23.09.2013, 13:01 | #1 |
Çevrimdışı
|
Ruh Burkuntularım...
" Devlet vermiş hakkımızda fermanı, ferman padişahın dağlar bizimdir"
Günümüzde insanların ukba'yı es geçip, ikbalin hayalini kurduğu, yalakaların her mekana hakim olduğu günümüzde, atanmışının da, seçilmişinin de zihniyetinin pek değişmediği sevgili ülkemde, kıçının altına makam koltuğu verilen zevatın değiştiğine ender şahit olduğum sevgili ülkem... İnsanların insanlara mevki ve makamlarından dolayı değil, taşıdığı ve diğer insanlara yansıttığı insani yönüyle saygı duydukları, istikbale ait bir beklenti içinde olunmadığı, hasbel kader bir makama gelmiş insanların etrafında pelesenk olunmadığı özlem ufuklarından selam ve saygılarımı sunmak istedim... Sınıfsızlığın mümkünatsızlığına olan kesif inancıma rağmen, sınıfsızlık özlemine yatırıyorum düşlerimi... Ve umuyorum ki; böyle bir ülkeyi görerek gözlerimi kapatırım bu dünyaya. Sevgili Ülkem; çalarak ve sömürerek zenginleşen, esasında yüzlerine tükürülmesi gerekirken, aksine itibar gören insanların olduğu zeminlerde bulunmak ve yaşıyor olmak bana zül geliyor... Sevgili Ülkem; şairinde söylediği gibi " Sana ben aç çocukların gözlerinde vuruldum" Seni ben; soğukta sıcakta kazma kürek sallamaktan nasırlaşmış elleriyle evine ekmek götüren mütebessim yüzlü işçilerin onurlu duruşlarında sevdim... Ululemre itaat ve biat kültürüyle uyuşturulmuş, bu iki kelimenin gerçek ruhaniyetinden uzak, zavallılaşmış, zavallılaştırılmış, yığınlara inat, ne kapitalizme, ne komünizme ve nede faşizme, hasılı kelam süfli hiç bir beşeri ideolojinin esiri olmayan, onları elinin tersiyle itebilen, hepsininde insanı ve insani değerleri sömüren birer araç olduğunun idrakinde, insan olmanın ve insan kalabilmenin hiç olmazsa asgari müştereğinde, senle buluşmayı, senle halleşmeyi bilsen ne kadar özledim... Bak yine serseri başımı alıp dağlara vuruyorum kendimi. İtliğin, puştluğun, hesapsızlığın ve özgürlüğün dağlarına, dingin dağlara... Sana selam olsun sevgili ülkem... İkibinonuçündokuzuncuayınınyirmibiri Tanıdık
__________________
Bizde bilirdik kıkırdak fıkırdak olmasını...Ama kalbe en güzel hüzün yakışıyordu, bizde onu bastık sinemize...
Tanıdık |
23.09.2013, 13:47 | #2 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Ruh Burkuntularım...
MÖ den öncemiydi sonramı Memik emmi süte suyu katıyormuydu Henüz bilmediğim demlerdi. İbibikler ötermiydi, sütler kaymak tutarmıydı onuda bilmiyorum Ama güfte sahibi inanarak söylüyordu İbibikler öter ötmez, sütler kaymak tutar tutmaz ordayım. Saftım, henüz bilmiyordum, Yani puştluğu bilmiyordum Ne zaman ki pazardan aldığım Tereyağının içinden turp çıktı, Aha işte o zaman vayy dedim kendi kendime Safım ya, dedimki yanlışlıkla öyle olmuştur, Gidip turpun parasını ödeyeyim. Hay aklıma turp suyu sıkayım, Saflığında bu kadarı Eee nereden bilirdim ki, köyden henüz yeni gelmiştim. Henüz insanların birbirine Madik attığınıda öğrenmemiştim. Sanırım MÖ den önceydim Benim zamanımda naber, nassın yoktu, Benim zamanımda yavukluyla, Aradaki ulak vasıtasıyla haberleşilirdi, Benim zamanımda kızlar yataklara gürpeden girmezlerdi Ciddi ciddi korkulduğu dönemlerdi vesselam. O zamanlar ne Nuri ALÇO' lar bilinirdi, Nede tecavüzcü Coşkun' lar, Dedim ya hepimiz saftık... Yavukluyla yüzyüz gelindiğinde Bukalemun gibi renga renk olurduk Sevdiğin, gönül verdiğin hatun Sağa sola yeşil ışıkta yakmazdı, Bir sen olurdun onun hayatında, Birde o olurdu senin hayatında. Kahpelik yoktu, hakkaten yoktu, İhanet nedir bilinmezdi, Sevildi mi tam sevilirdi, Dedim ya kahpelik henüz keşfedilmemişti Satılmalar, satılmalar... Bu şarkı da nereden çıktı şimdi, Ne demekti, ömrümüzün son demi, Belli ki cahilliğim henüz gitmemişti, Bir yerlerden birisi, Lan oğlum, saflığı bırak artık diye seslendi, Ne sevgisi, ne aşkı dedi. Etrafına bir baksana, Milletin eli bilmem kimilerinin, bilmem nerelerinde, Aha dedim yine, Sanki dünyayı yeniden keşfetmiştim. Ne fark eder dedim sonra, Puştça uyanık olmaktansa Safça aşık olmak en iyisiydi, Ha MÖ den önce, ha MÖ den sonra, Esmeray' ın söylediği gibi, Sende unutma beni, unutamam seniiiii... İKİBİNÖNÜÇYILININDOKUZUNCUAYININYİRMİİKİSİ Tanıdık
__________________
Bizde bilirdik kıkırdak fıkırdak olmasını...Ama kalbe en güzel hüzün yakışıyordu, bizde onu bastık sinemize...
Tanıdık |
23.09.2013, 14:56 | #3 | |
Çevrimdışı
|
Cevap: Ruh Burkuntularım...
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim... Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim... |
|
23.09.2013, 15:16 | #4 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Ruh Burkuntularım...
Hı hı.. Bulursam neden olmasın...Gökkkubenin altında herkese yer var...
__________________
Bizde bilirdik kıkırdak fıkırdak olmasını...Ama kalbe en güzel hüzün yakışıyordu, bizde onu bastık sinemize...
Tanıdık |
23.09.2013, 19:55 | #5 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Ruh Burkuntularım...
İlk yazıda dil biraz ağır kaçmış hani Divan edebiyatındaki şairler, yazarlar gibi hafiften ağdalı bol teşbihli bir dil olmuş ama fena değil.ikincide dil sadeleşme aşamasına geçmiş
Eski zamanlarda böyle teknolojide yokmuş.İnsanlar üç sokak ötedeki akrabasına kalmaya gidermiş.Şimdi her şey meydanda olduğu için eski zamanların saf temiz aşkları,saf temiz dostluklar yok olmuş. Sanırım bakış açıları değişince dostluklarda,aşklarda değişmiş Ellerinize,yüreğinize sağlık. |
23.09.2013, 22:51 | #6 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Ruh Burkuntularım...
Kim daha güçlüyse hep odur haklı; İnanmayan dinlesin bu masalı...
Kuzu kurda aşık olmuş. Sonra kurt "Bende seni seviyorum gel benimle dağlarda yaşayalım" demiş. Kuzu hiç düşünmeden kabul etmiş tabii ama dağa çıkınca kurt kuzuyu yemiş. Kuzunun son sözü "Seni seviyorum" olmuş. Kurdunda son sözü"Bende seni seviyorum ama aşk karın doyurmuyor be kuzum" olmuş" Ne alaka bilmiyorum,şiiri okurken aklıma geldi birden
__________________
"Ama gerçek, aziz dostum, can sıkıcıdır." |
24.09.2013, 00:26 | #7 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Ruh Burkuntularım...
Ne çok şey öğretilmiş ve inanmışız safça.
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan.. |
25.09.2013, 12:17 | #8 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Ruh Burkuntularım...
Eylülün yirmi beşi Güneyde bir yerde O zamanlar nüfusu onbini bulmayan Şirin bir ilçede gelmişim dünyaya... İyimi etmişim kötümü, Nereden bilebilirdim ki o zamanlar Daha yeni ceee demiştim dünyaya Eskiden ismine müvezzi dedikleri Günümüzde PTT dağıtıcısı olan Bir baba ile ev kadını olan bir ananın En sonuncu çocuğu olarak teşrif etmiştim Gel zaman git zaman, Adına zaman dedikleri kavram Farkında olmadan büyütmeye başlamış Bölgem netameli, kaşındığında Kanatılmaya müsait yaraları olan bir bölge Bu garip daha ondörtlü yaşlarında başlamış siyasete Karanlık mahfillerce uzanan eller ayrılık tohumları Ekmiş toprağına, O çok sevdiği, aşığı olduğu ilçesi ve insanlarıyla Başlamış bir hengame ... Önceleri Kürt Türk diye kavgalara tutuşturulmuşlar, Sonrasında sağcı solcu, Zahir tutmamış ki maya, Bir kezde Alevi Sünni diye çatıştırmışlar... E malum ülkenin bunca çalkantısının ardından Netekim kenan ve avanesinin darbesi, Garip zaten bir Cunta yılında açmıştı Gözlerini dünyaya, tamda delikanlılık çağında Yine bir darbeye şahit olmuş... Ah şu sonbahar, ah şu Eylül Hazan ve hüzün mevsiminde doğandan Ne beklenir ki? Yine içimde tarifsiz sıkıntılar, Yine iç çekmeler, Yine hüzün... Hani artık başlar ya, Dallarından kopmaya yapraklar, İnsanın dallara kızası geliyor, Niye tutmaz, tutamazsınız yaprakları da, Bir rüzgara feda edersiniz... Şimdi yine bir seneyi devriyesinde Dünyaya gelişimin İmkansızı başarıp, Yalnızlığımdan, yalnızlığın dehlizlerine kaçmak istiyorum... Ey dünya bağrında, en ücra köşende Bana münzevi bir yaşam sunmanı bekliyorum... ikibinonüçündokuzuncuayınınyirmibeşi Tanıdık
__________________
Bizde bilirdik kıkırdak fıkırdak olmasını...Ama kalbe en güzel hüzün yakışıyordu, bizde onu bastık sinemize...
Tanıdık |
25.09.2013, 12:22 | #9 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Ruh Burkuntularım...
Doğumuna ve siyasi yaşamına ışık tutan bir şiir olmuş Tanıdık...
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim... Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim... |
25.09.2013, 12:59 | #10 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Ruh Burkuntularım...
Hasan Hüseyin' in çok sevdiğim şiirini de, günün anlam ve önemiyle paylaşıyorum...
AKARSUYA BIRAKILAN MEKTUP incecikti gül dalıydı dokunsam kırılacaktı dokunmadım kurudu gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç ağaçlar bükmesinler n'olursun boyunlarını neden akşam oluyorum tren kalkınca kırlangıçlar birdenbire çekip gidince mendiller sallanınca neden tıkanıyorum öyle çok acımasız ki öyle birdenbire ki az önceki çiçekler nasıl da diken diken gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç o sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik bitti o elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz günler devlet alacağı, yıllar bir kadehcik buzlu rakı oyunlar oyuncaksı, oyuncaklar eski şarkı kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı nerde şimdi nerde şimdi, nerde o kan sarhoşluğu gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç Tanıdık
__________________
Bizde bilirdik kıkırdak fıkırdak olmasını...Ama kalbe en güzel hüzün yakışıyordu, bizde onu bastık sinemize...
Tanıdık |
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
burkuntularım, insan, insanların, sevgili, ülkem |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |