Sosyal Yaşam, Sosyal Adalet

[@Mustafa Akten]

Sosyal yaşam, Sosyal adalet

>cari açık: 1975-2002 arasında Türkiye’nin verdiği toplam cari açık 40.2 milyar dolar,
>8 yıllık AKP döneminde verilen cari açık 219.5 milyar dolar.

>1932-2002 arasında Türkiye toplam dış ticaret açığı 247 milyar dolar,
>AKP dönemi 8 yılda 397 milyar dolar.

Bu borçlanmalara ve açıklara karşın Türkiye kağıt üzerinde 2012 yılı itibarı ile Dünya gelişmiş ekonomileri sıralamasında 17.ci gibi gözüküyor, ama; reelde değil kağıt üzerinde. Yokluk yoksulluk ve açlık sıralamasında 194 üye içinde 84. cü sırada. AKP döneminde kapanan fabrikalar, milyonlarca küçük esnaf ve sanatkarın iş yerlerini kapatması ve binlerce kişinin işsizler ordusuna katılmasıda cabası.

Borçlara karşın yatırımlar olsaydı, işsizlik azalmış olsaydı yukarıdaki rakamları absorbe etmemiz kolay olurdu ama maalesef hem borç hem yatırımsızlık hem bölüşümsüzlük, hem ülkenin büyük bölümünün sadaka kültürüne mahkum olması, üretimsizlik, üretimsizlik sonunda gelen bölüşümsüzlük, sonrasında gelen niteliksiz nufus artışı talepleri, 3 çocuktan aşağı doğurmayın telkinleri ve kadın nufusun iş, yaşam, ve hayatın % 90 nından dışlanarak eve kapatılması, sosyal devletin yok edilmesi, sadaka kültürünün bir tezahürü olan yeşil kartlı sayısının artması ve artarken, mersedesli yandaşlara peşkeş çekilmesi, AKP eliyle Türkiye’ye de var olan ayıplı özürlü işleyen sosyal devlet ilkelerinin yok edilmesi, Türk milletine yaşatılmış ve yaşatılmakta olan ekonomik mezalim ve sonucunda toplumsal travmalar!

İşte AKP yönetimi bu! 11 yılda sosyal adalet batmıştır, sosyal devlet yok olmuştur. Gelir dağılımındaki adalet, adaletsizliğin en daniskasına bürünmüş, rant bölüşümlerinden zengin edilenler kafir devlet anlayışı ve teranesi ile vergi vermekten imtina etmiş ama kafir devlet saydıkları Türkiye Cumhuriyeti varlıklarını imam Recep Tayyip ile iç etmekten, iç ederkende sünnetleyin sevaptır diyerek kökünü kurutmaktan geri kalmamışlardır.
Bu saydıklarımız sadece sosyal ve ekonomik konulardaki tahribatın çok azıcık görünen yüzü. Bunun içine siyasi, askeri, idari, sağlık, eğitim, ve harici konularda verdikleri tahribatıda yazsak devlet temeline nasıl bir dinamit konduğunu görmüş olacağız. Görenler görüyor.. Kan uykusunda afyonlanmış olarak uyutulanlar uyumaya devam ediyor.

Hani bilirsiniz imam Recep Tayyip Erdoğan'ın bir dönem bir çatı altında siyaset yaptığı Türkiye temeline dinamit koyan adamlardan biri olarak bilinen Turgut ÖZAL'dan büyüklere masallar vardı. Elindeki kalemi tv kanalından vatandaşın gözüne sokarcasına hikayeler anlatan Özal yerine şimdilerde Ulusa sesleniş adı altında, büyüklere masalların başka versiyonu, imam Recep Tayyip tarafından kükreyerek, hiddetle şiddetle, korkutarak uyutma masalları anlatılmaktadır.

05./03/2013
Mustafa Akten

[@YILkI]

Sevgili Mustafa Akten,
öncelikle açtığınız konu başlığı için teşekkür ediyorum. Konu başlığını görünce beklentilerimin daha farklı olduğunu yazı içeriğini okuduğumda gördüm.

Sosyal yaşamın içerisinde mutlak rakamlarda yer almalıdır zıra rakamlar neticede kayıt üzerinde kalan gerçeklerdir.

Benım sosyal hayattan anladığım anlamak istediğim diğer rakamsal gerçekler.. Mesela eğitim rakamları.. Mesela ülkemizde aile içi şiddet sonucu öldürülen kadınlarımız... Mesela sokaklarda yaşayan tinerci çocuklarımız, mesela 12 yaşında evlendirilen çocuklarımız, mesela sokaklarda yaşam savaşı veren hayvanlar.. Mesela edep'ın yıtırılışı gıbıdır. Bu konulardada fıkrınızı bır büyüğüm olarak almak isterim...

Özal konusuna ise başka bir bakış acısıyla bakan biri olarak bu konudakı yaşanmış anılarımı ve düşüncelerimi daha sonrasında sizinle paylaşabilirim. Kendisi ile 4 sene çalışabilme imkanını bulmuş biri olarak bambaşka bir perspektif olacağını düşünüyorum.

Sağlıcakla, esenlikle hocam
Sevgiler

Yılkı

[@Banemin]

Sürekli olarak rakamlara veya kelimelere attırılan taklalarla, yalanlarla, göz boyamalarla, olmadı tehditlerle, baskıyla vb. ne kadar insanlıktan ve demkarsiden uzak yöntem varsa kullanarak bugüne kadar geldiler...

Daha ne kadar devam edebilecekler daha ne kadar uyutabilecekler, bu millet daha ne kadar bunların kuyruğuna takılmaya devam edecek merak ediyorum.

Sevgili Yılkı sizin de Özal ile ilgili deneyimlerinizi merakla bekliyorum.

Teşekkürler Mustafa bey...

[@Mustafa Akten]

Sn. Yılkı,

Okuyarak yorumlamanızdan memnun oldum. Çok acizane bazen edebi bazen tarihi, bazen siyasi, bazen kültürel, bazen sosyal yaşam, bazen kadın, bazen eğitim konularında irticalen ve spontane gelişen konu başlıklarında, yine çok acizane değerli arkadaşlarım ile yazmaya çalışarak paylaştığım yazılar var. Bu yazıların içinde şüphesiz rakamlar, kıyaslar, ülkemizin bölgesel farklılıkları, bizim gibi olan ülkeler ile ülkemizin farklılıklarını irdeleyen ve bu konularda paylaşmak üzere yazdığım bir yığın yazılar var.

Kendilerine saygılarımla teşekkür ettiğim Forum Gerçek yönetimi bana burada yazılarımın yayınlanacağı bir köşe verdiler yazılar, bir iki istisna hariç her gün farklı konu başlıkları ile düşüncelerimi içerir vaziyette yayında olmaktadır. İzniniz ile önermiş olayım lütfederseniz bir tanesini veya ilgi alanınıza giren bazılarını severseniz okuyabilirsiniz.

Bir hususu vurgulamak isterim. Ben Gazeteci, Yazar, Romancı, Senaryocu değilim. Sadece düşüncelerini yazan vatandaş Mustafa'yım.

Sizin de burada aktaracaklarınızı okur ve keyif alırım. Ben zaten Okuyorum.... Yazıyorum......

Saygılarımla efendim.

[@YILkI]

Sevgili Akten,

bugün en yaygın kullanılan sosyal ağlardan birine

" Osmanlı sınırlarımızdan vazgeçtik....
Misaki Milli sınırlarını istiyorum.... "

yazısını ana kapak şeklinde hazırladım..ülke meselesi benim için en önemli hususdur..Zira uğruna ölmem gerekirse öleceğim 2 şey biri çegirdek ailem diğeride etnik köken zenginliğinin çok büyük bir kazanç olduğunu düşündüğüm vatanımdır.

Bugün varolan siyasi sistemin içerisinde yer alan ve parlementoda temsil yetkisi olan tüm siyasi partilerin vatan haini olduğu düşüncemi her ortamda her siyasi partiye söyliyebilen ve bunu söylerkende onlarında onaylıyacağı bir konuma getirebilmekle büyük bir iş yaptığımı sanmıyorum...içim acıyor sadece oturulan doldurulan makamlardakı boş işgalleri gördükce naçar kalmış pervasızlık bir edayla adeta kendi eksenimde dönüyorum...
Ülkemizde CHP MHP AKP bence milletvekillerinin neticede hepsi aynı...hepsi sadece kendi memfaatleri doğrultusunda hareket ediyor..Bu ülke insanını bu cananım ülke topraklarını gerçekten düşündüklerine inancım malesef yok...

hangi partiden olursa olsun bir millet vekilinin ..ankara dışına cıkarken aldığı şehir dişina cıkış harçrahları ve diğer nemalanmaları haricinde devlete maliyeti aylık 86 bin TL..
( milletvekili maaşı+danışmanlarının maaşı+özel kalem+sekreter + koruma+söför v.s v.s= 86.bin tl..

Universitede Doç. geleceğimizin biliminsanlarını akademisyenlerini dr.v.s v.s yetiştiren hocalar 2.-2bin 5yüz tl almakta...
mevcut siyasi iktidara gelince din den ve dinin vecibelerinden uzak kuranda yazılı dınden birhaber ..Ancak baş danışmanlarının özellikle eski keskin sol kalemler olmasıda manidardır ne diyeyim ki..sağcı solcu liberal demokrat ben hiçbiri değilim....ben sadece elimizde kalan toprak parçalarımızın değerini bilen aciz bir kul ve ülkemin ilkelerinin olduğunu ve bunlara kendi adına sahip cıkmaya çalışan bir neferim...

yazmaya başlıyınca bitiremiyorum bir türlü bu sebeple devamı gelecek güne
sevgiyle esenlıkle kalınız
yılkı

[@Mustafa Akten]

Sn Yılkı,

Ülke gündemine ilişkin düşüncelerinizden ve duyarlı vatandaş olmanızdan dolayı, tebrik ve takdirlerimi sunarım. Yukarıdaki yazı içeriğinde değindiğiniz hususlar gerçekten bu gün Türkiye gündemine ait olan ve mutlaka paylaşılması gereken konular olup, bu konuların varlığından haberdar olmayan insanlarımızın oluşu da bizi ziyadesi ile üzmektedir.

Tabir caiz ise biz onları kan uykusunda uyuyanlar, Groke durumda olanlar, afyonlanmış olanlar olarak niteliyoruz. Ne çekiyorsa sizin tabiriniz ile güzel ülkemiz, işte bu kan uykusunda uyuyan A sosyal insanlar elinden çekiyor desek yeridir.

Efendim ben size aramıza hoş geldiniz diyerek selamlıyorum, güzel paylaşım temenni ediyorum.

Saygılarımla

[@YILkI]

Sevgili Hocam,
Ben buna kurba uykusu diyorum..
Kurba uykusu?
Kurbalar çok seri ve algıları yuksek ancak ısıyı gördüklerinde uyku durumuna gecen varlıklardır...Gourmeler içinse kurba bır delicates dir
neyse konumuz ve kurba!
kurbaları pişirmek için ,kurbaları onların mevcut vucud ısılarındakı suya koyarak cok kısık ateşte yavaş yavaş ısınan bir suda onların da vucud ısılarının uyum içinde olabileceği şekilde pişirmeye başlarlar..kurba yavaş yavaş alıştığı o su ısısından o kadar hoşnuttur o kadar hoşnutturkı zaman zaman şarkılar bile söylemektedir..sonrasında ortamın verdiği sıcaklıkla uykuya dalmaktadır...bu süreç suyun kaynama noktasına geldiği an sonuç bulmaktadır ve artık kurbanın da yapabileceği bir şey kalmamaktadır...
ülkemiz insanına dayatılanında bu kurba pişirmesi olduğunu düşünüyorum...uyutuluyoruz alıştırılıyoruz.pişiriliyoruz....
hocam sen söyle...ben daha ne yazayım ki
esenlıkle sağlıcakla,
yılkı