Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türkiye ve Dünyadan Haberler > Her Konuda Kısa Bilgi ve Haberler

Her Konuda Kısa Bilgi ve Haberler Her konuda, gerekli - gereksiz kısa bilgi ve haberler


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 03.09.2015, 19:38   #1
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Lanetli Yalılar

1- Sadullah Paşa Yalısı


Sadullah Paşa yalısı Boğaziçi'nde eşsiz bir mücevher gibidir.

Ona sahip olanlar ise bu güzelliğin bedelini ödediler.

Yalının ilk sahiplerinden Mehmed Ağa ile Yusuf Paşa öldü, Hamdi Paşa battı. Sadullah Paşa ve oğlu intihar etti. Necibe Hanım aklını kaybetti. Yalı, Osmanlı döneminde görmediği ihtişamı Asil Nadir-Ayşegül Tecimer zamanında gördü. Ama sonuç farklı olmadı: Asil Nadir battı, hapse düştü. Ayşegül Tecimer yurtdışına kaçtı...


Sadullah Paşa 15 yaşında Maliye Bakanlığı’nda çalışmaya başladı. 1876’da Ticaret Nazırı oldu. 30 Mayıs 1876’da V. Murad tahta çıktı. Sadullah Paşa o dönemde Mabeyin Başkatibi oldu. Ancak V. Murad’ın saltanatı uzun sürmedi. Taht II. Abdülhamit’e geçti. Sadullah Paşa görevden alınmadı, ama tayinlerle İstanbul’dan uzaklaştırıldı. Sadullah Paşa, 1877’de büyükelçi olarak Berlin’e gönderildi. Berlin’de 6 yıl kalan Sadullah Paşa, 1883’te Viyana Büyükelçisi oldu.


Asaf Bey'in İntiharı

Sadullah Paşa’nın eşi Necibe Hanım, Vecihi Paşa’nın kızıydı.
Necibe Hanım, genç yaşta Sadullah Paşa ile evlenmişti. Oğulları Asaf Bey Berlin’de görevliyken sevdiği kız hamile kaldı. Asaf Bey, evlenmek istemiyordu ama Sadullah Paşa’nın ısrarıyla evlendi. Günden güne ruhsal çöküntüye uğrayan Asaf Bey, Berlin’de intihar etti.


Paşa'nın Yasak Aşkı

Senelerce memleketinden uzakta kalan ve oğlunun intiharıyla yıkılan Sadullah Paşa çok yalnızdı. İstanbul’a ailesinin yanına dönmek için yazdığı mektuplara ise karşılık alamıyordu. Sadullah Paşa, bunalımdayken elçiliğin hizmetli kadrosunda çalışan 24 yaşındaki Anna Schumann’la yakınlaştı.

Avusturya kanunlarına göre genç kızlar ancak 25 yaşını doldurduklarında reşit sayılıyordu. Bir sorun daha vardı: Anna Schumann hamileydi. Bir skandaldan çekinen Sadullah Paşa, genç kadına elçilik görevlilerinden biriyle evlenmesini önerdi. Anna Schumann ise bu teklifi kabul etmedi. 14 Ocak 1891 sabahı elçilik görevlileri Sadullah Paşa’yı havagazı musluğuna taktığı bir borunun diğer ucu ağzında baygın buldu. Hastaneye kaldırılan Sadullah Paşa 4 gün sonra öldü.


1 Sadrazam 4 Paşa Eskitti



Sadullah Paşa Yalısı, Boğaziçi’ndeki yalılar içinde eski halini koruyan tek yalıdır. Yalının ilk sahibi Mehmet Ağa’dır. 1792’de hac için yola çıkan Mehmet Ağa, Şam’da vefat etti. Varisler de yalıyı Yusuf Paşa’ya sattı. Yusuf Paşa yalıyı aldıktan sonra iki kez sadrazam oldu. Her ikisinde de kısa zamanda azledildi. Medine’ye sürgüne gönderildi. Memleket hasreti çeken Yusuf Paşa Medine’de öldü.

Yusuf Paşa’nın oğlu da 1812’de ölünce yalı, torunu Hamdi Paşa’ya kaldı. Hamdi Paşa kısa zamanda ailesinin servetini tüketti. İflas edince yalıyı 1855’te Ayaşlı Esat Muhlis Paşa’ya sattı. Muhlis Paşa da zatürree’den ölünce yalının sahibi, oğlu Sadullah Paşa oldu.

Pembeli Kadın Paşa’yı Soruyor

Aşık olduğu kocasından 14 sene ayrı kalmak Necibe Hanım’ın ruhsal durumunu etkilemişti. Sadullah Paşa’nın intihar ettiği haberi, İstanbul’daki yalıya ulaştığında Necibe Hanım akli dengesini kaybetti. Eşinin ölümünü kabullenmeyen Necibe Hanım beklemeye devam etti. Sadullah Paşa, Necibe Hanım’a pembenin çok yakıştığını söylermiş.

İntihar haberinden sonra Necibe Hanım, pembe giysiler içinde dolaşmaya başladı. Yıllarca sevdiği adama hasret yaşayan talihsiz kadın, 1917’de öldü. Necibe Hanım’ın ölene kadar her gün pembe elbisesiyle yalının balkonunda Sadullah Paşa’nın gelmesini beklediği söylenir. Yıllar sonra Necibe Hanım’ın hayaletini gördüğünü söyleyenler de oldu. Geceleri elinde fenerle dolaşan Necibe Hanım’ın pembe giysili hayaleti, gelen geçene “Paşamı gördünüz mü?” diye soruyormuş.


Osmanlı Gecelerinin Sultanı

80’li yılların en çok konuşulan soyetik isimlerinden Ayşegül Tecimer’in Sadullah Paşa Yalısı’nda düzenlediği Osmanlı gecelerine sadece İstanbul, Ankara, İzmir sosyetesi değil New York ve Londra’nın kaymak tabakası da katılıyordu.


Boğazici’ndeki son ‘Lale Devri’

Yalı, Necibe Hanım’ın ölümünden sonra akrabalar arasında el değiştirdi. Son olarak Emel Esin, yalıyı kurduğu bir vakfa devretti. Vakıf, yalıyı bakım masrafları için kiralıyor. Vakfın ilk kiracısı 1988’de Asil - Ayşegül Nadir çifti oldu. İş adamı Asil Nadir’in serveti 1985’te 500 milyon sterlini aşmıştı. Asil Nadir, o dönem Turgut Özal’ın tavsiyesiyle Türkiye’de medya sektörüne girdi. Günaydın gazetesini 40 milyon dolara aldı. Sonra Güneş gazetesi ve Gelişim Dergi Grubu’na sahip oldu.


Osmanlı Geceleri Sultanı


O dönem yalıda muhteşem davetler verilmeye başlandı. Yalıdaki Osmanlı gecelerine sadece İstanbul, Ankara, İzmir sosyetesi değil New York ve Londra’nın kaymak tabakası da katılıyordu. Yalıda verilen davetler günlerce konuşuluyordu. Bütün gazeteciler bir sultan gibi yaşamaya özenen Ayşegül Tecimer’in ve onun görkemli hayatının peşindeydi. Ayşegül Tecimer dergilere pozlar veriyor, “Asil’e güzeli ben öğrettim” diyordu.


Bu arada çiftin özel hayatı bir bir ortaya döküldü. Bir padişah gibi yaşamaya özenen Asil Nadir’in aralarında Ayşegül Tecimer’in kardeşinin de bulunduğu sayısız kadınla birlikte olduğu söylendi. Ama saltanat uzun sürmedi. Hem ayrılık hem de çöküş zamanı gelmişti. Çift 1989’da boşandı. Asil Nadir Medya sektöründe umduğunu bulamadı. 1990’da ise daha kötü bir haber geldi. Asil Nadir hakkında, Polly Peck’ten kendi hesabına 34 milyon sterlin aktardığı gerekçesiyle 13 dava açılmıştı.


Dava Üstüne Dava

Çanlar yalıda oturmaya devam eden Ayşegül Tecimer için de çalmaya başladı. Amasya Beyazıd Kütüphanesi’nden çalınan elyazması bir Kuran-ı Kerim, ihbar üzerine yapılan araştırmada yalının bahçesinde bulundu. Aralık 1994’te ise alıcı kılığına giren polislere 64 parça antikayı 44 bin dolara satmak isterken yakalandı. Ayrıca kayıtlı olmayan yüzlerce tarihi eser ortaya çıkarılınca Ayşegül Tecimer hakkında 3 ayrı dava açıldı.

Hakkında dört buçuk yıl hapis cezası verilmeden sadece 100 dakika önce bir uçağa bindi ve yurtdışına kaçtı. Zamanla cezaları af kapsamına girdiği için düştü. Ayşegül Tecimer 10 yıl boyunca başta Fas ve Tunus olmak üzere çeşitli ülkelerde yaşadı. Kendisinden 25 yaş küçük Mete Deniz’le 2007’de evlendi, ardından Türkiye’ye döndü.

O şimdi hapiste

Açılan davalar sonrası İngiliz yargısına güvenmeyen Asil Nadir 1993’te özel uçakla İngiltere’den kaçtı. KKTC’de kendisinden 43 yaş küçük Neriman Nur ile evlendi. 2010’da adil yargılama sözü alınca tekrar Londra’ya döndü. Mahkeme 23 Ağustos 2012’de Asil Nadir‘i 13 davadan 10’unda suçlu buldu. 10 yıl hapis cezası alan iş adamı tutuklandı ve hapse atıldı.

  Alıntı ile Cevapla
15 Üyemiz Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 03.09.2015, 20:25   #2
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Lanetli Yalılar

2- Yalnızlıklar Yalısı Münevver Ayaşlı Yalısı


Bazı yalılar kederlidir ve hatıralar denizinde yüzer durur. Yıkılıp yeniden yapılsalar da içindeki hayatların akışı asla değişmez. Münevver Ayaşlı Yalısı da bunlardan biridir. İlk sahibi Talat Bey'in evlat acısını, ikinci sahibi Sadullah Paşa'nın gelini Münevver Hanım ise kaybettiği eşinin üzüntüsünü yaşamıştır...


Beylerbeyi İskele Caddesi’ndeki Münevver Ayaşlı Yalısı’nın yerinde bulunan ve yıktırılan ilk yalının geçmişi kesin olarak bilinmiyor. Bilinen yüksek devlet görevlerinde bulunmuş, Sadaret (Başbakanlık) Müsteşarı Talat Bey’in bu yalıda yaşadığıdır. Talat Bey eşi, baldızı ve tek oğlu Fuat Bey ile bu yalıda yaşamıştır. Osmanlı döneminde, oğlu Fuat Bey’in ölümüyle derinden sarsılan Talat Bey üzüntüsüyle başa çıkamayınca görevinden ayrıldı.


Evlat Acısı

Bu tarihten sonra da yalısında inzivaya çekilip dış dünyayı görmezden geldi. Yalıyla hiç ilgilenmeyen Talat Bey kendini okumaya ve düşünmeye verdi. Yalıyla birlikte günden güne çöken Talat Bey, 1930’ların başında vefat etti. Eşi ve baldızı ise giderek bir harabeye dönen evde daha da yalnız kaldı. Yalı masraflarıyla başa çıkılamayınca 1936’da Sadullah Paşa’nın oğlu Nusret Ayaşlı ve eşi Münevver Ayaşlı’ya satıldı.


Lanetli Yalı

Sadullah Paşa’nın oğlu Nusret Ayaşlı, Osmanlı döneminde babası ve ağabeyi gibi elçiliklerde bulunmuş önemli bir diplomattı. Gençliğinde Mısırlı Prenses Rukiye Hanım ile evlenip boşanmıştı. Nusret Bey, 1923’de Hollanda Büyükelçisi iken Cumhuriyet ilan edilince görevinden istifa etti. Ardından Fransa’ya yerleşti ve bir süre gönüllü sürgün hayatı yaşadı. Ancak Cumhuriyet’in yeni hükümeti bir mektupla kendisine ulaştı ve Dışişleri Bakanlığı’nda çalışmaya devam edebileceğini bildirdi.

Nusret Bey, 1930’da bakanlıkta çalışan Münevver Hanım ile tanıştı ve aynı yıl evlendi. Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca bilen Münevver Ayaşlı’nın babası Ali Rıza Paşa’nın oğlu Cafer Tayyar Bey’di. Annesi de Hüsrev Paşa’nın yetiştirdiği ve eğittiği 40 kölesinden biri olan Çerkez Abdi Paşa’nın kızı Hayriye Şerife Hanım’dır. Münevver Hanım evlendikten sonra gelin gittiği Sadullah Paşa yalısında bir süre oturdu. Fakat yalıda bir türlü rahat edemiyordu. İlk rahatsızlık, Sadullah Paşa yalısında su ve elektrik tesisatı olmamasıydı.


Necibe Hanım'ın Hayaleti

Ama en önemli sorun şuydu: Münevver Hanım, Sadullah Paşa Yalısı’nın lanetli olduğuna inanıyordu. Çünkü adını taşıyan yalıda çok az oturabilen Sadullah Paşa sürgün bir diplomat olarak Avrupa’da Avusturyalı hizmetçisiyle yaşadığı aşk nedeniyle bunalıma girip intihar etmişti. Sadullah Paşa’nın büyük oğlu Asaf Bey de diplomattı ve o da intihar etmişti.

Sadullah Paşa’nın küçük oğlu Seyfullah Bey ise Almanya’da bir akıl hastanesine yatmıştı. Sadullah Paşa’nın intiharından sonra eşi Necibe Hanım’ın ruh sağlığı bozulmuştu. Necibe Hanım ölene kadar her gün pembe elbisesiyle yalının balkonunda Sadullah Paşa’nın gelmesini bekledi. Necibe Hanım’ın ölümünden sonra hayaletini gördüğünü söyleyenler de oldu. Geceleri elinde fenerle dolaşan Necibe Hanım’ın hayaleti, gelen geçene “Paşamı gördünüz mü?” diye soruyormuş. Münevver Ayaşlı bu hayalet hikâyesinden çok rahatsızdı.


Yeni Yuva Yeni Hayat

Nusret Ayaşlı ise babasının yalısına yerleşmek niyetindeydi. Ama eşinin baskısına dayanamadı ve yalıdan ayrıldılar. Bir süre Teşvikiye’de bir apartmanda oturdular. Evleri adeta bir kültür merkeziydi. Perşembe akşamları yapılan sohbetlere hepsi arkadaşları olan ünlü isimler katılıyordu. İkilinin dostları arasında Yahya Kemal Beyatlı, Abdülhak Hamit Tarhan, Asaf Halet Çelebi hemen göze çarpan isimlerdir.

Bugün Villa Bosphorus ismiyle Lokanta olarak faaliyet göstermektedir.

Yine de Münevver Ayaşlı ve Nusret Bey, Boğaziçi’ni özlüyorlardı. Bunun üzerine 1936’da, Talat Bey’in harabeye dönmüş yalısını satın aldılar. Yalı yıktırıldı. Sonra zamanın büyük mimarı Sedat Hakkı Eldem’e yeni bir proje çizdirildi ve yalı yeniden inşa edildi. Eski yalının ahşap merdivenleri atılmadı ve yalıya yerleştirildi. Münevver Ayaşlı’nın huzurlu hayatı uzun sürmedi. 1942’de annesi Hayriye Hanım öldü. 1944’de ise eşi Nusret Bey vefat etti. Çocuğu olmayan Münevver Hanım yapayalnız kalmıştı. Bir zaman yalıda Nusret Bey’in matemini tuttu. Müzeye benzeyen yalıda yalnızlığını avutan tek şey yazı yazmaktı.


Yazarlık Hayat Verdi

Münevver Ayaşlı dolmakalemini alıp yazmaya başladığında acılarını unutuyordu. Yazıyla hayata bağlanan Münevver Ayaşlı, Yeni İstanbul gazetesinde yazmaya başlayınca ölüm düşüncesinden uzaklaştı. Ama kederi büyüktü. Cumhuriyet kültürünün çiğ yönlerini eleştiren Münevver Ayaşlı hatıralarını yazdıkça Osmanlı kültürünün büyülü yönlerini özlemle andı. İmparatorluğu, Balkan Savaşı’nı, Birinci Dünya Savaşı’nı ve Milli Mücadele’yi görmüştü. Daha sonra Hasan Ayaşlı’yı evlat edindi. Geçmişin hatıralarıyla yaşayan Münevver Ayaşlı 20 Ağustos 1999’da 93 yaşında vefat etti.

  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 03.09.2015, 22:33   #3
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Lanetli Yalılar


3- Hüzünlü Kadınlar Yalısı Ahmet Afif Paşa Yalısı


Türkiye'de ilk yerli dizi, İstanbul'un 2. en pahalı yalısı olan Afif Paşa yalısında çekildi. Lakin Yeşilçam'ın çektiği film, bu yalıda yaşanan gerçek hayatların yanında çok sönük kaldı. Bir çok yalnızlığa ve çöküşe, sessiz sürgünlere ve ölümlere şahit olan bu görkemli ve sırlarla dolu yalı, şimdi kendisi de yapayalnız, sessiz ve ıssız.

İstinye-Yeniköy yolu üzerinde, İstinye Mahallesi, Köybaşı Caddesi No:259-261 Sarıyer, İstanbul adresinde bulunan İstanbul Boğazı'nın en pahalı 2. yalısı (yaklaşık 40 Milyon dolar). Ve boğazın en görkemli, en gösterişli yalılarından biri. 1990'lı yıllara kadar yalının eşyaları bile Afif Paşa'dan kalmaydı.

Avrupa'dan gelen eşyalarla süslenmiş bir kuğu gibi bembeyaz Afif Paşa yalısını sakinlerinin hayatı ne yazı ki bu kadar parlak ve huzurlu değildir.


Y
alının İlk Sahipleri

Yalının ilk sahibi Mustafa Reşit Paşa'nın kızı Ferendiz Hanım idi.

İkinci sahibi devrin iaşe işlerine bakan Levazımat Dairesi Başkanı Ahmet Afif Paşa. I. Ferik rütbesine sahip olan Afif Paşa, müşir Ahmet Eyüp Paşa'nın damadı idi. Yemeğe ve tütüne oldukça düşkün olan Afif Paşa 1920'de Nice'te vefat etti.


Afif Paşa Ferendiz Hanım'dan satın aldığı yalıyı yıktırıp, İtalyan mimar Alexander Vallaury'e şimdiki yalıyı yaptırdı.

Sultan Abdülmecit'in kızı Refia Sultan, Ahmet Afif Paşa 'nın oğluyla bu yalıda evlendi. Mutlu olmak için her şeyi vardı.


Yalının Üçüncü Sahibi ATATÜRK'e Suriye'de Yardım Eden İşadamı


Ahmet Afif Paşa’nın ölümünden sonra Misbah Muhayyeş Ahmet Afif Paşa'nın ailesine 600 bin altın ödeyerek, yalıyı satın aldı.

Misbah Muhayyeş, Beyrutlu bir tüccardı.

Suriye'deki savaş yıllarında Atatürk ile tanışmış ve kendisine yardımda bulunmuştu. Atatürk de, Cumhurbaşkanı olduktan Misbah Muhayyeş de Türk vatandaşı oldu. Pera Palas'ın işletmesi de kendisine verildi. Yalısında oturmaktan hiç mutlu olmadığını söyleyen Misbah Muhayyeş 1928’de Pera Palas’ın (
Alexander Vallaury Pera Palas'ın da mimarıdır, tesadüf değil mi? ) mülkiyetini satın aldı.

Misbah Muhayyeş yalnızdı, tek dostu ise siyah beyaz renkli 19 kiloluk kocaman kedisiydi. Söylentilere göre aslında yalıda bulunmaktan huzursuz olan da kediydi. Misbah Muhayyeş 11 Ekim 1954’te kedisinin ölümünden 2 gün sonra kalp krizinden öldü. Vasiyeti gereği otelin mülkiyeti hayır kurumlarına bırakıldı. Çocuğu olmadığı için yalı yeğeni Cemil Kemal Bey'e kaldı.


Oteldeki Sır Yalıda mı?

1926-1932 yılları arasında İstanbul'a defalarca gelen ve her geldiğinde Pera Palas Oteli'nde kalan meşhur dedektif romanları yazarı Agahta Christie, otelin sahibi olan Misbah Muhayyeş'in misafiri olarak da bu yalıda kalmıştı. “Orient Expres'te Cinayet” adlı romanını yazmak için İstanbul'a geldiğinde misafir olmuştu bu yalıda. Romanını ise Pera Palas Oteli'nde yazdı. Bilindiği gibi Christie 1926 da Londra'da iken 11 gün ortadan kaybolmuş ve bu yok oluşunun sırrının bir anahtarda saklı olduğunu yazmıştı.


Sırlı Anahtar

Agatha Christie 1926’da gizemli bir şekilde 11 gün ortadan kaybolmuştu. Arabası göl kenarında, devrilmiş halde bulununca, yazarın cinayete kurban gittiği zannedildi.

Agatha Christie kaybolduktan 11 gün sonra Yorkshire’da ortaya çıktı. Warner Bros film yapmak için 11 günlük kayboluşun sırrını medyum Tamara Rand’e sordu. Medyum ise yazarın o sırada başka bir isimle Pera Palas’ın 411 numaralı odasında kaldığını söyledi. Odada gizli bir anahtar vardı. Medyum, bu anahtarın Ahmet Afif Paşa Yalısı’ndaki bir odayı açtığı, 11 günlük sırrın yazılı olduğu gizli defterin de bu odada bulunduğunu iddia etmişti.

Gerçekten de 411 numaralı odanın süpürgeliğinde bir anahtar bulundu.
Ve bu gizli odada bulunan defterde, Agahta Christie'nin Londra'da 11 gün boyunca kayıp olduğu günlerde neler yaptığı tüm ayrıntıları ile anlatılıyordu.


60'ların Sosyetik İsmi

Misbah Muhayyeş 1955'te ölünce yalı çocuğu olmadığı için ünlü işadamı Cemil Muhayyeş'e geçti. Cemil Muhayyeş de zamanla tüm mal varlığını satmış, Afif Paşa yalısındaki hissesini de eşi Şivezat Hanım'a bırakmıştı.

İlk evliliğini Ekrem Orhon ile yapan Şivezat Hanım'ın bu evlilikten üç çocuğu oldu. 10 yıl sonra ayrıldılar. İkinci evliliğini İbrahim Çayhan ile yapan Şivezat Hanım bir yıl içinde boşandı. Son olarak 1960’ta Cemil Muhayyeş ile evlendi.
Güzelliği ve zerafetiyle tanınan Şivezat Hanım bu evlilikle İstanbul sosyetesine girmiş oldu. Kızları Meral Muhayyeş yalıda doğdu.

Cemil Bey'in ölümünden sonra bakımsızlıktan harabeye dönen yalıyı 1983'te 350 milyon liraya Kemal Uzan'a sattılar.

Yalıdaki payını 1983’de satan Şivezat Muhayyeş 2003’te ağır bir mide ameliyatı geçirdi. O günlerde yalının satışından gelen paranın Banker Kastelli’ye verildiği ve geriye anaparanın bile alınamadığı söylentileri çıktı. Hem ekonomik hem sağlık açısından zor günler yaşayan Şivezat Hanım, son günlerini yalının yanındaki eskiden kayıkhane olan binada geçirdi. Tüm malvarlığını ‘ömür boyu bakım’ şartıyla kızı Meral Muhayyeş'e bırakan Şivezat Muhayyeş 2005’te kanserden vefat etti.

Üvey kardeşler vasiyetnamenin kuşkulu olduğunu iddia edip dava açtı. Meral Muhayyeş ise vasiyetnamenin iki tanık huzurunda ve annesinin şuurunun açık olduğuna dair İstanbul Tıp Fakültesi'nden alınan heyet raporu da eklenerek düzenlendiğini açıkladı. Dava yıllarca sürdü, suçlamalar birbirini izledi.


Uzan Ailesinin İnanılmaz Çöküşü

1983’te yalıyı satın alan Uzan Ailesi lüks yaşantılarıyla sürekli haber oldu. Kemal Uzan’ın oğlu Cem Uzan, New York’ta 40 milyon dolara daire alarak dünyanın en zengini Bill Gates’e komşu olurken, lüks yatlar, özel uçaklar bu hayatta eksik olmadı.


Rüzgar Tersine Esiyor

2003 yılı Haziran’ında ise birden her şey tersine döndü. Önce ÇEAŞ ve Kepez’e el konuldu, ardından İmar Bankası krizi yaşandı. 15 Şubat 2004’te gerçekleştirilen operasyonla, Uzanlar’a ait 219 şirketin mülkiyetine Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu el koydu. Yalı aynı yıl diğer mal varlıklarıyla birlikte satışa çıktı.

Senelerce çocukları ve torunlarıyla birlikte yalıda yaşayan Melahat Hanım da Şivezat Muhayyeş gibi aynı kaderi paylaşarak yalnız kalmıştı. Yalı satılınca Melahat Uzan yalıyı boşaltmadan önce son ziyaretlerinden birini bir zamanlar yalının sahibi olan, hasta yatağındaki Şivezat Hanım’a aşure götürerek yaptı.


Ahmet Afif Paşa Yalısı 2004’ten itibaren üç kez satışa çıktı ancak satılamadı. 2006’da TMSF tasfiye sürecindeki yalının sahibi olan Basıntaş’ın borcuna karşılık yalıyı satın aldı. 2009’da TMSF yalıyı tekrar satışa çıkardı. 58 milyon lira teklifle Suzan Sabancı Dinçer yalıya sahip oldu.

  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.09.2015, 21:18   #4
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Lanetli Yalılar


4-
Tahsin Bey Yalısı


Yeniköy'deki yalının ilk sahibi Tahsin Günel, Bizans döneminden kalma kutsal ayazmayı yıktırmıştı. Felaketler zinciri de böyle başladı. Şirketleri battı. Oğlu uçuruma düştü.


Ardından Tahsin Günel de fazla yaşamadı. Yalı Kemal Ilıcak’a da uğurlu gelmedi, işleri bozuldu, hacizlerle boğuştu. Beyin kanaması geçirip öldü. Yalının sonraki sahibi Erol Aksoy’un hızlı yükselişi de birden sona erdi. Bankasına, şirketlerine ve yalıya el konuldu.

Yeniköy’de bulunan Tahsin Bey Yalısı’nın arazisinde eskiden ahşap bir yalı vardı. Sağır Ahmet Bey Yalısı olarak tanınan bina Abdülaziz döneminde muhaliflerin toplantı merkeziydi. 1930’ların sonunda zamanın zenginlerinden Tahsin Günel binayı satın aldı.

Türkiye’nin ilk barajlarını yapan ve ‘Çimento Kralı’ olarak ünlenen Tahsin Günel yan taraftaki Reşid Paşa’nın torunlarına ait olan parseli de alıp araziye ilave etti. Ardından eski binayı tamamen yıktırıp yerine bugünkü yalıyı inşa ettirdi.

Ünlü mimar Sedat Hakkı Eldem’in projesini hazırladığı, sivil mimarinin en güzel örneklerinden biri olan yalı 1938’den itibaren ‘Tahsin Bey’in yalısı’ diye anılmaktadır.


Tahsin Günel'in Dramı


Tahsin Bey ve ona komşu iki yalı, Bizans döneminde manastır olan araziye yapılmıştı. Buradaki yalıların bazılarının içinde veya bahçesinde Hıristiyan aziz ve azizelerine adanmış ayazmalar(şifalı olduğuna inanılan kutsal su kaynağı) vardı. Tahsin Bey Yalısı’nın bulunduğu arazide de bir ayazma vardı. Osmanlılar bu ayazmalara gereken saygıyı gösterdiler ve dokunmadılar.

Ancak söylentilere göre Sedat Hakkı Eldem yalıyı inşa ederken ayazma yok edildi. Dillere düşen uğursuzluklar bundan sonra başladı. Tahsin Bey’le eşi Baykan Hanım’ın Murat adında bir oğulları vardı. Avrupa’da üniversite öğrencisiydi. Aile, çocuklarının mezuniyet haberini beklerken ölüm haberini aldı: Murat Günel Şubat 1969’da Avusturya’da otomobiliyle uçuruma düşüp hayatını kaybetmişti.

Bunun hemen arkasından bir başka felaket yaşandı: Yalı, tapuya Tahsin Bey’in sahip olduğu bir şirketin mülkü olarak kaydedilmişti, şirket batınca yalı Tahsin Günel’in elinden çıktı. Tahsin Günel de oğlunun ölümünden 2 yıl sonra Temmuz 1971’de hayatını kaybetti. Tahsin Günel’in eşi Baykan Hanım, 1970’li yılların ortalarında yalıyı ünlü gazete patronu Kemal Ilıcak’a sattı. Baykan Günel ise 1989’da vefat etti.


Kemal Ilıcak da Batıyor

Bugün Tahsin Bey Yalısı iki bloktan oluşuyor. Ana evin yanındaki daha ufak kısım, Selâhattin Adil Paşa’nın kayıkhanesiydi. Ilıcak Ailesi, bu kayıkhane bölümünü, Baykan Günel’den aldıkları yalının müştemilât kısmına ilâve ettirdi. Ayrıca, diğer komşu arazinin bir bölümü, Akar Ailesi’ne aitti. Necdet Akar’dan alınan arsayı da, yalının bahçesine kattılar.

O tarihte, henüz Boğaziçi Yasası çıkmadığı için, tapuda birleştirme yapılabildi. Hem yalı, hem de arazi büyüdü. Tercüman gazetesinin sahibi Kemal Ilıcak döneminde Tahsin Bey Yalısı görkemli davetlere sahne oldu. Bir müddet İstanbul sosyetesinin ve siyaset dünyasının en bilinen simaları bu yalıda göründü.


Dava Üstüne Dava

Tahsin Bey Yalısı’nın, Kemal Ilıcak’tan Erol Aksoy’a geçişi çok olaylı oldu. Kemal Ilıcak, Doğuş Grubu’na ait Garanti Bankası’na borçlandı ve borcunu ödeyemedi. Grubun patronu Ayhan Şahenk, borcu üstlenerek 7.5 milyon dolara yalıyı aldı ve Doğuş Çelik Civata Sanayii A.Ş. adına tescil ettirdi. Ancak yalı Mehmet Ali ve Aslı Ilıcak’ın üzerine kayıtlıydı.

Babaları vasi sıfatıyla satış yapmıştı. Ilıcaklar, daha sonra Ayhan Şahenk’e dava açtı. Ama Ayhan Şahenk davayı kazandı. Yalı da Doğuş Çelik Cıvata şirketinin üzerinde kaldı. Bunun üzerine Nazlı ve Kemal Ilıcak, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’den yardım istedi. Süleyman Demirel, Ayhan Şahenk’ten yalıyı Ilıcaklar’a bırakmasını rica etti. Tam o sıralarda, 9 Nisan 1993’te Kemal Ilıcak beyin kanaması geçirerek öldü. Ilıcak çiftinin çocukları da 18 yaşını doldurduğu için yalının esas sahibi oldu.


7 Milyonluk Kavga

Daha sonra Aslı ve Mehmet Ali Ilıcak yalıyı 15 milyon dolara satmak üzere Erol Aksoy’la anlaştı. Ayhan Şahenk, tek mal varlığı ‘Tahsin Bey Yalısı’ olan Doğuş Çelik Cıvata’nın hisselerini Erol Aksoy’a devretti. Erol Aksoy’un ödediği 15 milyon doların, 8 milyon dolarını Ayhan Şahenk aldı. Bunun üzerine Nazlı Ilıcak’la çocukları arasında, basına da yansıyan ‘yalı kavgası’ yaşandı.

Aslı ve Mehmet Ali Ilıcak sonunda annelerine, 7 milyon doların 2 milyonunu vermeyi kabul etti. Kalan 5 milyon doları da eşit paylaştılar. Ancak Ilıcaklar’ın yalıdan çıkartılması yöntemi uzun süre sosyete ve siyaset çevrelerinde konuşuldu. Aksoylar yalıdan ayrılmak istemeyen Nazlı Ilıcak’a polis eşliğinde avukatlarını ve icra memurlarını yollamıştı.

Avukatlar, Nazlı Ilıcak’ı itip kakarak dışarı çıkardılar, yere düşen Nazlı Ilıcak’ın ayağa kalkmasına fırsat vermeden kapıları kapattılar. Aynı gün yalının kilitleri değiştirildi.


Erol Aksoy da Sefa Süremedi

Bankacılık sektörünün ‘altın çocuk’ lakabını taktığı Erol Aksoy’un başarı grafiği 1980’den itibaren hep yukarı doğru seyretti. 1984’te küçük bir banka olan İktisat Bankası’nın çoğunluk hisselerini alarak banka patronu oldu. Show TV ve Cine 5’i kurdu. Ancak Tahsin Bey Yalısı’nı satın aldıktan sonra işleri tersine döndü.

Erol Aksoy’un eşi İnci Aksoy yalıya taşındıktan sonra attan düştü, oğulları bisikletiyle düştüğü Boğaz’da boğulmak üzereyken kurtarıldı. Sonra ekonomik kriz çıktı. İktisat Bankası’na ve diğer şirketlerine 2001’de el konuldu.

Zor durumda olmasına rağmen Erol Aksoy yalıyı elinden çıkarmak istemedi. Bu tarihten sonra 3 yıl kadar TMSF kurumuyla mücadele eden Aksoylar 2004’te yalının anahtarlarını teslim etmek zorunda kaldı.


14 Milyon Dolara Yeni Sahiplerinde

12 Ekim 2004’te TMSF’nin düzenlediği açık artırmada Haluk Dinçer ve Suzan Sabancı Dinçer, yalıyı 14.8 milyon dolara satın aldı. Uzun süredir yalıda yaşayan Sabancılar’la birlikte lanetin sona erdiğine inanılıyor.


Kaynak: denizticaretgazetesi.org

Fotoğraflar: rotahaber.com / emlakkulisi.com / luksyasamrehberi.com
__________________

Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.09.2015, 21:46   #5
Çevrimdışı
Redwine
"Her Şey Güzel Oldu"

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Lanetli Yalılar

Ayşegül (Nadir) Tecimer o zamanlarda gazetede verdiği görkemli devatlerle ilgili boy boy resimleri vardı...

Ne oldum dememeli ne olucam demeli... Ne kadar doğru bir söz...

Boğazdaki her bir yalını bir hikayesi var... Konuda okuduklarımız gibi...

Ellerine sağlık Modum...

Tarihte ufak bir gezi yaptırdın bize...

Teşekkürler....
__________________
  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz Redwine'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.09.2015, 22:03   #6
Çevrimdışı
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Lanetli Yalılar

Uzaktan davulun sesi hoş gelirmiş. Herkesin gıpda ettiği, imrenerek baktığı yalıların içinde neler olmuş, neler yaşanmış...

Güzel bir konu oluşturmuşsun. Teşekkürler Dilaver
__________________
  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.09.2015, 22:21   #7
Çevrimdışı
Mediter
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Lanetli Yalılar

Teşekkürler @Dilaver,
Harika bir sunum olmuş, ama tam da boğazda (100-200 milyoncuk) bir yalı alalım derken hevesimizi kaçırdın.

__________________
  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz Mediter'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.09.2015, 23:41   #8
Çevrimdışı
Suzim
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Lanetli Yalılar

Güzel bir sunum bi o kadarda ilginç konu , teşekkürler @Dilaver


__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...''
  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 05.09.2015, 12:24   #9
Çevrimdışı
Mustafa Akten
Abdülmelik Hankendi

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Lanetli Yalılar

Sn. Dilaver çok teşekkürler eline emeğine yüreğine sağlık, keyifle değil ama bir burkuntu içinde okudum. Halkımız arasında söylenen çok güzel bir söz var;

Tanrı ne verirse hayırlısını versin.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Mustafa Akten'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 05.09.2015, 17:26   #10
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Lanetli Yalılar

Kendini toplumdan soyutlayıp, ilah gibi görmeye başlarsan, olacağı bu.

Ne yersen ye, ne içersen iç, yediğinin / içtiğinin bir miktarı vardır. İçeriği de o kadar önemli değil. Ağız tadıyla soğan ekmek yanında birkaç da zeytin oldu mu dünyanın en tatlı yiyeceği gelir insana...

Şaşırmamak lazım, insanlığı kaybetmemek lazım. Vicdanı unutmayıp, yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmek lazım ki, hayatın asıl güzel yönü görülebilsin, yaşama sevinci artsın.

* * *

Güzel konu için ellerine sağlık, teşekkürler Dilaver.
__________________



Tüm katılımcı arkadaşların okumasını rica ediyorum... Lütfen Tıklayınız..
* * *
  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
ahmet afif paşa, hüzünlü kadınlar yalısı, lanetli, münevver ayaşlı yalı, sadullah paşa yalısı, tahsin bey yalısı, yalılar, yalısı


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 22:36.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.