19.10.2013, 23:30
|
#1
|
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
Konuşamayan Bir Toplumuz! | Ece Cantürk
Konuşamayan Bir Toplumuz!
Genelde çemkiriyoruz, vuruyoruz, kırıyoruz. Adam (?) kadını hata yaptığında(?) konuşmak yerine çekip vuruyor!
Tercihlerimiz genelde şiddetten yana. Atarlıyız yani; ecdatlarımızın DNA'ları sağ olsun! Aktivistlerimiz de devamlı bağırıp çağırıyor. Oysa ki yapıcı olmak eğitim ve empati gerektirir. Biraz ümitliyim; değişim sürecine girildi. Konuşmaya bir nebze başladık; yalnızlık biraz ötelendi !?
Geçenlerde kötülüğün panzehirini bulmuşçasına uyandım.
Evet ya! Uzaylılar alınmasın ama ne yalnızız yahu bu koskoca kainatta!
Bütün şiirler, şarkılar, filmler kavuş(ama)mak üzerine! Öyle kodlanmışız… Mazoşist bir yapısı var insanoğlunun "Homo Sapiens"den beri! Dünya var olduğundan beri herkes yalnız doğup, ölüyor! Tanrı, kesin bizi on yüz bin milyon yıldır "yalnızlıkla" sınıyor!
Tüm o enerji çalışmaları; salın korkularınızı, rahat bırakın bedeninizi, özgür kılın ruhunuzu çalışmaları da bir yere kadar. Taktiklerle yürümüyor insan ilişkileri. Zira el bombası gibi patlayabiliyor bir yerinizde maazallah!
Niye sadece "ben" olamıyoruz? Aslında yarım değiliz ki biri bizi tamamlasın! Yola devam ederken tökezlediğimizde pırr diye uçmayacak birini arıyoruz çoğumuz! Hele ki sığınılacak liman ilişkileri ne maskelidir! Kim kime sığınıyor? "Mor Çatı" ilişkisi mi kuracağız karşı cinsle! (Ya da aynı cinsle.) Kısaca hüzünlü ilişkiler yumağı yaşıyoruz.
Lakin iyidir, gereklidir arada hüzünlenmek. "İnsan" olduğumuzu hatırlatır bizlere.
Can Baba'nın dediği gibi: "Yalnızım çünkü herhangi biriyle değil, beklediğime değecek biriyle devam etmeliyim bu yola. " Cümleyi, o günkü ruh halinize göre uyarlayın. Bu kişisel de olur, sosyal yaşama dair de!
Yeterince seçici değiliz belki de? Yüreğimizi ve bedenimizi deneme tahtası gibi kullanıyoruz ve çürüyoruz. Es geçiyoruz ruha bakmayı. Sadece gözlerimizle baktığımız için yıllarca kandırıldık.
***
Hayatın ironisini çözen beri gelsin. Genelde "Hümanizm" kavramına arada dokundururum zira gıcığım bu kelimeye, içeriğine… En büyük ırkçılık, insanı kendi cinsinden korumak! Herkesin pek erdemli ve doğru olduğu bu boyutta, nedendir bilinmez, her şey yanlış gider. Bu da yalnızlığı doğurur.
***
Ben çok mu doğruyum? Haşaa! Çok seversem güvenene kadar kıskanabilirim; pişmanlıklarımdan ve travmalarımdan beslendiğimi varsayarak gayet güzel savunma mekanizması oluşturabilirim; çalışırken bazen, egom devreye girebilir. Bazen cadıyımdır. Ciddi konularda yalan söylemem ama beyaz yalanlar tabii ki mubahtır lügatimde. Duru görü gibi tuhaf yeteneklerim olduğuna inanırım.
Hepimizin defoları var ve gediklerimizi şapşalca saklamaya çalışarak etrafımızdakileri salak yerine koyuyoruz!
Hele ki iktidarda olmak ne büyük yalnızlıktır. Onların yerine benim ağlayasım geliyor! Kaybedecek çok şeyleri var. Belki de o yüzden tarih mütemadiyen tekerrür ediyor !?
Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay özeleştiri yaptı ve "Toplumumuz yalnızlaştırılmaya çalışılıyor." dedi.
İyi dedi!
Birileri kendi halkına kimyasal silah kullanırsa, açılımı "Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı" (TOMA) olan araççıklar kritik (!?) noktalarda "Akıllı olun ha!" der gibi park ederse, hayvanlara işkence yapan, tecavüz eden insanlara ciddi kanuni yaptırımlar uygulanmazsa, gençler fırınların önünde dövülerek öldürülürse, devletin koruması gereken "kadınlar" korunamıyorsa, biraz daha fazla para kazanmak için ormanlar sabote edilirse…. Daha çook yalnız kalacağız!
Vesselam.
Ece Cantürk
|
|
|