Diktatorya

[@Mustafa Akten]

DİKTATORYA



Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş ilkeleri, idari sistemimiz içindeki kurumları ki bunlar; TBMM'si, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Bakanlık, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, ilk basamak Mahkemeleri, Genel Kurmay Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyeti devletinin idari kadroları sayılan Genel Müdürlükler, Daire başkanlıkları, il ve ilçelerde Müdürlükler, Valilik, Kaymakamlık, demokrasinin vazgeçilmezleri siyasi partiler, Sendikalar, Dernekler, çeşitli sivil toplum kuruluşları, odalar, borsalar, Belediyeler, Diyanet İşleri Başkanlığı vb çeşitli kuruluşlar.. Lütfen dikkat buyurunuz! Demokrasi kültürü almış, Cumhuriyet çocuklarının hiç birisi ne Cumhuriyetin ilkelerini nede Cumhuriyetin değer verdiği yukarıda sıralamaya çalıştığımız bu makamların kurumsal kimliğine ne eleştiri getirir, ne bu kurumların meşruiyetini tartışır nede tartışmaya açar. Tartışmaya açılan ve daima tartışılanlar, hak etmediği şekilde gelip bu kurumların başında hukuk tanımadan, kanun tanımadan, kendisine tanınmış yetki ve görevlerin dışına çıkarak kendilerini, aile fertlerini, çocuklarını, yaptıkları ile tartışmaya açanlardır.


Türk milleti yukarıda ifade ettiğimiz kurumsal kimliği olan makamların tümüne saygı duyar ama bazende o makamda oturanları eleştirir, makamlarda oturanları kanunsuzluğundan, hukuk tanımazlığından işbilmezliğinden dolayı basın ve halk eleştirir, hatta o kadar ki kamu vicdanı yargılar ve kendi vicdanında bazı makamlarda oturanları mahkum eder. Suçu sabit olanları oturduğu makama bakılmaksızın kanun gücü alır götürür yargılar ve hatta hak etmişse ve yüce divan yolu ile Silivri zindanlarına gönderir.


Türk milletinin hizmetkarı olmaya talip olanlar, görev yaptıkları süre içinde belki bir dokunulmazlık zırhı ile izole edilebilirler, bu izole ediliş kendilerine, eşlerine, çocuklarına kendileri ile birlikte yolsuzluğa, rüşvete, hırsızlığa, kamu mallarının yağma edilmesine bulaşmış olanları bir şekilde ve geçici olarak koruyabilir. Ama koruyucu izole edici kanunlar bir yere kadardır. Bundan sonra kamu vicdanı devreye girer mahkumiyet kararını verir.


Son zamanlarda dikkat ediliyormu? Amerikan vari, görüntüsüde bir Amerikan melezini andıran bir adam çıkıyor Cumhurbaşkanının sözcülüğünü yaparak açıklamalar yapıyor.. Örneğin 1 gün önce bu sözcü basın toplantısında, Cumhurbaşkanını eleştirmek Gazetecilik değildir, Cumhurbaşkanının eş ve çocuklarını eleştirmek etik değildir diyor. Yukarıda ifade ettik eleştirilen Cumhurbaşkanlığı makamı değildir. Eleştirilen o makamda oturan zattır, çocukları ve eşide yolsuzluklara karışmış, kanunsuz işler yaptığı kamu vicdanında sabit olmuşsa eleştiri alacaktır isnatlar alacaktır. Bu eleştirileri, Gazeteler hakkında soruşturma açtırarak etrafa sağa sola hesabını verecekler, bir selfie olayını haber ve kapak yapan dergi için ********dirler bunun hesabını vereceklerdir diyecek kadar zıvanadan ve izandan çıkmış bir zat ile karşı karşıyadır Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti..

Türkiye'nin idari sorunu, mali, sosyal, siyasi sorunları var. Eğitim, Sağlık, savunma sorunları var. Çeşitli yatırım sorunları, ithalat ve ihracat sorunları var. Kuzeyde, Güneyde, Ortadoğu'da komşular ve uzak komşular ile sorunlarımız var. Anarşi, Terör, mal ve can güvenliği ile sorunlarımız var. Bunların dışında ve en önemlisi bir İMAM TAYYİP ERDOĞAN SORUNU var. Türkiye en başta imam Tayyip sorunun çözüp kangren olmaya yüz tutmuş bir uzvu keserek işe başlamak zorundadır.

Şu isimlerini yazdıklarımın hepsi kendi çapında bir diktatör ve kanun tanımaz insanlardı. Halkları bir şekilde bu insanlarla baş edebilmeyi başarmıştı. Bir çoğu ise kendi eliyle hayatına son vermişti. İşte bazıları; Noriega, Somaza, Peron, Hitler, Mussolini, Stalin, Bokassa, İdi Amin, Mobutu ve halen ve fiilen Kim Jong-Un, Mahinda Rajapaksa.


Türkiye Cumhuriyeti devleti 1950-1960 döneminde demokrasi ile uzaktan yakından ilgisi olmayan Gazetelerin kapatılmasından bir çok köşe yazarlarının ceza evlerine konmasını yaşadı, tıpkı 2002-2015 dönemini andıran günlerin daha beterini yaşadı, işkenceler, karakola girip dayak yemeden işkence görmeden çıkan madalyalıktı. 1955 yılında devletin idarecilerine yakışmayan 6-7 Eylül olayları Menderes dönemi için yüzkarasıdır. Şimdilerde imam Tayyip Menderes vari hareket etmektedir. Kanunsuzluğun dik alasını yapıp idari rejim artık değişmiştir deyip, yasal ve anayasal olmadığı halde devletin tüm kadrolarını kendi emrine bağlayarak fiilen diktatörlüğünü ilan etmiştir.
Onun için diyoruz ki, Türkiye'nin sorunları var amenna ve fakat öncelikle halledilmesi gereken ve Türkiye için büyük sorun olan imam Recep Tayyip olayı halledilmelidir.


17.09.2015
Mustafa AKTEN