"Kanun İçi" MİT Dönemi - Ayça Söylemez

@**Heliosaga** · 22.04.2014, 10:37

Milli İstihbarat Teşkilatı, şeffaflaşıyormuş.

Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu, kısa adıyla MİT yasasındaki değişiklikle, bir istihbarat teşkilatının şeffaflaşıp “kanun içi” olacağını savunanlar var.

Karşılarında da bu yasayla “muhaberat devletine dönüşeceğimizi” söyleyenler.

İlk görüş komik. Çünkü herhangi bir istihbarat teşkilatının “şeffaf” olması, varoluşu itibariyle mümkün değil. MİT de ne parlamentoya ne yargıya daha fazla “hesap verebilir” olacak. Aksine, MİT mensupları haklarında açılabilecek olası davalara karşı daha korunaklı olacaklar.
Yeni kanunla, MİT’in “yasal” görevleri daha da genişledi:

“Dış güvenlik, terörle mücadele ve milli güvenliğe ilişkin konularda Bakanlar Kurulu’nca verilen görevleri yerine getirmek, dış istihbarat, milli savunma, terörle mücadele ve uluslararası suçlar ile siber güvenlik konularında her türlü teknik istihbarat ve insan istihbaratı usul, araç ve sistemlerini kullanmak suretiyle bilgi, belge, haber ve veri toplamak, kaydetmek, analiz etmek ve üretilen istihbaratı gerekli kuruluşlara ulaştırmak…”

Yani MİT resmi olarak dış istihbarat ile ilgili de görev yapacak, burnunu sınırötesine de (resmen) sokacak.

“Yollarız dört adam, attırırız sekiz füze” denkleminde biraz daha CIA’e yaklaşan yetkilerle donatılan MİT’in zaten şimdiye kadar
attırdığı/attığı füzelerle ilgili hiç hesap vermediğini de unutmamalı. Bu kez hem dış istihbarat hem de devletin kalbi olan “terörle mücadelede” varlık gösterecek. Bu iki anahtarla açamayacağı kapı kalmayacak.

Zaten, yine aynı yasa değişikliğinde yer alan “MİT’e kanunla sayılan görevler dışında görev verilemeyecek” ibaresini denetleyebileceğimiz herhangi bir kurum da yok.

Aynı durum, MİT’in artık banka ve kamu kurumları kayıtlarına sınırsız erişime ulaşacak olmasında da geçerli.

Ya da “Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar” başta olmak üzere “soruşturma ve davalarda ifade tutanaklarına, her türlü bilgi ve belgeye erişebilecek, bunlardan örnek alabilecek” olmasında.

Bir de bu var tabii: “Telekomünikasyon kanallarından geçen dış istihbarat, milli savunma, terörizm ve uluslararası suçlar ile siber güvenlikle ilgili verileri toplayabilecek.”

Bu yetkilere dinleme faaliyetleri de eklendiğinde, MİT’in ulaşamayacağı hiçbir yer kalmayacağı ortaya çıkıyor.

Şimdiye kadar nerelere hangi yetkiyle ulaştığını, neleri arşivlerinde topladığını bilmiyoruz ve başladığımız yere geri dönüyoruz: MİT şimdiye dek kanun dışı yaptıklarının bir kısmını artık kanuna uygun olarak yapacak. Ancak bu, yaptıklarının en asgarisinden hukuka/evrensel hukuk ilkelerine uygun olduğunu göstermez.

Zaten insan öldürmek, katliam yapmak, katliam provokasyonu yapmak, yargısız infaz, faili meçhul cinayetler, çatışma çıkarmak gibi birçok “eylemini” de yasalara dayanıp yapmamıştı. Ama en azından bir kovuşturmaya uğrama ihtimali vardı. Artık yok. MİT’e “elin serbest” diyen bu yasa bir yana, yaptıkları suç kavramının dışına çıkarılırken, bu suçları ifşa etmek suç olacak. Yeni yasadan:

“Bu bilgi ve belgelerin radyo, televizyon, internet, sosyal medya, gazete, dergi, kitap ve diğer tüm medya araçları ile her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim araçları vasıtasıyla yayımlanması, yayılması veya açıklanması halinde, Basın Kanunu ile İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunu kapsamında, sorumlulukları belirlenenler ile bunları yayınlayanlara 3 yıldan 9 yıla kadar hapis cezası uygulanacak.”

Devlet görevlileri de diğer herkes gibi yakalanana dek özgürce suç işleyebilirler, ancak yakalandıklarında “sanık” olurlar. Bu kural artık MİT için geçerli değil. Bundan sonra “yakalayanlar” suçlanacak.

Polis/istihbarat devletine dönüşümde devlet için büyük, insanlık için rezil bir adım.

Ayça Söylemez - Birgün

22.04.2014, 10:37	#1
Çevrimdışı @Heliosaga Cehennem Yolcusu Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır. @Heliosaga	"Kanun İçi" MİT Dönemi - Ayça Söylemez Milli İstihbarat Teşkilatı, şeffaflaşıyormuş. Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu, kısa adıyla MİT yasasındaki değişiklikle, bir istihbarat teşkilatının şeffaflaşıp “kanun içi” olacağını savunanlar var. Karşılarında da bu yasayla “muhaberat devletine dönüşeceğimizi” söyleyenler. İlk görüş komik. Çünkü herhangi bir istihbarat teşkilatının “şeffaf” olması, varoluşu itibariyle mümkün değil. MİT de ne parlamentoya ne yargıya daha fazla “hesap verebilir” olacak. Aksine, MİT mensupları haklarında açılabilecek olası davalara karşı daha korunaklı olacaklar. Yeni kanunla, MİT’in “yasal” görevleri daha da genişledi: “Dış güvenlik, terörle mücadele ve milli güvenliğe ilişkin konularda Bakanlar Kurulu’nca verilen görevleri yerine getirmek, dış istihbarat, milli savunma, terörle mücadele ve uluslararası suçlar ile siber güvenlik konularında her türlü teknik istihbarat ve insan istihbaratı usul, araç ve sistemlerini kullanmak suretiyle bilgi, belge, haber ve veri toplamak, kaydetmek, analiz etmek ve üretilen istihbaratı gerekli kuruluşlara ulaştırmak…” Yani MİT resmi olarak dış istihbarat ile ilgili de görev yapacak, burnunu sınırötesine de (resmen) sokacak. “Yollarız dört adam, attırırız sekiz füze” denkleminde biraz daha CIA’e yaklaşan yetkilerle donatılan MİT’in zaten şimdiye kadar attırdığı/attığı füzelerle ilgili hiç hesap vermediğini de unutmamalı. Bu kez hem dış istihbarat hem de devletin kalbi olan “terörle mücadelede” varlık gösterecek. Bu iki anahtarla açamayacağı kapı kalmayacak. Zaten, yine aynı yasa değişikliğinde yer alan “MİT’e kanunla sayılan görevler dışında görev verilemeyecek” ibaresini denetleyebileceğimiz herhangi bir kurum da yok. Aynı durum, MİT’in artık banka ve kamu kurumları kayıtlarına sınırsız erişime ulaşacak olmasında da geçerli. Ya da “Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar” başta olmak üzere “soruşturma ve davalarda ifade tutanaklarına, her türlü bilgi ve belgeye erişebilecek, bunlardan örnek alabilecek” olmasında. Bir de bu var tabii: “Telekomünikasyon kanallarından geçen dış istihbarat, milli savunma, terörizm ve uluslararası suçlar ile siber güvenlikle ilgili verileri toplayabilecek.” Bu yetkilere dinleme faaliyetleri de eklendiğinde, MİT’in ulaşamayacağı hiçbir yer kalmayacağı ortaya çıkıyor. Şimdiye kadar nerelere hangi yetkiyle ulaştığını, neleri arşivlerinde topladığını bilmiyoruz ve başladığımız yere geri dönüyoruz: MİT şimdiye dek kanun dışı yaptıklarının bir kısmını artık kanuna uygun olarak yapacak. Ancak bu, yaptıklarının en asgarisinden hukuka/evrensel hukuk ilkelerine uygun olduğunu göstermez. Zaten insan öldürmek, katliam yapmak, katliam provokasyonu yapmak, yargısız infaz, faili meçhul cinayetler, çatışma çıkarmak gibi birçok “eylemini” de yasalara dayanıp yapmamıştı. Ama en azından bir kovuşturmaya uğrama ihtimali vardı. Artık yok. MİT’e “elin serbest” diyen bu yasa bir yana, yaptıkları suç kavramının dışına çıkarılırken, bu suçları ifşa etmek suç olacak. Yeni yasadan: “Bu bilgi ve belgelerin radyo, televizyon, internet, sosyal medya, gazete, dergi, kitap ve diğer tüm medya araçları ile her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim araçları vasıtasıyla yayımlanması, yayılması veya açıklanması halinde, Basın Kanunu ile İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunu kapsamında, sorumlulukları belirlenenler ile bunları yayınlayanlara 3 yıldan 9 yıla kadar hapis cezası uygulanacak.” Devlet görevlileri de diğer herkes gibi yakalanana dek özgürce suç işleyebilirler, ancak yakalandıklarında “sanık” olurlar. Bu kural artık MİT için geçerli değil. Bundan sonra “yakalayanlar” suçlanacak. Polis/istihbarat devletine dönüşümde devlet için büyük, insanlık için rezil bir adım. Ayça Söylemez - Birgün __________________ Never fade away...

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)