Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk > Atatürk Kimdir?

Atatürk Kimdir? Ulu önderimizin hayatı, ilkeleri, devrimleri ve hakkında söylenilenler


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 11.11.2012, 16:17   #1
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Yaşanacak Devirlere de Işık Olmuş Adam, Büyük ATATÜRK’ü Anarken!…


KOCA BİR TARİHİNGÖÇTÜĞÜ GÜN

HÜKÜMLERİNDE,

YAŞANACAK DEVİRLERE DE IŞIK OLMUŞ ADAM



BÜYÜK ATATÜRK’Ü ANARKEN
10 Kasım 1938






10 Kasım 1938 tarihi ; ”KOCA BİR TARİH”İN GÖÇTÜĞÜGÜN” dür. Bu itibarla ; 10 Kasım 2012 tarihi ; Mustafa
Kemal ATATÜRK gibi , tarihi hem yapmış hem de yazmış olan çok büyük bir tarihi şahsiyetin ebediyete yürüyüşünün ,“Devrelerdir Beklenen Bir Büyük Adam”ın , “Kaderin Adamı”nın , “Boraların , Yıldırımların Soyundan Bir Adam”ın , Türk ve Dünya Tarihinin Akışını değiştiren bir Büyük Asker , Devrimci ve Devlet Adamının , Köhne bir Asya İmparatorluğu’nun yıkıntıları arasından Modern Bir Avrupa Cumhuriyeti meydana getiren “Türk Rönesansı’nın Mimarı”’nın , “Türk Mucizesinin Adı”nın aramızdan ayrılışının 74. yılı dır.



“Olayları , siyaseti , tarihi ; coğrafya ve insanlar yapar. Evet , tarih ; ekseriya , insanlar tarafından yapılır. İnsanlık Alemini ; fikirler ve akideler değil , kuvvetli iradeler idare eder. Fikirler ve akideler , kuvvetli irade sahibi İnsanların elinde vasıtadır. Onların ameli değerleri , onları kullananların değeri ve kuvveti kadardır.

(……)

Büyük hadiseleri kim yapar? Şahıslar mı? Muhitler , haller ve şartlar mı? Her üçü. Lakin , fail unsur şahıstır. Muhitler , haller ve şartlar , pasif unsurlardır. Yükü kaldıran manivela , şahıs dır. Öbür unsurlar , manivelanındayanaklarıdır.

Ya adamları ; “ne” veya “kim” yapar? Onları da , coğrafya yapar , ırk yapar , fıtrat yapar , Allah yapar.

(……)

Bu kudretli şahsiyetler ; fıtri zekaları ve yılmaz iradeleriyle, milletlerin hayat ve mukadderatına müdahale ederler , ”şeyler” in ve “vaka”ların üstünde Himalaya gibi yükselirler.

Olayların gidişine ve tabiata karşı mücadele eder gibi görünürler. Lakin gerçekte , kendileri de , tabiat kuvveti ve tabiatın yüce bir kuvvetidirler. Ve tabiatın yüce kuvveti olarak , ”şeylerin yürüyüşüne” ve ”olayların akışına “hakim olurlar ; Tarihin seyrini çelerler yahutdüzenlerler ve kaza ve kaderi değiştirirler.İşte , Atatürk ; bu adamlardandı.”(1)

Mustafa Kemal ATATÜRK ; Kendisine “Türk Milletinin Talihi” Tevdi Edilen Adamdı.”Bu şahsiyetin de , tarihin akışında rolü vardır. Hem de , içinden çıktığı Türk Toplumunun kaderine damgasını vuracak ve çağın olaylarına yön verecek kadar güçlü ve etkili bir rol. Bu bakımdan , milletin kaderine olan müdahalesi şüphe götürmez.

(…..)

Çağımızın gelişmelerine olan müdahalesine gelince ;onun Türkiye’de başardığı vebütün Sömürge , Yarı Sömürge Ülkelerin Milli Kurtuluş Hareketlerine önderolan , yön tayin eden Siyasi ve İktisadi Egemenlik Savaşı dediğimiz hareket , onun çağdaş hüviyetinin diğer orijinal cephesidir.”(2)


____________
(1) Ali Fuat Erdem , ”Mustafa Kemal Atatürk”, Atatürk ve Gençlik Dergisi , Ayyıldız Matbaası , Ankara 1963
(2) Şevket Süreyya Aydemir , ”Tek Adam Mustafa Kemal” , 11.B. , Evrim Matbaacılık , 1.C ., İstanbul 1987,





Kendisi için
:


“Tabiatın Kudreti”,“İnsanlığın Mucizesi”,“Hür Dünyanın Yüce Evladı” ,“Türk Tarihi’nin En Yüksek Siması”,“Ulusun En Aydın Şuuru”,“Milli İdrakin Mihrakı”, “Ulusun , Gurur ve Kuvvet Kaynağı” ,“Kurtuluş ve Yüceliş Türkümüz”,“Uygarlık İsteyen Adam”,“BayrakAdam”,“Türkiye Cumhuriyeti’nin Ekseni” ,“Yeni Türkiye’nin Sembolü”,“Hakikatlerin Adı”,“İstikbal”,“Tükenmez Bir Enerji ve Optimizma Kaynağı”,“Varlığında , Gelecek , Gelişme ve Oluş Taşıyan Adam”,“Şarktan Doğan Büyük Bir Ümit”,“Topluma Uygarlık Değiştirten Adam”,“Kutupların Kutbu”,“Halk Vicdanının Kaynağı”, “Büyük Başöğretmen” ,“Tek Adam” ,“Ulu Önder” ,“Ebedi Şef” ,“Bozkurt” ,”Devrimlerin Babası”,“Son Büyük Makedonyalı” ,gibi ve daha birçok önemli nitelikler yakıştırılan Büyük Önderimiz , bütün bu niteliklerin taşıdığı anlamlarauygun bir kişilik yapısında dünyaya gelmiş ve tüm hayatını aynı yönde sürdürmüştür.

Atatürk’ün hayat kavsine bakarsak ; uzun bir sabah , çok muhteşem bir öğle ve pek kısa bir akşam görürüz. O ; gece karanlığını hiç tatmamıştır.(……)

Atatürk’ün şafağı ; İlk Hürriyet Hareketlerinde ve Trablus Garp Harplerinde belirmiş,


Sabahı ; Çanakkale Harplerinde doğmuştu. Anafartalar Kahramanı Albay Mustafa Kemal , artık , milletin tanıdığı ve tarihe doğmuş bir yıldızdı.

1919’un 19 Mayıs’ında ; onun öğlesi başlar ve bumuhteşem öğle , aralıksız olarak ve bulutlanmadan 1935’e kadar sürer.

1935-1938 hastalık devri , kısa bir akşam dır. Fakat , bu kısa ve hastalığın bulutladığı devrede bile , öğleışıklarından bir huzmenin , ara sıra parladığı görülür.

Nihayet , gece karanlığı basmadan , Atatürk ; 10 Kasım 1938 de fani hayata veda ederek , Türk ve İnsanlık Tarihini , öte dünyalardan aydınlatmaya göçer.

(……)

Parlak bir sabah ; muhteşem bir öğle ; pek kısa birakşam ; bulutsuz ve karanlıksız bir ömür…….ebedi bir hayat.

Atatürk’ün ömür kavsi böyle doldu.”(3)

____________
(3) Sadi Irmak , ”Atatürk’ün Hayat Kavsi” , Atatürk ve Gençlik Dergisi , Ayyıldız Matbaası , Ankara 1963


Kaynak






[MEDIA]http://storagestart.divshare.com/launch.php?f=10688873&s=025[/MEDIA]



  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.11.2012, 23:28   #2
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yaşanacak Devirlere de Işık Olmuş Adam, Büyük ATATÜRK’ü Anarken!…





İşte bu ömür kavsi böyle dolarken ; Sadi Borak ‘ın , 1983 yılında yayınlanan “ATA VE İSTANBUL” isimli kitabında belirttiği üzere ;“Belki Psişik bir olgu olarak da görülebilir ama , Atatürk’ün , dikkati çekecek ve üzerinde önemle durulacak belirgin bir özelliği var.

Geleceği Seziş Gücü”.

Bunun , birçok da örnekleri var.

Birkaçına değinelim :

1. Birinci Dünya Harbinin nasıl sonuçlanacağını 4 yıl öncesinden bilmesi.(I)

2. İkinci Dünya Harbinin hangi tarihte başlayacağını, Mac Arthur’a söylemesi. (II)

3. Birinci Dünya Harbi sonunda;İngilizlerin,Siyasal ve Süel bakımdan Türkiye’ye uygulayacağı politikayı, önceden, ilgili makamlara duyurması.

4. Aynı Müttefiklerin; savaş sonrası mirasının paylaşılmasında anlaşmazlığa düşecekleri vebaşkaları.

Atatürk’ün ; kendi geleceği hakkındaki “Kehaneti” ile ilgili olarak da, şu örneklere, kısaca değinebiliriz :

1. Bir gün,Türkiye’nin Kaderine egemen olunca, arkadaşlarına hangi görevleri vereceği hakkında Selanik’te yaptığı konuşma.(III)

2. Sofya’da, Madam Hilda Cristianus’a;Türkiye’de bir gün idareyi ele alınca, Çağdaş Uygarlığın gereklerini uygulayacağını söylemesi.(IV)

3. Selanik’te genç bir Subayken; İvan Manalof’a,yapılması gerekli bütün devrimleri teker teker saydıktan sonra:” Bir gün gelecek, ben , hayal zannettiğiniz bütün bu İnkılapları başaracağım.” demesi.(V)

4. Mütareke Döneminde , Almanya’nın Türkiye Sefirine; “Enver’in batırdığı Türkiye’yi kurtarmaya, Allah, beni memuretti.”yanıtını vermesi.(VI)

Bu anekdotların ışığında; Mustafa Kemal’in,geleceğe ilişkin bu inancı doğrultusunda kendisini hazırladığı sonucuna da varabiliriz.
Atatürk’ün ; okullarımızda okutulmayan konular üzerine böylesine hırsla , tutkuyla abanması, bu konuda bütün olanakları zorlaması ve bu yüzden gelebilecek felaketleri göze alması da, bu kanımızı pekiştirmektedir.(4)

Atatürk ; olayları bütün açıklığı ile gören, nasılyürüdüklerini ve hangi yönde gittiklerini doğru sezen objektif bir zeka olduğu kadar; ateş dolu bir ocak gibi yanan yüreği ile de sübjektif bir varlıktı.(5)

____________
(4)Sadi Borak, “Ata ve İstanbul”, Hakan Ofset, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Yayını, İstanbul 1983
(I) Hikmet Bayur , Belleten , No:128 , Ekim 1968
(II) Sadi Borak, a.g.e.
(III) Milliyet, 15.10.1951
(IV) Sait Arif Terzioğlu , “İnsancıl Atatürk” , İstanbul 1964
(V) Arif Hikmet Kaskatı’ya, İvan Manalof’un Anlattıkları, Atatürk’e Ait Hatıralar, İstanbul 1949
(VI) Maten, 12.11. 1921
(5)Hasan Ali Yücel, Maarif Bakanı, 30.01.1945, (“Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, I, (1919-1938)”,
T.B.M.Meclisinde ve CHP Kurultaylarında , Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayını, Maarif Matbaası, İstanbul 1945


  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.11.2012, 23:32   #3
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yaşanacak Devirlere de Işık Olmuş Adam, Büyük ATATÜRK’ü Anarken!…




Osmanlı Ordusunda da görev almış olan Ünlü Alman Generali Goltz Paşa , 1883 yılında yazdığı bir mektupta şöyle der :

Abdülhamid , Abdülhamid’ in Hanedanı , şimdiki hakim sınıflar başta kaldıkça , Türkiye’nin kurtulacağı umulmaz. Türkiye’nin kurtulması ; halk içinden kuvvetli bir karakter çıkmasına bağlıdır. Goltz Paşa’nın yazısındaki kuvvetli karakter , Mustafa Kemal’dir.”(6)

İşte bu kuvvetli karakter ; mektup’taki bu sözler yazıldığında , gelecekte ki yıllarda , yine , Abdülhamid’ in mensup olduğu hanedan’nın başında olduğu Osmanlı İmparatorluğu’nun Teokratik ve Meşruti Monarşi’ye dayanan rejimini yıkmak , aynı zamanda , emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı bir “Ulusal Bağımsızlık Savaşı” yapmak üzere başlatacağı büyük bir “ULUSAL DEMOKRATİK DEVRİM” için tarih yolculuğuna çıkmıştır , ancak , o zaman , henüz iki yaşındadır.

Bu Kuvvetli Karakter ve Büyük İrade ; daha sonraki yıllarda , “(….) Arıburnu ve Anafartalarda ve Anadolu İstiklal Savaşında Acun Tarihinin akışını değiştirdiği için , o zamanki İngiliz Deniz İşleri Bakanı Çörçil ( Churchill ) in , “Kaderin Adamı” dediği Kolağası Mustafa Kemal Bey’dir.”(7)

ATATÜRK’ ü ; tek cephesinden ele almaya ve incelemeye , bir insan dimağının gücü yetmez. O , öyle bir Nur , öyle bir Işıktır ki ; ona , her yönünden bakmak ve ondan , her yönünden feyiz almak gerektir. Onun askerliğe nasıl girdiğini , uzun uzun anlatmayacağım.

O ; Selanik Askeri Rüştiyesinden sonra Manastır Askeri İdadisine girmiş , orayı , 14 Mart 1899 da bitirerek Harbiye’ye geçmiş , 1901 de Erkan-ı Harbiye Namzet Sınıflarına geçmiştir.

Daha Harbiye Sınıfında iken ; memleketin gittiği fena istikameti görüp , arkadaşlarına telkinler yapar ve gizli gazeteler çıkarır , bir Sandık kurar , hem arkadaşlarına yardım eder ve hem de , Avrupa’dan gizli kitap ve gazete getirtirdi.

1904 de Harp Akademisini bitirdiği zaman , teşkilat duyulmuş ve MUSTAFA KEMAL , arkadaşları ile beraber tevkif edilerek , iki ay mevkuf kalmış ve yine arkadaşları ile birlikte , Suriye’deki Ordu’ya sürülmüştür.Memleket , gittikçe kara bir taassup ve istibdat içinde uçuruma gidiyordu. ATATÜRK gibi bir insan , susar mı.? Çünkü , o ; hayatının her safhasında inkılapçı , ihtilalci , istibdat’a düşman , hürriyete aşık bir insandı. O ; her defasında , içinde bulunduğu şartlar ne olursa olsun , hangi mevkii de bulunursa bulunsun , hürriyet için , daima kendini tehlikeye atmış ve memleketin kurtarılması için asil vicdanı neyi emretmiş ise onun sesine uymuş ve birinci hatta çarpışmıştır.

Suriye de de , gizli bir teşkilat kurmuş ve kimseye haber vermeden SELANİK ’e gelerek, arkadaşlarını toplamış ve onlara şu şekilde hitap etmiştir :

ARKADAŞLAR !

BU BEDBAHT MEMLEKETE KARŞI MÜHİM VAZİFELERİMİZ VARDIR. ONU KURTARMAK , BİRİCİK HEDEFİMİZDİR. HÜRRİYET OLMAYAN BİR MEMLEKETTE , ÖLÜM VE ÇÖKÜNTÜ VARDIR. HER TERAKKİ VE KURTULUŞUN ANASI HÜRRİYETTİR.

KAHREDİCİ BİR İSTİBDATA KARŞI ; ANCAK İHTİLALLE CEVAP VERMEK VE KÖHNELEŞMİŞ ÇÜRÜK İDAREYİ YIKMAK , MİLLETİ HAKİM KILMAK , HÜLASA , VATANI KURTARMAK İÇİN , SİZİ VAZİFEYE DAVET EDİYORUM.(8)

____________
(6) Ali Fuat Erdem , “Mustafa Kemal Atatürk”, Atatürk ve Gençlik Dergisi, Ayyıldız Matbaası, Ankara 1963
(7) Yusuf Hikmet Bayur , ”Türk İnkılabı Tarihi”,3.B., Cilt I., Kısım 2., Türk Tarih Kurumu Basımevi,
Ankara 1983
(8) Faruk Güventürk , “O’na Ve Ondan Sesleniş”, S. Güniz ve S.Özaygen Matbaası, İstanbul 1961

  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.11.2012, 23:36   #4
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yaşanacak Devirlere de Işık Olmuş Adam, Büyük ATATÜRK’ü Anarken!…





İşte ; yine , Bu Kuvvetli Karakter ve Büyük İrade ; hem ; daha 1906 yılındabu söylediklerini gerçekleştirmek üzere , yani , o Kahredici bir İstibdatı temsil eden Osmanoğulları’nın Ferdi Saltanatına ve Osmanlı Hükümetine karşı ANCAK İHTİLALLE CEVAP VERMEK VE KÖHNELEŞMİŞ ÇÜRÜK İDAREYİ YIKMAK , MİLLETİ HAKİM KILMAK , HÜLASA , VATANI KURTARMAK , hem de ; emperyalist ve sömürgeci güçlerin işgaline karşı bir “Ulusal Bağımsızlık Savaşı”’ (Tam Bağımsızlık ve Kayıtsız ve Şartsız Ulusal Egemenlik) için , 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a ayak basar basmaz , bir “ULUSAL DEMOKRATİK DEVRİM”i (Türk DevrimiKemalist Devrim ) ; başlatacak ve ilk aşamada , Türk Milleti ( Türk UlusuTürkiye Halkı ) ile birlikte hem İhtilal , hem de Harp ( Ulusal Bağımsızlık Savaşı ) Aşamasını ; daha sonra ise , “İnkılapaşamasını gerçekleştirerek , Çağdaş ve yeni bir Ulus-devlet olan “Türkiye Cumhuriyeti”ni kurarak sonuçlandıracaktır. Bu ; “Devrim”’in hem “İhtilal” , hem de “Harp” Aşaması içindeki , “Ulusal Bağımsızlık Savaşı” , “Milli Mücadele” veya “Türk İstiklal Harbi” de dediğimiz “Türk Kurtuluş Savaşı ; 20. Yüzyılın ilk yarısında , dünya’daki “Büyük” denen devletlerin tutumundan , politikasından soyutlanamazdı.

Yeni kurulan Sovyetler Birliği ile Batılı Kapitalist Ülkelerin , özellikle İngilizlerin , Avrupa’da bir denge kurma çabası , diyelim , kavgası vardı. Bu denge kurma çabasından , kavgasından ; Türkiye Cumhuriyetini kurabilmek için , Mustafa Kemal , hiç bir Devlet Adamında bulunamayacak bir usta taktikle yararlanmıştır.

Tarih , ona , bugün , Üçüncü Dünya dediğimiz devletlerin-bunların içinde Sosyalist olanlar da vardır. İkinci Dünya Savaşından sonra- kurucusu olmak ödevini yüklemiştir.”(9)

Sivas Kongresi günlerinde , Eski İttihatçılardan ve Sivas Mebuslarından Rasim Bey ; O günlerin Sivas Valisi Reşit Paşa’nın , “Mustafa Kemal Paşa’nın ne yapmak istediği”ni sorması üzerine , ona, şunları söyleyecekti.“Vatanı parçalanmaktan, devleti batmaktan, milleti esir olmaktan kurtarmak istiyor. Mustafa Kemal Paşa, çok büyük bir şahsiyettir. Onun, her güçlüğü yeneceğine inanmak gerektir. Millete gelince ; o , manasız bir harpten bıkkındır. Fakat , boynuna zincir takılmak istendiğini anlarsa , Arslan kesilir , Ateş kesilir , Yıldırım kesilir.

İşte , Mustafa Kemal Paşa ; O Arslana , O Ateşe , O Yıldırıma istinat ediyor.(10)

YILDIRIMLAR YARATAN BİR IRKIN AHFADINDAN geliyor .

“Mustafa Kemal, devletin ordusunda bir askerken, Hükümdarına başkaldırdı. “Ferd-i Mücahit” olarak , Milletin bağrına yaslandı. Ordular düzenledi. İçeride Sarayın ve Padişahın beslediği İsyan ve İrtica Kuvvetlerine, dışarıda “bütün bir Cihan-ı Husumet” in , bütün bir düşmanlık dünyası’nın arka verdiği İstila Ordularına , karşı koydu. Meydan Muharebeleri kazandı.

Nihayet , bir devlet kurup , onun başına geçti. Bütün bunları, 4 yıl gibi kısa bir zamana sığdırdı.”(11)

Türk Devrimi’nin içinde , bir İnkılap ile Çağdaş ve Laik Bir Ulus-devlet olan Türkiye Cumhuriyetini yarattı. O, 16 Ocak 1923 tarihinde , işte bu Türk Devrimi anlamında olmak üzere , Türk İnkılabı ile ilgili olarak, şunları söyleyecekti:

Bizim İnkılabımız , Meşrutiyet İnkılabı ve ondan önce yapılan İnkılaplar gibi olsaydı , kimse önem vermezdi. Efendiler ! Biz , gerçek bir İnkılap yaptık ve İnkılabımızda devam ediyoruz. Biliyorsunuz ki, memleketin birçok yerleri, bilerek veya bilmeyerek, isyan etti. Asilere, hadlerini bildirmeye mecbur olduk….Belki, zaman zaman , şöyle veya böyle bir şeyler olacaktır.! İnancımızda kararlı, başarıda ümitli olduğumuzdan dolayı, üstünlük bizimdir. İşi oluruna bırakanlar, esaslı İnkılap yapamaz.Memleket kalkınmış, Millet zengin olduğu zaman, herkes, memnun ve sevinçli olur efendim.! Dünyada, gerçekçi olmayan bir şey yaptığımız zaman, hiç bir şey yapmıyoruz demektir.Bu memleketi, şu yöne sevk ederken, bir şey yaptığımızı ifade etmeliyiz.! Bir de, daima geçerli ve söz konusu olan, çoğunluktur. Bu milletin çoğunluğu , bizimle beraberse , Parti deyiniz, ne derseniz deyiniz! Yürümek mümkündür.Çoğunluk, beraber değilse, Grup deyiniz, Heyet deyiniz, buna dayanarak, İnkılapta başarı mümkün olamaz..O zaman, İnkılabın yerleştirilmesi için , tarihin gösterdiği vasıtayamüracaat edeceğiz.

İnkılabın Kanunu ; var olan kanunların üstündedir. Bizi öldürmedikçe ve bizim kafalarımızdaki fikir akımını boğmadıkça , başladığımız ileriye dönük İnkılap , bir an bile durmayacaktır. Bizden sonraki devirlerde de , hep , böyleolacaktır.”
(12)


____________

(9) Samim Kocagöz,”Söylev ve Atatürk”, Varlık Dergisi, Kasım 1977, Sayı 842
(10) Hasan İzzettin Dinamo,”Kutsal İsyan Milli Kurtuluş Savaşının Gerçek Hikayesi”, C.2.
(11) Ş. Süreyya Aydemir, “Tek Adam, Mustafa Kemal, 1922-1938, 3.C., 9.B., Evrim Matbaacılık, İstanbul 1985
(12)”Atatürkçülük,Atatürk’ünGörüş ve Direktifleri”,1.Kitap,Hazırlayan:Genelkurmay Başkanlığı, MEB.Basımevi ,İstanbul 1988


  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.11.2012, 23:40   #5
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yaşanacak Devirlere de Işık Olmuş Adam, Büyük ATATÜRK’ü Anarken!…




Sosyal Yönü ile incelendiğinde ;
Türk Devriminin milli bünye de yaptığı değişikliğin önemi ve kapsamı , diğer devrimlerle yapılan karşılaştırmalarla , daha belirli bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Georges Duhamel ; Atatürk tarafından başarılan eserin özelliğine işaret ederek , Türk Devriminin İngiliz , Fransız , Rus Devrimlerinin başardıklarından bambaşka olduğunu belirterek , bu inkılapların hiç birinin , mesela Dil ve Yazı gibi konulara el atmadığını , Ulusların bilim felsefesini , düşünce metotlarını değiştirmediklerini , buna karşılık , Türk Devriminin ; Türk Milletinin Alın Yazısını değiştirme yükünü üzerine aldığını açıklamaktadır.

Bu yargı ; Türk Devriminin bir özelliğini ortaya koymaktadır. Devrim ; diğer memleketlerde yapılan devrimlerden farklı bir nitelik taşımaktadır. Mesele ; sadece bir iktidar değişikliği , bir sınıf mücadelesi değil , sosyal bakımdan belirli alanlarda değişiklik değil , bir Milletin Kaderinin , Alın Yazısının değişikliğidir. Sosyal bünye de kökten , esaslı ve devamlı bir değişikliktir.”(13)

Türk Devriminin Sembolü Atatürk ; tek bir Uygarlık olduğunu ve buna da , ancak , ilim ve fen’le varılabileceğine inanıyordu. Atatürk ; Uygarlığın en geliştiği yer Batı Ulusları olduğu için , bizim de , Batılı Uluslar arasına katılmamızı istiyordu. Yalnız bizim değil , yeryüzündeki bütün ulusların aynı yola yürümesini , Çağdaş Uygarlık Düzeyine yükselmesini diliyordu.(14)

Tabii ki ; bizim , Milli Benliğimizi ve Milli Kültürümüzü korumak ve bu Çağdaş Uygarlık Düzeyinin üzerine çıkarmak suretiyle….Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya ; bu konuda, şunları söylemektedir :

Türk Devriminin sözlüğünde Batı Uygarlığının gerçek adı , Müşterek Medeniyet’tir. Batılılarla savaşarak Batılı olmak isteyişimiz ; hakim medeniyet alanına kendi eserlerimizle katılmak , yüzyıllarca ihmale uğratılmış bir memleketi kurtarmak ve kalkındırmak çabasından doğuyor.”(15)

Atatürk ; yurdu , zaferi ile Ulusu ise , devrimleriyle kurtarmıştır. Cumhuriyetçiler ; kalplerinde zaferin fedakarlık ahlakını ve kafalarında Kemalizm Devrimlerinin yüksek düşünce ve disiplinini devam ettireceklerdir.”(16)

“Geriye doğru dönüşlerin hepsi , onun yolundan ayrılmaktır. Nasıl ki ; durmak da , onun yolundan ayrılmaktır. Onun yolu; ilerlemek , her günün şartlarına göre yeni yeni ilerleme imkanları yaratmaktır. Atatürk İnkılapçılığı ; dinamik karakterini kaybettiği zaman da ölür.”(17)

Atatürk Devrimlerinin en can alıcı noktası ; Laiklik Konusu etrafında toplanır. Türkiye ; ya din işleriyle , devlet işlerini birbirinden ayırt etmeyi iyice başaracak ya da günü geçmiş bir Ortaçağın Karanlıkları içinde , tehlikeli bir uykuya dalacaktır.”(18)

“Cumhuriyet de , Demokrasi de , Medeniyet ve Kültür Mücadelesi de , hepsi de , İnkılap Nizamının korunmasına bağlıdır. Türkiye’nin , yalnız , önü açıktır. Gerisinde , bir uçurumlar ve karanlıklar konusundan başka bir şey yoktur.”(19)

Atatürk ; bizi ileri götürecek ana düşüncelerin , en esaslı davranış ve zihniyet devrimlerimizin , yarınımızı kuracak temel prensiplerin sembolüdür.”(20)

Burada , (….) Mustafa Kemal’in bir özelliğini belirtmek istiyorum. Kimse , Atatürk’ün Sosyalist olduğunu savlamıyor. O ; Bir Ulusal Kurtuluş Savaşı Devrimcisi idi. Ne var ki , hiç bir konuşmasında da , Atatürk ; dışa bağımlı , işbirlikçi , vurguncu , yağmacı , savruk bir Anamalcı(Kapitalist) Ekonomi’den , Kapitalizm’den yana olduğunu da belirtmemiştir.O ; kendi kaynaklarımıza , kendi gücümüze dayalı , Devletçi Bir Bağımsızlık Ekonomisi’nden yanaydı.”(21)


____________

(13) Hamza Eroğlu , ”Türk Devriminin Milli Değeri”,Türk Devrim Kurumu Atatürk ve Devrimlerini Araştırma Kurulu Yayınları,Emel Matbaacılık, Ankara 1973
(14) Bedia Akarsu , “Atatürk Devrimi ve Yorumları”
(15)Tarık Zafer Tunaya,”Kuvvetini Milletten Alan Lider”,Sümerbank Dergisi Özel Sayısı
(16) Falih Rıfkı Atay, (Ulus, 28.Ekim.1938)
(17) Falih Rıfkı Atay, (Varlık 376, !.Kasım.1951)
(18) Nadir Nadi Abalıoğlu, (Atatürk İlkeleri Işığında Uyarmalar, 1960)
(19) Falih Rıfkı Atay, (Varlık 465, 1.Kasım.1957)
(20) Selahattin Batu, (Türk Dili, 1954, C.IV., Sayı 38)
(21) Ceyhun Atuf Kansu, “ Soru Eki”, Varlık Dergisi, Kasım 1977, Sayı 842


  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.11.2012, 23:42   #6
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yaşanacak Devirlere de Işık Olmuş Adam, Büyük ATATÜRK’ü Anarken!…





Yaşar Nabi , “Atatürkçülük Nedir.? Adlı kitabının önsözünde ; ” Mustafa Kemal , diyor , düşmanı İzmir’de denize döktüğü gün , asıl savaşın , yeni başlamakta olduğunu haber vermişti yakınlarına.

Gerçekten de öyle oldu. Atatürk biliyordu ki ; asıl düşman , içimizdeydi, kanımızdaydı. Onunla, amansız bir savaşa girişecekti. Kurtarılmış yurdu ayakta tutmanın , yüzyıllarca korkunç bir sefalet içinde çırpınmış bir ulusu , Batı’nın mutlu ulusları düzeyine çıkarmanın tek yolu’nun ; Gericilik ve Hurafeler üzerine kurulu bir Toplum Düzenini topyekün değiştirmek olduğunu anlamıştı. Bu uğurda giriştiği devrimlerin ilkiydi , Cumhuriyetin İlanı. Devrimler ; ondan sonra , birbirini kovaladı. İşte , o tarihten ölümüne kadar , söylediklerinin ve yaptıklarının tümünü birden kapsayan ilkelere , biz , şimdi , “Atatürkçülük” diyoruz. Daha önce , buna Kemalizm adı verilmişti.

Nayır’a göre , Atatürkçülük ; “Atatürk’ün , sözleri ve devrimleriyle getirdiği yeni düşünce sistemi ve önümüzde açtığı yeni yoldur.Bu düşünce sisteminin temeli , Laikleşme ve Batıya Yönelme ilkelerine dayanır.”(22)

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuasının , 1977 Toplu Sayısında , Ord. Prof. Dr. Ch. Crozat ’ya Armağan olan bu özel sayıda , o zaman Doç Dr. olan Bülent Tanör imzalı , ”Mustafa Kemal ve Anayasal Gelişme Dinamiklerimiz” adlı incelemede , Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün bilgi birikimi ve yönü ile ilgili olarak , şunlar yazıyordu :

Mustafa Kemal ; yalnız , bir eylem adamı değil , aynı zamanda , önemli bir düşünce adamıdır. Onun ; siyasal ve hukuki konulardaki görüşleri , ilginç bir Anayasal Tez niteliğindedir. Mustafa Kemal ; yalnız , Osmanlı – Türk Toplumunun Anayasal Gelişme Dinamikleriyle ilgilenmiş değildir. Bundan da önce ; genel olarak , toplumların Siyasal-Anayasal Evrimlerini belirleyen etkenler üzerinde durmuş ve bunlardan , kendisine göre , birtakım sonuçlar çıkarmıştır. Siyasi ve Hukuki Doktrinler konusunda derin bilgilerle donanmış olduğu anlaşılan Mustafa Kemal…”Demek ki ; ön yargısı olmayan ya da Atatürk’ü iyi bilen bir Bilim Adamı , onun , bir şeyler bildiğini , bilmesi gerektiğini düşünüyor , araştırıyor ve ortaya koyuyor. Atatürk ; bilmeseydi , bu işleri nasıl yapabilirdi?”(23)

“Bir insanın değerinin en belirli ölçüsü ; kendi alanındaki üstünlüğünü dostuna düşmanına kabul ettirebilmesindedir. İşte , Atatürk ; bu yüceliğe ermiş Dahi’lerden biridir. Bir İhtilalci olarak Modern Türkiye’yi yaratmış , davasında muzaffer olmuş ve yüzyılımızın Büyük Devlet Adamları arasına katılmıştır.”(24)

Türk İhtilali ; 1918-1919 Alman İhtilalinin doğduğu aynı zamanda ve aynı sebeplerden meydana geldi. Fakat , Yeni Alman Demokratik Anayasasının iflas ettiği ve geriye , eski Pan-Germanizm ve Hitler’in Yeni Süper Emperyalizmine doğru yollandığı halde , Atatürk’ün Demokratlaştırılmış Türkiye’si , parlak ve devamlı başarılara doğru gelişti. Bunun sebebi açıktır. Almanya’da , yalnız , yüz değişti. Türkiye’de ise , yeni temeller atıldı. Onun için , Osmanlı İmparatorluğundan Modern Türk Cumhuriyetine geçiş olayı ; öteki İhtilallerin , hiç biriyle mukayese edilemez. Hiç bir devlet ve halk ; tam bir yok olma uçurumuna bu kadar yaklaşmamıştır. Ve yirmi yıl kadar kısa bir süre sonra , bugünkü dünya mücadelesinde, muhasım kuvvetler tarafından , hiç bir devletin işbirliği , bu kadar hırsla aranmamıştır.”(25)

A.B.D Başkanı Franklin D. Roosevelt , Büyük Önderimiz ile ilgili olarak , daha o yıllarda , şunları söyleyecekti :

“Mustafa Kemal hakkındaki bilgiyi , onu çok iyi tanıyan birisinden edindim. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliğinin Amerika’ca tanınması konusunda , Sovyet Rusya Dışişleri Bakanı Litvinof ile görüşürken , kendisine , onun fikrince , bütün Avrupa’nın en değerli ve ilgi çekici Devlet Adamının kim olduğunu sordum. Bana verdiği cevapta , Avrupa’nın en büyük Devlet Adamının , bugün , Avrupa da yaşadığını , Boğazların gerisinde , Ankara’da yaşadığını , bunun , Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal olduğunu söyledi.”(26)


____________

(22) Naci Girginsoy,”Atatürk Yolunda 46 Yıl”, Varlık Dergisi, Kasım 1979, Sayı 866
(23) Sami N. Özerdim,”Atatürk’ün Bildiği Bilmediği”, Varlık Dergisi, Kasım 1979, Sayı 866
(24) İngiliz Yazarı Somerset Maugham , Cumhuriyet, 11.Kasım.1953
(25) Prof. Dr. Ernest Jack, Columbia Üniversitesi, (Yükselen Hilal, 1940, Sayı 200-211)
(26) Franklin D. Roosvelt, A.B.D. Başkanı, (“Üç Adam,; Kemal Atatürk-Roosvelt- Mussolini”, 1937)




  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.11.2012, 23:47   #7
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yaşanacak Devirlere de Işık Olmuş Adam, Büyük ATATÜRK’ü Anarken!…




Yunanistan Ekonomi Bakanı Yorgi Pesmazoğlu ise ; 1938 yılında , onunla ilgili olarak , şunları söyleyecekti : “İngiliz , Fransız ve İtalyanları Anadolu’dan uzaklaştırıp , bizi de yenince , karşımızda , sıradan bir adam bulunmadığını ve gerçek yaratıcı kudretini kavramaktan uzak kalmış olduğumuzu kabul ettik.”(27)

“Türkiye’nin Alın Yazısına el koyan asker ve devlet adamı , yenilik ve ilerleme yolunda , bütün çaba ve kazandığı onuru terazinin gözüne koymuştur. Zamanında hiç bir önder , çok büyük güçlükler karşısında , bu yılmaz devrimcinin yaptıklarından fazla başarı kazanamamıştır.”(28)

Bir görüşe göre ; “Bu topluma , düzeltmelerin yetmeyeceğini ; kökten bir değişme , bir Devrim gerektiğini ilk kavrayan , Atatürk’tür.” “Bir yabancı ; “Hiç bir Ulusun Tarihi , Türk Devrimi kadar hızlı bir gelişmeyi kaydetmemiştir.” diyor. Hiç bir insanın yaradılışı da , Mustafa Kemal Paşa’nın yaradılışı kadar devrimciliğin şartlarını bir araya getirememiştir.”(29)

Bir görüşe göre de , “Atatürk ; kendinde , Askeri Deha ile Devlet Adamı ve Filozof Dehasını birleştirmişti.”

Kemal hakkında ne diyeceksiniz.? sorusuna , Mussolini , şu karşılığı verdi : “Büyük cesarete sahip bir şahsiyettir. Osmanlı Gelenekleriyle ve bu geleneklerin Türkiye’de temsil ettiği her şeye karşı yaptığı İhtilal ile bunu ispat etmiş bulunmaktadır.”(30)

“Milletlerin tarihlerinde ; büyük adamların insani fikirleri , bütün milletler arasında tekrarlanarak yüzyıllarca yaşar. Atatürk ; milleti için büyük bir varlık , insanlık alemi için ise , devrimci bir idealisttir.”(31)

“Ölümünün daha yirmi beşinci yılında ; kendisi hakkında , çeşitli dillerde 3.000 eser yayınlanan insan , üzerinde düşünülen insan demektir. Kendisinden ürkülmeden , korkulmadan ve hayatının hikayesi hem kendi halkı , hem de başka halklar tarafından yalnız saygı ve insani ilgilerle izlenen bir insan ise ; insanlığın nadir yetiştirdiği evlatlarından biri sayılmalıdır. Atatürk , insanlığın böyle bir çocuğuydu.”(32)

“Eseriyle , insanlığın üstüne çıkan bu Devrimci ; yaradılışı ve yaşayışı bakımından , insanlara en yakın olanlardan biriydi.”(33)

Büyük Türk Devrimi ; Medeniyet ve Milliyet gibi iki büyük temel üzerine kurulmuş , planlı ve sistemli ulusal bir anıttır. Mimarı Atatürk , Ustaları Aydınlar , İşçileri de Türk Ulusu dur.”(34)

“Türk Devriminin en belirli özelliği ; kan dökmek , kale fethetmek ve sokak çarpışmaları gibi şeyleri tanımamış olmasıdır. Bir zamanlar , Fransız İhtilali Avrupa için ne ise , bu köklü değişme de , bütün Asyalılar için o dur.”(35)

“Gerçeği açıkça söylemek gerekirse , diyebiliriz ki ; Atatürk Saltanatçılara , Hilafetçilere , Şeriatçılara karşı , sert ve amansız davrandı. Atatürk’ün ; zaman zaman sert hareket ve kararları olmuşsa , bunun tek sebebi ; bundan sonra , memlekette , Diktatörlüğün , Keyfi İdarenin bir daha hortlamaması , tamamıyla tarihe gömülmesi kararıdır. Çünkü o ; İlköğretim Merhalesinden geçmemiş bir topluma dayanan Demokrasinin ; her zaman için Teokrasiye ve Monarşiye kayarak soysuzlaşabileceğini , gayet iyi biliyordu. Atatürk’ün , geri kuvvetlere karşı sert ve amansız davranması , binlerce şehit pahasına elde edilen parlak sonucu kaybetmemek kaygısından doğmuştur.”(36)


____________

(27) Yorgi Pesmazoğlu, Yunan Ekonomi Bakanı, (“Yabancı Gözüyle Cumhuriyet Türkiyesi” , 1938)
(28) İngiliz Times Gazetesi, (Ulus, 13.Kasım.1938)
(29) İsmail Hakkı Baltacıoğlu, (Türk’ün Altın Kitabı, Gazi’nin Hayatı, 1928, Kısım II.)
(30) Eski A.B.D. Büyükelçisi Charles H. Sherill, (“Üç Adam,; Kemal Atatürk-Roosvelt- Mussolini”, 1937)
(31) Afet İnan, (“Kemal Atatürk’ü Anarken, 1956)
(32) Ş. Süreyya Aydemir, (“Tek Adam”, 1964, C.II.)
(33) Romanya Vittorul Gazetesi, (Ulus, 13.Kasım.!938)
(34) Agah Sırrı Levend, (Türk Dili 1953, C.III., Sayı 26
(35) Almanya Arbeiter Woche Dergisi, (“Yabancı Gözüyle Cumhuriyet Türkiyesi”, 1938)
(36) Mustafa Baydar, (“Atatürk’le Konuşmalar”, 1964)




  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.11.2012, 23:49   #8
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yaşanacak Devirlere de Işık Olmuş Adam, Büyük ATATÜRK’ü Anarken!…





Diktatörlüklerin katlanamadığı serbest bir yönetim ; Demokrasilerin başaramadığı ve başaramayacağı işler yapmıştır.Tarihte , böyle adamlar ; devirlerine , kendi isimlerini vermişlerdir. Yani , o kadar ender yetişirler. Demokrat ve Cumhuriyetçi olan Atatürk ; ölünceye dek bu ilkelere bağlılıktan şaşmamıştır.”(37)

“Ona karşı en büyük günahı , ona Diktatör diyenler işledi. Anlamadılar ki ; onun tahtı ulusunun sevgisi , saygısı ve inanı üstüne kurulmuştu. Görmediler ki ; o , ulusunun bütünlüğüne dayandığı için tek’ti. Demokrasi ; halkın egemenliği demekse , Tarih , ilk “Som Demokrat” ı , onun kişiliğinde yaşadı. Çünkü o ; daima , milletin yüzde yüzünü kazanmasını bildi. Çünkü , düşman topları Ankara’dan işitilirken bile , o , “Zafer”den önce , daima , Büyük Millet Meclisinin “Rey” ini kazandı.”(38)

Devlet Başkanlığını hayatı boyunca vermeye kalktılar , fakat o ; “Bu , Cumhuriyet olmaz , Diktatörlük olur.! dedi. En nefret ettiği şey , Diktatörlüktü. O ; sadece Önder oldu. Diktatör ; Ulusunun üstündedir , ezer ; Önder ; Ulusunun önündedir , götürür.”(39)

Yine , benzer bir görüşe göre ; “Atatürk’e , hayat kaydıyla Devlet Başkanlığı da teklif edilmişti. Şiddetle reddetti. Kurduğu partinin Daimi Başkanlığını bile kabul etmedi. “Ulusumun sevgi ve güvenini kaybetmediğim sürece, tekrar seçilirim , Ulusun reyi esastır.” diyordu. Anayasa’da Devlet Başkanının Yetkilerini en küçük hadde indiren , bizzat kendisidir.”(40)

“Eğer Diktatör olmak isteseydi , Atatürk ; bunu , başkalarına nispetle , çok kolaylıkla gerçekleştirebilecek etki ve kudrete sahipti. Oysa o ; bir milletin devlet şekli ; ancak , o milletin egemenliğine dayanan kanun yollarıyla asla yıkılmaz en sağlam temelini ve yapısını alabileceği inancına , içtenlikle bağlı idi ve bütün işlerini , kılı kırk yaran bir itina ile hep bu esaslar içinde yürütmüştür.” (41)

“Şimdi ; istediği an , kendisini Diktatör ilan edebileceği halde, Halkın Temsilcilerinden sorumluluğu çalmıyor , ”Meclis” diyor , “bir adamdan ibaret değildir ; ben , sadece, onun başkanıyım.”(42)

“Atatürk , bir Diktatör değildir. Bir İnkılapçı Devlet Kurucusu idi ve o , hiç bir zaman , “Ben böyle istiyorum , böyle olacak.!” demedi. Millet böyle istiyor , böyle yapacağız dedi.”(43)

“Memleketin siyasi hayatını gereğince tanıyan yabancı gözlemciler ; hayatının alçakgönüllü başlangıcına ve Ulusunun Babası olmak büyüklüğüne tamamıyla uyan demokratik prensipleri uygulama yolunda , Gazi’nin , çok uğraştığını tasdik ederler.”(44)

“Eğer ; “Demokrat” diye bir şey varsa , Atatürk , Demokrattır. Atatürk İradesinin Ruhu , gerçekten Demokrat olmasaydı ve bu ruh , bütün halkı etkilememiş bulunsaydı , devrimler gerçekleşebilir miydi.? Türk Aydınları , halkın iyiliği için çalışan Demokrasiyi , “Halkçılık” diye vasıflandırıyorlar ki ; Bentham’ ın , “En büyük sayıya , en büyük iyilik” diye anlatmak istediği şeyin bir ifadesidir. Ve bu konuda , Atatürk’ün Yönetimi , bazı Batı Demokrasilerini utandırabilir.”(45)

“Birinci Dünya Savaşı sonrası olaylarını en iyi izlemekle tanınan bir Amerikan Gazetecisi ; kitabında , Lausanne Antlaşmasını anlattıktan sonra şöyle der : “Garbın Şark önünde eğilişi , hiç bir zaman , bu kadar zelilce olmamıştır.Eski bir Yarı-sömürgeyi , Kapitülasyonlardan ve Büyük Devletler Zorbalığından kurtaran ilk kahraman o idi.”(46)


____________

(37) İngiliz Gazetecisi Ward Price, (Cumhuriyet, 18.Kasım.1938)
(38) Vedat Nedim Tör, (Ülkü, 1938, C.XII., Sayı 70)
(39) İsmail Habip Sevük, (Cumhuriyet, 10.Kasım.1953)
(40) Hasan Rıza Soyak, (Varlık, 441, !.Kasım.1956
(41) Yunus Nadi Abalıoğlu, (“En Büyük Kaybımız”, 1937)
(42) İngiliz Gazetecisi Grace Ellison, (Yücel, 1940, C.XI., Sayı 61)
(43) Yakup Kadri Karaosmanoğlu, “Atatürk”, 1961
(44) Emil Ludwig, Alman Tarih Felsefecisi, (Tan, 26. Kasım.1938)
(45) İngiliz Yazarı Herbert Sideabotham, (“Yabancı Gözüyle Cumhuriyet Türkiyesi”, 1938)
(46) Falih Rıfkı Atay, “Mustafa Kemal’in Mütareke Defteri”, 1955 , s.66-67




  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.11.2012, 23:51   #9
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yaşanacak Devirlere de Işık Olmuş Adam, Büyük ATATÜRK’ü Anarken!…



“İnsanlık Tarihinin umumi kıymet ölçülerine göre , inanıyoruz ki o ; yiğitlerin en yiğidi , dahilerin en dahisi , inkılapçıların en inkılapçısı ve devlet adamlarının en mükemmeli idi. Mustafa Kemal gibi kendi ideolojisini kendi bulmuş ; kendi taktiğini kendisi tespit etmiş , yıktığı kadar yıktığından fazlasını yapan bir İhtilalci daha gösterilemez.”(47)

“Arkasında ; bütün fırtınalara göğüs gerebilmiş , İhtilaller içinde yoğrulmuş ve bugün , bütün insanların uğrunda savaştıkları Özgürlük ve Adalet İdeallerine doğru koşan , yeni ve sağlam temelli bir devlet ; (48) ile , benliğini bulmuş bir ulusu , dünyada güvenilebilecek denge unsurlarından biri halinde bırakmıştı. Ortaçağdan kalmış köhne ve Teokratik Monarşi’ye dayanan bir devletten , Yeniçağın Modern Anlayışında bir devleti , bir “Ulusal Demokratik Devrim” ile yaratarak , “Çağdaş Uygarlık Düzeyi”ne doğru yöneltmiş ve yükseltmişti. Türkiye’ye ; Bağımsız yaşama ve yükselmenin yolunu açmış , devlet ve toplum düzenine , Çağdaş Uygarlık Düzeyi’nin simgeleri oldukları için Batılı Değerleri yerleştirmiş , ancak ; bu değerleri , hiç bir zaman , taklit olsun diye almamıştı. O ; böylelikle , Türk Ulusunun yönünü , geçmişe değil , parlak bir geleceğe çevirmişti.

Yine , arkasında ; el ele ve gönül gönüle , birlik ve beraberlik içinde , dünyanın gözünde büyük bir itibara sahip bir Ulus ve Devlet bırakmıştı. Ulusal Bilinci , uyandırarak canlandıran o idi. Ulusal Azim ve Ulusal Bilinç ile Çağdaş , Laik ve Üniter bir Ulus-devlet olan Türkiye Cumhuriyeti ’ ni , Türk Devrimi’nin bağrından yaratmıştı.

“Atatürk , ardında ; Türkiye’nin , salt’ çı bir yönetme’nin boyunduruğuna girmesini olanaksız kılacak kadar güçlü demokratik kurumlar bırakmıştır.” (49)

Yeni bir devlet olan bu Türkiye Cumhuriyeti’nin , Yaratıcı Ruhu ve Yenilmez Zekasıydı. Aramızdan ayrılışının hemen ardından , Yugoslavya Novosti Gazetesi , Büyük Önderimiz için ; “Atatürk’ün Dehası , İmparatorluğun beş yüz yılda yapamadığını yaptı.”(50) diye yazmıştı.“Türk Devrimine engel olan yüz yıllık yanlış görüşleri kıran ağır çekici kaldıran biricik el , Atatürk’ün eli olmuştur. Ve ancak bu darbeden sonra , Türkiye’de hüküm süren Ortaçağın yerine Yeniçağ gelebilmişti.”(51)

“Türkiye’yi ; yalnız , yabancı boyunduruğundan değil , ileri yürüyüşüne engel olan her şeyden de kurtarmıştır.”(52)

Mustafa Kemal ; memleketinin nüfuz ve itibarını yüksek bir seviyeye eriştirdi. Doğulu bir Ulus’tan , yeni bir Batı Devleti kurarak , İnsanlık Tarihinde kendisine eşsiz bir yer sağladı. Bu İlerici ve Batılılaşmış Türk ; gerek kişiliği , gerek başarıları dolayısıyla , hayranlık ve saygılarımıza layıktır.”(53)

“Cumhuriyetin Düşmanlarına acımasızca baskı yapar ve sürerken , bir kez , devlet , düşmanlarının komplolarına karşı güvenceye alınınca ; vatandaşlarına , daha geniş demokratik özgürlükler olanaklarını hazırladı. Totaliter Parti mekanizmalarına karşı çıktı. Onun yönetimi altında , Türkiye , Cumhuriyetçi ve Demokratik çizgide Anayasaya sahip , Çağdaş bir ülke haline geldi….Her ne kadar , tam kapsamlı siyasal özgürlüklerin en önemlilerinden henüz yoksun idiyse de…..(54)

Atatürkçülük ; Türkiye’ye ve Türk Milletine özgü bir ekonomik sistemi öngörmektedir. Bu Ekonomik Sistemde ; “Devletin ilgisi , doğrudan Yapıcılık olduğu kadar , Özel Teşebbüsü Teşvik ve yapılanları düzenleme ve kontrol da etmek esastır.”(55)

____________

(47) Y. Kadri Karaosmanoğlu, a.g.e.
(48) Prof. Dr. Walter L. Wright Jr., ( Varlık 341, 1.Aralık.1948)
(49) Mısırlı Yazar M.M. Mohussharrafa, Türk Dili 1964, C.XIV., Sayı 158
(50) Yugoslav Novosti Gazetesi, (Cumhuriyet, 15.Kasım.1938)
(51) Yugoslav Vreme Gazetesi, (Ulus, 1.Aralık.1938)
(52) Fransız Gazetecisi Claire Charles Geniau, (Ulus, 12.Aralık.1938)
(53) Arnold Toynbee, İngiliz Tarihçisi, (Türk Düşüncesi, 13.Kasım.1963)
(54) P. Post, 11.11.1938
(55) “Atatürkçülük, Atatürkçü Düşünce Sistemi” (Üçüncü Kitap),2.B., Hazırlayan: Genelkurmay Başkanlığı, M.E.B.,
Basımevi, İstanbul 1984


  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.11.2012, 23:53   #10
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yaşanacak Devirlere de Işık Olmuş Adam, Büyük ATATÜRK’ü Anarken!…





Mustafa Kemal Atatürk ; 1 Kasım 1937 tarihinde , Türkiye Büyük Millet Meclisini Açış Konuşmasında , “Büyük Davamız ; En Medeni , En Müreffeh Millet olarak , varlığımızı yükseltmektir. Bu , yalnız kurumlarında değil , düşüncelerinde temelli bir İNKILAP yapmış olan büyük TÜRK MİLLETİNİN DİNAMİK İDEALİ dir.” diyordu.

Ona göre “EKONOMİK KALKINMA ; TÜRKİYE’NİN Hür , Bağımsız , Daima Daha Kuvvetli , Daima Daha Refahlı Türkiye İdeali’nin belkemiğidir.”

SANAYİLEŞME”’yi ; en büyük “Ulusal Davalarımız” arasında saymış , “TÜRK MİLLETİ’NİN DİNAMİK İDEALİ“ne ulaşmasında bir belkemiği olacak olan EKONOMİK KALKINMA’nın bu Sanayileşme’den geçtiğini gördüğü için , Devlet Öncülüğünde , Trakya ve Anadolu’da kurduğu ilk sanayi tesisleri ile ülkede üretim ve istihdamı artırarak , bir “SANAYİ DEVRİMİ”ni de başlatmıştı.

“Görenleri hayretten hayrete düşüren bu kadar büyük eserleri başarmak , ancak , onun ki gibi bir Deha’ya vergidir. O ; gerektiği yerde amansızca yıkıp atmış , fakat , aynı şekilde , soğukkanlılıkla , yapmasını ve yaratmasını da bilmiştir.”(56)

“Mustafa Kemal ile arkadaşları tarafından yönetilen devrim; yalnız , siyasal olmakla kalmamış uluslararası ilişkileri , bilim, kültür , toplumsal kalkınma sorunlarını içine alan bir genişliğe ulaşmıştır.”(57)

Başlıca düşüncesi ; Türk Ulusu’nun Refah ve Saadetiydi , fakat , bunu , savaş ve istila da değil ; barış , güvenlik , ilerleme ve dostlukla aradı.”(58)

Dış Siyasette ; dürüst ve barışçı bir yol tutmuştu. Türkiye ; Ortadoğu’da barış ve güvenliğin teminatı olmuştu.

“Büyük Kavganın ertesi günü savaş alanını gezerken , düşman ölülerinin halini görerek gözleri dalan , ”Fakat , bu akıbeti kendileri aradı , ben , böyle bir şey istemezdim!” diye sızlanan , gene o dur.”(59)

“Onu , uyanan uluslar için bir örnek ve bir bayrak haline getiren özellik ; yalnız , Bağımsızlık Savaşlarının Önderliğini yapmasından ibaret sanılmamalıdır. O ; aynı zamanda , Ortaçağ Hurafeciliğine karşı , akılcılığın ve medeniyetçiliğin savaşçısı sıfatı ile de örnek ve bayrak olmuştur.”(60)

“En büyük zaferleri kazandıktan sonra da , Atatürk ; ömrünü , yalnız , Türk Milletinin Haklarını , İnsaniyete Ezeli Hizmetlerini ve Tarihe Hak Ettiği Meziyetlerini ispat etmekle geçirmiştir. Milletimizin büyüklüğüne , kudretine , faziletine , Medeniyet İstidadına ve mükellef olduğu insaniyet vazifelerine sarsılmaz itikadı vardı.

(….)

Fena Zihniyet ve idare ile geri bırakılmış Türk Cemiyetini ; en kısa yoldan , insanlığın en mütekamil ve en temiz zihniyetleriyle mücehhez modern bir devlet haline getirmek, onun başlıca kaygusu olmuştu. Teşkilat-ı Esasiye’’mizde ve bugün hizmet başında , irfan muhitinde ve geniş bir halk içinde bulunan bütün vatandaşların vicdanlarında yerleşmiş olan Laik , Milliyetçi , Halkçı , İnkılapçı , Devletçi Cumhuriyet ; bize , bütün evsafıyla , Atatürk’ün en kıymetli emanetidir.”(61)

Atatürk’ün Seçkin Kişiliğini , keskin çizgilerle bir tek cümlede özetlemek mümkündür : O ; Türk ve Dünya Tarihine , Dahi Bir Komutan olarak doğdu , Milli Bir Kahraman olarak yaşadı ve Büyük Bir İnsan olarak ebediliğe göçtü. Tarihimizin en sıkıntılı bir devresinde , Milletimizin Kötü Kaderini iyiye yöneltmiş , gerçek bir Devlet ve Siyaset Adamı olarak bize bıraktığı ve Türk Gençliğine , korunmasını emanet ettiği en büyük eseri , Birinci Dünya Harbinin sonunda çöken Osmanlı İmparatorluğunun yıkıntıları üzerine temellerini attığı Türkiye Cumhuriyeti dir.”(62)

____________

(56) Dr. Reinhard Hüber, “Türkiye, Avrupa’ya Giden Yol”, 1943)
(57) Georges Duhamel, Fransız Akademisi Üyesi, (“Yeni Türkiye, Bir Garp Devleti”, 1956)
(58) Sir Percy Loraine, Eski İngiltere Büyükelçisi, (Ülkü, 1949, Seri III, Sayı 36
(59) Behçet Kemal Çağlar, (Yücel, 1944, C.XVII, Sayı 100)
(60) Turhan Feyzioğlu, “Atatürkçülük Nedir.?”, 1963
(61) İsmet İnönü, Türkiye Cumhurbaşkanı, (Ulus, 22.Kasım.1938)
(62) Yavuz Abadan, “Atatürk ve İlkeleri”, Atatürk ve Gençlik Dergisi, Ayyıldız Matbaası, Ankara 1963


  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
devirlere


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 07:48.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.