Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Gezelim & Görelim > Bir Adımda Dünya Turu > Avrupa


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 27.12.2010, 21:18   #1
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Budapeşte (Macaristan) | Tozu Alınmamış Kent






Şehrin Arması




Ununu eleyip eleğini asmıştır, Budapeşte… Heybesinde, Avrupa da vardır, Osmanlı da ; Balkanlar da vardır, Bolşevikler de …
Hem baroktur, hem neo klasik, hem de modern…
Çok görmüş, çok geçirmiştir, açık ara en güzel şehridir orta Avrupa’nın Budapeşte…Hatta kimine göre tüm Avrupa'nın...

Köprüleri, Kiliseleri, Türbeleri, Kaleleri, Meydanları, Türk Hamamları, eskiden sayıları 100’den fazla olan camileri bir yana Tuna’nın büyüsü bile yeter Budapeşte’ye kapılmaya…



B
udapeşte, Macaristan'ın başkentidir. Aslında Tuna nehrinin iki yakasındaki Budin ve Peşte'nin 17 Kasım 1873 yılında birleşmesiyle oluşmuş şehirdir.

Macaristan'ın politik, kültürel, ticari, endüstri ve ihracat merkezidir. Berlin’den sonra Orta Avrupa’nın en büyük ikinci şehri olup, Macaristan nüfusunun beşte biri, 2003 yılı sayımına göre 1.719.343 kişi, Budapeşte'de yaşamlarını sürdürmektedir

Tuna Nehri ve Budapeşte


B
udapeşte coğrafi konumu, tarihî eserleri ve diğer çekicilikleri ile Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biridir. Şehir Tuna’nın batı (sağ) yakasında Buda ve doğu (sol) yakasında Peşte şeklinde iki bölüme ayrılmıştır. Tuna’nın batı kıyısında Buda kalesinin çevresindeki görece engebeli bölgede tarihî semtler uzanır. Şehrin iş hayatının merkezi ve kalabalık semtleri ise Tuna’nın doğusundaki ovaya açılan düzlüktedir.




Kanuni Sultan Süleyman tarafından ilk olarak 1526’da fethedilen Budin ve Peşte, bir buçuk asırlık bir Türk hakimiyetinden sonra 1686’da elden çıkmıştı. Türk idaresi sırasında, Karadeniz üzerinden Tuna yoluyla İstanbul’dan nispeten kolay ulaşılan bir beylerbeyilik merkezi olduğundan kolayca Türkleşmişti. Ticaret yollarının birleştiği bir yerde bulunan Budin ve Peşte, bir taraftan zengin bir ticaret şehri görünümü alırken, burada kurulan çeşitli vakıflar bu Orta Avrupa şehrine bir Osmanlı yerleşim merkezi manzarası vermişti. 1662 yılında burayı ziyaret eden Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde Budin ve Peşte’nin etraflı bir tasviri bulunmaktadır.



Evliya Çelebi, Buda’da 25 cami, 47 mescit, 12 medrese, 16 mektep, 2 hamam, 8 kaplıca, 9 han, 1 saat kulesi ve 1 bedesten bulunduğunu bildirmektedir. Bunların çoğu bugün ayakta değildir.Sokullu Mustafa Paşanın yaptırdığı Mustafa Paşa Camii ve Türbesinin Mîmar Sinan’ın eseri olduğu bilinmektedir

Belvaros


Eskiden ekonominin merkezi Buda iken 19. yüzyıldan sonra ticaret etkinlikleri Peşte’ye kaymıştır. Büyük bankalar, ülkedeki yabancı şirketlerin çoğu ve en güzel mağazalar Peşte’nin Belvaros semtindedir.


Budapeşte temel sanayi (termik santral, çelik ve boru fabrikaları, petrokimya, yapı sanayileri) ve tüketim sanayisi (un fabrikaları, hazır giyim, kereste, kâğıt, matbaacılık, ilaç, kozmetik sanayileri) merkezidir. Ayrıca Comecon çerçevesi içinde, makinalar ve elektrikli makinalar (takım tezgahları, kamyonlar, demiryolu gereçleri, telefon santralleri, elektronik cihazlar) yapımı da önemli seviyelere ulaşmıştır.



İkinci Dünya Savaşında Budapeşte büyük bir hasar görmüştü. Fabrikaların ve meskenlerin neredeyse tamamı ya yıkıldı veya hasar gördü. Bütün köprüler yıkıldığı için ulaşım da durmuştu. 1945’te Sovyet orduları Budapeşte’ye girdiğinde nüfus dörtte biri kadar azalmıştı. Şehrin inşası yıllar sürdü. 1950’de çevredeki köy ve ilçelerin katılmasıyla genişletildi. Sanayileşme tekrar başladı ancak çevre il ve ilçelere yayılması için de tedbirler alındı. Şehrin Tuna üzerinde her zaman önemli bir kavşak noktası olması, sanayileşme öncesinde yapılan merkezî demiryolları ve Macaristan’a dağılan yolların merkezinde bulunması Budapeşte’nin gelişmesinde önemli katkılarda bulunmuştur. 1970’lerde şehiriçi trafiğinin rahatlatılmasında önemli rol oynayan metro sistemi kuruldu. Temizliği, hızlı ve ucuz olmasıyla Budapeşte metrosu şehrin özelliklerindendir. Macaristan’ın en iyi okulları, Macar Bilimler Akademisi ve araştırma enstitüleri Budapeşte’dedir.


Budapeşte’de Büyük Macaristan Ovasının sert kara iklimi ile Transtuna’nın bol yağışlı iklimi arasında bir geçiş iklimi hüküm sürer. Hava sıcaklığı en sıcak ay olan Temmuz’da ortalama 22 °C ve en soğuk ay olan Ocak’ta ise ortalama -1 °C’dir.
Tuna kıyısında büyük bir liman ve Avrupa’nın kavşak noktalarından biri olmuştur. Tarihî gelişimin verdiği birikim sonucu nüfusun yarısı hizmetler sektöründe diğer kesimi de sermaye ve sanayi alanındadır.Ayrıca sehirde önemli sayıda Türk Öğrenci yaşamaktadır.

Nehir Kıyısında Bulunan 2.Dünya Savaşı Yahudi Anıtı


Kentte, sert kara iklimiyle bol bağışlı iklim arasında bir geçiş iklimi egemen. En sıcak ay temmuzda ortalama sıcaklık 28 derece. Budapeşte'de bahar nisanda başlıyor, yazlar genellikle sıcak ve kurak. Kasım genellikle yağışlı ama hava Aralık ortalarına kadar soğumuyor. Kışlar genellikle kısa sürer. Macaristan'ın para birimi Florint. Resmi dil ise Macarca. Dünyanın en zor dillerinden biri olan Macarca'nın grameri Türkçe'ye çok benziyor. Budapeşte'de en geçerli yabancı dil Almanca, İngilizce daha sonra geliyor.
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.12.2010, 22:00   #2
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Tozu Alınmamış Kent | Budapeşte(Macaristan)



Buda ile Peşte’nin birleşiminden oluşan bu tarih ve sanat kentinin keşfedilmeyi bekleyen birçok köşesi bulunmaktadır. Buda yakası, Peşte yakası, Margit Adası ve Tuna Nehri’nin kıyıları; amacı gezmek, görmek, öğrenmek ve dinlenmek olanlara farklı destinasyonlar sunmaktadır. Tarihi kiliseler, sinagoglar, caddeler; sanata kucak açan müzeler, dinlendirici bir tatilin garantisi olan kaplıcalar ve hamamlar ile Tuna Nehri’nin büyüleyici manzarası; Budapeşte’yi Avrupa’nın en çekici şehirlerinden biri yapıyor.



Buda Yakası


Buda Gece Manzarası


Nehrin batısı Buda olarak adlandırılırken, doğusu Peşte olarak bilinir. Şehrin tarihi güzelliğini yansıtmaktadır. Buradaki Kale Tepesi, Eski Şehir ve Gellért Tepesi; Macar tarihinin kapsamlı bir şekilde ifade etmektedir.




Kale Tepesi ve Eski Şehir Civarı


Batıda, Tuna Nehri’ne hâkim tepede; şehrin alametifarikalarından birkaçı olan Kraliyet Sarayı, Mátyás Kilisesi, Macar Ulusal Galerisi ve Balıkçılar Burcu bulunmaktadır. Ayrıca Eski Şehir’in sokak aralarında birçok müze ve tarihi yapı görülebilir.




Kraliyet Sarayı
(
Budai vár
)



D
aha yaygın ismiyle Kale, yüzyıllardır şehri Kale Tepesi’nden izlemekte ve adeta şehrin koruyuculuğunu yapmaktadır. Yapımına 13. yüzyılda başlanan yapı, günümüze kadar birçok kez değişikliğe uğramış, yenilenmiş ve içinde birçok farklı bina bulunduran bir komplekse dönüşmüştür.




İlk olarak 1255 yılında kale olarak inşa edildiği ve 1458’de Kral I. Mátyás tarafından yenilendiği bilinmektedir. 1686’da Buda şehrinin işgali esnasında büyük hasar görmüş ve restore edilmiştir. 1849’daki Bağımsızlık Savaşı’nın ardından kurulan Macar hükümetinin yönetimi buradan gerçekleştirilmiş; 1944 – 45 yıllarındaki II. Dünya Savaşı kuşatmasında ise bina tekrar zarar görmüştür. Tüm bu yıkma – yapma işlemlerinin ardından yapı son hâlini almıştır ve günümüzde Budapeşte şehrinin en görkemli yapıtaşlarından biri hâline gelmiştir.



Kompleksin kullanımında önemli bir fark göze çarpar: burası artık ne bir kale, ne bir karargâh, ne de bir saraydır; Kraliyet Sarayı, şimdilerde Macar Ulusal Galerisi’nin, Budapeşte Tarihi Müzesi’nin, Széchényi Ulusal Kütüphanesi’nin ve Çağdaş Sanatlar Koleksiyonu (Ludwig Koleksiyonu)’nun yuvasıdır.



Macar Ulusal Galerisi
(Magyar Nemzeti Galéria)



Kraliyet Sarayı’nın içerisinde, 1975 yılında kurulan Macar Ulusal Galerisi, Macaristan resim ve heykel sanatına dair 100 binin üzerinde parça içermektedir. Macar sanatının 7 yüzyıllık tarihini; saray içerisinde birçok odaya yayılan galeri odalarında görebilirsiniz. Buradaki altı kalıcı sergide, Orta Çağ’dan günümüze kadar ulaşmış sanat eserleri bulunmaktadır. Bununla birlikte 19. yüzyılda Avrupa’da ağırlığını hissettiren Sezession akımının güzel örnekleri de galeri duvarlarındaki resimlerde görülebilir.


Galerinin birinci katındaki odalarda ünlü Macar ressamı Mihály Munkácsy’nin yapıtları sergilenmektedir. Bunlardan Yayık Yayan Kadın ve Çalı Süpürgeli Kadın isimli eserler; galeride değerli resimlerden sadece ikisidir.





Budapeşte Tarihi Müzesi
(Budapesti Történeti Múzeum)



Kraliyet Sarayı’nın E kanadındaki Budapeşte Tarihi Müzesi, Kale ile Budapeşte’nin tarihinden çarpıcı eserlere ve dokümanlara ev sahipliği yapar. Müzenin kalıcı sergileri şunlardır: Modern Çağ’da Budapeşte, Kraliyet Sarayı’ndan Gotik Heykeller, Tarih Öncesi Çağ’dan Günümüze Budapeşte Tarihi, Orta Çağ’da Kraliyet Sarayı.



Ulusal Széchényi Kütüphanesi
(Országos Széchényi Könyvtár)


Macaristan’ın ulusal kütüphanesi olan Széchényi Kütüphanesi, şaşılacak derecede büyük bir kitap koleksiyonuna sahiptir ve her milletin gıptayla bakmasına neden olacak bir kültürel zenginlik merkezidir. Kütüphanede ziyaretçilere 8 milyon parça yazılı basım sunulmaktadır.


Kütüphanenin temelleri 1802 yılına, bir Macar aristokratı olan Kont Ferenc Széchényi’nin tüm dünyayı dolaşarak Macar kitaplarını toplamasına dayanır. Széchényi’nin bağışladığı bu kaynaklara, zamanla diğer gönüllüler de katılınca, günümüzün bu çok gelişmiş kaynağı ortaya çıkmıştır.


Kütüphanenin zenginliğinin bir kısmı, sayılarla da ortaya dökülebilir: 2 milyon kitap, 330 bin cilt süreli yayın, 176 bin basılı müzik notası, 1 milyona yakın el yazması metin, 200 bin harita, 310 bin resim ve gravür, 24 bin işitsel kayıt ve 3 milyona yakın poster. Kısacası; Macar edebiyatının ve kültürünün tüm ayrıntıları, bu kütüphanededir.




Mátyás Kilisesi
(Mátyás-templom)


Temelleri 13. yüzyılda atılan bu şaheser; ismini, 15. yüzyılda bu kilisede iki kez evlenen ve kilisenin genişletilmesine katkıda bulunan Kral Mátyás Corvinus’tan almıştır. Kilise, 7 yüzyıllık tarihinin en zorlu dönemlerini ise 16. yüzyıl civarındaki Osmanlı işgali esnasında yaşamıştır: 1541 yılında Buda şehrinin ele geçirilmesiyle birlikte, kilise camiye dönüştürülmüş ve heykelleri, sunakları ve duvarları büyük zarar görmüştür. 145 yıl süregelen bu değişimin ardından 1686’da kilise tekrar Macarların eline geçmiştir. O günlerden bu zamana kilisenin kimi yapıları barok, kimi yapıları ise neo-gotik tarzda yenilenmiştir.


Mátyás Kilisesi’nde görmeniz gerekenlerden bazıları şunlardır: Kilisenin gotik özellikler taşıyan kulesi Béla Kulesi, 19. yüzyılda inşa edilen Macar gotik taş oymacılığının güzel bir örneği olan Meryem Ana Taçkapısı, barok Madonna heykelinin bulunduğu Loreto Şapeli, Frigyes Schulek tarafından tasarlanan kral III. Béla ve karısı Anne de Châtillon’un kalıntılarının bulunduğu mezar, 1893 yılında yapımı tamamlanan ve Bakire Meryem’in bir heykelinin bulunduğu erken dönem gotik altar, kilisenin renkli seramiklerle kaplı çatısı ve Meryem ile Azize Elisabeth’in yaşamlarının betimlendiği vitray pencereler.



Balıkçılar Burcu
(Halászbástya)



Ünlü Macar mimar Frigyes Schulek’in şehre armağan ettiği bir diğer eser de Balıkçılar Burcu’dur. Turistlerin gözdesi, şehrin en güzel manzaralarından birini sunan burç, Mátyás Kilisesi’nin önünden Tuna Nehri ve Peşte’ye doğru bakmaktadır. Şehrin savunmasında önemli rol oynayan balıkçılar loncasını onurlandırmak için 20. yüzyılda inşa edilen yapı; kule ve kemerlerden oluşmakta ve bulunduğu tepeden şehri selamlamaktadır. Kısa bir yürüyüş yapmak ve Buda ve Peşte’den güzel kareler yakalamak istiyorsanız, Balıkçılar Burcu gezisini tercih etmelisiniz. Macaristan kralı I. Stephen’ı at üzerinde resmeden bronz heykel de burada yer almaktadır.
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.12.2010, 22:22   #3
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Tozu Alınmamış Kent | Budapeşte(Macaristan)

Gellért Tepesi

Gellért Tepesi, Tuna Nehri’nden 140 m yüksekliktedir ve Buda yakasının önemli turistik destinasyonlarından biri olarak dikkat çeker. Söylentiye göre tepe ismini, Hristiyan yapmaya çalıştığı halk tarafından bir fıçıya konulup tepeden aşağıya fırlatılan piskopos Gellért’ten almaktadır. Nehrin kıyısındaki bu gizemli tepede, oldukça ilgi çekici duraklar bulunmaktadır. Gellért Hamamları, Mağara Kilisesi, Gellért Anıtı, Kale ve Özgürlük Anıtı en önemli noktalardan bazılarıdır.




Gellért Oteli
Hamamlar ve Kaplıcalar


Budapeşte’nin gördüğü turistik ilginin ana sebeplerinden birisi, şehirde bulunan hamam ve kaplıcalardır. Geçmişteki Osmanlı egemenliğinin en büyük kanıtlarından olan hamamları ile bu geleneği günümüzde de devam ettiren Budapeşte; bu sayede ününe ün katmıştır. Bahsi geçen hamam ve kaplıcaların en meşhurları ise Gellért Oteli’nde yer alanlardır.



20. yüzyılın başında Sezession stilinde inşa edilen Gellért Oteli, Gellért Tepesi’nin termal sularıyla can verdiği bir kaplıca merkezi durumuna gelmiştir. Otelin kompleksinde yer alan termal sularla oluşturulan açık – kapalı havuzlar; dinlenmek ve şifa aramak isteyen birçok kişinin favori mekânı hâline gelmiştir. Mermer sütunlar ve renkli mozaiklerle bezenen ana havuz, otelin en yoğun kaplıcasıdır.




Rudas Hamamı

Şehirdeki Türk hamamlarını da unutmamalı. Gellért Tepesi’nden aşağıya inildiğinde Erzsébet híd (Erzsébet Köprüsü) yakınlarında ve Margit híd (Margit Köprüs) civarında Türk stili hamamlar bulunmaktadır. Bunlardan ilki 1550 yılında Osmanlılar tarafından inşa edilen Rudas Hamamları’dır. Rudas Hamamları, 10 m yarıçapındaki kubbesi ve sekizgen havuzuyla dikkat çekmektedir.




Király Hamamları



Margit híd ile Kale Tepesi arasındaki Király Hamamları ise şehrin bir diğer ünlü hamamıdır. 1565 yılında Buda valisi Arslan Paşa tarafından yapımına başlanan hamam, Sokullu Mustafa Paşa döneminde bitirilmiştir. Rudas Hamamı gibi kubbeye ve sekizgen bir havuza sahiptir.


Margit Adası
(Margit-sziget)


B
uda ve Peşte yakalarının ortasında, Tuna Nehri’nin üzerinde; şehir gürültüsünden ve kalabalığından kaçmak isteyenlere rekreasyonal mekânlar sunan Margit Adası bulunmaktadır. Şehrin tarihine bakıldığında, 2.5 km uzunluğundaki bu adanın aristokratların ve zenginlerin dinlence yeri olduğu göze çarpmaktadır. Günümüzde de yeşil atmosferi, piknik alanları, araç trafiğine kapalı yürüyüş ve bisiklet yolları ile Budapeşte sakinlerinin gözde sayfiye merkezidir.




Ada, tarihi ibadet merkezleri ve kaplıcalarıyla da epey ünlüdür. 13. yüzyıl tarihli Dominikien Kilisesi’nin kalıntıları, 14. yüzyıl tarihli Fransisken Kilisesi’nin kalıntıları, kökleri 11. yüzyıla kadar uzanan Aziz Mikâil Kilisesi, 1973 tarihli 100. Yıl Anıtı, yemyeşil Japon Bahçesi, termal kaynakların üzerinde kurulu Palatinus Su Parkı ve belirli aralıklarla müzik çalan 1936 yapımı Bodor Kuyusu.
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.12.2010, 22:48   #4
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Tozu Alınmamış Kent | Budapeşte(Macaristan)

Peşte Yakası


Budapeşte’nin modern merkezi, Buda’nın karşı kıyısındaki Peşte’dir. Buda, tarihi destinasyonları ile dikkat çekerken; Peşte; eğlence merkezleri, resmi kurum binaları, müzeleri, işlek caddeleri ve bulvarlarıyla gözleri doldurur. Ayrıca şehrin göz bebeklerinden olan Aziz István Bazilikası, Macar Parlamentosu, Váci Utca, Macar Ulusal Müzesi ve Devlet Opera Binası; bu yakada bulunmaktadır.



Macar Parlamentosu
(Országház)

Tuna Nehri’nin kıyısında tüm heybetiyle dikilen yapı, Macar Parlamentosu’dur. Ülkenin bağımsızlığını ve gücünü vurgulaması için yapımına karar verilen Imre Steindl’ın projesi, 1885 – 1904 yılları arasında hayata geçirilmiştir ve günümüzde şehrin en güçlü ve karakterli sembollerinden biri hâline gelmiştir. Yapımında bin kişi çalışmış; 40 milyon kiremit, yarım milyon değerli taş ve 40 kilo altın kullanılmıştır. Macar Parlamentosu, eşi benzeri olmayan bir görkeme sahiptir.



Bina, nehir boyunca 268 m uzunluğundadır ve dış cephesindeki beyaz neo-gotik kuleler ve kemerleriyle ışıl ışıl parlamaktadır. Dış tasarımda, ayrıca, Macar hükümdarları ile komutanlarının heykelleri kullanılmıştır. İç tasarım ise büyüleyici bir güzelliğe sahiptir. 20 km uzunluğa ulaşan koridorlar, 96 m yüksekliğindeki merkezi kubbe, 691 oda, 152 heykel, 27 kapı, 29 merdiven seti, 13 asansör, 200’den fazla çalışma odası ve yarım milyon eser içeren kütüphane; Macar Parlamentosu’nun büyüklüğünü sayılarla anlatmak için kullanılabilecek sadece birkaç unsurdur.




Parlamento, mimari bir kusursuzluğun yanı sıra adeta bir güzel sanatlar cennetidir de. Girişteki Béla Markup ve József Somogyi’nin eserleri olan iki aslan figürü bulunmaktadır.Tavanda Károly Lotz’un Macaristan’ın Zaferi freski yer almaktadır. Binanın asıl heyecan yaratan bölümleri; Kubbeli Salon, Ulusal Oturum Odası, Delegasyon Odası, Başbakanlık Ofisi, Kongre Salonu veMunkácsy Odası’ndaki Mihály Munkácsy’nin ünlü eseri Zafer’dir.




Özellikle resmi törenlerin düzenlendiği Kubbeli Salon, 16 sütun üzerinde durmaktadır ve 96 m yüksekliğindedir. Altın sarısı tavanı, bu büyük salonu aydınlatmakta; sütunların üzerindeki 16 hükümdar heykeli ise salonun adeta koruyuculuğunu üstlenmektedir.



Aziz István Bazilikası
(Szent István-bazilika)

Parlamento’nun bir iki sokak güneyinde şehrin en büyük kilisesi Aziz István Bazilikası yer almaktadır. Parlamento Binası gibi, bu yapı da 96 m’lik yüksekliğe sahiptir ve şehrin hemen her noktasından görülmesi oldukça kolaydır. İlk Macar hükümdar olan István’ın (MÖ 975 – 1038) onuruna yapılmış ve 54 yıllık yapım süresinin ardından 1905 yılında tamamlanmıştır.



Neoklasik stilde yapılan bazilikanın planı Yunan Haçı olarak tasarlanmıştır. 1 kubbe ve 2 adet çan kulesinden oluşmaktadır. Kuzey kule, 9 tonluk çanıyla Macaristan’ın en büyük çanına sahiptir. Bazilikanın mozaikleri, duvarlarındaki resimler, kral hazineleri, aziz heykelleri ve neo-rönenans tarzındaki kubbesi görmeniz gereken özelliklerinden sadece birkaçıdır. Birçok kişi için burasının oldukça kutsal sayılmasının bir sebebi daha bulunmaktadır: Aziz István’ın mumyalanmış sağ eli; Kutsal Sağ El Şapeli’nde görülebilmektedir.
Bazilikanın kubbesindeki manzara platformuna ücret ödeyerek çıkabilirsiniz. Merdiven veya asansörle çıkılan kubbe, güzel bir Budapeşte manzarası sunmaktadır.



Váci Caddesi
(
Váci Utca)



Modern şehir merkezinin kalbi ise kaliteli restoranlar, kafeler ve mağazaların sıralandığı Váci Caddesi’dir. Tarih dolu Budapeşte gezisinin arasına biraz da dinlence ve eğlence molası sığdırmak isteyenler burada buluşur. Gerek yerli halk, gerekse turistler; yarısı trafiğe kapalı olan bu caddedeki mekânlarda hoşça vakit geçirmektedirler. Ünlü modacıların mağazalarının da yer aldığı cadde, alışveriş meraklıları için bir merkez durumdadır.


18. yüzyıl civarında şekillenmeye başlayan cadde; 19 ve 20. yüzyılla birlikte mimari açıdan zenginleşmiştir. Burada birbiri ardına inşa edilen farklı stillerdeki binalarla birlikte, cadde, yavaş yavaş seçkin bir atmosfere kavuşmaya başlamıştır. Binaların ardından lüks mağazalar da buraya eklenince, Váci Utca, iyiden iyiye elit bir havaya bürünmüştür. Günümüzde hem bu seçkin havayı solumak hem de kafe, bar ve restoranların tadını almak isteyenler buraya akın eder.



Cadde çevresinde görebilecekleriniz arasında ise şunlar bulunmaktadır: Tarihi Vörösmarty Tér Metro İstasyonu, bugün içinde ağırlıklı olarak mağazaların ve ofislerin yer aldığı Klotild Sarayları, 13. yüzyıl tarihli Aziz Mikâil Semt Kilisesi, kentin 3 katlı ana pazarı Központi Vásárcsarnok ve Budapeşte’nin en ünlü kafesi olduğu iddia edilen Gerbeaud Cukrászda; Váci Utca’nın görülmeye değer duraklarından bazılarıdır. Cadde, Erzsébet híd (Erzsébet Köprüsü) ve Szabadsag híd (Özgürlük Köprüsü) ile Buda’ya bağlanmaktadır.



Devlet Opera Evi
(Magyar Állami Operaház)



V
áci Utca’dan kuzeydoğuya doğru ilerlediğinizde, 15 – 20 dakikalık bir yürüyüş sonunda başka bir şaheser olan Devlet Opera Evi’ne ulaşırsınız. Budapeşte’de sanata verilen değerin ve halkın sanata olan ilgisinin en açık göstergelerinden biri, neo-rönesans stili Macar Devlet Opera Evi’dir.




Macar müziğinin ve dansının merkezi, 1875 – 1884 yılları arasında mimar Miklós Ybl’nin tasarımıyla ve Avusturya – Macaristan imparatoru Franz Joseph’in gözetiminde inşa edilmiştir. Neo-rönesans tarzındaki bina, iç dekorasyonunun zenginliğiyle adeta bir güzel sanatlar başyapıtıdır. Zamanın ünlü sanatçıları Bertalan Székely, Mór Than ve Károly Lotz’un resimleri, heykelleri ve freskleri; salonların duvarlarını süslemektedir. Koltuk kapasitesi olarak çok büyük olduğu söylenemese de mimari ve akustik özellikleri açısından dünyanın en iyileri arasında yerini almıştır. Mükemmel bir ses deneyimi ve görsel güzellik sunan Operaház’da devlet opera veya balesinden bir gösteri izlemek ayrı bir keyiftir.



Binanın önünde ise Macar resmi marşının bestecisi Ferenc Erkel ile en ünlü Macar besteci Franz Liszt’in heykelleri; operaya gelenleri selamlamaktadır.



Macar Ulusal Müzesi
(Magyar Nemzeti Múzeum)



Şehrin en etkileyici müzesi, işlek Váci Caddesi’nin bir iki sokak kadar kuzey paralelinde, Múzeum Caddesi üzerinde yer almaktadır. 1802’de Kont Ferenc Széchényi’nin ülkeye milli bir müze kurulması kaydıyla bağışladığı koleksiyon, bu müzenin temellerinin atılmasını sağlamış; bu sebeple 1802 yılı Macar Ulusal Müzesi’nin kuruluş yılı olarak kabul edilmiştir.



1807’de ise parlamentonun aldığı bir kararla, halkın bu müzeye eser bağışında bulunması istenmiştir. 1846 yılında müze, Mihály Pollack’ın dizayn ettiği şimdiki neo-klasik binaya taşınmıştır. Yapının görsel güzelliği; heykeller, resimler ve mozaiklerle zenginleştirilmiştir. Son 150 yılda birçok heykelin dikildiği müze bahçesi ise hâlen Müze Festivali’nin merkezidir.



3 katlı müzenin kalıcı sergilerinden bazıları şunlardır: Modern ve Çağdaş Tarih, Macaristan Topraklarında Yaşayanların M.Ö. 400.000'den M.S. 804'e Tarihi, Taç Giyme Töreni Kıyafetleri, Roma Taş İşlemeciliği. Müzenin en çok ilgi gören parçalarından biri ise Mozart’ın Klavseni’dir. Klavsen (klavyeli ve telli bir çalgı), baba Mozart tarafından oğlu Wolfgang Amadeus Mozart’a dâhi müzisyenin boş zamanlarında kullanması için hediye edilen enstrümandır.
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.12.2010, 23:07   #5
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Tozu Alınmamış Kent | Budapeşte (Macaristan)

İki Yakayı Birbirine Bağlayan Köprüler



Ortasından nehir geçen bir şehir için köprülerin değeri azımsanamayacak kadar fazladır. Budapeşte şehri de bunun en güzel örneklerinden biridir. Buda ile Peşte yakaları arasındaki ulaşımın kolaylaşması için Tuna Nehri üzerine 8 adet köprü inşa edilmiştir. Bunların bir kısmı II. Dünya Savaşı zamanında yıkılmış olsa da tekrar yapılarak kent sakinlerinin hizmetine sunulmuştur. Köprüler, kuzeyden güneye doğru şöyle sıralanır:


Megyeri Köprüsü: Yapımı 2008’de sona eren köprünün uzunluğu 1.862 m’dir ve şehrin en kuzeyindeki köprü olarak dikkat çekmektedir.



Árpád Köprüsü: Árpád Köprüsü 1950 yılında tamamlanmıştır. 928 m uzunluğundadır ve Margit Adası’nın üzerinden geçer.



Margit Köprüsü: 1876’da tasarlamış, II. Dünya Savaşı esnasında havaya uçurulmuştur. 1948’de yeniden inşa edilen köprü, 607 m uzunluğa sahiptir ve Margit Adası’nın en güney ucunda yer almaktadır.



Széchenyi lánchid Köprüsü (Zincir Köprüsü): Şehrin en estetik köprüsü de II. Dünya Savaşı’nda zarar görmüş olan Széchenyi lánchid Köprüsü’dür. 1849’da tasarlanmış fakat 1945’te bombalarla yıkılmıştır. Köprü, 1949’da yeniden inşa edilmiştir ve 380 m uzunluğundadır. Bu köprü, Buda yakasındaki Kale Tepesi ile Peşte’nin tarihi semtlerini birleştirmektedir.





Erzsébet Köprüsü:1903’te inşa edilen fakat II. Dünya Savaşı’yla birlikte 1945’te yıkılan 380 m’lik köprüyü; 21 Kasım 1964’te Pál Sávoly yeniden tasarlamıştır.

Özgürlük Köprüsü: 1896 tarihinde inşa edilen eser,334 m uzunluğundadır ve 1945’te yıkılıp 1946’da yeniden yapılarak kullanıma açılmıştır.


Petofi Köprüsü: Eylül 1937’de inşa edilmiştir. 514 m uzunluğundaki yapı, II. Dünya Savaşı esnasında yerle bir olmuş ve 1952’de tekrar yapılmıştır.



L
ágymányosi Köprüsü: 494 m uzunluğundadır ve 1995’te kullanıma açılmıştır.

__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.12.2010, 23:17   #6
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Tozu Alınmamış Kent | Budapeşte (Macaristan)

Gül Baba ve Türbesi


Gül Baba (asıl adı Cafer; ö. 01.09 1541) bir Bektaşi Babası, derviş ve şair olmaktadır. Doğum yeri Amasya'nın Merzifon ilçesidir.
Osmanlı Kanuni Sultan Süleyman etkileyen ve avrupa taaruzlara katılan bir önemli Bektaşi Babası olmaktadır. Hayat yolu Evliya Çelebi tarafından yazılı kaynaklara geçirildi. Gül Baba'nın Budapeşte’de türbesi ve heykeli bulunuyor. Başından gülü elinden ise tahta kılıcı eksik olmazmış. Şir okunca ve savaşlarda başının üstünde bir gül taşıdığı için Gül Baba diye anıldığı rivayeti nesilden nesile iletilir.



1481' de II. Bayezid döneminde Galata' nın üstleri, Perşembe Pazarı' nın Voyvoda Konağı' nın yukarılarına düşen bölge, sık ağaçlarla kaplı ve avlanmaya müsait bir bölgedir. Sultan II. Bayezid mevsim kış olmasına rağmen bu bölgede avlanırken, bir av dönüşünde, günlerini, yetiştirdiği gül fidanları arasında ibadetle geçiren Gül Baba' ya rastlar. Gül Baba' nın kendisine sarı ve kırmızı güller sunmasından memnun olan Sultan, kendisinden dileğini sorar. Adını yetiştirdiği güllerden alan Gül Baba, bahçesinin ilerisindeki tepeyi göstererek, "Bu tepeye, mekteb-i irfan tesis ile, orada okuyup yazanları hizmet-i hümayununda istihdam eyle, vakti gelince devletine lazım olur" der. Sonuçta devlete görevli yetiştirmek amacını güden Galata Sarayı kurulmuş olur.



Sayısız savaşa katıldıktan sonra, 1526 yıllında Kanuni’nin daveti üzerine Gül Baba Budin seferine katılıyor 1531 yılında Budine gelmis ve 10 yil burada yasamistir. 1 Eylül 1541 yilinda Vefät etmistir .2 Eylül tarihinde 200 bin kişinin cenaze namazina katildigi bilgileri Evliya Çelebi'den sözlü gelenekden yazılı kaynaklara dökülür.Yalniz Türkler tarafindan degil ayni zaman Macarlar tarafindanda cok sevilen va Halen Macaristanda Gül Baba adiyla yasatilan efsanevi bir kisiliktir Ayni isimle bir macar filmide mevcuttur.Evliya Çelebi, elinde büyük bir tahta kılıçla savaşlara katılan Gül Baba'ya bu lâkabın verilmesine, daima bir gül taşımasının sebep olduğunu da belirtmiştir.



Gülbaba Budapeştenin bir yüksek tepeye gömülür ve tepeye "Gültepe" adı verilir((Macarca. Rózsadomb) . Türbesinin yanına yaptırılan Gülbaba Bektaşi Tekkesi, 1686 yılında yıkıldı. Bir diğer kaynağa göre Gül Baba' nın iki mezarı daha vardır. Bunlardan bir tanesi, Galatasaray Lisesi' nin arka bahçesindedir ve sembol mezardır. Asıl mezar ise Boğazkesen' den Tophane' ye inen yolun sağında bulunan Gülbaba sokağındaki caminin avlusundadır. Mezar I. Abdülhamit zamanında onarılmış ve başına kitabeli bir taş dikilmiştir.



Ordu sefere çıktığında, Osmanlı Yeniçeriler döneminde, askerlerin ruhlarını güçlendirmek için dervişler, saz ozanları de sefere katılıyor, mola zamanlarında dualar okunuyor, destanlar söyleniyordu. Dervişler, saz ozanları gerektiğinde silâhlanıp savaşa da katılıyorlardı. Gül Baba, savaşlara katılan dervişlerden biriydi. Hacı Bektaş Veli Yeniçeriler için pir olatak kabul ediliyor ve dolaysıyla Yeniçeriler Bektaşi dervişlerine derin şekilde saygı gösteriyorlardı.
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.12.2010, 23:45   #7
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Tozu Alınmamış Kent | Budapeşte (Macaristan)

Ellerine sağlık, teşekkürler Başakça...

* * *

Yine güzel şehirlerden biri...

Önemli binaları göz kamaştırıcı..

Macar Parlamentosunun yapımında; yarım milyon değerli taş ve 40 kilo altın kullanılmış...

Bizimkiler de TBMM de ceylan deresi koltuklarda otursunlar bakalım...

__________________



Tüm katılımcı arkadaşların okumasını rica ediyorum... Lütfen Tıklayınız..
* * *
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.12.2010, 23:52   #8
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Tozu Alınmamış Kent | Budapeşte (Macaristan)

Geceside en az gündüzü kadar güzel olan bir şehir.

Real, forumu toplayıp bir gün sosyal sorumluluk babında, şu şehrin tozunu almaya gidelim mi?


Ellerine sağlık Başakça... Güzel çalışma olmuş...
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 28.12.2010, 00:01   #9
Çevrimdışı
Lilium
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Tozu Alınmamış Kent | Budapeşte (Macaristan)

Ne kadar güzel, gösterişli yapıları var.

Macar Parlementosu ve Opera Evi çok harika görünüyor.


Gündüzü ayrı gecesi ayrı güzel.


Çok güzel bir konu olmuş.


Ellerine sağlık Başakça...
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Lilium'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.12.2010, 19:20   #10
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Tozu Alınmamış Kent | Budapeşte (Macaristan)

Nostaljik bir şehir.

Ellerine ve emeklerine sağlık Başakça.


Varşova, Prag ve Budapeşte şehirlerini hazırladın başkent olarak. Arada Slovakya'nın başkenti Bratislava sıkışıp, eksik kalmış. Benden söylemesi


  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz LaLe'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
alınmamış, budapeştemacaristan, tozu


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 03:52.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.