Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Kültür | Sanat | Edebiyat > Dünya Edebiyatı


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 24.09.2010, 08:50   #1
Çevrimdışı
OkyanusunKalbi
WoodStock

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Dünya Klasiklerinden Seçmeler

Lev Tolstoy
İvan İlyiç'in Ölümü



Tolstoy’un, iyi bir hayat yaşadığını zanneden bir adamın, ölümün yaklaştığını anladıkça yavaş yavaş aslında yaşamamış olduğunu fark edişini büyük bir saflık ve şaşırtıcı bir samimiyetle anlattığı bu kısa ama büyük romanını, Ergin Altay’ın Rusça aslından yaptığı güçlü çeviriyle sunuyoruz.

“Başlardaki adı Bir Yargıcın Ölümü olan hikâyeye ilişkin fikir Tolstoy’un aklına, 1881’de Tula Mahkemesi’nde yargıçlık yapan İvan İlyiç Meşnikov’un öldüğünü duyduğunda gelmiş ve Tolstoy daha sonra Meşnikov’un kardeşinden olayın ayrıntılarını öğrenmişti. Kafasındaki asıl fikir, ölümle önce mücadele eden, sonra da kendisini ona bırakan bir adamın günlüğünü kaleme almaktı. Ama yavaş yavaş eğer üçüncü şahıs gözünden anlatılırsa, hikayenin trajik boyutunun derinlik kazanacağını gördü. Ve günlük, bir romana dönüştü.”
Henri Troyat, Tolstoy


Tolstoy’un inanılmaz gözlem gücünü ve hassas duyargalarını toplumsal eşitsizliğe, üst sınıfların kalpsizliğine ve suçluluk duygularına ve Çarlık Rusyası’nın acımasız bürokrasisine yönelttiği en eleştirel romanıdır Diriliş.

“Diriliş’i bir seferde okudum. Çarpıcı bir eser... En ilginç kahramanlar, prensler, generaller, ihtiyar hanımefendiler, köylüler ve mahkûmlar... Ne usta bir kalemi var Tolstoy’un. Romanının ise sanki sonu yok.” Anton Çehov (Menşikov’a mektup, 1900)
Dostoyevski
Delikanlı


Delikanlı yalnızlıktan ve dış dünyadan kopmaktan özel bir ruhsal kıvama ulaşan genç ve tipik bir Dostoyevski kahramanının hikâyesidir... Dostoyevski’nin en büyük kitapları arasında hiç sayılmayan bu romanı ilginç yapan şey, tıpkı kahramanı gibi yazarının da bu sayfalarda büyük amaçlarla kendi akıl karışıklığı arasında bölünmüş gözükmesidir...

“Bütün bu karakterler, her ne kadar birbirinden farklı olsalar da, önemli bir ortaklığa sahiptir: Öncelikle, istisnasız her biri, yalnızdır -hayatı ve yaşadıkları çevreleri anladıkları için kendilerine yeten, kendi dünyalarına gömülü ve kendileriyle meşgul olarak yaşadıkları için başkalarına hep yabancı gözüyle bakan insanlardır. Onların gözünde diğer insanlar, ya kendilerini hükmü altına alma tehdidi taşıyan ya da kendilerine boyun eğecek yabancı birer güçtür sadece. Delikanlı’nın genç Dolgorukiy’si, bir Rothschild olma “fikri”ni açıklayıp bu “fikri” gerçekleştirmek üzere yaptığı deneyleri anlatırken -bu deneyler ruhsal açıdan Raskolnikov’unkilere çok benzer- onları “yalnızlık” ve “güç” kelimeleriyle nitelendirir. Tek başınalık, diğer insanlardan kopukluk, yalnızlık hali, insanlar arasındaki ilişkileri bir üstünlük/aşağılık mücadelesine dönüştürür.”
GEORG LUKÁCS
Lev Tolstoy
Savaş ve Barış 2 Cilt


“İşte bütün romancıların en büyüğü -Savaş ve Barış yazarı için başka ne diyebiliriz ki...” Virginia Woolf

“Her akşam kalkıp Savaş ve Barış’ı okuyorum. İnsan öyle bir merak ve öyle saf bir heyecanla okuyor ki, sanki daha önce hiçbir şey okumamışız gibi geliyor. Harikulâde güzel.” Anton Çehov

“Bana Tolstoy’un Savaş ve Barış’ını okuma fırsatı verdiğiniz için size teşekkür ederim. Birinci sınıf! Ne sanatçı ve ne psikolog! İlk iki kısım kusursuz, ama üçüncü yokuş aşağı gidiyor... Bazı kısımlar ise Shakespeare düzeyinde.Okurken zevkten gözlerimden yaşlar aktığını hissettim,üstelik bu çok da uzun sürdü. Evet, güçlü. Çok güçlü!”
Flaubert (kendisine romanın Fransızcasını yollayan Turgenyev’e yazdığı mektuptan)

“Tolstoy’un Savaş ve Barış’ı son bin yılda yazılan en büyük on edebiyat eserinden biridir. Bütün 19. yüzyıl romanları içerisinde Tolstoy’un Napolyon’un Rusya’yı işgalini anlatan panoraması, hacmi, insan anlayışı, kahramanlarının soluğu ve tarih üzerine düşüncelerinin akışı bakımından en büyüğüdür. Resmin büyüklüğüne rağmen bireysel fırça darbeleri de her zaman kesin, doğru ve vecizdir.” John Updike
Dostoyevski
Budala


“Niyetim bütünüyle güzel bir insanı anlatmaktır.” Dostoyevski Budala’yı bu amaçla kaleme aldı ve peygamberimsi kahramanı Prens Mişkin’i böyle yarattı. Dostoyevski’nin en büyük dört romanından biri olan Budala, aynı zamanda gelmiş geçmiş en büyük aşk romanlarından biridir de. Bu dünyada iyi olmak mümkün müdür, yoksa bu biraz da budalalık mıdır? Bu başeserinde Dostoyevski’nin şeytani zekâsı iyilik ile kurnazlık, saflık ile günah, aşk ile inanç arasındaki tehlikeli bölgelere giriyor.
“İnsanlık komedyasının olağanüstü zenginliğine rağmen, Dostoyevski’nin kişileri hep aynı düzeyde, alçakgönüllülük ve gurur düzeyinde toplanır ve sıralanırlar... Dostoyevski’nin kadın kahramanları, erkeklerden de fazla kararlıdırlar gururlu olmaya, onları gurur harekete geçirir hep.” André Gide
Lev Tolstoy
Anna Karenina


“Anna Karenina benim okuduğum en mükemmel, en kusursuz, en derin ve en zengin roman. Tolstoy’un her şeyi gören, herkesin hakkını veren, hiçbir ışığı, hareketi, ruhsal dalgalanmayı, şüpheyi, gölgeyi kaçırmayan, inanılmayacak kadar dikkatli, açık, kesin ve zekice bakışı, bu romanın sayfaları çevirdikçe okura, “evet, hayat böyle bir şey!” dedirtir. Yarıştan önceki bir atın diriliğini, mutsuz bir bürokratın yavaş yavaş düştüğü yalnızlığı, bir kadın kahramanının üst dudağını, bir büyük ailedeki dalgalanmaları, hep birlikte yaşanan hayatlar içinde tek tek insanların inanılmaz ve hayattan da gerçek kişisel özelliklerini Tolstoy mucizeye varan bir edebi yetenek, hoşgörü ve sanatla önümüze seriverir. Roman sanatı konusunda eğitim için okunacak, defalarca okunacak ilk roman Anna Karenina’dır. Nabokov’un bu büyük roman hakkındaki sonsözü ise Tolstoy’un mirasçısı bir başka büyük yazarın edebiyat, roman ve hayat konusunda vazgeçilmez bir dersi niteliğinde.”Orhan Pamuk

Henry James
Daisy Miller




Daisy Miller, Henry James hayranlarının dışındaki okurların da büyük beğenisini kazanmış, kısalığından ötürü yazarın büyük eserlerinden sayılmasa da en popüler novella’sıdır.

New Yorklu varlıklı bir ailenin asi, toplumsal sınırlamalara aldırmayan “vahşi çiçek”inin olağanüstü güzel ve “masum” bir genç kız olarak tasvir edilmesi Amerika’daki muhafazakâr çevrelerin tepkisini çektiği için kitap önce İngiltere’de yayımlandı. James, Daisy Miller’da “aristokrat” geçinen yakınlarının etkisinden sıyrılamayan genç bir Amerikalının, olağanüstü güzel bir genç kız karşısındaki büyülenişini anlatır. Vevey’de, göle bakan bir otelin bahçesinde karşılaştığı Daisy, Winterbourne’u bir ikileme sürükler. Genç kız “önüne çıkan her erkekle flört etmekten” çekinmemektedir, oysa Winterbourne onu “işlenmemiş bir cevher” gibi görmek ister. Eleştirmen Leslie Fielder’a göre Daisy, “edebiyattaki Amerikan prenseslerinin ilki, Avrupalı erkeklerin başını döndüren Amerikalı kadın turist tipinin ilk örneğidir. Avrupalı erkeklerin anlamadığı şey, Daisy’nin masumiyetinin doğuştan geldiği, o efsanevi masumiyetin ve saflığın yaptığı ya da söylediği hiçbir şeyle bozulmayacağıdır
Dostoyevski
Suç ve Ceza


Dostoyevski’nin kendi dünyasının kurduğu en sevilen, en çok okunan, en unutulmaz ilk büyük romanı Suç ve Ceza’yı büyük çevirmen Ergin Altay’ın yeni yaptığı güçlü çevirisiyle ve Murat Belge’nin önsözüyle sunuyoruz.

“Aşkı ilk yaşamak, denizi ilk görmek gibi, Dostoyevski’yi de keşfetmek insanın hayatında çok önemli bir tarihtir. Bu genellikle ilk gençlik çağında olur; yaşlılıkta daha huzurlu yazarları okuruz. 1915’te Cenevre’de Suç ve Ceza’yı okudum. Kahramanları bir katil ve bir ****** olan bu roman bana çevremizdeki savaştan da yıkıcı ve etkileyici geldi... Dostoyevski’yi okumak bilmediğimiz büyük bir şehrin içine ya da bir savaşın gölgesine girmek gibidir.” J. L. Borges
Dostoyevski
Kumarbaz


Dostoyevski’nin kendi ***** tutkusu ile tutkulu bir aşkını dramlaştırarak bir hamlede yazdığı bu romanı Ergin Altay çevirisiyle sunuyoruz.

Dostoyevski yayıncısı ile yaptığı bir kontrat yüzünden Kumarbaz’ı yirmi beş günde yazdı. Acelesi yüzünden romanı kendi eliyle yazmayan Dostoyevski, bir stenograf tutmuş; Anna Grigoryevna adlı bu genç kadınla daha sonra evlenmişti

Dostoyevski
Karamazov Kardeşler


Dünya edebiyatının en büyük üç eserinin Sophokles’in Oedipus Rex’inin, Shakespeare’in Hamlet’inin ve Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler’inin aynı konuyu, yani “baba katilliğini” ele alması rastlantı olarak açıklanamaz.
Üstelik, bu üç eserde de sözkonusu davranışın kaynağı, yani bir kadın yüzünden doğan cinsel düşmanlık açıkça ortaya konulmuştur. Sigmund Freud Bana göre geçen binyılın kitabı Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler’idir. Bu dünyada yaşamın, öteki insanlarla birlikte olmanın ve öteki bir dünyayı düşlemenin bütün sorunlarını, neredeyse ansiklopedik bir boyuta varan bir genişlik ve yürekten gelen böylesine sarsıcı bir yoğunlukla dramlaştırabilen bir başka kitap bilmiyorum. Kilise ve devlet, ideolojiler ve güzellik, özgürlük ve sorumluluk gibi her zaman›n sorunlarıyla, taşradaki küçük bir Rus ailesinin para, aşk, baba korkusu, kardeş kıskançlığı, itibar gibi iç sorunları arasında bu roman öylesine bir ahenk ve güçle gidip gelir ki; insan, okumanın verebileceği en büyük armağanı alır: Kendi hayat deneyimimizin de insanoğlunun deneyiminin bir parçası olduğunu derinden hissetmek. Orhan Pamuk

Dostoyevski
İnsancıklar



Dostoyevski`ye bir anda büyük ün kazandıran, onu Petersburg` un Edebiyat çevrelerine bir yıldız gibi sokan ilk romanı İnsancıklar` ı Ergin Altay` ın çevirisiyle sunuyoruz.

Ünlü Rus düşünür ve eleştirmeni Belinski İnsancıklar için heyecanla konuşmuştu: `İki gündür kendimi bu kitaptan uzaklaştıramıyorum. Yeni bir yazar, yeni bir yeteneğin kalemi bu; onu tanımıyorum, kidir , neye benzer bilmiyorum ama bu roman Rusya` da hayatın sınırlarını öyle kahramanlara veriyor ki bize , bundan önce hiçbir yazar bu kadarını düşlerinde bile göremezdi
Dostoyevski
Ezilmiş ve Aşağılanmışlar



Dostoyevski`nin duygusal bir melodram ile kendi kişisel hikâyesini birleştirdiği ilk büyük romanı. Ezilmiş ve Aşağılanmışlar`ı diğer melodramatik-duygusal-tefrika romanlardan bambaşka bir yere yerleştiren şey, anlatıcı kahramanı Vanya`nın Dostoyevski`nin kendisine çok benzeyen bir romancı olmasıdır. Dostoyevski kendi gençliğinden çıkardığı pek çok ayrıntıyı zekice ve anlayışlı bir dil ile başkahramanı Vanya`nın hayatına döker. Tıpkı Dostoyevski`nin başına geldiği gibi, günün ünlü eleştirmeni Belinski, İvan Petroviç`in ilk romanını coşkuyla över. Bu romanın içeriği Dostoyevski`nin ilk romanı Zavallılar`a benzer. Bu övgüler üzerine aklı başından giden genç yazarın kitapta içtenlikle anlatılan mutluluğu da Dostoyevski`nin gençliğindeki mutluluğuna benzer diye düşünür okur. Bu noktada nerede yazarın kendi hayat hikâyesinin bitip nerede hayalgücünün başladığını çıkaramamak okuru daha da kışkırtacaktır.
Orhan Pamuk

Dostoyevski
Beyaz Geceler


Beyaz Geceler Dostoyevski’nin en hafif, en saf, en lirik kitabıdır. Saflık kelimesiyle karmaşık ve karışık olmayan bir şeyi kastediyorum. Kitap sözü de okuyucuyu yanıltmasın: Dostoyevski Beyaz Geceler’i bir gazetede yayımlanacak basit ve çoşkulu bir hikâye olarak tasarlamıştı. Hikâye saflık ve yalınlığını, kahramanlarının hep aynı kumaştan ve renkten yapılmasından alır. Onlara, dile getirdikleri sözlere hemen inanırız. Bir şeye inanan, sonra aynı güçle tam tersine inanan tipik Dostoyevski kahramanları yok bu kitapta. Bu bakımdan Beyaz Geceler Dostoyevski’nin en özel, en ayrıksı kitabı. Burada bizi etkileyen şey kitabın ve kahramanlarının bu saflığından gelen hafiflik, bir çeşit çocuksu dürüstlük ve bizi yormayan melodramlardan alabileceğimiz bir mutluluk duygusu.


Dostoyevski
Yeraltından Notlar






(...) Eğer Dostoyevski, tıpkı Shakespeare gibi, insanoğlunun kendini, hakkındaki görüşünü değiştirerek zenginleştirecek kadar büyük bir yazarsa, Yeraltından Notlar’da yeni bir insan görüşünün ilk belirtilerini okuyor ve bu büyük keşfin nasıl yapıldığını neredeyse görüyoruz. Başarısızlık ve mutsuzluk Dostoyevski’yi kazananların, “haklı” olanların ve mağrurların ruhsal dünyasından iyice uzaklaştırmış, Rus halkına –ve kendisi gibi olanlara- yukarıdan bakan Batıcı aydınlara bir öfke duymaya başlamış, Batıcılıkla savaşma isteğiyle, Batı eğitimi alarak yetişip bir Batı sanatını (roman sanatını) kullanıyor olmanın arasına sıkışmıştır. Yeraltından Notlar bütün bu ruhsal durumlardan geçen bir hikâye yazma isteğinin ya da bütün çelişkileri inandırıcı bir şekilde kucaklayabilen bir kahraman ve dünya yaratma gayretinin
sonucudur.



Dostoyevski
Cinler



Cinler, insanoğlunun yazabildiği en sarsıcı yedi-sekiz romandan biri, hiç şüphesiz, gelmiş geçmiş en büyük siyasal romandır. İlk okuduğumda, yirmi yaşımdayken kitabın üzerimdeki etkisini, sarsılmak, hayret etmek, inanmak ve korkmak kelimeleriyle özetleyebilirim. O zamana kadar okuduğum hiçbir roman beni böylesine derinden sarsmamış, hiçbir hikâye insan ruhu ve şahsiyeti hakkında bana bu kadar sarsıcı bir bilgi vermemişti. Sarsıcı olan şey insanın iktidar isteğinin ve affetme gücünün, kendini ve başkalarını kandırma yeteneğinin ve bir inanç bulma azminin, sevmenin ve nefretin, en kutsal olana ilgiyle en bayağı olana düşkünlüğün boyutlarının genişliğini görmek, bu özelliklerin aslında hep yanyana bulunduğunu kavramak ve bütün bu duygu ve ruh durumlarını kitabın ölüm, siyaset ve aldatmacanın şiddetiyle yüklü olay örgüsüyle birlikte yaşamaktı.
Orhan Pamuk

Dostoyevski sanatçılık bakımından Shakespeare’in hemen yanında yer alır.
Freud


Thomas Hardy
Adsız Sansız Bir Jude




Thomas Hardy, kırdan kente göçle yitirilen değerlerin, değişim ve refah özlemi ile insanın içine doğduğu ortama bağlılık duygusu arasındaki bağdaşmazlığın usta romancısıdır; Jude da bu ustalığın doruklarından biri. Sanayileşmenin, kentleşmenin kaçınılmazlığını, kırdaki “eski hayat”ın saflığının bundan bağışık kalamayacağını kavrayan Hardy, bu sürecin insanı kendi temposuna tabî kılarak kalabalık içinde eriten etkisini, kahramanı Jude’un yaşantısında ve iç dünyasında izler.

Herman Melville
Bartleby



Yazarlığı çoğunlukla, “klasiklere” dahil edilen eseri Moby Dick’ten ibaret sanılan Herman Melville’in uzun süre kadri bilinmemiş bir önemli eseri. Moby Dick’in fırtınalı ve destansı, serüvenli atmosferinin aksine, Bartleby’nin hikayesi, New York’un ünlü iş merkezi Wall Street’de, bir avukat yazıhanesinin sıkıcı, daraltıcı ortamında geçer. Borges, bu “darlık” içinde, insanın toplum kuralları karşısındaki bunalımını ve isyanını işlemekteki keskin ve nükteli tarzı ile, Melville’i “Franz Kafka’nın habercisi” sayar.

İvan Sergeyeviç Turgenyev
Arefe




19. yüzyıl Rus edebiyatının büyük isimlerinden Turgenyev’in eseri Arefe, anlatım, kurgu ve tasvir ustalığının yanında, dünya edebiyatında eylemci, özverili aydın tipinin ilk örneklerinden birini -Bulgar yurtseveri İnsarov’u- yaratmasıyla da özel yer tutar. Bağımsızlıkçı, kişilikli karakter hatlarıyla yenilikçi bir “roman kızı” tipi olan Yelena ile İnsarov’un aşkı, Arefe’de, fondaki toplumsal-siyasî gerçekliği zaman zaman iyice geriye iten, başlıbaşına sürükleyici bir hikayedir.


Henry Fielding
Tom Jones 2. Cilt




Dünyada yazılmış ilk romanlardan biri olan ve dünya klasikleri arasında tartışılmaz bir yeralan Tom Jones, yazılışından bu yana geçen bunca yıla rağmen hala taze, bugün yazılmış bir eser gibi okunabiliyor. Fielding’in kahramanı Tom’la birlikte, 18. yüzyılın İngiltere’sini dolaşıyor, her sınıf ve tabakadan insanla tanışıyoruz. Bu gezi boyunca, Fielding’in kendine özgü mizahı yanımızdan eksik olmuyor. Eseri Türkçe’ye Mina Urgan çevirmişti. Ama yıllar sonra, gençliğinde yaptığı ve Millî Eğitim Bakanlığı Klasikler Dizisi’nde yayımlanan çevirisini “hükümsüz” saydı; kitabı yeniden çevirdi.


Henry Fielding
Tom Jones 1.Cilt




Dünyada yazılmış ilk romanlardan biri olan ve dünya klasikleri arasında tartışılmaz bir yeralan Tom Jones, yazılışından bu yana geçen bunca yıla rağmen hala taze, bugün yazılmış bir eser gibi okunabiliyor. Fielding’in kahramanı Tom’la birlikte, 18. yüzyılın İngiltere’sini dolaşıyor, her sınıf ve tabakadan insanla tanışıyoruz. Bu gezi boyunca, Fielding’in kendine özgü mizahı yanımızdan eksik olmuyor. Eseri Türkçe’ye Mina Urgan çevirmişti. Ama yıllar sonra, gençliğinde yaptığı ve Millî Eğitim Bakanlığı Klasikler Dizisi’nde yayımlanan çevirisini “hükümsüz” saydı; kitabı yeniden çevirdi.


  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz OkyanusunKalbi'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 29.03.2012, 00:23   #2
Çevrimdışı
kaktüs
Yeni Üye
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Dünya Klasiklerinden Seçmeler

Güzel kitaplar gerçekten.
Bir çoğunu okudum.
Ama başka bir noktaya değinmek istiyorum.
Okuduğum kitapların bir çoğu çeviriydi.
Ama yaklaşık 1-1,5 sene önce dil okuluna başlamıştım ve bundan 6 ay önce falan da kursu bitirdim.
O günden sonra okuduğum kitapların bazılarını bir de anadilinde okumayı denedim.
Gerçekten inanılmaz fark var arada.
Çeviri romanlar tamamen kitabın duygusunu, dokusunu zedeliyor.
Anadilde okuma imkanı olanlar mutlaka değerlendirsin bunu.
__________________
Forum Gerçek Türkiyeli'nin Resmi Forumu
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz kaktüs'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 29.03.2012, 10:01   #3
Çevrimdışı
Damon
Ne Mutlu Türk'üm Diyene
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Dünya Klasiklerinden Seçmeler

Savaş ve barış, Suç ve ceza, Karamazov kardeşler okudum ve hala elimdeler.

İsteyen arkadaşlara yollayabilirim, kargo ücreti kendilerine ait olarak
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Damon'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 06.07.2012, 09:20   #4
Çevrimdışı
Ilgın
Gerçek Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Dünya Klasiklerinden Seçmeler

Zola'nın Germinal'ini okuyana kadar kitap okuduğumu zannederdim. Germinal bende hem kitap okuma alışkamlığımı değiştirdi hem de Edebiyatta realizm in nasıl işleneceğini.
__________________
Kader, çadırındaki kilim gibidir. İpliğini Tanrı verir sen dokursun
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Ilgın'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 06.07.2012, 11:10   #5
Çevrimdışı
Efruz
Dost Nâzım

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Dünya Klasiklerinden Seçmeler

O kadar kitap okurum da klasiklerden ne kadar az olduğunu şimdi fark ettim
Çoğu evde de var halbuki
__________________



Sakın sen kuş vurma yavrum,
En engin bir kardeşlikte uçar kuşlar gökyüzünde.
Tüfekle oynama yavrum,
Şakacığı bile çirkin bir canlıyı öldürmenin.

  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Efruz'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 09.10.2012, 00:08   #6
Çevrimdışı
Sevda
Dönersen Islık Çal..

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Dünya Klasiklerinden Seçmeler

Listenin çoğunu Rus yazarlar oluşturmuş. İki üç tanesini okumuşum sadece.

Teşekkürler OkyanusunKalbi
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Sevda'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 28.02.2013, 21:51   #7
Çevrimdışı
Supertramp
we can stop the rain

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Dünya Klasiklerinden Seçmeler





bunları da okumak gerekir
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Supertramp'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 01.03.2013, 11:13   #8
Çevrimdışı
Özgür Göl
Yeni Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Dünya Klasiklerinden Seçmeler

çoğunu okudum bende beni en çok etkileyen kitap Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'sı oldu okumayanlara tavsiye ederim
__________________

Gülmek İnsanı Gençleştiriyor Sen Hiç Yaşlı Bir Çocuk Gördün Mü?
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Özgür Göl'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 26.06.2013, 00:22   #9
Çevrimdışı
Gündönümü
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Dünya Klasiklerinden Seçmeler

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Özgür Göl Mesajı göster
çoğunu okudum bende beni en çok etkileyen kitap Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'sı oldu okumayanlara tavsiye ederim
Suç ve cezanın filmi de çok güzeldir. Orijinaline sadık kalınmış ve gayet çarpıcı bir şekilde çekilmiştir. Seyrettiğim gece rüyama girmişti hatta.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
Gündönümü'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 13.01.2015, 22:17   #10
Çevrimdışı
Asena
» Memleket Delisi «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Dünya Klasiklerinden Seçmeler

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi kaktüs Mesajı göster
Güzel kitaplar gerçekten.
Bir çoğunu okudum.
Ama başka bir noktaya değinmek istiyorum.
Okuduğum kitapların bir çoğu çeviriydi.
Ama yaklaşık 1-1,5 sene önce dil okuluna başlamıştım ve bundan 6 ay önce falan da kursu bitirdim.
O günden sonra okuduğum kitapların bazılarını bir de anadilinde okumayı denedim.
Gerçekten inanılmaz fark var arada.
Çeviri romanlar tamamen kitabın duygusunu, dokusunu zedeliyor.
Anadilde okuma imkanı olanlar mutlaka değerlendirsin bunu.
Dili çok çok iyi bilmediğiniz zamanda tatına varamıyorsunuz. Çok iyi bilenler için elbetteki aynı duyguyu hissetebilmek güzel
__________________
•*¨`*•.¸¸.•´*¨`*•K.Atatürk•*¨`*• .¸¸.•´*¨`*•
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
klasiklerinden


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 15:51.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.