Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk > Atatürk'ün Anıları | Atatürk Şiirleri

Atatürk'ün Anıları | Atatürk Şiirleri Beni hatırlayınız


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 10.02.2010, 15:31   #1
Çevrimdışı
Mathematician
Kroniköğrencideğilartık:D
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Atatürk'ün Bursa Gezileri

Atatürk'ün Bursa Gezileri

Atatürk, Kurtuluş Savaşından sonraki yaşamının büyük bölümünü Ankara ve İstanbul'da geçirdi. Ancak Bursa ve İzmir'in de özel yeri vardır O'nun dünyasında. Ulusal Bağımsızlık Savaşımı'nın utkuyla sonuçlanmasından sonra, Türk Devrimi'nin niteliğini belirleyen ilk açıklamalarını Bursa'da yaptı. Atatürk, saltanat ve hilafetin yeni Türkiye'de yerinin olamayacağını vurgulayan demeçlerinin önemli bölümünü Bursa'da verdi.


Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa, üçüncü Bursa gezisinin son günü ve Bursa'nın düşman işgalinden kurtuluşunun ikinci yıldönümü olan 11 Eylül 1924'te Belediye binasının güneyinde, günümüzde Büyükşehir Belediyesi Sanat Galerisi'nin bulunduğu yerde kurulan kürsüde halka hitap ederken.






  • Birinci Gezi (17 – 29 Ekim 1922)
Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'mızın Gazi Başkomutan'ı olarak Bursa'ya ilk gelişinden kalan bir anı fotoğraf. Bursalılar bugünkü Atatürk Caddesi'nden Belediye ile Orhan Camisi arasına kıvrılan (günümüzde altgeçit ve çarşının bulunduğu yer) yolda toplanmışlar, O'nu bekliyorlar. Bu fotoğrafta Gazi Mustafa Kemal Paşa görünmüyor. (Fotoğrafın aslı Bursa Anakent Belediye Başkanı'nın odasında asılıdır.)


Atatürk, ilk kez Mudanya Ateşkes Anlaşması’nın imzalanmasından altı gün sonra 17 Ekim 1922’de Bursa’ya geldi. Bu gezisi 29 Ekim gününe değin on iki gün sürdü. Birinci gün Belediyede kent ileri gelenleriyle tanıştı, daha sonra burada yaptığı ilk konuşmasında şöyle dedi:

"Sayın Bursa halkının hakkımızda göstermiş olduğu içten gösterilerden olağanüstü duyguluyum. Bugün mutluluğunu duyduğumuz zaferi, ulusumuzun kararlılık ve kutsal inanç gücü ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları'nın süngüleri kazanmıştır. Üzerinde başka türlü hiçbir güç, hiçbir baskı yoktur ve olmamıştır. Ulusun ve ordularının yeteneği, bütün ulusal emellerimizi elde edecek derecededir. Ülkenin kaynaklarının genişliği, halkın çalışkanlığı ve yeteneği ve ordularının süngüleri, barış döneminde de her türlü sonuçları elde edecektir. Üç buçuk yıl süren bu savaştan sonra, bilim açısından, milli eğitim açısından ekonomi açısından savaşımlarımızı sürdüreceğiz ve güveniyorum ki bunda da başarılı olacağız. Fabrikacı olacağız, sanatkâr olacağız. Bundan sonra düşüncelerimizi hep buna adayalım."

Mustafa Kemal Orhangazi Türbesi'nde çıkarken



Atatürk’ün Bursa’ya geldiği gün, İstanbul’daki son Osmanlı sadrazamı Tevfik Paşa, kendisine bir telgrafla başvuruda bulunarak, “Barış Konferansı’na İstanbul ve Ankara delegelerinin birlikte katılmalarının uygun olacağını ve bu amaçla önceden birinin görüşmek üzere İstanbul’a gönderilmesini” istedi. Mustafa Kemal son sadrazamın bu ilginç ve yakışıksız önerisini 18 Ekim 1922 günü Bursa’dan şöyle yanıtladı:

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları’nın kazandığı kesin utkunun doğal sonucu olmak üzere, yapılması yakın olan barış konferansında Türkiye Devleti yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından temsil olunur.”

Daha sonra, barış konferansına katılacak TBMM heyetinin belirlenmesi konusunda silâh ve siyaset arkadaşlarıyla bazı tartışmalar yaptı ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa’yı Lozan'da toplanacak barış görüşmelerinde Türkiye'yi temsil edecek kurulun başkanlığıyla görevlendirdi.

27 Ekim gecesi, Şark Tiyatrosu’nda düzenlenen toplantıda geleceğin Türkiye’sinin nasıl olması
gerektiğini açık bir dille şöyle anlattı:


"Açıkça söyleyeyim ki, biz üç buçuk yıl öncesine değin cemaat halinde yaşıyorduk. Bizi istedikleri gibi yönetiyorlardı. Dünya bizi, temsilcimiz ve yöneticimiz olanlara göre tanıyor ve değerlendiriyordu. Üç buçuk yıldır ulus olarak yaşıyoruz. Bunun elle tutulur, gözle görülür tanığı yönetimimizin biçimidir ki, bunu yasalar 'Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti diye adlandırmıştır.

Bütün dünya bir gün bile unutmasın ki, Türkiye devletinin biricik ve gerçek temsilcisi Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir. Aşağılık çıkarları için, kendi kişiliklerini korumak için ülkenin bağımsızlığını ve ulusun özgürlüğünü düşmana peşkeş çekmekte sakınca görmeyen, bağımsızlığı yok edecek hükümlerle dolu 'Sevr Anlaşması'nı kabulden çekinmeyen sultanların bu davranışlarını Türk Ulusu artık bir daha görmeyecek, ancak tarihte okuyup ibret alacaktır."

İki gün sonra (29 Ekim), Bursa’ya gelen Le Petit Parisien gazetesinin muhabiriyle yaptığı uzun söyleşide, Avrupa’nın yeni Türkiye’ye bakış açısı ve kapitülasyonlar konusundaki görüşlerini kesin bir dille açıkladı; şöyle dedi:

“Bana Avrupalıların ve özellikle Fransızların Doğu’daki yararlarından söz ediyorsunuz. Her şeyden önce şurası bilinmek gerekir ki, Büyük Millet Meclisi Hükümeti kapitülasyonların kalmasını asla kabul etmeyecektir. Eğer yabancı uyruklular eskiden olduğu gibi, bundan sonra da kapitülasyonlardan yararlanmayı düşünüyorlarsa, aldanıyorlar. Kapitülasyonlar bizim için yoktur ve asla var olmayacaktır. Türkiye’nin bağımsızlığı her alanda ve tümüyle onaylanmak koşuluyla, kapılarımız bütün yabancılara genişçe açık olacaktır.”

Bu görüşmeden sonra Ankara'ya hareket etti. Hemen ardından Bursa'da verdiği mesaj gerçekleşti, 1 Kasım'da TBMM kürsüsünde yaptığı konuşmada bir kez daha,

"Ulusun saltanat ve egemenlik onuru, yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir"

dedi ve ertesi günü saltanat kaldırıldı. Son Osmanlı padişahı Mehmet VI Vahidettin, İstanbul’daki İngiliz yüksek komiserine bir yazı ile başvuruda bulunarak sığınma isteminde bulundu ve 17 Kasım'da ülkesini terk etti.



  • İkinci Gezi (20 – 24 Ocak 1923)
Atatürk, birinci gezisinden yaklaşık iki buçuk ay sonra 20–24 Ocak 1923 günleri Bursa’ya ikinci kez geldi. Bu gezisi sırasında, 23 Ocak gecesi yine Şark Tiyatrosu’nda düzenlenen bir toplantıda, bir soru üzerine, o zamana değin heykel yapmanın günah sayıldığı Müslüman ülke Türkiye’de, uygarlık yolunda ilerleyebilmek için heykel yapmanın önkoşullardan biri olduğuna değindiği şu konuşmayı yaptı:

“Anıtlardan söz eden arkadaşımızın amacı heykel olsa gerektir. Dünyada uygar, ileri ve gelişmiş olmak isteyen herhangi bir ulus, ne olursa olsun heykel yapacak ve heykeltıraş yetiştirecektir. Anıtların şuraya buraya tarihsel anı olarak dikilmesinin dine aykırı olduğunu savlayanlar, şer’î hükümleri yeterince incelememiş ve araştırmamış olanlardır... İnsanlar gelişmiş olmak için bazı şeyleri gereksinirler. Bir ulus ki resim yapmaz, bir ulus ki heykel yapmaz, bir ulus ki bilimin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki, o ulusun ilerleme yolunda yeri yoktur. Oysaki bizim ulusumuz gerçek niteliğiyle uygar ve ileri durumda olmaya yaraşıktır ve yaraşır olacaktır.”

TBMM Başkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın Bursa'ya ikinci gelişi sırasında İnegöl'de coşkulu bir kalabalık tarafından karşılanışı (20 Ocak 1923)


Aynı konuşmada bir soru üzerine yabancı sermayenin ülkeye gelmesinin getirebileceği sorunlar hakkındaki bir
soruyu, özet olarak şöyle yanıtladığı kaydedilmiştir:

“Daha sonra yabancı sermayenin ülkemize girmesiyle halkımızın bundan zarar görüp görmeyeceği hakkındaki soruya geçerek, ülkenin genel durumunun bir tablosunu çizmişlerdir. Ülkenin yoldan yoksun olduğunu, kentlerin harap, köylerin perişan bir durumda bulunduğunu; limanlarımızın, fabrikalarımızın olmadığını, madenlerimizi işletmediğimizi ve işletecek durumda bulunmadığımızı belirterek, bunlardan gerektiği gibi yararlanmak için pek çok önlemler almak zorunda olduğumuzu ve bu arada yabancı sermayenin de zararlı olmayacak bir biçimde ülkemize girmesine izin vermek gerekeceğini söylemişlerdir. Ancak yabancı sermayenin girdiği yerlerde yaptığı zararları uzun uzadıya çözümlemek gerektiğini ve o arada Hindistan Türk ve İslâm İmparatorluğu'nun bir İngiliz arazisi şirketine verilen ayrıcalıklar sonunda çökmüş olduğunu anlatmışlardır.”




  • Üçüncü Gezi (31 Ağustos - 11 Eylül 1924)
Atatürk, 30 Ağustos 1924 günü Dumlupınar anıtının açılışı dolayısıyla düzenlenen törene katıldıktan sonra, yanında eşi Lâtife Hanım olmak üzere Bursa’ya geldi. Bursa’da kaldığı on gün boyunca çeşitli çalışmalar yaptı. Son gün (11 Eylül), Bursa’nın kurtuluşunun ikinci yıldönümü törenlerine katıldı ve burada bin bir zorluklar aşılarak gerçekleştirilen Kurtuluş Savaşı ve geleceğe dönük düşüncelerini açıkladığı konuşmasının sonunda şöyle dedi:

“Ey özverili ve memleket sever Bursalılar,
Siz, Cumhuriyet’in ayrılmaz ilkesi olan uygarlık ve yenileşme yolunda yüksek yapıtlar yaratacaksınız. Böylece Türk Cumhuriyeti’ni her gün daha çok güçlendirecek ve sağlamlaştıracak öğelerin her zaman ileri saflarında bulunacaksınız. Bundan asla kuşku duymuyorum.

Arkadaşlar,
İnkılabımız, Türkiye’nin yüzyıllar için mutluluğunu yüklenmiştir. Bize düşen, onu anlayarak ve değerlendirerek çalışmaktır.”

Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa, üçüncü Bursa gezisinin son günü ve Bursa'nın düşman işgalinden kurtuluşunun ikinci yıldönümü olan 11 Eylül 1924'te Belediye binasının güneyinde, günümüzde Büyükşehir Belediyesi Sanat Galerisi'nin bulunduğu yerde kurulan kürsüde söylev vermek üzere hazırlanıyor.





  • Dördüncü Gezi (22 Eylül - 8 Ekim 1925)
Bursa, Atatürk’ün devrimci atılımlar öncesinde halkın nabzını tuttuğu yerler arasında ön sıralardadır. Nitekim şapka giyilmesine öncülük etmek amacıyla başlattığı yurt gezilerinin sonuncusunu da Bursa’ya yapmıştır.

Bu gezi sırasında Mudanya iskelesinde O’nu şapka giymiş Bursalı ve Mudanyalılar karşıladı. Bu arada ilginç bir olay da yaşandı. Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, kendisini karşılayanların, giriştiği devrimci atılımı benimsediklerini görerek mutlu idi. Herkesle ilgilenerek yürüyordu. Birden, genç bir kişi çekti ilgisini. Onun önünde durdu, baktı, şöyle bir, yukarıdan aşağıya doğru süzdü... Sevecenlikle gülümsedi.

Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal "Hünkar (Cumhuriyet) Köşkü"nün bahçesinde şapka giymiş Bursalılar'la konuşuyor. (28 Eylül 1925)



Cumhurbaşkanı'nın önünde durduğu ve gülümsediği kişi, Mudanya'nın Trilya(Zeytinbağı) bucağında öğretmen Baki Bey(Gökçe) idi. Ürpermiş, kuşkusuz oldukça coşkulu, ama bir bakıma da korkulu bir an yaşamıştı Cumhurbaşkanı'nın karşısında...

Acaba niçindi?

Öğretmen Baki Gökçe sonradan anlayacaktı bu duruşun, tepeden tırnağa süzüşün ve gülümseyişin nedenini.

Çünkü henüz şapka bilinmedik bir şeydi. Genç öğretmen Baki, gerçi bir şapka bulup başına geçirmişti; ne ki bir “kadın şapkası” idi bu şapka...

Atatürk'ün 1925'teki dördüncü Bursa gezisi sırasında tanıyarak evlat edindiği Sabiha Gökçen, Türkiye'nin ilk kadın pilotu ve dünyanın ilk kadın savaş pilotu olarak eğitimim tamamladıktan sonra çıktığı bir Balkan turunun ardından uçağıyla Bursa'ya geldi. Atatürk, Türk gençlerini havacılığa özendirmeye verdiği önem dolayısıyla, Gökçen'i Bursa'daki Atıcılar meydanına inişinde bizzat karşıladı.


27 Eylül’de Belediye’de yapılan bir toplantının ardından Temenyeri’ndeki Hünkâr Köşkü’nde kalmakta olan
Atatürk’ün ziyaret edilmesi ve devrimlere bağlılık gösterisinde bulunulması kararlaştırıldı. Köşke gidildi, burada Belediye Başkanı Nazifi Şerif Nabel bir konuşma yaparak, Bursalıların devrime inancını vurguladı. Atatürk de köşk avlusunda toplanan Bursalılara şöyle seslendi:

“Arkadaşlar!
Bir zamanlar bu ulusun başına fes giydirebilmek için şeyhülislâmlar değiştirildi. Fetvâlar çıkarıldı. Övgüye değer ki, bugün ulusumuz, böyle duygusuz, anlamsız, mantıksız araçların hiçbirine ilgi göstermiyor. (...)

Arkadaşlar!
Memleketimizin her yerinde aynı duygular ortaya çıkmaktadır. Ancak bu duyguların açıktan gösterilmesi, bugün ilk kez Bursa’da oluyor. Bunu yapan sizleri ve düzenleme kurulunu tüm içtenliğimle kutlar ve teşekkürler sunarım.”
  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Mathematician'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.02.2010, 16:01   #2
Çevrimdışı
Mathematician
Kroniköğrencideğilartık:D
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk'ün Bursa Gezileri

  • Beşinci Gezi (20 Mayıs - 13 Haziran 1926)
Atatürk, 20 Mayıs 1926’da beşinci kez Bursa’ya geldi. 24 gün süren bu konukluğu sırasında, Altıparmak batısındaki “Beylik Bahçe” adıyla anılan alanda ilk stadyumun yapımı için gereken hazırlıklar tamamlanması buyruğunu verdi, bu amaçla 1.000 lira bağışta bulundu. O arada bir yurt turnesine çıkmış bulunan Raşit Rıza tiyatro topluluğunun sahnelediği oyunu izledi ve temsil sonrasında sanatçılara, tiyatronun sanatı Anadolu insanına sevdirmekte özel işlevi olduğunu belirten bir konuşma yaparak şöyle dedi:

“Sizleri çok takdir ederim. Devrimimizde sizin de önemli hizmetleriniz vardır. Şimdiye değin gördüğüm temsiller içinde sizin temsilleriniz gibi düzenli ve sanat değeri yüksek olanını izlememiştim. Sanatınızı meslek kabul ederek kararlı olmanızı, arkadaşlarınızla içten olarak geçinmenizi özellikle salık veririm. Sizin vatana en büyük hizmetiniz, Anadolu’muzu baştanbaşa dolaşıp halkımıza sanatın ne olduğunu anlatmanız olacaktır.”

21 Mayıs 1926 günü Bursa Belediyesi'ni ziyaret anısı. Atatürk'ün sağında, ellerini kavuşturmuş durumdaki Belediye Başkanı Yağcı Cemal Bey, ikisi arasında geride görünen Dr. Şefik Hüsnü Bey (1927'de belediye başkanı), Yağcı Cemal Bey'in sağında Avukat Tevfik Ayçan (Bursa Halkevi'nin kurucu başkanı, 1928-1930 arası belediye başkanı), Cemal Bey'le Tevfik Aycan'ın arasından geride görünen de Avukat Cemil Öz (1934-1937 arası belediye başkanı).


Bu gezinin son günü, Mudanya iskelesine yanaşmış bulunan “Seyyar Sergi” gemisinde incelemede bulundu, öğle yemeğini orada yedikten sonra yurt gezisini sürdürmek üzere ayrıldı.
Bu beşinci gezi, tarihinden de anlaşılacağı üzere “İzmir suikastı” öncesine denk gelmektedir. Aslında suikastçılar, eylemi Bursa’da gerçekleştirmek istiyorlardı. Ancak buna fırsat bulamadılar. Kaldı ki, suikast girişiminin hayli önceden haber alındığı ve önlemlerin buna göre düzenlenmiş olması da olasıdır.



  • Altıncı Gezi (15 Temmuz 1927)
Atatürk, bu tarihte Bursa’ya bir günlük kısa bir gezi yaptı; aynı gün akşamı 20.30’da beraberindekilerle birlikte Mudanya’ya geçti, orada beklemekte olan Ankara gemisi ile İstanbul’a döndü.




  • Yedinci Gezi (1 – 9 Ekim 1927)
Atatürk, dinlenme ve bazı temaslarda bulunmak amacıyla Mudanya yoluyla 1 Ekim 1929’da yedinci kez geldiği Bursa’da sekiz gün kaldı; 9 Ekim’de İstanbul’a döndü.




  • Sekizinci Gezi (27 Ağustos 1928)
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, yazı devrimi hazırlıkları sırasında 27 Ağustos 1928 günü saat 13.00’te Bursa Hükümet konağında bir kısım bürokrat, işadamları ve halktan kişilerle bir sınama toplantısı yaptı. Gösterilen ilgiden ve elde edilen başarıdan memnun kalarak şöyle konuştu:

“Az zaman içinde, kitaplar henüz elinize geçmeden yeni harfleri mükemmelen öğrenmişsiniz, tebrik ederim. Bu ziyaretten ve Bursa halkını pek az bir zaman içinde yeni harflerimizi öğrenmiş görmekten pek memnun ve mütehassısım. Bu mesele işte bundan ibarettir. Şimdi bildiklerinizi herkese öğretiniz.”




  • Dokuzuncu Gezi (21 – 22 Ağustos 1929)
Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, 21 Ağustos 1929 sabahı saat 09.00’da Ertuğrul yatıyla Yalova’ya geldi. Bir süre Yalova’da incelemelerde bulundu, saat 14.00’te otomobille Orhangazi’ye hareket etti. Burada da kısa süre halkla görüşen ve dinlenen Cumhurbaşkanı ve beraberindekiler Bursa’ya geçti. Ertesi günü Işıklar Askeri Lisesi’ni ziyaret etti, Silâhlı Kuvvetler tarafından yürütülen Bursa manevralarını izledi. Daha sonra Mudanya üzerinden 17.30’da İstanbul’a hareket etti.



  • Onuncu Gezi (4 – 5 Ocak 1931)
23 Aralık 1930 günü Menemen’de laik düzene başkaldırma girişiminde bulunan bir grup yobaz, kendilerine engel olmak isteyen Öğretmen Yedeksubay Mustafa Fehmi Kubilay’la Hasan ve Şevki adlı iki bekçiyi şehit etmişlerdi. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, Trakya’yı kapsayan yurt gezisini keserek İstanbul’a dönmüş ve olaya şiddetle tepki göstermişti. Bu kapsamda Bursa’ya da bir ziyaret yaparak gerici davranışlar konusunda ilgililerin dikkatini çekti.

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, 5 Ocak 1931 günü Cumhuriyet Halk Fırkası binasından çıkarken. Sağında CHP Genel Sekreteri Recep Peker, solunda ise Kılıç Ali Bey.





  • On Birinci Gezi (7 Ağustos 1931)
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, 7 Ağustos 1931 günü Bursa’ya bir günlük bir gezi yaptı, Uludağ’da incelemelerde bulundu.




  • On İkinci Gezi (17 – 19 Ocak 1933)
Atatürk, bu tarihler arasında bir kez daha Bursa’yı ziyaret etti. Denetlemelerde bulundu. Yapılmakta olan Çelik Palas Oteli inşaatını gezdi. Bu arada ezanın Türkçe okunması ile ilgili gelişmelerle ilgilendi.




  • On Üçüncü Gezi (5 – 7 Şubat 1933)
1 Şubat’ta Bursa’da Ulu Cami’de öğle namazı sırasında Ezan’ın Türkçe okunmasına karşı çıkan bir grup, önce Evkaf müdürlüğünü, ardından Vilâyeti basmaya kalkıştı. Bu olay üzerine İzmir’de bulunan Atatürk 5 Şubat günü yeniden
Bursa’ya geldi. Olayları inceledi; 6 Şubat gecesi, Çekirge yolundaki Köşk’te bir grup gazeteci ve aydının katıldığı yemekte, Türk gencinin rejimi ve devrimleri koruması konusunda aşağıdaki konuşmayı yaptı:


“Türk genci inkılapların ve rejimin sahip ve bekçisidir. Bunların lüzumuna; doğruluğuna herkesten çok inanmıştır; rejimi ve inkılapları benimsemiştir. Bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve bir hareket duydu mu, bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır... demeyecektir. Hemen müdahale edecektir. Elle, taşla, sopa ve silâhla, nesi varsa onunla, kendi eserini koruyacaktır.

Polis gelecektir, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, ‘Polis henüz inkılap ve cumhuriyetin polisi değildir’ diye düşünecek, fakat asla yalvarmayacaktır. Mahkeme, onu mahkûm edecektir. Genç, ‘Demek adliyeyi de ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lâzım’ diyecektir.

Onu hapse atacaklar, Kanun yolunda itirazlarını yapmakla beraber, bana, İsmet Paşa’ya, Meclis’e telgraflar yağdırıp haksız (haklı) ve suçsuz olduğu için tahliyesine çalışılmasını, kayırılmasını istemeyecek. Diyecek ki, ‘Ben inanç ve kana-atimin icabını yaptım. Müdahale ve hareketimde haklıyım. Eğer buraya haksız gelmişsem, bu haksızlığı meydana getiren sebep ve amilleri düzeltmek de benim vazifemdir.

İşte benim anladığım Türk genci ve Türk Gençliği...”


Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, 6 Şubat 1933 gecesi bu köşkte, sofrada birlikte olduklarına "Bursa gençliği ne demek? Memlekette parça parça, yer yer gençlik yoktur; Türk gençliği vardır" diye başladığı o ünlü "Bursa Nutku"nu yazdırdı.






  • On Dördüncü Gezi (4 Mayıs 1934)
Yalova’da bulunan Atatürk Bursa’ya bir günlük bir ziyaret yaptı.




  • On Beşinci Gezi (15 – 17 Temmuz 1935)
Atatürk, dinlence amacıyla bulunduğu Yalova’dan 15 Temmuz’da yanındakilerle birlikte İznik’e geldi. Daha sonra Yenişehir üzerinden Bursa’ya geçildi. Bursa’da kaldığı iki buçuk gün boyunca çeşitli yerlerde incelemelerde bulundu, Uludağ’a bir gezi yaptı. 17 Temmuz’da Mudanya üzerinden İstanbul’a gitti.




  • On Altıncı Gezi (6 – 8 Haziran 1936)
Atatürk, manevî kızı pilot Sabiha Gökçen’in Bursa’ya yapacağı uçuş sonrasında onu karşılamak ve öylelikle gençleri ve özellikle kadınları havacılığa özendirmek amacıyla 6 Haziran 1936 günü Bursa’ya geldi. Ertesi günü Sabiha Gökçen saat 16.20’de çift kanatlı uçağıyla Yeşilköy’den havalandı ve 17.00’de Bursa Havaalanı’na alanına indi. Daha sonra Atatürk’ün isteği üzerine, Bursa üzerinde bir uçuş yaptı. Atatürk 8 Haziran’da Bursa’dan ayrıldı.



  • Bursalı Gençlere Söylev (26 Mart 1937)
Bursalı yüksek öğrenim gençliği 26 Mart 1937’de Ankara Halkevi’nde Uludağ Gecesi adıyla bir toplantı düzenlemiş ve bu toplantıya Atatürk’le, dönemin Ekonomi Bakanı Celal Bayar’ı da davet etmişlerdi.

Atatürk, yanında Celal Bayar ve Âfet İnan olduğu halde gecenin ilerlemiş saatinde Uludağ Gecesi’ne geldi. Bayar, Atatürk’e, Bursalı gençlerin O’nu yorulmadan izleme kararında olduklarını vurgulayan birkaç söz söyledi. Bunun üzerine Atatürk, bir bakıma vasiyeti niteliğinde olan şu konuşmayı yaptı Bursalı gençlerin Uludağ Gecesi’nde:

“Arkadaşlar!
Bu gece buradaki toplantınızı ve benim hakkımdaki derin duygularınızı Celal Bayar çok güzel ve canlı bir ifade ile bana bildirdi. Bu meyanda dedi ki: Siz genç arkadaşlar, yorulmadan beni takibe aht etmişsiniz.

İşte ben bilhassa bu sözden çok duygulandım.

Yorulmadan beni takip edeceğinizi söylüyorsunuz. Fakat arkadaşlar, yorulmadan ne demek? Yorulmamak olur mu? Elbette yorulacaksınız. Benim sizden istediğim şey yorulmamak değil, yorulduğunuz zaman dahi durmadan yürümek, yorulduğunuz dakikada da dinlenmeden beni takip etmektir. Yorgunluk her insan, her mahlûk için tabii bir halettir
(durumdur). Fakat insanda yorgunluğunu yenecek manevî bir güç vardır ki, işte bu kuvvet yorulanları dinlendirmeden yürütür.

Sizler, yani yeni Türkiye’nin genç evlâtları, yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Ben bu akşam buraya, yalnız bunu size anlatmak için gelmiş bulunuyorum. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler asla ve asla yorulmazlar. Türk gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize, durmadan, yorulmadan yürüyecektir. Biz de bunu görmekle bahtiyar olacağız.

Şimdi çocuklar eğleniniz.”
  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Mathematician'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.02.2010, 21:48   #3
Çevrimdışı
Mathematician
Kroniköğrencideğilartık:D
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk'ün Bursa Gezileri

On Yedinci (son) Gezi (1 – 3 Şubat 1938)

Atatürk artık hastaydı. Buna karşın adlarını bizzat verdiği Gemlik’teki Sunğipek ve Bursa’daki Merinos fabrikalarının açılış törenlerine katılmak için 1 Şubat’ta önce Gemlik’e geldi; burada Sunğipek’in açılışını yaptı. Daha sonra Bursa’ya geçti.

1 Şubat 1938... Atatürk, Bursa'da Cumhuriyet Alanı'nda karşılanıyor. Sağ üst köşede "Atatürk Anıtı", sağda Işıklar Askeri Lisesi öğrencileri, Atatürk'ün sağında Başbakan Celal Bayar, kendisiyle konuşan Bursa Valisi Şefik Soyer.




Ertesi günü (2 Şubat) Merinos fabrikasının açılışını yaptı. Ayrıca Çekirge yolundaki köşkünü ve bağlılarını Bursa Belediyesi’ne bağışladığını gösterir bir belgeyi imzaladı. Belge şöyledir:


“Bursa 2 Şubat 1938

Bay Neşet Kiper,

Bursa Belediyesi Reisi.

Bu defa Bursa'yı ziyaretim münasebetiyle Bursa'nın resmi ve hususi bütün teşekkülleri ve güzel şehrimizin bütün vatandaşları tarafından hakkımda izhar edilen sevgi ve saygıdan çok duygulandım. Modern bir zihniyetle ve temiz bir konforla vücuda getirilen Çelik Palas'ta beni konuklayan Bursalıların yüksek misafirperverliklerinden çok mütehassis oldum. Burada Türk milletinin siyasi ve medeni yüksekliğini gösteren parlak deliller gördüm. Bundan mütevellit tahassüs ve teşekkürlerimin Bursalılara iblağını rica ederim.

Bursa kaplıcalarının büyük ve medeni ihtiyaçlarının birini karşılayan Çelik Palas Oteli'nin, Bursa Belediyesi'nin de himmet ve muavenetiyle daha fazla inkişaf edebilmesini temin için bu otelin ait olduğu şirketteki (34.840) Türk liralık hissemi, Bursa Belediyesi'nin (1923) tarihinde bana hediye etmiş olduğu otel bahçesine muttasıl köşkü de bütün müştemilâtı ile Belediye'ye hibe ettim. Bu köşk otelin bir aneksi olarak kullanılacak ve Bursa Belediyesi bu köşkün bedelini takdir ettirerek Şirketten o miktar hisse senedi mubayaa edecektir.
K. Atatürk"

Sümerbank Bursa Merinos Fabrikasında, fabrika şeref defterine yazarken. (2 Şubat 1938)



Gece Belediye’de onuruna düzenlenen baloya katıldı. Baloda, kendisini ağırlamaktan duyulan sevinci yansıtan bir konuşma üzerine söz alarak şöyle dedi:


“Değerli hatip arkadaşlarımızın sözleri, benim üzerimde çok büyük hassasiyet uyandırdı. Bunun derecesini ifade etmek bence mümkün değildir. Fakat Bursa’yı ve Bursalıları seven ilk Türk ben değilim. Tarihte ve cihanda en büyük imparatorluk kurmuş olan Türkler de, evvela dikkat nazarlarını Bursa’ya, bu değerli şehre çevirmişlerdir. Onun için değerini anlamış ve ifade etmişsem çok bahtiyarım.

Bursa, inkılap hayatımızda nice müşkül anlar geçirmiştir. Fakat Bursalılar, yetenek ve güçleriyle bu zor zamanları kolaylıkla atlatmışlar, biz de kendilerine kavuşmak bahtiyarlığına nail olduk. Bugün o bahtiyarlığın safhalarından birini idrak etmekle mutlu olduğumu ifade edebilirim.”

Baloda kısa süre dans etti, daha sonra ölüme meydan okurcasına orkestradan “Sarı zeybek” çalınmasını istedi ve dizlerini yere vura vura coşkuyla zeybek oynadı.

Nizamettin Nazif Tepedenlioğlu, O’nun bu son balosunda ölüme meydan okuyuşunu şöyle anlatacaktır:

“Gözlerimi Atatürk'e çevirdim...

Garsonların hayretleri pek büyüktü. İlk kadeh nasıl doldurulmuşsa, öyle duruyordu. Ve Şef, ilk defa olarak bir büfeden şampanya istemiş bulunuyor ve bu şampanyayı dudaklarına değdirmemiş oluyordu.

Pek neşeliydi. Dimdik duruyordu. Yüzünde yaverlerini ve doktorlarını bile hayrete düşüren bir pembelik vardı. Şükrü Kaya içmediği, ara sıra dudaklarına dokundurmakla iktifa ettiği kadehini bırakarak:

– Bir talihimizi deneyelim, dedi. Keyfi yerinde. Şimdi otele döndürebilirsek iyi.

Bir dakika sonra, onun acı acı yanılmakta olduğunu gördüm. Atatürk yanındakilere:

– Geliniz bakalım...

Der demez, asker gibi genç ve mevzun adımlarla büfeden ayrıldı... Süratle orta salondan geçti ve orkestra şefi Azerbaycanlı Mehmet'e yüksek sesle şu emri verdi:

– Zeybek!

Mehmet'in yayı kemanı üzerinde süratle birkaç nota dolaştırdı. Atatürk:

– Hayır, dedi. O da değil, Sarı Zeybek!

Ve anında Selim Sırrı [Tarcan] gibi salon zeybeklerini de, Koca İsmail veya zavallı Yürük Ali gibi Ödemiş ve Aydın efelerini de hayran edecek bir zeybeğin kahraman figürlerini icraya başladı. Ve bu, hakikaten Bozdağ'ın çok eski tarihlerinde görülenler gibi bir dua, bir dua, bir kahraman duası, bir kahramanlık ayini oldu.

Düşününüz bir kere... Beynelmilel[uluslararası] tıbbın, en mütebahhir [derin bilgili] üstatlarından, “Rejime riayet ederse nihayet dokuz ay yaşayabilir. Bir yıl yaşayabilmesi için bir mucize dahi kâfi gelmez” teşhisini alan ve bunu bilen bir adam, dizlerini yere vura vura zeybek oynuyordu. Bu, ölüme meydan okumak demekti...

Zeybek, ölüme meydan okuyanların ateşe atılmazdan önce, kayalar arasında veya kara ormanlarda yaptıkları son kahramanlık âyini değil midir?..

Doktorların teşhis, müşahede ve münakaşaları arasında altı ay bunalmış olan saray erkânı bu vaziyette dehşet içinde bakıyorlardı. Hepsinin gözlerinden öyle acı bir endişe fışkırıyordu ki, bu hal, birbirinden zeki gençlerle dolu olan salonda, ancak bir iki dakika meçhul kalabildi. Sonra birden, bu harikulâde bediî raksın, akıllara durgunluk veren manasına hepsinin akıl erdiriverdiği anlaşıldı. Gülümseyen yüzlerin bir derunî [içten gelen] emre itaat eder gibi hep birden geriliverdikleri görüldü. İçlerinde fevkalâde bir neşe kıvılcımlanan gözlerin hep birden dumanlandığı, bakışların donuklaştığı görüldü...

Ve o anda genç kadınların eriyen rimellerinden gözbebeklerinin yanmasına ehemmiyet vermeden, delikanlıların beyaz gömleklerine kolalarını eritecek derecede sıcak ve nohut büyüklüğünde damlalar dökerek ağladıkları görüldü...

Yine o anda, O'nun, sanki bu gözyaşlarıyla ifade olunan umumi teessürü hissetmiş gibi, bu teessürde bir merhamet çeşnisi sezmiş de kızmış gibi, raksına bir kat daha şiddet verdiği görüldü. Tahtaya vuran dizlerinden çıkan seslere, şimdi bu meyus [üzgün] bakışların, bu yaşlı gözlerin muhasarasından kurtulmak isteyen bir aslanın kükreyişini andırıyordu.

Azerbaycanlı keman üstadı Mehmet de amma coşmuş, amma çalıyordu ha... Muhakkak
ki bu, büyük bir virtüözdü.

Orkestra zeybeğin son notalarını bitirince, kadınlar ve erkekler göstermemek için ipekli mendillerini acele acele gözlerine bastırırlarken, Atatürk ağız dolusu bir kahkaha attı:

– Zeybekte insanın yorgunluğunu dindiren bir kudret var.”

Cumhurbaşkanı Atatürk, Bursa'da Merinos Fabrikası'nı açtıktan sonra tesisleri gezerken (2 Şubat 1938)


O geceyi köşkünde geçiren Atatürk, ertesi gün (3 Şubat 1938) öğleden sonra saat 15.00’te İstanbul’a gitmek üzere otomobille Mudanya’ya hareket etti.
Atatürk, bu son Bursa gezisinin ardından İstanbul’da bir süre dinlendi. Ama tükenmez bir enerjiyle yüklüydü O.

19
Mayıs1938 günü bayram törenlerine katıldı, ardından yeni gezilere çıktı. Ne var ki, “O’nun naçiz vücudu”, artık bu baş döndürücü eylem temposuna uyum sağlayamıyordu.


5 Eylül’de vasiyetini yazdı...

26–27 Eylül gecesi hafif komaya girdi, bunu atlatabildi...

17 Ekim’de ilk ciddi komaya girdi, 19 Ekim’de açılabildi...

8 Kasım’da ikinci ağır komaya girdi, yalnızca bir kez ayıldı bu derin koma hâlinden, Saat kaç?” diye sordu...

Takvim yaprakları 10 Kasım 1938’i gösteriyordu...


Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Merinos






Ve kendi sözleriyle bıraktığı miras...
“Ben manevî miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen eremediğimizi fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir.

Zaman süratle ilerliyor; milletlerin, toplumların; kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur.

Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevî mirasçılarım olurlar.”

M. Kemal ATATÜRK

  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Mathematician'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.02.2010, 23:36   #4
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk'ün Bursa Gezileri

Yine çok güzel arşivlik bir konumuz olmuş.


Ellerine, emeğine sağlık matçım.


Teşekkürler.
  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz LaLe'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.02.2010, 23:37   #5
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk'ün Bursa Gezileri

Süper, süper, süper....

Ellerine sağlık, kucak dolusu teşekkür ederim...

Kütüphanemize bilgi dolu bir konu daha eklenmiş oldu..
__________________



Tüm katılımcı arkadaşların okumasını rica ediyorum... Lütfen Tıklayınız..
* * *
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.02.2010, 23:39   #6
Çevrimdışı
Mathematician
Kroniköğrencideğilartık:D
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk'ün Bursa Gezileri

Ben de yardımlarınızdan dolayı sizlere teşekkür ederim.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz Mathematician'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.02.2010, 00:27   #7
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk'ün Bursa Gezileri

Harika bir konu oluştrmuşsun güzelim.

Çok teşekkürler.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz Smyrna'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.02.2010, 01:27   #8
Çevrimdışı
phoenix
Gerçek Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk'ün Bursa Gezileri

Eline sağlık Matçı, güzel bir paylaşım, aynı güzellikte bir sunum
__________________
nefret'i sevgi'den daha çok severim dedi şeytan, çünkü;
nefret'in sahtesi olmaz
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz phoenix'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 02.02.2012, 01:18   #9
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk'ün Bursa Gezileri



Atatürk'ün Bursa Merinos Yünlü Fabrikası için yazdıkları







  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz LaLe'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 23.02.2015, 17:57   #10
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk'ün Bursa Gezileri

Atatürk, Bursa Gezisinde Sanatçılarla



Çelik Palas Oteli - Türkiye’nin ilk 5 yıldızlı otelidir. Atatürk burada kalıp Bursa’yı seyredermiş.





Cumhurbaşkanı Atatürk, Bursa Merinos Fabrikası tesislerini gezerken (2 Şubat 1938)





Sümerbank Bursa Merinos Fabrikası










Atatürk'ün Açtığı İpek Fabrikası..















Atatürk'ün Bursa'ya geleceği günlerde Bursa Belediyesi bu Köşkü sahibinden satın alarak dayayıp döşemiş ve Atatürk'e hediye etmişti.


__________________



Tüm katılımcı arkadaşların okumasını rica ediyorum... Lütfen Tıklayınız..
* * *
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
atatürk ve bursa gezileri, atatürk'ün, bursa, gezileri, kemal, mustafa


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 08:27.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.