Hemen hemen tüm tarihçiler tarafından II. Dünya Savaşı’nın kesin dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir. Bu savaş, tarafların tüm güç ve azimlerini ortaya koydukları, kıran kırana süren ve sonuçta, toplam kayıpların neredeyse iki milyona ulaşmasıyla askeri tarihin en kanlı savaşları arasında yer almaktadır. Savaşın sonu Almanya açısından bir yıkım oldu. Mihver güçlerin savaşı kendi lehlerine döndürmeleri çabasında bir dönüm noktasıydı. ve Doğu Cephesi'nde Alman zaferini olanaksız kıldı. Doğu Cephesi'ndeki Mihver kuvvetleri toplamının neredeyse dörtte biri bu muharebe sırasında kaybedilmiştir.

Barbarossa Harekâtı'nın ilk yılı olan 1941 yılında, ağırlığını Wehrmacht Doğu Ordularının (Ostheer) oluşturduğu Mihver kuvvetleri, hızla Sovyet topraklarında ilerlediler ve Leningrad - Moskova - Rostov hattına ulaştılar. Son derece parlak başarılarla Moskova önlerine gelen Mihver kuvvetlerinin ilk başarısızlığı 1941 kışında Moskova önlerinde yaşandı, Moskova Kızıl Ordu tarafından başarıyla savunuldu. Bu üç kent önünde durdurulan genel taarruz, 1942 yazında cephenin güneyinden başlatıldı. Kırım ve Harkov operasyonlarından sonra Mavi Durum'la sürmüştür. Mavi Durum, Alman ordularını Stalingrad önlerine getiren ve bir başka görev grubuna da Kafkasya'nın yolunu açan bir operasyondur. Almanların 1942 yılı Yaz Taarruzları, Mavi Durum'un tamamlanması ardından Stalingrad kentini ve Kafkasya'yı ele geçirmek yönelimli operasyonlarla devam etmiştir.

İki kol halinde ayrılarak taarruz eden Mihver kuvvetlerin bir kolu Kafkasya yönünde ilerlerken diğeri Stalingrad'a yönelmiştir. Kenti kuşatan Alman kuvvetleri, onları zaferden zafere götüren yıldırım savaşı tekniklerini bir yana bırakarak ve ağırlıklı olarak piyadeyi kullanarak sokak çatışmalarına girdiler. Bina bina, hatta oda oda inatla direnen Kızıl Ordu'ya rağmen kenti Volga kıyılarında kuşattılar. Ancak üç ay süren sokak savaşlarında ilerleme hızı giderek yavaşladı.

Bununla birlikte kentin yüzde doksanı Alman kuvvetlerinin kontrolüne geçmişti. Ekim ayı ortalarından itibaren Volga kıyılarına iyiden iyiye sıkışan Sovyet birlikleri, nehrin donmaya başlamasıyla ikmal ve takviye de alamaz hale geldiler. Yine de inatla sürdürülen direnme Kasım ayı ortalarına kadar tutunmayı başarmıştır. Daha sonra dar bir kıyı şeridinde sıkışmış olan savunma, ikiye bölündü. Kızıl Ekim Çelik Fabrikası, Traktör Fabrikası, Barrikadi Top Fabrikası, Ana Demiryolu İstasyonu ve Mamayev Kurgan tepesi uğruna sürdürülen direnme savaş sonrasında dünya kamuoyunca tanındı, takdir topladı.

Kızıl Ordu 1942 Kasım'ında Uranüs Harekâtı'nı başlatarak kenti istila etmekte olan Alman 6. Ordu'sunun kanat açıklarından kanatlardan kuşatma harekâtına girişti. Kuşatma kollarının taarruz eksenleri özellikle Romen ve İtalyan birliklerince tutulan kesimlere yönelmişti. Bu karşı taarruz durumu beklenmedik bir biçimde tersine çevirdi. Mihver kuvvetlerin zayıf tutulan kanatları çöktü ve 6. Ordu Stalingrad'da kuşatılarak tecrit edildi. Rus kışı şiddetini arttırdığında, soğuk ve ikmal zorluklarının yol açtığı açlık, diğer yandan devam eden Kızıl Ordu taarruzları, 6. Ordu'yu hızla güçten düşürdü. Fakat Komutanlık, Hitler'in "iradenin gücü"ne olan sarsılmaz inancını benimsedi ve bir yarma hareketine girişmeye yönelmedi. Dışarıdan bir girişimle 6. Ordu'yu kurtarma çabası ise savunma önünde başarısız oldu. Öte yandan hava yoluyla ikmal de yetersiz kalmıştır. Kızıl Ordu'nun süren baskısıyla kuşatma çemberi giderek daraldı. Alman savunması daha da dar bir alana sıkıştırılmayı önleyemedi ve sonuçta Stalingrad'da kuşatılmış olan Mihver kuvvetler çözüldü. Şubat ayının ilk günlerinde Stalingrad'daki Alman direnmesi sona erdi ve 6. Ordu'dan sağ kalanlar teslim oldu.

Stalingrad’da zafer… Bir asker Sovyet bayrağını dalgalandırıyor.





Sovyet askerleri, Alman ateşi altında hücuma kalkıyor.





Yıkıntılar arasında Sovyet keskin nişancıları. Filmlere de konu olan (Kapıdaki Düşman) keskin nişancılar,
savaşın sonucunda önemli bir etkiye sahipti.





Sovyet topçuları, Alman ordusunu ateş altına alıyor.





Sovyet askerleri, karların üstünde siper almış durumda…





Stalingrad Savunması’nda, çocuk yaştaki partizan kızlar da savaştı.





İkinci Dünya Savaşı’nda “Doğu Cephesi”ni gösteren harita.





Bir Sovyet askeri el bombası atarken.





Sovyet askerleri, savaşın önemli bir yanını oluşturan Stalingrad Traktör Fabrikası’na hücum ediyor.





Sovyet askerleri, Volga nehri üzerinden Stalingrad’ın Alman işgali altındaki bölümüne çıkarma yapıyor. Nehir üzerinde az önce parçalanan bir bottaki askerler dondurucu soğukta yaşam savaşı veriyor.





Sovyet halk kahramanı ve dünyaca ünlü keskin nişancı Vasili Zaitsev… İkinci Dünya Savaşı boyunca 400 Alman subayını vurma başarısını gösterdi. "Kapıdaki Düşman" adlı filme ilham kaynağı olan isim. Sovyetler Birliği Kahramanı Madalyası, Volgograd Kahraman Vatandaş Madalyası, Lenin Nişanı, Kızılbayrak Nişanı, 1. Sınıf Vatansever Madalyası, Stalingrad Kuşatması Madalyası ve Almanya Zaferi Madalyasına sahiptir.





Savaşın simgelerinden biri “Pavlov’un Evi”… Bu yapı, savaş sırasında günaşırı el değiştirdi. Sovyet ve Alman askerleri, bu evde oda oda kat kat savaştı. Kazanan Sovyet halkı oldu. Resimde önde görülen Pavlov ise buradaki Sovyet birliğini yöneten komutan.





Stalingrad’da Alman askerleri hücuma hazırlanıyor.





Sovyet denizcileri, karada savaşan yoldaşlarına destek için Volga Nehri’nden karaya çıkarma yapıyor.





Stalingrad semalarında bir Alman Junkers 88, diğer adıyla “Stuka”…





Sovyet “Katyuşa” füzeleri, diğer adıyla “Stalin Orgu”. Savaşın en etkili silahlarından biri olarak, Almanlara korku salmıştı.





Stalingrad’ın yaşadığı yıkım, bir hava fotoğrafına yansımış.





Stalingrad Savunması’nda esir alınan binlerce Alman askeri.





Stalingrad şehrinin simgelerinden Barmaley Heykeli.





Stalingrad cephesinde Almanların müttefiki olarak savaşan Romanya birlikleri.





Bir binanın çatısına yan yana dizilmiş Sovyet askerleri.





Bir Sovyet askeri, esir aldığı Alman askerinin arkasında poz veriyor.





Sovyet askerleri hücum anında.





Esir alınan Alman general ve subayları bitap halde.





Alman savaş esirleri - 1943





Stalingrad’ın savunmasında yararlılık gösteren askerlere verilen Sovyet madalyası.





Faşizmin yıkımına bir örnek.





Bir keşif uçağından Stalingrad’daki yıkım.





Sovyet halkı, şehri kurtaran Kızıl Ordu’ya bağlı bir T-34 tankını selamlıyor.





Zafer…





Alman faşizmi, dünyaya ölüm getirdi. Sonu da, dünyaya yaşattığı acılarla aynı oldu. Stalingrad’da karlar altında kalmış gamalı haç…

__________________

Fotoğraflara bakarken Stalingrad filminden sahneler izler gibi oldum. Bir de Kapıdaki Düşman filmi. 400 Alman subayını vurmayı başaran Vasilli Zaitsev'i Jude Law çok güzel canlandırmıştı. Bu iki filmi de izlemeyenlere mutlaka tavsiye ederim.

Rus'ların savaştan galip çıkıp, en fazla asker kaybı verdiği savunma. Savaşı kazanmalarındaki şansları, belki de soğuğa alışkın bir ırk olmalarıydı.

Alman askeri bitkin ve bezmiş, ölüm ona o an herhalde vız gelmiştir.

Yazık bu askerler. Hep birilerinin hırsına kurban gidiyorlar. Kimi Hitler'in, kimi Napolyon'un.

Paylaşım için teşekkürler Betta.

Resimler açılmadı bilgisayarımda.
Görmek isterdim ama...
Teşekkürler Betta kardeş.

Konuyu açana ve düzenleyene teşekkürler.
Hiç sevimli bir konu olmasa'da bilgilenmek paha biçilemez.

o değil de stalingrad alınsaydı ismimiz belki de hans müller olacaktı...

Kapıdaki Düşman filmini izlerken lanet okudum Hollywood'a. Utanmasalar Nazileri haklı Sovyetleri zalim olarak anlatacaklar. Sovyet komutanlar çoğu gönüllü olarak anavatanlarını savunmak için Stalingrat'a giden askerleri sanki zorla toplamış savaşa sokuyormuş gibi sahneler var. Komutanlar kendi askerlerini vuruyor, halka ateş açıyor vesaire. Vasili'nin başarıları hep tesadüf oluyor ama onun karşısındaki Binbaşı Konig harika bir keskin nişancı. Hiç ıskalamıyor, Vasili onun karşısında eziliyor canını tesadüfen kurtarıyır. İşin içine ABD ordusunda sıkça yaşanan kadın askerlerle yatma sahneside ilave ediliyor.
ABD askerlerinin işgalci olarak girdikleri ve rezil oldukları savaşları bile aklamak için yüzlerce film çekip ABDlileri kahraman gibi göstermek isteyen Hollywood elbette faşizme karşı anavatanını savunan Sovyetleri de zorba gibi gösterecek. Kapıdaki düşman filminden daha önce çekilmiş(siyah beyaz olabilir) bir film daha var Zaitsev'in hayatını anlatan. Çocukken izlemiştim çok daha iyi bir filmdi. Şu an adını hatılayamadım.

__________________

Filmlerden yada herhangi bir kaynaktan birşey söylemek zor ama..

Bu savaşta milyonlarca kişinin açlıktan öldüğü,rus askerlerinin silahsız olarak cepheye gönderildiği,savaş esnasında geri dönmeye kalkan rusların kendi arkadaşları tarafından vurulduğu açık..

Lanet Stalin'in "Geri dönmek yok" sözlerinden bunları çıkardım..

Komünizm ve Faşizm'in bir çarpışması tabi... her iki tarafta masum değil.. bundan en çokda kapitalizm yararlanmıştır o ayrı konu.. OSS casuslarını yollayarak rusların elinden alman bilimadamlarını kaçırmışlardır..

Faşizm ve kapitalizm farklı şeyler değildir. Faşizm kapitalizmin gittikçe yozlaşması sonucu ortaya çıkar. Ayrıca kapitalizm sosyalizme karşı faşizmi yaratır ve besler.

Milyonlarca kişi açlıktan öldüyse ambargo ve işgal yüzündendir. Silahsız cephelere gittilerse silah olmadığındandır. Geri dönenlerin vurulduğunu nereden duydunuz bilemem ama cepheye gidenler dönmek için gitmiyordu, çoğu gönüllü olarak cepheye gidiyordu.

Stalin'e gelirsek vatanı uğruna kendi oğlunu bile cepheye gönderecek kadar lanettir. Ne gereği var ki al çürük raporu, ya da bedelli yaptır askerliği koca birliğin başkanısın. Öyle arkada da değil cephenin en önündedir Stalin'in oğlu Yakov İosifoviç Cugaşvili( Cugaşvili Stalin'in gerçek soyadıdır bu arada)

Yakov 16 Temmuz 1941 günü üsteğmen olarak Almanlara esir düşmüştür. Almanlar Stalin'den oğluna karşılık Alman komutanların serbest bırakılmalarını ister. Stalin oğluna ayrıcalık tanımayacağını onun da milyonlarca kızıl ordu mensubundan biri olduğunu söyler. Oğlum teymen, onu bir komutanla değişemem anca bir teğmenle değişmemiz uygun olur der. 1943 yılında oğul Stalin nazilerce başından vurularak öldürülür.

Bir insana hem cani, hem kahraman yapıştırması yapılabilir. Ne düşündüğünüz önemli değil önemli olan fikirlerinizin kulaktan dolma bilgilierle değil bilimsel verilerle oluşmasıdır.

__________________

Betta, her orduda vardir savastan kacani vurmak. Serserinin'de demek istedigi buydu sanirsam. Ayrica savastan cekilen her Rus askerinin idam edilecegi ve onlarin vatan haini olarak anilacaklari da bilinenlerin arasinda.

Ben hic sanmiyorum Stalingrad savasinda bulunan her erkegin cok cesur ve korkusuzca o savasa katildiklarina. Korku muhakkak vardi, o da; Alman'lara yakalanirsam vurulurum, eger kacarsam Sovyetler tarafindan vurulurum, sansim varsa savasta ölmezsem donarak ölürüm...

Elbette gönül ister, her vatanin söz konusu oldugu savasta hep kahramanlar olsun, korkaklar olmasin (ayrica korkmak bence cok dogal, sonucta ölüme gidiliyor). Sartlar zor, aclik var, ölen yüzbinlerce asker ortalikta. Kurban edilen yüzbinlerce ogul asker varken, Stalin'in de oglunu kurban vermesi cok dogal.

Sayın Betta

Rus halkına karşı herhangi bir nefretimde yok zaten lakin bu savaşta rus halkı diktaların saygısını bir an bile düşünmemişlerdir.. onların o savaşa katılmış iseler aileleri,çocukları,vatanları için katılmıştır.. başlarında onları sefalete sürükleyen,kendileri ve yakın çevresi zevk içinde yaşayan kişiler için savaşmamışlardır..

Birisi halkını komünizm maskesiyle yönetmiştir..

Diğeride faşizm maskesiyle..

İki diktatörü birbirinden ayıran tek fark budur.. maskelerini takarlar ve halkın önüne çıkıp rollerini oynarlar.. ben bu savaşta ölen rus askerinede,alman askerinede acıyorum.. biri vatanını savunurken,öbürüde kendisini söylenenleri körü körüne,yada zorla yapmıştır..

Kısacası..

Önemli olan o maskerlerin altında yatan şeylerdir.. ve bunlar tarih sayfalarında yazılmaz arkadaşım..