Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Gezelim & Görelim > Buram Buram Türkiye'm > Güneydoğu Anadolu


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 11.02.2009, 23:31   #1
Çevrimdışı
Queen
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart

BATMAN

Dicle'nin aktığı topraklarda zengin tarihi geçmişi koruyan Batman tarihsel anıtlarıyla bir doğa harikasıdır. "Batman ilinde bulunan tarihi yapılar ve bu yapıtların ait olduğu medeniyetlerin tarihi Neolotik Çağ öncesine dayanmaktadır. M.Ö. 7000-6300 yıllarına ilişkin elde edilen buluntular doğrultusunda, Anadolu’nun en eski yerleşim yeri olarak Konya’nın Güneydoğusundaki Çatalhöyük kabul edilmekte idi. Bölgede 1963 yılından beri Prof. Dr. Halet Çambel ile Prof. Dr. Robert J. Braid Wood yönetiminde İstanbul Üniversitesi Prehistorya Kürsüsü ile Chicago Üniversitesi Doğu Bilimleri Enstitüsü tarafından ortaklaşa yürütülen “Güneydoğu Anadolu Tarih Öncesi Araştırmaları Karma Projesi” çalışmaların yanı sıra Batman Çayı’nın batısında bulunan Demirköy Höyüğünde, Amerika Deleware Üniversitesi öğretim üyelerinden Dr. Michael Meir Rosenberg ile Diyarbakır Müzesi Müdürlüğü işbirliği sonucu 1990 yılından beri sürdürülmekte olan kazılarda bölge tarihini aydınlatıcı çeşitli buluntular elde edilmiş, buranın çok eski ve önemli bir yerleşim alanı olduğu saptanmıştır. Aynı ekip ilimiz Kozluk ilçesi Kaletepe köyü sınırları içerisinde kalan ve Batman Çayı kenarında bulunan Hallan Çemi Höyüğü’nde yapılan kazı çalışmalarında elde edilen buluntular (M.Ö. 10.600-10.000) yıllarına ait kadın süs eşyaları, taştan yapılmış hayvan figürlü heykel ve taş silahların incelenmesi sonucunda bu yörenin yaklaşık 12.000 yıl öncesi bir yerleşim alanı olduğu ortaya çıkmıştır. Neolotik Çağda Hallan Çemi Tepesi ile Çayönü yerleşmeleri arasında yer alan bölgenin kronolojik boşluğu dolduran bir öneme sahip olduğu kabul edilmektedir. Anadolu’nun en eski yerleşim yeri olarak Çatalhöyük kabul edilse de Çayönü ve Hallan Çemi Höyüğü’ndeki buluntular ile eski yerleşim biriminin Batman-Kozluk sınırları kapsamında yer aldığı teyit edilmiştir. Batman ilinin yer aldığı bölge çok gelişmiş bir kültürün varlığını ortaya koyması açısından önem taşımaktadır."

"M.Ö. 3 bin yıllarında , bugün Mezopotamya denilen Dicle-Fırat nehirleri arasında yer alan bölgeye “Subaru” denildiği, Sümer ve Akad’lardan kalma belgelerden anlaşılmaktadır. Yukarı Dicle bölgesinin ilk uygar halkı Subaru’lardan sayılan Hurri’lerdir. Hurri, Babil dilinde mağara demektir. Hurri’ler kendi aralarında Hurri ve Mitani olmak üzere iki ayrı konfederasyona ayrılır. Zamanla Mitani Krallığı güçlenmiş, Hurri Krallığı ise zayıflayarak tarihten silinmiştir. Mitani’lerden sonra bölgeye Asurlular ve Urartular egemen olmuşlardır. Asur lideri 3. Tiglattpileser, M.Ö. 736’da doğuya yönelerek Sasun (Sason) mıntıkasındaki Ulluba ülkesini hükmü altına aldı. Urartu’lardan sonra bölge sırasıyla; İskitler’in, Medler’in, Persler’in, Selevoslar’ın, Partlar’ın, Romalılar’ın, Bizans’ın egemenliği altında kalmıştır. (M.Ö. 653-M.S. 639 )

İran ve Bizans’ın uzun süren egemenlik kurma savaşlarına tanıklık eden bölge, Hz. Ömer’in Kuzey Mezopotamya’yı fethiyle İslam ordusu egemenliğine girmiştir. Hz. Osman ve Hz. Ali dönemlerinde de İslam ordusu egemenliğinde bulunan bölge daha sonra sırasıyla Emeviler’in (551-750), Abbasiler’in (750-869), Hamdaniler’in ve 984 yılında Mervaniler’in yönetimi altında bulundu. 1085 yılına kadar Mervaniler’in hüküm sürdüğü bölge, 1071 yılında Malazgirt’i ele geçiren Selçuklular tarafından, 1085 yılında Amid kuşatma altına alınarak, Silvan zapt edildi. 1183 yılına kadar Selçuklular’ın yönetiminde bulunan bölge aynı tarihte Selahattin Eyyubi’nin seferleriyle yönetim Eyyubiler’e bağlı Hasankeyf Emiri Artuklu Nurettin Mehmet’e verilir. Bu tarihten itibaren başlayan Artuklu oğulları dönemi Anadolu Selçuklular’ın 1240 yılında bölgeye egemen oluşuyla son bulur. 62 yıllık Selçuklu Hanedanlığı’nın ardından 1304 yılında başlayan ve 92 yıl süren Mardin Artukluları dönemi ise, Timur’un bölgeye hakim olması ve Diyarbakır yöresini Akkoyunlu Kara Yölük Osman Bey’e bırakmasıyla sona erer."

"Batman'ın tarihi hakkında en eski bilgiler halk hikayeleri, mitler ve Heredot tarihinde verilmektedir. Ortak verilere göre Med Kralı Abtyagestin torunu Kyros karşıtı Erpagazso M.Ö. 550 yılında yenilince Med asilzadeleri arasındaki utancından dolayı Med'lerin yaşadığı Media Bölgesi'nin kuzey batı ucundaki topraklarına çekilmek zorunda kalmış. Başka bir görüşe göre de Kyros Pers egemenliği altında kalmamak için bu bölgeye yerleşmiştir. Karaçalı, sazlık ve bataklıktan oluşan bu bölgenin ortasında yapay bir adacık oluşturup, adına han obası anlamında olan "ELEKHAN" denilmiştir(M.Ö.546). ELEKHAN 194 yıl bağımsız ve mutlu bir dönem geçirerek 352 yılında Büyük İskender'in istilasına uğramıştır. Daha sonra Lesepkoslar, Partlar, Romalılar, Sasaniler ve Bizans'ın hakimiyetine girmiştir. Artuklular, Moğollar, İlhanlılar, Celaliler, Karakoyunlu(Pezrese), Akkoyunlular ve1500 yılında Safeviler'in eline geçmiştir.

1515 yılında, 4. Murat'ın Bağdat Seferi sırasında kendisine büyük yararlıklar gösteren Turhan Oğlu Mahmut Paşa'ya ELEKHAN’ı içine alan Batman Suyu arasında kalan bölgenin tamamını vermiştir. Bu gelişmeden sonra ELEKHAN telaffuz değişikliğine uğrayarak halk dilinde "ELAH" zamanla "ILUH" ismini almıştır. İluh köy birimi olarak kayıtlara geçmiştir ve Siirt vilayeti, Elmedin kazasına bağlı olarak benliğini sürdürmüştür. Elmedin’e yerleşim birimi 1926-27 yılı ilkbaharında bugünkü Batman Çayı'nın taşması nedeniyle haritadan silinmiş ve İluh köyü Beşiri(Kobin) ilçesine bağlanmıştır. Batman isminin nereden geldiği hakkında görüşler olmayıp, bir görüşe göre Batman Çayı'nın adı 1950'li yılların başında İluh köyüne verilmiştir. Yaygın olan görüşe göre de İluh köyünün aşağı kısmında ilk deneme kulesi kurulduğunda TPAO(Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı)'nun tesislerinin bulunduğu bölgeye bakmaktan gelen Batman adı verilmiştir. 1937 yılında bucak haline getirilen İluh 1940'lı yılların sonları ile 1950'li yılların başlarında bölgede var olan petrol filizlerinin değerlendirilmesi sonucunda İluh bucağında her alanda büyük gelişmeler sağlanmıştır. Bu gelişmeler üzerine 2 Eylül 1957 tarihinde ilçe teşkilatı olarak kabul edilmiştir.1955 genel nüfus sayımında İluh nüfusunun 4713 olarak kaydedilmesiyle 2 Kasım 1955 yılında Belediye teşkilatı kurulmuştur. 1990 yılına kadar çok hızlı bir gelişme yaşayan Batman, 16 Mayıs 1990 tarih ve 3647 sayılı kanunla Türkiye'nin 72. ili olma ünvanına kavuşmuştur."

BATMAN İLİNİN COĞRAFİ KONUMU VE ÖZELLİKLERİ

"Batman ili 41 derece 10 dakika ve 41 derece 40 dakika doğu boylamları ile 38 derece 40 dakika ve 37 derece 50 dakika kuzey enlemleri arasında yer alır.Batman ili Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Dicle Bölümü'nde deniz seviyesinden 550 metre yükseklikte yer almaktadır. Komşuları olarak güneydoğusunda; Bitlis, Siirt; kuzeyinde; Muş; batısında; Diyarbakır ve güneyinde Mardin illeri ile çevrilidir. Düz bir arazi üzerinde kurulan Batman ilinde karasal iklim hakimdir. Bölgede yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise nispeten ılık ve yağışlı geçer. Kuzey ve kuzeydoğusu dağlık ve sarp olup; güney, dağlık ve engebelidir. Batman il merkezi verimli ovalara sahip Batman Çayı havzasında kurulmuştur.İlin doğusunda petrol üretimi yapılan 1288 metre yüksekliğe sahip Raman Dağları yer alır. Bu dağların bir diğer özelliği de Türkiye'de petrolün ilk bulunduğu dağlar olmasıdır."



BATMAN'IN TARİHİ VE MİMARİ ESERLERİ

Cami-Medrese ve Türbeler

"İlimiz sınırları içinde en önemli eserlerin Hasankeyf ilçemizde; Hasankeyf Kalesi Saray kalıntıları, Ulu Camii, Meclis Binası, Er'rızk Camii, Sultan Süleyman Camii, Koçlar Camii ve Külliyeleri, Kızlar Camii, İmam Abdullah Zaviyesi, Zeynel Bey Kümbeti, tarihi hamam ve hamam köprüsü yer almaktadır.



Ulu Camii:XIV. Yüzyıl başlarında yapılan camii(T) planlı şemasına sahiptir. İmam Abdullah Zaviyesi; Dicle Nehri'nin kuzey kıyısında kentin kuzeyindeki tepe üzerinde yer alan yapılar grubunun yapım tarihi belli değildir. Günümüze ulaşan kalıntılardan İmam Abdullah'ın Türbesi çevresinde geliştirildiği anlaşılmaktadır. Yapılan dikdörtgen bir avlunun çevresinde dizilmiştir. Kuzeyde tromplu kubbeyle örtülü türbe kuzeydoğuda ise kare planı kule yer almaktadır. A. Gabriyel'in çektiği fotoğraflardan türbe ile kula arasındaki tonozlu kapı girişinin kanatlarının ahşap oyma olduğu anlaşılmaktadır. Ahşap kapıdaki ince işçilik XV. yüzyıl özelikleri göstermektedir. Güneydeki uzun dikdörtgen mekanın mescid olabileceği düşünülmektedir.

Zeynel Bey Kümbeti :Kentin kuzeybatısındadır. Girişin üzerindeki çini yazıtta Otluklubeli Savaşında(1473) ölen Zeynel Bey'e yapıldığı, mimarınin Abdurrahman Oğlu Pir Hasan olduğu yazılıdır. Altta mumyalık üstte ana mekanda oluşan kümbetin en önemli özelliği yörede yapılarda taş kullanılmasına karşın bu yapıda kesme taş üstüne tuğla kaplama yapılmış olmasıdır. Geometrik motifli sırlı tuğlalar tüm gövdeyi ve kubbeyi kaplamaktadır. Mimari bilinen sayılı yapılardan birisi olması ayrıca önemlidir.

Hasankeyf Sarayı: Hemen hemen yıkılmış kalan bölümlerde toprakla örtülmüştür. Hiçbir yazıtta rastlanmadığı gibi yazılı kaynaklarda da çok az bilgi vardır. Ancak kimi yapım özelliklerine bakılarak XII. yüzyıl Artuklu dönemine tarihlenmektedir.

İbrahim Bey Camisi: 1705 yılında Garzan Aşireti'nden İbrahim Bey'in onardığı caminin yapımı tarihi ve kimin yaptığı bilinmektedir. Minaresi geometrik motifler ve yazı kuşakları ile bezelidir."

Ayrıca Kozluk ilçesinde Hızır Bey ve İbrahim Bey Camileri tarihsel önem taşımaktadır. Hızır Bey Camisi en büyük ilçe camisidir. 1512'de Sason E. Bekir Roski'nin oğlu Hızır Bey yaptırmıştır.

Köprüler

Hasankeyf Köprüsü: "Dicle üzerinde yer alan yapının yazıtı yoktur. Yapım özelliklerinden XII. yüzyıl Artuklu dönemine tarihlenmektedir. Kesme ve molaz taşla çok az tuğla ve ahşap kullanılarak yapılan köprüden günümüze kadar gelen kalıntıların Dicle Nehri'nin sol yakasında küçük bir kemer ortada iki ile sağ yakadaki ayaktadır. Ne zaman yapıldığı bilinmeyen köprünün ortada 40 metre açıklıklı ana gözü, yanlarda 22 metre açıklıklı iki yan gözü vardır. Ayrıca bu köprü dünyanın bilinen ilk açılıp kapanabilen köprüsü olma özelliğini taşıdığı rivayet edilir.

Malabadi Köprüsü: Batman-Diyarbakır sınırında Batman Çayı üzerinde yer alan köprü 1147 yılında Timurtaş tarafından yaptırılmıştır. Her biri farklı uzunluklarda kırık hatlar halinde üç bölümden oluşan köprünün orta bölümü kayalıklar üzerinde oturtulmuş bir kütle halindedir. Türkülere esin kaynağı olan Malabadi Köprüsü son derece zarif ve uyumlu geometrisiyle görkemli bir Artuklu eseridir. Bu ünlü köprü dünyadaki taş kemerli köprüler içinde kemeri en geniş köprü olma özelliğine sahiptir. Köprünün her iki yanında kervan ve yolcular için barınaklar yapılmıştır."


Kaleler:

"Batman’da Bizans dönemine tarihlenen ve oldukça sarp tepelerde yer alan birçok kale kalıntısı vardır. Bunlar Kozluk ilçesinde Hazo Kalesi, Kozluk'un Büyük Konak köyünde Kandil Kalesi, Bekirhan -Yanıkkaya Rabat Kalesi, Sason'un Tekevler doğrultusunda Pertükan Kalesi, Kaleyolu köyünde Bozkıran Kalesi, Sason'un kuzeybatısında Meydan Dağı üzerindeki Beksi Kalesi'dir. İl sınırları içinde kalan en önemli kale ise Hasankeyf Kalesi'dir. 1101-1231 yılları arasında Artukoğulları'nın başkenti olan Hasankeyf (hısnıkeyfa); taşlı kale kalıntıları ve mağara evleriyle yörenin en ilginç eski yerleşimlerinden biridir. Dicle Nehri'nin Güney Sahilleri'nde yer alan Hasankeyf yerleşiminin tamamı yaklaşık 10 yıl sonra Dicle Nehri üzerinde kurulacak Ilısu baraj gölü altında kalacaktır. Hasankeyf 'te tarihi yapıların bazıları çok yıkık olsalar da günümüze kadar gelmişlerdir. Hasankeyf Kalesi Dicle Nehri'nin güneyinde 100 metre yüksekliğindeki tepede yer almaktadır. Kaynaklar kale içinde birçok yapı bulunduğu bilinmektedir. Ancak yalnızca Ulu Camii günümüze kadar gelmiştir."


Manastır ve Kiliseler:

"İlde birçok terk edilmiş ve yıkıntı durumunda bulunan kilise ve manastırların tarihi de bilinmemektedir. Bunların başlıcaları; Sason'da Mereto Dağı'ndaki manastırdır. Meşeli köyüne bağlı Turanlı(Herrut) mezrası ve Gürgenli köyündeki kiliselerdir." Gercüş’te Mer -Yakup Manastırı da oldukça önemli bir geçmişe sahiptir.

Kozluk İlçesi

Kozluk Batman ilinin en büyük ilçesidir. Yüksek dağların etrafında kurulmuş tarihi bir ilçedir. Evliya Çelebi'nin yazdığına göre Kozluk halkı eğitimli, hoşgörülü ve cesur bir halkın torunlardır.

Kozluk kalesi

Tarihi bir yerleşim birimi olan Kozluk'un eski adı Hazo'dur. Kozluk'ta M.Ö. 8000 - 8600 yıllarına ait arkeolojik kalıntılar bulunmuş ve bu arkeolojik kalıntılar Diyarbakır arkeoloji müzesinde bulunmaktadır. İlçenin en eski yerleşim birimlerinden biri olan Kale mahallesinde ve civarında İbrahimbey camii, Hıdırbey camii ve Kozluk kalesi gibi geçmişi günümüze taşıyan tarihi yapıtlar bulunmaktadır. Kozluk kalesinde yaşayan insanlar içme sularını 10 km. uzağındaki Kandil kalesinden, kanal vasıtasıyla temin ediyorlardı. Hoza kalesi, eskiden Sasun Kalesi ve Kandil Kalesi'nin üçüncü saçayağı olarak inşa edilmişti. Bu üç kale arasındaki koordinasyon sayesinde bölge yabancı güçler açısından işgal edilmesi oldukça güç ve zor olan bir alan haline gelmişti.

Tarihte Sasun isyani olarak bilinen aslında Hazo isyani olan isyanın adından 1938 yılında ilçe statüsüne getirilen Kozluk, ilk önce Siirt ardından da Batman'a bağlanmıştır. Bir stratejik konumu dolayısıyla ilçe halkı 1990'lara kadar çarşı olarak adlandırlan dağ yamacında yerleşimini sürdürmüştü. Bu tarihten sonra ise hem artan nüfus hem de toprak dolayısıyla Üçyol olarak adlandırılan ovaya yerleşmeye başlamıştır. İlçede bulunan Angebire bölgesi hem ağaçlık hem de yeraltı su kaynağı dolayısıyla yazın iyi bir tatil bölgesidir. Ayrıca ilçede bulunan Halilen köyüde de Sarılık hastalığı için sürekli akan bir su bulunmaktadır ve her yıl hem bölgeden hem de bölge dışından insanlar şifa bulmak için köye gitmektedir. İlçenin Kuzeyinden Pisyar çayı akmakta batısında ise Güneydoğunun en büyük dağlarından biri olan Mereto dağı bulunmaktadır.

Yaklaşık 30 binlik bir nüfusa sahip olan Kozluk, Türkiye-İran karayolunun geçtiği güzergahta bulunur. 1990'ların ortasına kadar Kozluk güçlü aşiretlerin etki alanı içerisinde kalmış; bu tarihten sonra ise aşiret yapısı hızlı bir şekilde çözülmeye başlamıştır. Kozluk'ta halı hazırda iki tuğla fabrikası, iki halısaha, tam teşekküllü bir hastane, bir konferans salonu, bir aile çay bahcesi ve iki yatılı okul bulunmaktadır. Kozluk'a bağlı Ase denen köyün civarında ise bir baraj inşa edilmektedir. Bu baraj biterse ovadaki köylerde sulu tarım yapılaağından ilçenin ekonomisinin oldukça güçleneceği öngörülmektedir. Kozluk dağ ile ovanın kesiştiği bir noktadadır. Kozluk'a bağlı köylerin yarısı ovalı diğer yarısı ise Dağlı (Çiyayi) dediğimiz kişilerden oluşmaktadır. Her iki kesim arasında çok önemli farklılıklar bulunmaktadır. Ovalılar daha uysal ve tarım ile uğraşır iken, Dağlı dediğimiz kesimler ise genellikle sert bir mizaca ve kararlı, zora başvurmayı seven bir doğaya sahiptir. Kozluk kalesi, Angebiresi, İbrahim bey camisi, Hıdırbey camisi ve dağlardan ovaya bakan manzarası ile Kozluk, görülmeye değer bir ilçedir


Sason İlçesi


Türkiyede önemli yerlesimlerinen biri.Sason , dağların arasında kurulmuş eski bir yerleşim birimidir. İlçe'nin girişinde şifalı içmeler vardır. Aşiret yapısının artık hakim olmadığı bir sosyal yapıya sahiptir. Sason dağların bir yanı Kozluk üzerinden Bitles'e çıkarken diğer yanı Muş ovasına çıkar. 3000 m. yakın yukseltisiyle Mereto dağı D.barık havzasından net bir şekilde görülmekte olup yörenin en yüksek dağıdır.


Beşiri İlçesi


1990 sayımına göre toplam nüfusu 34.385 olup, 5202'si ilçe merkezinde, 29.183'ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 12, Oğuz bucağına bağlı 8 ve Beşpınar bucağına bağlı 15 köyü vardır. Yüzölçümü 586 km2 olup, nüfus yoğunluğu 59'dur.

İlçe toprakları, Diyarbakır havzasının uzantısı olan Güneydoğu Anadolu düzlüklerinde yer alır. İlçenin tek yükseltisi, Raman Dağıdır. Dağın yüksek kesimlerinde yaylalar vardır. İlçenin en önemli akarsuyu, Siirt sınırını çizen Yanarsu Çayıdır. Bu çayın vadisinin genişlediği yerde Beşiri Ovası yer alır.

Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Başlıca tarım ürünü buğdaydır. Ayrıca arpa, mercimek ve tütün yetiştirilir. İlçede bağcılık da yapılır. Hayvancılık daha çok göçebe aşiretler tarafından yapılır. En çok kıl keçisi ve koyun beslenir.

İlçe, Yanarsu Çayı vadisinde Batman-Siirt karayolu üzerindedir. İlçe belediyesi 1928'de kurulmuştur. Batman-Kurtalan demiryolu ilçe topraklarından geçer. Siirt'e bağlı ilçe iken, Batman'ın il olması üzerine buraya bağlanmıştır.


Gercüş İlçesi

Gercüş, Batman ilinin 29,938 nüfüslu bir ilçesidir ve Mardin ile komşudur. Adının ceviz memleketi anlamına geldiği söylenmektedir. İlçe 1926 yılına kadar Midyat ilçesine bağlı bir köy iken bu tarihten itibaren ilçe olmuştur. Batman 1987 yılınd il olduktan sonra Mardinin ilçesi olan Gercüş Batman iline bağlanmıştır. İlçe Mardine 96 km, Batmana 59 Km.uzaklıktadır.

İlçede sağlık ocağı, devlet hastanesi, öğretmen evi, lise ve yatılı bölge ilköğretim okulu mevcuttur. Batman'a 59 km, Diyarbakır'a 160 km mesafededir. Zamanında ilçenin insanının tek ekmek kapısı olan Sümerbank lastik ayakkabı fabrikası olarak faaliyete açılan bina kullanıma kapatılınca ilçe jandarma binası olarak seçilmiştir. Buda işsizliği had safhaya ulaştırmıştır. İlçe tarım arazileri bağlarla kaplı olmasına rağmen tarımda önemli bir gelişme kaydedilememiştir.

Hasankeyf İlçesi

Hasankeyf, tarihteki önemini Artuklular'ın 1101 yılında buraya hakim olması ile kazandı. Bu tarihten itibaren o günkü ismi ile Hısn Keyfa, Orta Çağ'ın önemli şehirlerinden biri oldu. Artuklular, bölgenin idaresinde zaman zaman söz sahibi olduklari gibi, Hasankeyf'te de önemli eserler bıraktı.

Kuzeyden güneye kıvrılıp giden Dicle nehri üzerinde yer alması ve o günlerde ticaretin önemli bir kısmının nehir yoluyla yapılması nedeniyle Hasankeyf, ticari ve ekonomik olarak da gelişti.

Hasankeyf'i Artuklular'dan alan (1232) Eyyubiler, henüz bölgeye tam hakim olamadan Moğol istilasi ve harabiyeti ile karşılaştı. Birçok yerleşim yeri gibi burası da altüst oldu.

Eyyubiler, Moğol şokunu atlattıktan sonra 14. yüzyıl başlarından itibaren Hasankeyf'i yeniden imar etmeye başladı. Özellikle bugün Hasankeyf'te bulunan birçok eserde imzası bulunan Eyyubiler'in, Sultan Süleyman zamanında bu imar faaliyeti zirveye ulaştı. Hasankeyf, bu yıllarda tarihinin en parlak dönemlerinden birini yaşadı.

Nihayet Osmanlılar'ın gücüne karşı direnemeyen, Safeviler'in baskıları ve iç hesaplaşmalarla iyice yıpranan Eyyubiler, 1515 yılında burayı Osmanlılar'a bıraktı. Bu tarihten itibaren şehir, tarihi önemini kaybederek günümüze geldi.

__________________
Tarihini bilmeyen bir millet, yok olmaya mahkumdur.
Mustafa Kemal ATATÜRK

  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
batman


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 01:30.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.