|
Serbest Kürsü Her konuda tartışma açılan konular burada |
|
Seçenekler |
08.12.2018, 21:07 | #1 |
Çevrimiçi
|
Erdoğan'dan Danıştay Savcısına: Sen Kimsin Yaaa
Erdoğan'dan Danıştay Savcısına: Sen Kimsin ya
|
4 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti. |
08.12.2018, 21:51 | #2 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Erdoğan'dan Danıştay Savcısına: Sen Kimsin ya
Danıştay, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) başörtüsü serbestliğinin yürütmesinin durdurulması talebini reddetti. ** Savcı, mütalaasında serbestliğin ‘laiklik ilkesi’ne aykırı olduğunu belirtti. ‘Laiklik ilkesi varlığını korudukça kabul edilemez’ Kamu hizmetinin başörtüsü serbestisi nedeniyle zarar göreceği belirtilen savcı mütalaasında şu ifadelere de yer verildi: “… kamu görevlilerinin, din ve vicdan hürriyetinden bahisle dinsel mensubiyetlerini öne çıkarmalarına olanak sağlayacak şekilde kural getirilmesi, Anayasanın 2. maddesinde yer alan ‘laiklik ilkesi’ varlığını korudukça, hukuken kabul edilemez. … Belirtilen nedenlerle, dava konusu düzenlemenin iptali gerekeceği düşünülmüştür.” ** Danıştay savcısının hazırladığı mütalaada, Türkiye’nin laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu hatırlatılırken, devlet memurlarıyla ilgili şöyle dendi: “657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 6. maddesinde yer verilen tarafsızlık ve eşitlik ilkesine bağlı kalmakla yükümlü bulunan kamu personelinin, hizmetin yürütümünde taraflı davrandığı yönünde şüpheye neden olmaması, siyasi görüşlerini, dinsel aidiyetlerini hiçbir şekilde belli etmemesi gerekir.” ** Selçuk Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği son sınıf öğrencisi Merve Gürbüz, Hava Harp Okulu’nda intibak eğitimine alınan ilk başörtülü öğrenci oldu. Gürbüz, bu aşamayı da geçince TSK’nın ilk başörtülü pilotu olacak. ** Jandarma ve sahil güvenlik komutanlıklarındaki personele başörtüsü takma serbestliği getirildi. ** TSK’da yeni düzenleme: Kadın memur başörtüsüyle, erkek kirli sakalla çalışabilecek. ** Yeni düzenlemeyle kadın polisler başörtüsüyle görev yapabilecek, ** Milli Savunma Bakanlığı’nın yeni düzenlemesiyle, kadınlar, askeri tesislere fiiliyatta olduğu gibi yasal olarak da başörtülü girebilecek. Giriş kartlarında da başörtülü fotoğraf kullanılabilecek. ** Erdoğan: “Bir savcı çıkmış… Sen kimsin ya? Her şey yasalarla bir yere oturulmuşken sana ne oluyor da bunlara aykırı bir şekilde uygulamanın iptalini istiyorsun? Bunlar eski Türkiye’den kalma ürünler. Danıştay’ın ilgili dairesi bunu boşa çıkardı. Bu tartışmayı yeniden açmanın kime ne faydası var?” Erdoğan'dan TSK'da başörtüye karşı çıkan savcıya: Sen kimsin? - Diken |
5 Üyemiz Aquila'in Mesajına Teşekkür Etti. |
08.12.2018, 21:52 | #3 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Erdoğan'dan Danıştay Savcısına: Sen Kimsin ya
Erdoğan: : “Buna mani bir durum yok. Milletvekili adayı olmalarına da mani bir durum yok. Merve Kavakçı’ya yapılan yasal değildir. Anayasamızda başörtüsünü yasaklayan bir düzenleme yok. Anayasayla gelmeyen yasak, anayasayla korunamaz.” 1) Turgut Özal Hükümeti Danıştay engelini aşamayıp, türban sorununu yasayla çözmeye karar verince 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası’na ek 16. madde konulmuştur. Maddede, yükseköğretim kurumlarında “Dini inanç nedeniyle boyun ve saçların başörtüsü ya da türbanla örtülmesi serbesttir” düzenlemesine yer verilmiştir. AYM bu kuralı, Anayasa’nın laiklik, demokratiklik, hukuk devleti, ulusal birlik ve eşitlik ilkelerine, yani “Anayasa’ya aykırı bulunarak” 1989 yılında iptal edilmiştir. (K.1989/12) 2) Bunun üzerine, 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası’na ek 17. madde eklenerek, “Yasalara aykırı olmamak kaydıyla yükseköğretimde kılık kıyafet serbesttir” düzenlemesi yapılmıştır. Kuşkusuz anlamsız gibi görünen bu madde ile güdülen amaç, bir söz oyunuyla, türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasının sağlanmasıdır. Ne var ki Anayasa Mahkemesi bu oyuna gelmemiş açılan dava üzerine, 1991 yılında; - “Kanunlara aykırı olmama” koşulundaki “kanunlar” sözcüğünün “Anayasa”yı da kapsadığını, - Anayasa Mahkemesi’nin 1989 yılında verdiği kararında, yükseköğretimde türbanın Anayasa’ya aykırı olduğunun kabul edildiğini; yani türbanın anayasal kurallar tarafından yasaklandığını, - Dolayısıyla ek 17. maddedeki “kanunlara aykırı olmamak” koşulunun, bırakın serbest bırakmayı, tam tersine yükseköğretimde türban yasağını sürdürdüğünü, Karara bağlamıştır. (K.1991/8) Bu karar, “yükseköğretim kurumlarında türbanı yasaklayan bir yasa kuralı yok” yalanına en güzel yanıttır. Çünkü Anayasa Mahkemesi’ne göre, bırakınız yasayı, türbanı Anayasa yasaklamaktadır. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu da, bu karardan sonra, 1996 yılında, önüne gelen bir dava nedeniyle hukuksal durumu yorumlamış; Anayasa’nın başlangıcı, 2, 42, 174. maddeleri ve Anayasa Mahkemesi’nin yukarıdaki kararlarına dayanarak, “Anayasa’ya aykırılığı saptanmış olan”, boyun ve saçların başörtüsü ve türbanla kapatılmasının, “kılık kıyafet serbestisi dışında olduğuna” karar vermiştir. 3) Bu nedenle “Anayasal yasak” sürmektedir. Esasen yasak sürmese, yükseköğretimde türbanı serbest bırakmak için 2008 yılında Anayasa'nın 10 ve 42. maddeleri değiştirilip, özellikle 42. maddeye “Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğretim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez” kuralı konulmazdı. Bilindiği gibi bu kural da, AYM’nce aynı yıl içinde, Anayasa'nın değiştirilemez laiklik ilkesini zedeleyici bulunarak iptal edilmiştir. (K.2008/116) Yani AYM bir kez daha, siyasal İslam'ın simgesi olarak gördüğü türbanın yükseköğretimde yasak olduğunu tescil ve ilan etmiştir. 4) Öte yandan, AYM, Refah ve Fazilet partilerinin kapatılmasına ilişkin kararlarında, (sırasıyla 1998/1 ve 2001/2 sayılı kararlar) - Partilerin, yükseköğretim kurumlarında öğrencilerin başörtüsü kullanmalarını destekleyen davranışlarını, - Siyasal bir simge olan türbanın, eylemli bir durum yaratılarak TBMM’ne taşıma girişimini, laiklik ilkesine aykırı bularak kapatma nedeni saymıştır. 5) Yine AYM, kapatma davasında, AKP’nin “laik ve demokratik Cumhuriyet ilkesine aykırı eylemlerin odağı olduğuna” hükmederken, delil niteliğinde gördüğü türban konusundaki eylemlere yoğun biçimde dayanmıştır. Bu konu bir sonraki yazıda ele alınacaktır. 6) Son olarak, çok önemli gördüğümüz için belirtmek gerekir ki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de, öğrencilerin dinsel inançlarını açığa vurma özgürlükleri ile dinsel simgelerin ve törenlerin sergilenmesinin sınırlandırılabileceğini; türban yasağının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin din ve inanç özgürlüğü ile eğitim alma hakkına ilişkin düzenlemelerine aykırı olmadığını; tersine demokrasi ilkesi yönünden başkalarının hak ve özgürlükleri ile kamu düzeninin korunması amacıyla getirilen bu yasağın meşru olduğunu karara bağlamıştır. Bütün bunlardan sonra, “Türban yasağı yok” söylemine inanmak olanaklı mıdır? Hukuksuzluğun diz boyu olduğu; dinin siyasete bunca alet edildiği; Anayasa’nın, AYM kararlarının, hukuk devleti ilkesinin yok sayıldığı günümüz ortamında, “içimizin acısı” her geçen gün katlanarak artmaktadır. Bülent Serim https://odatv.com/iste-6-maddede-tur...303131200.html |
5 Üyemiz Aquila'in Mesajına Teşekkür Etti. |
08.12.2018, 21:53 | #4 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Erdoğan'dan Danıştay Savcısına: Sen Kimsin ya
Anayasada "Laiklik ilkesi" vardır ve bu ilke olduğu müddetçe Türkiyede türban serbest bırakılamaz, AKP ve EDrdoğan milletin gözünün içine baka baka yalan söylemekte ve Anayasayı ihlal etmektedirler, daha doğrusu bir Anayasa suçu işlemektedirler. Ancak bu günkü Türkiyenin durumuna baktığımız zaman türban tartışması boşunadır, sadece türban değil 16 senedir AKP tarafından çıkartılan bütün kanunlar Anayasaya aykırıdır, Anayasa ve kannunlar yok hükmünde olup AKP ve Erdoğan halkın iradesi ile değil Yüksek seçim kurulunun kararı le iktidara gelmiş, işgalci konumundadır. Adalet yoksa özgürlük yoktur.Adalet yoksa demokrasi yoktur. Adalet yoksa insan yoktur. Cübbesini, emrinde olduğu iktidara tahsis eden hukukçular var olduğu müddetçe Adalet yoktur, Adaletin olmadığı yerde devlet te yoktur. ** Türkiyedeki yönetim devlet yönetimi değil aşiret yönetimidir, aşiret reisinin ağzından çıkan kanundur, onun için Erdoğan'a "Reis" diyorlar. |
5 Üyemiz Aquila'in Mesajına Teşekkür Etti. |
09.12.2018, 00:59 | #5 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Erdoğan'dan Danıştay Savcısına: Sen Kimsin ya
Öyle bir konuşmaydı ki, sonunda ''beni kim çıkardı ulan buraya'' diyecek diye bir beklenti oluştu bende.
Bugünlerde Kemal Sunal'ı çok fazla anmaya başladım, yukarıdan bunu gördükçe rahmet istiyor belli ki. |
5 Üyemiz Rosebud'in Mesajına Teşekkür Etti. |
09.12.2018, 01:34 | #6 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Erdoğan'dan Danıştay Savcısına: Sen Kimsin ya
Masa başına oturur bölünmeyi konuşursak yani paylaşırsak ilk imzayı ben atarım ama bunlar katliam yaparak bölecekler, kimseye sormadan, RTE'nin tabiriyle söyleyeyim çünkü fıtratları öyle.
|
5 Üyemiz Rosebud'in Mesajına Teşekkür Etti. |
09.12.2018, 02:27 | #7 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Erdoğan'dan Danıştay Savcısına: Sen Kimsin Yaaa
Reis doğru söyler; Danıştay Başkanı da kimmiş. |
6 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti. |
09.12.2018, 15:04 | #8 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Erdoğan'dan Danıştay Savcısına: Sen Kimsin Yaaa
Ey! AKP Genel Başkanı…Sen kimsin Yaaa
Soma’da resmi rakamlara göre 301 işçi hayatını kaybederken, ülke tarihinin en büyük işçi katliamının altında yatan en büyük neden Erdoğan ve AKP hükümetinin maden patronlarına verdiği açık destek oldu. Yıllarca en ufak denetim yüzü görmeyen madenlerde işçiler hayatını kaybederken AKP ve patronlar kasalarını doldurmakla meşguldü. ** İş güvenliğinin hiçe sayıldığı kaçak çalışan madenlerde bugüne kadar binlerce işçi hayatını kaybederken felaketin en büyüğü 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma’da yaşandı. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan olayı ‘olağan şeyler’ olarak nitelendirirken yüzlerce işçinin hayatını kaybettiği faciayı bu işlerin fıtratında var diyerek meşrulaştırma yoluna başvurmuştu. Olaydan sonra Soma’ya gelen Erdoğan ve ekibini protesto etmek isteyen vatandaşa yumruk atarken, Başbakanlık Özel Kalem Müdür Yardımcısı Yusuf Yerkel de vatandaşa attığı tekme ile hatırlanıyor. ** Gezi Davaları’nda birçok yurttaş hukuksuz şekilde tutuklanarak cezaevine konuldu. Berkin Elvan, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Medeni Yıldırım ve Hasan Ferit Gedik... Haziran Direnişi’nde yaşanan ölümlere ilişkin konuşan Erdoğan “polis emri ben verdim” diyerek tüm bu cinayetleri sahiplenmişti. Barış Ceylan, Hakan Yaman, Sarper Gürcan, Çağdaş Küçükbattal, Hülya Aslan, Murat Can Top ve Erdal Sarıkaya... Haziran Direnişi sırasında AKP’nin polisinin attığı gaz bombası ve plastik mermiler sonucu gözünü kaybeden onlarca yurttaştan sadece birkaçı. Yurttaşlarına acımasızca saldırılması talimatını veren Erdoğan. ** AKP’nin 16 yıllık iktidarında “adalet sarayları” Erdoğan’ın ceza kurumlarına dönüştü. Erdoğan’ın karşısında kim yer aldıysa cezaevlerine dolduruldu. Bir dönem ittifak yaptığı cemaatle birlikte kendisine muhalefet eden herkesi cezaevine koydu. ** Ergenekon, Balyoz, Odatv, Devrimci Karargah ve KCK operasyonlarıyla yüzlerce kişi tutuklandı. Sahteliği kanıtlanan üretilmiş “deliller”den ibaret davalarda birçok hukuk skandalı yaşandı. Bugünlerde bu operasyonlar sadece Cemaat’in üzerine yıkılmaya çalışırken, Erdoğan "davaların savcısıyım" diyordu. ** AKP dönemi Türkiye tarihinin en büyük özelleştirmelerine tanık oldu. Halkın biriktirdiği bütün ortak değerler, birkaç yıllık karına, halk yararı gözetmeden usulsüz şekilde satıldı. ** Erdoğan bir ülkenin egemenlik haklarını hiçe sayarak sınırları içine terör gruplarının sızmasını sağladı. Erdoğan ve hükümeti 900 km’lik bir sınıra sahip olduğu komşusu Suriye’ye yönelik İslamcı terör örgütlerinin geçişlerini sınırı açarak kolaylaştırdı. Türkiye üzerinden Suriye’ye giren on binlerce cihatçı terörist sayıları binlerle ifade edilen sivili katletti. Bu insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. ** Erdoğan ve iktidarının Suriye’ye savaş açılması provokasyon girişiminde bulunduğu da ortaya çıkmıştır. Bu da Erdoğan’ın uluslararası mahkemelerde sanık sandalyesine oturması için en önemli kanıtlardan biridir. ** 4 Temmuz 2003 günü Kuzey Irak'ın Süleymaniye kentinde 11 Türk askeri başlarına çuval geçirilip ABD ve Peşmerge tarafından gözaltına alınmıştı. Olay üzerine o zamanki muhalefet, dönemin başbakanı şimdiki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “ABD’ye neden nota verilmiyor” diye sormuş, Erdoğan ise şu açıklamayı yapmıştı: “Öyle kalkıp nota verecek misiniz? Ne notası veriyorsun? Onu söyledim. Müzik notası mı?" dedi. Daha sonra Erdoğan Reza Zarrab konusunda ABD'ye 2 kez nota verdi. ** "Şimdi bağırıyorlar; 'Tayyip Hoca... Biliyor musun fakir niye fakirdir' diye? 'Asım abi niye fakirdir, söyle?' dedim. 'Fakir çalmasını iyi beceremediği için fakirdir' dedi. 'Asım abi El Hak doğrudur' dedim." Erdoğan, 1994 yılında yaptığı açıklamada “İşte bütün servetim bu yüzük” demişti. Şimdi gelinen noktada milyarlarca dolarlık bir servetten bahsediliyor. Bu servetin nasıl elde edildiği tam olarak kimse tarafından bilinmiyor. ** Erdoğan, Rize?den göç eden bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi... İş hayatına ilkokul çağlarında atıldı, kâğıtlı şeker, su ve simit sattı. Ekmek fırınından 5 kuruşa bayat simit alarak, evde annesinin ısıttığı simitleri 10 kuruşa satması, sokakla ve ticaretle tanışmasını sağladı. Yine aynı dönemde top sahalarında su satması, onu futbolla tanıştırdı. ** Sen iktidarı kullanarak zenginleşmek için.klasik bir yöntem kullanıyorsun. Yıldırım ailesinin yaptığı gibi, kendi ellerini kirletmemek için, kirli faaliyetlerini aile bireyleri üzerinden gerçekleştiriyorsun. https://www.youtube.com/watch?v=ZA1xY11x3jk Eyyyy... Erdoğan Sen kimsin Yaaa Senin Üniversite mezunu, bigisi ile, adaleti ile, vijdanı ile aldığı 3 kuruşluk bir helal maaşı ile ailesini geçindirmeye çalışan hukukçuya "Sen kimsin Yaaa" derken hiç yüzün kızarmadımı? |
09.12.2018, 20:04 | #9 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Erdoğan'dan Danıştay Savcısına: Sen Kimsin Yaaa
|
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
danıştay, erdoğandan, kimsin, savcısına |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |