İki şehrin hikâyesi!

AKP'li iki önemli belediye başkanının istifaları konusunu bugün birinci sayfamızdaki TOKMAK-1 sütunumda yazdım ama oradaki yerim dar olduğu için aynı konuya burada devam etmem gerekti.
Melih Gökçek için Ankara'da söylenenler malûm…
Bülent Arınç bir zamanlar onu “Ankara'yı parsel parsel sattı” diye suçlamıştı ya… Eğer Gökçek “Emir demiri keser” diyerek liderine bağlılık mesajı gönderip paşa paşaistifa etmeseydi ne olacakmış biliyor musunuz?
İçişleri Bakanı onu görevden alacak, hakkındaki dosyalar bir bir ortaya çıkarılıp yargıya verilecekmiş! O zaman büyük bir ihtimalle içeri de tıkılabilirdi!
Melih Gökçek bir istifayla bunların hepsini önleyip paçayı kurtardı! Şimdi Başkent'te bunlar anlatılıyor.
Eh, bizde demokrasi, hak, hukuk ve adalet bu kadar oluyor demek ki!

* * *

Peki, ya Balıkesir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur? O neden gitti? Onun durumu nedir?
Ahmet Edip Uğur daha önce üç dönem milletvekili olarak da görev yapmıştı. Hakkında şaibeli bir şey duyulmadı.
Bilindiği kadarıyla yolsuzluğu yok, usulsüzlüğü yok,
FETÖ'cülüğü yok!
Peki, neden istifaya zorlandı? Neden “Tehditlere varan baskılar” yapıldı?
Ahmet Edip Uğur'un istifasını açıklarken gözyaşlarını tutamayıp içli içli ağlaması da zihinlere kazındı!
Balıkesir'de “Düzgün bir Belediye Başkanı olduğu için kurban edildiği” konuşuluyor.

* * *

Eskiden Balıkesir'de gazete kâğıdı başta olmak üzere her türlü kâğıt imal eden SEKA Fabrikası vardı.
Bu fabrikanın arazisi tam 274 dönüm. Yani 274 bin metrekare! Çok büyük ve değerli.
Araziyi bir süre önce AKP'nin önemli kişilerine yakın olan bir şirket Özelleştirme İdaresi'nden satın almıştı.
Hem de, o büyük arazinin gerçek değerine göre çok düşük bir fiyat olan “1 milyon dolara”…
Neden bu kadar ucuz? Çünkü mevzuata göre orada hiçbir şey yapılamıyordu. İnşaat ruhsatı için belediyenin “Yeni bir imar planı” hazırlaması ve bunu Belediye Meclisi'nden geçirmesi gerekiyordu.
İşte Başkan Ahmet Edip Uğur bu noktada AKP'nin kodamanlarıyla ters düştü. Yeni imar planına geçit vermedi. Çünkü o arazinin gökdelenlerle, apartmanlarla, alışveriş merkezleriyle doldurulmasını Balıkesir ve Balıkesir halkıiçin zararlı buluyordu.

* * *

AKP'ye yakın şirketin temsilcileri “Vay, sen misin böyle yapan? O zaman aldırırız seni görevden” dediler ve dediklerini de yaptırdılar. Başkanın ipi çekildi!
Kısacası tersine dünya…
Başkanlardan biri (Melih Gökçek) Ankara'yı parsel parsel sattırdığı, diğeri ise (Ahmet Edip Uğur) Balıkesir'i parsel parsel sattırmadığı iddiasıyla gittiler!
Ankara ve Balıkesir'de konuşulanlar bunlar.

O RÜYA GERÇEK OLMAZ!

İYİ Parti'yi kötüleme, karalama çabaları devam ediyor.
İYİ Parti kurulmasaydı, bu yalakalar ne yazacaklar, ne söyleyeceklerdi acaba?
“Kambersiz düğün olmaz” denir ya… Suçlamalara MHPkanadı da katıldı. İktidar yanlıları saldırır da, MHP durur mu hiç? Onlar da veryansın etmeye başladılar!
Bütün bunlar İYİ Parti'nin doğru yolda olduğunu gösteriyor.

* * *

Koroya değişik bir ifadeyle Sinan Oğan da katıldı. Onun, gerçekleşmesi mümkün olmayan hayallerinde “MHP'ye Genel Başkan olmak” var.
“Mart ayında MHP Kongresi'nde ben Genel Başkan seçilirsem, İYİ Parti anlamsız hale gelecek ve İYİ Parti'dekiler MHP'ye dönecek” dedi.
Çok hayalci biri bu Sinan Oğan… Rüya görüyor… Bir defa Devlet Bahçeli ona nefes bile aldırmaz! Diyelim ki hasbelkader başkan seçildi. İYİ Parti'den hiç kimse MHP'ye dönmez. Çünkü MHP artık “bitmiş tükenmiş, kendisine yazık etmiş” bir partidir!

TEBESSÜM

“MUTLULUĞU SEN YAKALAYACAKSIN”

Amerikan Anayasası'nda “Halkın saadetleri peşinde gitmesi” diye bir ifade vardır.
Başkan Benjamin Franklin, anayasa hakkında bir toplantıda konuşurken, arka sıralardan bir dinleyici:
“O kelimeler hiçbir şey ifade etmez. Hani o maddenin garanti ettiği mutluluk nerede?” diye bağırır. Benjamin Franklin müşfik bir çehre ile gülümseyerek şu cevabı verir:
“Arkadaş, anayasa insanlara sadece saadetlerin peşine gitme hakkını garanti ediyor. Onu yakalayacak olan sensin. Adam olup ‘anayasal hak olarak' sen yakalayacaksın mutluluğu!”

GÜNÜN SÖZÜ

Büyük zenginliğe açılan kapı küçüktür. Oraya girmek için çoğu zaman eğilmek gerekir!