Neuschwanstein, Ludwig II için bir tiyatro kulisi olarak da hizmet vermesi için planlanmıştı. Aynı zamanda da Richard Wagner’in hayatı ve çalışmalarına kaşılık bir dostluk tapınağı olarak adanmıştı ama Richard Wagner şatoya hiçbir zaman gelmemişti.

Şato büyük olmasına rağmen içinde tüm kraliyet ailesi mensuplarını barındıracak şekilde değildi. Sadece kralın özel konutu ve hizmetkarlar için odalar mevcuttu. Şato içindeki binalar yerleşim yerine, dekoratif amaçlıydı. Örneğin şömine odası (ancak kralın ölümünden sonra bitirilebilmişti) Richard Bach’ın Lohnengrin isimli operasının ikinci perdesinde yer alan binayı anımsatıyordu.

Kral inşaat projelerini kendi özel varlıklarından ve devletin kendisine yıllık olarak verdiği ödenekten ödüyordu. Çıkan söylentilerin aksine, devlet kasası projeler için tahsil edilmemişti. Kralın ölümüne kadar şato için harcanan miktar 6.180.047 Mark tutmuştu. İnşaat için tahmin edilen meblağ ise 3,2 milyon Mark idi. İnşaat maliyetleri için kralın özel gelirleri de yetmez olmuş, kral sürekli yeni krediler almak zorunda kalmıştı. 1883 yılında 7 milyon Mark borçlanmış ve 1885 yılında da ilk kez haciz tehdidi ile karşı karşıya gelmişti.

Devlet başkanı borçlanma üzerindeki anlaşmazlıktan dolayı, 1886 yılında kralı tahttan indirme kararı aldı. Karar çıktığı zaman kral Neuschwanstein’da yaşıyordu. Kendi yaptırdığı saraylar içinde son oturduğu saraydı bu. İlk gelen komisyon kralın şatoda yaşamasına devam etmesine izin verirken, bir ay sonra yeni komisyon gelmiş ve kral bir gün içinde şatoyu terk etmek zorunda kalmıştı. Kral, Starnberg Gölü kıyısındaki Berg Sarayı’na yollanmış ve gözetim altında tutulmaya başlanmıştı. Daha sonra da Starnberg Gölü’nde boğularak öldü.

Kralın öldüğü zaman Neuschwanstein hala bitmemişti. Ludwig II. hiçbir zaman şatoyu kamuya açmak istememişti ama ölümünden altı hafta sonra şato ziyaretçilere açıldı. Giriş ücretlerinden elde edilen gelir ile kredilerin bir kısmı ödendi. Kraldan kalan emlakların yönetimi ile, 1899 yılına kadar kalan borçların hepsi ödenmişti. Pürüzsüz bir ziyaretçi akımı sağlamak için, bazı odalar ve saray tamamen bitirilmişti. Ziyaretçiler ilk günler odalarda serbestçe dolaşabiliyordu ve bu nedenle de mobilyalar yıpranmaya başlamıştı.

Tepe üzerinde kurulu olan Şato, iki dünya savaşını da hiçbir hasar almadan atlatmıştı. Nazi partisinin hırsızlık örgütünün Fransa’dan yağmaladıkları sanat eserlerinin deposu olarak 1944 yılına kadar kullanılmıştı. Sanat eserleri görev güçleri tarafından fotoğraflanarak katalog haline getirilmişlerdi. Savaş sonunda şatoda soygunu belgeleyen 39 fotoğraf albümü bulundu. Albümler bugün Amerikan Ulusal Arşivi’nde bulunmakta. Savaş sonunda şatoda Alman Reichsbank’ın altınları saklandı, savaştan sonra bu altınlar bugün hala bilinmeyen bir yere götürüldü. Şato 1945 yılında SS'ler tarafından, içinde bulunan sanat eserlerinin düşman eline geçmemesi için havaya uçurulma tehlikesi yaşadı. SS-Grup liderinin engellemesi ile bombalama yapılmayarak, şato müttefiklere devredildi. Münih arşiv alanı bombalandığından dolayı, İkinci Dünya Savaşından sonra Bavyera arşiv yönetimi şatonun bazı odalarını arşivleri depolamak için kullandı.

Neuschwanstein dünya çapında Romantik dönemin bir sembolü olarak bilinir. Disneyland tema parklarındaki uyuyan güzel sarayına model, çeşitli filmlere mekan ve Amerikalı ressam Andy Warhol’a ilham kaynağı oldu. 2002 yılında şato yakınına düşen göktaşı şatonun adı altında kategorize edildi. Dünyanın yeni harikası seçimlerinde 2007 yılında dereceye girdi ve 8. sırada yer aldı. 2008 yılından beri Ludwig-Sarayları’ndan birinin UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesine girmesi için çalışılıyor.

Neuschwanstein Şatosu bugün Almanya’nın en önemli turistik yerlerinden biridir. Güvenlik nedeni ile 35 dakikalık turlara izin veriliyor. Haziran – Ağustos ayları en yüksek sezonu olup, günde 10.000 kadar ziyaretçisi oluyor. Şatoyu gezmek için çok fazla talep olduğundan, randevusuz gelenlerin dışarıda bir süre beklemeleri gerekiyor. Bilet satışları kapıda yapıldığı gibi, internet üzerinden ve Hohenschwangau bilet merkezinden tedarik etmekte mümkün. Şatoyu yıllık 1,3 milyon kişi ziyaret ediyor, 2009 yılında 1,342 milyon, 2005 yılına kadar toplam 50 milyon üzeri ziyaretçi sayılmıştır. 2004 yılında 6,5 milyon Euro üzeri gelir elde edilmiştir.

Şato tamamlanmasından sonra içinde misafirler ve hizmetliler için odalar dahil, 200 odası olması gerekirken, ancak 15 oda ve salonlar yapılmıştı. Sarayın alt kaltlarında mutfak ve hizmetkarlar odalarının yanı sıra, bugünkü saray yönetim odaları bulunmakta. Üst katlarda kralın ihtişamlı salonları bulunmakta. Ön binanın üçüncü katında yaşam alanları, onun üstünde Şarkıcılar Salonu bulunmakta. Binanın batıya bakan arka kısmı tamamen taht salonundan oluşmakta. Değişik katların yüzölçümü yaklaşık olarak 6.000 m²’yi bulmakta.

Kalenin iki büyük odası Taht ve Şarkıcılar Salonunu oluşturmakta. Şatonun en büyük odası 27x10 büyüklüğündeki Şarkıcılar Salonu. Salon Sarayın doğu kanadına bakan, dördüncü katta, kralın odasının üst kısmında bulunmakta. Şarkıcılar odası Wartburg Kalesi’nin Şarkıcılar ve Balo salonundan esinlenerek yapılmış ve kralın en sevdiği projesi olmuştu.

20x12 metre büyüklüğündeki Taht salonu sarayın batı kanadında bulunmakta ve 13 metre yüksekliği ile üçüncü ve dördüncü katları kaplamakta. Münih Sarayı içindeki Azizler Kilisesi örnek olarak alınmış. İki katı ile şatonun ikinci büyük odası olan salonun üç tarafını renkli resimler süslemekte. Kralın ölümünden sonra salonun zeminini süsleyen mozaikler döşenmiştir. Tavandan sarkan avize bir Bizans taçı model alınarak yapılmıştır.

İhtişamlı salonların yanı sıra, Ludwig II için ufak odalar da yapılmıştı ve kralın yaşadığı zaman içinde bu odalar bitmiş durumdaydı. Kralın yaşam alanı, şatonun doğu kanadında üçüncü katta bulunmakta, sekiz oda ve birkaç ufak odadan oluşmaktadır. Gösterişli özelliklerine rağmen, odaların mütevazi büyüklüğü, mobilyaları, kanepe ve oturma grupları ile modern olarak döşenmiştir. Duvar resimleri, duvar halıları, mobilyalar ve diğer el sanatları ile donatılmış odalar kralın zevkine göre döşenmişti.

Doğuya yönelik olan oturma odası Lohengrin Operası temalarına göre dekore edilmiş. Kanepe, masa, koltuklar ve oturma köşeleri ile oda samimi ve rahat bir hava yansıtıyor. Oturma odasını çalışma odasına bağlayan bir mağara var. Alışıla gelmişin dışında olan bu mağara, içinde ufak bir şelalesi ile ve yan taraftaki çalışma odasının dekoru Richard Wagner’in Tannhäuser isimli 3 perdelik operasından esinlenerek yapılmış. Çalışma odasının karşı tarafındaki yemek odasının duvarları ozan resimleri ile süslenmiş. Üç kat aşağıda bulunan mutfağa, ufak bir yemek asansörü ile ulaşılmakta.

Yemek odasının yanındaki yatak odası ve ona bağlantılı ufak şapel, şatonun neogotik tarzı döşenmiş tek odaları. Kralın yatak odasında büyük ve oymalı bir yatak bulunmakta. 14 oymacı, yatağın ve meşe ağacı ile kaplı duvarların oymaları için tam 4 yıl boyunca çalışmışlar. Kral bu odada tutuklanıp, aynı gece ölümüne kadar yaşayacağı Starnberg Gölü kıyısındaki Berg Sarayı’na götürülmüştür.

Hizmetli odaları palasın alt kısmında, fazla olmayan meşe mobilyalar ile döşenmiş. Odalarda hizmetliler için birer masa ve dolabın yanı sıra, 2 tane 1.80 m uzunluğunda yatak bulunmakta. Odalar ana merdiveni gören girişe bakmakta ve kralın giriş çıkışları görünmemesi için, odaların camları dışarısı görünmeyecek şekilde, opak cam ile kaplanmış. Hizmetliler ana merdiveni değil, daha dar ve dik olan hizmetli merdivenlerini kullanıyorlardı.

İsmi Uyuyan Güzelin Şatosu olsa bile, kulelerin birinden neredeyse Rapunzel çıkıp upuzuuun sarı saçlarını şatonun bahçesine, onu bekleyen prense salacakmış gibi geldi bana. Tıpkı masallarda ki gibi bir şato kısacası


***

Şatonun içi dışından daha görkemli geldi bana. Emeklerin ve çevirin için teşekkürler Lalecim.

İşte masallarda okuduğumuz şatolara benzeyen bir şato...

Baden württenberg'de yüksek tepelerde, ara ara şato görmek mümkün. Sadece bir tanesinin içini gezmiştim geçmişte. Ama, Neuschwanstein şatosu gibi güzel ve bakımlı değildi hatırladığım kadarıyla.

Paris Disneyland'a da benzeri var parkın her yerinden görülebilen masalımsı.

İşte gerçeği... Dışı da içi de çok güzel çok beğendim bu şatoyu.

Hem resimler, hem de çeviri emeklerin için teşekkürler LaLeciğim

__________________

Birden gözümün önünde, çizgi film ve masallar canlandı.

Prenses uyanıp pencereden yüzünü uzatsa, melodik şarkılar mırıldanıp gecenin yıldızları ona eşlik etse. Hoş bir seda bıraksa. Uzar uzar gider.
Prens gözlerini alamıyor tabii.


Ellerine sağlık, teşekkürler LaLe.

__________________

Tıpkı masallarda anlatılan şatolar gibi, teşekkürler lale emeklerin için

__________________

Sunum için teşekkürler, ellerine sağlık.
Hani öyle bir anlatılmış ki gaza gelip gitmesem iyi.
(Eğer kısmet olursa listemin görülecekler kısmına ilave ettim.)

Kral Ludwig II'nin yaptırmış olduğu çok güzel başka saraylar da var Lion King.

Onların da kısaca tercümesini yaptıktan sonra buraya ekleyeceğim. Belki onları da görülecek listene eklemek istersin