Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türkiye ve Dünyadan Haberler > Ülkemiz ve Dünya Gündemi > Emin Çölaşan


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 23.01.2018, 22:44   #1
Çevrimdışı
Gülümsün
Yönetici

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart 25. Yılında Uğur Mumcu | Emin Çölaşan

25. Yılında Uğur Mumcu

Sevgili okuyucularım, şu iddialı sözüm konusunda en ufak bir kuşkunuz olmasın: “Uğur Mumcu Türkiye'ye gelmişgeçmiş en büyük gazeteci idi.”
Okuyan, araştıran, kalemi çok güçlü, hem de konuşma yeteneği olan Atatürkçü bir gazeteci…Aynı zamanda hukukçu.
Karlı bir Ankara günü… 24 Ocak 1993'de evinin önünde duran arabasını çalıştırmak için kapısını açtığında patlama oldu.
Onun metrelerce öteye savrulmuş cesedini olaydan yarım saat sonra karların içinde görünce şok olmuştum.
Gerçek katiller bugüne kadar bulunmadı. Birileri yargılandı ve göstermelik hapis cezası aldı ama onlar katil falan değil. Tamamen göz boyamaca yapıldı.
Şimdi aradan 25 yıl geçti, sonuç yok. Her kafadan bir ses çıkmaya devam ediyor. Bundan sonra da hiçbir gelişme olmayacak.

* * *

Uğur'un yakın arkadaşı ve dostu olmakla her zaman onur duydum. Dostluğumuz taaa lise yıllarından, Ankara Bahçelievler'de başlamıştı. İkimiz de aynı semtin çocuklarıydık, çok sayıda ortak arkadaşımız vardı. Uğur, Deneme Lisesi'nde, ben Ankara Kolejinde okuyordum.
Hemen her gün akşam saatlerinde ve tatil günlerinde Pazar durağındaki köşemizde buluşur, kızlara tatlı tatlı lâf atar, gırgırımızı geçer, üstelik lise çağı bilgilerimizle siyasi tartışmalar yapardık.
Üniversite yılları geldi, Uğur Ankara'da Hukuk Fakültesi'ne başladı, ben ODTÜ İdari İlimler Fakültesi'ne…
Köşe buluşmalarımızı hiç aksatmadık. Artık siyasi tartışmalarımız da daha bilinçliydi.
Okullar bitti, evlendik, dostluğumuz yine aksamadı.
Müsteşar Turgut Özal beni Devlet Planlama Teşkilatı'ndan kovmuştu. Danıştay'da dava açtık, avukatım Selçuk Ömerbaş'la birlikte Uğur Mumcu idi…Ve davayı kazandık ama kararı uygulamadılar!

* * *

Birkaç anımı anlatayım… Yıl 1991. İktidarda ANAP var. Seçimler yapıldı. DYP ile SHP, 450milletvekilliğinden 266'sını kazandı. DYP'nin başında Demirel, SHP'nin başında Erdal İnönü var. Düşman kardeşler bir araya gelseler ANAPiktidarı devrilecek ama gelmiyorlar ki!..
Uğur Cumhuriyet'te, ben Hürriyet'te yazıyorum.
Uğur'la konuştuk, bunları bir araya getirip hükümet kurdurmaya karar verdik.
DYP'nin ikinci adamı Hüsamettin Cindoruk benim halamın oğlu. SHP'nin ikinci adamı Hikmet Çetin ise abimiz, büyüğümüz.
Her ikisine de ayrı ayrı ortam yoklaması yaptık, işin olumlu sonuçlanmasının mümkün olabileceğini gördük…
Ve bir gece eşlerimizle birlikte bizim evde bir araya geldik. Biz Uğur'la ikimiz Cindoruk ve Çetin'i bir köşeye çektik ve birkaç saat süren “İkna seansı” başladı! Sonuç olumluydu. Her iki siyasetçi liderlerine danışacaktı. Ertesi gün liderlerden de olumlu yanıt geldi.
DYP-SHP koalisyonunun kuruluşunu bizim evde Uğur Mumcu ile gerçekleştirdik. ANAP iktidarına böylece son verilmiş oldu.

* * *

Ölümünden iki hafta önceydi. Bir gece beş gazeteci arkadaş Ankara'da RV Restoran'da buluştuk, siyasi olayları tartıştık, meslek açısından birbirimize destek olmaya karar verdik.
Melih Aşık, Bekir Coşkun, rahmetli Teoman Erel, Uğur veben.
Sürekli tehdit altında yaşayan Uğur'un belinde tabanca…
“Ulan Uğur, bir saldırı olsa sen bu tabancayı nasıl çekip de ateş edeceksin!..O zamana kadar herifler 100 kilometre kaçmış olur!..”
Gülüştük…
Bizim ev yol üzerinde, dönüşte beni Uğur o meşhur, bombalanan külüstür Reno arabasıyla eve bıraktı… Terör olayları doruk noktasında. Önüne gelen öldürülüyor…
“Yaaa Uğur” dedim, “Bu herifler şimdi bizi izlemiş olsalar, arabanın içinde ikimizi de kıstırıp öldürseler ne kadar mutlu olurlar…”
Yine gülüştük…
O gece beni eve bırakırken, Uğur'u son kez gördüğümü nereden bilecektim.

* * *

Son konuşmamız ölümünden tam iki gün önce oldu. Saygı Öztürk'te İsmet Paşa'nın 1935 yılında hazırlatmış olduğu bir Kürt raporu vardı. Beni arayıp Saygı'dan o raporun bir fotokopisini istememi rica etti. Raporu aldım, Uğur'u aradım:
– “Gasteci kardeşim, benden sen mi aldırırsın, yoksa ben mi göndereyim?”
– “Ben aldırırım, şimdi sana gazeteden araç gönderiyorum. Çok sağol.”
Nereden bilecektim sesini de son kez o konuşmamızda duyduğumu!



Evet, Uğur Mumcu Türkiye'ye gelmiş geçmiş en iyi gazeteci idi.
Döneklerin, kıçı başı sağdan sola, soldan sağa oynayanların, liboşların, hırsızların, vurguncuların, hortumcuların, yalakaların ve din tüccarlarının bir numaralı korkulu rüyası idi.
Hep düşünürüm ve derim ki “Uğur keşke şimdi yaşıyor olsaydı… Keşke bu iktidara karşı yazılar da yazsaydı… Keşke aramızdaki dayanışma sürseydi, birbirimize yine güç verseydik…”
Ama olmadı.
Bana ve Ankara Hukuk Fakültesi'nden sınıf arkadaşı olan eşim Tansel Çölaşan'a imzaladığı kitapları, en güzel somut anılar olarak evimizde duruyor.
Yarın 24 Ocak…
Ölümünün 25. yılında sevgili arkadaşım, dostum Uğur Mumcu'ya Allah'tan rahmet diliyorum. Ülkemizin ve satılık medyanın bu yozlaşmış ortamında onu çok arıyorum.
Huzur içinde uyusun.



__________________
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
çölaşan, emin, mumcu, uğur, yılında


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:51.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.