Erkek dergilerinin arka kapaklarında, radyolardaki reklam içerikli programlarda, en çok izlenen dizilerin reklam kuşaklarında, arkadaş sohbetlerinde… pek çok yerde saç dökülmesi tedavisindeki doğa üstü yöntemlere, benzersiz çözüm önerilerine şahit oluyorsunuzdur. Bugün hâlâ saç dökülmesinin tedavisi için pazarlanan ürünlerin büyük bir çoğunluğunu “yılan yağı” gibi etkisi bilimsel olarak gösterilmemiş ilaçlar(!) oluşturuyor.

Altını çizerek vurgulamak istiyorum; en fazla reklamı yapılan “tedaviler” saç kaybının tedavisinde ve önlenmesinde pek bir işe yaramıyor. Eğer saç dökülmesi için FDA tarafından onaylanmamış bir tedaviyi uyguluyorsanız, büyük bir olasılıkla paranızı ve zamanınızı boşa harcamaktasınız. Üstelik FDA’nın bile güvenirliği tartışılırken ciddi hiçbir kurum tarafından önerilmeyen tedavileri uygulamak sağlık riskleri de doğurabilir.


Hormonal ve genetik kökenli “Erkek tipi saç dökülmesi” erkeklerdeki saç kaybının en yaygın türüdür. Bu nedenle bu tip saç dökülmesinin tedavisi üzerinde durmak istiyorum. Saç dökülmesi tedavisinde başarının büyük oranda erken müdahaleye bağlı olduğunu hatırlatarak, FDA tarafından onaylanmış iki drogu incelemeye başlayalım. [Not: Etken maddeyi içeren ticari markalara özellikle yer verilmeyecek. İlaçta reklama hayır!]


Minoksidil(minoxidil):
Saç kaybını yavaşlatabileceği gibi yeni saçların gelişmesini sağlayabilir. %5’lik solüsyonları %2’liklere göre daha etkili olmakla beraber, maliyetin artmasına ve daha fazla yan etkinin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. 5 yıldan daha az bir süredir saçları dökülen 30 yaş altındakilere minoksidilin daha etkili olduğu ortaya çıkmıştır.(kaynak 1) Kafa derisi üzerine günde iki kez spreyle sıkma ve/veya ovarak sürme şeklinde kullanılır.


Finasterid(finasteride):
Günlük bir kez alınan tablet formu olan finasterid, erkeklerde görülen genetik saç dökülmesi için başarılı bir tedavi yöntemi olarak kabul görmektedir. Araştırma raporları, ilacın saç kaybını yavaşlattığını ve saçların yeniden ortaya çıkmasına yardımcı olduğunu göstermektedir.(kaynak 1) Bir çalışma finasteridin tepe bölgesindeki kelliğe göre tedaviye genellikle daha dirençli olan ön bölgedeki kelliğe de etkili olduğunu gösterdi.

Finasterid veya minoksidilin etkinliği yaşınıza ve saç dökülmesinin görüldüğü alana göre değişiklik gösterir. Bu tedavileri alan biri tüm kafasının saçla dolacağını beklememeli ve herkeste işe yarayacağını sanmamalı.

Her iki tedavi yöntemi, saçlardaki incelmeyi yavaşlatır, yeni saçların çıkmasını mevcut olanların ise kalınlaşmasını sağlar. Her iki tedavi yöntemi de her gün uygulanmalı ve olumlu sonuç için tedaviye aylarca devam edilebilineceği bilinmeli. Eğer tedaviyi keserseniz, yeniden uzamaya başlayan saçlarınızı giderek kaybedecek; 6 veya 12 ay içinde tedavi öncesi görünümünüze döneceksiniz.


FDA onaylı ilaç tedavilerinin yan etkileri de var pek tabii.
Minoksidil, saç derisinin irritasyonuna bağlı olarak deride kızarmalara, yanmalara ve kaşıntıya neden olabilir. Deriden gereğinden fazla miktarda emildiğinde, kafa ağrısına, bulantıya, kalp hızında veya kan basıncında değişmelere, göğüs ağrısına, baş dönmesine ve kusmaya sebep olabilir.


Finasterid ise erkek hormonu olarak bilinen DHT (dihidrotestosteron) üretimini bloke ederek etkisini meydana getirdiği için, ereksiyon(sertleşme) bozukluğuna, cinsel dürtüde(libido) azalmaya ve ejakülat(meni) miktarında azalmaya sebep olabilir.


Finasteridin kadınlar tarafından kullanılması FDA tarafından onaylanmamıştır. Hamile kadınlar asla finasterid kullanmamalı hatta deri üzerinden de emilebileceği için bu ilaca dokunmamalılar. Çünkü finasterid ciddi doğum defektlerine neden olabilmektedir.

Çok samimi olduğum liseden beri tanıdığım arkadaşlarımın bi çoğunun saçı dökük...Saçlarını uzatıp, jöleyi çok kullanıyorlardı..Şimdi hepsi saçsız kalmış...Avrupa yakasındaki şahika gibi keeeeellll diye dalga geçiyoruz artık...