Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
Hayat Akarken
Hayat Akarken
Doğdunuz henüz benliğiniz yerinde değil, sıkıntı ve isteklerinizi içgüdülerinizin verdiği ağlamak ile dillendirir, ağlamayan çocuğa meme yok dedirircesine ağlarsınız.. Sevgi ve şevkatin doruk noktasında olanlar istem ve dileklerinizi anlar ve yerine getirir. Kemik gelişimi ve karakter gelişiminin henüz tam oluşmadığı zamanlarda, bebeklikten sonraki ileri yaşlarda, sıkıntı ve isteklerinizi artık konuşarak belirtir, bazen ve belli hallerde istekleri konuşma yanında ağlamakla pekiştirir sonuca varmaya çalışırsınız. Bu hal ve hareketler ergenlik çağı dediğimiz, insan yaşamında bir dönüm noktası olan yaşa kadar devam eder.
Ergenlik çağı ile birlikte arzu ve isteklerin çeşitleri artar, bazen en hayati, en elzem istek ve talepleriniz, aileniz, çalışıyorsanız işvereniniz, vatandaş iseniz idarecileriniz tarafından görülmez yerine getirilmez, duygulanır, hüzünlenir ve hatta öfkelenirsiniz.. Çünkü haklı talep ve istekleriniz kabul görmemiştir. Hayat akarken, mensubu olduğunuz toplum içinden, idarecisinden sade vatandaşa kadar doyma bilmeyen, oburlukta ün salmış ruhen haris olan insanlar görür yadırgarsınız ama elden bir şey gelmeyebilir.
Ruhunda ve bedeninde egoist duygular tavan yapmış ülke idarecileri, işverenler, sanayiciler, tüccarlar bankacılar görürsünüz biteviye en çoğu benim olsun, en güzeli benim olsun, en iyisi benim olsun tarzında ve bitmeyen enler ile erkeklerde andropoz, kadınlarda menopoz çağına kadar gelir dayanırsınız. Bu çağa gelenler sanırlar ki, hayatın sonu gelmiş asla hayır! Sadece bedende fizyolojik ve biyolojik değişimler olmuştur, ama hayat akmaya devam etmektedir. Bu çağdan sonra arzu ve isteklerde azalmalar olur, hayat akarken biraz daha tevekkül içinde olunur, kendiniz için talep ve istedikleriniz de azalmalar olur, istek ve arzularınızı artık çocuklar ve çocukların çocuğu için talep etmeye başlarsınız.
Hayat akarken bazen yorulmuş, bazen hazan yaprakları gibi hayatın sürüklemesine tabi olmuş savrulmuş, bazen incinmiş kırılmış, bazen ezilmiş, bazen hayat ve geleceğiniz için yaptığınız planlar yerli yerine oturmamış öngörüleriniz hedefi bulmamıştır. Önce devletim, sonra milletim, sonra ekmeğimi kazandığım iş yerim, sonra ailem çocuklarım, anam babam demişsiniz ama evdeki hesap çoğu zaman çarşıya uymamıştır. Şahsınız hedef alınarak beklemediklerinizden gördüğünüz davranışlar ve biçimleri sizleri ileri küskünlüğe varan bir yargı ile, hayat akışından koparmaya kadar götürmüştür. Hayat akarken, bazen çok sevdikleriniz, sevgili saydıklarınız, onsuz yaşayamam dedikleriniz sizi bırakarak bazen başka ufuklara yelken açmışsa, bazen ömrü vefa etmeyerek ahret hayatına kavuşmuşsa, bitkinlik ve bedbinlik bünyenize sadir olmuşsa, çok zor, hayat devam ediyor ama deyip yeni sayfa ya açarsınız, ya büyük küskünlük ile başa gelenleri kabullenir çeker inzivaya koyulursunuz.
Hayat akarken tüm kötülere, kötülüklere, birey olarak size, mensubu olduğunuz topluluklara zarar verenler, içinde yaşadığınız ekolojik ve biyolojik çevreyi fütursuzca tahrip edip katledenler, sevgi ve saygı sözcüğünden icazet almayanlar, hep bana Rab bana diyenler, paylaşım ve bölüşüm sözcüklerinden nasip almayanlar, hırsızlar, vurguncular, talancılar, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmek ideal ve ülküsünden ve andından nasip almayanlar, inanın hayatın her evresinde bizim göremeyeceğimiz her çağda 2025 de, 2035 de, 2045 de, 2075 de hep olacak, hep olacaktır.
Olacaktır deyip altını çizmediğim tarihler de olacakları asgariye indirmek benim sizin onların elinde. Gençlik ve çocuklar eğer bu ülkenin geleceği ise, devlet ve millet olarak istikbalimiz ise, geleceğin alt yapısını oluşturmak, sağlam temeller üzerine oturtmak bu gün bizlerin ellerindedir. Kim ister? Koyun sürüsü yerine konulup güdülmeyi.. Kim ister? Büyükbaş hayvan çobanlarının elindeki “meses” ile dürtülüp ohaaa komutu ile idare edilmeyi. İnsan, insanlığını bilecek, insan gibi yaşayacak, hayat akarken geleceğe de her hali ile güzel insanlar bırakacak. Kim ister? lanetle anılmayı.. Hayat akarken herkes ister rahmetle anılmayı….
Hayat akıyor.. O zaman rahmetle anılmak için ne duruyoruz? Hayat su gibi akıyor zamanı durdurmak mümkün değil menfileri müspete çevirmenin tam zamanı değil mi?
05.02.2015 - Mustafa AKTEN
|