Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Gezelim & Görelim > Buram Buram Türkiye'm > Marmara


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 03.03.2012, 02:49   #1
Çevrimdışı
Sevda
Dönersen Islık Çal..

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Apokria (Baklahorani) Karnaval Eğlenceleri | İstanbul

Apokria

Baklahorani





İstanbullu Rumların 'Apokria' adını verdikleri ve her yıl, şubat ayından mart başına, üç hafta süren karnaval eğlenceleri, bir zamanlar, Tatavla ve Beyoğlu sokaklarını ayağa kaldırırdı."Dünkü bahar güneşi karnaval eğlencelerine güç verdi. Akarca Yokuşu'ndan ve Kurtuluş Caddesi'nden binlerce insan Tatavla'ya aktı. Pangaltı Katolik Mezarlığı'ndan, Kurtuluş'taki Ayios Dimitrios Kilisesi'ne kadar, yol kalabalıktan geçilmiyordu.


Eğlencenin merkezi her zamanki gibi Ararat Gazinosu civarıydı.Kilisenin önündeki meydan, oynanan kasap havaları ile panayır yerine dönerken; kilisenin duvarına dayanarak hatıra fotoğrafı çektirecek müşteri bekleyen seyyar fotoğrafçılar da iyi iş yaptılar."

Her yıl 'Büyük Perhiz'den önce düzenlenen Tatavla Karnavalı, 8 Mart 1938 tarihli 'Apoveymatini' gazetesinin sayfalarında böyle yer alır...






İstanbullu Rumların çok sevdiği karnaval eğlencelerinin sahnesi, genellikle Galata ve Pera semtleridir. Buna rağmen, İkinci Dünya Savaşı yıllarına dek, İstanbul'da 'karnaval' denilince akla ilk gelen yer,Tatavla (bugünkü Kurtuluş) olmuştur. Yani Tatavla semtinin asıl şöhreti, geleneksel karnaval eğlencelerinden gelir.

İstanbullu Rumların 'Apokria' adını verdikleri ve üç hafta süren karnaval eğlenceleri, değişken takvime göre, Şubat sonu veya Mart başında çeşitli eğlencelerle kutlanır; bu eğlenceler, mutlaka pazartesi gününe rastlayan 'Kathara Deftera' günü doruğuna ulaşır ve son bulur.





İstanbulluların 'Baklahorani' günü de dedikleri, bu günden sonra, kentin Rum halkı evlerine kapanır, zamanı perhiz ve ibadetle geçirerek Büyük Paskalya Yortusu'nun gelmesini bekler.

Karnaval mevsimi girdi mi Beyoğlu çalkalanıp durur, maskaralar ortalıkta dolaşır, geceleri Cadde-i Kebir'den sokaklara taşarlardı" diye dillendiren Aius, "Apukurya, doğrusu 'Apokriya..." diyerek başlattığı yazısını şöyle sürdürür:

"Karnaval, Romalılar devrinden kalma imiş; Hıristiyanlığın zuhurundan sonra Noel bayramı ile beraber yapılırmış; bilhassa İtalya'da alıp yürümüş. Venedik'inkiler adlı şanlıdır. Fransa'da XV. Louis'nin tahta çıktı ğı 1715 senesinde, Paris Operası'nda maskeli ve gayet şaşaalı balolar verilmeye başlanmış. Bugün de Nice'inkiler mevcut ve meşhur..."

Alus daha sonra lafı İstanbul'a getirip, Rumların 'Apukurya' zamanı neler yaptıklarına anlatır: "Rumların Apukuryası üç hafta sürüyor. Birinci haftasında 'Tirini' yani peynirliyi, ikinci haftasında 'Keatini' yani etliyi geçtikten sonra 'İstiridye' panayırı olunca perhize giriyorlar; kırk gün sonra da büyük Paskalya..."

Bonmarşe'nin vitrinleri "Karnavalın yaklaşması en evvel mahut 'Bonmarşe'den" belli olur Alus'a göre...







Bugünün büyük alışveriş merkezlerinin eski versiyonu diyebileceğimiz 'bonmarşe'lerin vitrinleri ve duvarları, 'Apukurya' zamanından günler önce, boydan boya 'maskareta'larla, yani maskelerle kaplanır:"Bizlerin 'yüzlük' veya 'maskareta', Rumların 'muçuna' dedikleri bu kağıttan nesnelerin çeşit çeşidi, renk rengi, boy boyu; inek, keçi, kuş yüzlüleri; pamuk ipliğinden, ince telden örmeleri ve başka da teferruat: İğreti saçlar, bıyıklar, sakallar, mukavva külahar, şapkalar, borular..." 'Apukurya' zamanı, başka semtlerde de, maskara kıyafetlerine özenenler, Alus'un deyimiyle 'maskaromenos olmaya yeltenenler' bulunsa da, bu işin asıl erbabı, 'Beyoğlu Yakalılar'dır. 'Beyoğlu Yakası'nın berber kalfaları, meyhane miçoları, 'modistra' çırağı kızlar ve çocuklar, karnaval günleri ekseriyetle gündüzün görünürler. 'Daniskalar' ise, gece meydana çıkar; 'bilhassa saat epey ilerledikten' sonra...

'Daniskalar', yani o zamanın 'kötü şöhretli sokaklarının, hafif meşrep dilberleri', 'Kathara Deftera' günü Tatavla'ya gelirken, diğer kadınlardan kendilerini ayırmak için özel kıyafetler giymek zorundadırlar.

Üzerlerinde genellikle kadife tayyör, kısa kadife pantolon, aynı kumaştan yapılmış sim ve sırma işli denizci şapkaları ve siyah ipek çorap bulunur. Yüzlerini, mutlaka kadife ve ipekten yapılmış bir maske süsler...









Laternacının peşinde... Büyük Perhiz'den önceki Baklahorani günü gelince, İstanbul'un her köşesinden gelen Rumlar, şarkılar, türküler söyleyerek Tatavla'da toplanır. Genç kız grupları şarkılar söylerken, Tatavla'nın delikanlıları, o zamanların çok sevilen müzik aleti laterna eşliğinde, 'sirto' ve 'kasapiko' gibi, İstanbul Rumlarına has dans ve oyunlar sergiler. Laternalardan, o zamanların moda şarkılarının neşeli nameleri işitilir:

'Karoçeri Trava, na pame sta Tatavla / Posa Talira yirevis, ya na pas ke na mas feris!'

Çek arabacı Tatavla'ya gidelim / Bizi oraya götürüp getirmek için kaç beşlik istersin!

Sermet Muhtar da, 'Apukurya' zamanının laternacılarına ve diğer çalgıcılarına değinir yazısında...






"Sökün eden bir kafilenin en önünde güldür güldür laterina; arkasında sipsivri bir külah giymiş, yüzünü una, yanaklarını galibederdaya, kaşlarını, bıyıklarını karaya bulamış; ceketini ters giymiş, ceplerinin içi dışarıda bir palyaço, türlü şaklabanlıklarda... Peşinde erkekli, kadınlı, soytarı kılıklılar..." "Saymakla tükenmeyen bu kafileler caddeleri, sokakları dört dönsünler, kar yağa dursun, çivi kesiversin, kimin umurunda. Hepsi kafayı çekmiş, vapur gibi olmuş...

Bu soğukta içki tutar mı, uçtu gitti. Bereket ki boyuna maya tazelenmede..." Odeon'da maskeli balo Beyoğlu sokaklarının altını üstüne getiren; laternalarla, mandolinlerle ve 'kitaralarla' ortalığı inleten kalabalıklar, gece iyice ilerledikten ve 'kurtlar döküldükten' sonra soluğu, Odeon'daki maskeli baloda alır.


Alus, bu baloları sınıflandırırken,"O zamanlar en lüks balolar Pera Palas'ta, kibarcaları Tepebaşı kışlık tiyatrosunda, harcı alem ve civcivlisi de Odeon'da olurdu" diyor.





İtalyan mimar G. B. Barorini tarafından 1875'te inşa edilen, ilk adı 'Varyete Tiyatrosu' olan ve zaman içinde Eldora, Verdi, Odeon adlarını alan bu yapı, daha sonra Eclair (Ekler) adıyla sinemaya dönüştürülmüş; en son da 'Lüks Sineması' adıyla faaliyet göstermişti.

Tatavla'daki 'Ayo Tanas' ve 'Ayo Lefteri' kiliselerinin önündeki sahada kutlanacak olan 'İstiridye Panayırı'ndan bir gece önce, Odeon'da, 'iğne at, yere düşmez' diyor Sermet Muhtar... Ve bu 'civcivli' mekanı bize şöyle anlatıyor: "Parterin koltuklan, sırtları yok; sahnenin perdesi kalkık; masalar, sandalyeler dizili; orkestra yerinde; localar yükünü almış... Kara kışta sıcaktan börten börtene, havasızlıktan bunalan bunalana; toz dumandan göz gözü görmüyor. Tefarik lavantası, Kaloderma pudrası, ispirtolu nefes, sası sası ter, ekşi ekşi ayak kokuları birbirine karışıyor... Polka, mazurka, vals, kadri!, hora gırla;

localardan serpantinler, konfetiler boca... Patırtı, gürültü, çığlık; kenarlarda, koridorlarda kovalamacalar..." Bu kadar coşkulu eğlencelerin sonunda, 'çingar da eksik değil' tabii... "Müşteriler kör kütük ya" diyor Alus, "Yoktan yere bir maraza çıkıverir, sürahiler, karafakiler, bira bardaktan havalanıp şangır şungur lambaları, camları aşağı alırlar... Akabinde de, haydi Galatasaray Karakolu'na!.."





Balo, sokaklara taşıyor Balo faslı bittikten sonra, dönüş yolundaki kalabalık, yine önde laternalar, zurna ve çifte naralarla, Tarlabaşı'na, Tiyatro Sokağı'na ve Balıkpazarı'na uğruyor. Burada da, meyhane garsonlarının sundukları rakıları içen neşeli topluluk, sabaha karşı evlerine dağılıyor... Ertesi gün, Tatavla'da 'İstiridye Panayırı' var... Alus'a göre, burada da "akşama kadar içki, çalgı, ahenk, oyun, keyif, cümbüş" var...

Savaş yılları gelince... Tatavla'nın 'Apokria'sı, Birinci Dünya Savaşı'na kadar bütün hızıyla sürer; savaş yıllarındaki duraklamasından sonra, Mütareke ve İşgal dönemlerinde, (1918-1923) iyice 'çılgın' bir tempoya bürünür. Cumhuriyet'ten sonra İstanbul Rumlarının bu sokak eğlenceleri pek hoş karşılanmasa da yine anlayışlı bir tutum içinde, İkinci Dünya Savaşı yıllarına dek sürer.





Karnaval eğlencelerinin kökenleri Antik Yunan’daki Dionisos ve Poseidon şenliklerine kadar
dayanmaktadır. Ortaçağda İtalya’da ve özellikle Venedik’te rağbet gören bu gelenek, Venedik’le çok sıkı ilişkiler içinde bulunan İyon Denizi’nden Yunan adalarına sıçramıştır. Bu adaların, İstanbul, İzmir, bağlantısı ile de karnaval adeti buralara kadar yayılmıştır.

İstanbul Rumları arasında yaygın olan karnaval eğlencelerine Galata ve Pera’da rastlanmakla beraber, İstanbul’da karnaval denilince akla gelen ilk yer daima Tatavla (Kurtuluş) olmuştur.







İstanbullu Rumların ‘Apokria’ adını verdikleri ve günlerce süren karnaval eğlenceleri, değişken takvime göre Şubat sonu veya Mart başında, mutlaka Pazartesi gününe rastlayan ‘Kathara Deftera’ günü doruğa ulaşır ve son bulur.Günümüzde, İstanbul’da bir avuç kalan Rum cemaati, bu eski geleneği bir iki tavernada toplanıp eğlenerek sürdürmeye çalışmaktadır.

Ayrıca Yunanistan’ın, özellikle Patras ve İskeçe/Ksanthi şehirleri, Aporia (karnaval) eğlence alayları ile oldukça büyük ün yapmıştır.







En temel kıyafet öğesi maskelerdir. Kadınlar başta olmak üzere çoğunluk maske takar. Erkekler hangi konuya göre kıyafet giyiyorsa onun gerektirdiği sakal, bıyık ve benzeri eklemeleri de yapar. Bazı erkekler suratlarını tamamen una bular, bazıları ise tamamen kömür karasına boyar.

Rum gençlerinin bir kısmı Fustenella isimli geleneksel Rum kıyafeti giyer. Kadınlar kısa kollu, göğüs dekolteli, al, mavi ve yeşil fistanlar giyer. Bazı kadınlar ise tayyör, kısa kadife pantolon (şort), aynı kumaştan yapılmış sim veya sırma işlemeli denizci şapkaları takıp, siyah ipek çorap giyer. Yüzlerinde ise mutlaka kadife veya ipekten bir maske bulunur.

Her mahalle seçilen konuya göre kıyafetler hazırlar. Yürüyüş geçidine mahallelerden katılacak maskaralar her yıl yeni bir konu seçerek buna göre hazırladıkları kıyafetleri giyerler.

Bir mahalle Rum eşkiyası gibi giyinir, orijinal fustenella (evzon eteği) giyer, yatağan kuşanır. Önde klarnet ve lavta giderken çsamiko ve kleftiko gibi kırsal halk dansları oynanır.

Bir başka mahalle Anadolulu hamallar gibi şalvar, potur ve sarıkla gezinir. Arka arkaya sıralanmış giden on kişi, karşılıklı olarak omuzlarında uzun, kalın bir sırık ve ona kalın zincirlerle asılmış tek bir yumurta taşır. Yükleri o kadar ağırdır ki on adım taşınır, terleyip mola verilir, mola sırasında davul zurna eşliğinde Anadolu şarkılarıyla halk oyunları oynanır. Bunlar heyamolacıları (hamalları) temsil eder.
Doktor gibi giyinmiş kimileri yolun ortasında hamile kadınları doğurtur….

Sokaklarda tabut içinde ‘ölü’ taşıyanlar, papazlar, dullar ve akrabalardan oluşan cenaze alayları gezinip ağıt yakar…

Palyaço kıyafetinde veya pahalı kadife üniformalı İspanyol Şövalyesi kıyafetinde at sırtında gezinen kadınlar…

Kılıçlı savaşçılar, kardinaller, Venedik Karnavalı’ndan örnek alınmış tipler….

Eski bir yazıdaki tarife göre, “şakakları zülüflü, beli kuşaklı, bol paçalı Tatavla, Yenişehir, Papazköprüsü palikaryaları; papuç kaşlı, gaga burunlu, pos bıyıklı Feridiye, Elmadağı, Pangaltı ahbarları; vapur dumanı fesli, göğsü çapraz camadanlı, yumurta ökçe şıbıdıklı tulumba reisleri; fıyakalı omuzdaşlar; saltalı, poturlu esnaf; frak gömlekli, kravatlı kalem efendileri; kürklü yakalı, altın saat köstekli mirasyedi beyler; sırma kordonlu, çifter çifter madalyalı biçkin hünkar yaverleri.” katılımcıların genel profilidir.

Katılımcılar arasında eğlenceyi seven Müslümanlar da vardır. Onların da bazıları kıyafet değiştirip maskaralar arasındaki yerini alır. Diğerleri seyirci veya pasif katılımcıdır.

Kıyafetlilere “Maskara Alayları” denilir. “Apurkaya Maskarası” deyimi ise İstanbul günlük yaşamında sıkça kullanılan bir deyimdir ve Tatavla Karnavalı’ndan doğmuştur.







Karnaval Güzergahları ve Merkezleri

Aslında Samatya, Makriköy, (Bakırköy) Fener, Balat’tan Tatavla’ya yayılan eğlencede, Galata ve Unkapanı Köprüleri; maskaralar, mandolinler, gitar ve şarkılar eşliğinde geçilerek Pera’ya gelinir.

Pera’dan Yenişehir, Akarca güzergahı ile Tatavla’ya (Aya Dimitri Kilise Meydanı’na) çıkılır.

Bir başka koldan ise, Pangaltı Katolik Mezarlığı’ndan Aya Dimitri Kilise Meydanı’na varılır.

Ana Merkez: Aya Dimitri Kilisesi Meydanı (Şimdiki son durak) ve Aya Atanaş Kilisesi’ne doğru bağlık, bahçelik alanlar ve bostanlar… Günümüzde bu yeşil alanlar tamamen yokolmuştur.

İkinci Merkez: Pangaltı’dan Tatavla’ya doğru Tramvay Caddesinin (Şimdiki ana cadde) Tepeüstü ve Sinemköy arasındaki arka tarafları, Aya Atanasios Kilisesi’ne kadar… (Yine bu bölgede eskiden bulunan bostanlar ve geniş yeşil alanlar yokolmuştur)

Ayrıca; Ararat Gazinosu (Şimdiki Kuvayi Milliye ilköğretim Okulu) ile aynı bölgede ana caddede bulunan Limonia Gazinosu ve civarı ile Sinemköy Mezarlığı civarı.

Fotoğraflar: Ali Öz.

[MEDIA]http://st4.divshare.com/launch.php?f=16931565&s=612[/MEDIA]


  Alıntı ile Cevapla
17 Üyemiz Sevda'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 03.03.2012, 12:01   #2
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul - Baklahorani - Apokria

Müzikli de konuyu okumak bir başka, konuyu çok güzel açmışsın Sayler, ellerine sağlık, teşekkürler..

Rio Karnavalı gibi ya, ne kadar güzel.. Rum olasım geldi..
__________________



Tüm katılımcı arkadaşların okumasını rica ediyorum... Lütfen Tıklayınız..
* * *
  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 03.03.2012, 12:20   #3
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul - Baklahorani - Apokria

Çok yüzeysel olarak bildiğim bir konuydu ama şimdi Sayler sayesinde uzman seviyesine yaklaştım.

Öncelikle sana çok teşekkürler Sayler...

Yüzlerce yıl Tarih, kültür ve medeniyete sahiplik yapmış bi şehire sahibiz ama hiç bir değerine sahip çıkamamak ne kadar düşündürücü aslında.

Şehirleri şehir yapan oradaki yaşanmışlıklar, tarihi ve kültürü olmalı ve ilk sahip çıkılması gereken değerler olarakta benimsenmeli.

Aptalca bir milliyetçilik veya inanç takıntısıyla bunları yok etmememiz gerekmekte aslında. Yaşadığımız yerin geçmişine sahip çıkmak, yaşadığımız bu günlerin ileride sahiplenilmesinin yolunu da çok kolay açar bence.

Geçmişi silerek kendi gününü inşa edenlerin, gelecekte esamelerinin okunmaması normal olmalı...


Sayler, valla bu şenlikleri yaşama şansım olmasa da, sayende bir nebzede olsa bu güzel müzik eşliğinde sanki o neşeli kalabalığı yol kenarından bir süre izledim.

Tekrar teşekkürler...

__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 03.03.2012, 16:33   #4
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul - Baklahorani - Apokria

İş yerinde konuyu okurken bizimde bir karnavalımız varmış neden bundan haberim yok diye kendimi esefle kınadım.

Bizim diyorum çünkü topraklarımızda yaşamış medeniyetler, kültürler ve değerler...

Bunu inkar etmek yerine sahip çıkarak devamlılığını arz ettirip övünmememiz gerekirken bir takım oyunlar ile yok etme yolunu tercih edip, diğer ülkelerin geçmişten günümüze gelen karnavallarını gidip görmek için can atılıyor ne hikmetse !!


Müzikte öyle güzel ki insana o şenliklerin içinde bir maskeyle verilen rolunu sergiliyor gibi hissettiriyor.


Ellerine sağlık, teşekkürler Sayler.






__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 03.03.2012, 17:09   #5
Çevrimdışı
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul - Baklahorani - Apokria

Geçmişte böyle ''Apokria'' adlı bir karnavalın olduğunu bilmiyordum.

Müzik aşina, resimlere de çok güzel uyum sağlamış.

Ellerine sağlık Sayler teşekkürler.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 05.03.2012, 15:12   #6
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul - Baklahorani - Apokria

Bu Karnevali ilk defa duyuyorum. Istanbullu arkadaslarimizin da simdiye kadar bu konuya deginmemesini kinim kinim kiniyorum

Farkli kültürler, farkli adetler... Birbirimizden ögrenecek ne cok seyimiz var aslinda.

Bilgilendirme icin tesekkürler Sayler, emegine saglik.
  Alıntı ile Cevapla
10 Üyemiz LaLe'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 05.03.2012, 16:18   #7
Çevrimdışı
DarkAngeL
...:: HüsoMeL::...

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul - Baklahorani - Apokria

Rumlar büyk perhiz öncesi bir güzel eğleniyorlarmış.

Bayramı önceden kutluyorlarmış yani

Teşekkürler Sayler çok güzel konu
__________________
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz DarkAngeL'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 05.03.2012, 17:07   #8
Çevrimdışı
Heliosaga
Cehennem Yolcusu

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul - Baklahorani - Apokria

Artık bu tür eğlenceler kaldımı bilmiyorum hatta şu ortamda bile böyle kültür şenlikleri yapmazlar.. yaptırmazlar..

Goya demokrasiye bulanmış bir ülkeyiz.. ama sorsalar kuzum kendi içindeki kültür çeşitliliğinden haberin varmı? yok...

(Biliyorum konu dışı bir mesaj oldu ama gönül isterki böyle gelenekler şimdiki zamanımızdada sürebilse..rahatça...)
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Heliosaga'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 05.03.2012, 17:24   #9
Çevrimdışı
Duayen
Huysuz ve Tatlı Kadın

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul - Baklahorani - Apokria

Çok güzel bir konu hazırlamışsınız..İstanbulda doğup büyümeme rağmen bu karnavaldan benimde haberim yoktu..
Sayenizde öğrendik teşekkürler..
Müzik o kadar güzelki sayfadan ayrılamadım
  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz Duayen'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.03.2012, 09:48   #10
Çevrimdışı
Mathematician
Kroniköğrencideğilartık:D
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul - Baklahorani - Apokria

Farklı kültürlerin gelenek göreneklerini okumak hep çok zevkli gelmiştir. Keyifle okudum.

Müzikle birlikte çok güzel bir konu oluşturmuşsun Sayler. Emeğine sağlık.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz Mathematician'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
adet, apokria, baklahorani, bizden, bizimle, dans, dönem, ermeni, eski, gösteri, inanç, inanış, istanbul, komşu, kurtuluş, kutsal, kültür, saygı, tatavla, türk, vatandaş, yahudi, yeni, Şarkı, Şişli


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:15.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.