Severken Yaşatmak

[@Mustafa Akten]

Severken Yaşatmak

Biz tüm canlılar olarak bizlere emanet edilmiş yaşam alanları içinde, yaşamın tüm gereklerini yerine getirerek yaşar, ekolojik ve biyolojik olarak insan eliyle tahrip edilmemiş doğal çevrede insanlarda dahil olmak üzere beslenir, doğal popülasyon ile ürer özgürlüğümüze tasma takılmadan, altın kafeslere konmadan yaşamayı yeğler fizyolojik ve anatomik yapımız ne ise bu yapı ile ömür denilen süreyi tamamlar ve yaşama veda ederiz.

Canlılar olarak tefrik edilmemiz gerekirse; insanlar, hayvanlar ve nebatat olarak ayrılırız. İnsanlar ve hayvanlar hareket edebilir, var olan beyinlerinin belli bölümlerini kullanabilir, insanlar gelişmiş beyinleri ile, hayvanlar içgüdüleri ağırlıklı olmak kaydıyla, çoğunun tat, çok gelişmiş ve insanda olmayan veya daha fazlası olan koku alma ile hayatlarını özgürce idame ettirdikleri bilinen gerçeklerdir. Nebatat denilen her tür bitkinin özellikle ağaçlardan meydana gelen ormanların eko sistem içindeki önemini herhalde uzun uzun yazmama gerek yoktur.

İyi bir çam ağacının 80 yılda yetiştiğini, normal erezyon ile ekilebilir dikilebilir 5 cm kalınlığındaki ziraata elverişli toprağın oluşmasının bin yılda oluştuğunu buradan önemle ifade etmek isterim. Böyle bir döngü içinde yaşam sürmek varken, dünyanın akciğerleri sayılan ormanları, taban sularının dengeli şekilde yer altında tutulmasında en büyük amil olan ormanları, insan kendi eliyle yok ederse, tüm bitki ve bostan, insanlara gıda ve protein kaynağı olan bazı hayvanların, bazı hayvani mamullerin DNA’ları ile, hayvanların ve nebatatın GDO’ ları ile oynayarak doğal çevreye en büyük zararı veren insan değilmidir? Diğer insanların yaşamlarını zehirleyen, ceplerine servet aksın, yaşarken kendileri zevk’ü sefa sürsün gerisi ne olursa olsun diyenler ekolojik ve biyolojik çevreye zarar veren yine insanlar değilmidir?

İnsan yaratılış fıtratı ile hür yaşayan, özgürlüğüne gem vurulmaya çalışıldığında, özgürlük adına dünyada yapmadık şey bırakmayan, kendi özgürlüğüne çok düşkün iken, diğer canlıları güya seviyormuş, güya koruyormuş gözüküp kedi ve köpeklere yaptıkları gibi tasma takan, kuşları altın kafeslere sevgi adına hapseden, özgürlüklerini elinden alan insanlar değilmidir? Hayvan severler bırakın tüm canlılar ve hayvanlar kendi doğal ortamlarında yaşasın, boynuna tasma takarak sokakta hava almaya çıkarılan hayvan özgürmüdür? Altın kafeslerde sesi dinlenen kanarya kuşu özgürmüdür?

Eyyyy çevre dostu olduğunu iddia edenler, eyyyy hayvan dostu olduğunu iddia edenler severken yaşatmak istiyorsanız, tüm canlıların doğal ortamlarında yaşamasına olanak sağlayınız, kedi ve köpekler sınırlı Özgürlük içinde evlerde yaşatacak hayvanlar değildir, kuşların yeri altın kafesler değildir. Bırakın doğal ortamlarında özgürce yaşasınlar. Sevin ama yaşatın severken özgürlüklerini ellerinden almayınız! Sizin özgürlüğünüz kısıtlandığında ne hissediyorsanız hayvanlar içinde aynını düşünüz lütfen.

20.04.2014
Mustafa AKTEN