Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türkiye ve Dünyadan Haberler > Ülkemiz ve Dünya Gündemi > Serbest Kürsü

Serbest Kürsü Her konuda tartışma açılan konular burada


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 13.07.2018, 22:32   #1
Çevrimdışı
Kel ali
Gerçek Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Biz Söylemiştik

Alıntı:
Kel ali
Tam Üye


FETÖ'ye karşı yürütülen mücadeleyi takdir ediyor ve sonuna kadar destekliyoruz.

Ancak.

Fetö'nün yerini başka cemaatlar dolduruyor.

AKP iktidarına hâkim olan, devlet kadrolarını cemaatlere terk etme politikası acı bir fatura ortaya çıkartmış ve ne yazık ki Cumhuriyetimiz ağır bedel ödemiştir. Darbeyi 'Allah’ın lütfu' olarak değerlendiren AKP İktidarı, başta Cumhuriyet’in kurucu değerleri ve toplumun farklı kesimlerini dışlayarak, ‘devleti yeni baştan kurmaya başlamıştır.

Daha tehlikeli bir dönem başladı.

AKP polis, alırken kendi adamlarını alıyor. Şimdi FETÖ'den daha tehlikeli bir döneme gidiyoruz. Çünkü FETÖ deşifre oldu, ders alındı. Ordunun içindekiler tasfiye edildi. Ancak bu gidişle, bu tarikat ve cemaat kişileri Emniyet'e dolduruldukça, gelecekte Emniyet Teşkilatı kendilerine göre hiçbir hata yapmadan bu ülkede darbe yapacak hale gelecektir. Polis içindeki cemaatin sadece ismi değişiyor, değişen başka bir şey yok.

Son dönemde dinci hocaların ‘fetvaları’yla sık sık karşılaşıyoruz. Kimisi asansörde halvet olunabileceğini, kimisi elini öpenin cennete gideceğini savunuyor. Toplumda bu ‘fetvalara’ karşı büyük bir tepki varken bu insanlara karşı herhangi bir cezai yaptırımda bulunulmuyor.

Bu meczuplar bilinçli olarak teşvik ediliyor.

Bu söylemleri kullanan kişiler himaye ediliyor. Türkiye’de türeyen yeni meczuplar hükümetin himayesi altında her gün kin ve nefret kusuyorlar. Kafalarından ürettikleri saçma sapan fikirlerle toplumu git gide kutuplaştırıyorlar. Bu son derece tehlikeli bir tablodur. Ama bu tehlikeli tablonun yanında esas tehlikeli olan hükümetin ve yargının buna göz yummasıdır.

Bu gün Cumhurbaşkanı tek başına kalmış durumdadır,Cumhurbaşkanı için çalışıyor gibi görünen insanlar, altını oymaya çalışıyor. ipler AKP ve cemaatların elindedir, Cumhurbaşkanı iktidarını, AKP'yi ele geçirip Anayasa değişiklikleri ve tek adam rejimi ile korumaya çalışıyor, bu da onu ister istemez diktatörlüğe götürüyor.

**

Nur cemaati.

Bu cemaatin örgütlenme biçimi inanılmaz derecede gelişkindir. ser ver ama sır verme politikası izlerler. ekonomik durumu iyi olmayan kişilere yardım etmekten, mahalle karıları arasındaki kavgaları çözmeye kadar her türlü işe el atarlar. amaçları yasal yollardan iktidarı ele geçirmektir, bunun için eğitime büyük önem verirler.

**

Menzil tarikatı.

Bilindiği üzere AKP iktidarının, iktidarda kalmak için işbirliği yaptığı tek cemaat ve tarikat Fethullah Gülen Cemaati değildir. Menzil tarikatı da bu yapılar arasında son dönemde en etkin olanlarındandır. Adıyaman’ın Kahta ilçesinin Menzil köyünde kurulan söz konusu tarikat, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nda da etkili. Emniyet mensuplarının yükselebilmek için Menzil’den referans aldığı iddiaları sürekli dile getiriliyor. Tarikatın etkisini en fazla hissettirdiği bakanlık ise Sağlık Bakanlığı… Menzil’in, özellikle kabine değişikliğiyle görevinden alınan eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ döneminde bakanlıkta kadrolaştığı biliniyor. Türkiye’de en fazla müridi bulunan tarikatlar arasındaki Menzil’in, devlet kadrolarında da gittikçe yaygınlaştığı bilinmektedir.

Nakşıbendiliğin kolu olan Menzil Tarikatı, “Yolsuzluk Operasyonu” sonrası cemaatlere yönelik, “Ya benimlesiniz ya onlarla” çağrısından sonra Erdoğan’ın yanında taraf tutan ilk dini yapılanma. Özellikle esnaflar arasında örgütlenen Menzil, Adıyaman kökenli bir tarikat olmasına karşın bütün ülkeye yayıldı. Tarikat liderlerine ‘Gavs’ ismini veren Menzilcilerin ‘Minah’ adında bir de başucu eserleri bulunuyor. Tarikatın, “Semerkand Öğrenci Yurdu” adı altında ülke genelinde 150 yurdu bulunuyor.

**

Süleymancılar.

Milli Eğitim’de Gülen yapılanmasından boşalan kadrolar, Süleymancılar tarafından dolduruluyor. Süleymancılar, ülke genelinde iki bin binden fazla olduğu tahmin edilen öğrenci yurtlarında dini eğitim veriyor. Milli Eğitim Bakanlığı ve Süleymancılar arasında imzalanan “Değerler Eğitimi Protokolü” kapsamında gerici ideolojisini okullarda düzenlediği seminerlerde çocuklara aktarıyor.

**

İsmailağa Cemaati

AKP’li bürokratların grubun lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’yla verdiği pozlarla akıllarda kalan İsmailağa Cemaati, 15 Temmuz’un ardından pastadan en büyük pay alan cemaatlerden.

**

Malatyalılar Cemaati

Gülen Cemaati’yle beraber, AKP iktidarından en fazla “nemalanan” grupların başında Malatyalılar geliyor. Gülen Cemaati gibi eğitim ve kadrolaşmaya özel önem veren grup, boşalan kamu kadrolarını doldurma konusunda diğer cemaatlere oranla öne çıkıyor.

Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlığı döneminde TRT ve Dışişleri Bakanlığı’nda kadrolaşan Malatyalılar, İnönü Üniversitesi’nde de çok etkililer. Adını doğduğu Malatya ilinden alan cemaatten habersiz kamuya temizlik işçisi dahi alınamıyor.

**

Hamiyet ve İrfan Vakfı

2006 yılında Ankara’da kurulan Hamiyet ve İrfan Vakfı (AHİ) Gülen-AKP ilişkilerinin bozulmaya başladığı 2013 yılından bugüne etki alanını genişletmeye devam ediyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü’yle protokol imzalayan vakfın, Ankara başta olmak üzere İstanbul, Konya ve İzmir de çok sayıda öğrenci yurdu bulunuyor.

Ankara’nın Batıkent semtinde Büyükşehir Belediyesi tarafından vakfa tahsis edilen büyük bir arazide AHİ’nin öğrenci yurdu bulunuyor. Tabelası olmayan, etrafı yüksek duvarlarla çevrili yurtta ne yapıldığı bilinmiyor.

**

Eğitim Ensar’a teslim

Darbe girişimi ardından ülke genelinde Gülen’e ait okullar ve kurslar kapatılırken, AKP eğitimi vakıflar eliyle yürütmeye devam ediyor.

**

Öğrenciler TÜGVA’ya emanet

AKP’nin öğrencileri “emanet ettiği” bir diğer vakıf ise Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA). AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın kurucusu olduğu vakıf, ilkokullardan üniversitelere kadar geniş bir zeminde varlık gösteriyor.

**

İlim Yayma Cemiyeti ve Birlik Vakfı.

MEB’in arka bahçesidir.MEB, Ensar’a olduğu gibi İlim Yayma Cemiyeti ve Birlik Vakfı’na da e-yaygın sistemdeki öğretim programlarını kullanarak her düzeyde öğrenciye yönelik sosyal, kültürel, sportif, mesleki ve teknik kurslar düzenleme olanağı verdi. İlim Yayma Cemiyeti’nin başta İstanbul ve Bursa olmak üzere toplam 142, Birlik Vakfı’nın ise ülke genelinde 200’e yakın öğrenci yurdu bulunuyor.

Kılavuzu karga olanın burnu pislikten kurtulmaz.

Netice olarak şunu söyleyebiliriz,Türkiyenin geleceği için tek bir klavuz vardır, o da Mustafa Kemal Atatürk'tür.

AKP Türkiye'yi geri dönülmeyecek bir felakete doğru hızla sürüklemektedir.

Şimdi Türkiyemizi kurtarmak için tek umudumuz kalmıştır o da şanlı Türk milletinin atalarına yakışır direncidir.

FETÖ'ye karşı yürütülen mücadeleyi takdir ediyor ve sonuna kadar destekliyoruz.

Ancak.

Fetö'nün yerini başka cemaatlar dolduruyor.

AKP iktidarına hâkim olan, devlet kadrolarını cemaatlere terk etme politikası acı bir fatura ortaya çıkartmış ve ne yazık ki Cumhuriyetimiz ağır bedel ödemiştir. Darbeyi 'Allah’ın lütfu' olarak değerlendiren AKP İktidarı, başta Cumhuriyet’in kurucu değerleri ve toplumun farklı kesimlerini dışlayarak, ‘devleti yeni baştan kurmaya başlamıştır.

Daha tehlikeli bir dönem başladı.

AKP polis, alırken kendi adamlarını alıyor. Şimdi FETÖ'den daha tehlikeli bir döneme gidiyoruz. Çünkü FETÖ deşifre oldu, ders alındı. Ordunun içindekiler tasfiye edildi. Ancak bu gidişle, bu tarikat ve cemaat kişileri Emniyet'e dolduruldukça, gelecekte Emniyet Teşkilatı kendilerine göre hiçbir hata yapmadan bu ülkede darbe yapacak hale gelecektir. Polis içindeki cemaatin sadece ismi değişiyor, değişen başka bir şey yok.

Son dönemde dinci hocaların ‘fetvaları’yla sık sık karşılaşıyoruz. Kimisi asansörde halvet olunabileceğini, kimisi elini öpenin cennete gideceğini savunuyor. Toplumda bu ‘fetvalara’ karşı büyük bir tepki varken bu insanlara karşı herhangi bir cezai yaptırımda bulunulmuyor.

Bu meczuplar bilinçli olarak teşvik ediliyor.

Bu söylemleri kullanan kişiler himaye ediliyor. Türkiye’de türeyen yeni meczuplar hükümetin himayesi altında her gün kin ve nefret kusuyorlar. Kafalarından ürettikleri saçma sapan fikirlerle toplumu git gide kutuplaştırıyorlar. Bu son derece tehlikeli bir tablodur. Ama bu tehlikeli tablonun yanında esas tehlikeli olan hükümetin ve yargının buna göz yummasıdır.

Bu gün Cumhurbaşkanı tek başına kalmış durumdadır,Cumhurbaşkanı için çalışıyor gibi görünen insanlar, altını oymaya çalışıyor. ipler AKP ve cemaatların elindedir, Cumhurbaşkanı iktidarını, AKP'yi ele geçirip Anayasa değişiklikleri ve tek adam rejimi ile korumaya çalışıyor, bu da onu ister istemez diktatörlüğe götürüyor.

**

Nur cemaati.

Bu cemaatin örgütlenme biçimi inanılmaz derecede gelişkindir. ser ver ama sır verme politikası izlerler. ekonomik durumu iyi olmayan kişilere yardım etmekten, mahalle karıları arasındaki kavgaları çözmeye kadar her türlü işe el atarlar. amaçları yasal yollardan iktidarı ele geçirmektir, bunun için eğitime büyük önem verirler.

**

Menzil tarikatı.

Bilindiği üzere AKP iktidarının, iktidarda kalmak için işbirliği yaptığı tek cemaat ve tarikat Fethullah Gülen Cemaati değildir. Menzil tarikatı da bu yapılar arasında son dönemde en etkin olanlarındandır. Adıyaman’ın Kahta ilçesinin Menzil köyünde kurulan söz konusu tarikat, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nda da etkili. Emniyet mensuplarının yükselebilmek için Menzil’den referans aldığı iddiaları sürekli dile getiriliyor. Tarikatın etkisini en fazla hissettirdiği bakanlık ise Sağlık Bakanlığı… Menzil’in, özellikle kabine değişikliğiyle görevinden alınan eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ döneminde bakanlıkta kadrolaştığı biliniyor. Türkiye’de en fazla müridi bulunan tarikatlar arasındaki Menzil’in, devlet kadrolarında da gittikçe yaygınlaştığı bilinmektedir.

Nakşıbendiliğin kolu olan Menzil Tarikatı, “Yolsuzluk Operasyonu” sonrası cemaatlere yönelik, “Ya benimlesiniz ya onlarla” çağrısından sonra Erdoğan’ın yanında taraf tutan ilk dini yapılanma. Özellikle esnaflar arasında örgütlenen Menzil, Adıyaman kökenli bir tarikat olmasına karşın bütün ülkeye yayıldı. Tarikat liderlerine ‘Gavs’ ismini veren Menzilcilerin ‘Minah’ adında bir de başucu eserleri bulunuyor. Tarikatın, “Semerkand Öğrenci Yurdu” adı altında ülke genelinde 150 yurdu bulunuyor.

**

Süleymancılar.

Milli Eğitim’de Gülen yapılanmasından boşalan kadrolar, Süleymancılar tarafından dolduruluyor. Süleymancılar, ülke genelinde iki bin binden fazla olduğu tahmin edilen öğrenci yurtlarında dini eğitim veriyor. Milli Eğitim Bakanlığı ve Süleymancılar arasında imzalanan “Değerler Eğitimi Protokolü” kapsamında gerici ideolojisini okullarda düzenlediği seminerlerde çocuklara aktarıyor.

**

İsmailağa Cemaati

AKP’li bürokratların grubun lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’yla verdiği pozlarla akıllarda kalan İsmailağa Cemaati, 15 Temmuz’un ardından pastadan en büyük pay alan cemaatlerden.

**

Malatyalılar Cemaati

Gülen Cemaati’yle beraber, AKP iktidarından en fazla “nemalanan” grupların başında Malatyalılar geliyor. Gülen Cemaati gibi eğitim ve kadrolaşmaya özel önem veren grup, boşalan kamu kadrolarını doldurma konusunda diğer cemaatlere oranla öne çıkıyor.

Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlığı döneminde TRT ve Dışişleri Bakanlığı’nda kadrolaşan Malatyalılar, İnönü Üniversitesi’nde de çok etkililer. Adını doğduğu Malatya ilinden alan cemaatten habersiz kamuya temizlik işçisi dahi alınamıyor.

**

Hamiyet ve İrfan Vakfı

2006 yılında Ankara’da kurulan Hamiyet ve İrfan Vakfı (AHİ) Gülen-AKP ilişkilerinin bozulmaya başladığı 2013 yılından bugüne etki alanını genişletmeye devam ediyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü’yle protokol imzalayan vakfın, Ankara başta olmak üzere İstanbul, Konya ve İzmir de çok sayıda öğrenci yurdu bulunuyor.

Ankara’nın Batıkent semtinde Büyükşehir Belediyesi tarafından vakfa tahsis edilen büyük bir arazide AHİ’nin öğrenci yurdu bulunuyor. Tabelası olmayan, etrafı yüksek duvarlarla çevrili yurtta ne yapıldığı bilinmiyor.

**

Eğitim Ensar’a teslim

Darbe girişimi ardından ülke genelinde Gülen’e ait okullar ve kurslar kapatılırken, AKP eğitimi vakıflar eliyle yürütmeye devam ediyor.

**

Öğrenciler TÜGVA’ya emanet

AKP’nin öğrencileri “emanet ettiği” bir diğer vakıf ise Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA). AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın kurucusu olduğu vakıf, ilkokullardan üniversitelere kadar geniş bir zeminde varlık gösteriyor.

**

İlim Yayma Cemiyeti ve Birlik Vakfı.

MEB’in arka bahçesidir.MEB, Ensar’a olduğu gibi İlim Yayma Cemiyeti ve Birlik Vakfı’na da e-yaygın sistemdeki öğretim programlarını kullanarak her düzeyde öğrenciye yönelik sosyal, kültürel, sportif, mesleki ve teknik kurslar düzenleme olanağı verdi. İlim Yayma Cemiyeti’nin başta İstanbul ve Bursa olmak üzere toplam 142, Birlik Vakfı’nın ise ülke genelinde 200’e yakın öğrenci yurdu bulunuyor.

Kılavuzu karga olanın burnu pislikten kurtulmaz.

Netice olarak şunu söyleyebiliriz,Türkiyenin geleceği için tek bir klavuz vardır, o da Mustafa Kemal Atatürk'tür.

AKP Türkiye'yi geri dönülmeyecek bir felakete doğru hızla sürüklemektedir.

Şimdi Türkiyemizi kurtarmak için tek umudumuz kalmıştır o da şanlı Türk milletinin atalarına yakışır direncidir.

http://www.forumgercek.com/serbest-k...olduruyor.html
Zamanında biz söylemiştik....
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Kel ali'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 13.07.2018, 22:33   #2
Çevrimdışı
Kel ali
Gerçek Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Biz söylemiştik



555K; 5 Mayıs 1960 tarihinde, Ankara'da, Demokrat Parti aleyhtarı öğrencilerin yaptığı protesto eylemi. Adını 5. ayın 5. günü saat 5`te Kızılay'da gerçekleşmesinden alan eylem "1908 Meşrutiyet'in ilanından sonra ilk defa askerle sivilin bir araya geldiği bir topluluk" cumhuriyet tarihinin ilk "sivil itaatsizlik" eylemi olarak da anılır.

27 Mayıs, günü geçmiş, muhalefete izin vermeyen ve en önemlisi, ülkemizi Amerikan emperyalizmine peşkeş çekmeye yeltenen bir iktidarın, demokratik muhalefete tahammül edemediğinin iyice ortaya çıkması üzerine, silahlı kuvvetlerin, halktan gelen tepkiyi uygulamaya koymasıydı. 27 Mayıs, bir grup darbeci subayın komplosu değil, bizzat halkın iradesinin hayata geçirilmesiydi.

Demokrat Parti, iktidarının son günlerinde iyice sertleşmeye ve hoşgörüsüzleşmeye başlamıştı. Muhalefete karşı kurulan Vatan Cephesi’ne (sözde) katılanlar her akşam saatlerce radyoda okunuyordu. O zamanlar tek kanallı bir radyo vardı ve devletin kontrolü altındaydı. Yayınlanan listelerde kuşların, bebeklerin, hatta köpeklerin bile adının olduğu söylenir.

Bu ve benzeri girişimlerle, halk “biz” ve “onlar diye birbirine düşman iki kampa ayrılmak isteniyordu. Bu gün yaşananları anımsatmıyor mu size de? Bu gün de halkı layik ve müslüman, halktan ve elit, Sabetaycı vb. diye etiketliyorlar

Basın sansür altındaydı. Son günlerde bir çok gazete, sütunları boş yayınlanır olmuştu. Adnan Menderes mecliste “biz istersek hilafeti geri getiririz” gibisinden sözler söylüyordu. 18 Nisan 1960 günü Demokrat Parti’nin, TBMM’de kendi milletvekillerine olağanüstü yetkiler veren ve CHP’yi kapatmayı hedefleyen “Tahkikat Komisyonları“nı gündeme getirmesi üzerine, İsmet İnönü söz aldı ve “suçluların telası içindesiniz…” diye diye konuşmaya başladı. İşte bu konuşması sırasında, iktidarın tuttuğu yolun çok tehlikeli olduğunu anlatarak “böyle giderse sizi ben bile kurtaramam” diye onları uyardı.

Ne yazık ki öyle devam ettiler ve bütün çabalarına rağmen onları, gerçekten de, İsmet Paşa bile kurtaramadı.

**
Tarih tekerrür eder mi?

Gezi parkı olayları AKP'yi neden çok telaşlandırmış,olağanüstü şiddet tedbirleri almaya yöneltmişti?

Acaba tarihin tekerrür ettiğini mi düşündüler? 555 K olayını mı hatırladılar.

Şimdi de aynı dizinin tekerrür etmesi bekleniyor. 27 Mayıs'ın '555K' eyleminin benzeri olarak sahneye konulan karşı kitle eylemi sonrası için geri sayıma başlayanlar herhalde vardır. '555K' eyleminden 22 gün sonra askerler yönetime el koymuştu 1960'ta.


http://www.forumgercek.com/serbest-k...242-555-k.html
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Kel ali'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 13.07.2018, 22:35   #3
Çevrimdışı
Kel ali
Gerçek Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Biz söylemiştik



90 yılın özeti:

Adnan menderes "ben odunu aday göstersem milletvekili seçtiririm" demişti. RTE, bugün Hakan Şükür'ü milletvekili yaparak olayı bir adım ileriye taşıdı.

“Duyarsız, bilgisiz, cahil.”

Milletvekiline ( Hakan Şükür) sordular: “ Ne düşünüyorsun?”
“Büyüklerim bilir!” dedi.

O bilgisizler, cahiller

Geçmişe bugün ulaştığımız seviyeden bakıp yüz yıl önceyi eleştiriyor:

“Atatürk Cumhuriyeti kurarken halka mı sordu.” diyor.


O Günün Koşulları

O günlerin koşullarını herkes bilmek zorunda.

Şeriat Devleti- Mutlakiyet…

1923’te Cumhuriyet’in ilanından sonra bunların hepsi değişti.

Kul olan, padişahın kulu olan Cumhuriyet’te yurttaş oldu.

Kendisi için karar vermeye çalıştı.

Bugün herkes özgür. O günlerde dünya ne durumdaydı bunu iyi bilmek zorundayız.

1923’te bizde demokrasi ilan edilirken, dünyada demokrasi pek yoktu. Almanya’da faşist hareketlerin başladığı dönem…

Portekiz’de, İtalya’da… Tüm Avrupa’da… Faşizm, kapitalist Amerika’yı bile etkiledi.

Türkiye Cumhuriyeti, ne faşist ne komünist bir ülke. Atatürk, faşist ülke yaptım sizi deseydi faşizmi kim biliyordu?

Yine unutulan, hiç hesaba katılmayan bir olay yaşadık, o zamanlar, altı yıl süren: “İkinci Dünya Savaşı.”

Asılsız Suçlamalar

Bunu hesaba katmazsanız dediğiniz her şey anlamsızlaşıyor. Bu savaşta altmış milyon insan öldü. Sonra benim başbakanım çıkıyor:

“ Bizi ekmeksiz bıraktılar…”

Berlin’de o dönemde ot kemirdiler! Bunu kimse demiyor.

“Camileri kapattılar…”

Biri çıkıp anlatmıyor: O ekeceğiniz buğdayı nerde saklayacaksınız? Havalandırması iyi olan yerde! (Böyle bir iki cami kullanıldı)

Almanlar her an (ülkemize) girebilirdi.

Kutsal emanetler Ayasofya’da duruyor. Kaşıkçı elması duruyor. Hazineler duruyor… Bunlar gizlice Niğde’ye getirilip bir camiye konuyor. Kapısına bekçi. Savaş bitene kadar orada ne olduğunu kimse bilmiyor.

Adam diyor ki:

“Dedem anlattı!” diyor. “Kuran-ı Kerim’i sakladı “. diyor. Soruyoruz:

Dedenin cenaze namazı kılındı mı? “Evet!”

Kur’an yasaksa cenaze namazı da kılınmaz!

Nasıl inanıyorsun buna!

İsyanlar

Gericilik- ilericilik

Türkiye bunları yaşamış. 1925’te Şeyh Sait isyanı. Dersim isyanı…

O günleri bilmemekten kaynaklanıyor bugünlerimiz.

Türk halkı bunları bilmiyor… 26 isyan var. Bunlardan ikisi Kürt isyanı. Geri kalan hepsi din isyanı. “Din elden gidiyor” diyerek…

İçlerinde Kürtler var mı? Var!

O devirde Kürtler kentleşmemiş. Ağalık sistemiyle yaşıyorlar.


1950’lilere geliyoruz. Demokrasi bilinmiyor. İnsan haklarından bir kelime yok!

Batıya entegre (bütünleşme) olamıyorsun. Demokraside eksiklik var.

27 Mayıs’ın sebebi budur.

27 Mayıs Sonrası

1961 Anayasası, Kıta Avrupası’nın en özgürlükçü anayasası.
Türkiye bir şok daha yaşadı.

Sendikal haklar, özgürlükler, çeviriler yapma, kitaplar basma…

Altmışlarda bunlara kavuşma, hemen ardından sol fikirlerin yeniden uyanması Türkiye’yi yeniden etkiledi…

Batı için bu ülkeler önemli değil. Şeriata kaymışlar… beni ilgilendirmez diyor…

Terör, Özal, 24 Ocak Kararları

Türkiye’nin kapitalist sistemde olması için her şeyin kalkması lazım.

1979’un sonunda bir paket hazırlandı. Yeni ekonomi sistemi paket olarak geldi.

24 Ocak 1979 kararları bunun manifestosudur (bildirim)!

On ay geçti. Bununla başa çıkmak mümkün değil. İnsanlar ölüyor. Buna dur demek lazım. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne müracaat ediliyor.

TSK, 24 Ocak Kararları’nı yazan zatı (kişiyi) hükümetin başına oturtuyor: Turgut Özal. Bu zat seçimleri de kazanarak ülkenin başına oturuyor. Köşe dönme ekonomisinin Türkiye’ye sokulması…

Üç darbe geçirdik. Hangisine karşı çıktılar? NATO’dan ses çıkmadı o zaman.

Hangi darbe bir yıldan fazla sürdü?

Anayasa, ikinci yılda seçimler yapıldı.

Türk Silahlı Kuvvetlerine ağzına geleni söylüyorlar. Darbe ihtimali yüzde bir olsa, sen bunu burda konuşamazsın!

Buna güç yok!

Dünyada karşılığı da yok!

Model Ülke Türkiye

Türkiye tek demokratik, laik, eğitimi, hukuku laik olan tek devlet!

İslam ülkeleri bu yüzden Türkiye’yi müslüman kabul etmiyor.
Arap baharı dediler. Bunlar yerle yeksan oldu. Demokrasi yok!

Ta Menderes’le başlayan din istismarı( kullanma)…

Türkiye’nin başına kendisi sığ, müslüman, onun eğitimini almış biri gelsin:

“Tayyip Erdoğan!”
“Uyumludur, müslümandır, laf dinler…”

Alman etkili çevreler 15 yıl sonrasını düşünür.

4 artı 4 artı 4 başladı, dindar değil kindar …

Irak’t a Saddam gitti. (Irak) Değişmedi.

Suriye’de Esad gidiciydi. Gitmiyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin morali sıfır.

PKK terörü ile uğraşanı içeri atıyorlar!

Türkiye savaş riskiyle karşı karşıya.

Donanmanın yarısı içerde. Dışarda olanlara yurtdışı yasağı konmuş.
Hava Kuvvetleri’nde kıdemli pilot kalmadı.

Cumhuriyet dönemiyle hesaplaşacağım diye…

Abdülhamit demokrat mıydı? Fatih’in evlatlarını öldürmesi dince caiz miydi?..

“Kadının yeri evi. ”

Başbakan beş çocuk, diyor.

Beş çocuk olsa çalışabilir misiniz?

“Türbanlılar gidin üniversitede okuyun!” diyorlar. Ama hiçbiri çalışmıyor! Bakan kızları çalışmıyor!

Mehtap TV var. 24 saatin 20 saati Pensilvanya’daki kişinin konuşmalarını yayınlar.

İktidar çok büyüdü. Tek adam iktidarına doğru gidiyoruz.
Bu diktatör yapılanmaların yükseldiği dönemlerde bakın muhalefet yoktur!

1999’dan sonra… Kendi hırsızları bankaları yıktılar… Buna tepki gösteren halktan yüzde otuz üç oy alanlar Meclis’te yüzde 65 oldu.
Cep telefonuyla alınan krediler var. Herkes borçlu.

Türk halkının bankalara 248 milyar borcu var.

Evi, yazlığı, arabası… hepsi borç!

Kredi Borcu

İktidar iş istihdamı yaratmıyor. Bir kişiye iş sağlamıyor.

Üretim de artış yok.

Bir saadet zinciri…


***
Millet ümitsiz, devlet çaresiz

Ülkenin 90 yıllık kurumları yıkılmış, milli birlik tehlikeye düşmüş, bölünmez bütünlük tehdit altına germiştir. İçeride ve dışarıda bu ülkeyle, bu milletle meselesi olan her kim varsa payına düşeni alabilmek için sıraya girmiş ve mesafe almıştır.

Türkiye milleti gibi,vatan ve bayrak sevgisinin her zaman zirvede tutan, en zor ve sıkıntılı dönemlerinde milli birliğin, dayanışmanın, paylaşmanın mükemmel örneklerini veren bir millet bu durumu, bütün bu yaşananları nasıl kabullenebiliyor? Nasıl hazmediyor? Bu kabullenmeyi, bu sessizliği ve boş vermişliği hiçbir ölçüye, hiçbir değere, hiçbir menfaate sığdıramıyoruz.


http://www.forumgercek.com/serbest-k...lin-ozeti.html
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Kel ali'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
söylemiştik


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 19:20.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.