Forum Gerçek

Forum Gerçek (https://www.forumgercek.com/index.php)
-   Serbest Kürsü (https://www.forumgercek.com/forumdisplay.php?f=754)
-   -   "Dövize Çevrilebilir Mevduat" modeli 60 ve 70'lerde de uygulanmıştı (https://www.forumgercek.com/showthread.php?t=150999)

Ben kimim 25.12.2021 22:23

"Dövize Çevrilebilir Mevduat" modeli 60 ve 70'lerde de uygulanmıştı
 

"Dövize Çevrilebilir Mevduat" modeli 60 ve 70'lerde de uygulanmıştı, Özal: DÇM'nin yükü vatandaşın sırtına yıkıldı, inşallah gelecek nesiller ders alır.

Erdoğan'ın açıkladığı "Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat" modeli, Cumhuriyet tarihinde başka hükümetler tarafından uygulanmıştı. Başarılı sonuçlar vermeyen bu model ile ilgili eski Başbakan Özal, eleştirilerde bulunmuştu.

Salı 21 Aralık 2021

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Kabine Toplantısı sonrası döviz kurundaki hareketliliği durdurmak için alınacak yeni tedbirleri açıklamıştı.

Buna göre, parasını TL'de tutan vatandaşlara, döviz kurunda yaşanan artışın farkı devlet hazinesinden ödenecek.

Hazine ve Maliye Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, yeni uygulamanın "Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat" hesabı olduğunu duyurmuştu.

Sözkonusu uygulama, "Dövize Çevrilebilir TL Mevduat Hesapları" (DÇM) ya da "Dövize Endeksli Mevduat" (DEM) kavramı isimleriyle de biliniyor.

Dolar/TL, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları ile geriledi

Erdoğan’ın açıklaması. Muhalefet ve ekonomistler ne diyor?

Aynı model başka hükümetler döneminde de uygulandı

AK Parti hükümetinin uyguladığı bu modelin benzerleri, Cumhuriyet tarihi boyunca başka hükümetler tarafından da kullanıldı.

Türkiye'de ilk kez 1960'larda gündeme gelen DÇM, dışarıdan döviz girişini teşvik etmek amacıyla uygulandı.

Merkez Bankası bu hesaplara kur farkının Hazineden karşılanması garantisini verdi.

Ekonomide olumsuz etkiler oluşturabileceği nedeniyle vazgeçilen modelin 1967'de ilk kez uygulanmasına karar verildi.

DÇM'ler enflasyonun hızlanmasına ve devlet hazinesine yük binmesine neden oldu.

Sözkonusu modelin hayata geçmesi sonrası yurtdışındaki işçileri ve ihracatçılar ilk hesaplarını açtı.

Bununla birlikte toplamda 3,5 milyar doları bulan döviz Türkiye piyasalarına geldi.

Daha sonra ise DÇM'lerin para arzı artışına ve enflasyonun hızlanmasına neden olmaya başladığı gerekçesiyle kullanımına sınırlandırmalar getirildi.

DÇM hesaplarına yapılan ödemeler, devlet hazinesine aşırı yük binmesine neden oldu ve daha sonra kaldırıldı.

Demirel uygulamayı geri getirdi

Tarihler 1974'ü gösterirken Demirel hükümeti, döviz talebi basıncı ve "petrol krizi"nin etkilerini iç piyasaya yansıtmamak için DÇM'yi yeniden gündeme aldı ve 8 banka bu konuda yetkilendirildi.

Yine amaç yabancı ülkelerde yaşayan Türklerin dövizlerini ve yabancı bankaları ülkeye çekmekti.

DÇM modeli Demirel döneminde de başarısız oldu

1977'ye kadar devam eden bu sistem süresince, bugün doğalgazda olduğu gibi, Demirel Hükümeti de petrol türevlerinin fiyat artışlarını fiyatlara yansıtmadı.

1977 yılının ilk aylarından sonra yeni hesap açılması yavaşlamaya başlayınca Merkez Bankası ve bankalar, eski DÇM'lerin vadesi gelenlerinin paralarını geri ödemede zorlanmaya başladı.

Hazine'nin DÇM ödemelerini yapamaz duruma gelmesi sonrası, sistem 1978 yılında sonlandırıldı ve bu borçlar, 1981 yılından sonra devlet tarafından üstlenildi.

1978'de ise DÇM sağlayan ve Türkiye ekonomisi üzerinde belirleyici söz hakkına sahip hale gelen bankalar, IMF koşullarını, IMF olmadan dayatmaya başladı. Bu nedenle hükümet yolu direk IMF'nin kapısını çalmakta buldu.

Daha sonra TL devalüe ( paranın değerini düşürmek) edildi. Fakat bu durum için geç kalındığı anlaşıdı ve 24 Ocak kararlarına neden olacak bir kriz yaşandı. Bu durum 80'li ve 90'lı yıllarda yaşanan kronik enflasyonlara neden oldu.

Özal: "İnşallah gelecek nesiller ders almış olur"

Merhum Başbakan Turgut Özal görevde olduğu sürede, 1989 yılında önceki dönemlerde uygulanmış olan DÇM'leri yönelik eleştirilerde bulundu.

Milliyet Gazetesi'nin 17 Eylül 1989 tarihli haberinde, DÇM'yi "bilgisizliğin vesikası" olarak nitelendirip şunları kaydetmişti:

İnşallah gençlerimiz bundan ders alır. Bir daha böyle hesapsız kitapsız hatalar yaparak, gelecek nesilleri zor taşınan yük altına sokmaz. 84-89 arasında bu ödemeleri yapmasaydık aile başına herkese 1 milyon TL para ödeyebilirdik. 9 bin ilave okul, 900 orta boy fabrika, 500 hastane ve 4 bin km otoyol daha yapardık. 100 bin insan iş sahibi olabilirdi. İşte geçmişin hatalarının bir topluma ne kadara mal olduğunun basit bir bilançosu budur.

Haberde, Özal 84-89 arası yaşanan enflasyon-emisyonun ortalama yüzde 50'sinin DÇM ödemeleri yüzünden yaratıldığını belirtiyor.

Özal, DÇM'lerin yükünün yıllarca halk tarafından üstlenildiğini vurgulayarak, "Benim memurum, işçim, esnafım diyenler, DÇM'nin yükünü vatandaşın sırtına yıktılar, orta direğin sırtına yıktılar. Bu borcu siz ödediniz" ifadelerini kullanıyor.

Özal: DÇM'ler kendini uyanık sananların başvurduğu dalavere

Özal DÇM borçlarının ödenmiş olması nedeniyle Ankara'da verilen kokteylde şu ifadeleri kullanıyor:

1970li yıllarda o zaman kendilerini akıllı, uyanık sananlar böyle bir yol buldular. Tam 221 bankaya borçlandık ve Türkiye bunları ödeyemedi.

(Bu haberin yazımında ODTÜ İktisat Yüksek Lisans Mezunu Aytek Soner Alpan'ın ekonomik kaynakçalardan yararlanarak hazırladığı bilgilendirme ve Gazeteci Batu Bozkürk'ün yaptığı arşiv taramasından da faydalanılmıştır.)

Independent Türkçe, Euronews Türkçe


https://www.indyturk.com/node/450311...tı-özal-dçmnin

ReaL 26.12.2021 16:03

Cevap: "Dövize Çevrilebilir Mevduat" modeli 60 ve 70'lerde de uygulanmıştı
 
Yetkili, yetkisizler de döviz korumalı mevduatın uzun zaman olmayacağını belirtiyorlar.

Zaten bu uygulama da çaresizlikten.
Fakirden alıp (vergiler) zengine vermektir. RTE anayasaya aykırılık yok dese de "Eşitlik ilkesi" ne uymuyor.

Ben kimim 26.12.2021 17:58

Cevap: "Dövize Çevrilebilir Mevduat" modeli 60 ve 70'lerde de uygulanmıştı
 
https://www.indyturk.com/sites/defau...?itok=wwdAwRLS

Tekçi yönetimler felaketlere yol açar.

Türkiye'de "ulus devlet" inşasıyla birlikte çoğulculuk bir tehdit olarak kabul edilmiştir. Çoğulcu Osmanlı bakiyesi, önce "tekçi" bir devlet yönetimine, daha sonra da "tekçi" toplumsal bir yapıya dönüştürüldü.

Daha vahim ve korkunç olanı sorunların nedeni olan Tekçi sistem yerine Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile "tek adam" yönetimine geçilmesidir.

Askeri darbeler, müdahaleler, vesayet ve OHAL uygulamalarına rağmen sonuç alınmadığı halde aynı sisteme ısrar ve inatla devam edilmektedir. Trilyonlarca dolar harcanarak Türkiye'nin kaynakları heder edilmektedir.

Tekçi sistemlerin veya "tek adam" yönetimlerinin neden olduğu tahribat ve yıkımların örnekleri çoktur. Hitler, Franco, Mussolini, Stalin veya yakın tarihte coğrafyamızı cehenneme çeviren Saddam gibi örnekler verilebilir.

İkinci Dünya Savaşı "tek adam" Hitler yönetiminde en büyük yıkım ve kıyım olarak tarihe geçmiştir. Yaklaşık 60 milyon insan ölmüş, şehirler ve devletler tarih olmuştur.

Alman devlet adamı, şansölye Konrad Adenauer, Hitler'in yerle bir ettiği Almanya'nın yıkım nedenini bugüne de ışık tutacak şu sözle ifade etmişti:

"Umarım bir daha İsa bile gelse tüm yetkiyi tek kişiye verecek kadar aptal olmayız."

Tekçi yönetim ve tekçi toplumsal yapıdan dolayı Türkiye bu gün köşeye sıkışmış, enflasyon, döviz, faiz artışı arasından bir çıkış yolu bulamamaktadır.

Yüksek faiz:

Dövize olan talebi düşürür, yatırımları engelleyip, fakiri daha fakir, zengini daha zengin yapar.

Sonuç: fakirleşen halkın iktidara oy vermemesi iktidarın düşmesidir.

"Döviz Garantili Mevduat" düzenlemesi:

Faizi yükseltmenin bir başka adıdır.

Milleti uyutup iktidarın bir müddet dada iktidarda kalmasını sağlar.

Sonuç: Devletin iflas etmesidir.

Katır'a sormuşlar "baban kim" diye. Katır, "eşek" diye cevap vermekten utanmış "at dayım olur" demiş.”

Devalüasyon:

Devletin resmi para biriminin dolar karşında değer kaybetmesine denir. Serbest piyasalarda her gün yaşanan kur değişimlerinden farklı olarak devalüasyon, düzenli ve sert değer kayıplarının genel ilerleyişine verilen addır.

Devalüasyon, ihracatı artırmak için merkez bankaları tarafından kasıtlı olarak da yapılabilir.

Devlet gerekli tedbirleri almazsa dolar yükselir, enflasyon artar, fakir daha da fakirleşir.

Sonuç: fakirleşen halkın iktidara oy vermemesi iktidarın düşmesidir.

"Aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık"

AKP "Döviz Garantili Mevduat" düzenlemesi ile iktidarını 2023 seçimlerine kadar devam ettirmek hayalindedir, ancak bunu başaramazsa İktidardan düşmesi kaçınılmazdır.

AKP için tek çıkış yolu memur ve emeklilerin maaşlarını muhalefetin bile ummadığı bir seviyeye çıkartıp erken seçime gitmektir. Ancak bu şekilde tek başına iktidarda kalabilir.

Sonrasında ne olur bilemeyiz.

Ben kimim 27.12.2021 18:18

Cevap: "Dövize Çevrilebilir Mevduat" modeli 60 ve 70'lerde de uygulanmıştı
 
Alıntı:

Orjinal Mesaj Sahibi Ben kimim (Mesaj 1007669)

"Aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık"

AKP "Döviz Garantili Mevduat" düzenlemesi ile iktidarını 2023 seçimlerine kadar devam ettirmek hayalindedir, ancak bunu başaramazsa İktidardan düşmesi kaçınılmazdır.

AKP için tek çıkış yolu memur ve emeklilerin maaşlarını muhalefetin bile ummadığı bir seviyeye çıkartıp erken seçime gitmektir. Ancak bu şekilde tek başına iktidarda kalabilir.

Sonrasında ne olur bilemeyiz.[/SIZE][/FONT]

**

https://www.indyturk.com/sites/defau...?itok=gtt08PK1

Karar yazarı: Seçim ilan edildi
"Dün resmen olmasa bile seçim ilan edildi. Çünkü bu ekonomik denge sürdürülemez bir noktada"

Karar gazetesi yazarı İbrahim Kahveci, faizin düşürülmesi ile asgari ücrete yüzde 50 zam gelmesinin seçim ilanı olduğunu belirtti.

Kahveci, bugünkü köşe yazısında “Bu iki karar kesinlikle seçimin ilanıdır. En geç bu yaz aylarına doğru seçim olur. Neden mi? Çünkü bu çarpık denge sürmez. Bugün halı altına süpürülen sorunlar bizi yaz geçmeden boğacaktır” diye yazdı.

Liderlerin değil, milletin sesi erken seçimi zorlar

Karar yazarı, özetle şu görüşlerini dile getirdi:

Dün resmen olmasa bile seçim ilan edildi. Çünkü bu ekonomik denge sürdürülemez bir noktada. Kısa süre içinde kur&enflasyon sarmalı verilenleri geri alacaktır. O nedenle yönetim elini hızlı tutmak zorunda. Halkı kısa bir yalancı baharla kandırdık yoksa kara kış geliyor.

Tıpkı Haziran 2018 seçimlerinden sonra yaşanan kara kış gibi. Hatta bu kış daha sert ve daha bunaltıcı. O nedenle iktidar açısından son çıkış kapısı. Başka kapı yok.

Dün Merkez Bankası nasıl ki finansal istikrara kapıyı kapattı. Artık Arjantin yolunda hızla ilerler ve kader seçimini yaparız. Çünkü önümüzde bizi Venezuela olmak bekliyor. Orada kuyruklar yok. Çünkü kuyruğa girecek ürün yok.

Seçim hepimizin. Kimse tercihlerinden dolayı ağlamasın. Şimdiden hesaba başlayın derin. Geçmişin ve geleceğin muhasebesine.

Karar, Independent Türkçe


https://www.indyturk.com/node/448516...im-ilan-edildi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 13:34.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.