Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Forum Gerçek Özel > Benim Bölümüm | Yazarlarımız

Benim Bölümüm | Yazarlarımız Kendi ürettiklerimiz


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 21.12.2010, 23:55   #1
Çevrimdışı
Bahar
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Bahar'ın Sayfası

Seni özlemenin ne demek olduğunu bana sor, her dilde anlatabilirim sana, kitabını yazabilirim sayfalarca.Hiç kimse kavuşmanın güzelliğini sormasın bana, ben sana hiç kavuşmadım ki, anlatamam.Bilmiyorum dudakların nasıldır. Kor ateş gibi sıcak mı, yoksa kar ayazı gibi soğuk mu?Tenime değdiğinde dudakların ateş mi düşer bedenime, titrer mi yüreğim? Ben hiç dudaklarına dokunmadım ki, bilmiyorum.Bir kadını sardığında kolların, ürkek ceylânlar gibi nasıl sığınır kucağına, rüzgara kapılmış yaprak gibi nasıl titrer bir yürek?

Ellerin nasıl okşar bir bedeni, nasıl açar çiçekler sıcaklığınla tende, bilmiyorum. Hiç sana sarılıp yatmadım ki! Kısacası, tatmadım kavuşmayı anlatamam. Ama seni özlemenin şiirlerini yazabilirim. Anlatabilirim daldaki kuşa , denizdeki balığa.Özlemine dayanmayı öğrendim,yokluğuna katlanmayı,avunmayı öğrendim nasılsa, ustası oldum beklemenin tükenmek pahasına. Ama hiç kimse, kavuşmayı, iki ruhun birbirine karışıp sarmaş dolaş aktığı yatağın yorgunluğunu sormasın bana , anlatamam.
Çünkü seninle ben, aynı toprakta doğmuş, sularında hasretleri taşıyan başka denizlere koşan iki ırmağız. Birbirimize uzak şehirlerde tüketirken yılları aynamızda masmavi gökleri yansıtırız. İşte onun için iki dere nasıl karışır birbirine nasıl sığar
iki nehir bir yatağa sorma bana, ben seninle hiç aynı yatakta coşmadım ki, bilmiyorum. Sen bana yalnızca özlemeyi sor. Allah şahidimdir; kurda kuşa, dağa taşa bile anlatabilirim.

Sen uzaktaki yakınım; Ben ise vuslatlara yabancıyım…

S.G.

Not; Yazı bana aittir...
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Bahar'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.12.2010, 23:56   #2
Çevrimdışı
Bahar
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Aşçı

Lokantaya yeni işe başlayan garson merakla pencere kenarındaki masada sessiz sedasız oturan kızıl saçlı kadına bakıyordu.
Tam masaya gitmek için adım atmışken, şef garson omzundan tutarak;
-Gitme o masaya, dedi.
Garson merakla;
-Ama neden müşterinin siparişini almayacak mıyım?
Şef garson;
-O müşterimiz her gün gelir o masada biraz oturur ve yemek yemeden çeker gider, sen masaya gitme boşver!
Garson;
-Kim bu kızıl saçlı kadın sen tanıyor musun diyerek, meraklı bakışlarla şef garsona baktı.
Şef garson derin bir iç çekti, yüzünü birden hüzün kaplamıştı. Söze nerden başlayacağını bilmiyordu;
-Yıllar önceydi…

...

Kadın öğle yemeği için çalıştığı işyerinden çıkmış kendine uygun bir mekan arıyordu. Sağa sola bakınarak yürümeye devam etti. Genelde salaş yerlerde yemek yemeyi severdi. Çok farklı lezzetleri o tarz yerlerde
daha kolay bulabiliyordu. Bir kere gittiği yere ikinci kez gitmeme gibi bir alışkanlık edinmişti kendine.
Yolun karşı tarafında ilginç bir lokanta dikkatini çekti. Bu lokantanın ilginçliği c***** yazılan yazıdan kaynaklanıyordu. ‘’Burada yemek yiyen ikinci kere gelip yemek yemez’’. İlginç bir o kadarda
merak uyandıran bu yazıyı okurken tebessüm etmişti. Hiç zaman kaybetmeden lokantadan içeriye girdi.
içeriye bir göz attı kendine oturacak uygun bir yer bakarken bir yandan da o derinden gelen müzik sesine
dikkat kesilmişti. Cam kenarında bir masada karar kılarak sandalyesine oturdu. Lokanta gri tonların ağırlıkta olduğu dekorasyonu, şatafatsız görüntüsüyle hayranlık uyandıracak kadar sade bir görüntüye sahipti.

Lokantanın garsonu elinde yemek listesiyle masaya yaklaştı.
-Buyrun efendim ne arzu edersiniz?
-Listeye bir göz atayım size haber veririm, dedi kadın.

Listeye iyice inceledi ama hepsi nerdeyse daha önce denediği yemeklerdi .Garsona gelmesi için işaret yaptı.

-Sizden bir şey rica edebilir miyim?
-Tabi efendim buyurun.
-Ben bu yemeklerin nerdeyse hepsini daha önce tattım. Daha farklı bir yemek tatmak isterdim.
Acaba aşçınızı buraya çağırmanız mümkün mü? diye sordu ve merakla garsonun vereceği cevabı bekledi.
Garson;
-Ben gidip aşçıya bir sorayım böyle bir taleple ilk defa karşılaşıyorum o yüzden sormadan bir şey söyleyemem, dedi.

Kadın heyecanla alacağı cevabı bekliyordu. Aradan 15 dakika gibi bir zaman geçti. Garson geldi ve;
-Hanımefendi aşçımız masaya gelemeyeceğini ama bir isteğiniz varsa not yazmanızı ve benim kendisine
İletmemi istedi.
Kadının yüzü hafiften asıldı ve çantasından kağıt kalem çıkararak şu notu yazdı.

Sayın Şef Aşçı,

Bana öyle bir yemek yapın ki! Yaptığınız yemeği başka biri yaptığında aynı tadı veremesin.

Garson notu alıp hemen mutfağa götürdü. Kadın ilk defa böyle bir şey yapmıştı ve sonucu ne olacak diye
merakla beklemeye başlamıştı.

Şef aşçı mutfakta sağa sola emirler yağdırıyordu. Garson aşçıya yaklaşıp notu uzattı.
Aşçı notu okurken yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. Böyle bir talep ilk defa geliyordu ve bu talep onu bir hayli
şaşırtmıştı. Genelde yemekleri yardımcıları yapar o ise yapılanları denetler ve mutfağı organize ederdi.
İçinde garip bir merak uyandı. Notu yazan kişiyi görmek için mutfakla lokanta arasında bulunan küçük pencereden lokantanın içini gözleriyle taramaya başladı. Pencerenin kenarındaki masada oturan kızıl
saçlı kadına gözleri takıldı. İçinde garip bir duygu hissetti. ‘’Notu o yazdı’’ dedi kendi kendine…
Ona bugüne kadar hiç denemediğim tarifi olmayan doğaçlama farklı tatta bir yemek yapmalıyım diyerek
hemen işe koyuldu.
Aşçı her türlü malzemeyi içinden geldiği gibi kullanarak bugüne kadar hiç yapmadığı bir yemek yapmıştı.
Yemeği yaparken sadece o yemeği bekleyen kızıl saçlı kadına ve yemeğinin ona vereceği farklı tada odaklanmıştı. Garsona seslendi;
-Yemek hazır müşteriye servis yapın hemen!
-Tamam şefim, diyerek garson yemeği alıp mutfaktan çıktı.

Kadın garsonun elinde tabakla geldiğini görünce gülümsedi.
Garson;
-Hanımefendi yemeğiniz biraz gecikti özür dilerim. Aşçı yemeği bizzat kendi yaptı o yüzden beklettik sizi.
-önemli değil rica ederim. Beklemek keyifliydi, dedi kadın. Teşekkür ederek garsona yemeği tatmak için eline çatalı aldı. O sırada aşçı küçük pencereden merakla kadının yemeği tattığında yüzünde oluşacak ifadeye bakıyordu. Kadın yemekten bir parça alarak ağzına koydu ve gözlerini kapatarak yemeğin tadını almaya çalıştı.
Ağzına çok hoş çok farklı bir tat yayılmıştı. Bu tadı daha önce hiçbir yemeği yerken almamıştı. Gözlerini açmak
istemiyordu. Dilinde, ağzının içinde hissettiği o tat beyninin kıvrımlarına kadar ulaşmış müthiş haz almıştı.
Nerde olduğunu, kim olduğunu bile unutmuş kendini sadece yediği bu farklı tatta olan yemeğin keyfine bırakmıştı.
Aşçı ise küçük pencereden seyrettiği kızıl saçlı kadının onun yaptığı yemeği yerken yüzünde beliren o kendinden geçme ifadesine hayran olmuştu. Yaptığı yemeği nasıl yaptığını ve içine koyduğu malzemeyi not etmemişti ve nasıl yaptığını da tam olarak bilmiyordu. Tek bildiği o yemeği kızıl saçlı kadına armağan etmek için yaptığıydı.

Kadın yemeği bitince garsonun sesiyle kendine geldi.
-Nasıl buldunuz efendim yemeği?
-Kelimelerle ifade edemeyeceğim kadar güzeldi. Daha önce hiç tatmadığım bir tat vardı bu yemekte.
Acaba rica etsem bu yemeğin tarifini aşçı bana yazabilir mi? Cidden merak ettim bu yemek nasıl yapıldı?
Garson;
-Üzgünüm hanımefendi aşçı bu yemeği doğaçlama yaptı o yüzden de tarifi yok. Kadın;
-Peki aşçıya teşekkür etmem mümkün mü? Böyle güzel emek verilmiş bir esere kayıtsız kalmak istemem.
Garson;
-Aşçı müşterilerle görüşmüyor efendim ama ben teşekkürünüzü mutlaka ileteceğim bundan emin olabilirsiniz.
Kadın çaresizce garsona baktı ve;
-Peki bana hesabı getirir misiniz hesabı ödeyip işime döneyim bir an önce.
Garson mutfağa gitti ve biraz sonra geriye geldiğinde kadına;
-Aşçı yaptığı yemeği size armağan ettiğini söyledi. Yediğiniz yemeğe paha biçemezmiş. Borcunuz yok afiyet olsun efendim.
Kadın;
-Çok teşekkür ederim. Aşçıya selamlarımı ve teşekkürlerimi iletin lütfen diyerek masadan kalktı.
Garson;
-Tekrar bekleriz, diyerek kadını kapıya kadar uğurladı.Kadın düşünceli bir şekilde yürüyordu.
‘’Bir kere gittiğim yere ikinci kez gitmeyen ben ilk defa bir yere ikinci kez gitmek istiyorum’’
Hiç görmediği hatta sesini bile duymadığı birinin yaptığı yemek onu mest etmiş,
Yediği yemekten müthiş haz almıştı. Damağında hala yediği yemeğin tadı vardı ve o tat gitmesin diye
Su bile içmek istemiyordu. Hatta bir an acaba her zaman aç kalsam bu tat damağımda kalırmı
diye saçma sapan bir düşünceye bile kapıldı. Kararlıydı yarın öğle yemeğinde aynı yere yeniden
gidecekti ve aynı masaya oturup aynı yemeğin gelmesini bekleyecekti. Bunu yapmak belki saçmaydı
ama denemeden bilemezdi. Sonunda ya kazanacaktı ya da kaybedecek ve oraya bir daha
gitmeyecekti.

...

Garip bir his vardı içinde bir türlü anlam veremediği ve bunun ne olduğunu şimdilik
anlamakta zorlanıyordu. Yoğun bir günün ardından geceliğini giyip yatağa bıraktı kendini.
Birden öğle yemeğinden sonra ağzına bir lokma bile bir şey koymadığını ve aç olduğunu fark etti.
Umursamadı bu durumu çünkü ertesi gün yine aynı yere gidip aynı yemeği bekleyecekti.
Kadın uykusunda kendini o gri lokantada pencere kenarında oturduğu masada aynı yemeği
beklerken gördü. Bekliyordu ama ortada ne yemek ne de garson yoktu. O ise bekliyordu…
Sabah uyandı hemen hazırlanıp yemek yemeden dışarı çıktı. Öğleye kadar çalıştı ve öğlen yemeği saati
gelince oyalanmadan bir gün önce gittiği lokantanın kapısına attı kendini. Heyecanla içeriye girdi.
Ne garip dedi kendi kendine bir yemek için bu kadar kalp çarpıntısı fazla değimli?. Aynı masaya gidip oturdu
Ve beklemeye başladı. Garson onu tanımıştı ve masaya gelmeden önce lokantanın mutfak kısmına geçmişti.
Garson;
-Şefim dünkü bayan yine geldi, dedi.
Aşçı;
-Sen masaya gitme ben yemeği hazırlarım şimdi sen de bayana götürüp ikram edersin dedi.
Ve hemen yine yemeği yapmaya başladı. Bir gün önce olduğu gibi doğaçlama kafasına
göre her türlü çeşni ve baharatı kullanarak harika bir yemek daha hazırladı. Yaptığı yemeklerin
tadına bakmıyordu. Çünkü biliyordu ki kızıl saçlı kadın yaptığı yemeği yerken çok farklı bir tat alıyordu.
Kadın masaya garsonun gelmemesinden karamsarlığa düşmüştü. Anlam veremedi gelmeyişine ve tam kalkacaktı ki garson elinde tabakla göründü. Kadının içi içine sığmadı heyecanla çatalı kaşığı aldı eline yemeğin gelmesini
bekledi. Garson gülümseyerek tabağı masaya koydu. Ve;
-Sanırım bu yemeği bekliyordunuz, dedi.
-Evet bu yemeği bekliyordum ve bundan sonrada her öğlen gelip bu masada bu yemeği bekleyeceğim aşçına söyle bunu, dedi. Garson başıyla onay vererek;
-Peki iletirim efendim. Afiyet olsun, diyerek masadan uzaklaştı.

Kadın yemekten bir lokma alıp ağzına götürdü. Birden soyutlandı her şeyden sanki bir sis perdesi geldi ve her şey görünmez oldu. Gözlerini kapadı ve yemeğini öyle yemeğe devam etti. Sanki bu yemeği yerken önce yüksek bir tepeye çıkıyor daha sonrada aynı hızla o tepeden yuvarlanıyordu. Ve kendini sıcak kumlarda buluyordu tam kumların sıcaklığından bunalmışken serin sular kaplıyordu her yanını.
Öyle garip bir tat vardı ki bu aşçının yaptığı yemeklerde… Farklı duyguların içinde farklı tatlarda yolculuklar
Yapıyordu sanki. Yine büyük bir keyifle yemeğini yedi. Ve gözleri lokantanın mutfak kısmına açılan kapısına takıldı.
Yemeği yapan sanatçı ordaydı ve o kapıdan içeriye girse onu hemen görebilecek kadar çok yakındaydı.
Kadın kapıya bakarken o sırada aşçıda mutfağın küçük penceresinden onu seyretmekteydi. Aşçı kızıl saçlı
kadın yemeğini yerken büyük bir hayranlıkla onu seyretmekten müthiş keyif almaya başlamıştı.
Kadının yemeği yerken yüzünde beliren o benzersiz ifade için her gün ona bıkmadan usanmadan yemek yapabilirdi.

Kadın yemeğini bitirmiş ve garsonu çağırıp hesabı istedi. Garson;
-Hanımefendi size yapılan bu yemekler aşçının armağanıymış. Armağana para alınmaz biliyorsunuz.
Siz ne zaman isterseniz buyurun gelin aşçımız size özel yemekler yapıp armağan edecekmiş.
Kadın;
-Aşçınızla beni tanıştırır mısınız? diye sordu.
-Özür dilerim bu konuda size yardımcı olamam. Aşçımız kendi isterse zaten gelir sizinle tanışır, dedi.

Kadının yüzü asıldı ve ;
-Peki o zaman kendisine yaptığı yemeklerin harika olduğunu söyleyin. Ben yemek yediğim hiçbir yere
ikinci kez gitmedim şimdiye kadar ama buraya karşı koyamadığım bir şekilde gelme isteği var içimde.
Aşçınıza söyleyin sanırım ben onun yaptığı yemeklere ve o yemeklere verdiği tatlara aşık oldum.
Garson duyduğu sözler karşısında şaşkınlığını gizleyemedi. Sadece başını sallayarak kadının ricasını onayladığını belirtti. Aşçı kadının söylediklerini küçük mutfak penceresinden duymuştu. Ve tuhaf bir heyecana kapılmıştı.
Kadın masadan kalkıp giderken aşçı peşinden onu izliyordu. Kısık bir sesle;
-Yarın yine gel kızıl saçlı güzel kadın, demişti. Aşçı artık her gün kadının yolunu gözlüyordu.
Sabırsızlıkla yeni ve farklı tatta yemekler yapmak için kızıl saçlı kadının gelmesini bekliyordu.
Kadınında aşçıdan bir farkı yoktu. Her öğlen saatini iple çekiyor öğle yemeği dışında ağzına bir lokma yemek koymuyordu. Aşçının yemeklerini her gün aynı lokantaya gidip aynı masaya oturup keyifle yiyordu.
Aşçı hiçbir zaman aynı yemeği yapmıyordu. Her öğlen yaptığı yemek farklı tatlarda oluyordu.

...

Tam bir yıl boyunca bu böyle devam etti. Kızıl saçlı kadın her öğlen aynı lokantaya gidip aşçının yemeklerini
bıkmadan, usanmadan yedi. Aşçı ise her öğlen kızıl saçlı kadına armağan olarak doğaçlama bir yemek
hazırladı ve o yemeği tattırdı.
Kadın bir gece rüyasında aşçıyı görmek için lokantanın mutfak kısmına geçtiğini gördü. Yüzünü hayal meyal seçtiği bu adam sımsıkı sarılmış o kurtulmak istedikçe adam onu kollarıyla daha sıkı sarıyordu. Kaçmak
İstiyordu ama aşçı onun kaçmasına engel olmak için kemiklerini acıtasıya daha sıkı kadına sarılıyordu.
Kadın ter içinde uykusundan uyandı. Sanki yıllardır tanıdığı biri ona sarılmış gibi kalbi titredi. Ne kadar gerçekti o sarılış ve aşçının onu sanki içine sokmak istercesine kemiklerini acıtarak sarılması rüya bile olsa etkilemişti kadını.
Kısık bir sesle kendi kendine konuşmaya başladı;
‘’Aşçı, yarın yemeğimi yedikten sonra o mutfağa gelip mutlaka seni göreceğim. Bir sene oldu bir kere çıkmadın
o mutfaktan. Tanımadığın birine nasıl o kadar güzel yemekler yapıp armağan ediyorsun bunu soracağım sana,
Sıradan biri değilsin sen bundan eminim hissediyorum bunu’’ diyerek hep aynı sözleri sayıklamaya başladı.
Kendi kendine sayıklayarak yeniden uykuya daldı. Sabah uyandı hemen işe gitmek için hazırlandı.
Bugün onun için önemliydi çünkü ona bir yıldır eşsiz yemekler yapan ve armağan eden gizemli aşçıyı görecekti.
Öğlen yemeği saati geldiğinde daha bir aceleyle lokantanın yolunu tuttu. Lokantanın kapısına geldiğinde
şaşkınlıktan bakakaldı. Çünkü ilk defa lokanta kapalıydı. Camdan içeriye baktı kimseler yoktu.
Yan taraftaki dükkana girip lokantanın neden kapalı olduğunu sordu tatmin edici bir cevap alamadı.
Bu hiç beklemediği bir şeydi ve ne yapacağını bilmiyordu .Biraz lokantanın önünde bekledi ama gelen giden yoktu. Oradan ayrıldı ve dolaşmaya başladı. Rastgele bir kafeye girdi ve masalardan birine oturdu. Garsonlardan biri geldi ve;
-Buyurun efendim ne alırsınız?
-Kafana göre takıl! Getir bir şey işte fark etmez, dedi kadın.
Garson ilk defa böyle bir cevapla karşılaştığı için şaşkın bir ifadeyle mutfağa yöneldi. Kadının aklı hala lokantada ve aşçıdaydı neden kapalıydı lokanta aklı ermiyordu bir türlü. Az sonra garson elinde bir tabak yemekle geldi ve masaya tabağı bıraktı.
Kadın teşekkür ederek yemeğe baktı. Hiç içi çekmiyordu canı yemek, yemek istemiyordu. Bir lokma aldı yemekten tatsız tuzsuz bir yemekti. Ağzındaki yemeği yutamadı peçeteyle alıp tabağın kenarına koydu.
Garsonu çağırdı hesabı istedi. Garson;
-Ama daha yemekten bir kere bile almamışsınız, yemediğiniz yemeğin parasını mı ödeyeceksiniz ?
Kadın;
-Lütfen ben bu yemeği istedim sonuçta parasını da ödemek zorundayım diyerek masaya yemeğin parasını bırakıp aceleyle kafeden çıktı.Yeniden lokantanın olduğu caddeye gidip lokanta açılmış mı diye baktı.
Ne yazık ki umudu boş çıkmıştı. O gün işyerinden izin aldı eve erken gitti ve dinlenmeye çalıştı.
İçinden çalışmak gelmiyordu. ‘’Neyse yarın açılır herhalde lokanta bu kadar büyütmem biraz saçma oldu sanırım’’ dedi içinden.

...

Ertesi gün öğle saatinde lokantaya gitti yine kapalıydı lokanta. Daha ertesi gün yine gitti lokanta hala kapalıydı.
Beş gün boyunca her öğlen saatinde o lokantaya seferledi ama ne olduysa lokanta açılmıyordu bir türlü.
Beş gündür ağzına bir lokma yemek koymamıştı. ‘’Nasılsa lokanta açılacak eninde sonunda o zaman aşçının o mükemmel yemeklerinden yerim kendime gelirim’’ diyordu.

Altıncı gün öğlen yine lokantanın kapısına gitti. Lokanta açılmıştı sevinçle içeriye girdi. Yine aynı masaya oturdu yemeğini beklemeye başladı. Bu sefer uzun süre bekledi. Aynı garson elinde yemek tabağıyla mutfak kapısında belirdi. Kadın tebessüm etti garsonu görünce.
-Nerdesiniz kaç gündür kapalıydı burası hayırdır bir sorun mu var dedi.
Garson;
-Buyurun yemeğiniz hanımefendi, diyerek masadan ayrıldı ve kadının sorusuna cevap vermeden geçiştirdi.

Kadın ‘’sen yemeğini ye detektiflik yapmayı bırak’’diyerek içinden söylendi. Yemekten bir parça alan kadın neye uğradığını şaşırdı. Yemeği hemen ağzından peçeteye çıkarıp tabağın yanına koydu ve garsona gelmesi için işaret yaptı.
Kadın;
Bu ne aşçı mı değişti? Bu yemeğin tadı berbat hiç beğenmedim daha öncekilere hiç benzemiyor.
aşçıyla görüşmek istiyorum çağırır mısınız? dedi.
Garson;
-Hanımefendi aşçı artık kişiye özel yemek yapmıyor lütfen sorun çıkarmayın.
-Hayır ben aşçıyla görüşeceğim, diyerek kadın yerinden kalktı lokantanın mutfak kapısına yöneldi.
Garson kadına engel olmaya çalıştı ama başaramadı.
Mutfağa dalan kadın;
-Bir seneden beri bana her öğlen birbirinden güzel yemekler yapan aşçı hanginizsiniz?
Şef olduğu belli olan bir adam öne çıkarak;
-Hanımefendi o aşçı artık burada çalışmıyor ayrıldı bir hafta önce, dedi. Kadın heyecanla;
-Olsun ayrılsın sorun değil siz bana yeni çalıştığı yerin adresini verin ben gidip onu arayıp bulurum, diyerek
şef aşçının gözlerinin içine baktı. Şef aşçı hüzünlü gözlerini yere dikerek;
-Hanımefendi onu hiçbir yerde bulamazsınız. Lütfen evinize gidin ve gelmeyin bir daha buraya, dedi.
-Ne demek hiç bir yerde bulamam ayrılırken mutlaka yeni iş adresini arkadaşlarına vermiştir.
Lütfen rica ediyorum onunla konuşmam lazım bana yardımcı olun, diyerek acı dolu gözlerle şef
aşçıya baktı.
Şef aşçı;
-Peki hanımefendi madem arkadaşımı bu kadar önemsiyorsunuz dinleyin o zaman.
Bir hafta önce işe gelirken size her öğlen birbirinden leziz yemekler yapan aşçı arkadaşım trafik
kazası geçirdi ve kaza yerinde öldü. Bir haftadır o yüzden bu lokanta kapalıydı anladınız mı?

Kadın birden çığlık attı ve sessizce lokanta kısmına geçip her zaman oturduğu masaya oturdu.
Gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Kısık bir sesle kendi kendine konuşmaya başladı;
‘’Bir kere bile seni göremedim, bir kere bile sesini duyamadım. Bana her öğlen kendi ellerinle hiç tatmadığım güzellikte yemekler yaptın. Kimdin sen, neden bana her gün yemekler yapıp armağan ettin?
Neden ortaya çıkmadın, neden bir kere olsun kendini bana göstermedin? diye kendi kendine sorup durdu. Sessizce gözyaşı döken kızıl saçlı kadın bir süre sonra sustu… Her gün o lokantaya gidip pencere kenarında her öğlen yemek yediği masaya oturdu. Gözleri lokantanın mutfak kapısında
bıkmadan, usanmadan gizemli aşçıdan gelecek bir tabak yemeği beklemeye devam ediyordu.

...

Şef Garson;
-İşte böyle arkadaşım, diyerek hüzünle kadının oturduğu masaya baktı.
Diğer garson;
-Çok üzücü gerçekten, diyerek suratını astı ve o da kadının oturduğu masaya doğru bir göz attı.

Kızıl saçlı kadın ise masada bir kağıda bir şeyler yazmaya çalışıyordu. İşi bitince kağıdı masaya bıraktı
ve masadan kalkarak lokantanın kapısına yöneldi. Kapıda durarak döndü ve mutfak kapısına doğru baktı. Kadın gözden kaybolunca şef garson merakla masaya doğru yürüyerek kadının bıraktığı kağıdı
eline alıp okumaya başladı.


Aşçı!

Sen gelmedin ya!!! Senin olmadığın bu lokantaya ben de gelmeyeceğim artık!...

1-11-2009

S.G.

Not; Hikaye bana aittir.
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Bahar'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 22.12.2010, 00:13   #3
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Aşçı

Demek kendine ait...

Hikaye yazman çok güzel.

Devamını da bekleriz.

Sonları güzel biterse de seviniriz.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Smyrna'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 22.12.2010, 00:15   #4
Çevrimdışı
Bahar
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Aşçı

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi smyrna Mesajı göster
Demek kendine ait...

Hikaye yazman çok güzel.

Devamını da bekleriz.

Sonları güzel biterse de seviniriz.

Şiir ve hikaye yazıyorum amatörce ama hikayelerin sonları güzel bitmiyor üzgünüm
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Bahar'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 22.12.2010, 00:16   #5
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Vuslat

Çok güzel...


Ukalalık yapayım bir de üstüne.


Bunu aşağılarda "Benim Bölümüm" diye bir yer var. Oraya ilave etseydin bence daha iyi olurdu...
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 22.12.2010, 00:21   #6
Çevrimdışı
Bahar
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Vuslat

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Banemin Mesajı göster
Çok güzel...


Ukalalık yapayım bir de üstüne.


Bunu aşağılarda "Benim Bölümüm" diye bir yer var. Oraya ilave etseydin bence daha iyi olurdu...
Estağfurullah ukalalık olmaz. Yalnız ben sizden yazılar ve şiirler diye bölüm aradım ama bulamadım.Sonra da baktım edebiyat bölümü var oraya ekledim.Acemilikte var biraz forumu henüz keşfetmeye çalışıyorum.
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Bahar'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 22.12.2010, 00:23   #7
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Vuslat

Bak gelmiş bile
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 22.12.2010, 00:26   #8
Çevrimdışı
Bahar
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Vuslat

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Banemin Mesajı göster
Bak gelmiş bile
Getirene teşekkür edeyim o zaman sağolsun.
  Alıntı ile Cevapla
Bahar'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 22.12.2010, 00:34   #9
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Aşçı

Birgün güzel bitenide olur diye bekleriz biz.


Çok güzeldi...


Teşekkürler.
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 22.12.2010, 00:37   #10
Çevrimdışı
Bahar
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Aşçı

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Banemin Mesajı göster
Birgün güzel bitenide olur diye bekleriz biz.


Çok güzeldi...


Teşekkürler.
Ama ben güzel bitsin istemiyorum ki! İçi sızlamalı insanın okurken ve hissetmeli içinde o duyguyu.
  Alıntı ile Cevapla
Bahar'in Mesajına Teşekkür Etti
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
avuçların, aşçı, bebeğim, deniz, dosta, ellerin, içimdeki, içsel, vuslat


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 17:36.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.