Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Sağlığımız ve Hastalıklar > Psikoloji

Psikoloji Psikoloji, psikiyatri ve kişisel gelişim


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 29.04.2016, 20:40   #1
Çevrimiçi
Gülümsün
Yönetici

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Ve Güneş Mutlaka Doğar!

Ve Güneş Mutlaka Doğar!




Zor zamanlardan geçiyoruz. Dünyayı ve yakın coğrafyamızı etkisi altına alan fırtınalı dönem yüzünden kendimizi sık sık korku, paranoya, endişe ve stres içinde buluyoruz. Eve kapandık, sürece müdahale edemediğimizi hissediyor, yaşadığımız duygusal zorlukların içinde dengede kalmaya çalışıyoruz.Oysa yapabileceğimiz şeyler var!
Yazı: Mürsel Çavuş

CatherIne Genovese’nin başına gelenler hiç de hoş değildi ama bu insanlık dersi şu anda bir sosyal değişimi tetikliyor ve toplumsal dönüşüme katkıda bulunuyor. 1964 yılının 13 Mart sabahı saat 03.00 civarında çalıştığı kafeden eve dönen Catherine evine 100 adım mesafede arabasını park etmiş ve yürümeye başlamıştı. Sokak lambasının altına geldiğinde bir adamın kendisini takip ettiğini fark etti. Adam onu yakalamıştı, bağırmaya başladı. Hemen yakındaki 10 katlı apartmanda ışıklar yandı. Kadın ‘yardım edin!’ diye çığlık atıyordu. Apartmandaki pencerelerden birçok kişi olayı görmüş, sadece biri ‘bırak kadını’ diye bağırmıştı. Kimse yardım etmedi, hatta kimse polisi bile aramadı. Genovese’in yardım çığlıklarına rağmen kimsenin hiçbir şey yapmaması New York Times’ın manşetine taşındı, gazete ‘Biz nasıl insanlarız?’ diye soruyordu ve toplumsal bir tartışma başladı. Catherine Genovese’e sempati besleyenler ona ‘Hello Kitty’ adını taktı. John Darley ve Bibb Latane isimli psikologlar bu duyarsızlığın nedenini anlamak için bir araştırma başlattı, bulguları ilginç bir gerçeği ortaya çıkardı. Bulguları ilginçti. Pencereden bakan herkes ‘Bu kadar insandan biri mutlaka bir şey yapar nasılsa’ diye düşünmüştü. Buna ‘sorumluluğun dağılması’ dediler ve yapılan tüm deneylerde sonuç aynı çıktı, şahit sayısı ne kadar fazlaysa yardım oranı azalıyordu. Tek görgü tanığı ise yardım ihtimalini arttırıyordu. Uzmanlar buna ‘Seyirci Kalma Etkisi’ adını verdi. Algımız şöyle çalışıyor; birbirine yabancı bireylerden oluşan bir grupla birlikteyseniz ve kimse bir şey yapmıyorsa sosyal normun yarattığı etki ‘hiçbir şey yapmamak’tır. Biz de ‘durum’un yanından geçip gidiyoruz. Önemli olan ‘herkes kendi işine baksın’ diyen bu normu nasıl değiştireceğimiz! Psikologlara göre bu değişimin anahtarı ‘bireyin gücü’nde saklı. Yani önce BİR(EY) tepki verirse saniyeler içinde diğerleri de ona katılır. Bir kişi harekete geçtiğinde göle atılmış taşın yarattığı halkalar gibi dalga dalga yayılıyor bu etki… İnsanlar yeni norm ‘yardım etmek’ diye düşünmeye başlıyor. Seyirci Kalma Etkisi’nin ne olduğunu öğrendiğimize göre artık kendimizi böyle bir durumun içinde bulduğumuzda ne yapacağınızı biliyoruz; harekete geçersek, diğerleri de bize katılacak. Yapacağımız en doğru şey kendimizi ‘tek’ ve ‘yalnız’ hissetmemek olmalı, çünkü tek değiliz! Milyonlarız ve her birimiz BİR(EY) olarak dönüşüm yaratma gücüne sahibiz.
  • GÜNDELİK HAYATIN YÖNETİMİ
Gücümüzü idrak edebilmek çok önemli olsa da ‘Bu gücü içimizde hissedemiyorsak ne yapalım?’ dediğinizi duyar gibiyim. BATE Birey ve Aile Terapileri Enstitüsü Uzman Psikolog Şirin Atçeken, yaşadığımız süreçlerdeki gibi kriz dönemlerinde stres tepkileri vermemizin gayet normal olduğunu söylüyor. Psikolog Atçeken şöyle sıralıyor yaşayabileceğimiz duyguları...

• Karmaşık duygular (Yoğun endişe, korku ve çaresizlik duygusu, öfke, suçluluk, karamsarlık, panik).

• Bize endişelendiğimiz durumu hatırlatan kişi, yer ve durumlardan kaçınma.

• İçimize kapanıp hiç konuşmama veya devamlı durum hakkında konuşmak isteme.

• Yaptığımız işlere dikkatimizi vermekte ve karar almakta zorlanma, net düşünememe.

• Unutkanlık ve dalgınlık.

• Yaşadığımız veya gördüğümüz olayı yeniden yaşıyormuş gibi olma, aniden zihnimize görüntülerin gelmesi ve kabuslar görme.

• Tedirginlik, tetikte olma ve dikkat hali, yerinde duramama, dış uyaranlara karşı aşırı duyarlı olma ve bir türlü güvende hissedememe.

• Eskiye göre daha sinirli, gergin ve yargılayıcı olma.

• Yoğun stresten dolayı bedensel belirtiler gösterme (Baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, yüksek tansiyon gibi).

• İştahta belirgin artış veya azalma.

• Uyku problemleri.

• Kronik yorgunluk.

• İnsanlardan uzaklaşma isteği ve genel ilgi halinde azalma.

• Alkol ve madde kullanımında artış.

• Donukluk, hissizlik hali.

• İş, evlilik, aile ve arkadaşlık ilişkilerinde sorunlar yaşama.

• Gelecekle ilgili plan yapamama ve umutsuzluk hali.

Şunu unutmayın, bunu sadece siz yaşamıyorsunuz. Etrafımızdaki herkes yaşıyor. Dışarı çıkmaya korkuyoruz, günlük rutinlerimizi değiştirme eğilimine giriyoruz fakat hayat devam ediyor. Psikolog Atçeken; “Her an bunları düşünerek kendimize ve çevremizdekilere karşı sorumluluklarımızı devam ettiremeyiz, üstelik şiddet ve korku dalgasının devam ettirilmesine katkıda bulunuruz” diyor ve ekliyor: “Korku korkuyu besler. Asıl ihtiyacımız olan huzurlu, dingin ve umutlu olmak ki bireysel ve kolektif/ toplumsal bilinçaltımızda yeşillenen tohum bu olsun. Fırtınadan güçlü çıkabilmek, çok daha olumlu bir gelecek vizyonu oluşturabilmek ve mücadele edebilmek için gemi ekipmanımız olan zihnimizi ve bedenimizi sağlam ve bakımlı tutmalıyız!”
  • İÇSEL DENGEYİ SAĞLAMAK
Peki içsel dengemizi nasıl sağlayacağız?
Psikolog Atçeken, önerilerini şu şekilde sıralıyor:

• Medya/sosyal medya kullanımınızı kısıtlayın. Paylaşılan rahatsız edici görüntülere bakmayın. Bu görüntüler uykularınızı kaçırabilir, sizi kendiniz yaşamışcasına travmatize edebilir. Kendinizi kırılgan ve hassas hissettiğiniz günlerde ve gece yatmadan haberleri seyretmeyin ve okumayın. Çocuklarınızın yanında bu konuları konuşmayın.

• Resmi makamların uyarılarını dikkate alın ama günlük rutinlerinizi olabildiğince devam ettirin. Yaşamınızı normalleştirdikçe daha normal hissedersiniz. Kaçınmak endişe ve korkuyu büyütür, yüzleşmekse azaltır ve tabloyu daha gerçekçi görmemize yardımcı olur. Araştırmalar gösteriyor ki korku sarmalı içerisinde olmak çevremizdeki riskleri normalde olduğundan daha fazla algılamamıza neden oluyor. Trafik veya ev kazasında ölme riskimiz çok daha fazla!

• Bir süreliğine hayatınızı sadeleştirin, taşıyabileceğinizden fazla sorumluluk almayın, kendinize daha fazla zaman ayırın, iş ve özel yaşamınız arasında denge kurun, istemediğiniz konularda ‘hayır’ demeye çalışın.

• Kendinizi endişeli veya stresli hissettiğinizde yavaş ve derin nefesler alın. Nefesinize odaklanmak sizi ‘şimdi ve burada’ olmaya getirir, beyninize ‘rahatla’ sinyali verir. ‘Şimdiki an’da güvende olduğunuzu hatırlayın. Yaptığınız birçok şeyi beş duyunuzla hissederek ve farkındalıkla gerçekleştirmeye çalışın (mindfulness); mesela yemek yerken, yürürken, duş alırken. Böylece anınızın daha fazla tadını çıkarır, zihninizin gelecekle ilgili korkular üretmesine izin vermemiş olursunuz.

• Kriz dönemlerinde ani ve radikal kararlar almayın. Kriz dönemleri yoğun duygular tarafından yönetilir ve mantıklı düşünemeyiz. Daha sonra pişman olacağımız kararlar alabiliriz.

• Zor zamanlarda en iyi gelen şeylerden biri insanlarla kurulan sevgi dolu ve güvenli bağ. Sevdiğiniz insanlarla zaman geçirin. Onlardan destek ve yardım istemekten çekinmeyin. Etrafınızdaki iyilikleri görmeye çalışın, insanlığa olan inancınızı kaybetmeyin.

• Elinizden geldiğince gönüllü olun. Yardım etmek, sosyal projelerde görev almak hem ruhunuza iyi gelir hem de sürekli şikayet edip hiçbir şey yapmama halinden çıkararak çaresizlik duygusuyla daha iyi baş edebilmenize yardımcı olur.

• İçinde bulunduğunuz durumun yarattığı duyguları fark edin, sevdiklerinizle paylaşın, içinizde tutmayın.

• Zihninize ve bedeninize iyi bakın. Sağlıklı beslenin, alkol ve madde kullanımından kaçınmaya çalışın, egzersiz yapın ve uyku düzeninizi bozmamaya çalışın. Meditasyon, yoga, tai-chi, doğada yürüyüş yapmak, toprakla uğraşmak, oyun oynamak, masaj gibi sinir sisteminizi sakinleştiren aktivitelere ağırlık verin.


Kaynak

__________________
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Gülümsün'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 29.04.2016, 20:51   #2
Çevrimdışı
nurideniz34
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Thumbs up Cevap: Ve Güneş Mutlaka Doğar!

Gülümsün hanıma teşekkürler.
__________________
....................................
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz nurideniz34'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
doğar, güneş, mutlaka


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 13:09.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.