|
Psikoloji Psikoloji, psikiyatri ve kişisel gelişim |
|
Seçenekler |
27.11.2016, 23:36 | #1 |
Çevrimdışı
|
Öğretmen-Öğrenci İlişkisi Nasıl Olmalı?
Öğretmen-Öğrenci İlişkisi Nasıl Olmalı? Eğitim hayatında; okul yönetimi, öğretmen, öğrenciler ve diğer personeller arasında karşılıklı saygı ve güven üzerine kurulu insan ilişkileri ve iletişim süreci, öğrencilerin gelişiminin ve akademik başarılarının güvencesidir. Okullarda kurulan iyi insan ilişkileri ve iletişim sistemi, eğitim sisteminin de sağlıklı olmasını sağlayacaktır. Eğitim sisteminin ilk hedefi, yarının ülke yönetimini ve iş pozisyonlarını devralacak düzgün, dürüst, düzeyli, inançlı, ilkeli ve çalışkan öğrenciler yetiştirmektir.
Ayrıca, öğretmenler, yapılan ödevleri dikkatle incelemeli ve sonraki ödevler için teşvik edici tutum sergilemelidirler. Çünkü çocuğun özenerek hazırladığı ödevlerin, öğretmenler tarafından dikkate alınmaması, onların ödev yapma, hatta ders çalışma şevklerini kırabilir. Öğretmenler, öğrencileri araştırmaya, okumaya sevk edecek, onlarda araştırma merakı uyandıracak hatta belki de eğlendirecek ödevler vermelidir. Unutulmamalıdır ki, bir öğretmenin öğrencisine bırakacağı en büyük miras, onda okuma ve araştırma zevki ve merakı oluşturmaktır. Öğretim sürecince öğrenilen bilgilerin pek çoğu hatırda kalmayabilir. Ancak eğer öğrenciye araştırma, objektif inceleme, okuma ve yeni şeyler öğrenme merakı kazandırılmışsa bu bir yaşam tarzı olur ve başarıya giden yolda hayat boyu devam eder.
Öğretmenlerin görevleri; bir yandan ödev verirken bir yandan da ödevin nasıl yapılması gerektiği konusunda öğrencileri bilgilendirmek, sözlüğe nasıl bakılacağını, bilgiye nasıl ulaşılacağını göstermek ve öğrenci bunları yapabilecek hale gelene kadar yönlendirici olmaktır. Öğretmenler sadece ödev verip, teknik konularda yönlendirici olmazsa, öğrenciler ödevi gereksiz ve sıkıntılı bir uğraş olarak algılayıp, ödev yapma konusunda isteksiz olabilirler. Bu durum da çaresiz kalan öğrencinin, anne ve babasından yardım alma hatta bunu bir alışkanlık haline getirmesine neden olabilir. İdeal olan; öğrencinin ödevi nasıl yapabileceğini bilmesi, ailenin de bunu bizzat ödevin içerisine müdahil olmadan dışardan izlemesi ve kontrol etmesidir.
Ayrıca arkadaşlarla ders çalışmak, çocuk için hem ders çalışmayı daha zevkli bir hale getiriri hem de bilgi alışverişi ortamı oluşturur. Çocukların, birbirlerinden farklı öğrenme metotlarını bir arada paylaşarak ve yardımlaşarak öğrenmesini sağlar. Aynı şekilde çocuğun başarılı öğrencilerin arasında olması, akademik başarısını da yukarıya çıkaracaktır.
Öğretmen; dersimi anlatırım, görevimi yaparım gerisi beni ilgilendirmez havasında olmamalı, öğrettiklerinin herkes tarafından iyice sindirildiğinden emin olmalıdır. Öğretmen, gerektiğinde her öğrencinin seviyesine inebilmeli, her zaman tatlı bir otorite ile empatik bir tavır sergilemelidir. Öğretmen; sınıfındaki öğrencileri, tembeller-çalışkanlar şeklinde bir ayırıma tabi tutmamalıdır. Çocukları etiketlemekten kaçınmalıdır. Okul başarısının, hayat başarısı olmadığı bilinmeli ve her öğrenciye eşit mesafede olunmalıdır.
Dolayısıyla; öğretmenlerin paylaşımcı, sevgi ve saygı iletişimini önemseyen, dürüst, ilkeli sosyal zekâsı gelişmiş öğrenciler yetiştirmeleri ana hedefleri olmalıdır. Bu noktada, altını çizmek istediğim önemli bir konu var. Bazı çocuklarda sol beyin, bazılarında ise sağ beyin özellikleri gelişmiştir. Sol beyin IQ, sağ beyin ise EQ özelliklerini belirler. Bu nedenle sağ beyin özellikleri gösteren bir çocuk, matematik derslerinde başarılı olmayabilir. Sol beyin özellikleri gösteren bir çocuk da edebiyat ve tarih gibi sosyal derslerde başarılı olmayabilir. Bir öğrenci matematik ve fen derslerinde iyi notlar alıyorsa iyi öğrenci, alamıyorsa kötü öğrenci gibi sınıflandırmalar yapmak son derece sakıncalıdır. Sağ beyin özellikleri gösteren bir öğrenciye, ‘matematikte çok başarılı olacaksın!’ diye şartlama yapmak, onun özgüvenini sarsabilir. Bu yüzden, öğretmenlerin bu yapısal özelliklerin farkında olarak öğrencileri ve velileri yönlendirmeleri gerekmektedir. Eğer öğrenci sol beyin özellikleri gösteriyorsa matematik ve fen bilimlerine, sağ beyin özellikleri gösteriyor ise sosyal ve sanat dallarına yönlendirilmelidir. Şurası unutulmamalıdır ki; bilgelik bilgilerin çokluğu ile kazanılmaz. Asıl olay öğretmen ve öğrenci arasında bir usta-çırak ve sevgi-saygı ilişkisidir.
Normalde bu çocuklar yüzeysel bir bakış açısıyla; huysuz, kavgacı, tembel, derslere ilgisiz ve disiplinsiz bir tanımlama ile ifade edilebilirler. Hâlbuki bu çocukların arka planında bir disleksi sorunu ya da hiperaktivite-dikkat eksikliği gibi hastalık tabloları olabilir. Her şeyden önce sorun yaşayan ya da yaşatan öğrencilerle sınıf içerisinde değil, bireysel olarak görüşülmelidir. Onları, arkadaşlarının içerisinde azarlamak hem özgüvenlerini sarsar hem de çocuğu öğrenilmiş çaresizlik psikolojisine sokabilir. Öğretmenler, tedavi ile tamamen düzelebilen bu tabloları, dikkatli bir gözle belirleyip profesyonel yardım için yönlendirmelidirler. Aksi takdirde, toplum için çok yararlı olabilecek bu bireylerin, topluma zararlı sosyopat kişilere dönüşmesine neden olabilirler.
Ögretmen, nefret edilen biri değil, sevilen, sınıfta sürekli aranan ve beklenen biri olmalıdır. Bir okulda, okul müdürü tarafından sergilenen liderlik ne kadar önemli ise, sınıfta öğretmen tarafından sergilenen liderlik, bir o kadar önemlidir. Öğretmen, sınıfta öğrencilere bilgi-beceri-tutum kazandırmanın yanında, onlara sevgi, saygı, mutluluk, hosgörü, bağlılık, arkadaşlık, iyi geçinme, disiplin, düzen gibi kavramları da kazandırmalıdır. Her şeyden önce öğretmenlerin derslerini ilginç hale getirmeleri, onlarda öğrenme isteği uyandırmaları, onların biraz çaba ile sürekli başarabilecekleri hedefler koyarak, mücadeleci ve araştırmacı bir kimlik kazandırmaları gerekmektedir. Aktüelpsikoloji.com
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...'' |
6 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti. |
28.11.2016, 00:21 | #2 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Öğretmen-Öğrenci İlişkisi Nasıl Olmalı?
80'li yıllarda Goleman'ın ortaya attığı çoklu zeka kavramı bir çok ip ucu içeriyor aslında. Biz ülkemizde "Zeki" kavramını matematik bilgisi ya da "Sayısal zeka" ile ölçüyoruz. Profösörlerimiz ise buna soyut düşünme (anelitik düşünme) olarak görüyor. Bunun sonunda ise eğitim sistemimiz tam bir keşmekeş... Bir kere çocuk kendi dilinde hata yapma korkusu olmadan meramını anlatabilmeli,özgürce hayal kurabilmeli, düşüncelerinde serbest olmalı. Zeka kavramı beyne kan gitme, beyin kıvrımları, salgılanan nörotransmitterler ve yaşanılan çevre gibi bir çok ortama bağlı...
Üniversite sınavlarının sayısal bir çıtaya konması, öğrencilere türev, integral, Polinom vs... gibi ancak ihtisas sahibi kişilerin ihtiyaç duyabileceği bilgilerle donatmak yerine önce hayatı öğretebilmeli, kendini ifade edebilmesini öğretebilmeliyiz. Sosyal bilimlerin ana konusu olan Sosyoloji,Hukuk, Psikoloji bilimine bile Türkçe matematik ile öğrenci alıyoruz... Çocuklara dayattığımız sınava dayalı eğitim ve öğretimle yarış atlarına çevirdik ve hatta bir çoğu toplumdan kopuk asosyal kişilikler olarak büyüyor. Sanıyoruz ki hayatları bir üniversite kazanma ile kurtulacak.... Anne baba'nın ilk görevi çocuğa kendine güven duygusunu aşılamaktır. Kendi ayağı üzerinde durabilen çocuk zaten başarıyı bulur... Eğitim meselesini halletmiş ve eğitimde Pizza testlerinde ilk sıralarda olan Finlandiya'ya bakın mesela, adamlar matematik,edebiyat gibi konu derslerini dahil kaldırmışlar... Şu aşağidaki habere bir göz atmanızı tavsiye ediyorum.. Finlandiya'da eğitimde devrim: Tüm dersler kaldırıldı - LodosHaber - Bursa Haber | Bursa Siyaset Haberleri | Bursa Güncel Haberler Bir Göz atın Steve Jobs ne diyor.... http://www.youtube.com/watch?v=BgzoEC3MlXI |
5 Üyemiz alkanaga'in Mesajına Teşekkür Etti. |
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
ilişkisi, nasıl, olmalı, öğretmenöğrenci, İlişkisi |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |