Geçmiş ve gelecek

[@Mustafa Akten]

GEÇMİŞ VE GELECEK


İnsanlıktan, güzellikten, dinden, imandan, güzel ahlâklı olmaktan yana salvolar içinde olanlar, bize hep “talkın ve salkımı” hatırlatır! Muhafazakâr ve demokrat oluşlarından dem vuranlar, uygulamaları ve yaptıkları ile sorgulandığında, sormak lazım kendilerine… Etrafınızda gerçek manada yetişmiş, ilmi irfanı bilen kaç insan var? Yağdanlıkları, şaklabanları, her demin adamı olanları, âtiden= gelecekten yana olanları değil, geçmişten ve maziden yana olanları, devlet malı deniz yemeyen domuz misali devletin malına dadanmış olanları saymayın! Yağdanlık danışmanları saymayın, Etrafınızda ilimden irfandan, medeniyetten ve gelecekten yana kaç insan var?



Bir bardak su bile üç yudumda içilirken, kibrinizden, kindarlığınızdan, cehaletinizden, ne oldum ve aferin delisi oluşunuzdan, bir yudumda insan olanları bitirmeye çalışıyorsunuz.. Biter mi?



Her gün baş muhtar sıfatıyla kaçak kara sarayda minbere çıkmış sahte vaiz misali muhtarlara vaaz edenlerin, söylediklerinin tamamı brüt, netini söylese bile, netininde kiymet-i harbiye si yok…

Demokratlıkta yıkım yok, yapım var.. Geleceğe, aydınlığa, iyiliğe güzelliğe yöneliş var.. Muhafazakârlık, Ziya Gökalp’e göre harabilik olarak görülmüş ki, “Harabîsin harabâti değilsin, Gözün mazidedir âti değilsin..” Sözüne; Yahya Kemâl’in kısa dizesinde “Ne harabî ne harabâtiyim kökü mazide olan âtiyim” Denmiş!.. Kökü mazide olsa bile atiden yana olamamış bir güruh! Bir taraftan Osmanlı hayranlığı, bir taraftan Cumhuriyet ve ilkeleri düşmanlığı! Bir tarafta kendilerine oydaş olanları milli irade sayma ki, milli irade sözcüğünün ne anlam ifade ettiğinden yoksunluk, oydaş olmayanları hasmane ve düşmanca tavır ve uygulamalar ile kategorize etme!



Âti ’den beklenen nedir? Aydınlık, gelecek, güzellikler ve Türk insanı için muasır medeniyet seviyesinde BARIŞ VE HUZUR İÇİNDE güzide bir yaşam!


Dinen, fikren, siyaseten, idareten iktidar olanlar, gözü âtide olmayıp mazide takılı kalanlar, barış ve mutluluk içinde bir yaşam sağlayabilirler mi? Standart altı olmasın, gözümüz çok yükseklerde değil, standart üstü olmasa bile dünya standartlarında bir yaşam! Hak etmiyor muyuz?



Mazide takılı kalmış olanlara sormak lazım! Muhafazakârım diyorsun, muhafazakâr olmaktan ne anlıyorsun? Dinen muhafazakar olanların artık demokrat olamadıklarını tüm dünya biliyor.. Hele hele İslami muhafazakârlık ile demokrasi bağdaşmıyor bile, dünyadaki ve ülkemizdeki radikal dincilerin varlığı bunu anlamaya yetiyor…

Neyi muhafaza etmeye çalışıyorsun? Türk milletinin aydınları ile Cumhuriyetin seçkin ilkeleri ile alıp veremediğin nedir? Kadınların % 75 ini dönüştürdün, büyük yerleşim birimlerini genel görüntü olarak tipik Arap şehirlerinden farksız hale getirdin, konuşana yazana, dava üstüne dava açarak, yılgınlık, bitkinlik, konuşmaktan yazmaktan, eleştirmekten aciz hale getirdin, şimdi diktatör bozuntusu diyenlere sıkılmadan 100 bin TL lik tazminat davası açıyorsun.


Şunu unutmamak lazım! Bir gün can yakanların canı da cananları da yanacak elbet.. Tarih tekerrür ederse bu kaçınılmaz sondur..”Nas ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.”


Her gün kaçak kara saraydan vaaz ediyorsun boşa doluya karavana atıyorsun, çok konuşuyorsun, insanların en hayırlısı insana yararlı olandır, sözün en hayırlısı az ve anlaşılır olandır. Artık bürütten nete, geçmişten geleceğe dönmenin tam zamanıdır.. Ülke sizinle bir 14 yıl kaybetti başka yılları kaybetmeye tahammülü yoktur..


23.01.2016
Mustafa AKTEN