Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Gezelim & Görelim > Bir Adımda Dünya Turu > Avrupa


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 20.08.2013, 12:18   #1
Çevrimdışı
Efruz
Dost Nâzım

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Avrupa Birliği'ndeki En Büyük Ülke | Tarihi Dokusuyla Fransa





Slogan:

Liberté, Égalité, Fraternité

(Türkçe: "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik")

Fransa ya da resmî olarak Fransa Cumhuriyeti, anakara toprakları Batı Avrupa'da bulunan ve dünyanın pek çok bölgesinde denizaşırı toprakları olan bir ülkedir.

Fransa, uzun yıllar boyuna iç çelişkilerin yaşandığı bir ülke olmuş, bunun sonucunda da diğer milletlerinkinden son derece farklı bir kültür ortaya çıkmıştır. Ancak, son zamanlarda çok şey değişmiştir. Artık taşralı genç Fransızların tek hedefi Paris değildir. Diğer kentler de Île-de-France’taki hareketli yaşamdan kaçmak isteyen profesyonelleri kendilerine çekmektedir. Tarım işçilerinin sayısı şaşırtıcı biçimde azalmıştır. Ülke çapında sanayi ve ileri teknoloji merkezleri ortaya çıkmıştır. Ayrıca taşra şehirleri de ün kazanmaktadır. Avrupa Birliği’ne üye ülkeler arasındaki “serbest sınır” nedeniyle göçmen sayısında yaşanan artışlarla Fransız kimliği değişmektedir.

Ülke Arması



Bu değişime rağmen Fransa hala yabancılara sunacağı pek çok şeye sahip, muhteşem ve farklı bir ülke olarak kalmaya başarabilmiştir. Fransızlar -bazen aksine söylentiler olsa da- turistleri hoş karşılarlar ve ülkelerini, yaşam biçimlerini, geleneklerini, inançlarını ve joie de vivre’i anlatma çabasındadırlar. Ülkeleriyle haklı olarak gurur duyarlar.

Yaşam kalitesi daime zihinlerini meşgul eden önemli bir unsurdur. Yiyecek ve şaraplarıyla, giyecek ve parfümleriyle, gösterişli sanatları ve anıtsal mimari tarzlarıyla ünlenmeleri rastlantı değildir. Mükemmele ulaşma tutkuları başarılı olmalarını sağlar.


Kaynak: Derleme




  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz Efruz'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 20.08.2013, 12:25   #2
Çevrimdışı
Efruz
Dost Nâzım

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Avrupa Birliği'ndeki En Büyük Ülke | Tarihi Dokusuyla Fransa


Günümüz Fransa'sının sınırları hemen hemen eskiden Kelt Galyalıları tarafından yurt edinilen Antik Galya'nın sınırlarıyla aynıdır. Galya, İ.Ö. 1. yüzyılda Roma İmparatoru Julius Caesar tarafından ele geçirilince Galya halkları yavaş yavaş Roma kültürünü ve Roma dilini benimsediler. Daha sonra zamanla bu dil kendi içinde değişerek çağdaş Fransızcanın temellerini oluşurdu. Fransa topraklarında Hıristiyanlık ilk olarak İ.S. 2. ve 3. yüzyıllarda görüldü ve sonraki iki yüzyıl içinde öylesine hızlı yayılma olanağı buldu ki, Aziz Jerome yazılarında Galya'nın "sapkınlıktan kurtulmuş" olan tek bölge olduğunu yazdı.

5. yüzyıldan kalma St. Victor


Ayrı bir ülke olarak Fransa tarihinin başlaması 843 tarihli Verdun Antlaşması uyarınca Karolenj İmparatorluğu'nun Doğu Frank Krallığı, Batı Frank Krallığı ve Orta Frank Krallığı olarak üçe ayrılmasıyla başladı. Batı Frank Krallığı hemen hemen bugünkü Fransa topraklarını kaplıyordu ve nitekim çağdaş Fransa'nın temelleri bu krallık üzerine kuruldu.

Bastille hapishanesi baskınının betimlenmesi


9 Mayıs 1950 tarihli Schuman Bildirgesi Avrupa Birliği'nin kuruluş atağı olarak tanımlanmaktadır.



  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Efruz'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 20.08.2013, 12:49   #3
Çevrimdışı
Efruz
Dost Nâzım

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Fransa

Papa, Fransa’yı “Kilisenin en büyük kızı” olarak adlandırır, Franklar da buna dayanarak kendilerini “Fransa'nın en iyi Hıristiyanları” olarak adlandırmışlardır.

Filistin’deki “dinsizler” e karşı yapılan Haçlı Seferleri’nde liderliği üstlenen Fransa, Avrupa’da ilerlerden de dinsizleri ve kâfirleri katleder. Halkına ve Kutsal Topraklar’a yaptığı Haçlı Seferleri’nde gösterdiği adalet nedeniyle ideal Hıristiyan kralı addedilen Fransa kralı IX. Louis, 1270’de Tunus’taki ölümünden sonra azizler mertebesine çıkarılır.




Ortaçağ Freskleri



Fransa ve İngiltere arasında birbirini takip eden karmaşık evliliklerle kurulan dostluklar ve askeri çarpışmalar uzun yıllar boyunca süregelen çatışmaları çözümlemek yerine ulusa moral kazandırır. En sonunda, Lorrainneli bir genç olan Jeanne d’Arc, Fransızları, Orléans’da İngilizlere karşı koymak üzere birleştirmeyi başarır. Jeanne d’Arc, 1431’de İngiliz işgali altındaki Rouen’de heretiklikle suçlanarak diri diri yakılır fakat onun şehit olmasının hareketlendirdiği ulusal onur, 20 yıl sonra İngilizleri Fransa’dan kovmaya yetmiştir.



Hala Fransız milliyetçiliğinin sembolu sayılan Jeanne d'Arc

  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Efruz'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 20.08.2013, 13:20   #4
Çevrimdışı
Efruz
Dost Nâzım

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Fransa




XV. Louis’nin torunu XVI. Louis, kendini her yandan gelen saldırıların ortasında bulur: Yüksek ruhban sınıfı ve aristokrasi daha önce elde ettikleri ayrıcalıkları korumaya kararlıdır: burjuvazi daha fazla fırsat tanıyacak reformların özlemini çekmekte, köylüler feodal zorbalığın yükünü daha fazla taşımak istememekte ve artan zanaatkâr nüfusu da zor durumdadır.

Devrim'in "günah keçisi" haline gelen XVI. Louis



Êtats-Généraux, 175 yıldır ilk kez toplanır. Tehdit altında olan, tahttan çok kralın mutlak hâkimiyetidir. Gerici soylulara göre, kral onların mirasla gelen statülerinin garantörüdür. Liberal reformcular, cumhuriyet değil, İngiltere’dekine benzer anayasal monarşi isterler. Haksızlığa uğradıklarını düşünen köylüler ve şehirliler bile krala bağlılığın sürdürülmesinde ısrar ederler.

Êtats-Généraux'nun açılışı
Sağcılar Kral'ın sağında, solcular ise solunda oturuyor




İki ay sonra, kralın tutucu danışmanlarının gerçekleri görememesi, kralın kararsızlığı ve otoritesinin zayıflığı asırların hayal kırıklığı ve öfkesinin patlamasına neden olur ve rejimin Paris’teki hapishane-kalesi olan Bastille’in kuşatılmasıyla sonuçlanır.

Tarihin akışını değiştiren 14 Temmuz 1789 gününde, kral, Versailles’daki şatosunun civarında avlanmaya çıkmıştır. Gün sona erdiğinde Louis, günlüğüne -Paris’teki olaylardan habersiz- “Rien(“Hiçbir şey”) yazar.


Bastille Hapishanesi Baskını


Bir Ulusal Meclis, özgürlük ve eşitlik üzerine, ünlü İnsan ve Yurttaşlık Hakları Bildirisi’ni yayınlar. Aristokratların hakları kaldırılır, Kilise’nin topraklarına el konarak satılır.

İnsan ve Yurttaşlık Hakları Bildirisi



1792’de Cumhuriyet ilan edilir ve 1733’te XVI. Louis giyotine* gönderilir. Oğlu XVII. Louis, Devrim hükümeti zamanında, büyük olasılıkla 1795’te açıklanamayan sebeplerden ölür.

* Madame La Guillotine (Giyotin)
Bugün Paris’teki Concorde sarayının kuzey tarafında, Brest kentinin heykelinin bulunduğu yerde XVI. Louis 21 Ocak 1793 tarihinde giyotinle idam edilmişti. Giyotin daha sonra Tuileries’in girişine taşınmıştır. Resmi verilere göre, aralarında Devrimci lider Charlotte Corday, Kraliçe Marie-Antoinette, Prens Philippe, Madame Dubbary, şair André Chénier ve Robespierre’in de bulunduğu 1.119 kişi burada idam edilmiştir.


Eugène Delacroix'in "Önderlik Eden Özgürlük" adlı eseri




  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Efruz'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 20.08.2013, 14:18   #5
Çevrimdışı
Efruz
Dost Nâzım

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Fransa



Napoléon
, 15 Ağustos 1769’da Fransa'ya bağlı Korsika Adası'nda doğar.


1785 yılının Eylül ayında yüzbaşı rütbesiyle göreve çağrılır. Korsika’da kalarak Fransa’ya karşı bağımsızlık mücadelesine başlayan Korsikalı milliyetçilere karşı Jakoben örgütlenmesinde çalışır. Ancak ailesiyle birlikte Fransa’ya kaçmak zorunda kalır.

Paris’teki siyasi faaliyetleri nedeniyle bir dönem “vatana ihanet”ten tutuklanmasına rağmen onu koruyan siyasilerin de desteğiyle serbest kalır ve bu arada Fransa’da yeni bir anayasa ve direktuvarlık doğar. 1793’te ise Toulon’da, kralcılar ve İngiliz ittifak kuvvetlerine karşı bir topçu komutanı olarak başarılı bir mücadele vermesiyle dikkat çeker ve tuğgeneral rütbesine terfi eder.

Direktuvar rejimi sırasında, yeni bir idam dalgası -Beyaz Terör- Jakobenleri ve taraftarlarını böler. Kralcılardan ve onların yabancı destekçilerinde korkan burjuvalar, kurtuluşu, Devrim’in yabancı düşmanlarına karşı başarıyla mücadele eden bir Korsikalı askere -Napoléon Bonaparte- katılmakta bulurlar.






Bonaparte, İtalya’da Avusturyalıları yendiği ve Mısır’da İngilizlere karşı düzenlediği seferler arasında kalan sürede, kralcıları ezmek üzere Paris’e gider. Dört yıl sonra Direktuvar’a karşı bir darbe düzenlediğinde sadece 30 yaşındadır.




Bonaparte, Birinci Konsül’ü kurulduğu yıllarda, diktatörlüğünün ilk belirtilerinden biri olan Banque de France’ı kurar.


Bunun yanı sıra devletin yönettiği liseler açar ve Code Napoleon (Napoleon yasaları) adıyla bilinen ilk ulusak kanunları yürürlüğe koyar. Richelieu’nün ve XIV. Louis’nin amaçladığı yönetim gücünün bir merkezde toplanması düşü gerçekleşmektedir.


Kendini yetiştirmiş biri olan Bonaparte, 1804’te, altın defne dallarından yapılmış tacı papanın elinden küstahça alarak başına kendi elleriyle yerleştirdiği taç giyme töreniyle İmparator Napoléon olur.


Avrupa’nın Ancien Régime’ini fethettiği zaman Napoléon’un sığındığı milliyetçilik, İspanya, Rusya ve Almanya’da kendi aleyhine döner.

Monarşistler yeniden gruplanarak 6 Nisan 1814’te Napoléon’u idareyi bırakmaya zorlarlar. Ancak Napoléon, ertesi yıl kısa süreliğine de olsa eski gücüne tekrar kavuşur fakat Waterloo’da İngiliz, Prusya, Belçika ve Hollanda ittifakının birliklerine karşı uğradığı son yenilgiyle tarih sahnesinden tamamen silinir.


  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Efruz'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 20.08.2013, 15:11   #6
Çevrimdışı
Efruz
Dost Nâzım

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Fransa





Paris Şehrinin Logosu

Paris kendi başına bir şehir-devlet olarak adlandırıldığı için ülkenin diğer bölümlerinden oldukça farklıdır.

Paris ve çevresi, turistleri, öğrencileri, sanatçıları, mucitleri kendine çeker. Çok canlı ve hareketli bir şehir olan Paris, Fransa’nın ve dünyanın zevk ve moda anlayışını belirler.

Hırslı Fransızlar yıllarca, Paris’i tek kazanç kapısı olarak gördüler. Bu yüzden Fransa’nın her bölgesinden gelenler, metropolde yerlerini aldılar. Paris çevresindeki taşra şehirlerinin yeniden itibar kazanması bu eğilimi azaltmıştır ama Paris, atmosferini ve sınırları belirsiz, zengin mutfağını hala korumaktadır.





Fransa'nın ikinci en uzun nehridir. Burgonya'dan doğar ve Manş Denizi'ne Le Havre yakınlarında dökülür.

Paris'in ortasındaki adalarda (Île de la Cité ve Île Saint-Louis) ve iki kıyısına kurulduğu bu nehir, turistik açıdan da önemlidir. Sen nehri iki şehri ortadan ayırmaktadır Açık deniz gemileri Sen'in aşağı çığırı üzerindeki Rouen'e kadar yol alabilmektedir. Sen Irmağı Meuse (Maaş), Schelde, Ren ve Rhöne gibi Avrupa'nın öteki önemli ırmaklarına çeşitli kanallarla bağlanmıştır. Bu yüzden de Fransa'nın en önemli suyoludur.



Sen Nehri’nin Sağ Yakası’nda hala burjuvazinin saygınlığı yaşatılır. Geçmişte tüccarların ve kraliyet yönetiminin kalesi olan bu bölge, günümüzde de ticaret ve hükümet merkezi olarak kalmıştır.

Buna karşılık daha bohem ve entelektüel bir havası olan Sol Yaka, geçmişte üniversite ve manastırların kurulduğu yerdir.











Pont-Neuf (neuf “yeni” demektir) aslında Paris’in en eski köprüsüdür.
Île de la Cité’nin iki yakasını bağlayan iki ayaklı köprüyü, 1606’da IV. Henri tamamlatmıştır.


Bu köprü bir zamanlar sokak şarkıcıları, şarlatanlar, fahişeler, yankesiciler ve en önemlisi kutular içinde eski kitap ve broşür satan bouquiniste’lerle doluydu. Bu duruma çok kızan adanın kitapçıları tüm sahafları, şimdiki yerleri ola Sen kıyılarına sürdüler.







Tam anlamıyla Fransız Devrimi’nin köprüsü olan Pont de la Concorde 1787-90 yılları arasında yapıldı. Yıkılan Bastille hapishanesinden sökülen taşlarla temeli oluşturuldu. Bu, Kralcılar için aşağılayıcı bir durumdu, çünkü köprünün orijinal adı Pont Louis XVI. (XVI. Louis Köprüsü) idi.











Pont Alexandre-III, Belle Époque sokak lambaları ve melodramatik Şöhret ve Pegasus heykelleriyle en romantik köprüdür.










  Alıntı ile Cevapla
10 Üyemiz Efruz'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 24.08.2013, 14:30   #7
Çevrimdışı
Efruz
Dost Nâzım

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Fransa


Île de la Cité, Paris’in eski merkezidir. İlk olarak İÖ 3. yüzyılda Kelt “Parisii”leri buraya yerleşmişlerdir. 19. yüzyıl ortalarında ise Baron Haussmann’ın şehir planlamacılığının kurbanı olmuştur. Paris’in çok övülen duyarsız valisi, Ortaçağ ve 17. yüzyıl yapılarının çoğunu yıkmış; adanın zengin yaşantısından geriye sadece Place Dauphine ve Rue Chanoinesse kalmıştır.































Günümüzde görkemli Palais de Justice’te Paris’in mahkeme salonları yer alır. Burada ikamet etmiş ilk kralların ve infazlardan önce burada hapsedilmiş aristokrat ve Devrim liderlerinin etkileri de hala hissedilir.








Gotik bir başyapıt olan Sainte-Chapelle, zarif 13. yüzyıl vitraylı duvarları ve uyumlu orantıları, şapeli çevreleyen hantal sarayla şaşırtıcı bir zıtlık oluşturur. Bu şapeli, 1248’de aziz Kral IX. Louis, İsa’nın dikenli tacı gibi değerli kalıtlar için yaptırmıştır. 15. vitraylı pencerede İncil’den 1.134 sahne resmedilmiştir. 1789 ve 1815 yılları arasında şapel, tahıl ambarı, kulüp ve Bonaparte Konsüllerinin Arşivi gibi çeşitli amaçlara hizmet etti.





























Île Saint-Louis, yıllardır Parisli zenginlerin rağbet ettiği, görkemli yaşam tarzıyla büyüleyici bir adadır.
Adanın hoş kilisesi Saint-Louis-en-I’Île de malikâneler kadar zariftir. Bu aydınlık ve havadar mekânda 16. Ve 17. yüzyıl Hollanda, Flaman ve İtalyan sanatının güzel bir koleksiyonu ile 13. yüzyıl goblenlerinin bir kısmı sergilenir.












Çok süslü bir iç mekâna sahip, ilginç malikânelerden biri de Hôtel Lauzun’dur. Burayı, Versailles’ın büyük mimarı Louis le Vau, 1650’lerde inşa etmiştir.








  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Efruz'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 24.08.2013, 16:42   #8
Çevrimdışı
Efruz
Dost Nâzım

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Fransa


Nehirdeki iki adanın kuzeyinde bulunan Marais, kurutulmuş bataklık bir alan üzerinde kurulmuştur. 17. yüzyılda moda olunca, zengin Parisliler burada lüks evler yaptırdılar. Şimdi, bu zarif Rönesans evlerinin çoğu müze ve kütüphane olarak kullanılmaktadır.
























Paris'in en yüksek rakımı olan yerdir. Montmartre, dar, virajlı dağ yolları ve çıkmaz sokaklarıyla görünüşte hala 400 yıl öncesinin küçük köyüdür.

Montmartre'ın Les Abbesses mahallesi




Le Fabuleux Destin d'Amélie Poulain filminin oynandığı manav.






Montmartre'ta asma bahçeleri





Montmartre'ı gezdiren küçük tren





Paris'in en yüksek rakımlı noktasındaki görüntü

Efsaneye göre orijinal adı Mons Martyrum olan bu yerde, şehrin ilk piskoposu Aziz Denis, kılıçla kesilen başını yerden alıp getirmiştir. Araştırmacılar, buranın asıl adının Mons Mercurii olduğunu ve bir Roma pagan tapınağının yeri olduğunu söylerler.






Père-Lachaise Mezarlığı, Paris'teki en büyük (43,93 hektar) ve dünyadaki en ünlü mezarlardan biridir.
1803 yılında yapımına başlanan mezarlığın inşaatının mimarı Alexandre Théodore Brongniart'dir. 18 Mayıs 1804 tarihinde küçük bir kızın gömüldüğü bir törenle mezarlık açılmıştır. Mezarlık Paris'te ikamet edenler için inşa edilmesine rağmen, o zamanlarda Paris dışında kaldığı için pek kullanılmamıştır.

*Girişteki küçük haritadan ünlülerin mezarlarını bulabilirsiniz.




Jim Morrison'un Pere Lachaise'deki mezarı





Ahmet Kaya'nın Pere Lachaise'deki mezarı





  Alıntı ile Cevapla
10 Üyemiz Efruz'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 24.08.2013, 17:59   #9
Çevrimdışı
Efruz
Dost Nâzım

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Fransa

Fontainebleau Sarayı

Fontainebleau Sarayı, Fransız kraliyet saraylarının en büyüklerinden biri. Paris şehir merkezine yaklaşık 55 km uzaklıkta bulunan Fontainebleau şehrindedir.

Napoléon, Fontainebleau’yü çok severdi. Devrimci’lerin sarayı yağmalamasından sonra, imparator, burayı yeniden döşetti. 1814’te tahttan feragat ederek Elba adasına ilk kez sürgüne gönderildiği sırada Fontainebleau’de kalıyordu. Napoléon’un dairelerinde, ünlü liderin zamanında, imparatorlukta egemen olan tarz görülebilir. XV. Louis kanadında bir Napoléon müzesi açılmıştır.







Şeref Avlusu nun sol tarafı






Sırasıyla; taht odası, I. Napoleon'un yatak odası, Kraliçe Marie Antoinette'in yatak odası, II. Henry II Galerisi







Chantilly Şatosu

17. yüzyılda güçlü Condé hanedanına ait olan şato, Devrim sırasında tahrip edilmiş büyük binanın yerine yapılan ve Grand Château olarak bilinen bina ile buna bağlı, Petit Château olarak bilinen sevimli, otantik Rönesans binasından oluşur.





Ana bina, İtalyan, Fransız ve Hollandalı ustaların muhteşem bir koleksiyonunun bulunduğu Musée Condé’nin ev sahibidir. Koleksiyonda Raffaello, Fra Angelico, Poussin ve Watteau’nun eserleri ile Clouet, Van Dyck ve Teniers’in yaptığı portreler vardır.










  Alıntı ile Cevapla
10 Üyemiz Efruz'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 26.08.2013, 00:30   #10
Çevrimdışı
Efruz
Dost Nâzım

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Fransa



Fransa’nın kuzeydoğu bölgesi yüksek kum tepeciklerinden, sükunetle uzanan çiftlik arazilerine, pitoresk dağ ve ormanlarından, üzüm bağlarına kadar çok çeşitli manzaralarla doludur.

Bir zamanların gri ve kasvetli Flandre artık yazın çiçeklerle dolmaktadır.

İç kısımlardaki Burgonya günümüzde üzüm bağlarıyla ünlüdür. Geçmişte, burası Dijon düklerinin kalesi olmasının yanı sıra Cluny de Cistercium manastırları ile bunlara bağlı büyük Romanesk kiliselerinin dini imparatorluğuydu.






Montreuil-sur-Mer kasabası, Canche nehir vadisinin tepesinde kurulmuştur.
Victor Hugo’nun Sefiller romanı burada geçer. Buranın sakinleri her yaz, bazı bölümleri 9. Yüzyıldan kalma Citadelle’de, ses ve ışık gösterisi düzenlerler.












Lille, Fransa'nın kuzeyindeki Nord-Pas-de-Calais bölgesinin Belçika sınırındaki en büyük şehri.
Şehrin adı Deûle ırmağındaki bir adadan gelir. Lille ve civarı tarih boyunca Romalıların etkisinde kalmıştır ve Latinceyi kullanmıştır.

Kent 2004 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilmiştir.

Grand Place Meydanı, Eski Borsa ve Ticaret ve Sanayi Odası Çan kulesi






Taş döşeli caddeler, mağazalar, restoranlar ve kafeler ile harika bir 17. yüzyıl mimari örneği olan Vieille Bourse (Eski Borsa) ve 20. yüzyıl mimari örnekleri Noubelle Bourse ve Opéra binalarının yer aldığı Vieux Lille bölgesinin tam ortasında Place du Général de Gaulle bulunur.
1900’lü yıllarda yenilenen Palais de Beaux Arts, içinde Rubbens, Van Dyck ve Goya’nın eserlerinin de bulunduğu büyük bir koleksiyona sahiptir.

Eski Borsa



Merkezde Rue Faidherbe





Paris Kapısı





Ticaret Odası binası




"Kuzeyin Sesi (Voix du Nord)" gazetesi idare binası





Güzel Sanatlar Sarayı galerisi





"Theatre du Nord" Tiyatrosu


  Alıntı ile Cevapla
10 Üyemiz Efruz'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
avrupa, bastille, birliği'ndeki, büyük, dokusuyla, eşitlik, france, hapishane, kardeşlik, marais, mortmarte, napoleon bonaparte, ortaçağ, sen nehri, xvı louis, şarolar


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 16:07.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.