Başarı, başarmak,başarılı olmak,başarıyı yakalamak, başarıya koşmak....
Bazı insanlar başarı için herşeyi yapabilirler. Kötü şeyler, iyi şeyler....
Aslında bu çok derin bir konudur. Çocukluktan beri gelen bir duygudur bu. Diğerlerinden yüksek not almak, herkesten önce öğretmenin gözüne girmek. Türlü hilelere başvurup herkesin önüne geçmek....
Bir de masum yolunu düşünelim. Çok çalışıp, konuya hakim olmak, grup çalışmaları düzenleyerek hepbirlikte başarılı olmak. Grup olarak yüksek not alıp okulun gözde öğrencileri olmak. Hepbirlikte başarıyı yakalamak. Bir grup olarak başarılı olmak. Sabahlara kadar oturup uykunuzdan fedakarlıklar yaparak iyi bir iş çıkarmak. Bir basketbol takımı gibi. Birinciliğe hepbirlikte oynamak.
Aslında başarılı olmak tabii ki önemli ama daha önemlisi başarıyı nasıl elde ettiğinizdir. Gerçekten hakederek mi kazandınız, yoksa başkalarının hakkını yiyerek, hile ile mi yakaladınız bu başarıyı? Ve insanlar sizi tebrik ettiğinde ne hissediyorsunuz? Kendinizle gurur mu duyuyorsunuz? Yoksa birazcık olsun pişmanlığınız var mı? İşte bu başarıyı nasıl elde ettiğinize bağlı.
İçiniz de biraz korku varsa ve kendinize değil de başkalarına güveniyorsanız başarılı olamazsınız. Korku cesareti yok eder. Güvensizlik cesareti engeller. Aklınızı kötü yönde kullanırsanız hile yapmış olursunuz. Gerçek başarı değildir bu.
Gerçek başarı, insanın kendine olan güveniyle başlar. Sonra bildiklerini pekiştirmekle ve tabii ki yeni şeyler öğrenmekle. İnsan kendini devamlı geliştirirse başarıya giden yol önüne çıkar zaten. Takım arkadaşları varsa onların arkasında durmaktır başarı. Onları terketmemektir. Yardımcı olmaktır. Sadece kendini düşünen kişilerle yola çıkılmaz. Güven, takım arkadaşları arasında en önemli faktördür. Kendi başarısı için arkadaşını harcayan insanların kazandığı başarı kısa süreli olur. Bu sahte bir güçtür.
Başarının kazanma süreci çok önemlidir. Bazı şeyler kolay elde edilmez. İnsan üstü bir güç sarfetmeniz gerekebilir.
Bir çiçek yetiştiriyorsunuz... suyunu, yerini, saksısını çok iyi bilmeniz, kısacası o çiçeğin dilinden anlamanız gerekir. Yerini beğenmez, boynunu büküverir. Suyunu az verirsiniz solar, çok verirsiniz çürür...
"Vücutlarımız bahçemizdir. Niyetlerimizde bahçıvanımızdır." diyen William Shakespare'e katılmamak elde değil. Bize sunulan tüm olanaklar elimizde olduğu halde onları kullanamıyor sak bu bizim sorunumuz. İyi niyetli olursak dağlar bile önümüzde eğilir. Fırsatları kötüye kullanmamak, amaçlarımızı hiçe sayarak, başkalarını kullanarak başarıya adım atmak bir işe yaramaz. Ne kadar iyi düşüncelerle hareket edersek ulaştığımız başarı o kadar sağlam olur.
Ne güzel söylemiş canım Ata'm
"Hiçbirşeye ihtiyacımız yok. Yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır. Çalışkan olmak."
Kendimizi geliştirmek dışında hiçbirşeyi düşünmemeliyiz.Yani başka şeyleri kafaya takmayıp, sadece işimize odaklanmalıyız. Çalışkanlık buradan doğar. Kendimiz için çalışmalı, başka alışkanlıkları bırakmalıyız. Başka kişiler bizi ilgilendirmemeli.
İşte önemli olan ulaştığımız başarı değil, o başarıyı nasıl elde ettiğimizdir. Başarının kalıcı olması için iyi olan yolları tercih etmeliyiz. Hile ile dolu olan karanlık yolları değil.....
Mobil Sürüm ile Gönderildi