Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Spor Dünyası > Futbol | Diğer Futbol Kulüpleri > Galatasaray

Galatasaray Avrupa Fatihi Cimbombom


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 09.02.2016, 19:42   #1
Çevrimdışı
Redwine
"Her Şey Güzel Oldu"

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Taçsız Kral Metin Oktay










Metin Oktay (2 Şubat 1936; Karşıyaka, İzmir - 13 Eylül 1991, İstanbul), Türk futbolcu ve teknik direktör. Golcülüğü ve yaşadığı gol krallıkları sayesinde "Taçsız Kral" lakabıyla da anılmaktadır.

Futbol kariyerine 1952 yılında, İzmir'in yerel takımlarından Damlacıkspor'da başladı. 1953-1954 yılları arasında Yün Mensucat'ın altyapısında oynamasının ardından 1954-55 sezonu öncesinde İzmirspor'a transfer olarak profesyonel kariyerine başladı. Buradaki tek sezonunda İzmir Profesyonel Ligi şampiyonluğu ve gol krallığı yaşadı.


1955'te Galatasaray ile anlaştı. 1956-56 ve 1957-58 sezonlarında İstanbul Profesyonel Ligi şampiyonlukları yaşarken; ligde attığı gollerle üç sezon üst üste gol kralı oldu.

1959'da kurulan Millî Lig'de de gol krallıkları yaşamaya devam etti ve ligin ilk üç sezonunda gol kralı unvanını korudu. 1961 yılında Serie A'da mücadele eden Palermo ile sözleşme imzaladı. Burada bir sezona yakın top koşturduktan sonra ertesi yıl Galatasaray'a döndü.


Sarı-kırmızılı takımdaki ikinci döneminde üç lig, dört Türkiye Kupası ve iki Cumhurbaşkanlığı Kupası şampiyonluğu yaşadı. Öte yandan 1962-63, 1964-65 ve 1968-69 sezonlarında üç gol krallığı daha elde etti. 1962-63 sezonunda attığı 38 gol, onu Süper Lig tarihinin bir sezonda en çok gol atan oyuncusu yapsa da bu rekor 1987-88 sezonunda 39 gol atan Tanju Çolak tarafından kırıldı, 1996-97 sezonunda ise Hakan Şükür tarafından egale edildi.

Ancak o sezon ligde tutturduğu maç başına 1,46 gol ortalamasıyla lig tarihinin bir sezondaki en verimli golcüsü oldu. Galatasaray formasıyla toplamda 324 lig maçına çıkan Oktay, attığı 294 golle hem Galatasaray'ın hem de Türk futbolunun en çok gol atan oyuncuları arasına girdi.



İlk kez 1955 yılında giydiği Türkiye Millî Futbol Takımı forması altında 36 maça çıktı ve 19 gol atmayı başardı.
Oktay; Hakan Şükür (51), Tuncay Şanlı (22) ve Lefter Küçükandonyadis (21)'in ardından, Cemil Turan, Nihat Kahveci ve Burak Yılmaz ile birlikte millî takım tarihindeki en golcü dördüncü oyuncu konumundadır.

Futbolculuk kariyerini sonlandırdıktan hemen sonra, 1969-70 sezonunda Galatasaray teknik direktörü Tomislav Kaloperović'in yardımcılığına getirildi; fakat sezon sonunda takımın teknik direktöründe değişikliğe gidilince görevinden ayrıldı. 1972-73 sezonu başında, bu kez Bursaspor'un teknik direktörlüğünü yapan Kaloperović'in yardımcısı oldu. Sezon ortasında Kaloperović'in görevden ayrılmasıyla Bursaspor'un teknik direktörlüğüne getirildi ve 1973 yılının sonuna kadar görevini sürdürdü. Sonrasında ise Galatasaray'da yöneticilik ve çeşitli gazetelerde spor yazarlığı yaptı. 13 Eylül 1991'de, Boğaziçi Köprüsü çıkışında geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybetti.




2 Şubat 1936 tarihinde, İzmir'in Karşıyaka ilçesinin Çiftefırınlar mahallesinde, daha önce sekiz kız çocuğu olan; ancak beşi yaşamını yitiren üç kız çocuklu ailenin dokuzuncu çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası fabrikada makine işçisi olarak çalışan Hasan Oktay, annesi ev hanımı Fatma Oktay'dı. Kardeşlerinin adları ise Adviye, Nermin ve Münevver idi.

Metin Oktay, öğrenim hayatına ancak Karşıyaka Soğukkuyu İlkokulu'nda başladı. Ailesiyle birlikte Alsancak'a taşınmasının ardından, ilkokul ikinci sınıftan itibaren Alsancak İlkokulu'nda okudu.Sonrasında ise İzmir İnönü Lisesi ve Mithatpaşa Erkek Sanat Enstitüsü Mobilya Bölümünde öğrenim gördü. Oktay, Mithatpaşa'nın okul futbol takımının kadrosunda da yer aldı.





"Kaleci tek ayağını kaldırdığı an, nasıl olursa olsun vuruşumu yapardım.
Gol anı o andır."



  • Altyapı Kariyeri
Oktay futbol kariyerine 1952 yılında, doğduğu il olan İzmir'in amatör takımlarından Damlacıkspor'un altyapısında başladı. Futbolcu Sait Altınordu'ya olan hayranlığından ötürü burada 8 numaralı formayla mücadele etti.



Çeşme'nin Alaçatı beldesinde oynanan ve 4-1 kazanılan hazırlık maçında 2 gol atan Oktay'a teknik direktör Arif Hantal tarafından verilen 2,5 lira, kendisinin futboldan kazandığı ilk paraydı. 1952'de, Adnan Süvari'nin futbolcu-teknik direktör olarak görev yaptığı Yün Mensucat ile aylık 300 lira maaşla anlaştı. Bu dönemde genç millî takımda yer aldı ve büyük kulüplerin dikkatini çekti. Beşiktaş ve Adalet ile yapılan transfer görüşmeleri olumsuz sonuçlandı.

1954'te, 5.000 lira transfer bedeli ve aylık 500 liralık maaş karşılığında İzmir Profesyonel Ligi'nde mücadele eden İzmirspor ile profesyonel sözleşme imzaladı.


  • İzmirspor
İzmirspor formasıyla İzmir Profesyonel Ligi'nin 1954-55 sezonunda çıktığı 18 maçta 17 gol atarak gol krallığı yaşadı. Takım ise ligi şampiyonlukla tamamlamıştı. 7 Mayıs 1955'te Beşiktaş ile oynanan ve 1-0 kaybedilen Atatürk Kupası maçında ilk kez, denenme amaçlı Galatasaray forması giydi.

1 Temmuz 1955'te ise, Gündüz Kılıç'ın teknik direktörlüğünü yaptığı Galatasaray ile 5 yıllık sözleşme imzaladı. Oktay'a, imzaladığı sözleşme karşılığında taksi plakalı Chevrolet marka bir otomobil verildi.



__________________
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Redwine'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 09.02.2016, 19:44   #2
Çevrimdışı
Redwine
"Her Şey Güzel Oldu"

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Taçsız Kral Metin Oktay


  • Galatasaray (1. dönem)
28 Ağustos 1955'te Beyoğluspor ile oynanan ve 3-0 kazanılan hazırlık maçında yeni takımıyla imzaladığı sözleşmenin ardından ilk maçına çıkarken, ilk golünü de bu maçta attı.9 Ekim 1955'te, İstanbulspor ile oynanan İstanbul Profesyonel Ligi maçında Galatasaray formasını resmî bir maçta ilk kez giydi. 3-0 Galatasaray'ın üstünlüğüyle sona eren maçta takımının üçüncü golünü attı.

16 Ekim günü Fenerbahçe karşısında oynayarak iki takım arasındaki ilk derbi maçına çıktı. 6 Kasım'da oynanan ve 5-4 kazanılan maçta ise ilk kez bir Beşiktaş derbisinde oynarken, iki de gol kaydetti.

11 Nisan 1956'da, İstanbul'daki Mithatpaşa Stadyumu'nda Brezilya'nın Vasco de Gama takımıyla yapılan ve 1-0 kaybedilen maçta ilk kez yabancı bir takıma karşı forma giymiş oldu. İlk sezonunda ligde oynadığı 17 maçta attığı 19 golle gol krallığı yaşadı.



Galatasaray'ın ligde sezonu şampiyon olarak tamamlamasıyla takımındaki ilk sezonunda şampiyonluğa ulaşırken; Galatasaray da 1956-57 sezonu için Şampiyon Kulüpler Kupası'na 1. turdan katılmaya hak kazandı.

26 Ağustos 1956'da, deplasmanda Dinamo București ile oynanan ve Galatasaray'ın 3-1 kaybettiği Şampiyon Kulüpler Kupası ön eleme maçı, Türk takımlarının Avrupa kupalarındaki ilk maçı olarak tarihe geçti. Bu maçta takımının tek golünü kaydeden Metin Oktay ise Avrupa kupalarında gol atan ilk Türk oyuncu oldu.

16 Eylül'de, kulübün kuruluşunun 50. yılı kutlamaları için yapılan etkinlikler kapsamında Dinamo Sofya ile oynanan ve 2-1 kaybedilen hazırlık maçında sakatlanması sebebiyle, 19 Eylül günü Emniyet ile oynanacak olan İstanbul Profesyonel Ligi'nin 1956-57 sezonunun açılış maçında forma giyemedi.

Galatasaray, 30 Eylül'de Dinamo București ile yapılan Şampiyon Kulüpler Kupası rövanş maçından 2-1'lik galibiyetle ayrılsa da kupadan elenmekten kurtulamadı. Bu maçta takımın ilk golü Kadri Aytaç'tan gelirken, galibiyeti getiren golü Metin Oktay atmıştı.

13
Ekim
'deki Galatasaray'ın 5-2'lik üstünlüğüyle sona eren kendi açısından ligin ilk maçı olan Beyoğluspor mücadelesinde penaltıdan bir gol atarak lige de golle başladı.



23
Mart
1957'deki 6-1 kazanılan Kasımpaşa maçında attığı dört golle gol atarak takımdaki ilk kez hat-trick yaptı. Bu sezonda attığı 17 golle ligde ikinci kez gol kralı olurken; Fenerbahçe ile aynı puana sahip olan Galatasaray, averaj hesabı sonucunda şampiyonluğu rakibi Fenerbahçe'ye kaptırdı. O sezon lige ek olarak, Şampiyon Kulüpler Kupası'na gidecek takımı belirlemek amacıyla Federasyon Kupası da düzenlenmişti. Oktay'ın toplamda dört gol attığı turnuvanın final grubunu lider tamamlayan Beşiktaş, sonraki sezonda Şampiyon Kulüpler Kupası'nda mücadele etme şansını elde eden taraf oldu.

1957-58 sezonuna gollerle başlayarak oynadığı ilk üç lig maçında dört gol attı. 28 Ekim 1957'deki 6-1'lik ligin ilk yarısının kapanış mücadelesi olan Beyoğluspor maçında üç gol kaydetti. İkinci kez düzenlenen Federasyon Kupası'ndaki ilk maçı olan ve 16 Kasım 1957'de oynanan 10-0'lık Anadolu maçında beş gol atarak, o ana kadar oynadığı resmî maçlar içinde ilk defa bir maçta beş gol atmış oldu. Kasımpaşa ile oynanan ligin ikinci yarısının açılış maçında Kadri Aytaç ile birlikte hat-trick yaparak maçın 8-1 sonuçlanmasında önemli rol oynadı. Sezon genelinde 17 lig maçına çıkıp 19 gol kaydederek İstanbul Profesyonel Ligi'nde üçüncü kez gol kralı olurken, takımı Galatasaray ligi şampiyon olarak tamamladı.

Federasyon Kupası'nda da 10 gol kaydeden Oktay, Lefter Küçükandonyadis ile birlikte turnuvanın en golcü oyuncusu oldu. İstanbul Profesyonel Ligi'nin son sezonu olan 1958-59 sezonuna ise geçen sezona göre gol bakımından tutuk bir başlangıç yaptı ve oynadığı ilk beş maçta gol atma başarısını gösteremedi.

8 Ekim 1958'deki Kasımpaşa maçında rakip filelere bıraktığı iki gollü maçla başlayan bir gol serisi yakaladı ve oynadığı beş lig maçında 14 gollük bir performans sergiledi.

15 Kasım'daki 4-0'lık Adalet maçında tüm goller Oktay'dan gelirken;29 Kasım'daki 3-2'lik Karagümrük maçında üç,27 Aralık'taki 6-0'lık Beykoz maçında ise dört gol kaydetmişti.

Bu serinin ardından üç maç boyunca gol atamayan Oktay, ligin son üç maçında 8 gol atmayı başardı. 8 Şubat 1959'daki 6-0'lık Adalet maçında ise dört gol birden atmıştı. 1958-59 sezonunda attığı 22 golle, İstanbul Profesyonel Ligi'nde üst üste dördüncü kez gol kralı olma başarısını gösterdi. 8 sezon düzenlenen ligde toplamda 66 maça çıkıp 77 gol kaydeden Oktay, lig tarihinin de en golcü oyuncusu oldu.




  • Millî Lig Dönemi
1959 yılında, Millî Lig adı altında ulusal bir lig kuruldu. Ligdeki ilk maçına 21 Şubat 1959'da, Demirspor karşısında çıktı ve 2-0 sonuçlanan maçtaki iki gol de kendisinden geldi.

22 Mart'taki 5-0 sonuçlanan Göztepe maçında ise üç gol atan Oktay 13 maç oynadığı ligin ilk aşamasını 10 golle tamamladı. İki grup halinde düzenlenen ligin ilk aşamasında kendi grubunu birinci sırada tamamlayan Galatasaray ile diğer grubun birincisi Fenerbahçe arasında iki ayaklı bir final düzenlendi. İlk maç 10 Haziran 1959'da, Mithatpaşa Stadyumu'nda oynandı. Maçın 13. dakikasında yaşanan olayların ardından Yugoslav hakem Marković, Metin Oktay'a kırmızı kart göstererek onu oyundan attı. Bu kararın ardından saha karıştı, sonrasında ise hakem kararını geri alarak Oktay'ın tekrar oyuna girmesini sağladı. 37. dakikada sol kanattan ilerleyen Oktay'ın çektiği şut golle sonuçlanırken, kalenin ağlarını da deldi. Önce aut kararı verilse de sonrasında karar, gol olarak değiştirildi. Bu golle Galatasaray, maçı 1-0 kazandı. 19 Haziran'da oynanan ikinci maçı ise 4-0'lık skorla kazanan Fenerbahçe, 1959 sezonunun şampiyonu oldu. Toplamda 11 gol atmayı başaran Metin Oktay ise Millî Lig'in ilk sezonunu gol kralı olarak tamamladı.



1959-60
sezonunda, 1959 sezonundaki sistemden farklı olarak 20 takımın yer aldığı lig, tek aşamalı olarak düzenlendi.26 Ağustos 1959'da, Beykoz karşında çıktığı ilk maçta gol atmayı başaran Oktay, 30 Eylül'deki Karagümrük maçının birinci dakikasında sağ ayak bileğinden yaşadığı sakatlık sebebiyle bir süre takımdan ayrı kaldı.24 Ekim 1959'daki 8-0'lık Altınordu maçıyla sakatlık sonrası ilk kez forma giyen Oktay, bu maçta attığı beş golle kariyerinde ikinci kez bir maçta beş gol atma başarısını gösterdi. 3 Şubat 1960'taki 5-1'lik Vefa ve hemen ardından 6 Şubat'taki 4-0'lık Kasımpaşa maçlarında üçer gol kaydetti. Sezonu, ligde oynadığı 33 maçta attığı 33 golle tamamlayan Oktay, maç başına 1 gol ortalaması yakalayarak tekrardan ligde gol kralı oldu. Galatasaray ise, Beşiktaş'ın şampiyon olduğu sezonu üçüncü sırada tamamlamıştı.

1960-61 sezonuna, Vefa ve Feriköy ile art arda oynadığı ilk iki lig maçında attığı birer gollerle başlangıç yaptı. 15 Eylül günü, askerliğini sekiz gün eksik yaptığı gerekçesiyle tutuklandı. 45 günlük hapis cezasının ardından, 28 Ekim günü serbest bırakıldı. Hapisten çıktığı günün hemen sonrasında, 29 Ekim 1960'ta oynanan ve 3-0 kazanılan Karagümrük maçında iki gol kaydetti.

3 Aralık'taki PTT deplasmanında yaptığı hat-trick ile takımına 3-1'lik galibiyeti getiren isim oldu. Hemen ertesi gün oynanan Şekerhilâl maçında hat-trick yapma başarısını göstererek alınan 6-0'lık galibiyetin önemli isimlerinden oldu. Ertesi hafta oynanan ve maçın tek golünü attığı 1-0'lık Göztepe deplasmanında sakatlanmasına rağmen,18 Aralık günü oynanan ve 5-0 kazanılan Fenerbahçe derbisinde forma giydi ve maçta dört gol kaydetti. Bu sayede Galatasaraylı Celal İbrahim ve Fenerbahçeli Zeki Rıza Sporel'in ardından iki takım arasında oynanan maçlar içinde bir maçta dört gol birden atan üçüncü oyuncu oldu.


15 Nisan 1961'deki 5-0'lık Beykoz ve 23 Nisan'daki 4-0'lık Altay maçlarında da üçer gol atan Oktay, 30 lig maçında attığı 36 golle üçüncü kez düzenlenen Millî Lig'de üçüncü gol krallığını yaşadı. Takımı Galatasaray ise, Fenerbahçe'nin ardından ligde ikinci sırayı elde etti.

10 Temmuz 1961'de, 300.000'i Galatasaray'a ödenen 675.000 Türk lirası karşılığında, 1959 ile 1961 yılları arasında Galatasaray'ı çalıştıran Leandro Remondini'nin teknik direktörlüğünü yaptığı ve o sezon Serie A'ya yükselen İtalya'nın Palermo takıyla 2 yıllık sözleşme imzaladı. Aylık maaşı ise 250.000 İtalyan lirası (3.750 Türk lirası) olarak belirlendi. Böylece Metin Oktay; Şükrü Gülesin, Bülent Esel, Bülent Eken ve Lefter Küçükandonyadis'ten sonra İtalya'da top koşturan beşinci Türk futbolcu oldu.











  • Palermo
Palermo'nun 1961-62 sezonundaki kadrosu. Alt sıradaki futbolcuların ortasında Metin Oktay görülebilmektedir.

Palermo formasıyla ilk maçına 13 Ağustos 1961'de, Sporting Lizbon ile yapılan hazırlık maçında çıktı. 2-0'lık Palermo galibiyetiyle sonuçlanan maçın iki golü de Oktay'dan geldi.



3 Eylül'de, SPAL 1907 karşısında ilk Serie A maçına çıktı. Aynı zamanda ligdeki ilk golünü attığı karşılaşmayı Palermo 3-1'lik skorla kaybetti. Ligin dördüncü haftasındaki Roma deplasmanında alınan 5-2'lik mağlubiyette bir röveşata golü attı. Sonrasında yaşadığı sakatlık sebebiyle yaklaşık üç hafta takımdan ayrı kaldı. Sakatlığı atlatmasının ardından ilk maçına 8 Ekim'de, 0-0'lık Juventus karşısında çıktı. Millî takım maçları sebebiyle Türkiye'ye gelen Oktay, Galatasaray'ın 1 Kasım'da Gençlerbirliği ile oynadığı ve 2-1 kazandığı hazırlık maçında forma giyme şansı elde ederken, takımının ikinci golünü attı.

İtalya'ya dönmesinden birkaç gün sonra, 19 Kasım'da oynadığı Calcio Lecco 1912 maçının ardından sağ ayak bileğinden bir sakatlık yaşadı. 7 Ocak'taki Milan maçının son dakikalarında oyuna dahil oldu ve sakatlık sonrası ilk kez forma giydi. 4 Şubat'ta, Palermo'nun kendi sahasında aldığı 3-1'lik Sampdoria galibiyette son gol Oktay'dan geldi.

Kısa bir süre sonra ayak sakatlığının nüksetmesinin ardından kadroda yer bulamayan ve B takımda oynayan Oktay hakkında basında sık sık Galatasaray'a döneceği yönünde haberler yer almaya başladı. 3 Nisan 1962'de Palermo, Galatasaray ile İstanbul'da bir hazırlık maçı yaptı.

Metin Oktay'ın Galatasaray formasıyla mücadele ettiği maç 2-1'lik Galatasaray galibiyetiyle sonuçlandı. Bu tarihten sonra herhangi bir resmî maçta oynamayan Oktay'ın,25 Temmuz 1962 tarihinde Galatasaray'a transferi gerçekleşti ve kulüple iki yıllık sözleşme imzaladı.

Metin Oktay, yaklaşık bir sene süren Palermo kariyerinde tamamı ligde olmak üzere 12 resmî maça çıkarken, 3 gol atmayı başardı.



__________________
  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz Redwine'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 09.02.2016, 19:48   #3
Çevrimdışı
Redwine
"Her Şey Güzel Oldu"

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Taçsız Kral Metin Oktay


  • Galatasaray (2. dönem)
1962-63 sezonuna Galatasaray, hazırlık turnuvası niteliğindeki TSYD Kupası'nı kazanarak başladı. Bir önceki sezonu şampiyon tamamlaması sebebiyle 1 turdan katıldığı Şampiyon Kulüpler Kupası'ndaki ilk maçını 9 Eylül 1962'de, Dinamo Bükreş ile oynanan ve takımının tek golünü kaydeden Oktay, deplasmandan 1-1'lik beraberlikle dönülmesini sağladı. 16 Eylül'deki ikinci maçta da rakip filelere bir gol göndermeyi başarırken maçı 3-0 kazanan ekip, bir üst tura yükseldi. Öte yandan lig, 1962-63 sezonunda iki aşamalı olarak düzenlendi.


Metin Oktay'ın Geri Dönüşü ve İkinci Şampiyonluk (1962 - 1963)


Oktay, Galatasaray'ın yer aldığı kırmızı gruptaki sezonun ilk maçına 22 Eylül 1962'de Göztepe karşısında çıkarken, İtalya dönüşünde oynadığı ilk lig maçında attığı golle takımına 1-0'lık galibiyeti getirdi. 7 Kasım 1962 tarihindeki 4-1 sonuçlanan Polonia Bytom maçında attığı 3 golle, Avrupa kupalarında hat-trick yapan ilk Türk futbolcu oldu.

Bu sezon 28'i lig olmak üzere 39 maça çıkan ve 38'i ligde olmak üzere 47 gol atmayı başaran Oktay, en verimli sezonunu geçirdiği ligde gol kralı olmasının yanı sıra 1,46'lık maç başına gol ortalaması tutturarak Süper Lig tarihinin bu alanda en başarılı ismi oldu. Galatasaray, 1962-63 sezonunda hem ligde hem de Türkiye Kupası'nda şampiyonluğa ulaştı.



1963-64 sezonunda ligde oynanan 34 maçın 32'sinde oynadı ve 18 gol attı. Attığı 19 golle gol kralı olan Güven Önüt'ün gerisinde kalan Oktay, Türkiye'deki profesyonel kariyeri boyunca ilk kez gol kralı olmayı başaramadı. Galatasaray ise ligde, şampiyonluğa ulaşan Beşiktaş'ın 11 puan gerisinde, üçüncü sırada yer aldı. Öte yandan takım, sezonu Türkiye Kupası şampiyonluğuyla tamamladı. Ertesi sezon Galatasaray ligi yine üçüncü sırada bitirirken, üst üste üçüncü kez Türkiye Kupası'nın sahibi oldu. İki ayaklı olarak oynanan finaldeki tek gol, ikinci maçta Oktay'ın ayağından gelmişti. Bu sezon ligde 17 gol atmayı başaran Oktay, tekrardan gol kralı oldu.


Metin Oktay, 1968-69 sezonu sonunda, 23 Ağustos 1969 tarihinde Mithatpaşa Stadyumu'nda Galatasaray ile Fenerbahçe arasında oynanan ve 1-1 sonuçlanan jübile maçıyla futbolculuk kariyerini noktaladı. Maçın son kısımlarında Fenerbahçe oyuncusu Can Bartu ile formalarını değiştirdi ve bu iki oyuncu kalan dakikaları karşı takımlarda oynandı. Daha sonrasında Oktay için, doğduğu il olan İzmir'deki Alsancak Stadı'nda da bir jübile maçı yapıldı.

Göztepe ile Galatasaray arasında oynanan maç, Göztepe'nin 1-0'lık galibiyetiyle sonuçlandı.






  • Millî Takım Kariyer
11 Nisan 1954'te, Batı Almanya'nın Leverkusen şehrinde Türkiye 18 Yaş Altı Millî Takımı'nın Belçika'yı 4-0 yendiği ve kendisinin iki gol attığı 1954 Dünya Gençler Şampiyonası maçında ilk kez millî formayı giydi.


Ali Soydan'dan alınan bu fotoğrafta genç milli takım 1954 dünya gençler şampiyonası için Almanya seyahatine
çıkmadan önce havaalanında görülüyor.

Metin Oktay
sağdan üçüncü.

Bize göre sağında Varol Ürkmez, solunda Ali Soydan var.


Türkiye formasıyla ilk maçına 18 Aralık 1955'te, Portekiz ile oynanan hazırlık karşılaşmasında çıktı. Bu maçı 3-1 kazanan Türkiye'nin ikinci golü Oktay'dan geldi. 25 Aralık'ta, Fransa B takımıyla oynanan ve 3-1'lik skorla kaybedilen Akdeniz Kupası maçında da takımın tek golünü kaydetti. 1950'li yıllarda oynadığı maçlarla dikkat çeken, "Altın Takım" olarak adlandırılan ve aldığı 46 galibiyet, 6 beraberlikle son 52 maçında yenilmeyen Macaristan karşısında Türkiye'nin 19 Şubat 1956'da, Mithatpaşa Stadyumu'nda aldığı 3-1'lik galibiyette attığı golle pay sahibi oldu. 1957 yılında oynadığı dört maçı da golsüz geçti. 4 Mayıs 1958'de, Amsterdam'daki hazırlık maçında Hollanda karşısında attığı iki golle takımına 2-1'lik galibiyeti getirdi.

1962 FIFA Dünya Kupası elemelerinde oynadığı dört maçta üç gol atsa da Türkiye, üç takımdan oluşan grubunu Sovyetler Birliği'nin ardından ikinci sırada tamamlayarak kupaya katılma şansı elde edemedi. 10 Ekim 1962'de, Etiyopya ile oynanan yılın ilk millî maçında üç gol birden atarak hat-trick yapma başarısını gösterdi. Sonrasındai dört maçında sessiz kalsa da 27 Eylül 1964'teki Polonya maçında bir, Turgay Şeren'in yokluğunda ilk kez takım kaptanı olarak sahaya çıktığı 1 Kasım 1964'teki Mısır maçında iki gol birden atmayı başardı. Sonrasındaki beş maça da kaptan olarak sahaya çıktı ve bu maçların sadece birinde, 9 Mayıs 1965'teki Bulgaristan mücadelesinde gol atmayı başardı.

Turgay Şeren'in takım kaptanı olduğu 30 Mayıs 1966'daki Danimarka maçının ardından yaklaşık 2,5 yıl süreyle millî formadan uzak kaldı.

11 Aralık 1968'de, 1970 FIFA Dünya Kupası elemeleri kapsamında Kuzey İrlanda ile oynanan ve takım kaptanı olarak yer aldığı maçta son kez millî formayı giydi. Toplamda 36 A millî maçta forma giyen Oktay, 19 gol atmayı başardı.

  • Başarıları
Türkiye Ligi'nde attığı 217 golle bir rekora imza atan Oktay, 1962-63 sezonunda 26 maçta attığı 38 golle bir sezonda en fazla gol rekorunu kırdı. Bu rekor 1988'de 39 golle Tanju Çolak tarafından kırıldı, 1997'de ise Hakan Şükür tarafından egale edildi.






  • İzmirspor
İzmir Profesyonel Ligi (1): 1954-55

  • Galatasaray
İstanbul Profesyonel Ligi (2): 1955-56, 1957-58
Süper Lig (2): 1962-63, 1968-69
Türkiye Kupası (4): 1962-63, 1963-64, 1964-65, 1965-66
Cumhurbaşkanlığı Kupası (2): 1966, 1969

Metin Oktay'ın gol krallığı listesi şöyledir:

  • 1956-57 İstanbul Profesyonel ligi, 17 golle,
  • 1957-58 İstanbul Profesyonel ligi, 19 golle,
  • 1958-59 İstanbul Profesyonel ligi, 22 golle,
  • 1959 Türkiye ligi, 11 golle,
  • 1959-60 Türkiye ligi, 33 golle,
  • 1960-61 Türkiye ligi, 36 golle,
  • 1962-63 Türkiye ligi, 38 golle,
  • 1964-65 Türkiye ligi, 17 golle,
  • 1968-69 Türkiye ligi, 17 golle,


__________________
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Redwine'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 09.02.2016, 19:52   #4
Çevrimdışı
Redwine
"Her Şey Güzel Oldu"

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Taçsız Kral Metin Oktay



1959 yapımı "Gönül Kimi Severse" adlı filmde küçük bir rolde, kendisi olarak yer aldı. Yine bu filmde Millî Lig'in 1959 sezonunun final maçlarının görüntüleri de yer almaktadır. 1965 yılında, senaryosu kendi yaşamı üzerine kurulan, yönetmenliğini Atıf Yılmaz'ın yaptığı "Taçsız Kral" filminde Ajda Pekkan, Ayten Gökçer ve Gönül Yazar ile başrol oynadı.

Metin Oktay, futbolu bıraktıktan sonra yine futbolla ilgili çeşitli işler yaptı. 1969-70 sezonunda Galatasaray teknik direktörü Tomislav Kaloperović'in yardımcılığını üstlendi. Sezon sonunda Kaloperović'in takımdan gönderilmesiyle Oktay da görevinden ayrıldı. Galatasaray'ın 7. sırada tamamladığı sezonun ardından, Haziran ayında düzenlenen 1970 FIFA Dünya Kupası için Meksika'ya, basın görevlisi olarak gitti.



1972 yılında, 5.000 lira maaşla Bursaspor teknik direktörü Kaloperović'in yardımcılığına getirildi. 11 Şubat 1973'teki 1-0'lık Giresunspor mağlubiyetinin ardından istifa eden Kaloperović'in yerine takımın başına geçti. 1972-73 sezonunun geri kalanında görev aldığı Bursaspor, Türkiye 1. Futbol Ligi'ni 10. sırada tamamladı.

Bir sonraki sezona da takımın başında giren Oktay'ın, 2 Aralık 1973'teki 3-1'lik Giresunspor mağlubiyetinin ardından sunduğu istifası, 4 Aralık'ta yapılan yönetim kurulu toplantısında kabul edildi. Teknik direktörlüğün yanında 1984 ile 1986 yılları arasında, Galatasaray başkanı Ali Uras'ın son döneminde kulübün futbol şubesinin başında görev yaptı.

Öte yandan Oktay, Tercüman, Güneş ve Milliyet gazetelerinde spor yazarlığı yaptı. Hayatının son yıllarında kaleme almaya başladığı otobiyografisi ise, Oktay'ın vefatı üzerine manevi oğlu Rıfat Pala tarafından tamamlandı ve ölümünden iki yıl kadar sonra, 1994 yılının şubat ayında "Top ve Ben" adıyla yayımlandı.

  • Kişisel Yaşamı
29 Ocak 1959 tarihinde, İzmir'de Oya Sarı ile evlendi. Aynı yıl içerisinde eski takımı İzmirspor'dan gelen transfer teklifini reddederek İstanbul'daki kulübü Galatasaray'da kalması sebebiyle eşinden ayrıldı. İkinci evliliğini 12 Mayıs 1965'te, İstanbul'da Servet Kardıçalı ile yaşadı.



9 Şubat 1966'da, çitfin Zeynep adını verdikleri bir kız çocuğu dünyaya gelse de doğumundan birkaç saat sonra yaşamını yitirdi. Cenazesi ise Şişli Camii'nde kılınan namazın ardından Edirnekapı'da toprağa verildi.Daha sonraları çift, Rıfat Halil Pala adlı çocuk evlat edindi. Selva Pala ile evli olan Rıfat Halil Pala, dünyaya getirdikleri kız çocuklarına Zeynep adını verdi.

Babası Hasan Oktay, 22 Haziran 1959 tarihinde vefat etti.

  • Tutuklanması
Gazeteci Halit Çapın'ın 10 Eylül 1960'taki İstanbulspor maçının ertesi günü Milliyet gazetesinde yazdığı bir haberde Metin Oktay'ın askerlik sırasında işlediği bir suçtan ötürü 2,5 aylık bir hapse mahkûm edildiği, cezasının infazı için polis tarafından bir müddet önce yakalandığı; fakat araya girenler vasıtasıyla savcılıktan 6 Eylül'e kadar izin istediği ve bu izin süresinin bitmesine rağmen Oktay'ın hâlen yakalanmadığı iddiası yer aldı. Birkaç gün sonra, 14 Eylül günü tutuklanan Oktay, Toptaşı Cezaevi'ne konuldu. Askerliğini sekiz gün eksik yaptığı gerekçesiyle 2,5 aylık hapis cezasına çarptırıldı. Fakat Galatasaray yöneticilerinin teşebbüsüyle yeniden gözden geçirilen davada eksik gün sayısının 8 değil, 6 olduğu belirlendi. 28 Ekim günü çıkarılan kısmî af kanununun ardından, 45 günlük ceza sonrasında hapishaneden çıktı.

  • Vefatı
13 Eylül 1991 günü, sabah saat 4.15 sularında, Boğaziçi Köprüsü çıkışında geçirdiği trafik kazasından sonra kaldırıldığı Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde vefat etti. Otomobili takla atan Oktay'ın çenesinin kırıldığı, sol kolunda kırıklar olduğu ve dalağının parçalanması sonucu iç kanama geçirerek hayatını kaybettiği belirlendi. Cenazesi Ali Sami Yen Stadyumu ile Milliyet gazetesinin binasının önünde düzenlenen törenlerin ve Fatih Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Topkapı'daki Kozlu Mezarlığı'na defnedildi.





  • Mirası ve popüler kültüre etkiler
Metin Oktay'ın ismi ölümünden birkaç ay sonra, kulübün Florya'daki tesislerine verildi.Sarıyer'in Tarabya semtinde bulunan ve Ekim 1990'da hizmet vermeye başlayan Tarabya Spor Kompleksi, oyuncunun ölümünden sonra Tarabya Metin Oktay Spor Kompleksi ismini aldı.

Yine İstanbul'un Küçükçekmece ilçesinde yer alan Küçükçekmece Stadyumu'nun ismi, ilçe belediyesi tarafından Küçükçekmece Metin Oktay Stadyumu olarak değiştirildi. Öte yandan vefatının 1. yıldönümüde, dönemin Kadıköy Belediye Başkanı Cengiz Özyalçın tarafından Kadıköy'deki Kalamış Parkı'na dikilen Metin Oktay heykelinin açılışı yapıldı.




Galatasaray taraftar grubu ultrAslan'ın girişimleri sonucunda Ankara'nın Çankaya ilçesinde bulunan ve 2002-2003 döneminde açılan ilköğretim okula Metin Oktay İlköğretim Okulu adı verildi. 8 Ocak 2011'de, Hakkâri'nin merkez ilçesine bağlı Çimenli köyünde yer alan İMKB İlköğretim Okulu'nda kurulan ve Metin Oktay'ın adı verilen kütüphanede yer alan 2500'ün üzerindeki kitap, okulda vekil öğretmen olarak görev yapan İsa Kurt ve Tekyumruk isimli Galatasaray taraftar grubunun internet üzerinden başlattığı kampanyayla birlikte toplandı. Öte yandan İzmir'in Karabağlar ilçesinde ve Ankara'nın Çankaya ilçesinde Metin Oktay ismini taşıyan birer mahalle bulunmaktadır. Galatasaray Müzesi'nde ise Oktay'ın balmumundan yapılan bir heykeli sergilenmektedir.



1966 yılında çıkan bir plağın A yüzünde sözlerini Halit Kıvanç'ın yazdığı, bestesini ve yorumunu ise Şevket Uğurluer'in yaptığı "Metin Geliyor, Metin" adlı şarkı; B yüzünde ise "Kral'ın Golleri" adı altında Halit Kıvanç'ın yaptığı maç anlatımları yer aldı.

1969'daki jübilesinin için Metin adında, Oktay'ın hayatını anlatan bir kitap hazırlandı. Eylül 2011'de, vefatının 20. yılında ise Ahmet Çakır tarafından yazılan ve oyuncunun hayatını konu alan "Taçlı Kral: Metin Oktay" isimli kitap yayımlandı.



Metin Oktay her yıl mezarı başında, Galatasaray kulübünden de gelen temsilcilerin katıldığı bir törenle anılmaktadır. Yine kulüp tarafından hazırlanan ve Galatasaray Store'da satışa sunulan Metin Oktay temalı çeşitli tişört, forma, atkı gibi ürünler yer almaktadır.



Metin Oktay'ın Galatasaray Müzesi'nde sergilenen forması.




__________________
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Redwine'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 09.02.2016, 19:54   #5
Çevrimdışı
Redwine
"Her Şey Güzel Oldu"

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Taçsız Kral Metin Oktay




Şu adamın Galatasaraylılığına çok ihtiyacımız var.(İçindeki Fenerbahçe nefreti Galatasaray sevgisinden az olan arkadaşlara gelsin)

Sarı-kırmızılı renklere küçükten beri hayrandım. Galatasaray İzmir'e geldiğinde okuldan kaçar, maça giderdim. Bence Galatasaraylılık din gibi,mezhep gibi yerleşmiş, köklü bir inançtır.Galatasaray'ı işte bunun için tercih eder ve Galatasaraylılığımla her zaman gurur duyarım."

"Fenerbahce 20 bin, adalet bir yıl için 10 bin lira transfer ücreti teklif ederken, ben Galatasaray ile yıllığına 8 bin liraya anlaşma yaptığım gün mutluluktan uçuyordum..."


"Maçı sahadan önce beynimde oynamaya çalışırdım."


"Sahaya çıkmadan önce Allah'a dua eder, sahaya en son çıkmayı uğur sayardım. Aut çizgisini geçerken daima sağ ayağımı atardım.Maça başlamadan önce arkadaşlarım kaleye şut atarken, ben dolanıp durur, oyun başlayıncaya kadar topa vurmazdım... Sakatlandığım zaman, secde ederek iki elim önde 'Allah'ım sen bacaklarımı koru' diye dua ederdim."

"Galatasaray'ın alt yapısında 18 tane Metin vardı... Galatasaray'daki bu Metin'lerin sayısı bana söylendiğinde önce inanmamıştım. Futbol okulunun çeşitli kademelerinde bu Metin ismi dikkat çekmiş ve onları biraraya getirmişler. Sonra da bana haber verdiler, gittim hepsini kucakladım."

"Düşüncem şuydu;
Bir futbolcu sahaya çıktığında ya gol atmalı, yada attırmalıydı.
Her hareketi gole götürmeliydi takımını."




"Fenerbahce'ye attığım ağları yırtan golüm çok konuşulmuştu. Hikayesi ise şöyledir ;


Fenerbahce ile oynayacağımız her maçın havası ayrı olurdu. 1959 yılının 10 Haziran günü oynayacağımız Milli Lig'in ilk final maçının önemi çok büyüktü. Futbol federasyonu bu kritik maça Yugoslavya'dan hakem getirmişti. Tansiyon yüksekti. Maçtan bir gece önce Çınar otelde Yugoslav hakemin üç Fenerbahçeli yöneticiyle birlikte yemek yediği görülünce, İstanbul'da kıyamet koptu. Galatasaray kulübünün telefonları ihbarlarla inliyordu:"Maç Çınar otel'de masa başında satıldı...Yugoslav hakem Fenerbahçe'yi galip getirmek için ne lazım gelirse yapacak!.." bunun üzerine Galatasaray kulübü hakemin değiştirilmesi için federasyona başvurdu. Hakem şaşırmıştı ve ağlayıp sızlamaya başlamıştı. "Ne olur Galatasaraylılar'a söyleyin, böyle bir sebepten dolayı memleketime dönemem, maçı namuslu bir şekilde yöneteceğim."

Yöneticilerimiz bir toplantı yaptı, hakemi kabul etti ve o Yugoslav hakemle iki takım maça çıktı. 10 Haziran 1959... Dolmabahçe Stadı yükünü almış, ezeli mücadeleyi bekliyor. Sıcağa rağmen tribünler her zamanki gibi rengarenk... oyun hızlı başlamıştı. Maçı mutlaka kazanmak istiyorduk. Çok hırslıydık... Turgay uzun bir degaj yaptı. Boş top, ceza sahasının üstüne süzülmüştü. Topa kaleci Özcan Arkoç ile birlikte yükseldik. Özcan topa uzanabilmek için adeta benim sırtıma tırmanmıştı.. Çok yükselmiş, bu sebepten de dengesini kaybetmişti. İkimiz birden yere düştük. Özcan anlayamadığım bir şekilde kıvranmaya başladı. o anda Fenerbahce tribünleri benim Özcan'a vurduğumu zannederek küfretmeye başlamıştı. O çirkin tezahüratın ilk defa muhatabı oluyordum. Şaşırmıştım ve utanmıştım. Suçlu olmamama rağmen utanmıştım. O sırada yanıma Fenerbahçeli Nazi Erdem ve Basri Dirimlili geldiler. İkisi de çok sevdiğim arkadaşlarımdı...

Benim kasıtlı bir hareket yapmayacağımı benden iyi bilirlerdi. Ben onlarla konuşurken birden diz kapağıma bir tekme yedim. Acıyla tekmeyi vurana baktım. Bana vuran, kendine Fenerbahce'de yer edinmeye çalışan Avni idi. O acıyla ben de Avni'ye bir yumruk attım. Yumruğu Avni'nin suratına indirince saha karıştı. Antrenörümüz George Dick, Eşfak Aykaç, Muzaffer Bozok ve menajerimiz Osman İncili beni olaylardan sıyırıp saha dışına götürmeye çalışıyorlardı. O kargaşa arasında yöneticimiz Muzaffer Bozok ile Osman İncili Yugoslav hakeme kızıyorlardı. Aradan iki üç dakika geçmiş, saha boşaltılmıştı. Yugoslav hakem hışımla yanıma yalaştı ve saha dışını gösterdi.O güne kadar hiçbir hakemden bu kararı duymadığım için neye uğradığımı şaşırmıştım. Hırsımdan ağlıyordum. Sahadan çıkmadan önce gidip Fenerbahçe tribünü önünde çakıldım. Ben gidince onlar da şaşırdı. Biraz önce o çirkin kelimeleri bana layık gören insanlardı onlar. Durdum. Bir baştan bir başa o tribünleri süzdüm. Sonra eğildim ve bana küfedenleri selamladım.

Ortalık sakinleşmişti. Ben soyunma odasına gitmeye kara verirken Suat,Turgay ve diğer arkadaşlarım kolumdan tutup "Dur, hakem kararını değiştirdi galiba" dediler.

Oyun duralı 7 dakika olmuştu ve 7 dakikadan sonra Yugoslav hakem beni sahadan atmaktan vazgeçmişti. Karar değişince Fenerbahçeli futbolcular kahroldular.

Bundan sonra yüz binleri ağlatan tek golü ben atacaktım.
37. dakikada ağları parçalayan bazukayı Fenerbahçe kalesine ben yolluyordum. Allahım rüya gibiydi sanki o an...


Nuri bir pas atmıştı, sola doğru kaçtım. Osman hızla üzerime geldi, onu atlatmak benim için zor olmadı. Aut çizgisine kadar gittim sol ayağımı çizgiye dayayıp topu kepçeledim. En büyük korkum Naci idi. Naci Erdem ekseri bu toplara çift dalardı. Fakat ondan da sıyrıldım. Evet, önümdeki topa çok dar açıdan vurmak zorundaydım. Bu bir an meselesiydi. Bu kısa zaman içinde başımı kaldırdım ve kale içinde bir noktaya tüm kuvvetimle vurdum. Kaleci Özcan, köşeyi kapatmıştı. Buna rağmen top hızla kaleye girdi. Baktığım noktadan dışarı çıktığını ve ağları parçaladığını sonradan öğrendim.

Golden sonra arkadaşlarımın sırtındaydım. Tribünlerden "Cim Bom Bom" sesleri yükseliyordu. Halbuki hakem de dahil, golü Dolmabahçe stadındaki kimse farketmemişti. Hakem önce aut vermiş, sonra parçalanmış ağları görünce gole hükmetmişti. Maçtan sonra Fenerbahçe'nin eski kaptanlarında Fikret Arıcan "Vallahi azizim bizim zamanımızda topa en iyi vuran adam Bekir'di...Ama itiraf edeyim ki Metin daha iyi vuruyor" diyordu . "





"Eşim ve ailesinin sürekli baskısındaydım. Evliliğimin ilk günlerinde topu bırak diye diretmişlerdi. Gülüp geçmiştim bu komik sözlere. Ben nasıl aç, susuz yaşardım ki? Futbol benim dünyamdı. Topu bırak emri yerine gelmeyince bu defa daha komedi bir teklifle karşılaştım " Galatasaray'ı bırak İzmir'e dön..." diye diretiyorlardı.

Galatasaray'ı bırakacağım ha? Allah korusun! Allah yazdıysa bozsun! Galatasaray benim dünyam, Galatasaray benim yuvam. Nasıl bırakırım Galatasaray'ı?

Evet, İzmir'i eşim kadar severim. Ama benim bir de sevdiğim Galatasaray'ım var.


O aralar bizim Rusya seyahatimiz vardı. Eşim Oya, kafasındaki acı planı İzmir' de uygulamaya koymuş. Benim adımı ve imzamı kullanarak, Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü'ne bir mektup götürmüş... Gazetecilere de ''Metin Galatasaray'da satışa çıkarılmasını istedi '' demiş...

Aman Ya'rabbim... Böylesi görülmüş şey değildi.

İzmir bölge müdürü mektubu almış ve ''peki efendim'' demiş, ''mektubu hemen Ankara'ya yolluyorum.''

Bu mektubu ciddi zanneden Galatasaraylıları bir telaş almış. Ben Rusya'da iken bir yardım kampanyası açılmış. Amaç para toplayıp benim Galatasaray'da kalmamı sağlamak. Bunu duyunca Oya İzmir'den feryadı basmış ''Metin 500 bin liraya bile Galatasaray'da kalmayacak.''

Haber bana ulaştırılınca, gazetecilere bir açıklama yapmak zorunda kaldım. ve şu mesajı ilettim :

'Galatasaray'da kalmaya ailece karar vereceğiz.İzmir'i, eşim Oya kadar severim ama benim bir de yürekten bağlandığım Galatasaray'ım var.'

Ama Oya, Topağacı'ndaki evi boşaltıp, eşyaları İzmir'e götürmüş. olacak iş mi? O eşyaların bir çoğunu evlenirken Galatasaraylı taraftarlar hediye etmişlerdi. Ne derdim Galatasaraylı taraftarlara ben? Rusya'da artık daralmaya başlamıştım. Nihayet Yeşilköy'e inmiştik ama gözlerime inanamıyordum, İzmirsporlu yöneticiler beni kaçırmaya gelmişlerdi hem de bavul dolusu para ile ama Galatasaraylılar da korumaya.

Meğer biz Rusya'dayken komuoyu ikiye bölünmüş, Oya mı kazanacak, ben mi?

Ben Galatasaray'ı seviyordum elbette benim dediğim olacaktı. Ve Rüçhan Atlı'nın otomobiline biniyordum. Önce bizim eve gittik. Kayın validem "buraya Galatasaraylılar giremez " deyip kapıyı Rüçhan ağabeyin yüzüne kapamıştı. Hava elektriklenmiş eşimle tartışmıştık, yüzüklerimizi atmıştık. bir basın toplantısı düzenleyerek ''ben parayı Galatasaray'a tercih etmem'' diyor ve Galatasaray'da kalıyordum. Avukatım Süha Özgermi Karşıyaka adliyesindeki üçüncü celsede boşanma işini bitirmişti bile...
__________________
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Redwine'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 09.02.2016, 19:55   #6
Çevrimdışı
Redwine
"Her Şey Güzel Oldu"

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Taçsız Kral Metin Oktay



Spor yazarı Ahmet Çakır, 2011'in Eylül ayında, "Taçsız Kral Metin Oktay"adlı kitabını okuyucuları ile buluşturdu. Çakır, bu buluşmada, Metin Oktay'ın birçokları tarafından bilinmeyen anılarına yer verdi. İşte, o kitapta yer alan Metin Oktay'ın unutulmaz anıları, neden ona Taçsız Kral dendiğini fazlasıyla açıklar nitelikte..

Çok soğuk bir İstanbul akşamı, Şansal Büyükağa ile birlikte yemek yediği lokantadan bir kap lokum ile birlikte çıkar Kral. Bindikleri taksinin şoförüne, bütün caddeleri ve meydanları turlamasını ve nerede bir polis görürse durmasını söyler. Bu şekilde sabahın beşine kadar her gördüğü polise lokum veren Metin Oktay: “Her gece uyuyoruz, bu polisler bizim rahat uyumamız adına bu soğukta görev yapıyorlar, bir gece de biz onlar için uyumamış olalım.” der.

Göztepe’nin Galatasaray’a karşı kazandığı bir kupa maçı bitiminde, maçta kendisini tutan ve adım attırmayan 18 yaşındaki Özer’in, “Metin Abi, sizin bir hayranınızım. Ne olur benimle bir resim çektirir misiniz?” sorusuna, “Sen benimle değil, ben seninle fotoğraf çektiriyorum, çünkü maçın kahramanı sizsiniz” diye yanıt verecek kadar alçakgönüllüdür.

Gol attığında havalara zıplamayan, önüne bakarak santraya yürüyen bir futbolcudur o. Akıl almaz golleri nasıl attığı sorulduğunda, “Bilmem ki, vurdum gol oldu.” diyecek kadar utangaçtır.

“Tek adam olmayı hiçbir zaman istemedi. On bir kişi ile ‘bir’ olmayı onun kadar kimse başaramadı.” sözleri ile onu en iyi anlatan sözlerden birini söylemiştir Ergun Hiçyılmaz.

Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupasında Galatasaray Polonya şampiyonu Bytom ile oynayacaktır. Bytom’un dünyaca ünlü kalecisi Szymkowiak, “Metin’den çekiniyor musunuz?” diye soran gazetecilere, “Metin mi? O da kim?” yanıtını verir. Karşılaşmada üç gol atan Kral, gidip Szymkowiak’ın elini sıkarak: “Bendeniz Metin Oktay” diyecektir.

Futbolu bırakırken jübile maçı öncesi, Necmi Tanyolaç: “Metin Oktay gibi bir golcü şüphesiz ki gelecektir sahalarımıza. Ama Metin Oktay gibi bir insanoğlu zor gelir dünyaya.” cümlelerine yer verir gazetesindeki yazısında.

Bir gün havaalanında polis kontrolünden geçerken bir polisin önünde hazırolda durması ve daha sonrasında elini öpmeye çalışmasına, “Yapma oğlum, ben sadece Metin Oktay’ım” der. Bu olayın tanığı olan Halil Özer, bir futbolcu olup da daha sonra her kulüp tarafından bu kadar saygı gören bir insan hatırlamadığını söyleyecektir.

1960’lı yıllarda doğan binlerce erkek çocuğuna onun ismi verilmiştir. Öyle ki futbolu bıraktıktan yıllar sonra, Galatasaray’ın altyapısında 18 tane Metin isimli oyuncu olduğunu öğrendiğinde kendisi de şaşıracaktır.

Bir gün paraya sıkışır ve senet kırdırır. Bir kese kağıdı dolusu para ile Kordon’a, tanıdıkları ile birlikte bir şeyler içmeye gider. Yanına gelen adamın biri kulağına bir şey söyler ve Metin Oktay bütün parayı adama verir. “Ya ne yaptın?” diye soran üvey oğlu Rıfat Pala’ya, “Olsun oğlum, onun paraya benden daha çok ihtiyacı var” diyecektir.

Simit tablamı çaldılar, ben şimdi patrona ne diyeceğim diyen simitçiye ise hem kendisinin hem de Rıfat Pala’nın cebindeki bütün parayı verir.

Bir başka gün, İzmir’de işlettiği lokalden bir önceki günün hasılatını alır ve Kordon’da gezici bir Milli Piyango bayisinin elindeki biletleri alır. Sonrasında oradan gelip geçen, muhtaç görünümlülere bu biletlerin tamamını dağıtır. Kimisine para da verir.

Vefalıdır. Yıllarca gerek karşılıklı gerek birlikte oynadığı Fenerbahçe’nin ve Galatasaray’ın savunma oyuncusu Naci Erdem’in hasta olduğunu duyar. Naci Erdem’in oturduğu Karagümrükteki bir kahvehaneye gider. Evinde rahatsız etmek istemediği hasta arkadaşına onu kahvehanede beklediği haberini gönderir. Biraz sonra gelen Naci Erdem’e hal hatır sorduktan sonra iç cebinden çıkardığı bir deste parayı, her ne kadar Erdem almak istemese de, kendisine verir. Öteki cebinde kalan paraları da kahvedeki gariban gördüğü kişilere dağıtır ve çıkar.

Adnan Polat’a misafir olur bir gece. Sabaha dek süren sohbet sonrası Metin Oktay gitmek üzere bir taksi çağırır. Adnan Polat da, uğurlamak için üçüncü kattaki evden aşağı onunla birlikte iner. Ancak Polat nasıl olsa hemen döneceğim düşüncesi ile ayağına terlik ya da ayakkabı giymemiştir. Bunu gören Metin Oktay “Böyle duramazsın, hasta olursun” diye ısrar ederek ayağındaki ayakkabıları çıkarır, zorla Polat’a giydirir ve çorapları ile taksiye binip gider.

Ölümünden birkaç saat öncesinde, içkisini içtiği barda, müzisyen Tarık Öcal ve gazeteci Arda Uskan ile sohbet ederken, Tarık Öcal, başarısının sırrını sorar. Nazım Hikmet’ten bir şiir okuyan Metin Oktay: “İşte bu şiiri bilmeyen ne top oynar, ne gitar çalar, işin özü budur kardeşim.” der.

İzmirspor'da meşin yuvarlığın peşinden koştuğu yıllarda, Galatasaray'a transferine karşı çıkan nişanlısının "ya Galatasaray, ya ben!" restine karşılık "Galatasaray!... o daha vefalı" deyip nişan yüzüğünü avcuna vererek cevaplayacak kadar, armasına kara sevdalı ve futbola aşık olan Metin Oktay, aynı zamanda dönemin Fenerbahçeli ünlü zenginlerden Müslüm Bağcılar’ın “Rakamı sen yaz” diyerek uzattığı transfer sözleşmesini “Bizi sevenlere ihanet etmeyelim baba” sözleri ile reddedecek kadar vefalıydı.

Fenerbahçe Dereağzı tesislerinde bir heykeli ve hayata vedasında tabutunun üzerinde Galatasaray'ın yanında Beşiktaş, Fenerbahçe ve birçok takımın atkıları bulunan Türk futbolunun unutulmaz efsanesi Metin Oktay'ın tarih sayflarını not düşen akıllardan hiç bir zaman silinmeyecek o efsaneleşmiş sözleri ile sizleri baş başa bırakıyoruz.

''Biz futbolun sahte dünyasının içindeyiz. Bu tamamen düzmece bir dünya. Bizlere, basit bir oyun oynamamız için milyon dolarlar veriyorlar, ama biz sadece sistemin devam etmesi için kendini satan köleleriz. Ben sadece futbolcu Almeyda, değilim. Ben bir babayım, bir insanım, bir çiftçiyim... Ve futbolun içinde kaldığım hergün gerçek Almeyda'dan uzaklaşıp kişiliğimi yitiriyorum.''


13 Eylül'ün 1991'inde elim trafik kazası sonucu aramızdan ayrılan Türk futbolunun "Taçsız Kral'ı" Metin Oktay'ı 21. ölüm yıldönümünde saygı ve özlem ile anıyoruz. Ha bu arada, bakmayın siz benim "Metin olabilmek.." dediğime, lafın gelişi işte..

__________________
  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz Redwine'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 09.02.2016, 19:57   #7
Çevrimdışı
Redwine
"Her Şey Güzel Oldu"

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Taçsız Kral Metin Oktay



Meksika'da düzenlenen 1970 Dünya Kupası'nda maçları yerinden anlatması için TRT ekibiyle birlikte Metin Oktay da orada... Taçsız kral futbolu bırakılı henüz bir sene olmuş.

Dönemin TRT spikeri Halit Kıvanç'ın anılarında anlattığına göre Brezilya - İngiltere maçının radyodan nakli için hazırlıklar tamamlanmış. İngiltere son Dünya Kupası şampiyonu ve Pele'li Brezilya da 1970 Dünya Kupasının en büyük favorilerinden biri.


Özellikle Meksika halkı o turnuvada kendi ülkeleri kadar Brezilya'yı da destekliyorlar. Bu dev maçın oynanacağı şehir Guadalajara... Mexico City'den hayli uzak bir şehir. TRT ekibi ve Metin Oktay uçakla bu şehire indiklerinde kalacak boş otel bulamıyorlar. Şimdiki gibi her yer betonarme değil tabi...


Neyse ki halk, evlerini pansiyon olarak kiralıyor. TRT ekibi de bu evlerden birine sığınıyor. Meksikalılar misafirperver, güzel bir kahvaltıyla uğurluyorlar Türk turistlerini... Kahvaltı için de para falan istemiyorlar.


O sırada, kahvaltının ardından bir bakıyorlar Metin Oktay ortada yok. Meğer rahmetli, sokağa çıkmış Meksikalı çocuklarla çift kale maç yapıyor. Tabi Meksikalı çocuklar Metin Oktay'ın çalımlarına, şutlarına hayran kalmışlar. Bir samimiyet ki sormayın!..


Metin Oktay'ı da sokaktan toplayan ekip, öğlen saat 12'de başlayacak maç için stada yollanıyor. FIFA o zaman da Avrupa'nın naklen yayınlarını hesaba kattığından bu maçı 40 derece sıcakta oynatıyor. Buna rağmen mükemmel bir maç oluyor. Jairzinho'nun şahane golüyle Brezilya 1-0 kazanıyor. Sonrasında da finale kadar uzanan Brezilya, finalde İtalya'yı 4-1 yenerek kupayı alıyor.


Bu arada maçı anlatmak için bu kadar çile çeken TRT ekibi amacına da ulaşamıyor. Halit Kıvanç "hat hazır" dediklerinde radyoya tam 2 saatlik bir yayın yapıp maçı anlatıyor, devre arasında yorumlar yapıyorlar... Fakat Mexico City'e ulaştıklarında anlıyorlar ki Meksika - ABD arasındaki bir anlaşmazlıktan dolayı hatlar kesilmiş.


Bu fantastik maceradan geriye Guadalajara'lı çocukların Metin Oktay'la yaptıkları sokak maçı ve harika bir Brezilya-İngiltere mücadelesi kalıyor onlar adına...



Alıntı: Halit Kıvanç - Futbol Bir Aşk





__________________
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Redwine'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 09.02.2016, 20:01   #8
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Taçsız Kral Metin Oktay



Kral'a ve Galatasarayımıza yakışır bir konu oldu.


Redwine ellerine emeklerine sağlık olsun..


__________________

Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.02.2016, 00:24   #9
Çevrimdışı
Suzim
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Taçsız Kral Metin Oktay

Emeklerine sağlık Redwine
Allah nurlar içinde yatırsın

__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...''
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 24.02.2016, 18:51   #10
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Taçsız Kral Metin Oktay


Taçsız Kral'ı izlemek isteyenlere..


www.youtube.com/watch?v=foc-hi9F46I
__________________

Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
ağları yırtan gol, damlacıkspor, futbol bir aşk, galatasaray, gol kralı, izmirspor, jübile, kral, kralın golleri, meksika anısı, metin, metin geliyor, metin oktay anıları, metin oktay forması, metin oktay heykeli, metin oktay palermo, oktay, sarı kırmızı, taçsız


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 15:44.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.