Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türkiye ve Dünyadan Haberler > Ülkemiz ve Dünya Gündemi > Diğer Köşe Yazıları

Diğer Köşe Yazıları Ülkemiz Yazarlarının Ulusal Basında Yazdıkları Köşe Yazıları ve Bizlerin Yorumları


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 11.07.2013, 13:49   #1
Çevrimdışı
Cansuyu
« Gün Batımı »

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Ölen Biz Mağdur Onlar | Nihat Genç




1) Neden hep biz ölüyoruz. Madımaklar Uğur Mumcular şimdi de on dokuz yaşında Ali İsmail Korkmaz. Sabaha kadar karakol karakol gezdirilmiş beyin kanaması bilinmeden gece boyu hastaneye götürülmek yerine bankta oturtularak bekletilmiş. Buna can dayanır mı, hepimizin işte böyle çocukları, on yıllık saltanatınızda ilk defa meydanları boş bırakmayız dediler ve ara sokaklarda başlarına vurula vurula öldürüldüler. Satırlar sopalarla kafa kemiklerini beyinlerini patlattınız. İftar çorbanız afiyet olsun, ramazanınız ekranlarınıza maaşlarınıza şeyhinize liderinize hayırlı olsun, saldırdıkça dini rütbeler kazandınız, korumasız zayıf incecik bedenleriyle çocuklar ölürken, polislerinize dağıtın emri veren liderlerinize övgüler dualar düzdünüz, işte böyle, eee ne yapalım seçim kazandınız öldürme yok etme imha etme insanların gözünü çıkartma herşey demokratik hakkınız, doya doya keyfini çıkartın.


Daha bir ay önce öldürülen Ethem Sarısülük, okudunuz hayatını, ekranlarınız gazeteleriniz on yıldır tek satır yoksulları görmez tanımaz idi, ‘bu Sarısülük PKK’lıdır’ iftirası atınca mecburen tarafınızdan ajanca didiklendi hayatı, ekranlarınız on yıl sonra nihayet hunharca ölümüyle ancak yoksul bir ailenin hayatına şahit oldu, devlete kahredip dağlara vurmuş dünya güzeli meczup bir baba, genç yaşta kaynakçılıkla hayatını kazanan tertemiz genç bir emekçi, gördü mü ekranlarınız gazeteleriniz nihayet, kimseye muhtaç olmadan nasıl kazanılırmış ekmek parası, eee seçimleri siz kazandınız, artık hakkınız ekmek nasıl kazanılır diye hiç dert etmeden püfür püfür yaşamak.


EL ALTINDAN HANGİ PAZARLIKLAR YAPILDI
Sivil kurumlar insanlığın bütün coğrafyalarda yüzyıllık siyasi sosyal kavga ve gelişimlerinin kazanımıdır, işte Gezi Parkı’na destek verdiler diye yüzbinlerce mimar mühendisin denetim rolüne bir el kaldırmayla son verdiniz, eee seçim kazandınız bütün sivil kazanımları kurumları iptal etmek babanızın demokratik hakkı, neymiş bir binanın estetik kültürel değerini iktidar dışında bir kuruma danışmak, bence de doğru yaptınız, Allah’ın emri birdir o da partiniz AKP’dir, demokratik sandık hakkınızı tepe tepe kullanın.


El altından hangi pazarlıkları yapmışsanız binlerce jandarma karakolunu iptal ediyorsunuz, eee seçim kazandınız ananızın ak sütü gibi helaldir karakolları terör örgütlerine peşkeş çekmek, seçimle geldiniz bence de verin anasini satayim.


Daha üç ay önce bütçeyi meclisten Sayıştaysız geçirdiniz, kim yedi kim çaldı bilen yok, demokrasinin en temel denetim görevi yapan Sayıştay olmadan tarihlerde ilk defa meclisten bütçe geçirdiniz, olacak şey değil, eee sandıkla geldiniz hakkınızdır hakimlik kurumlarını ele geçirmek Sayıştayları yok saymak, ÖSS hırsızlıklarını yok saymak, seçimle geldiniz, kim ne diyebilir, İslam alemine şeyhinize imanınıza liderinize afiyeti şeker olsun.


Şimdi de tarihin ilk gününden beri köylülerin ortak kullanımında olan yaylaları yirmi otuzar yıllığına şirketlere teslim ediyorsunuz, yahu bu yayla, her bir yayla onbinlerce dönüm çayırlık, hepsini yandaşlara veriyorsunuz, eee seçimle geldiniz bize konuşmak düşmez, hakkınız halkın derelerini yaylalarını adamlarınıza peşkeş çekmek, bize düşen sandıkla gelenlere saygı göstermek, kim çaldı sormamak, karakollar niye iptal merak etmemek, kimin yağması talanı hiç denetlememek, haşa dil ucuyla azıcık söylersek bunları ‘darbeci’ oluruz faşist oluruz, tövbe söyleyemeyiz, ama siz sandıkla geldiniz ya artık gül suyuyla sütle yıkanmış en ileri demokratsınız, öldürün, sorana darbeci deyin, çalın çırpın, sorana faşist, deyin, ee en hakiki demokrat sizsiniz.


EKRANLARI GAZETELERİ TAPUNUZA GEÇİRİYORSUNUZ
TMSF el koyuyor siz ekranları gazeteleri nüfusunuza tapunuza geçiriyorsunuz, eee seçimle geldiniz hakkınız halkın vergileriyle banka kredilerini TRT’leri paşa paşa yiyip içmeyi. Ne bereketi bol bir ramazanmış, iftar sofrasında yaylalar ekranlar hırsızlıkla kazanılmış savcılıklar gazeteler. Allah orucunuzu iftarınızı yaylalarınızı Suriye’de öldürüp El Kaideye ciğerlerini yedirdiğiniz yüzbinlerce müslümanının kanını hurmasını kabul etsin, Allah demokratlığınıza zeval getirmesin.
Allah demokrat müminlerini ülkemizden mahrum etmesin.


2) Rusya, Suriye’de Özgür sıçanlar ordusunun sarin gazı kullandığını belgeleyip Birleşmiş Milletler’e getirdi, şimdi Türkiye kaçacak yer arıyor, birkaç aya kalmaz, sarin gazını kim kime vermiş dünyanın büyük kurumları ve gazetelerinden okursunuz artık, çünkü ülkenizin özgür medyası kaç defa Türkiye sınırlarında sarin gazı ele geçirildi, yazmadı.


Dışişleri bakanımız da sınırda mülteci kamplarında orucunu açıyor, Suriye’den kaçmış yaşlı ve çocuklara bir general gibi konuşuyor.
Yaşlı ve çocuklara askerlerine cesaret veren komutanlar gibi, eskiler bu asker yiğitleyen konuşmaya ‘şecaat’ der. Hararetli hamasi konuşmasında, bir, ileri, hücum, cümleleri geçmiyor, şöyle kazanacağız, böyle mahvedeceğiz, böyle yeneceğiz, kılıç kuşanmış Osmanlı naralarıyla.


Zavallı Davutoğlu, dünya kendini dışlayınca kendini bir anda El Kaide’nin yanında yalnız bir general olarak buldu.
Askerleri de zavallı çocuk ve ihtiyar mülteciler. Humus’u yani özgür sıçanların son kaçacağı yer aynı dakikalarda düştü düşecek, bizimki iftar çadırında yarım Arapçasının belagatiyle terliyor coşuyor kuduruyor.


Ve çadırı doldurmuş zavallı çocuk kadın ve ihtiyarlara da göz ucuyla şöyle bir bakıyor, buradan bir küçük ordu daha çıkartabilir miyiz?
Hangi sinemacı çekse böyle bir sahne, insan yok yahu bu kadar olamaz der. Çok acıklı bu sahne karşısında hangi insan nerelere düştük Allahım vehametine kapılmaz, Osmanlı rüyasını artık bu minnacık çocuk ve çaresiz kadınlar mı taşıyacak artık.


Dünyadan dışlanmış Dışişleri bakanı, son çare, kaçacak başka yeri kalmamış onüç yaşındaki çocuklara gaza cihad nutukları çekip cepheye adam yetiştirmenin telaşıyla yırtınıyor.


Cephede ölenler de bu küçücük çocukların bu zavallı yersiz yurtsuz mutfaksız yatak odasız kadınların babaları kocaları. Ve onlara hala ölecekleri öldürecekleri bir hedefi şehadet iman ayet laflarıyla hedefler gösteren bir Dışişleri Bakanı.


( Dursun bu satırlar bu paragraf içinde belki on yıllar sonra bu akılalmaz sahne bir genç senaristin aklına gelir.)


Eee seçimle sandıkla geldiniz on üç yaşındaki mülteci yersiz yurtsuz çocukları savaşa sürmek Allah’ınızın imanınızın demokrasinizin babanızın rüyalarınızın tik’lerinizin hezeyanlarınızın cezbelerinizin hakkıdır. Ve o iftar çadırında on üç yaşında çocukların içeceği bir sıcak çorba, ne pahasına, babalarının ölümü ve ülkelerinin harap mahvolma pahasına ve her kaşığına müslüman kanı cihad şehid şehadet doğranarak, insanlık utansın.


MISIR'DAKİ DARBEYİ NİYE BU KADAR ÜSTLENDİLER
3) İşte böyle bir hikaye, gerçeğe direnmekten başka şansınız kalmadı. İşte böyle bir hikaye gerçeği sansürlemek gizlemekten başka şansınız kalmadı.


İşte böyle bir hikaye, hakikat gerçek, tik’iniz oldu, hakikat gösterildiğinde öldürün emri veren, yok edip imha eden, gerçek deyince sizi darbeciler faşistler diye satırla sopayla mermiyle sokak aralarında gencecik çocukları öldürür hale geldiniz ve iftar sofrasında yersiz yurtsuz babasız çocuklara cengaverlik nutukları çeker hale geldiniz.


4) Mısır’daki darbeyi niye bu kadar üstlerine aldılar, cevabı: bir dünya atasözü, tecavüze uğrayan yabandomuzunun çok yaman azı dişleri artık işe yaramaz.
Yani üzüntüleri darbeye değil, yalanları talanları atamaları görevden almaları kurumları iptal etmeleri yani azı dişleri bu tecavüzle artık işe yarayamayacak.


5) Napolyon’un savaş dehasını inceleyenler söylüyor, iki ordu karşı karşıya geldiğinde iki ordunun da ön cepheleri zırh gibi sıkı ve disiplin içindedir, bu yüzden ön cepheden saldırmaz, Napolyon yandan ve arkadan, yani en kırılgan taraftan saldırır.
Yani Napolyon ‘morale’ saldırır, ordunun psikolojisini kırmak için.
Mısır’daki darbe, AKP’ye arkadan bir saldırıdır, psikolojisini kırmıştır, telaş ve panik bu yüzdendir.


6) Unutmayın, domuzlar ve balıklar ve tavuklar çok düşük zekaya sahip oldukları için onları etkilemek imkansızdır, fikirle gerçekle karşılarına çıkmak kadar aptalca bir şey yoktur.
Hem domuzlar hem balıklar hem de tavukların ‘perspektifleri’ yoktur, şöyle, burunlarının ucu etrafındaki ‘yemlerle’ ilgilenirler, bakışları bir metre derinliğine inemez, hayat burunlarını sürttüğü eşindiği yemlerin dairesi kadardır.
Bu yüzden domuzları balıkları ‘yenilgiye’ uğratmak mümkün değildir, çünkü ‘yemlenme’ alanı dışına çıkmazlar, çünkü yemlenme alanı dışında hayat bilmezler.
Bu düşük yaratıklar ne önceyi bilirler ne sonrayı, ancak seçimle gelmişlerdir, deryalar bütçeler belediyeler yaylalar borsalar analarının ak sütü gibi helal olsun, sakın ha, bu yemlenme alanlarına saldırmayın, haşa hem demokrasi hem Allah düşmanı olursunuz.


7) Ancak yolun sonu göründü, Allah’la yer değiştirdikleri Amerika, Batı, Siyasal İslam’ı YIPRATMA SAVAŞI’na başlamıştır.


MAYMUNLAR GİBİ KAFESLENDİLER
Artık kendi paranoyalarını iftardan sahura kadar kendileri beslemeye başlamıştır.


Artık ezan seslerini paranoyik öfke nöbetleri susturmaktadır, işte oyuna böyle gelmişlerdir, çünkü, rakipleri için bu öfke nöbetleri, bir silkelenmeyle dalından düşecek kadar olgunlaşmaları demektir, yani saldırdıkça kudurdukça düşecekler.


Unutmayın, bu eşek ölüsü leşini siyasetin ana yolundan çekip çıkartmak birkaç sene sürer, ancak bu leşin yol kenarındaki çürüyüp kuruyup kabuklaşması onlarca yıl daha kokuşur.


Zavallılar, kuşatma altında olduklarını henüz yeni yeni hissediyorlar, İdeolojik İslamcılar’ın aklı dünyalılar tarafından ‘çerçeve’ içine alındı, maymunu ağacından kafesine taşıdılar, şansları yok.


Bu kafesten halkın vergilerini gaspederek ele geçirdikleri ekranlarda sabahlara kadar ‘darbeciler’ cıyıltılarıyla çıkamazlar.


Onlar artık o ekranların büyüsüyle de maymunlar gibi kafeslendiler. Çünkü onları kurtaracak tek şey, adalet ve doğruluk ve merhametti, bu büyük şansı geçtiğimiz on yıl içindeki gaddarlık hukuksuzluk ve kibir karnavallarıyla çoktan kaçırdılar.


8) Tekrar hatırlayalım, bir ordu yüz kez savaşır yüzünü de kazanır, büyüklüğü bu gücü değildir.


Bir ordunun büyüklüğü hiç savaşmadan kazanmasıdır. Dikkat edin, Amerika bu İslamcılar sayesinde hiç savaşmadan kazanıyor, hem Suriye’de hem Türkiye’de hem Mısır’da.


Siz bu devasa ABD ordusuyla hiç savaşmadan daha baştan teslim olup uşak ilişkisine girmişseniz, bu ordunun artık her olası siyasi manevralarına açıksınız demektir.


Üstelik sizinle hiç savaşmadan size kendi ordunuzu imha edip ortadan kaldırtmayı cemaat ve ajanlarıyla başararak.


Amerika Türkiye ve Mısır’ı istediği gibi yönetiyor ama ona hala direnen Afganistan’da Taliban’la el altından uzlaşmanın yolunu arıyor, PKK dahi savaşmayı göze aldığı için halen masada belinizi büküyor, karakollarınızı size kaldırtmayı başarıyor.


Gerçek bu. Hakikat dışında her şeyi zimmetlerine geçirenler ne bilsin?
Ne bilsinler insanlığın kalesi adalet hukuk ve merhamettir. Yüreklerinize bu erdem tuğlalarıyla insanlık kaleleri inşa etmeyen sizlersiniz. Nasıl başardınız ideolojik bir örgüt bir tuhaf cemaatle bu mübarek dini, suratlarınızda frengiye çevirmeyi nasıl başardınız?


9) Ve İslamcı yalakalar yandaşlar! On yıl boyunca bu gaddarlığı sizinle ortaklaşa düzenlemeyi başaran ABD’yi ve ajanları ve cemaati, şimdi huzurlarınızda kutluyorum.


Bu gencecik çocukların kanını size iştahla yalatmayı nasıl başardılar?
Bu kadar merhametsiz adaletsiz hukuk’u size gönüllüce yalatmayı nasıl başardılar?


Sayıştayları yok saymayı, ÖSS hırsızlıklarını örtmeyi, dereleri, yaylaları babanızın malı yapmayı size nasıl inandırıp imanla Allahla dinle kabul ettirdiler!


Söyleyeyim.
Birgün Mao, generallerine sorar, BİR KEDİYE NASIL BİBER YEDİRİRSİNİZ?
Generallerinden biri, kediyi zorla tutar zorla ağzına sokarız, dedi.
Mao, hayır zorlamadan yapacaksın.
Diğer general, kediyi günlerce aç bırakıp biberi de bir et parçasının içine koyarak, dedi.
Mao, hayır, hile yapmadan yapacaksın.
Generaller, peki, siz nasıl yapardınız, dedi.
Mao: biberi kedinin derisine yapıştırırsın, kedi yanan derisini yalayacaktır.


Kedi kendi yaladığı için çok mutlu olacaktır.
Hem cemaati hem İslamcı iktidarı da kutluyorum, o biberi on yıl içinde derinize hatta beyninize bağlamayı başardığı için, şimdi hepiniz KENDİNİZ GÖNÜLLÜCE YALANIYORSUNUZ, o güzel gülbeşeker beyninizi.


Odatv

__________________
“Gittin mi büyük gideceksin!
Ayrılık bile gurur duyacak seninle..



  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Cansuyu'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.07.2013, 14:12   #2
Çevrimdışı
Hasat
Uzman Üye
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ölen biz mağdur onlar | Nihat Genç

Hep mağdurlar hiç mağrur şerefli olamadılar olamayacaklar
__________________
Bazen su olmak lazım sessiz sakin ...!!! Bazen sel olmak lazım öfkeli ve hırçın...!!!
Bazen mum alevi olmak lazım; sabırla tükenmeyi bekleyen, bazense volkan olmak lazım; önüne gelen herşeyi hızla tüketen...!!!
Kimine SU oLacaksın, kimine SEL ...!!! Kimine MUM olacaksın, kimine VOLKAN ...!!! Ama kimseye asla ve asla KUL oLmayacaksın... !!!
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Hasat'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.07.2013, 14:19   #3
Çevrimdışı
Cagliostro
2023 - İlk Yolculuk

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ölen biz mağdur onlar | Nihat Genç

Haklı olanlar haksızlığa uğrarsa orada haksızların adaleti uygulanır. Haklı olan hakkını aradığında da başına gelenler de haksızların adaletinin sonucudur.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Cagliostro'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
genç, mağdur, nihat, onlar, Ölen


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 09:08.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.