOLLESTEROL
E 338 HAZIMSIZLIK
E 339 HAZIMSIZLIK
E 340 HAZIMSIZLIK
E 341 HAZIMSIZLIK
E 407 HAZIMSIZLIK
E 450 HAZIMSIZLIK
E 451 HAZIMSIZLIK
E 461 HAZIMSIZLIK
E 463 HAZIMSIZLIK
E 465 HAZIMSIZLIK
E 466 HAZIMSIZLIK

ÇOK MÜHİM BİR AÇIKLAMA:

19k Gıda Maddeleri E maddesiz, hormonsuz ve radyasyonsuzdur.

GIDADAKİ SAKINCALI KATKI MADDELERİ:

Günümüzde ürünlerin raf ömrünü uzatmak, içindeki bakterinin oluşumunu engellemek ya da renk vererek cazip kılmak için birçok ürüne katkı maddesi ekleniyor. Katkı maddesi kullanımının gelişen şartlarla birlikte kaçınılmaz olduğuna dikkat çeken uzmanlar, yine de pazarda açıkta satılan ürünlerin, marketlerde açık olan kıymaların, sokaktan alınan sütlerin hayati tehlike taşıdığına dikkat çekiyor. Günümüzde hem artan nüfus sebebiyle gıdaların daha büyük hacimde üretilmesi hem de uzun süre dayanıklılık gerektirmesi gibi yeni üretim ve tüketim şartları, gıda katkı maddelerinin kullanılmasını zarurî kılıyor. Gıda katkı maddeleri olmasa, ekmek kısa zamanda küflenir, tuz kümeleşir ve dondurma buz kristallerine ayrılırdı.

Analiz ettirin

Bunlar bir yandan bakıldığında olumlu gibi gözlenirken şartlara uygun olmayan işletmelerde herbir besin maddesi adeta birer zehir manasına da gelebiliyor. Kırıntı peynirlerin jelatinle birleştirilerek pazarda satılması, kıymaların içine başka maddelerin katılarak besin değerinin düşürülmesinden mikrobik oluşumlara zemin hazırlanmasına kadar pek çok risk ile hergün burun buruna yaşıyoruz. Bunun için daha sıkı bir denetimin mutlaka olması gerektiğini belirten Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Metabolizma ve Diyabet Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep Oşar, tüketicilerin şüphelendikleri bir maddeyi Hıfzısıhha’ya götürmelerini istedi.

Nasıl numaralandırılır?

Gıda katkı maddelerini tanımlamak ve herhangi bir karışıklığa yol açmamak için Avrupa Birliği’nin (EC) simgesi olarak E harfi ve üç rakamlı sayıdan oluşan kodlar kullanılır. Mesela, 621 numaralı gıda katkı maddesi (monosodyum glutamat) Avrupa Birliği Kodeksi’nde E621 olarak isimlendirilir. Doğal veya sentetik olsun gıda maddelerinde kullanılan ve katkı maddesi olarak tanımlanan bütün kimyasallar bu kodlama sisteminin içindedir. Ülkemizde de aynı isimlendirme kullanılmakta. Aroma maddelerine E kodu veya numara verilmiyor. Çünkü bu grup çok geniş. Türk Gıda Kodeksi’nde izin verilen yaklaşık 340 gıda katkı maddesi varken, aroma maddelerinin sayısı bin 700 civarında.

Niçin kullanılır?

Prof. Dr. Zeynep Oşar gıda katkı maddelerinin kullanılma sebeplerini şöyle sıralıyor:
* Gıdanın besleyici değerini korumak, dayanıklılığını artırmak, raf ömrünü uzatmak.
* Gıdanın doku özelliklerini iyileştirmek.
* Gıdanın lezzetini ve rengini çekici hale getirmek ve korumak.
* Gıdanın işlenmesi sırasındaki teknolojik zaruret.
* Gıdada mikroorganizmaların gelişmesini önlemek.
* Gıda çeşitliliği sağlamak.

Dünya "E" yi yasaklıyor

Gıdalarda kullanılan katkı maddeleri ile ilgili düzenlemeler, bütün dünyada, BM’ye bağlı Dünya Sağlık Teşkilatı

(WHO) ve Dünya Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO) liderliğinde yürütülmekte. Katkı maddelerinin insan sağlığına hiçbir zarar vermeden hangilerinde hangi miktar kullanılacağı (WHO) ve (FAO) tarafından tespit ediliyor. Ancak, önceden kullanılabileceği deklare edilen pek çok madde sonradan zararları tespit edildiği için aynı kuruluşlar tarafından kullanımı iptal edilebiliyor. Ayrıca yürürlükte olduğu halde, ülkeler tek taraflı olarak pek çok katkı maddesinin kullanılmasını kendi ülkelerinde yasaklamakta. Mesela; E123 ABD’de 1976’dan beri yürürlükten kaldırılmış. E104, E131, E154, E173, E174, E175, E180, E215, E217, E236, E237 gibi toplam 52 adet katkı maddesi WHO ve FAO listelerinde mevcut olduğu halde Avustralya geçersiz saymış, ülkesinde kullanımını yasaklamış.

Zarar veriyor

1962’den günümüze kadar AB (Avrupa Birliği) tüketici bültenleri yayınlamakta. 1986 ocak ayından beri birçok gıda ürünlerinin ambalajlarında ürün içinde kullanılan katkı maddelerinin E numaraları ile kodlanmış olarak gösterilmesine başlandı. Gıda katkı maddelerinin ambalaj üzerinde gösterilmesi mecburiyeti insan sağlığı açısından önem arz etti. Buna misal olarak sıkça kullanılan bir gıda katkı maddesi olan E471 verilebilir. Ayrıca aspirine karşı duyarlı bir astım hastası, yediği gıdalarda kullanılan kıvam arttırıcılara, gıda boyaları vb. gibi katkı maddelerine çok dikkat etmeli. Fakat günümüzde hâlâ bazı tür gıda maddelerinde, alkollü içeceklerde ve ilaçlarda kullanılan katkı maddelerinin açıklanmasına yönelik kanuni bir zorunluluk yok.

Sos ve sucuklar mercek altında

Katkı maddeleri içerisinde en uzak durulması gereken nitrit ve nitratlardır. Kansere sebep olan nitrozaminleri oluşturan bu maddeler ayrıca kanın oksijen taşıma kapasitesini azaltır. Ülkemizde 1970’li yıllarda yapılan çalışmalarda, işlenmiş et ürünlerinde (sucuk, salam, sosis) izin verilenin çok üzerinde nitrit kullanıldığı tespit edilirken, son yıllarda daha iyi sonuçlar alındı. Birçok restoranın salata soslarında bulunan sülfitler; çeşitli alerjik reaksiyonlara, baş ağırısına, kurdeşen, göğüste sıkışma, karında kramp, ishal, kan basıncı düşmesi, halsizlik gibi durumlara yol açabilir. Monosodyum glutamat, özellikle Uzak Doğu ve Türk mutfaklarında değişik gıdalarda lezzet artırıcı olarak kullanılır. Fazla miktarda monosodyum glutamat alınmasıyla oluşan reaksiyona “Çin Restorantı Sendromu” denir; bu, baş ağrısı, bulantı, ishal, terleme, göğüste sıkışma ve boyun arkasında yanmaya sebep olur. Renklendiriciler hassas kişilerde deri döküntüleri ve astım gibi alerjik reaksiyonlara yol açabilir. Ülkemizde yapılan bir çalışmada 25 şekerleme örneğinin 11’inde izin verilmeyen renklendiricilere rastlandı.

4 grupta 340 çeşit

Prof. Dr. Zeynep Oşar, katkı maddesinin tabiî veya sentetik olarak elde edilmesinin, sağlık açısından güvenilir manası taşımadığını belirtiyor. Gıda katkı maddelerinin işlevlerine göre 4 ana grupta birçok farklı çeşide ayrıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Zeynep Oşar, bu konuda aşağıdaki ayrıntıları verdi:

Koruyucular

Besinleri bakteri, küf, maya bozulmalarından korumak, raf ömrünü uzatmak maksadıyla kullanılır.
Antimikrobiyaller: Nitrit, nitrat, benzoik, propionik, sorbik asit, kükürt dioksit.
Antioksidanlar: C vitamini, BHA, BHT, gallatlar.

İyileştiriciler

* Asitliği düzenleyiciler, Topaklanmayı önleyenler, Emülgatörler, Stabilizatörler, Mayalanma sağlayıcılar, Nem ayarlayıcılar, Olgunlaştırıcılar, Ağartıcılar, dolgu maddeleri, köpük ayarlayıcılar, parlatıcılar.

Renklendiriciler

Bunlar aromayı daha cazip hâle getirmek, orijinal aromayı korumak, düzeltmek veya artırmak için kullanılır. Lezzetin iki bileşeni tat ve koku olduğu için, aroma maddeleri, lezzeti de artırır. Renklendiriciler; işleme ve depolama sırasında kaybolan tabiî rengi yeniden kazandırmak, zayıf olan rengi kuvvetlendirmek, gerçekte renksiz olan besine renk vermek, düşük kaliteyi gizleyerek tüketici takdirini kazanmak düşüncesiyle katılır. Bunların katılmaması sağlığımız için daha faydalı olacakken, sadece vitrin ve göz zevki için insanlar bu maddeleri almaya itilmektedir. Bunlar; lezzet artırıcılar (monosodyum glutamat), lezzet vericiler (aromalar), renklendiriciler (tartrazin, indigotin), suni tatlandırıcılar (aspartam, sakarin).

Geliştiriciler

* İşleme sırasında kaybolan besleyici unsurları yerine koyma: B1, B2, niasin gibi vitaminler.
* Diyette eksik olabilecek besin unsurlarını ekleme: A, D vitaminleri.

Nasıl üretiliyor?

Katkı maddelerinin üretilmesinde kullanılan maddeler, geniş bir yelpaze teşkil etmekte. Bazı katkı maddeleri tabii kaynaklardan elde edilir. Bitkilerden yapılan katkı maddeleri olduğu gibi (lesitin soya fasulyesi ve mısırdan elde edilir), hayvanlardan ve hayvan artıklarından elde edilen katkı maddeleri de vardır.
* Jelatin (E441) domuz, sığır veya diğer hayvanların kemik ve deri artıklarından;
* Karmin (E120) kırmızı bitten;
* Şellak (E904) yine bir bit türünden;
* Kasitin (E920) insan veya domuz kılından;
* Rennin, sığır veya davar midesinden;
* Pepsin, domuz midesinden elde edilmekte.
* Gliserin (E475), lesitin (E322), mono ve digliseridler (E471), betakarotenler (E160), benzoik asit (E210) ise, hayvan ve bitki artıklarından veya sentetik olarak üretilebilmekte.

Nerede kullanılıyor?

* Bakteri, küf mantarı ve domuz midesinden elde edilen E1100: Meşrubat, unlu mamuller.
* Kırmızı bitten yapılan E120: Pasta ve yoğurt.
* Bakterilerden elde edilen E234: Konserve, margarin ve çocuk maması.
* Şeker ve bakteri fermentasyonundan elde edilen E415: Konserve, margarin, çocuk mayası, bisküvi, salata sosu, yumuşak margarin.
* İnsan veya domuz kılından oluşan E921: Un, ekmek ve ilaç.
* Sentetik, bitkisel veya küçük yengeçlerden elde edilen E161a: Bisküvi.

Bu (E) listesini yanınızda taşıyın

E101
Bazı kahvaltılık mısır gevreği türünde bulunur. Önemli, faydalı bir besin.

E102
Balık köftesi, füme balık,çeşitli pastalar, şekerlemeler, kek ve şeker süsleri, bazı dondurmalar, kahve için süt-krema tozu, paket hazır çorbalar, jöleler, hazır soslarda bulunur. Özellikle aspirine hassas kişilerde akciğerlerde, burun ve ciltte reaksiyonlar, hiperaktiflik, astım, egzema, alerji ve kaşıntıya sebep olabilir.

E104
Limonlu pastalarda bulunur. Alerjik reaksiyon, hiperaktiflik ve aşırı duyarlılığa yol açabilir.

E107
Şekerler, soslar, çikolatalarda bulunur. Şüpheli kanserojen olarak değerlendiriliyor. Deneylerde hayvanların böbrekleri etkilendi.

E110
Meyveli yoğurtlar, reçeller, salam, pastalar, şekerler, bisküvi çeşitleri, dondurma, jöleler, ketçap, gazozlu içecekler. Şüpheli kanserojen; bazı kişilerde güneş ışığına karşı alerjik reaksiyon yapabilir.

E122
Yoğurtlar, reçeller, kırmızı pancar turşusu, pastalar, şekerlemeler, dondurmalar, paket çorbalar, jölelerde bulunur. Etkileri kanser ve aşırı duyarlılık.

E123
Böğürtlenli yoğurt, çikolatalı pasta, hazır çorbalar, jöleler, dondurmalar, ketçapta vardır. Etkileri kanser, aşırı duyarlılık, alerjik kaşıntı.

E124
Çilekli yoğurtlar, salam, paket çorbalar, dondurulmuş pizzada bulunur. Etkileri kanser, aşırı duyarlılık.

E127
Karışık meyve, kokteyl konservesi, salam, sosis, pastalar, dondurulmuş pizzada mevcuttur. Etkileri kanser, aşırı duyarlılık ve tiroid rahatsızlıklarıdır.

E128
Sosisler, bazı çikolatalı pasta çeşitlerinde kullanılır. Etkileri kanser, aşırı duyarlılık.

E131
Renkli şekerlemeler, bazı dondurmalar için tercih edilir. Etkileri, kanser, aşırı duyarlılık, sinirsel hastalıklar ayrıca mide bulantısı, düşük tansiyon bildirilmiştir.

E132
Jöle şekerler, renkli şekerlemeler, çikolata kaplı bir takım yiyecekler, hazır soslarda kullanılır. Etkileri kanser, aşırı duyarlılık ve yüksek tansiyon.

E133
Konserve bezelye, bisküviler, dondurmalar ve jölelerde yaygın kullanılır. Etkileri kanser, aşırı duyarlılık, alerjik reaksiyon.

E140
Yağlar, bazı sebze turşularında bulunur. Güvenli.

E142
Reçeller, konserveler ve çorbalarda bulunur. İngiltere’de yasak. Aşırı duyarılılık yapıyor.

E150
Çeşitli konserve ürünleri, hazır et ürünleri, hamburgerler, kek, pasta, bisküvi, şekerleme çeşitleri, çikolatalı ürünler, hazır çorbalar, soslar, soya sosu, bazı viskilerde yer alır. Uzun dönemde kansere yol açabilir.

E151
Bazı reçeller, meyveli soslarda kullanılır. Domuzlarda bağırsak kistlerinin oluşmasına sebep oldu. Etkileri aşırı duyarlılık ve sindirim problemleridir.

E153
Çikolata kaplı yiyecekler, şekerlemelerde bulunur. Etkisi kanser. Bu maddeyle sıkça temasta bulunan işçilerde deri kanseri gözlendi.

E154
Sosisler, şekerlemelerde kullanılır. Bazı ülkelerde yasak. Kanser ve aşırı duyarlılık yapıyor.

E160
Margarinler, peynirler, kek, pasta, bisküvi çeşitleri, şekerlemeler, dondurulmuş pizza, paket puding karışımlarında kullanılır. Doğal bitki pigmentlerinden elde edilir. Güvenli. Ayrıca doğal A vitamini kaynağı. Alerjik reaksiyonlara sebep olabilir.

E170
Kalsiyum katkılı ve sıkılaştırıcı madde olarak un, şekerlemeler, dondurmalar, vitamin haplarında kullanılır. Doğal mineral. Güvenli. Ancak çoğunlukla doğal gıdasal kalsiyumun yerini almak için yiyeceklere katıldığı için genel gıdasal değerler fakirleşir.

E173
Haplar ve bazı şekerlemelerde çok ender kullanılır. Bazı ülkelerde yasaklanmıştır. Zehirlidir ve aşırı duyarlılığa sebep olabilir. Metal kaynaklıdır.

E180
Bazı kaşar peynirlerin dış yüzeylerinde (kabukları) kullanılır. Aşırı duyarlılığa sebep olabilir. (Peynirin yüzeyi ayrılarak tüketilmediği sürece risk azalır.)

Piyasada satılan hazır gıda maddeleri ülkemizde insan sağlığını ciddi biçimde etkileyecek derecede katkı maddeleri içermektedir. Ancak bu maddeler, tüm çabalara rağmen medya aracılığı ile ilan edilememektedir. Günümüzde gıda sektörü büyük bir tröst halini almıştır. Örneğin hiçbir yayın organında Kola'nın zararlı olduğunu göremezsiniz. Ancak biz tüketiciler, aile fertlerimizi, çevremizdeki arkadaşlarımızı, haberdar ederek bilinçlendirebiliriz. Son yıllarda kanser vakalarının neden devamlı artış gösterdiğini hiç düşündünüz mü? Siz çocuğunuzun kanserojen madde içeren gıda almasını ister misiniz? Peki niye ketçap alıyorsunuz? Sizlere aşağıda sunduğumuz tablo alacağınız hazır gıda maddelerindeki katkılarla ilgili bilgi vermektedir. Sağlığınız için: Lütfen her hangi bir gıda maddesi satın almadan önce ambalajının üzerini dikkatlice okuyun.

TEHLİKELİ KATKILAR

E102, 120, E311, 312 (NÖROLOJİK HASTALIKLAR)

KANSEROJEN KATKILAR

E102, 110, 123, 124, 131, 142, 210, 211, 213, 214, 215,216, 217
ÖRNEĞİN E211-SODYUM BENZOAT KETÇAPLARDA BULUNMAKTADIR.

123,110 ABD, İNGİLTERE, FRANSA, ALMANYA, RUSYA,JAPONYA VE DAHA BİRÇOK ÜLKEDE YASAKLANMIŞTIR.

ÜLKEMİZDE RENKLİ DRAJE ÇİKOLATALARDA VE KAYMAKLI BİSKÜVİLERDE KULLANILMAKTADIR.

EN TEHLİKELİ KANSEROJEN KATKI: E330

( NE YAZIKKİ BİRÇOK HAZIR GIDADA KULLANILMAKTADIR.)

TÜM KOLALI İÇECEKLERDE KULLANILAN KATKI MADDELERİNİN TESBİTİ İÇİN ANALİZ YAPILMASINA İZİN VERİLMEMİŞTİR.
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Pitsy'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 07.02.2011, 14:02   #5
Çevrimdışı
uydurma
Yeni Üye
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kanser hastalarına çok önemli tavsiyeler:

Keske bunu yazan bir doktor olsaydi. Belki daha tutarli seyler yazardi. Evet yazilanlarin cogu dogru ama dogrulara siginarak sallamalar da mevcut.

1) Et cok yemeyiniz deniyor. Evet dogrudur ama yag metobolizmasini harekete geciren ve yaglari hucrede yakilmak uzere mitikondriye gonderen L Carnitin en yuksek kirmizi ette var.

2) Eti aliminyum folyoya sarip pisirmek? Aliminyumun bugun Alzeihemer'in en buyuk tetikcisi oldugunu biliyor musunuz?

3) Margarin avucta erimez evet. Peki kuyruk yagini degil avucta tavada eritmeye calistiniz mi?

4) Yemekten sonra 2 saat su icmemek? Evet buz gibi soguk su demiyoruz ama hem yemek oncesi hem yemek sonrasi ilik/sicak bir bardak su icilmeli. Cunku su besinlerin etkin parcalanmasinda en onemli etken.

5) Limon hayat kurtarir deniyor. Evet dogru peki her satirda kanserojen dediginiz E330 siktrik asit ne asididir biliyor musunuz?

6) Gazli su icmeyin peki zemzemde karbonat var gazli bir su demeniz ne alaka. Ayrica zemzemde sifali dediginiz minerallere bir bakin: Aliminyum, hidroarsenat, Rodon. Sizce radon radyoaktif bir gaz midir acaba?

7) Besinler alyuvar ile hucrelere tasiniyormus. Alyuvarlar O2 transferini yapar ve hucreden CO2'yi alip cigerlere geri tasir. Besini tasiyan alyuvar degildir. Besin buyuk cogunlukla kan plazmasinda eriyik haldedir.

Evet bu yuzden keske bunlari bir doktor yazsa dedim.


__________________
Forum Gerçek Türkiyeli'nin Resmi Forumu
  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz uydurma'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 07.02.2011, 14:16   #6
Çevrimdışı
Kardelen26
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kanser hastalarına çok önemli tavsiyeler:

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi uydurma Mesajı göster
Keske bunu yazan bir doktor olsaydi. Belki daha tutarli seyler yazardi. Evet yazilanlarin cogu dogru ama dogrulara siginarak sallamalar da mevcut.

1) Et cok yemeyiniz deniyor. Evet dogrudur ama yag metobolizmasini harekete geciren ve yaglari hucrede yakilmak uzere mitikondriye gonderen L Carnitin en yuksek kirmizi ette var.

2) Eti aliminyum folyoya sarip pisirmek? Aliminyumun bugun Alzeihemer'in en buyuk tetikcisi oldugunu biliyor musunuz?

3) Margarin avucta erimez evet. Peki kuyruk yagini degil avucta tavada eritmeye calistiniz mi?

4) Yemekten sonra 2 saat su icmemek? Evet buz gibi soguk su demiyoruz ama hem yemek oncesi hem yemek sonrasi ilik/sicak bir bardak su icilmeli. Cunku su besinlerin etkin parcalanmasinda en onemli etken.

5) Limon hayat kurtarir deniyor. Evet dogru peki her satirda kanserojen dediginiz E330 siktrik asit ne asididir biliyor musunuz?

6) Gazli su icmeyin peki zemzemde karbonat var gazli bir su demeniz ne alaka. Ayrica zemzemde sifali dediginiz minerallere bir bakin: Aliminyum, hidroarsenat, Rodon. Sizce radon radyoaktif bir gaz midir acaba?

7) Besinler alyuvar ile hucrelere tasiniyormus. Alyuvarlar O2 transferini yapar ve hucreden CO2'yi alip cigerlere geri tasir. Besini tasiyan alyuvar degildir. Besin buyuk cogunlukla kan plazmasinda eriyik haldedir.

Evet bu yuzden keske bunlari bir doktor yazsa dedim.


Sitede doktor üyelerimiz de var, eminim bizleri daha geniş ve doğru biçimde bilgilendireceklerdir...
__________________
  Alıntı ile Cevapla
Kardelen26'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 29.08.2016, 18:57   #7
Çevrimdışı
Slower
Süper Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kanser hastalarına çok önemli tavsiyeler:

Bu kanser pankreas kanseri ise bunların hiç biri fayda etmiyor. 50 yıldır tıpta hiç bir gelişme olmamış..

Geçtiğimiz günlerde çok değerli bir dostumu kaybettim. Kanser ile ilgili bir şey görüp duyduğumda aklıma geliyor canım yanıyor..
__________________
Biz Aşkı Bu Vatana Canını Verenlerden Öğrendik...
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
hastalarina, tavsiyeler


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 01:46.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.