05.06.2014, 11:29
|
#1
|
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
Demokrasinin Kerameti!.. | Mehmet Türker
“Demokrasinin namusu sandıktır”
Tayyip böyle diyor!..
Zaten bunun en çarpıcı örneğini de Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu’nun 30’uncu Genel Kurulu’nda gördük!..
Genel Kurul’a Demokrasi Kahramanı Tayyip de katıldı!..
Heyecanlı bir genel kurul, şoför ve otomobilciler genel başkanlarını seçecek!..
4 binden fazla delege oy kullanacak, sandıktan demokrasi çıkacak!..
Nitekim sandıktan demokrasi de çıktı!..
Ne var ki demokratik temayülün çıkacağı kongrede zaten tek aday vardı!..
Tek adaya oy verecek delegelerin yol masrafları karşılandı, 5 yıldızlı otellerde ağırlandı, yemekler içkiler gırla gitti…
Hepsi şirketten!..
Yetmedi!..
Delegeler kongre salonuna girişte hediye yağmuruna tutuldular!.
İçinde ipek kravat, deri cüzdan, anahtarlık ve kemer olan çantalar dağıtıldı!..
Ki, bunların içinde delegelerin kullanacağı sadece anahtarlıktı!..
Kontak anahtarı için!..
Yetmedi!..
Sandık vasıtasıyla demokrasinin namusunu kurtarmak için şoför ve otomobilci esnafının demokrasiyi içselleştirmesi gerekiyordu!..
Ve demokrasinin kerametini göstermek üzere bütün delegelere içinde 250 TL olan zarflar imza karşılığı verildi!..
Düşünün bütün bunlar “tek adaylı” kongre içindi, ya 4-5 aday olsaydı?..
Kongreye tek aday olarak girip büyük bir demokrasi mücadelesi veren mevcut Başkan Fevzi Apaydın “ileri demokrasiyi” şöyle açıkladı:
“Bunlar için federasyonun bütçesinden 1 milyon 260 bin lira ayrıldı. Dağıtılan para bir gelenek. 2010’da 200’er lira vermiştik. Bu yıl 300’er lira vermemiz gerekiyordu. Ama paramız yoktu. Para vermezsek sana, bana oy vermek için gelmezler”
Demokrasi bilinci işte böyle bir şey!..
Demokrasinin namusunu sandıkta kurtaran 250’şer liralık zarflar oldu!..
Genel seçimler öncesinde demokrasinin namusunu Tayyip ve arkadaşları da değişik bir şekilde kurtarmışlardı!..
Rutin hale gelen bulgur-nohut torbaları, kömür çuvalları yetmiyordu!..
Onun için galiba Tunceli’deydi, her eve buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makineleri gönderdiler!..
Ne var ki evde buzdolabını koyacak yer yoktu, ahıra koydular!..
Ahırda ise elektrik yoktu!..
Çamaşır veya bulaşık makinesi verdiler, evde su yoktu!..
Ama demokrasinin namusunu kurtardılar!..
Nerede?..
Sandıkta!..
Sırrı’nın takıntısı!..
Bunun Kürtçülükle de ilgisi yok!..
Bitmeyen bir kin ve nefret söylemi, dahası cehalet!..
Yahu Kazım Karabekir kiiiim, sen kimsin?!.
Ama bunlarda Atatürk ve İsmet Paşa düşmanlığı geniş bir alanı kapsıyor; cumhuriyetin kuruluşu, kuruluş felsefesi, ilke ve devrimlere karşı duyulan nefret!..
Meclis’in kavgacı vekili Sırrı Sakık, Kürtçü partiden Ağrı Belediye Başkanı seçilir seçilmez söylediği şu kin dolu lafa bakınız:
“Kazım Karabekir’in adını bütün cadde ve meydanlardan sileceğiz”
Sırrı’nın işe adını silmekle başlayacağını söylediği Kazım Karabekir Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın en büyük destekçilerinden; Kurtuluş Savaşı’nın doğuda sigortası olmuş, Kürt ve Ermeni çocuklarının barınması, okutulması için her türlü olanağı sağlamış Şark Cephesi Komutanı ve sivil hayatında da Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı…
Bölgede Kürtlerle hiçbir sorunu olmamış, aksine onları Ermeni çetelerinden, Rus Ordusu’nun Ermeni taburlarından korumuş bir Osmanlı Paşası!..
Sırrı Sakık bütün cahilliğiyle boyundan büyük işlere kalkışıyor, Kazım Karabekir’in adını silmekten söz ediyor!..
Eğer bu iktidar da böyle bir saygısızlığa göz yumarsa yuh olsun!..
-------Sözcü------
__________________
“Gittin mi büyük gideceksin!
Ayrılık bile gurur duyacak seninle..”
|
|
|