Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
Işık Koşaner Veda Mesajı Üzerine
IŞIK KOŞANER VEDA MESAJI ÜZERİNE.
2011 yılı YAŞ sürecinden yayılan kötü kokular semeresini vermiş 29/07/2011 tarihi itibarı ile başta Genel Kurmay Başkanı Işık Koşaner olmak üzere 3 kuvvet komutanı, hükümetin insani ve hukuki olmayan uygulamalarına karşı çıkmak ve dik durmak adına istifa etmiştir. Bu istifa hareketi Cumhuriyet tarihinde bütün olarak bir ilk sayılmaktadır.
Komuta kademesinin, yani Işık Koşaner ve arkadaşlarının yaptığı, aslında kendilerinden önce görev yapan ve TSK'nın asimetrik psikolojik taarruz altında olduğunu söyleyen İlker Başbuğ ve beraberindeki komutanların yapması gereken ama yapılmayan hareket olmuştur.
AKP Hükümetinin angaje olduğu AB hukuk normları hiçe sayılarak, görmezden gelinerek, uyulmayarak, AİHM görmezden gelinerek, kararlarına uyulmayarak, iç hukuk kurallarını yanlış, ve militanvari anlayışla yorumlayan yandaş hukukun Savcı ve Hakimlerinin ağırlaştırdığı kararları sonucunda ve istifaların yaşandığı günlerde 43 General 170 civarında Subay ve General çeşitli dava isimleri ile tutuklanmış, çok azı tutuksuz olarak yargılanmaya devam edilmiş sonrasında 300 üzerinde General ,Subay, Ast Subay ortalama herbirine 18-20 yıl gibi ağır cezalar verilerek Balyoz adı ile görülen dava sona ermiştir. Yüksek yargı ve AİHM'e yapılan ve yapılacak itiraz davaları hariç.
İstifa eden Işık KOŞANER, kendinden önce görev yapanların tersine en azından bir tepki koyma adına arkadaşları ile bir dik duruş sergilemiş ve veda mesajında ana hatları ile şunları söylemiştir;
> emekli ve muvazzaf çok sayıda Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunun, somut delillere dayanmayan iddialar nedeniyle soruşturmalara tabi tutulması, tutuklanması ve yargılanmasının tüm Türk Silahlı Kuvvetleri personeli tarafından üzüntü, endişe ve kırgınlıkla izlendiğini,
>Soruşturma ve uzun süreli tutuklamaların bir amacının TSK’nın sürekli gündemde tutularak kamuoyunda bir suç teşkilatı olduğu izleniminin yaratılmaya çalışıldığı ki, (kendinden önce Genel Kurmay Başkanı olan emekli olduktan sonra tutuklu olarak terör örgütü lideri olmak isnadı ile Ergenekon davasında yargılanmaya başlanmıştır.)
>(İstifa olayının olduğu zamanda 173‘ü muvazzaf, 77‘si emekli olmak üzere 250 general-amiral, subay, astsubay ve uzman jandarma çavuş, hürriyetlerinden yoksun olarak tutuklu yargılanmaktadır,)
> Tutuklamaların evrensel hukuk kaidelerine, hakka, adalete ve vicdani değerlere uygun olarak yapıldığını kabul etmek, bir çok hukukçunun da ifade ettiği gibi, mümkün olmadığını,
>Bu durumun, bir çok defa yetkili makamlara iletilmesine, anlatılmasına ve takip edilmesine rağmen soruna yasal çerçevede bir çözüm bulunması konusunda bir girişimin olmadığını,
>Haklarında henüz hiç bir kesin yargı kararı olmamasına rağmen tutuklu bulunan 14 general-amiral ile 58 albay, hürriyetlerinin tehdit edilmesinin yanı sıra mevcut yasalarımız gereğince bu yıl yapılacak Yükser Askeri Şura‘da değerlendirmeye girme hakkını kaybetmiş ve peşinen cezalandırılmış olduğunu,
> Yapılan tutuklamaları ve suç isnatlarını fırsat bilen yanlı, yandaş, besleme, ve İRTİCA ile organik bağ içinde olan medya ve kalemşörlerinin de her türlü yalan haber, iftira ve suçlamalarla yüce ulusumuzu kendi silahlı kuvvetlerine karşı tavır almaya teşvik ettiği,
> Bu durumun önlenememesi ve yetkili makamlar nezdinde yapılan girişimlerin dikkate alınmaması Genelkurmay Başkanı olarak personelimin hak ve hukukunu koruma sorumluluğumu yerine getirmeme engel olduğundan, işgal ettiğim bu yüce makamda göreve devam etme imkanını ortadan kaldırmıştır, vurgusunu yaparak, AKP Hükümetinin melanetliklerine işaret ederek görevden ayrılmışlardır.
Bu dik duruşu sergilyenler 18.02.2013 tarihinde Silivri Guantanamosunda 13. cü özel engizisyon komisyonu tarafından yargılanan içlerinde 26 cı Genel Kurmay başkanı İlker başbuğ'unda bulunduğu Ergenekon davasında yurtseverlere destek adına ve leyh de şahitlik yapmak üzere başvurararak gelmiş ve hazır bulunmuşlardır. Bu olay çok önemsenecek bir durumdur.
Demokrat olan ve militarist düşüncelere yatkın olmayanlar elbette askeri darbelerin her zaman karşısında olurlar bizde askeri darbelerin hep karşısında olmuşuzdur. TSK kendisine tevdi edilmiş çerçevesi Anayasa ile çizilmiş, iç hizmet kanunu 35 md. si ile Cumhuriyeti korumak ve kollamakla görevli kılınmıştır. Komuta kademesi her konuda 11 yıldır kendisine tevdi edilen görevleri yerine getirmemiş resen ve resmen hem idareyi hem kadrolaşmayı İRTİCA yanlısı militanlar eline bırakmıştır. Bu nedenle TSK her konuda geç kalmıştır..
Düşünün ıslak imza davasından yargılananlara isnat edilen suç!Niçin irtica ile mücadele ediliyor isnadıdır. İRTİCA Cumhuriyet karşıtı bir oluşumdur irtica ile mücadele TSK'nın asli görevleri arasındadır. TSK İRTİCA ile mücadele etmişse suç bunun neresindedir? AKP laiklik karşıtı hal ve hareketlerin odağı olmakla mahkum olmuş bir siyasi parti ve şu anda Hükümetin başı İmam Tayyip geçmişinde ve günümüzdeki söylem ve uygulamaları ile bir İRTİCA militanı olduğunu açıkça ilan etmiyormu?
19/02/2013
Mustafa Akten
|