Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Gezelim & Görelim > Buram Buram Türkiye'm > Marmara


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 30.01.2011, 23:11   #1
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Boğaz'ın Gerdanındaki İnciler | Boğaziçi Yalıları

Boğaz'ın Gerdanındaki İnciler | Boğaziçi Yalıları





İstanbul boğazının her iki yakasına yayılmış yerleşim bölgesine Boğaziçi adı verilir. İstanbul Boğazı’nda tarihi eser niteliği taşıyan 366 yalı var. Bunların 173’ü Avrupa yakasında, 193’ü Anadolu yakasında. İstanbul Boğazı kıyılarına ilk yerleşimler günümüzde tarihî yarımada olarak adlandırılan bölgede kurulan Byzantion, Kadıköy'de kurulan Kalkedon ve Üsküdar'da kurulan Skutarion'du.


Boğaziçi'ndeki ilk Türk yerleşiminin Kanunî Sultan Süleyman döneminde yapıldığı bilinmektedir. Boğaziçi'ndeki ilk Türk yapısı, Süleyman'ın kızı Neslişah Sultan tarafından 1540 yılında İstinye'de yaptırılan bir külliye idi. Daha sonra pek çok noktada Osmanlı sultanlarına avlaklar, hasbahçeler, gezi parkurları oluşturulmuştur. 18. yüzyılda Lâle Devri'nde ise kasırlar ve İstanbul'un ileri gelen aileleri tarafından Boğaz kenarında yazlık kıyı evleri yaptırılmaya başlanmıştır. Sahilhane denen bu evler daha sonraları yalı olarak anılmaya başlandı.

Osmanlı döneminde kıyılara kondurulan yalılar Boğaziçi mimarisinin en seçkin örneklerinden olmuş ve yıllar boyunca İstanbul Boğazı ile özdeşleştirilmiştir. Yalıların en büyük özelliği lebiderya, yani denize sıfır konutlar olmaları olsa da, zaman içinde kimi yalılar gerek konut sahiplerince mekân kazanmak için önleri toprak doldurularak, gerekse kıyı şeridine yol yapmak için belediye tarafından geri plana alınarak denizden kısmen uzaklaşmıştır. Günümüzde büyük çoğunluğu hâlen eski hâllerini koruyan yalılar, hem İstanbul şehrinin, hem de Türkiye'nin en pahalı taşınmazları arasında yer alırlar.

Osmanlı yalılarının mimari özellikleri sahiplerinin sosyal sınıfına göre değişiklik gösterirdi. Müslüman yalıları arasında boşluklar bulunurken, gayrimüslim yalıları ise genelde bitişik nizamda inşa edilirdi. Yalılar genel olarak 2 ilâ 3 katlı olarak yapılır ve renkleri gülkurusuyla bordo arasında değişirdi. Gayrimüslim yalıları daha koyu renkler taşırdı. Bu renk geleneği son yıllarda değişmiş Boğaziçi yalılarının rengârenk boyandığı görülmüştür. Genelde balkon öğesi bulunmayan yalılarda bunun yerine geniş cumbalar kullanılmış ve yalıların tümünde kayıkhane denen bir küçük iskele ile yalıların simgesi olan çiçek bahçeleri olmuştur.
  Alıntı ile Cevapla
Eski 30.01.2011, 23:17   #2
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Boğaz'ın Gerdanındaki İnciler | Boğaziçi Yalıları

Üsküdar’dan Anadolu Fenerine
Anadolu Yakası İncileri





Arapzadeler Yalısı / Üsküdar




Atâullah Bey, Kuzguncuk’da büyük arazileri bulunan Arapzâde ailesine mensup, Bâhir Abdurrahman Efendi’nin oğludur. 1720’de İstanbul’da doğan Atâ Bey müderris olup çeşitli görevlerde bulunur. 1780’de İstanbul kadısı, 1782’de Anadolu kazaskeri, 1784’de Rumeli kazaskeri ve nihayet 22 Haziran 1785’de şeyhülislâm olur. 24 Ağustos 1785’de vefat eder. Abdullah Efendi ve Ârif Efendi isimleriyle iki oğlu bulunmaktadır.

Ârif Efendi’nin oğlu olan Sâdullah Mehmed Efendi 1810’da İzmir, 1817’de Bursa, 1819-1820’de Mekke, 1821-1822’de İstanbul kadısı olur. 1826-1827’de Anadolu kazaskeri, kısa bir süre sonrada Rumeli kazaskerliği yapar. 30 Eylül 1843 tarihinde vefat. Kendisi İzmir mollası iken yalıda karısı ikâmet ettiği için o yıl Osmanlı Bostancıbaşının defterine “Sâdullah Efendi’nin karısının yalısı” kaydı düşülmüştür.

Kuzguncuk (Fethi Ahmed Paşa) Korusu’nun üst kısımları, geçmişte Üsküdar Bağlarbaşı yoluna kadar Arapzâde semti olarak tanınmaktadır. Kuzguncuk kayık iskelesinden, hemen hemen Öküz Limanı’na kadar uzanan ve sırtları kapsayan bu büyük alan çeşitli ifrazlar sonrası pek çok parsele bölünmüş, arada da Fethi Ahmed Paşa Korusu gibi büyük bir yeşil alan kalmıştır.

1950 yılı tesbitlerine göre mâlikleri Sâlih Zeki ve İngiliz tebaalı Yaşuva Eskenazi’nin vârisleridir. 751/1512 hissesi Sâlih Zeki’ye ait olup geri kalan Yaşuva Eskenazi hissesi Klar, Vitel, Ojeni ve Jozefya’ya intikal edecektir notu bulunmaktadır.




Ahmet Fethi Paşa Yalısı / Kuzguncuk




Mihrimah Sultan’ın torununun kocası Şeyhülislam’ın yalısı imiş. Fethi Ahmet Paşa, bugünkü selamlık bölümünü Defterdan’dan; yıkılan harem bölümünü Şeyhülislam’dan satın almıştır.

Fethi Ahmet veya Ahmet Fethi Paşanın babası Hafız Ahmet Ağa, Rodos’lu olduğu için “Rodosizade”; Sultan Abdülmecid’in kız kardeşiyle evlendiği için de “Damad” olarak anılır. 1830’da Ferik (tümgeneral), 1833’te Viyana Büyükelçisi ve biraz sonra müşir (mareşal) oldu. Valilik ve Paris elçiliği yaptı. Ticaret Nâzırı, Meclisi Vâlâ Reisi, Harbiye Nâzırı ve Tophane Müşiri oldu ve 56 yaşında iken ölünce Divanyolu’nda Sultan Mahmut Türbesi bahçesine gömüldü. Bütün bu çeşitli ve önemli görevleri içinde en çok Tophane Müşirliği üzerinde durulur. Yalıyı satın aldıktan sonra ilaveler yaptırıyor. Böylece 234 senelik olan yalının Fethi Paşa devri başlıyor.”

Binası 650 m2, arsası 1800 m2 olan yalı sonra Fethi Paşa’nın hanımına kalıyor. İlk çocuğu Besim Paşa ölmüş, diğer oğlu Mahmut Celâlettin Paşa Cemile Sultan’ın kocası, Taif’te Mithat Paşa ile beraber boğdurulmuştur. Daha sonra yalı Fethi Paşa’nın torunlarına intikal ediyor. Şevket Mocan hisseleri topluyor.

“Boyasından dolayı Pembe Yalı da denilen Fethi Paşa Yalısı’nın 1929-30 yıllarında boyaları dökülmüş ve harap bir hale gelmişti. Bundan sonra yalı Mocan Yalısı olarak da anılmaktadır. Şevket Mocan ölünce “kuzey bölümü” ikinci eşinden kızı Rüya Mocan’a; “güney bölümü” ilk eşinden kızı Ayşe Şemsa’ya kalmıştır.”


  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz Smyrna'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.01.2011, 23:22   #3
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Boğaz'ın Gerdanındaki İnciler | Boğaziçi Yalıları

Madam Agavni Muratyan Yalısı / Kuzguncuk



1950 yılı tesbitlerine göre yalının mâlikleri İran tebaalı Ağavni-Vartuki Ermine Agopoviç Demer-Lusi Eseyan-Adrine Nuvart Atmaca olarak görülmektedir. 1988 yılına kadar Şerif Gazioğlu’nun sahibi olduğu yalının daha sonraki mâlikleri Candan Subaşı ve Vildan Gürani’dir. Günümüzde yapı mâliki olarak Semiha Kibar görülmektedir. Korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillidir.

Yalı eklektik bir mimari anlayışın ürünüdür. Dar bir rıhtım ile denizden ayrılan iki katlı ahşap yapının, hem denize hem de yana doğru uzanan bir çatı katı vardır. 1860-1870 yılları arasında yapıldığı ileri sürülen yapı, 1990’lı yıllarda betonarmeye dönüştürülmüş, 2004 yılında ise yıkılarak yeniden yapılmıştır.




Beylerbeyi Sarayı/ Beylerbeyi




1861-1865 yıllarında, İstanbul'un Beylerbeyi semtinde, Üsküdar ilçesinde, eski ahşap bir sahil sarayının yerinde Sultan Abdülaziz tarafından Sarkis Balyan'a yaptırılmıştır. İnşası 4 yıl sürmüş ve yapımında 5.000 kişi çalışmıştır. Çalışan işçilere moral ve şevk vermek amacıyla müzisyenler sürekli müzik çalmışlardır.


Cephe ve iç dekorasyonda Doğu ve Türk motifleri, Batı süs öğeleri ile birlikte kullanılmıştır. Denize düşkünlüğüyle bilinen Sultan Abdülaziz ayrıca tavanları bol miktarda deniz ve gemi tabloları ile döşetmiştir. İki katlı yapı haremlik ve selamlık bölümlerini ihtiva eden 26 oda 6 salon ve 6 banyodan ibarettir. Otantik mobilyalar, halılar, perdeler ve diğer eşya olduğu gibi korunmuştur. Denize bakan cephe süsleri, bakımlı bahçe ve orta bölümdeki havuzlu salon ile spiral merdivenler dikkat çeken yerlerdir. Arka yamaçta bir büyük havuz, teraslar ve türünün güzel örneği at ahırları yer almıştır. 1970'li yıllara kadar kullanılan eski ana yol bir tünel ile saray bahçesinin altından geçmekteydi. Yazlık bir saray olarak yapıldığından ısıtma donatımı yoktur. Serinlik vermesi amacıyla ve yapılan görüşmelerin duyulmaması için sarayın içine havuz yaptırılmıştır.

Sahilde iki küçük seyir köşkü bulunan sarayda devlet misafirleri de ağırlanırdı. Bu konuklar arasında III. Napolyon'un eşi Fransa İmparatoriçesi Eugénie (1869), Avusturya imparatoru Franz Joseph, İran şahı Nasreddin ve Kral VIII. Edward (1936) da vardır. Tahttan indirilince Selanik'e gönderilen II. Abdülhamit Balkan Savaşı patlak verince Beylerbeyi Sarayı'na getirilmiş ve 1918'de burada ölmüştür. Müze-saray yıl boyu ziyarete açıktır.

  Alıntı ile Cevapla
Eski 30.01.2011, 23:26   #4
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Boğaz'ın Gerdanındaki İnciler | Boğaziçi Yalıları

Debreli İsmail Paşa Yalısı / Beylerbeyi




1778 yılında Türk barok mimarisi tarzında inşa edilen ve Beylerbeyi Camii'nin yanında bulunan Debreli İsmail Paşa yalısı çoğu yalı gibi bir yangına kurban gitmiş.
Restorasyon sonrasında butik otel olarak kullanılan yapının 1890'lardaki orijinal planları mimar Alexandre Vallaury'e ait. Tarihi bir yalıda bir gece geçirmek isterseniz fiyatlar 160 euro'dan başlıyor.



Kalkavan Yalısı / Beylerbeyi




Vaktinde Bereket Şah'ın eşi Esra Bereket'in yaşadığı, Beylerbeyi'ni süsleyen bu güzel yalı Kalkavan ailesine aitti. Daha sonra Ömer Sabancı'ya satıldı. Boğaziçi'nde Sabancılar'a ait 15 yalıdan biri olan bu yapı, bir kült film olan Topkapı'da da kullanılmıştı. Melina Mercuri ve Peter Ustinov'un başrollerini paylaştığı bu kırk yıllık filmde, hırsızlar Topkapı Hançeri'ni çalmaya çalışıyorlardı.

  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz Smyrna'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.01.2011, 23:32   #5
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Boğaz'ın Gerdanındaki İnciler | Boğaziçi Yalıları

Ayaşlı Yalısı ve Çukur Yalı /Beylerbeyi




1906 yılında Selanik’te doğan Münevver Hanım babasının görevi sebebi ile Osmanlı’nın çeşitli bölgelerini gezmiştir. Alman Okulu ve Fransa'da ‘College de France’ ile ‘Şark Dilleri Okulları'nda okumuş, Arapça ve Farsça öğrenmiş, ünlü şarkiyatçı Massignon'dan tasavvuf dersleri almıştır. Ankara’da bir elektrik şirketinde çalışırken, şirketin verdiği baloda Viyana Büyükelçisi Sadullah Paşanın oğlu Nusret ile tanışıp evlenmiştir.

Son Osmanlı kadınlarndan olan Münevver Hanım Osmanlı’nın çöküşüne ve Cumhuriyet’in kuruluşuna tanıklık etmiş ve bu tanıklık süresinde gözlemlediklerini romanlarında dile getirmiştir.

Ayaşlı yalısı; Beylerbeyi'nde, deniz kıyısında geleneksel yalı tipini yeniden üretmeye çalışan, iki katlı bir yapıdır. Planı kategorik olarak geleneksel karnıyarık, iki cepheli sofa tipine aittir. Üst katta, sofa ön ve arkada dışarıya açılır. Dört narin kolonla yükseltilen bu köşkler, düşey pencere düzenleriyle iyi aydınlatılmış çıkmalar oluştururlar.

Ayaşlı Yalısı’nın yan tarafındaki yalının ilk sahibi Bursalı Şemsi Efendi'dir. İçinde asma katlı semahanesi olup, Bursa Mevlevihanesi'nin yazlık şeyh evi olarak kullanılmıştır. Ayrıca, bahçesinde İskele Sokağı'na cepheli 2 katlı ahşap bir ev daha varmış. Fakat günümüzde yalının mimari yapısı bozularak 3 katlı apartman şekline dönüştürülmüş, bahçedeki 2 katlı ahşap ev de yıkılarak otopark yapılmıştır.




Dr. Fazıl Bey Yalısı / Beylerbeyi



Yalının sahibi Dr. Fazıl Berki Tümtürk; Çankırı (Kastamonu) Mebusu iken Sivas Valisi Muammer Bey’in yardımcısı olarak Sivas’taki Ermeni katliamlarında önemli rol oynadığı gerekçesi ile Malta’ya götürülmüş, daha sonra Cumhuriyet döneminde Kızılay Yönetim Kurulu üyeliği yapmıştır.


  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz Smyrna'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.01.2011, 23:42   #6
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Boğaz'ın Gerdanındaki İnciler | Boğaziçi Yalıları

Halil Hamit Paşa Yalısı / Beylerbeyi





XVIII. yüzyılda Sultan I. Abdülhamit devrinin sadrazamı Halit Hamit Paşa’nın yalısıdır. Halil Hamid Paşa sadrazamlığı sırasında Paşakapısı’ndaki konağında oturmasına rağmen çoğu kez de buradaki yalısına gelirdi. Halil Hamid Paşa’nın idamından sonra yalısının eşyaları saraya götürülmüştür.




Hasip Paşa Yalısı / Beylerbeyi



Hasip Paşa Yalısını XIX. yüzyılın başlarında Vakıf gelirlerinden sorumlu Mehmet Emin Efendi’nin oğlu Mehmet Hasip Paşa yaptırmıştır. Hasip Paşa’nın ismi tarihte ilk kez Sultan II. Mahmut’un Tophane’de yaptırdığı Nusretiye Camisi’nin bina emininin yanında katip oluşu ile geçmiştir. Nusretiye Camisi’nin tamamlanmasından sonra buradaki başarısı sarayın dikkatini çekmiş ve Hacegânlık rütbesi ile taltif edilmiştir. Ardından Darphane Defterdarı ve sonra da Evkaf Nazırı olmuş ve bu arada Müşir payesi ile paşalık unvanı verilmiştir. Tarihi kaynaklar Hasip Paşa’nın beş defa Evkaf Nazırı, iki defa Maliye Nazırı olduğunu ve 1870 yılında Şeyhülislâm iken öldüğünden söz etmektedirler. Hasip Paşa’nın mezarı Üsküdar’da Selimiye Camisi haziresindedir.

Hasip Paşa Yalısı 900 m2’lik bir alanda iki katlı olarak yapılmıştır. Yalının içerisinde bulunduğu 4 dönümlük bahçede üç müştemilat binası ile mermer bir havuz ve kapalı bir deniz hamamı da bulunuyordu. Yalı Türk-Ampir üslubunda yapılmıştır. Mimarının kim olduğu bilinmemekle beraber İtalyan olduğu sanılmaktadır. İlk defa II. Mahmut zamanında yapılan yalının içerisine eşyalar döşeneceği sırada yanmış, bunun hemen ardından harem ve selamlık olarak iki ayrı bölüm halinde yeniden yaptırılmıştır. Yanan yalının ilk hali bilinmiyorsa da harem ve selamlığın birbirlerine kapalı bir geçitle bağlandığı söylenmektedir. Bunun ardından geniş bir bahçe içerisinde ikinci kez yapılan yalının arkasındaki sırtlarda koruluğu bulunuyordu.

Harem kısmı zamanla birkaç kez tadilat görmüş ve eski özelliğini yitirmiştir. Halk arasında Kuleli Yalı ismi ile tanınan harem bölümü bugün Kalkavanlar Yalısı olarak tanınmaktadır. Hasip Paşa Yalısının üzerinde durulması gereken asıl bölümü yanan selamlık bölümüdür. Bu bölümün planı elips bir sofa çevresinde yer alan mekânlardan meydana gelmiştir. Elipsin denize yönelik küçük ekseni üzerinde merdivenler denize dik olan büyük ekseninde de eyvanlara yer verilmiştir. Köşelerde kendilerine özgü iç sofaları olan, birbirlerinden bağımsız üçer ve dörder odalı küçük ayrı daireleri bulunuyordu. Yalının sekiz dairesi ve 26 odası vardı.

Yapının bütünü merkezi orta sofalı plan tipinde olup, elips şeklindeki sofanın uzunluğu 18 m. dir. Bu plan şekli ile Sadullah Paşa ve Prenses Rukiye Hanım yalılarına göre daha büyük ve daha organize edilmiş plan şekli göstermektedir. Üst kattaki sofa ahşap asma kubbe ile örtülmüştür.

Yalının ön ve arka cephelerindeki mimari eksenleri tamamen ortadaki beyzi sofaya göre uyarlanmıştır. Bu nedenle de yalı hafif kavisli olarak inşa edilmiştir. Deniz tarafından direk ve eli böğründelerle denize doğru taşırılmıştır. İki katlı yalının iki başındaki odalar temelden ileriye doğru uzatılmış, arada kalan cephe ise kavisli bir şekle dönüştürülmüştür. Bu yapı üslubu ile de deniz üzerindeki tüm odaların aynı yöne açılmaları sağlanmıştır. Yalının ortasındaki Mısır hasırları ile döşeli büyük beyzi sofa hiçbir yere dayanmadan doğrudan doğruya çatı ile bağlantılıdır.

Yalının iç süslemesi, banyo muslukları, çeşme aynaları barok-rokoko üslubunda idi. İç bezemesinin yanı sıra Venedik bohem avizeleri ile Üsküdar Çatması denilen sedirler ve hasırlar yalıya farklı bir görünüm vermiştir. Üst kattaki fayans döşeli hamam bahçedeki barok üsluptaki şadırvan ve balıkhane olarak kullanılan havuz da bu eski Türk yapısını tamamlayan elemanlar idi. Ayrıca Boğaziçi yalılarının çoğunda olduğu gibi Hasip Paşa Yalısı’nın da arkasında bulunan alandaki tepe üzerinde bir de köşkü vardı. Bu köşkün zarif pencereleri ve mimarisi ile kaynaklarda ismi geçmektedir. Yalının yanmadan önce Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi tarafından rölövesi yapılmıştır.

Hasip Paşa Yalısının varisi Hami Bey’in ölümünden sonra varisleri yalıda bir mezat düzenleyerek tavanlarındaki avizeleri, içerisindeki taban halıları, aynaları ve bezemelerinin büyük bir kısmı satılmıştır.

Yalı, Hasip Paşa’nın mirasçıları tarafından Nazım Kalkavan’a, Nazım Kalkavan tarafından Haydarabat Nizamı Muharrem Cay’ın eşine satılmış ve 1987′de de Özdemir Sabancı tarafından satın alınmıştır. Özdemir Sabancı’nın ölümünden sonra oğlu Demir Sabancı’nın mülkiyetine geçen yalı 1990’lı yıllarda restore edilmiştir.

  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz Smyrna'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.01.2011, 23:51   #7
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Boğaz'ın Gerdanındaki İnciler | Boğaziçi Yalıları

Hüseyin Kazım Bey Yalısı / Beylerbeyi



Yalı, Mimar Kemalettin Bey tarafından Hüseyin Kazım Kadri Bey için 1920'li yıllarda inşa edildi. Hüseyin Kazım Kadri Bey aslen Manisalı olup, II. Meşrutiyetin ilanından sonra Tevfik Fikret ve Hüseyin Cahit ile birlikte Tanin Gazetesi'ni çıkardı. 1920 yılında Evkaf Nazırlığı ve Maliye Nazırlığı vekilliği yaptı. Bu yıllarda inşaası tamamlanan yalısına nazırlıktan istifa ederek geçti ve son yıllarını kitap yazarak geçirdi.

Kendisinin de ortak olduğu Türk Ticaret ve Sanayi Bankası, Kağıtçılık ve Matbaacılık A.Ş. ve Şark Sigorta gibi kuruluşların idare meclisi üyeliklerinde ve idare meclisi başkanlıklarında bulundu. Hüseyin Bey kışı geçirmek ve dinlenmek üzere gittiği Tarsus'da 17 Ocak 1934 günü vefat etti. Naaşı İstanbul'a getirildi ve 21 Ocak 1934'te de Beylerbeyi Küplüce Camii Mezarlığı'na defnedildi.

Hüseyin Kazım Kadri Bey Yalısı, daha sonra Alman misafirhanesi olarak düzenlendi. Yalı günümüzde Ay Turizm Tekstil Gıda ve İnşaat San. ve Ticaret Limited Şirketi bünyesinde yer alıyor ve restoran olarak kullanılıyor.



Raife Hanım (Poroy) / Beylerbeyi







Sadullah Paşa Yalısı / Çengelköy



Eski kiracısı Ayşegül Nadir Tecimer'in şöhrete kavuşturduğu Çengelköy'deki yalı, en güzel bezemelere sahip ve Boğaziçi'ndeki en pahalı yalılardan biri. Sadullah Paşa II. Abdülhamid döneminde jurnalcilerin kurbanı oldu. V. Murad'ı başa geçirmek isteyenlerden biri olduğu için yurtdışına gönderildi. Önce Berlin'den, sonra da büyükelçilik yaptığı Viyana'dan yurda dönmesine izin verilmedi. Aynı zamanda Tanzimat Edebiyatı'nın ünlü isimlerinden olan Paşa, girdiği bunalım sonucu intihar etti.


  Alıntı ile Cevapla
15 Üyemiz Smyrna'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.01.2011, 23:55   #8
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Boğaz'ın Gerdanındaki İnciler | Boğaziçi Yalıları

Abdullah Paşa Yalısı / Çengelköy








Bahabey Yalısı / Çengelköy








Server Bey Yalısı / Çengelköy









Muazzez Hanım Yalısı / Çengelköy








Noyel Eram Yalısı / Çengelköy







Vahdettin Efendi Köşkü / Çengelköy







İffet Hanım / Vaniköy





  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz Smyrna'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 31.01.2011, 00:12   #9
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Boğaz'ın Gerdanındaki İnciler | Boğaziçi Yalıları

Mahmut Nedim Paşa (Hacı Feyzi Efendi) Yalısı / Vaniköy




Viyana Büyükelçisi Mahmut Nedim Paşa tarafından yaptırılan yalının en dikkat çekici özelliği, Paşa'nın yaşadığı şehirler olan Viyana ve Prag'daki binalardan etkilenerek yaptırdığı kulesi. Torunları tarafından Kızılay'a bağışlanan Vaniköy'deki yalı, üç milyon dolar karşılığında Yalçın Sabancı'ya satıldı. Paşa, Osmanlı'da valilik ve sadrazamlık görevlerinde bulunmuştu. Rus yanlısı politikaları dolayısıyla Nedimof olarak da adlandırılmıştı.


Necmettin Efendi Yalısı
/ Vaniköy





Nazif Paşa Yalısı
/ Vaniköy




  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz Smyrna'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 31.01.2011, 00:14   #10
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Boğaz'ın Gerdanındaki İnciler | Boğaziçi Yalıları

Recaizade Ekrem Efendi ve Kadınefendi Yalıları / Vaniköy




19. yy. ortalarının ünlü yazar ve müzisyeni Mahmut Ekrem Bey e aittir. Bu yalı ve yanındaki iki katlı Kadın Efendi Yalısı Süleymangil ailesi tarafından restore edildi.




Kadınefendi Yalıları / Vaniköy







Serasker Rıza Paşa Yalısı / Vaniköy




Şöhretleri, zenginliği ve azametiyle halk arasında "Cihan Seraskeri" denilen Rıza Paşa, Sultan Abdülmecid devrinde sivrilmiş müşirlerdendir. 1809-1877 yılları arasında yaşamış, öldüğünde Divanyolu/Sultan Mahmut Türbesi haziresine gömülmüştür.

Şimdi sadece selamlık bölümü kalmış olan yalının ilk sahibi Mustafa Nuri Paşa (1824-1889)'nın biyografisi: "Netayic-ül Vukuat adlı tarihi ile tanınmıştır. Babıali kalemlerinden ilerleyerek 1862'de Sultan Abdülaziz zamanında Mabeyn Başkâtibi olmuş, nazırlıklarda, Sadaret Müsteşarlığında bulunmuş 1885'de de Evkaf Nazırı olmuştur. İstanbul'da ölmüş ve Süleymaniye Camii bahçesine gömülmüştür."

Yalının son sahibi Mehmet Özderici olup, restore ettirerek içinde oturmaktadırlar.
  Alıntı ile Cevapla
15 Üyemiz Smyrna'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
adile sultan sarayı, anadolu yakası yalıları, arapzadeler yalısı, avrupa yakası yalıları, beylerbeyi sarayı, beşiktaş, boğaz, boğaziçi, boğazın, çengelköy, çırağan sarayı, esma sultan yalısı, gerdanındaki, inciler, kuruçeşme, küçüksu kasrı, kıraç yalısı, ortaköy, perili köşk, sati halim paşa yalısı, yalı, yalılar, yalıları, yusuf ziya paşa köşkü, yılanlı yalı


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 06:20.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.