EVET cephesini saran endişe!

Hem hukukun, hem de ahlâkî kuralların yerle bir edildiği…
Her türlü tehdit ve saldırının gerçekleştiği…
Devlet imkânlarının pervasızca kullanıldığı bir referandumdan sonra şaibeli bir sonuç çıktı ortaya…
Türkiye böylece uluslararası camiada yalnızlığa, hukuksuzluğa, itibarsızlığa mahkûm edildi.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin dün Türkiye hakkında aldığı karar bunu gösteriyor.
“Türkiye'de Demokratik Kurumların İşleyişi” başlıklı rapor için 45'e karşı 113 oyla alınan karar, Türkiye'yi demokrasi ve insan haklarından 13 yıl daha uzaklaştırdı.
Avrupa Konseyi, ülkelerin demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti alanlarındaki uygulamalarını izliyor, durumlarını inceliyor…
Türkiye bu denetim sürecinden 2004 yılında başarıyla çıkmış “denetim sonrası diyalog” sürecine geçmişti.
Şaibeli referandumdan sonra Türkiye'nin tekrar denetim sürecine alınması ülkemizin demokrasi alanındaki çöküşü oldu!

* * *

Ülkemizin insanları bölünmüş, milli birliğimiz yara almış durumda. Bunun düzeleceğine dair belirtiler de yok.
İstenildiği kadar itiraz edilsin, istenildiği kadar “2.5 milyon mühürsüz oy kullanıldı” diye haykırılsın, bir sonuç çıkmaz!
Yandaş Seçim Kurulu kararını değiştirecek olsa, göz göre göre hukuksuzluk yapar mıydı?

* * *

Tüm hilelere rağmen “HAYIR” oyları başarı kazanmıştır. Gerçek bu!
İstanbul, Ankara, İzmir dahil, Türkiye'nin en büyük illerinin çoğunda ve Trakya'nın, Akdeniz ve Ege sahillerindeki illerin tamamında sandıktan “HAYIR” çıkması, 2019 Kasım'ındaki seçimler için önemli bir gösterge…
Bu yüzden “EVET” cephesini derin bir endişenin sardığı anlaşılıyor.
AKP-MHP-BBP'nin yamalı bohçası dikiş tutmayacak gibi!
Eğer iki buçuk yıl sonra, 4 Kasım 2019 günü, aynı anda kurulacak iki sandıkta yine “hileli” durumlar olmazsa bu iktidara yolun sonu göründü demektir!

BİLİMDE SINIFTA KALDIK!

Defalarca yazdık, ülkeyi yönetenleri uyarmaya çalıştık. Tabii onlar her şeyi çok iyi bildikleri için, bize kulak asmadılar! Bunun acısını Türk Ulusu çekiyor!
Her alanda yalnız kalıyoruz.
Dostumuz zaten azdı, şimdi hiç kalmadı!
AKP'li muhteremler “Haziran'da vizesiz Avrupa” diye yeri göğü inletiyordu! Tam tersi oldu! Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin aldığı karar, Türkiye'ye küme düşürttü. Artık denetim sürecindeki ülkeler arasındayız! Yazık!

* * *

OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) tarafından Paris'te açıklanan raporda Türkiye bilim alanında sınıfta kaldı.
Eğitim seviyesi yüksek ülkelerin hepsi 530 puanın üstünde puan elde ederken Türkiye'nin puanı 425 oldu.
Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) Araştırması Raporu'nda ortalamanın çok gerisine düşen ülkemiz böylece bilimde sınıfta kalmış oldu.
Biz, Milli Eğitim Bakanlığı'nın okullarda uyguladığı eğitim sistemi ile geri kalmaya mahkûmuz! Medrese sistemi ile bilim olmuyor!

TEBESSÜM

“PARALAR NEREDE?”

Mafya babası, haraçların toplanması için yeni bir tetikçi bulur.

Seçtiği adam, sağır ve dilsiz!

Neden öyle? Çünkü baba, “Bu tetikçi yakalanırsa polise fazla bir şey anlatması mümkün değil” diye düşünüyor.

Baba, bir gün haraç ödemelerinin geciktiğini ve paraların çalındığını fark eder. Şüpheli, dilsiz tetikçidir.

Baba, tetikçiyi odasına aldırtır. Bir de işaret dilini bilen tercüman bulurlar. Tercüman, babanın sözünü işaretle sorar:

“Para nerede?”

Sağır-dilsiz işaretle cevap verir:

“Ne parası? Benim paradan haberim yok. Neden bahsettiğinizi anlamıyorum.”

Tercüman tercüme eder:

“Neden bahsettiğinizi anlamıyormuş.”

Baba, 45'lik tabancasını çekip, sağır ve dilsizin kafasına dayar:

“Şimdi sor bakalım, para nerede?”

Tercüman işaretle sorar:

“Para nerede?”

Sağır-dilsiz kan ter içinde işaretle cevap verir:

“Şehir merkezindeki parkta, büyük heykelin olduğu kapıdan girince, soldan üçüncü ağacın kovuğunda, üç yüz bin dolar var.”

“Ne söyledi?” diye sorar baba…

Tercüman cevap verir:

“Dedi ki, hâlâ neden bahsettiğinizi anlamıyormuş. Ayrıca o tetiği çekmek de biraz ‘g.t' istermiş!”

GÜNÜN SÖZÜ

Dil, tükenmez bir hazinedir! Siyasetçilerin
yalan söylemeleri için…