Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Forum Gerçek Özel > Benim Bölümüm | Yazarlarımız

Benim Bölümüm | Yazarlarımız Kendi ürettiklerimiz


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 11.01.2012, 18:32   #1
Çevrimdışı
SuLTaN
Fosforlu

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Büyükbabam Çiçeği, Eski Mobilyalar ve Çocukluk



Geçen hafta Ankara'ya ailemin yanına gittiğimde babaanneme de gittim. Beni tanıyanlar az çok bilir, çocukluğumun en büyük anıları babaanneme, büyükbabama ve annemle birlikte izlediğim Türk filmlerine aittir.

Gecekondu tipi bir evde büyüdüm ben. Büyük bir bahçe içinde iki ev: birinde babaannem, büyükbabam, bekâr amcam ve bekâr halam oturuyordu, birinde biz. Halamın biri Almanya'da yaşıyordu, geri kalan diğer ikisi de karşı mahallemizde oturuyordu. Yatmadan yatmaya giderlerdi evlerine. Bahçemizin içinde dört aile, çocuk olaraksa üç erkek kuzenim, bir erkek kardeşim ve bir de ben. Tek kız çocuk bendim. Bir evin bir kızı değil, dokuz evin bir kızıydım. Büyük halam beni severken: "Dokuz köyün köpeği" derdi.

Bahçemizde leylak ağacı -ki en sevdiğim çiçektir leylak- , ceviz ağacı, erik ağacı, yıllarca meyve vermeyen şeftali ağacı, susam çiçekleri, akşam sefaları bir de adını bilmediğim kırmızı sarı renkleri olan çiçeklerden vardı. Büyükbabam çok severdi o çiçeği, adını "büyükbabam çiçeği" koydum onun. Öyle kaldı.

Bahçe duvarının kenarına kara kazan kurardık yaz sonuna doğru. Annem, halalarım, babaannem hepsi bir olup o kara kazanın içinde konserve kaynatırdı. Kimi sağlıklıdır diyor konserveye, kimi sağlıksız olduğunu söylüyor ama hiçbir menemen o zaman babaannemlerin yaptığı konserve menemen kadar güzel olmadı kara kazandan sonra.

Kurban bayramı yaklaşınca mahallemize yakın birkaç tane 'hayvan pazarı' kurulurdu. Bu tabiri hiç sevmiyorum ama adı o; yapacak bir şey yok. Büyükbabam hayvanları çok severdi ve hemen her gün elimizden tutup bizi inekleri sevmemiz için pazara götürürdü. Hem annemler de yaramazlıklarımızdan kurtulur, rahatça yıkarlardı merdaneli çamaşır makinesinde kirlilerimizi. Pazara gittiğimizde büyükbabam bizden daha çocuk olurdu. İnekleri öper, koyunlara sarılırdı.


"Şimdiki hayvanlara küspe yediriyorlar, ondan dışkıları çok pis kokuyor. Köyde otlasalar, kekik kokar dışkıları. Hem bizim ineklerimiz bir pislerdi, ay çöreği gibi dururdu pislikleri yerde."


Böyle diyerek hayatımıza damga vuran o "ayçöreği" benzetmesi, hep hayran bıraktı bizi büyükbabama. Canım benim, nur içinde yatsın.

Ailem Çorum'un bir köyünden göç etmiş Ankara'ya. Annem babam köyümüzde doğmuşlar ama 8-9 yaşlarından itibaren hep Ankara'da olmuşlar. Bizim kuşak ise pek bilmez köyünü. Kimseler kalmamış ki orada; evimiz virane... Gitmeye gitmeye üç saatlik yol oldu bir asır uzakta. Yani, köy özlemi çekmiş ailem hep. Halalarım sosyetiktir ama annem babam hep özler köyü. Çocukluk anılarını anlatırken babamın gözleri parlar. Kurbağaları alıp alıp teyzelerin koynundan içeri atarmış yaramaz.

Beni pek sevdi ailem, tek kız çocuk olmam bundaki en büyük etkendi sanırım. Halıya bile bastırmazlarmış beni. Önce halının üzerine battaniye sererlermiş, sonra beni üzerinde yürütürlermiş. Acaba niye kıyamadılar bu kadar fazla? Annem bazen hayıflanır:
"Sana çok büyük sevgi verdik biz. Öyle ki sevgi verdikçe daha çok istedin; daha çok istedikçe başkalarını daha çok sevdin. Az sevmeyi de az sevilmeyi de bilmiyorsun. O sebeple böyle üzülüyorsun." diye.


Şikâyet edecek değilim. Az sevmeyi bilmedim hiç, öğrenmek de istemiyorum. Sevdiklerimi çok sevmek yakışıyor bana. Böyle kalayım ben.

Babam çok çalışıyordu, dükkânımız vardı o zamanlar. Dükkân kapalı kalmasın diye ortağıyla nöbetleşe çalışırlardı ve eve hep geç gelirdi. Bazen kardeşim: "Anne babam neden gelmiyor, bir şey mi oldu?" diye sorarmış anneme. Babam eve gelene kadar uyurdu o, nasıl dayansın geç saate kadar çocuk?.. Bense babam eve gelmeden uyuyamazdım. 3'te de gelse, 5'te de gelse olabildiğince beklerdim onu görmek için. O alışkanlığım hiç değişmedi, hâlâ öyle...

İşte bu sebeple, babalı ama babasız büyüdük. Babamla istediğimiz gibi vakit geçiremedik. Çok şükür dükkânı kapattık da, birkaç senedir adamcağızın yüzünü görür olduk. Geçen sene bir şey itiraf etti:


"Ben baba olduğumu yeni yeni anlıyorum. Size güzel bir gelecek sunabilmek için hep çalıştık hep çalıştık. Çalışalım derken en güzel çağlarınızı, büyüdüğünüzü istediğim gibi göremedim. Çok şükür şimdilerde birlikteyiz..."


Babam yokken, büyükbabam daha çok düşerdi üstümüze. O yüzdendir ki, ne kardeşim ne ben ne de diğer kuzenlerim hiç unutmadık onu. Hepimizin büyümesinde babalarımızdan çok o güzel insanın emeği vardır. 13 yaşımdayken vefat etti ve 23 yaşıma gireceğim; hâlâ dün gibi hatırlıyorum onunla geçen günleri.

Büyükbabam ölünce, babaannemin üzerine daha çok düştük. Onun emaneti gibiydi babaannem bize. Evlendiklerinde büyükbabam 11 yaşındaymış, babaannemse 13. Büyükbabamı dövermiş babaannem, evcilik oynayıp sap temizlerlermiş köyde.

Babaannem bir şeyi anlamayınca "Keloğlaaağğnn" diye seslenirdi büyükbabama. Büyükbabam da: "Yahu canım hanımcığım, o iş öyle olur mu hiç." derdi kızdığında. Adile Naşit'le Münir Özkul gibiydiler. Bizim aile hep artist anam.




Bütün bunları anlattım, çok uzun oldu ama sorun bi, niye anlattım? 11 sene önce biz terkettik o güzel bahçeli evimizi, 3 sene önce de babaannemler terketti. Babaannem bekâr halamla birlikte yaşıyor. Apartman dairesindeki hayat, onlar için daha kaliteli olacaktı; yaşlı babaannem rutubetten hastalanmamalıydı çünkü.

Taşınırken eski eşyalarımızı attılar hep. Çok az bir kısmı kaldı. Bir de babaannemin seneler boyunca sağa sola yama yapmak için, elbezi, yastık kılıfı yapmak için sakladığı çaputlar. Birçoğu işe yaramaz o bez parçalarının ama ne yaptıysak onları atmaya ikna edemedik babaannemi.


"Biz Ankara'ya geldiğimizde tencereyi tutacak bir çaputumuz bile yoktu. Siz yokluk nedir ne bilirsiniz kefereler, bolluk içinde yaşattık sizi. Çekilin öte!" diyerek sakladı o bir poşet çaputu.


Onu görmeye gittiğimde "Guzuuuğğğmm seni bana getiren şoförü severiiiğğğmmm!" diye sarıldı sıkı sıkı. Sonra eskilerden konuştuk yine. "Büyükbaban şöyleydi, böyleydi; köydeyken şunu yapardık; sen küçükken şöyle derdin..." Ölen kardeşine de güzel bir söz söyledi, içimi cayır cayır yaktı:


"Ooooyy babamın guzusu da gitmiyor yüreğimden sızısı ooyy..."


Onunla konuşunca, o çok sevdiğim eski büfenin, eski saatin fotoğraflarını çekmek istedim. "Kötü şeylerin neyine bu kadar heveslisin?" dedi babaannem. Ona göre eskiydi, kötüydü. Ama bana göre büyükbabamdı, babaannemdi, tüm ailemdi, çocukluğumdu...


Bu televizyonda 8 kanal vardı. Büyükbabam özenle ayarlardı kanalları. Yağmur yağsın, rüzgâr essin hemen karıncaların filmi başlardı televizyonda. Ya büyükbabam ya halam çatıya çıkıp anteni evire çevire düzeltirlerdi kanalları.






Bunun adını hâlâ bilmem ben. Büyük büyük kasetler olurdu ki genelde bunlar düğün kasetleriydi. Bu da televizyona bağlıydı. Kasetleri bu alete takar izlerdik videoları. Halam dokundurmazdı bile buna. Şimdi dokunacak kimse kalmadı.











Televizyon, videocu ve telefon üçlüsü. Televizyonun altındaki çekmecede misafirlik çatal kaşıklar vardı. Gelen düğün davetiyeleri de orada saklanırdı. Bir de çekmecenin sağ köşesinde bir poşette karanfil olurdu ve her yemekten sonra o mis kokulu çekmece açılır, ağızlara birer karanfil atılırdı...







Bu fincanlar büfenin camlı gözünde dururdu, hâlâ da öyle. "Hep bir misafir geldiğinde acaba o fincanlar kullanılır mı?" diye merak ederdim. Evimizden misafir hiç eksik olmadı ama bu fincanlar da hiç kullanılmadı. Fincanın üzerindeki abla ve abi, hiç rahatsız edilmedi...






Bu saat, çok gizemliydi. Saat kaç olduysa, o kadar "dink donk" sesleri çıkarırdı. Buçuklarda bir kez çalardı. Bir keresinde babaannemlerdeyken bir arkadaşım beni aradı ve o sırada bu saat çaldı. Arkadaşım kahkalarla "Siz şatoda mı yaşıyorsunuz?" demişti.







Bu palyaço ve kristal bardaklar da hep büfedeydi. Hiç dışarı çıkıp da evi gezemedi zavallılar.












Bu da halamın kıyamadıklarından. Bu kedi Almanya'dan gelmiş, ailenin Sezar'ı. Kimse dokunamazdı ona, kırılırsa halam tırnaklarını gösterirdi. Tehdit şuydu: "Bak tırnaklarımı yeni törpüledim, mıııırrrrr!" Yanında da büyükbabamın gaz lambası...












Bu tencereler bizimkilerin gözbebeği. Böyle allı güllü olanlar bir de üzerinde ördek olanlar var. Küçük tüpü bahçeye çıkarırdı babaannem, bu tencerelerin en büyüğünü de alırdı bir güzel yayla çorbası kaynatırdı.






Bunlar da babaannemin çilekli ve güllü tasları. Hiç vazgeçemedi bundan. Annem de çok sever bu tasları, aşureleri bunlara koyarlardı hep.






Bu, halamın abur cubur çekmecelerinden biri. Bizim küçük canavarlar için her çekmeceyi çikolatayla şekerle doldurur, çocuklar da her geldiklerinde ilk olarak bu çekmecelere yönelirler.






Burada hiiiiç eskimeyen ama tutacakları gevşeyen kırmızı saplı efsanevi makasımız , senelerdir bir türlü bitmeyen o siyah ip bobini, babaannemin dikiş malzemeleri, yüzüğü ve don lastiği var. Nedense, çok seviyorum onları.






Bunlar babaannemin tesbihleri ve halamın mumları. Neden mumları yakmaya kıyamazlar ki?..








Eskiden yatak örtüleri böyleydi. Üzeri çiçek işlemeli bordo, parlak ve yumuşak bir kumaş yatak örtüsüydü. Aynı kumaştan kırlent kılıfları ve Kur'an-ı Kerim çantası vardı. Pek kimsede kalmadı ama babaannem hâlâ kullanıyor onları.






Bu bebek, katil bebek Çaki gibiydi. Hep birgün canlanıp da bizi öldürmesini bekledik ama o da halamın dokunulmazları arasındaydı. Ne biz ona dokunabildik ne de o bizi öldürebildi.






Son olarak, Angaralıların gözbebeği Oğuz Yılmaz ve bomba kaseti. Bir zamanlar kaset vardı. Teyplerin geri sarma tuşu hep bozulurdu, kasetlerin ortasındaki o boşluğa kalem sokup da sar babam sar yapardık.





Beni o günlere gönderebilir misiniz?




[MEDIA]http://storagestart.divshare.com/launch.php?f=16553257&s=0af[/MEDIA]
__________________
"Dostlar bizi hatırlasın..."
  Alıntı ile Cevapla
Eski 11.01.2012, 19:05   #2
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Büyükbabam Çiçeği, Eski Mobilyalar ve Çocukluk

Sultancığım, anlatımın içinde nedense hep şöyle bir cümle bekledim ''...ve bir akşam kapı çaldı. Karşımızda tanımadığımız, temiz pak giyimli bir adam duruyordu''.

Yani hikaye tadındaydı.

Güzel bir çocukluk geçirdiğin suratının hep gülüyor olmasından belli zaten, belli de, çok sevdiğim ayçöreğini büyükbaban tezeğe benzetmeseymiş daha güzel olurmuş

Ellerine sağlık. Çok güzel, nostaljik ve eğlenceliydi.




Hepimizin geriye dönük gitmek istediği günler vardır mutlaka. Ah keşke mümkün olsa...
  Alıntı ile Cevapla
15 Üyemiz LaLe'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.01.2012, 19:08   #3
Çevrimdışı
Öykü
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Büyükbabam Çiçeği, Eski Mobilyalar ve Çocukluk

Bu saatin aynısı, diğer eşyaların birçoğuda bizim evde vardı. Eskilere gittim, geldim. Özlemiştim çoçukluğumu, tekrar yaşattığın için teşekkürler sultancım, dilerim güzel yüreğiniz, hiç susmasın.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz Öykü'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.01.2012, 19:24   #4
Çevrimdışı
Duayen
Huysuz ve Tatlı Kadın

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Büyükbabam Çiçeği, Eski Mobilyalar ve Çocukluk

Beni o günlere gönderebilir misiniz?

Biz seni gönderemeyiz belki ama sen bizi götürdün o günlerine..


Bir tanem ne güzel anlatmışsın masal tadında olmuş Hep imrenmişimdir bahçe içinde büyüyen çocuklara ne mutlu sana
Yüreğine sağlık güzel kızım
__________________
  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz Duayen'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.01.2012, 19:35   #5
Çevrimdışı
SuLTaN
Fosforlu

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Büyükbabam Çiçeği, Eski Mobilyalar ve Çocukluk

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi CeMKaN Mesajı göster

Bu nedir videonun üstündeki büyükbabanın cep telefonumu paylaşımın için teşekkürler
Onu eklemeyi unutmuşum Cemkan. O halamın küçük radyosu. Mutfakta dururdu hep, bulaşık yıkarken dinlerdik.

Teşekkür ederim hepinize.
__________________
"Dostlar bizi hatırlasın..."
  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz SuLTaN'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.01.2012, 20:24   #6
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Büyükbabam Çiçeği, Eski Mobilyalar ve Çocukluk

İşten geldim, çayımı demledim ve bu yazıyı okumaya başladım...

Uzatmayacağım...


Harikaydı Sultan, teşekkürler...
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.01.2012, 20:33   #7
Çevrimdışı
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Büyükbabam Çiçeği, Eski Mobilyalar ve Çocukluk

Sultancığım, ellerine, ağzına sağlık. Çocukluğuna indim ben de sanki görerek. Bu hayat böyle işte, küçükler büyüyüp, sırası gelen de terki diyar eyliyor hayattan. İnsan ölen sevdiklerini anımsarken burnunun direği sızlıyor değil mi?..
__________________
  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.01.2012, 21:32   #8
Çevrimdışı
hunerlikilic
Yeni Üye
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Büyükbabam Çiçeği, Eski Mobilyalar ve Çocukluk

Teşekkürler Sultan keşke bir sihirli değnek değse biz yine o günlere geri dönsek mi ?
__________________
Forum Gerçek Türkiyeli'nin Resmi Forumu
  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz hunerlikilic'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 12.01.2012, 11:46   #9
Çevrimdışı
Türkü
...> Ata'm İzindeyiz <...

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Büyükbabam Çiçeği, Eski Mobilyalar ve Çocukluk

Anıların,anılarımı canlandırdı.

Sanki beni ve ailemi biri kaleme almış bizlere haber vermeyi unutmuş gibi geldi bir an için, o kadar içine aldıki satırların beni

Hemen hemen aynı eşyalarla,seninkine benzer bir ortamda büyüdüm.

Kalemin daim olsun, içimi ısıtan hikayen muhteşemdi.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
10 Üyemiz Türkü'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 12.01.2012, 11:48   #10
Çevrimdışı
Nemika
Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Büyükbabam Çiçeği, Eski Mobilyalar ve Çocukluk

Kendimden çok şey bulduğum harika bir paylaşım olmuşş.Emeğinize sağlık
__________________
Ben Sevmem Kendimi! Sevmem Öyle Herkesin Sevdiği Şeyleri..


  Alıntı ile Cevapla
10 Üyemiz Nemika'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
büyükbabam, çiçeği


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 12:35.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.