1- Aldatmamayı

Sadakatin, biz kadınlara has bir fedakarlık olduğunu öğrendik aslında hepimiz annelerimizden. Tıpkı aldatmanın size hak olduğunu annelerinizden öğrendiğiniz gibi. Aldatan kadının kötü kadın olduğu bir dünyada yaşıyoruz hala. Hoş aldatmak da istemeyiz esasen, duygusal olarak boşluğa düşmediğimiz sürece asla gözümüz kaymaz başkalarına ya da sevdiğimiz adam elin tavuklarını gıt gıtlamadıkça, aldatılmadıkça! Aldatılmanın kalbimizi kırdığını, hepsine bir anda sahip olamayacağınızı ve bunun size hak olmadığını öğretemedik gitti...

2- Söylediklerimizi sonuna kadar dinlemeyi

Anlamlı bir şey söyleyebileceğimize, mantıklı cümleler kurarak size kendimizi anlatmaya çalıştığımıza hiç ihtimal vermediniz. Kadının az konuşanı, az itiraz edeni makbuldü gözünüzde. Size hatalarınızı gösterdiğimizde bile, doğruyu göremediniz, çünkü söylediklerimizi sonuna kadar dinlemeye tenezzül etmediniz. Beyninizi meşgul eden daha az derin meseleler vardı çünkü, bizse detaylarda kaybolmuştuk. Nefesimizin kıymetini bilip ettiğimiz kelamları sonuna kadar dinlemeyi bir türlü öğretemedik....


3- Her kuşun etinin yenmeyeceğini

Hayır, bazen sadece “hayır” demekti. Her kadın sizi istemek zorunda değildi ve ısrar nafile debelenmekti. Pek çoğunuz hiç aynaya bakmadan önüne çıkan her kadının üzerinde sonuna kadar şansını denedi, ısrar etti, birliktelik teklif etti. Her kadını bir sayıp hepsinden nemalanmaya kalktınız, oysa hayatın özü netti: her kuşun eti yenmezdi ve bazı kuşların eti pek sertti! Biz size bunu, bir türlü belletemedik!


4- Yatakta tüm hakimiyetin size ait olmadığını

Kadın bir cinsel uzuvdan ya da cansız bir bebekten öteydi. Kadının da istekleri, libidosu, cinsel enerjisi vardı. Kadın da fantazi yapmayı, yatakta ipleri eline almayı seviyordu. Hele ki modern zaman kadını! Tek erki uzantılarınızdan mükellef bilip bu alanda da hakimiyetin size ait olduğunu zannettiniz. Ama cinselliğin keyfi iktidar eşit paylaşılınca çıkardı; bunu öğrenemeyenleriniz, baştan kaybettiniz.


5- Sizi beklettiğimizde sinirlenmemeyi

Yanınızda güzel bir kadın taşımak hepinizin ruhunu okşadı. Barbie bebek gibi hatunlarla seğirtmek canınıza can kattı da o hatunların o hale gelmelerini beklemeyi bir türlü beceremediniz. Hiç birimiz anamızın karınından kusursuz düşmemiştik dünyaya; kapatılacak kusurlarımız vardı. Yanınızda dururduğumuzda güzelliğimizle sizi onöre etmek için çabalıyorduk aslında. Sizse yarım saatlik gecikmeleri affetmek yerine kaşlarınızı çatarak kötü sözler söylemeyi seçtiniz. Sizi neden beklettiğimizi, sinirlenmemeniz gerektiğini çünkü bu bekleyişin sizin yararınıza olduğunu öğretemedik.



6- Annenizin gazına gelmemeyi

Tamam, cennet annelerin ayakları altındaydı ama hiçbir anne oğlunu “elin kızı”yla paylşmaya hevesli değildi. Sizleri bize karşı doldurdular ve siz ne olursa olsun onlara inandınız. Çünkü bizi sevdiğinizi söyleseniz de bizlerin elin kızı olduğumuza içten içe inandınız. Annenizin sizi paylaşamadığı için bize karşı doldurduğunu ve onların gazına gelerek hareket etmemeniz gerektiğini öğretemedik.


7- Hizmetçiniz olmadığımızı

Anneleriniz hepinize prens gibi davranmış, gak deyince su, guk deyince et vermişti. Oysa biz anneniz değildik... Sizin sağa sola saçtığınız eşyalarınızı toplamak, çamaşırlarınızı yıkamak, ütünüzü yapmak zorunda değildik; sizi biz doğurmamıştık... Bizim canımızın değil, hayatımızın bir parçasıydınız. Bizimle ortak bir yaşamı paylaşmak yerine, gündelikçi-iş veren ilişkisi sürdürmeyi seçip aynı zamanda bakımlı, enerjik ve sevecen olmamızı beklediniz. Kadının köle olmadığını size öğretemedik.


8- Yeri geldiğinde ağlamayı

Ağlayamadınız! Haklıydınız... Toplum size haince roller biçmişti. Güçlü olmak, ağlamamak demekti. Oysa bizleri robottan ayırıp insan kılan en önemli unsurlardan biriydi gözyaşı. Kendinizi ele vermemek, duygularınızı belli etmemek için hep tuttunuz göz yaşınızı... İçinizdeki zehri akıtmak için ağlamanız gerektiğini bir türlü öğretemedik!



9- Kaba kuvvete başvurmamayı

Trafikte kafanız attığında, arabadan atlayıp önceki şöföre daldınız... Birileri bize yan baktığında, bizi ne duruma düşürdüğünüzü umursamadan adama kafayı çaktınız. Cani ruhlu olanlarınız, arada bize de iki tokat attınız... Öfkenize yenilmemeyi, yumruklarınızı cebinizde saklamayı ve sözcüklerin sırrına erip gerektiğinde onları kullanmayı bir türlü öğrenemediniz.


10- En azından yanınızda biz varken başka kadınlara bakmamayı

Dünya güzelliklerle doluydu. Bakılacak onlarca uzun bacak ve 90 beden göğüs mevcuttu. Baktınız. Erkek erkeğe takılırken, ofiste dolaşırken, sahilde yürürken... Her fırsatt baktınız! Ve hatta yanınızda biz varken bile! En azından yanınızda bir kadın varken diğerlerini kesmemeniz gerektiğini, yanınızdakinin de başka meraklı gözlerin hedefi olduğunu hiç hesap edemediniz. Gururumuzu ne kadar kırdığınızı ve bizi nasıl aşağıladığınızı anlayamadınız, anlatamadık.


Öğrenemediniz, öğrenmek istemediniz... Öğretemedik!


*Alıntı*

__________________

"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

Evet öğretemiyorsunuz.

__________________

Onlarda bize çenemizi biraz tutmasınımı öğretemediler ne?

Çeneyi açana değil açtırana bakmamız gerek

__________________

"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

Bazıları açtırmasada, açanın çene eklemleri yalama olmuş oluyor. Durmadan düşüyor aşağı

Onlara tıp, bilumum alternatif tıp ve saz arkadaşları çare bulamamışlardır.

Öylelerinden Allah kurtarsın diye gerekli yerlere arzı endam sunmak düşer bizlere de

__________________

"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

Bazı erkekler odundur ne öğretilebilir ne anlatılabilir çünkü anlama kapasiteleri yetersiz...
Sözüm meclisten dışarı tabi...

Bu söze şapka çıkarılır

__________________

Demek ki sadece takkeleri çıkartmasını öğrenebilmişler.
Daha çokkkk fırıncılarla temasta bulunmaları gerek

__________________

"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

Biz Erkekler olmasak fırıncılar açlıktan ölürler

__________________