|
Cevap: Trakya | Tarihi / Kültürü / Görülecek Yerleri
Türklerin Trakya'ya (Rumeli'ye) Geçişleri.
Bugün Balkanlar coğrafyasında Bulgaristan, Romanya, Makedonya, Yugoslavya, Arnavutluk Ve Yunanistan (Batı Trakya) ’da üç milyona yakın Türk yaşamaktadır. Osmanlılardan önce Balkanlar'a inen bazı Türk kavimleri kendi kültürlerini bu yeni yurtlarına taşımışlardır. Kumanlar, Peçenekler, Vardarlar, Uzlar Balkanlar’a inen ilk Türk kavimlerindendir.
Bu kavimler Balkanlar’da varlıklarını sürdürürken Osmanlı Türkleri Gazi Evrenos Paşa komutasındaki birliklerle Batı Trakya’yı fethe başlamıştır.
Osmanlı'nın Rumeli'ye ilk geçişi, 1353 olarak gösterilir. Ancak bundan önce Osmanlı askerleri defalarca Rumeli'ye geçmiş ve burada faaliyet göstermişlerdir.
Anadolu Türkleri Rumeli'ye ilk kez 1261'de Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keykavus'la beraber geçmişler ve Dobruca 'ya yerleşmişlerdir.
1308'de Halil isimli bir Türk'ün 800 süvari ve 2 bin piyadeyle Rumeli'ye geçerek burada Katalanlarla işbirliği yaptığını görüyoruz. İki yıl burada kalan Türkler, Anadolu'ya geri dönerken Bizans Ceneviz işbirliği sonucu yok edilmişlerdir.
Osmanlı kuvvetleriyse ilk kez 1322 yılında Andrenikos lar arasındaki iç savaş sırasında Rumeli'ye geçtiler. 8 bin kişilik Osmanlı kuvveti ihtiyar Andrenikos'un ordusunda yer alıyordu. Bundan sonra 1329'da Palekanon Savaşı'nın ardından, Orhan Bey'in gönderdiği kuvvetler Meriç'in denize döküldüğü yerin batısına çıktılarsa da başarılı olamadılar.
1331'de 15 bin kişilik bir Osmanlı kuvvetinin Trakya'ya çıktığını görüyoruz. 1334'te yine Türk askerlerini Trakya'da görüyoruz. Osmanlılar, 1352'den önce defalarca ve büyük kuvvetlerle Rumeli'ye geçmişlerdir.
Osmanlı Türkleri Batı Trakya’yı feth ettikten sonra buralara Yörük Türkleri’ni iskân ettirip yöreyi Türk bölgesi konumuna sokmuştur. 1923’te Batı Trakya Yunanistan’a terk edildiği halde türlü baskı ve asimile eylemlerine karşın Türk varlığı silinememiş; kültürleri, gelenek ve görenekleri, giyim-kuşamlarıyla bu topraklarda yaşamaya devam etmişlerdir. Bir toplumun yaşattığı, paylaştığı ve geliştirdiği gelenekler o toplumun kültürünü yansıtır. Bütün Türk dünyası içinde coğrafya farklılıklarına karşın, duyma, düşünme ve bunları ifade etmede belirgin bir beraberlik vardır. Bu beraberlik yüzyıllar ötesine dayanan özdeki beraberliğin, ana kökün uzantılarının bir sonucudur.
Halâ Anadolu dışındaki Türk ülkelerinde soydaşlarımız Türk kültürünü, Türk kimliğini muhafaza etmekte, masallar, efsaneler, halk hikâyeleri, mâniler, ninniler, ağıtlar, atasözleri, bilmeceler ve türkülerde bütün canlılığı ile varlığını korumaktadırlar.
Trakya Kültürü
Halk Oyunları:
Türkler, Orta Asya’dan Anadolu’ya oradan da 14.y.y.dan itibaren Balkanlar’a yayılmaya başlamış ve 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı ile birlikte tekrar tersine bir göç ile Balkanlar’dan bugünkü yurdumuza gelmişlerdir. Balkanlarda kaldıkları ortalama 450 yıllık süre içerisinde Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Sırbistan, Bosna-Hersek, Makedonya, Arnavutluk gibi ülkelerin insanlarıyla yan yana yaşamış, onları kendi kültürleriyle etkiledikleri gibi onların kültürlerinden de etkilenmişlerdir.
Kültürler değişik bölgesel özellikler gösterdiği halde, doğduğu yerde kalmayıp yayılmaktadır. Halk oyunları da anonim bir özelliğe sahiptir. Halk oyunları (dansları) ilk çıkış noktasında bir olayı, bir isteği, bir üzüntüyü dile getirmek için yaratılmış olmasına rağmen, aynı halk dansı günümüzde insanlara sevinç, neşe ve güzel duyguları tattırmakta ve insanları coşturmaktadır. Ortaya çıkışı insanlık tarihiyle paralellik sağlayan halk oyunları, zamanla değişime uğramakta, oynayan kişilerce yeni figürler eklenebilmektedir. Bu doğası gereği, zaman içerisinde değişen kültüre ters düşmemektedir. Günümüzde ilk çıktığı gibi değişmeden günümüze kadar gelmiş halk oyunu bulmak ta zordur zaten.
Halk oyunları bayramlarda, evlenme düğünlerinde, asker düğünlerinde, özel günlerde ve her türlü törenlerde oynanır.
Günümüzde halk oyunları köylerde davul-zurna ile yapılan düğünlerde oynanmakta iken şehir ve kasabalarda org ile yapılan düğünlerde pek oynanamamaktadır.
Trakya'da Oynanan Halk Oyunları
Silivri Yöresi- Hora
1. Horalar: El ele, kol kola, omuz omuza toplu olarak oynanan bir oyun olup yöremizde yaygın olarak oynanmaktadır. Yöremizde oynanan diğer bir oyun gurubu da kabadayı oyunudur. Davul-zurna eşliğinde erkekler tarafından oynanır. Yavaş başlayıp çok hızlı biter. Hora ve kabadayı oyunlarında oyunu yönlendiren ekip başıdır.
2. Karşılamalar: Çiftlerin karşılıklı oynadıkları bir oyundur. Bunlar Zigoş ve Drama Karşılamasıdır.
3. Salma Oyunları: Mesela Hanım Ayşe gibi. Münferit (tekli) oyunlardan bazısı da bu zümredendir. Ali Paşa Oyunu gibi.
Karşılamayı, en hafif anlamındaki Çiftetelli ile karıştırmak kuruntudan ibarettir. Rumeli'de Karşılama, adından da açıkça anlaşılacağı üzere çiftlerin karşılıklı oynamalarını ifade eder ki Trakya'da işte bu tipik çeşitlere "Salma Oyunlar" adı da veriliyor. Kesinlikle basit oyunlar değildir. Bilakis kabadayıca oynanılan bir takım yiğitlik ve cengaverlik gösterileridir.
Trakya bölgesinin genel karekterini yansıtan bu danslar kadın ve erkek olarak icra edilir. Hareketlerin canlı olduğu bu yörede aksak ritim yaygındır.
Şerif BAYKURT, Kırklareli ve çevresinde 1941 yılında başlayan halk oyunları (dansları) tespit ve derleme çalışmaları sırasında Anadolu’daki oyun havalarından daha değişik 9/8, 7/8 ve 5/8 liklerin çoğunlukta olduğu melodilerin çift davul çift zurna ile çalınmasıyla, oyunların oynandığını tespit eder.
Bu çift zurnadan birinin dem tuttuğunu, hatta zaman zaman bu dem tutan zurnanın paralel seslerle esas melodiye katıldığını ve genel olarak üçlü aralıklarla çift ses aldığını belirtir.
Şerif BAYKURT 1941- 1945 yılları arasındaki Trakya alan araştırmalarında bilinip oynanan 15 halk dansının tespit edildiğini, 1950 yılına gelindiğinde 25 halk dansının daha tespit edilerek toplam 40 halk dansına ulaşıldığını, 1991 yılına gelindiğinde de Trakya’da tespit ve derlemesi yapılan halk dansı sayısının 120 – 130 civarında olduğunu belirtir.
Trakya’da tespiti yapılan bu 120 – 130 halk dansının Kırklareli, Edirne, Tekirdağ yöresi diye mal edilmelerinin iyi bir istek ve davranış olmasına rağmen bu oyunların aslında buralarda doğup büyüdüğünü kanıtlamadığı, bu oyunların Koca Balkanlar'da, Rumeli’de oynanmış ve göçlerle birlikte Trakya’ya geldiklerini belirtir.
Balkanlardan göç ederek Kırklareli, Edirne ve Tekirdağ bölgelerine yerleşen Drama, Kavala ve Selanik şehirleri ile çevresindeki kasaba ve köylerde yaşayan halk oyunlarını, Doyranlı’lar, Radovişta’lılar, Serez’liler oynamaktaydı.
Şüphesiz sözü edilen bu 120 – 130 halk dansı içinde Trakya’daki yerli halkın oyunları da bulunmaktaydı. Yukarıda adları sayılan kasaba ve köylerden gelen Türk halkının çoğunluğunu 1924 yılındaki mübadele ile gelen göçmenler oluşturuyordu.
Şimdi oyunların vaktiyle oynandıkları yer ve yörelerin isimlerini verelim.
-Alaybey, Boymisa (Boymiya), Kara Yusuf ve Lenko oyunlarını Doyran ve Kılış’lılar,
-Arzuyla Kamber Oyununu Pırdeş’liler ve Radovişta’lılar
-Zigoş, Drama Karşılaamsı, Ali Paşa (Kalamatya) oyunlarını Drama, Libotun, Zigoş ve Zarıç’lılar,
-Karaguna oyununu Nasniç’liler,
-Patrino (Patrono) ve Toksa oyunlarını Arnavutluk’taki Türkler,
-Pavle oyununu Karacaova’lılar,
-Tikveş ve Ağır Tikveş oyunlarını Tikveş’liler,
-Edirne’nin Ardı Bağlar oyununu Edirne’liler,
-Dere Geliyor Dere oyununu Lüleburgaz’lılar,
-Sülüman Aga oyununu Kırklareli’liler (Büyükmandıra Pomakları) oynamaktaydı.
Kaynak: Batı Trakya Türkleri Halk Edebiyatı / kirklarelienvanteri.gov.tr
__________________
Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
|