Fenerbahçe'nin Dramı (2) | Rahmi Turan

[@Cansuyu]

1 Eylül Pazar günü “Fenerbahçe’nin dramı” başlıklı bir yazı yazmıştım.
Başkan Aziz Yıldırım (2 Eylül Pazartesi günü) telefonla aradı. Uzun uzun konuştuk.
Aziz Bey, sadece bilgi vermek istediğini, konuşmamızın sohbet olduğunu söyledi ve yazılmamasını rica etti.
Onun bu isteğine saygı duyarak konuyu kapatıp tek kelime yazmadım. Ancak… Aziz Bey, bana anlattıklarının neredeyse aynısını, bir televizyon programında anlatmaz mı?
O halde ben niye yazmıyorum?
7’den 70’e herkes bu konuyu konuşuyor, tartışıyor!
Benim de okurlarıma “Fenerbahçe’nin dramı” yazısının devamı hakkında bilgi vermem gerekiyor.

Şike davası Türkiye‘nin altını üstüne getirdi. Fenerbahçe, Avrupa Kupaları‘ndan iki yıl uzaklaştırıldı.
Çok ağır bir ceza!
Peki, bunlar neden geldi Fenerbahçe‘nin başına?
Konu gerçekten şike mi?
Aziz Bey ne diyor bu duruma?
Fenerbahçe Başkanı ile konuşmamız hakkında okurlarımı kısaca bilgilendirmek istiyorum.
Aziz Yıldırım özetle şöyle dedi:

“Bu kesinlikle şike davası değildir. Bu bana ve Fenerbahçe’ye hazırlanan bir komplodur. Bana ‘Ergenekon’un kasası’ dediler. Tam bir iftira! Davayı 250’nci maddeye sokup beni silahlı örgüt mensubu ve yöneticisi yapmak istiyorlardı… Beni yok etme operasyonu bu!
Şike ile ilgili bir tek belge çıkarsınlar, kendimi Boğaz Köprüsü’nden aşağı atarım.
Peki, tüm bu şartlar altında, Fenerbahçe düze çıkar mı?
Hayır! Fenerbahçe “Ben Atatürkçüyüm, ben laikim” dedikçe düze çıkmaz!
Ben 15 sene Fenerbahçe’ye hizmet ettim. İddia ediyorum: En temiz takım Fenerbahçe’dir. Yemin ederim ki, kim “Biz temiziz” diyorsa Fenerbahçe ondan daha temizdir.
Bunu mahkemede de söyledim, kimse cevap vermedi, veremedi!
Dediğim gibi, bu bir şike davası değildir. Şike bahanedir!”

Gel de Özer Bey’e gülme!


Eski Başbakanlardan Tansu Çiller‘in kocası Özer Uçuran Çiller artık siyasetten uzak bir yaşam sürüyor ama zaman zaman gazetelerde çıkan röportajlarıyla adından bahsettiriyor.
Cansu Çamlıbel ile yaptığı söyleşiden öğrendiğimize göre Özer Bey‘in maddi olanakları sanıldığı gibi iyi değilmiş…
“Hâlâ korkularım var. Maddi olanaklar bunlar… Kredi borçlanması beni rahatsız ediyor.” diyor.
“Eşinizin Başbakan olmasının, işlerinizin gelişmesine çok katkısı olduğu doğru değil mi?” sorusuna da şöyle cevap veriyor:
“Öyle olsaydı bugün niye biz hâlâ bu kadar borç içindeyiz?”
Vah vah! Özer Bey, neredeyse ağlayacak!
Onun bu sözlerini okuyunca, siyasetin kendisine kazandırdığı imkânları düşünüyoruz da “Gel de gülme!” diyoruz.
Zaten, Özer Çiller‘in bizzat kendisi de aynı röportajda bunları söylüyor:
“Güleceksiniz şimdi… ‘Adama bak, yalıda oturuyor, kocaman yatı var’ diyeceksiniz… Güleceksiniz…” diyor.
Özer Bey haklı. Gerçekten bu sözleri okuyan herkes güldü!
Şimdi kitap yazıyormuş. Acaba mizahî kitaplar yazmayı da düşünüyor mu? Okuyanları güldürmekte başarılı olur!

Kaçakçılar devlete duacı!

Vatandaş, gülle gibi tepesine inen zamlarla mutsuz olurken, kaçakçıların yüzü gülüyor!
Sigara ve alkollü içkilere yapılan zamlar, devletten çok kaçakçıların işine yarıyor, aşırı yükselen fiyatlar, kaçakçılığın cazibesini arttırıyor.
Sigara ve içki kaçakçılığında ballı kazanç var!
Kaybeden ise devlet!
Yapılan zamlar sigara tüketimini azaltmadığı için, kaçak sigara piyasası coşuyor, kayıt dışı işlemler artıyor, sonunda devlet kazanayım derken vergi kaybına uğruyor.
Hesaplamalara göre, kaçak sigara yılda 2 milyar liranın üzerinde bir vergi zararına sebep oluyor. Kaçak alkollü içkiler nedeniyle uğranılan zarar ise çok daha fazla…
Kaçakçılar mutlaka “Allah devlete ve millete zeval vermesin” diyordur!


Tebessüm
Kazanın sebebi alkol!

Temel, sarhoş bir halde trafik kazası yapmış… Hâkim, gerekli raporları inceledikten ve tanıkları dinledikten sonra şöyle demiş:
“Anlaşıldı, anlaşıldı… Bu kazanın sebebi alkol!”
Temel memnun bir halde:
“Sağ olun hâkim bey” demiş “Hay ağzını öpeyim senin… Az daha herkes, kazanın benim yüzümden olduğunu sanacaktı.”

Sözcü