Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
Millete Havale Etmek
Millete Havale Etmek
Hep bildiğimiz, zaman zaman yazdığımız ve yorumladığımız, demokratik parlamenter sistem içinde, hukuk üstünlüğü kavramının tam olarak içselleştirildiği, Türk milleti adına karar veren hâkimlerin elinde ve zihniyetinde işleyen hukuk üstünlüğü ve gerçek manada adalet, yerini bulduğunda, siyaseten kusurları ile, işledikleri suçlar nedeniyle Türk milletine zarar veren siyasi hacı yatmazları cezalandırmak üzere sadece dört yıl sandık beklemeye gerek varmıdır?
Millete havale etmek sadece oy vermeyerek ve bir daha seçilmesini engellemekle sandığa gömmek ifadesi ile verilen ceza gerçek manada ceza oluyor mu? Seçilmişliğin verdiği dokunulmazlık hali ile işlemiş olduğu suçlar yanına kar kalacak Türk milletine verilen zararların hesabı hukuk üstünlüğünün geçerli olduğu ortamda sorulmayacak mıdır?
Acizlik içinde olanlar, suç işlediğine kani oldukları bireyleri ve siyasi etiketi ve dokunulmazlığı olanları sadece millete havale etmekle mi kalacaklar? Siyasi kadrolar içinden hükümet edenlerin kabine üyeleri bazen kendileri suç işlemekle kalmıyor, kendileri tarafından atanan bürokrat ve teknokratlar hakkında açılmış olan soruşturmaların sürmesine izin vermeyerek katmerli suç işlemiş oluyorlar.
Kimseyi millete havale etmeden hukuk üstünlüğü çalıştırılarak hesap zamanında ve gününde görülmelidir. Hele hele AKP Başbakanı Erdoğan'ın milletine ki, ona oydaş olmuş, basireti bağlanmış, toplumsal yanılgının en çok hâkim olduğu zümre ve ülke gerçekleri bilincinden yoksun olanlara hiç havale edilmemelidirler. Erdoğan ve şürekâsı tarafından başlarına getirilen ve getirilecek bela ve nüsubetlerin farkında olmayanlara Erdoğan ve şürekâsı hiç havale edilmemelidir. Etseniz de şu aşama da kan uykusunda olduklarından bir şey anlayamazsınız.
Türkiye Cumhuriyeti gündemini son 11 yıldır en çok meşgul eden, Akp hükümetinin sıkıştığında ve gündem değiştirme gereği duyduğunda başvurduğu ayak oyunlarından birisi Cumhuriyetin değişmez değiştirilemez ilkelerinden bir olan “LAİK”lik, bir diğeri ise türban adını verdikleri başörtüsüdür. Başörtüsü konusu Akp hükümeti öncesinde Türk hukuk sistemi içinde değerlendirilmiş, kamusal alan dedikleri alanda başörtüsü ile görev sunulamayacağı yüksek mahkeme kararları ve AİHM kararları ile hükme bağlanmış iken, hukuk tanımazlığı, işine gelmedişğinde mahkeme ve kararlarını tanımamazlık Akp hükümeti ve başbakanlarının şiar’ları haline geldiğinden bu gün türbandan vazgeçtik, kanunla kaldırılmış tekke ve zaviyeler Türkiye büyük şehirleri merdiven altlarında hortlamış, ülkenin birçok şehrinde kılk kıyafet ve devrim kanunlarına aykırı olarak, kapkara çarşaflar içinde sokaklarda Suud malı Arabistan görüntüsünü andıran manzaralar ile karşı karşı kalınmıştır. Sebebi Akp hükümeti mantığı ve kanun tanımazlığıdır.
2 gün öncesine bir Türkçe öğretmeni türbanlı hanıma tepki gösteren bir veli, benim çocuğuma Cumhuriyet okullarında türbanlı bir hanım ders veremez diyerek, kendine ve bana göre de haklı bir direniş göstermiş, hanım Öğretmen hakkında soruşturma başlatıldığı, yazılıp çizilse de altından bir şey çıkmayacağı bellidir.
Siz kimseyi şimdilik millete, Erdoğan’ın milletine havale etmeyin. AKP’lileşmiş yargının yanında azda olsa bağımsız yargı kalmıştır onlara gidin olmazsa AB nin kefere yargıçlarına gidiniz!
İmkân dâhilinde olsaydı, yargı badem bıyıklılıların elinde tecelli etmeye bırakılmasaydı, kendi yargı sistemimiz yandaşlaştırılmamış olsaydı, hukuk sistemi ve hukuk üstünlüğü seçilmiş olduğunu iddia eden 11’ yıldır devirmedik çam bırakmayan ve daima yanlış yaptıkları galebe çalmış olanlar, yargı sistemini de güdümlerine aldıklarından, şimdi kefere yargıçlarına gidin öğüdünü yapıyoruz.
Üniversitelere yerleşmeye hak kazanan adaylar kayıtlarını yaptırırken adaylardan istenen fotoğrafların, "son altı ay içinde önden, başı açık; adayı kolaylıkla tanıtabilecek şekilde çekilmiş olması" koşulunu kılavuzdan çıkarmış. Eski kılavuzdaki, "Son altı ay içinde önden, başı açık; adayı kolaylıkla tanıtabilecek şekilde çekilmiş 12 adet 4,5 cm X 6 cm boyutunda fotoğraf" ifadesi, yeni kılavuzda; "12 adet 4,5 X 6 cm boyutunda fotoğraf" olarak yer almıştır. Bu yönerge ile bazı aklı evveller artık Türban resmen serbest diyorlar. Acaba öylemi?
Hukuk devletinden ileri demokrasiden bahsedenlere duyurulur. Bir iş güzarın nasıl hukuku çiğnediği açıkça görülüyor. Burası hukuk devleti diyenler her şeyden önce bu konu ile ilgili verilmiş Anayasa, diğer yüksek mahkemeler ve AB insan hakları mahkemelerinin verdiği kararlara bakmak ve hem iç hukuk kurallarının, hemde angaje olunan AB hukuk normlarının nasıl çiğnendiğini görmek lazım. Bunları çiğner yok varsayarsınız, işinize gelmez mahkeme kararlarını uygulamaz görmezden gelirseniz, işinize gelmez aleyhinize olacak karar ittihaz eden hâkimleri oradan oraya sürer tenzili rütbe edersiniz sonrada burası hukuk devleti dersiniz.
Bir kişi veya kurumun hukuku hiçe sayması ile Türban'ı resmen serbest sayamazsınız.
AKP zihniyeti ve onun kaptanı İmam Recep Tayyip Erdoğan işine geldiğinde hukuk diyor, işine gelmediğinde kendine oydaş olanları milleti sayıyor ve o milletin verdiği oyla orada oturduğunu, Yargı ve diğer atanmışların ve atanmışların, kurumların kendilerine ayak bağı olamayacağını söylüyor ve bu düşünceleri ile yargı, bu gün çoğunluk olarak badem bıyıklı AKP' ye militan bağlılığı ile bağlı insanların elinde tecelli etmektedir.
Türkiye resmen hukuk devletidir. AKP ve zihniyeti var olduğu için, idarecileri olduğu için hukuk üstünlüğü idari ilkesi yara almıştır. Hukuk ve hukuk camiası içinde çalışan bağımsız ve yüce Türk milleti adına hüküm veren yargıçlar yara almıştır.
Bunların olması hukuk ilkesi ve hukuk devleti olmaya engel değildir. İdari sistemin önemli bir öğesi olan hukuk devleti ve hukuk üstünlüğü AKP tarumar ve bertaraf edildikten sonra aynen kaldığı yerden devam edecektir.
20/Eylül /2013
Mustafa AKTEN
|