27.01.2015, 17:07
|
#1
|
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
Aşk Kokar Sükutûmun Her Nefesi
Söz boşa gidince, üzülüyor insan bazen. Ve kahkahanızın yükseldiği aynı kuyu, sık sık gözyaşlarınızla dolar.
Sana heyecandan, kalbini durduruverecek cümleler yazabilirdim; ama ne çare!.. Yüreğinle bağlısındır ya o kalplere!..
Gül, su ile büyür ve susuz olamaz
Bir gün bülbül güneşi farkeder, güneşin güzel ve parlak yüzüne çevirir kendini..
Anlar ki bütün hayat kaynağı onda, o her ne kadar aşk ile söylese de şarkılarını, sevgilinin sıcaklığı olmazsa açmaz gülünün goncaları...
Güneş gösterir kendini nazlı ve ihtişamlı bir şekilde, bülbül dolanır etrafında açar yüreğini güneşe…Güneş yalancıdır ne de olsa kış güneşi sadece yüzünü gösterir sıcaklığını hissettirmez.Dedim ya mevsim kış, baharı beklemek gerek...Zalim felek yine vuslata gebedir.Bülbül döner yüzünü güneşe yine bir başka umutla bekler.
Kim bilir bülbül için bu bekleyiş belki hasret belki de vuslat. Canı çok yanar bülbülün…Acısının nedeni bellidir aslında; ama o bilmez acı ile söyler nağmelerini ,bekleyişine inat. Düşünür ki sonra seninle üzülmek de bir başka güzel, varsın acı ile öterim…Vuslata gebe bekleyişlerim kim bilir belki hasret belki de vuslat...
Herkesin yürüdüğü kalabalık yollar değil, naif ve gösterişsiz patikalar kavuşturur çoğu zaman cânı, cânâna
Aşkına düştükleri kadardır, insanların yolları.
Gülün güzelliği belirdikçe , hemen yanında dikenler de artar. Hem sayı hem de sivriliği artar.
O çok seven bülbülün yaklaşması ne mümkün artık; sokulmak istediğinde göğsünü parçalamaya hazırdır o sipsivri dikenler.
Ateş yâr olduğundan beridir, yangınların adına aşk denmiş!..
Aşk ise başka bir şeydir ,ipini çoktan bıraktığın uçurtmadır aşk
Sen öğrettin bize ey bülbül! sevgili yolunda kurban olmayı…Aşkın sırrına ermeyi, Kâinatın tüm güzelliklerini içinde biriktirmeyi yine sen öğrettin...gülden gülistana doğru olsada yolculuğun, aşkın sarhoşluğu ile kabullendin sonunu…
Sen, yeter ki gönülleri doldurmaya çalış,
Felek bin tane boş kadehten sonra, bir gün dolu bir kadeh de sunar ve arzuna uygun döner ammâ neden sonra; sabır gerek!
Yâr mı âşktır, aşk mı daha yâr desem? Neyse demiyorum bir şey… ha sahi bu yazımda hiç Farisi beyit yok ! neden mi ?
Periler ülkesinden, saçları gül kokan ruhlar geldi dünyaya.
Karacaoğlan’ında dediği gibi ;Pervâne şem’ini uyandıramaz. Başta sevda, kalbde nâr olmayınca ..
Yeter mi ?
Rahat gece, tatlı mehtâp bul bana. Herşeyden anlatayım, o zaman sana.
“ Yavaş yavaş elveda .. ”
Mustafa Solmaz
__________________
Bir delil yeter kırk alime.
Kırk delil yetmez bir cahile
|
|
|