30.07.2013, 07:40
|
#1
|
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
Tencere - Tava Korkusu! | Mehmet Türker
Belli ki çok korkmuş!.. Korkmamış olsa, her iftarda başka bir yerde nutuk atan Tayyip Bey, sürekli olarak tencere-tavadan söz etmez, Gezi eylemcisi gençleri yerden yere vurmazdı!..
Tayyip Bey belki de hocası Erbakan’ın başına gelenleri hatırlıyor!..
Rahmetli de tencere tava çalanları hafife alarak “gulu gulu dansı yapıyorlar” demiş, eylemleri fasa fiso olarak karşılamış, sonunda koltuğundan olmuştu…
Demek aklında hep o var!..
Bu nedenle de iftar sofralarını miting alanına çevirdi, tencere-tavaya verip veriştiriyor!..
* * *
Biliyorsunuz, “gürültü yapmak suçtur” diyerek, komşunun komşuyu gammazlamasını da istemişti!..
Ama “gürültü” denilince, asıl Tayyip Bey’in meydanlarda adeta haykırarak konuşmaları akla geliyor!..
TV’de hangi kanalı açsanız Tayyip Bey bağırıyor…
Düşünün meydanlardaki dev hoparlörlerden gelen gürültüyü…
Onun yanında tencere-tava gürültüsü çok masum kalır!..
* * *
Tayyip Bey, bağırarak gürültüye sebep olduğunu saklamıyor da…
Geçenlerde Kısıklı’daki Millet Parkı’na koruma ordusuyla girip medyaya “sade vatandaş, halk adamı” pozları vermişti…
Orada biriyle konuşurken kafasına taktığı 3-5 çocuk konusunu açıp sormuştu: “Sende kaç çocuk?”
Karşısındaki “Bir” diye cevap verince tepkisi şöyle olmuştu:
“Biz boşuna mı bağırıyoruz yaaa!”
Yani, bağırdığını kabul ediyor…
Öyleyse tencere-tava sesine tahammülsüzlüğü nedir?..
* * *
Tayyip Bey frenleri boşaldığında sinir sistemini kontrol edemediği için “Öfke de hitabet sanatıdır” mazeretine sığınmıştı…
Ama onun öfkesi Türkiye’yi geren bir öfkeydi!..
Gerginlik, toplumun psikolojisini bozdu!..
Muavini Bursalı (Manisalı-Siirtli) Bülent bile itiraf etmek zorunda kaldı:
“Herkesin tef gibi gerildiği bir Türkiye’deyiz. İnşallah normalleştiğimiz zamanlara da kavuşuruz”
* * *
Bülent haklı, toplum tef gibi gerilmiş durumda…
İyi de Türkiye’yi kim idare ediyor, tef gibi gerilmesine kim sebep olmuş, bu tansiyonu düşürmekle sorumlu kim?..
Her gün bağırıp çağıran, Başbakanlığı “ister asar ister keser” bir makam olarak gören;
“Biz ve onlar” diyerek toplumu ayrıştıran, kindar bir nesil isteyen bir Başbakan ve baskıcı bir rejim!..
Buna karşılık tencere-tava korkusu!..
Çelişkiler içinde yuvarlanan bir iktidarın elinde kalmış bahtsız bir ülkede yaşıyoruz!..
Fethullahray!..
Başka bir isim yokmuş gibi 3. Köprüye Yavuz Sultan Selim adı verilmesi Alevi vatandaşlarımızın tepkisini çekince çare aramaya başladılar…
Alevilerin gönlünü hoş etmek için, “Canım yeni yapılacak büyük eserlere de (!) Pir Sultan Abdal, Hacı Bektaş-ı Veli adını veririz” diyorlar!..
AKP iktidarının en birinci siyasetidir nabza göre şerbet vermek!..
“Cem evi cümbüş evi” diyen Başbakan Alevilerden nasıl oy alacak?..
Onun da kolayı var, “Alevilik Hazreti Ali’yi sevmekse ben dört dörtlük Aleviyim” diyerek zevahiri kurtarmaya çalıştı ama kimse yemedi!..
* * *
Oy için bu kadar esnaflık yapmak gerekir mi?..
Hele yol, köprü, hava alanı gibi bütün toplumun yararlandığı yerlere dini temalı isimler verilmesi kabul edilebilir mi?..
Alevi vatandaşlarımızdan tepki alıyorsun, onu düzeltmek yerine, onları okşayacak isimlerle oylarını sağlama almaya çalışıyorsun!..
Yarın öbür gün cemaat de bastırırsa, Marmaray’a da “Fethullahray” adını mı koyacaksın?!.
Kaynak: Sözcü
|
|
|