Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Kültür | Sanat | Edebiyat > Resimli, Resimsiz Şiirler


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 26.01.2019, 23:21   #1
Çevrimdışı
Rapİ
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart İstanbul Şiirleri

İstanbul Şiirleri




Yahya Kemal Beyatlı | Başka Bir Tepeden



''Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

Nice revnaklı şehirler görülür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü'yada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.''





Orhan Veli Kanık | İstanbul'u Dinliyorum



''İstanbul'u Dinliyorum
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda
Sucuların hiç durmayan çıngırakları;
İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor derken
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık;
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı,
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular,
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
Başında eski alemlerin sarhoşluğu,
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı
Dinmiş lodosların uğultusu içinde.
İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir yosma geçiyor kaldırımdan.
Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
Bir şey düşüyor elinden yere;
Bir gül olmalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde.
Alnın sıcak mı, değil mi bilmiyorum;
Dudakların ıslak mı değil mi, bilmiyorum
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul'u dinliyorum.''





Nurullah Genç | İstanbul ve Sen



''İstanbul bana hep seni hatırlatıyor.
Çünkü onun gözleri de en az senin ki karar yeşil.

Hala, gülümseyen bir lale gibi
bana sürgününü gönderiyorsun
dört yanı çevrili bir kale gibi
ne sır umut, ne de sır veriyorsun

gemiler gidiyor, sen gidiyorsun
sulara yansıyor yeşil gözlerin
hüzün dalga dalga, ıssız ve derin
beni İstanbul’a terkediyorsun

sensiz ne şehrayin, ne deniz kalır
gidersin, harabe olur İstanbul
martılar göç eder; sular alçalır
kendini çöllerde bulur İstanbul''

güneşi rengarenk şavkınla gökte
saçlarını tarar iken bulurum
beyazı, gecenin çizgilerinde
ellerini arar iken bulurum

sensiz çözülür mi gül ve mu/amma
yüreğimden hala habersiz misin
adını göklere yazarım amma
mehtabı kaybolur düşlerimin''





Necip Fazıl Kısakürek | Canım İstanbul



''Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.

İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım...
İstanbul,
İstanbul...

Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare? ..
Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...

O manayı bul da bul!
İlle İstanbul'da bul!
İstanbul,
İstanbul...

Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği.
Oynak sular yalının alt katına misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir ' Katibim'i...

Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.
İstanbul,
İstanbul...

Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...
Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı Sarayından.
Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar...

Gecesi sünbül kokan
Türkçesi bülbül kokan,
İstanbul,
İstanbul...''





Bedri Rahmi Eyüboğlu | İstanbul Destanı



''İstanbul deyince aklıma martı gelir
Yarısı gümüş, yarısı köpük
Yarısı balık yarısı kuş
İstanbul deyince aklıma bir masal gelir
Bir varmış, bir yokmuş
İstanbul deyince aklıma Gülcemal gelir
Anadolu’da toprak damlı bir evde
Gülcemal üstüne türküler söylenir
Süt akar cümle musluklarından
Direklerinde güller tomurcuklanır
Anadolu’da toprak damlı bir evde çocukluğum
Gülcemalle gider İstanbul’a
Gülcemalle gelir
İstanbul deyince aklıma
Bir sepet kınalı yapıncak gelir.''





Cahit Sıtkı Tarancı | Bahar Sarhoşluğu



''Yuvası saçakta kalan kırlangıç,
Yavrusu dallara emanet serçe,
Derken camiler üstünde güvercin
Minareler katından geçiyorum
Gökyüzü mahallesi İstanbul’un

Süt beyaz bir martıyım açıklarda
Gemilere ben yol gösteriyorum,
Buğday ve ilaç yüklü gemilere
Bir kanat vuruşta bulutlardayım;
Bir süzülüşte vatanım dalgalar!''





İlhan Berk | İstanbul'dan



''İşte kurşun kubbeler şehri İstanbul’dasın
Havada kaçan bulutların hışırtısı
Karaköy çarşısından geçen tramvayların camlarına yağmur yağıyor
Yenicami, Süleymaniye arkalarını kirli bir göğe vermişler
Hiç kımıldamıyorlar
Ayasofya elleriyle yüzünü kapamış bütün iştahıyla ağlıyor

İnsanlar sokak sokak, çarşı çarşı, ev ev
İnsanlar sırt sırta, omuz omuza verip durmuşlar
Boyunları bükük
Yorgun, asabi, kederli, kindar
Yığın yığın olmuşlar hepsi köprünün açılmasını bekliyor
Bir anda şehrin dört bucağına akacaklar
Bir anda iki ayrı kıtadaki insanlar gibi
Fatihliyle Beşiktaşlı sarmaş dolaş olacaklar''





Turgut Uyar | Bir Gün Sabah Sabah



''Ver elini Haydarpaşa demişiz,
Vapur rıhtımdadır pırıl pırıl,
Hava hafiften soğuk,
Deniz katran ve balık kokulu
Köprüden kayıkla geçmişim karşıya,
Bir nefeste çıkmışım bizim yokuşu…
Bir gün sabah sabah kapıyı vursam,
-Kim o? dersin uykulu sesinle içerden.
Saçların dağınıktır, mahmursundur.
Kim bilir ne güzel görünürsün sevgilim,
Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni,
Ki daha sisler kalkmamıştır Haliç’ten.
Fabrika düdükleri ötmededir.''



__________________
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Rapİ'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 26.01.2019, 23:32   #2
Çevrimdışı
Gülümsün
Yönetici

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul Şiirleri

Güzel sunum hazırlamışsınız teşekkürler.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Gülümsün'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 26.01.2019, 23:35   #3
Çevrimdışı
Rapİ
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul Şiirleri





Ümit Yaşar Oğuzcan | Üstüme Varma İstanbul



''Sana geldim, içim ümitlerle dolu
Beni sarhoş etme İstanbul, ne olur
Bir gün ben de eririm caddelerinde
Çürür kemiklerim adım unutulur
Yine sen kalırsın dipdiri, sımsıcak
Göğü, bulutların, denizlerin kalır
Oynama İstanbul, benimle oynama
Bir gün öldürür beni bu dert, bu kahır
Ezilmiş ellerimin arasında başım
Bu yeryüzünde başka çarem kalmamış
İşte gelip kapılarına dayanmışım
Karşında yıkılmış bir duvar gibiyim
Beni sarhoş etme, başım dönüyor
Üstüme varma İstanbul, kederliyim.''





Yahya Kemal Beyatlı | Siste Söyleniş



''Birden kapandı birbiri ardınca perdeler…
Kandilli, Göksu, Kanlıca, İstinye nerdeler?

Som zümrüt ortasında, muzaffer, akıp giden
Firûze nehri nerde? Bugün saklıdır, neden?

Benzetmek olmasın sana dünyada bir yeri;
Eylül sonunda böyledir İsviçre gölleri.

Bir devri lanetiyle boğan şâirin “Sis”i.
Vicdan ve ruh elemlerinin en zehirlisi.

Hülyâma bir ezâ gibi aksetti bir daha;
-Örtün! müebbeden uyu! ey şehr! -O bedduâ…

Hayır bu hal uzun süremez, sen yakındasın;
Hâlâ dağılmayan bu sisin arkasındasın.''





Ziya Osman Saba | İstanbul



''Seni görüyorum yine İstanbul
Gözlerimle kucaklar gibi uzaktan
Minare minare, ev ev,
Yol, meydan.
Geliyor Boğaziçi’nden doğru
Bir iskeleden kalkan vapurun sesi,
Mavi sular üstünde yine
Bembeyaz Kızkulesi.
Bir yanda, serin sabahlarla beraber,
Doğduğum kıyılar: Beşiktaşım.
Baktıkça hep, semt semt, yer yer,
Beş yaşım, on beş yaşım, ah yirmi yaşım!
Durmuş bir tepende okuduğum mektep,
Askerlik ettiğim kışladır ötesi.
Bir gün bir kızını benim eden
Evlendirme dairesi.
Benim de sayılmaz mı oralar?
Elimi tutar gibi iki yanımdan,
Babamın yattığı Küçüksu,
Anamın toprağı Eyüpsultan.
Önümde, açık kollarıyla Boğaz,
Çengelköy’den aktarma Rumelihisarı.
İstanbul, İstanbul’um benim.''




Orhan Veli Kanık | Bir Garip Orhan Veli



''İstanbul’da Boğaziçi’nde
Bir garip Orhan Veli’yim
Veli’nin oğluyum
Tarifsiz kederler içindeyim

Rumeli Hisarı’na oturmuşum
Oturmuş da bir türkü tutturmuşum

İstanbul’un mermer taşları
Başıma da konuyor martı kuşları
Gözlerimden boşanır hicran yaşları
Edalım…
Senin yüzünden bu halim.

İstanbul’un orta yeri sinema
Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama
El konuşurmuş, görüşürmüş bana ne

Sevdalım…
Boynuna vebalim

İstanbul’da, Boğaziçi’ndeyim
Bir garip Orhan Veli’yim.''





Atilla İlhan | İstanbul Ağrısı



''Kanatları parça parça bu ağustos geceleri
yıldızlar kaynarken
şangır şungur ayaklarımın dibine dökülen
sen
eğer yine İstanbul'san
yine kan köpüklü cehennem sarmaşıkları büyüteceğim

pancak pancak şiirler tüküreceğim
demek yine ben
limandaki direkler ormanında bütün bandıralar ayaklanıyor
kapı önlerinde boyunlarını bükmüş tek tek kafiyeler
yahudi sokaklarını aydınlatan telaviv şarkıları
mavi asfaltlara çökmüş
diz bağlıyor
eğer sen yine İstanbul'san
kirli dudaklarını bulut bulut dudaklarıma uzatan
sirkeci garı'nda tren çığlıklarıyla bıçaklanıp
intihar dumanlari içindeki haydarpaşa'dan
anadolu üstlerine bakıp bakıp
ağlayan
sen eğer yine İstanbul'san
aldanmıyorsam
yakaları karanfilli ****ler eğer beni aldatmıyorsa
kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar
yine senin emrindeyim
utanmasam
gozlerimi damla damla kadehime damlatarak
kendimi yani şu bildigim attila ilhan'i
zehirleyebilirim

sonbahar karanlıkları tuttu tutacak
tarlabaşı pansiyonlarında bekarlar buğulanıyor
imtihan çığlıkları yükseliyor üniversite'den
tophane iskelesi'nde diesel kamyonları sarhoş
direksiyonlarının koynuna girmiş bıçkın şoförler
uykusuz dalgalanıyor

ulan İstanbul sen misin
senin ellerin mi bu eller
ulan bu gemiler senin gemilerin mi
minarelerini kürdan gibi dişlerinin arasında
liman liman götüren
ulan bu mazot tüküren bu dövmeli gemiler senin mi
akşamlar yassıldıkça neden böyle devleşiyorlar
neden durmaksızın imdat kıvılcımları fışkırıyor
antenlerinden
neden
peki İstanbul ya ben
ya mısralarını dört renkli duvar afişleri gibi boy boy
gümrük duvarlarına yapıştıran yolcu abbas
ya benim kahrım
ya senin ağrın
ağır kabaralarınla uykularımı ezerek deliksiz yaşattığın
çaresiz zehirle kusan çılgın bir yılan gibi
burgu burgu içime boşalttığın
o senin ağrın
o senin

eğer sen yine İstanbul'san
yanılmıyorsam
koltuğumun altında eski bir kitap diye götürmek istediğim
sicilyalı balıkçılara marsilyalı dok işçilerine
satır satır okumak istediğim
sen
eğer yine İstanbul'san
eğer senin ağrınsa iğneli beşik gibi her tarafımda hissettiğim

ulan yine sen kazandın İstanbul
sen kazandın ben yenildim
kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar
yine emrindeyim
ölsem yalnız kalsam cüzdanım kaybolsa
parasız kalsam tenhalarda kalsam çarpılsam
hiç bir gün hiçbir postacı kapımı çalmasa
yanılmıyorsam
sen eğer yine İstanbul'san
senin ıslıklarınsa kulaklarıma saplanan bu ıslıklar
gözbebeklerimde gezegenler gibi dönen yalnızlığımdan
bir tekmede kapılarını kırıp çıktım demektir

ulan bunu sen de bilirsin İstanbul
kaç kere yazdım kimbilir
kaç kere kirpiklerimiz kasaturalara dönmüş diken diken
1949 eylül'ünde birader mırc ve ben
sokaklarında mohikanlar gibi ateş yaktık
sana taptık ulan
unuttun mu
sana taptık.''




Oktay Rıfat Horozcu | İstanbul Şiirinden



''İstanbul'un üstüne güneş doğdu,
Çıktı silkinerek gecenin içinden,
Kız gibi minareleriyle Süleymaniye,
Sultanahmet, Sultan selim, Fatih camileri.

Türbeler, çeşmeler, sebiller
Aldılar aydınlıkta yerlerini.
Şakımaya başladı bülbül gibi
Bağdat köşkünün çinileri;
Hepsi de alın teri,
Hepsi de el emeği.
Bir yaprak düştü döne döne şadırvana;
Bir kumru su içti şadırvandan.
Üsküdar'ın fakir evleri göründü uzaktan
En arkada Çamlıca tepeleri.''





__________________
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Rapİ'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 26.01.2019, 23:47   #4
Çevrimdışı
Rapİ
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul Şiirleri






Behçet Necatigil | Barbaros Meydanı



''Biliyorum, ayıp ve manasız
Ama peşlerinden gidiyorum
Gezmeye çıktıkları vakit
Ana kız.

Utanır da belki
Anasının sırtındaki
Yeldirmeden,
Kız bir adım önde gider
Sezdirmeden.

Beşiktaş'ta Barbaros Meydanı
Sağı anıt, solu türbe
Ortası kare şeklinde,
Parkıdır yoksulların
Bilhassa yaz ayları.

Fidanların, mezarların önünde
Yontulu taşlar çepçevre,
Yer yer banklar konulmuş,
Meydana dolmuş millet,
Sıra sıra oturmuş.
Ah genç kız kalbi,
Sıralara bakar elbet.

Meydanın ilersi deniz kıyısı
Karaya çekilmiş kayıklar,
İskele gazinosu yanda
Sulara dökülmüş ışıklar,
Üsküdar şu karşısı.

O nemli topraklara
Ana çöker yorgun argın,
Kalmış gözü arkada
Kendi ayakta kızın.

En gürültülü şarkılar
Çalarken plakta,
Onlar orda oturur
Denize bakarlar.
Avunmaya muhtaç bu gençlik
Ey kız anası ihtiyarlar,
Ey denizlerden esen serinlik.''





Sunay Akın | At Kokusu



''Son evi gösterin bana İstanbul'da
vapur sesinin duyulduğu
ki kapısını çalıp
söyleyeyim içindekilere
daha çok kedi yavrusu ezilsin diye
eski iskeleleri
sahil yoluyla ayırdıklarını
denizden

Karşılığında ben de size
kanaryası ölüp
kuaför salonuna dönüşmeyen
kaç mahalle berberinin
kaldığını söylerim
ya da kaç fötr şapkanın
tutsak olduğunu
köhne bir konağın
askısında

Kaç faytoncunun
artık taksicilik yaptığını da bilirim
ama söylemem
onu da siz bulun
dikiz aynasına takılı boncuklardaki
at kokusundan.''





Özdemir Asaf | Boğaz Gezintisi



''Ne günlermiş, ne günlermiş
Yıldızlar, mehtap, çamlar altında.
Yıldızlar, mehtap, çamlar altında
Ne günlermiş, ne günlermiş
Gelip geçmiş!

Vapurlar değil, Boğaz'dan geçen:
Boğaz'dan yalılar geçiyor.
Toplamış sulardan eteklerini,
Odasına çekilen bir saraylı gibi
Yalılar gelmeyen âlemlerine gidiyor
Bırakıp bu sessiz gecelerini.

Çekip almış kuşların kanadlarından rüzgârını
Asırlık rüyalarında yalılar.
Uykuların mahmurluğu saçaklarını sarmış.
Saz sesleri gelmeyor kıyılarından.
Ne geçen yazlardan haber var,
Ne gelecek baharlardan.
Kimbilir kaç deniz geçmiş uykularından...

Başbaşa kalmış iki Hisar
Beklemekte sönük sahilleri.
Artık eski harpleri anlatır taş duvarlar
Kıyılarından geçen balıklara.
O balıklar ki, dedeleri
Şarkılarla beslenmişti geceleri.
Şimdi sulara düşen çürümüş tahtalar
Dalgalarda son oltanın yemleri..

Bir zamanlar şen yaşamış yalılar
Işıklı bir ziyafet sofrasında.
Renklerini deniz almış götürmüş,
Küllerini alev alıp savurmuş.
Deniz kenarında denizsiz kalmışlar.
Ortaklığı ayrılmış kıt'aların.
Anadolu günden güne Rumeliye küsmüş

Bugün biz değiliz bakan yalılara;
Yalılar boynu eğik bize bakıyor.
Biz değiliz sarkan hatıralara
Göğüs gererek dalgalara.
Yalılar bir hayâl için denize sarkıyor
Yalılar bize bakıyor, denize bakıyor.

Ne günlermiş, ne günlermiş
Yıldızlar, mehtab, çamlar altında.
Yıldızlar, mehtab, çamlar altında
Ne günlermiş, ne günlermiş
Geçip gitmiş.''





Sezai Karakoç | Denizin Kentini Yaktım



'Denizin kentini yaktım
Vızıldayıp duran kafamın ortasında
Denizin kentini yaktım
Hurma şırıltılarıyla

Denizin kentini yaktım
Beni çocukluğumdan koparan
Denizin kentini yaktım
Bir kent kadın kabuklarından

Denizin kentini yaktım
Miras kalmış bir alevle
Denizin kentini yaktım
Veli ağaçlarla kalbi atan mermerle

Tanrıyı anarak kalbi atan
Cami sütunları boğdu
Sararmış gözyaşlarıyla
Kararmış denizin kentini

İstanbul ey sevgili şehir
Dön dön karadan gelen sesime
Son veren zaman yatırında
Denizden getirilen biçimine.''





Aşık Veysel Satıroğlu | Sevgisi İçimde



''Sevgisi içimde yaşayıp duran
Nazlı güzellerin şirin İstanbul
Hayali kafamda hükümler süren
Görmez gözlerime görün İstanbul

Ortasında deniz kenarlar kara
Bu dünyada cennet olmuş kullara
Mehtapta sandallar ne hoş manzara
Sahildir yayladır yerin İstanbul

Gemilerin gelir peşi peşine
Şöhretin yayılmış hudut dışına
Ayrı bir güzellik başlı başına
Sevgi muhabbetin derin İstanbul

Fatih Mehmet Sultan temeli kurdu
Ondan sonra oldu Türklerin yurdu
Edirne'den gelen o büyük ordu
Ayyıldız bayraktır nurun İstanbul

Denizler kilidi boğazların var
Dünyaya haykıran avazların var
Yılmaz Türk Ordusu şahbazların var
Ferah tut gönlünü serin İstanbul

Dünya güzelliği sendedir mevcut
Hususi özenmiş yaratmış Mabut
Herkesin gönlünde vardır bir maksut
Halis Türk maksadın varın İstanbul

Edipler şairler yetişmiş sende
Ehli aşklar yanmış tutuşmuş sende
Bir aciz kimseyim Veysel'im ben de
Seversen olayım yarin İstanbul.''





__________________
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Rapİ'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 26.01.2019, 23:48   #5
Çevrimdışı
Rapİ
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul Şiirleri

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Gülümsün Mesajı göster
Güzel sunum hazırlamışsınız teşekkürler.
Çok naziksiniz, çok teşekkür ederim Gülümsün.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Rapİ'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.01.2019, 03:17   #6
Çevrimdışı
Ekrem Sencer
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul Şiirleri

İstanbul, yüreklerine dokunduğu şâirlere hep farklı ilhamlar vermiş. Kimi onu târihin muhteşem aynasında seyretmiş, kimi hiç görmeden hayâlinde cennet niyetine sevdalanmış, kimi de Göksu ile Sâdâbad'ın asûde sularında kayıkların yüzdürüldüğü eski bir zamanda takılı kalmış. Serin serviler altında mezarları da özlenmiş, sanki dünya kurulalı beri tepelerin üzerine inciler gibi serpilmiş mâbedleri de... Yahya Kemâl'in tâbiriyle ''bu efsunlu şehir'' in avladığı şâirlerin birbirinden güzel dizelerinden derlediğiniz şiirler için teşekkür ederim @Rapİ
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Ekrem Sencer'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.01.2019, 03:31   #7
Çevrimdışı
Rapİ
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul Şiirleri

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Ekrem Sencer Mesajı göster
İstanbul, yüreklerine dokunduğu şâirlere hep farklı ilhamlar vermiş. Kimi onu târihin muhteşem aynasında seyretmiş, kimi hiç görmeden hayâlinde cennet niyetine sevdalanmış, kimi de Göksu ile Sâdâbad'ın asûde sularında kayıkların yüzdürüldüğü eski bir zamanda takılı kalmış. Serin serviler altında mezarları da özlenmiş, sanki dünya kurulalı beri tepelerin üzerine inciler gibi serpilmiş mâbedleri de... Yahya Kemâl'in tâbiriyle ''bu efsunlu şehir'' in avladığı şâirlerin birbirinden güzel dizelerinden derlediğiniz şiirler için teşekkür ederim @Rapİ
Rica ederim.
İstanbul'u bu kadar çok yönlü ve haklı betimlemeleriniz şiirlerdeki anlamın hazinesine layıktı.
Çok naziksiniz, çok teşekkür ederim manidar yorumunuza @Ekrem Sencer.
Efsunun hem haletiruhiyedeki yansıması hem dimağlardaki izdüşümü onu gönülden seyreyleyen bilinçlerle daha nice tarihi boyutlara taşıyacaktır.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Rapİ'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.01.2019, 03:45   #8
Çevrimdışı
Ekrem Sencer
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul Şiirleri

Sözleriniz tatlı bir İstanbul meltemi gibi geldi. Samimi iltifâtınız beni sevindirdi. İstanbul, şâirleriyle, şâirlerini yâd eden sizin gibi ince ruhlu insanlarla ve sevdâlarıyla hep yaşayacak, meftûnlarına lûtfettiği ilhamlarla şiirler söyletecek, bizler de şiirlerle kurduğumuz tatlı İstanbul hülyâlarında sermest olmaya devam edeceğiz.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Ekrem Sencer'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.01.2019, 03:53   #9
Çevrimdışı
Rapİ
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul Şiirleri

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Ekrem Sencer Mesajı göster
Sözleriniz tatlı bir İstanbul meltemi gibi geldi. Samimi iltifâtınız beni sevindirdi. İstanbul, şâirleriyle, şâirlerini yâd eden sizin gibi ince ruhlu insanlarla ve sevdâlarıyla hep yaşayacak, meftûnlarına lûtfettiği ilhamlarla şiirler söyletecek, bizler de şiirlerle kurduğumuz tatlı İstanbul hülyâlarında sermest olmaya devam edeceğiz.
Tümcelerinizdeki harika armonide her sözün kifayet taşıdığı anlamı okuyabilmek şükran sunulası bir hakikat. Çok teşekkür ederim.
Şiir ki insanın insani yanının okyanusunu en çok hissettiren deryadır. Ne çok öz ve ne çok misal taşır kuşaktan kuşağa. Bazen sızı, bazen derman ama ille de bir mukadderata misaldir. Konu bir de şehirlerin kraliçesi, aşıkların sızısı, kavuşmaların niyazı, savaşların kaderi İstanbul olunca ilmek ilmek dokunur bugünden yarınlara, her beyit her mısra.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Rapİ'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.01.2019, 04:05   #10
Çevrimdışı
Ekrem Sencer
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul Şiirleri

Yorumlarımı paylaşımınızın niteliğine uygun bulduysanız bundan ancak bahtiyarlık duyarım Sayın @Rapİ. Burada yorumum, yorumlanandan daha değerli değildir, ancak olsa olsa ondan dolayı değerlenebilir.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Ekrem Sencer'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
istanbul, İstanbul, Şiirleri


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 20:27.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.