25.08.2013, 08:34
|
#1
|
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
Merhaba | Rahmi Turan
Artık bu sütunda her gün, orta sayfada ise haftanın 4 günü beraber olacağız.
Ben de, değerli arkadaşım Emin Çölaşan gibi Tayyip Bey’in gadrine uğrayan yazarlardanım.
Ben de Hürriyet Gazetesi’nde yazıyordum.
5 yıl boyunca Hürriyet okurlarına seslendim. Yazılarım iktidarı rahatsız ediyordu.
Ne zaman kovulması gereken bir isim oldum?
Tüm uyarılara rağmen, inandığım fikirleri savunup Tayyip Bey’i eleştirmeye devam ettiğim zaman…
Başbakan, gazete patronlarına:
“O yazarların maaşlarını siz veriyorsunuz. Sizin istediğiniz gibi yazmıyorlarsa, bizim dükkânda size yer yok deyip onları kapı önüne koymalısınız. Ben sizden hesap sorarım!” mealinde tehditler savurunca ödü kopan medya patronları, iktidarın sevmediği yazarları birer birer tasfiye etmeye başladı. Bunların arasında ben de vardım.
Gazeteyi ve gazeteciyi susturma operasyonu hâlâ bitmiş değil…
Hemen her gün yeni yeni olaylarla karşılaşıyoruz.
İktidarın hizmet eri durumuna gelen bir kısım medya patronunun zayıflıklarına acıyorum ama onları fazla suçlamıyorum. Korkan insan, güçlünün karşısında eğilir, iki büklüm olur! Günümüzde korkmayan patron ise o kadar az ki…
Gazetecilerin işsiz kalmasında asıl sorumlu olan Başbakan’dır.
Her zaman haktan-hukuktan bahseden, demokrasiden ve basın özgürlüğünden söz açılınca mangalda kül bırakmayan Başbakan’ın demokratik olmayan tutumu, Türk Basını’nı silindir gibi ezip geçti!
Neyse ki ülkemizde, devletle hiçbir çıkar ilişkisi olmayan SÖZCÜ Gazetesi var.
Size bir gerçeği daha açıklayayım…
SÖZCÜ, patronuyla, genel yayın müdürüyle, yazı işleri kadrosu ve yazarlarıyla birlikte, benim can dostlarımın olduğu bir gazetedir. Onlara destek olmak için SÖZCÜ’nün yıllardan beri TOKMAK sütununu ben yazıyorum. Artık, köşeye imza koyma zamanının geldiğini düşündük… Bundan böyle her gün beraberiz…
Tokmak
|
|
|