Önceki gün yakın bir arkadaşımın bürosunda İstanbul’un eski ünlü valilerinden Nevzat Ayaz ile karşılaştım. Sohbet sırasında “85 yaşındayım” dedi ama maşallah hiç göstermiyordu. Çok dinçti.
1979 ile 1988 yılları arasında yaptığı İstanbul Valiliği’nden beri onunla dostluğumuz devam eder.
Nevzat Bey, İstanbul’dan sonra İzmir Valiliği yaptı, milletvekili oldu, Milli Savunma Bakanı olarak ülkeye hizmet etti. Kaliteli bir devlet adamıdır.
Kenan Evren’in ölümünden sonra ağır saldırılara hedef olması, Nevzat Ayaz’ı üzmüş görünüyordu. Haksızlık yapıldığını ifade ederek şunları söyledi:
* * *


Not: Yazının devamını okumak için, aşağıdaki linki tıklayınız.



- - - - - - Sözcü - - - - - -

__________________

Ankara' da, Çankaya' da oturuyoruz o zamanlar. Bildik apartmanlar, şimdiki kırk yıllık olanlardan, üçüncü kattaydık biz. Çocuğum daha. Ortaokuldayım. Onun için yolumu kesmiyorlardı benim, dayak da yemiyordum.

Bir gece büyük gürültüyle uyandık. Alt katımızdaki komşunun evine bomba atılmıştı. Lepisteslerini bana bırakmışlardı, bir daha hiç görmemiştik onları.

Sonra, sabah ekmek almaya fırına gitmiştim. Sokak başında tank vardı.

Pek arkadaşım yoktu. Fazla konuşmazdık. Riskliydi çünkü.

Sabah çıkan abi, baba, akşam geri gelecek mi ? Bilmezdik.

Şunu net hatırlıyorum ama. Hiç kimse baskı ile evet basmadı.

O yüzde 92 evet veren var ya.

Sizin anneniz.

Sizin babanız.

Sizin dedeniz.

Sizin dayınız.

Sizin halanız.

Sizin amcanız.

Ellerinden öpmeyi çok isterdim.





.

O günleri ben de yaşadım, bizzat tanık oldum.

Her gün ölümler oluyordu, olmadığı gün yok gibiydi. Askeri müdahale kaçınılmaz hale geldiydi.

Bundan sonraki aşamalar önemli. Kurunun yanında yaş da yandı. Çok gaddarca davranıldı.

Askeri darbe, akp nin bu günlere gelmesinde büyük rol oynadı.

__________________

Yaşadım yahu. Bizzat görerek yaşadım, şahit oldum.

Asayiş sağlanamıyordu, Emniyet Teşkilatı dahi kendi içinde ikiye bölünmüş, Polbirliler ile Poldernerliler birlikte göreve bile çıkmıyorlardı.

Dış güçler falan hep işin hikayesi. Öyle bir kök saldıydı ki, hiçbir ilaç fayda etmezdi.

__________________

Solun yükselişine Amerika göz yumamazdı, bu konuda haklısınız tabii ki.

İki yanlış bir doğru etmez. Darbeye götüren etmenlerde dahil olmak üzere darbenin kendiside yanlıştır.

Yok üzmüşmüş yok bilmemne olmuş arkasından yapılan güzellemelerde özellikle sözcü'de yapılan bu güzellemelerden nefret ediyorum.

Darbe oylamasına darbe anayasasına evet denmiş yüzde 92 oyla.. Halk bilerek oy istemişmiş buda oldukça gülünçtür. Ağa paşa karşısında iki el büklüm olan halk o günlerde silah zoruyla seçime gidiyor ve bu seçim normalmiş gibi bir kurtuluş muş gibi karşılanıyor.

Dikkatinizi çekiyorum. Silah zoruyla!! acaba o geri kalan yüzde 8? ben o şanslı azınlığın içinde olan bir babanın evladı olarak burdayım..

__________________
Never fade away...

Yahu bu olaylar nasıl hortladı? Nasıl köksaldı? Emniyet güçlerini nasıl aciz bırakabildi? Asgeri darbe ortamının meclise taşıyan devlet eli kimindi? Tüm herşey darbeyr giden bir yoldu belki? Peki ya darbe sonrası?

Asıl amaç neydi?

Merak ettiğim öyle çok şey var ki...

__________________

Hayat seninle sen yeterki iste

Ne olursa olsun darbe olmamalıydı. Bugün bu haldeysek sorumlusu o anayasa be o darbeydi. Anne ve babamla gurur duyarım ikisi de öğretmen olmasına rağmen o dönemde hayır diyebilmişlerdir. En azından bu karanlık tabloda emeğimiz yok.

Şimdi Aristo öyle bir yazmış ki, Aristo'ya kısmen (tamamen değil tabi), karşı çıksam fena halde suçlanmış hissedicem kendimi.

'Kenan Everen kan döktürdü.'

'Kenan Evren cunta lideriydi.'

'Kenan Evren Amerika'nın emellerine hizmet ediyordu.'

Aristo'nun gördükleri bunlar.

Birlikte düşünelim şimdi. Seksen öncesi, Kenan Evren genel kurmay başkanı mı? Evet. Sağ sol çatışmalarını ve kan dökülmesini önlemek Genel Kurmay Başkanı'nın görevi midir? Hukuki ve idari açıdan, genel kurmay başkanının böyle bir görevi olabilir mi? Genel kurmay başkanına böyle bir yetki ve sorumluluğu veren hukuki ve idari dayanağımız ne olabilir? Hükümet var, meclis var, valiler var. Genel kurmayın işi değildi.

Kenan Evren cunta lideriydi. Bu doğrudur. Başka bişey beklenebilir miydi? Parti kurup Demirel ve Ecevit'e muhalefet mi yapmalıydı? Sağcısıyla solcusuyla, türküyle, kürdüyle, alevisiyle sünnisiyle bu ülke halkının yüzde doksanikisi cunta liderine oy verdi. 'Efendim, oy vermeye zorlandı.' Nasıl yani? Otuz beş senedir, 'Kenan Evren'e oy vermem için beni zorladılar' diyen birine rastalıdınız mı? Çevrenizde, gazetelerde, televizyonlarda, 'beni zorladılar' diyen bir allah kulu çıkmaz mıydı otuzbeş sene zarfında? Doğru söyleyeni bırakın, yalan söyleyen bile çıkmadı beni zorladılar diye.

'Kenan Evren'in Amerikancı olması'nı nasıl anlamak lazım, bilemiyorum. Bildiğim bir şey var ki, bu ülkede, sağdan, soldan, ortadan, ortanın sağından, ortanın solundan, Amerikancılıkla suçlanmayan bir lider yoktur. Erdal İnönü bile Amerikancılıkla suçlandıysa bu ülkede, yapacak bişey yok demektir. Nasıl ki, akp'liler kendileri gibi düşünmeyen herkese paralel diyorlar, bizim cenah da kendisi gibi olmayan herkese Amerikancı diyo. Rakım aynı rakım, huy aynı huy.

Kenan Evren'e rahmet dilemek içimden geliyo, ama, 'bir onlardan bir bunlardan' sözünü hatırlıyorum. Başka bir şeyi de hatırlıyorum; Kenan Evren cumhurbaşkanı. Siyasi partiler kuruluyo. O arada Erdal İnönü'nün partisi kuruluyo. Erdal İnönün partisinin dosyası onaylanmak üzere Evren'in önüne geliyo. Evren, dosyaya hiç bakmadan, 'alın bunu götürün, olmaz, İnönü yapamaz...!' diyo. Bunu televizyonda kendi ağzından dinlemiştim Evren'in. Sarsılmıştım tabi. Cumhurbaşkanının böyle bir tavrı olabilir mi? Yapar, yapamaz... Ne biçim iş bu?

Deveye sormuşlar; 'inişi mi seversin çıkışı mı' diye. 'Bu yolun düzü yok mu' demiş. Sadece 1979 yılında, bir yıl içerisinde, sokak ve üniversitelerdeki çatışmalarda ölenlerin sayısı yaklaşık 800 kişi. Ecevit'in, Erbakan'ın, Türkeş'in, Demirel'in hiç suçu yok sanki. Cenazeleri görkemli. Neden? Çok basit nedeni. Onların gazeteleri ve televizyonları var. Kenan Evren'in yok.

Son olarak, bir slogan yazmak isterim. İnsafsız bilginin sonu diktatörlüğe, bilgisiz insafın sonu da köleliğe varabilir.

__________________

Söyle, isaretleye isaretleye gelicektim ama vaz gectim.

Yoksa simdi yazarken, Cin´de devrilen Pirinc cuvalindada, parmagim olabilceni düsünebilirsin.

Yahu sen nerelerdeydin 80´den evvel?.

Burada Almanyadan, Türkiyenin yer yer durumunun farkina vardik´ta, orada yasadigin halde, Manita pesinde kosarken, yolda olan Sapiklari görmekte zorluklar cekmissin.

Yok Anti Amerikanciymis, Anti Kapitalismis, Anri Ruskiymis.

Gec onlari!.

O zamanin Politikacilari. O durumdan sorumlu degilmiydi.

Iste Türkiyenin Fitratina, yolda Gebermeyi yazmislardi.

Sonunda, Politikacilarda Illahlah deyip, "Imzayla" Askeriyeyi cagirdilar.

Yoksa Askeriye onlarida siraya alicakti.

O Tarihlerde Türkiyeden Kacip, Türkiyenin yolunmamis Tüyünü birakmayanlarida gördük.

Üniversitelerden kacip, buralara gelenleride gördük.

O tarihte, Askeriye isleri eline almasi lazimdi!.

Halbuki simdi bile, Askeriye Yönetimi eline almasi lazim!.

Ne Yargici kaldi, nede Yargicini destekleyen Milleti!.

Seylik, basini almis, Dörtnala gidiyor!.

12 Eylül diye diye, yarininizi sattiniz, halen farkinda degilsiniz.

Bir Kenan Evren degil, O durumda 10 Kenan Evren lazimdi´ki, bu Günlere bu sekilde gelmeseydik.

Ama nede olsa, anlasilan yeniden bazilarinin durumlari simdilik iyi, Secimlere gidipte, en azindan bir umut olarak, oyunu vermeye bile düsünmüyor.

Zaten onlar aynen bu duruma LAIK!.

Bari Yalanciktan, buralarda Memnun olmadiginizi yazmayin.

Memnunmussunuz´ki, oyunuzla Baraji biraz daha yükseltmediniz.

Kurtulus Savasindaki 15´liler, sizlerin basinizi görseydi, acaba Yüzlerinize Tükürmezmiydi?.

Kurtulus Savasinda, bir Makedonyali cikmis, Dogu Anadoludan baslayip, *****lari Akdenize kadar kovalayip Süpürmüs, halen 12 Eylülü gecemediniz!.

O zaman, benim Komsumada Atam demeyin!.

__________________
Ne Mutlu Türk'üm Diyebilene!.