Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türkiye ve Dünyadan Haberler > Ülkemiz ve Dünya Gündemi > Serbest Kürsü

Serbest Kürsü Her konuda tartışma açılan konular burada


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 03.12.2017, 12:09   #1
Çevrimdışı
Kel ali
Gerçek Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Erdoğandan Kılıçdaroğlu’na Mitomani teşhisi!


Erdoğandan Kılıçdaroğlu’na Mitomani teşhisi!

FETÖ'nün ana propaganda merkezine dönmüş ana hıyanet partisiyle karşı karşıyayız. Söylediği yalanlarla bu zatın adı siyasette CHP'nin yalancı çobanına çıkmıştır. Ben sordum çevremize bunun sorunun ne olduğunu. Bir psikiyatri arkadaşım söyledi. Bunun adı 'Mitomani'. Tıpta bunun adı 'yalan söyleme hastalığı.

https://www.trabzonhabercisi.com/siy...si-h36158.html


**

Mitoman birisinden daha kötüsü "narsist mitoman" olsa gerek.

Hayatınızın bir bölümünde illaki karşınıza çıkmıştır böyle bir kişilik. Belki de farkında bile olmadan birlikte yaşadığınız bir "narsist", "mitoman" ya da "narsist mitoman" vardır!

Narsizm, çoğumuzun bildiği, kendini beğenmişlik hastalığı. Dünyanın merkezindeki, en tepesindeki, en değerli kişi ve diğer zavallılar...

Mitomani, kişilerde kendi söylediği yalana inanma hastalığıdır. Bu tür hastalar hatalarını örtmek için sürekli yalana başvururlar. Bir süre sonra söyledikleri yalanlara kendileri de inanmaya başlarlar. Zaman içinde kendi vicdanlarından uzaklaşmaya başladıkça, gerçek bir varlık elde etmek amacıyla yalan söylemeye devam ederler. Çevrenizde suçluluk psikolojisiyle hareket ederek, suçunu bastırmaya çalışan kişiler vardır. Mitomani olarak adlandırılan bu durumdaki kişiler, çıkar elde etmek ya da çevresinin ilgisini çekmek içinde yalana başvururlar. Bu yapıdaki kişiler bir makamı elde etmek için bile yalan söyleyebilirler. Mitoman kişiler için yalan söylemek yaşamlarının rutin davranışı haline gelmiştir. Söylemiş oldukları yalanların ortaya çıkması durumunda, bundan herhangi bir suçluluk hissetmezler. Mitomani kişiler için yalan söylemek olağan bir davranıştır. Bu kişiler sessizliğe tahammül edemezler. Bulundukları ortamda yalan ve abartılarla birlikte konuşmaya girerler. İlk başlarda kişilerin söyledikleri yalanlar kolay anlaşılmaz. Ancak yalanların tek tek ortaya çıkmasından sonra, çevresindekiler bu yalanlara inanmamaya başlar. Bu kişiler gerçek mutluluğu yakalayamadığından, iş ve arkadaş çevrelerini sürekli değiştirirler. Yalanlarını düzeltme amaçları olmaz. Kişilerde pişmanlık mekanizması işlemez

Mitoman kişiler, çıkar elde etmek için, bir makamı elde etmek için ya da para için yalan söylediği gibi; çevresindekilerin dikkatini çekmek ve statü için de yalan söyler.
Mitoman kişiler için yalan söylemek yaşamlarının rutin davranışı haline gelmiştir. Söylemiş oldukları yalanların ortaya çıkması durumunda, bundan herhangi bir suçluluk hissetmezler. Yalan söylemek olağan bir davranıştır. Bulundukları ortamda yalan ve abartılarla birlikte konuşmaya girerler. İlk başlarda söyledikleri yalanlar kolay anlaşılmaz. Ancak yalanların tek tek ortaya çıkmasından sonra, çevresindekiler bu yalanlara inanmamaya başlar. Bu kişiler gerçek mutluluğu yakalayamadığından, iş ve arkadaş çevrelerini sürekli değiştirirler. Yalanlarını düzeltme amaçları olmaz. Bu kişilerde pişmanlık mekanizması işlemez. Zaman içinde kendi vicdanlarından uzaklaşmaya başladıkça, gerçek bir varlık elde etmek amacıyla yalan söylemeye devam ederler.
Mitomani bir dürtü kontrol bozukluğudur. Kişi bu hastalıkta kendisine hâkim olamaz, yalana karşı içinde büyük bir istek duyduğu için kendini engelleyemez.

Siz de söylediğiniz yalanların sonucunda işinizi, kız arkadaşınızı hatta eşinizi kaybettiyseniz ve söylediğiniz yalanlardan dolayı kimsenin yüzüne bakacak yüzünüz yoksa o zaman mitoman sayılabilirsiniz.
Bu hastalığın tedavisi aslında basittir ancak kişinin kendi kendine yardım etmesi çok kolay sayılmaz. Çünkü bir süre yalan söylemeden dursa bile eninde sonunda buna ihtiyaç duyacaktır. Bu nedenle uzman bir destek şarttır.

Narsist, bencilliğini gizleyerek, kendisinin iyiliksever, erdemli, şefkatli, başarılı ve aktif biri olduğunu düşünür. Ama kuyunun dibinde acı, korku ve yetersizlik duygusu vardır. Bizler ise sadece kuyunun yüzeyini görür ve aldanırız. İnsan kendinden ve yetersizliğinin verdiği acıdan kaçmaktadır ama çoğu zaman bunu kendisi de fark edemez. Çünkü kendinden kaçtıkça, kendi sorununu görmekten uzaklaşmakta ve diğer insanların kusurlarına yönelmektedir. Kendilerini aynada göremediklerinden insanları ne kadar sıktıklarının farkına da varamazlar.
Narsistler, dinlemezler, empati kurmazlar, vefasız ve nankördürler! Eleştiriye kapalıdırlar. Para, güç, ihtişam önemlidir. İltifat göremediklerinde çıldırırlar...
Eveet, şimdi gelelim NARSİST MİTOMAN'a!
Vallahi ne diyeyim, ikisini de tanıttım size! Bütün bu okuduklarınızı toplayın ve bir insana yükleyin!
Bir de onla yaşayın...
Hatta yıllarca ülkeyi yönetsin.
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Kel ali'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 03.12.2017, 12:10   #2
Çevrimdışı
Kel ali
Gerçek Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Erdoğandan Kılıçdaroğlu’na Mitomani teşhisi!

https://www.youtube.com/watch?v=tLg9FW4V_Og


https://www.youtube.com/watch?v=K4FrjN3wvB4

Siyasete atildigi ilk gunden bu gune kadar olan surecte, hic bikmadan usanmadan birbiriyle celisen celismeyen, akla hayale sigmaz bir suru zirva iceren beyanlardir.

**

MALATYA KÜRECİK’E KURULACAK OLAN FÜZE KALKANININ KOMUTASI KONUSU
Topraklarımızın genelinde böyle bir şey düşünülüyorsa zaten bu kesinlikle bize verilmeli. Aksi taktirde böyle bir şeyin kabulü mümkün değil.

Buranın komuta sisteminin tamamiyle NATO’da olması gerektiğini söyledik ve bunu savunduk.

**

EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİN Mİ?
Milletvekili olmadan önce Recep Tayyip Erdoğan: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bak… Yalan… Koskoca bir yalan…

Genel seçimler öncesi Recep Tayyip Erdoğan: Çünkü egemenlik kayıtsız şartsız milletindir… Bunun tartışması olur mu?

**

DAVOS ZİRVESİNDE GÖSTERDİĞİ TEPKİ KİMEYDİ?
2009 yılında Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’na katılan Erdoğan konuşma sırasında İsrail Cumhurbaşkanı Simon Perez’i sert bir dille eleştirmiş ve “Öldürmeye gelince siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz.” demişti.

Aynı Recep Tayyip Erdoğan “Herhangibir şekilde ne İsrail halkını ne Cumhurbaşkanı Perez’i ne de Musevi halkını hedef aldım. Benim burada tavrım moderatöre olmuştur. Toplanto moderatörüne bir tepki ortaya koydum.” diyerek çark etmişti.

**

AMERİKA’NIN ORTADOĞU PROJESİ BOP’UN EŞBAKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN
Muhalefetin, Erdoğan’ın Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı olduğunu kendisinin defalarca kez söylediğini gündeme getirmesi üzerine Recep Tayyip Erdoğan şöyle konuşmuştu: Ellerine bir kağıt almışlar Amerika’nın bir projesi diye… Bunu ispat ederlerse biz her şeye varız. Ama İspat edemezlerse alçaktırlar namussuzdurlar. Bu kadar açık konuşuyorum. Bu kadar ağır konuşuyorum.

Oysa ki Recep Tayyip Erdoğan Mehmet Ali Birand’ın 32. Gün programında bile bu açıklamayı yapmıştı ve şöyle konuşmuştu: Özellikle Diyarbakır’a çok farklı bakıyorum. Diyarbakır’ı istiyorum ki… Şuanda Amerika’nın da düşündüğü Büyük Ortadoğu Projesi var ya… Genişletilmiş Ortadoğu… Yani bu proje içerisinde Diyarbakır bir yıldız olabilir, bir merkez olabilir…

**

KÜRT SORUNU MU ? TERÖR SORUNU MU?
Kürt açılımı ya da Demokratik açılım konusu ile 2009 yılında Türkiye gündemine gelen Ak Parti’de Recep Tayyip Erdoğan ‘açılımı’ şu sözlerle duyurmuştu: Buna ister Kürt sorunu deyin, ister güneydoğu sorunu deyin… İster doğu sorunu deyin… İsterse son olarak yine adlandırdığımız Kürt açılımı… Ne derseniz diyelim… Bunun üzerine bir çalışmayı başlattık.

Aynı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan genel seçimler öncesindeki bir mitingde şöyle konuşmuştu: Tutturmuşlar bir Kürt sorunu… Ben Kürt sorunu diye bir şey tanımıyorum…

**

TÜRKİYE’NİN AVRUPA BİRLİĞİNE KATILMASI KONUSU
Recep Tayyip Erdoğan’ın Refah Partisi döneminde yaptığı bir açıklamada: Avrupa Birliği’ne zaten girmeyeceğiz… Ben keramet ehli falan değilim ama haber veriyorum. Almayacaklar bizi… Ama işin hakikatini bilmek lazım. Avrupa Topluluğu Hıristiyan Katolikler Birliği topluluğudur.

Recep Tayyip Erdoğan Başbakan olduktan sonra Meclis’te yaptığı açıklamada ise: “Avrupa Birliği’ne katılım sürecinde şimdiye kadar Meclisimizin yoğun çalışmalarıyla birçok düzenleme gerçekleştirmişizdir. ” diye konuşmuştu.

**

TERÖR ÖRGÜTÜYLE GÖRÜŞME YAPILIR MI YAPILMAZ MI?
2010 Referandumu öncesinde bir mitingte konuşan Recep Tayyip Erdoğan: “Ak Parti ve Ak Parti hükümeti hiçbir terör örgütüyle masaya oturmaz. Müzakere yapmaz. Terör örgütüyle hiçbir zaman masaya oturmadık ve hiçbir zaman da oturmayacağız.” demişti.

Aynı Erdoğan 2013 yılında katıldığı ve canlı yayınlanan televizyon programında Ada’yla görüşme yaptırırız. Kimlerle… İşte bu işlerle görevli olan elemanlarımız vasıtasıyla. Halen görüşme var…
Başka bir televizyon programında: Bu arada İmralı’yla ilgili görüşmeler yine olabilir…

**

TERÖRİSTLE YANAK YANAĞA OLANLA NEYİ KONUŞACAĞIZ?
NTV canlı yayınında Kürt açılımının son dönemdeki sorunlarını dile getiren Erdoğan, “Şimdi terör ile kim içiçe… Terör ile içiçe olanla neyi konuşacağız? Teröristle yanak yanağa, sarmaş dolaş olan bir eş başkanla nasıl olacak da ben konuşacağım? Ben bununla konuştuğum zaman bu ülkedeki şehit anneleri bir Başbakan olarak beni onlarla bir masada gördüğü zaman onlar ne der? Kusura bakmayın… Ben bir tane şehit annesinin gözyaşını bunların hiçbirine değişemem…

Aynı Recep Tayyip Erdoğan birkaç sene sonra yine özel bir TV kanalının canlı yayınında ise “Burada hepsi farklı farklı görüştüğünüzde İmralı ne derse biz onu yaparız. Şuanda İmralı, beklentilerimize cevap verecek noktaya doğru adımlarını atıyor. “


**

IMF, "Erdoğan yalan söylüyor"

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın getirdiği “Bizden öncekiler IMF’den borç alıyordu, şimdi biz IMF’ye borç veriyoruz” söyleminin gerçek olmadığı ortaya çıktı.

**

ABD Başkanı Trump’ın, ‘YPG’ye silah yardımı kesilecek’ sözünden 3 gün sonra Suriye’nin kuzeyinde askeri araçları taşıyan yaklaşık 100 TIR görüntülendi.

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı görüşmede verdiği, “YPG’ye silah yardımı kesilecek” sözünden 3 gün sonra, Suriye’nin kuzeyine doğru giden, yeni yardım konvoyları olduğu iddia edilen TIR görüntüleri yayınlandı.
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Kel ali'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 03.12.2017, 12:15   #3
Çevrimdışı
Kel ali
Gerçek Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Erdoğandan Kılıçdaroğlu’na Mitomani teşhisi!




Delirmek üzereyiz!

**Bir iktidar ki, sınırsız, sorumsuz, ölçüsüz açıklamalar yapıyor.

Bir iktidar ki, iddia ediyor ama bütün imkânları elinde olduğu halde iddiasını kanıtlamıyor.

Bir iktidar ki, muhalefeti yok etmeye çalışıyor.

Bir iktidar ki, devletin şiddet tekelini hadsiz, hudutsuz ve hukuksuz olarak salt kendi çıkarları için kullanıyor.

Bir iktidar ki, dış politikası yerlerde sürünüyor. (Örneğin Şam’da namaz kılacaklar, şimdi burnunu sınırın ötesine çıkaramıyor.)

Bir iktidar ki, temel sorunlarını çözememişken dünyaya ayar vermeye çalışıyor. (Tabi bunların dünyada bir esamisi olmuyor. Zaten amaç, içe dönük propaganda yapmak.)

Tek tek ne halde olduğumuzu saymadan, bu AKP iktidarının Türkiye’si uluslararası olumluluk sıralamalarında (örneğin insan hakları, basın özgürlüğü, eğitim düzeyi, bilim, patent vb.) sonlarda yer alırken, olumsuzluk (örneğin yolsuzluk algısı, çocuk ölümleri, kadın cinayetleri, şiddet vb.) sıralamalarında önlerde yer almakta.

Bir ülke geri durumda olabilir, bazı temel sorunlarını çözememiş olabilir, fakir olabilir; bizim sorunumuz bunları aştı. Bu çığırdan çoktan çıktık. Biz aşağıya doğru yuvarlanıyoruz!

Milyarder sayısının, gayrimenkul satışlarının, araba satışlarının, yol yapımının artmış olması bir toplumun toplam yaşam kalitesi açısından ne yazar?

Şili’de Pinochet faşist rejiminde de bizdekine benzer durum vardı, ne oldu?

Daha net bir örnek vermek gerekirse, Nazi Almanya’sının 1930’lu dönemleri de böyleydi.

Toplumun moral değerleri ne durumda?

Toplumun gelecek beklentileri ve umudu var mı?

Bu toplum ahlaken, vicdanen, moral olarak çöküyor!

Çöktükçe hukuksuzlaşıyor, saygısızlaşıyor, değerlerini yitiriyor ve daha kötüsü deliriyor!

Bir delilik halidir, devam ediyor!

Bizi delirtiyorlar!

Bizimle alay ediyorlar!

Bizi kandırıyorlar!

Bizi korkutuyorlar!

Bizi dövüyorlar!

Ve bu iktidar öylesine pervasızlaştı ki…

İşte Gezi’nin yıldönümü.

Ne demişti dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan?

"Dolmabahçe Camii'nde göstericiler içki içtiler. O görüntüleri cuma günü kamuoyuna göstereceğim'' demişti. İktidarın papağanları da aynı iddiaları tekrar ettiler.

Kaç yıl geçti, bir türlü o görüntüleri görmedik!

Caminin Müezzini Fuat Yıldırım ise, "Ben camide içki içen görmedim, din adamıyım yalan söyleyemem" demişti. (Mütedeyyin Müslüman ile dinci -siyasetçi Müslüman’ı ayıran temel işte bu ahlaktır.)

Müezzin tenzili rütbeye uğratılarak sürgün edildi!

Yüzlerce yalanın, çarpıtmanın içinde bir de Kabataş olayı vardı ki, evlere şenlik!

Bu bölgede dolaşıp duran AKP Milletvekili Mehmet Metiner de ‘görüntüler elimizde ama infial yaratmasın diye yayınlamıyoruz’ şeklinde açıklamalar yaptı. Bunun altını özellikle çiziyorum çünkü bölge insanı daha yakından tanısın diye!

Kabataş yalancıları yine piyasadalar, yalanlarına ve iktidar yağcılıklarına devam ediyorlar!

Delirmişlik hali diyorum ya, işte bu ve bunun gibi binlerce olay karşısında toplumun edilgenliği, soru soramaması ve önemli bir kesiminin hala inanması.

Sorunumuz ekonomik sıkıntılar, işsizlik gibi günlük maişet derdini çoktan geçti.

Bizim sorunumuz insanlaşma, utanma duygusunu taşıyabilme, birbirimizin haklarına saygı gösterme, adil olma, ahlaklı olma sorunudur!

İktidar her açıklamayı, her işi çıkarları uğruna yapıyor ama bu öyle bir hal aldı ki, artık delilik eşiğine girildi.

Gidişat gerçekten korkunç bir hat üzerinde ilerliyor. Başımıza kötü şeyler gelecek de, ne kadar ve nasıl gelecek pek kestiremiyoruz. Uç noktada olmasına rağmen bir iç savaş tehlikesi bile var!

AKP, seçimleri kazanmak için gerekli olan oy oranını belli bir bant aralığında tutmak ve seçmen kitlesini mobilize etmek için toplumda müthiş bir ayrışma ve düşmanlaşma yarattı.

Bunu yaparken en ufak bir ahlaki, hukuki ve vicdani kaygı duymadı. Eski vesayet rejimini dahi aratmayacak yollara başvuruyor.

İslamcı faşist bir düzenin devam eden inşası, başkanlık sistemiyle tahkim edilecek!

Bunun için şiddet dâhil sınırsız, sorumsuz, hukuksuz her yolu deniyor, her türlü açıklamayı yapıyorlar.

İşte son örneği…
Sanki bilgisayar oyunu!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanı Yiğit Bulut'un TRT Haber'de yaptığı açıklama şöyle: "Balkanlar Türkiye'ye doğru dönüyor. Balkanlar bu coğrafyanın merkezine dönüyor. Yunanistan'da Romanya'da Bulgaristan'da bunlar konuşuluyor halkın arasında. Avrupa Birliği'ni boş ver Türkiye'yle birlikte yeni bir senaryo ne olabilir.

"Belki Alman hükümetinin baskısıyla hükümetler konuşamıyor ama halk şu anda Osmanlı İmparatorluğu'nu da çok iyi bilerek, İstanbul'dan nasıl yönetilirizi konuşmaya başladı. Bakın bu çok açık.

"Ortadoğu'da İstanbul'dan nasıl yönetilirizi konuşuluyor. Orta Asya'da nasıl yönetiliriz konuşuluyor. Afrika'da İstanbul'dan nasıl yönetiliriz konuşuluyor."

Ne açıklama değil mi?

Sanki bilgisayar oyunu gibi!

Bulut kendince ustası Erdoğan gibi defalarca azar işitmelerine rağmen, Almanya’ya ve AB’ye ayar vermeye çalışıyor!

ABD’den de Suriye konusunda onlarca defa diplomatik zılgıt yediler.

Ancak bunlar bizim değil, iktidarın utancıdır!

Türkiye bu coğrafyanın merkeziymiş ve üstelik İstanbul’dan nasıl yönetiliriz diyorlarmış!

Bir cümlede iki yalan!

Neden İstanbul?

Osmanlı’nın başkentiydi ya…

Bulut Osmanlıcılık taslıyor!

Osmanlı despotizmini ve onun korkunç sonuçlarını en iyi Balkan halkları bilir!

Bulut, bizdeki tarih dersi kitaplarındaki yalanları günümüz siyasetine çekerek tekrar ediyor.

Bu yalanları AKP seçmeninin bir kısmının dışında hiç kimse yemiyor. Hele uluslararası alanda bu gibi saçma açıklamalar ciddiye alınmadığı gibi, farklı yerleriyle de gülüyorlardır herhalde.

Bu kadar gerçek dışı, bu kadar pespaye, bu kadar atmasyon bir açıklama, inanın ki faşist darbeler de dâhil, önceki vesayet dönemlerinde bile olmadı.

Neden?

Onların o faşizan siyasetlerinde bile, biraz olsun bir rasyonalite vardı.

Ya bunlarda?

Türkiye’yi Osmanlı, başkenti İstanbul, Ayasofya’yı cami, Erdoğan’ı da padişah yapınca muratlarına erecekler!

Bu mümkün mü?

Faşist propagandanın hedefi bir şeyin mümkün olup olmaması değil, o şeye kitlelerin inandırılmasıdır!

Bunların siyasal İslamcılık ve Osmanlıcılığı, yapısı gereği irrasyonalite de sınır tanımayan bir zemin sunuyor!

Faşizmin gelmiş geçmiş en büyük propagandisti Goebbels’i geçmek üzereler.

Ve biz de delirmek üzereyiz!
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Kel ali'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
erdoäŸandan, erdoğandan, kä±lä±ã§daroäŸlu’na, kılıçdaroğlu’na, mitomani, teåŸhisi, teşhisi


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 19:32.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.