Hem Müslüman Hem Laik Olunur mu?

@**Canan** · 02.03.2019, 14:15

Hem Müslüman Hem Laik Olunur mu

"Arapların İslam öncesi durumlarında başka dillerle ilgileri yoktu."

Prof. Dr. Hüseyin Atay’ın yeni kitabı “Ben-Akıl ve Kur'an Işığında 1400 Yıllık Süreçte İslam'ın Evreni” Destek Yayınları’ndan çıktı.
İlahiyat profesörü Atay, “İslam’da bilim ve felsefe düşmanlığının nedenlerinden, Kur’an Arapların sözü müdüre; Fatih Sultan Mehmet’in bilginleri neden yarıştırdığından, namaz kılmanın putperestliğe engel midire” kadar birçok konuyu ele aldı.

Kitapta, İslam’ın laikliğe yakın olduğundan bahsedilen kısım ise dikkat çekti. Hüseyin Atay “İslam’da Almaniye” başlığında, “İslam’da din ile devletin ayrı olduğunu, ikisinin ilkeleri ve kurallarının birbirinden ayrıldığını ve aslında din işleri ile dünya işlerinin ayrılığına göre ikisinin yargısının da ayrı olduğu söyleminin Hz. Muhammed’in bir sözüne göre söylendiği bilinmektedir” ifadelerinde bulundu.
Atay, Arap devletlerinde yaptığı konuşmalarda Türkiye’deki laikliğe karşı eleştirilerde bulunulduğundan da bahsetti. Atay bu eleştirilere, “siz dünya ile dini birbirinden ayırın, ben de laikliği kaldırıyorum” yanıtını verdiğini belirtti.

İşte “İslam’da Almaniye” başlıklı bölümde yer alan ilgili o kısım:

“İSLAM’DA ALMANİYE (LAİKLİK)

İslam’da almaniyeyi ele alma durumu ortaya çıktı. Fıkıhçıların yargılarından kurtulunca, artık kaynağımız Kur’an’dır. Artık İslam’da almaniyeyi tartışabiliriz. Kur’an insanın düşüncesini yenileyerek durumu anlatıyor. Kur’an insanın düşüncesini yenileyerek durumu anlatıyor. Kur’an geçmiş dinlerden ayrı olarak, mucizeler, evrenin yasalarına karşı dinlerde olan kuralsız oluşumların dışında yeni bir kitap olarak geliyor. Artık yeni dinin elçisi öncekiler gibi Tanrı’nın doğal yasalarına uygun yargılar getiriyor. Tanrı’ya ortak koşan putçulara karşı şu yanıtı veriyor: ‘Dediler: Bize yerden bir kaynak fışkırtmadıkça ya da senin hurmalıkların, bağların olup aralarından ırmaklar fışkırmadıkça ya da sandığın gibi göğü tepemize parça parça düşürmedikçe ya da Tanrı’yı ve melekleri karşımıza getirmedikçe ya da altından bir evin olmadıkça ya da göğe çıkmadıkça sana inanmayacağız ve okuyacağımız bir kitabı bize indirmedikçe göğe çıkmana da inanmayacağız. De: Eğitenime övgü olsun. Ben ancak bir elçiyim, beşer değil miyim?’

Bu gerçek İslam’ın almaniyeti olmasının en büyük nedenlerinden olup inanç ve düşünce özgürlüğünün dinle ilgili bir kurumunun yokluğu tanrılık düşüncesinin kolaylığı sebebiyle İslam’ı tanrıbilimden (teoloji) uzaklaştırdığından çok almaniyete yaklaştırır.

“İSLAM ALMANİYETE YAKINDIR”

Ancak İslam almaniyete yakındır. Çünkü onda Tanrı’nın türü korumasının istenci bulunmaktadır. Cemal Benna almaniye konusunda uzun uzun tartışıyor, Hıristiyanlıkla karşılaştırıyor ve onların yanlışlarını da ortaya koyuyor. Cemal Benna almaniyeyi çok benimsedi ve önce İslam devleti adına uygulamak iççin dört yüz sayfa olarak El-İslam Dinun ve Ummetun ve Leysa Dinen ve Devletten adlı bir kitap yazdı.

Bu adla İslam’da din ile devletin ayrı olduğunu, ikisinin ilkeleri ve kurallarının birbirinden ayrıldığını ve aslında din işleri ile dünya işlerinin ayrılığına göre ikisinin yargısının da ayrı olduğu söyleminin Hz. Muhammed’in bir sözüne göre söylendiği bilinmektedir. Arap devletlerinde yaptığım konuşmalarımda Türkiye’deki laikliğe yaptıkları eleştirilere karşı, siz dünya ile dini birbirinden ayırın, ben de laikliği kaldırıyorum, diye yanıtlardım, herkes susardı. Ancak Arapça almaniye ve Fransızca laikliğe gerçek ve bilimsel bir anlayış getirmenin gerekliliğini ortaya koymaktan yana olduğumu söyleyebilirim. 1970’li yıllarda Ankara İlahiyat Fakültesi’nde doçent olduğumda fakülte dekanı Profesör Doktor Neşet Çağatay Bey’e şöyle bir soru sormuştum: Hocam, Atatürk’ün inkılap düşünceleri niçin benimsenmedi ve tutmadı? Hoca soruyu geri bana yöneltti, niçin tutunmadı, dedi. Şöyle yanıtlamıştım: Çünkü bu yeniliklerin gerekçeleri açıklanmadan yapılmışlardır. Bunu nereden anladım. Baktım ki, 1840’tan 1915 yılına dek birçok yenilikler yapıldı. Bunlar tutundu, bunlara eleştiriler olmamasının nedeni, bunların gerekçeleri vardı.

“DİĞER TOPLUMLARA DİLLERİNİ EGEMEN KILMANIN DİN İLE İLGİLİ BİR TUTUM OLDUĞUNA İNANDILAR”

İşte 1997 yılında profesör, doktor ve fakülte dekanlığı yapmış biri olarak İslam devlet başkanlarına yazdığım mektubuma yanıt veren Cemal Benna ile tanışmamdan sonra onda olan bu düşünce değişikliği ile Atatürk’ün getirdiği laikliğin gerekçesinin ne olması gerektiğini anladım. Bunun İslam düşünce ve bilim tutumunun sonucu olduğunu gördüm. Çünkü Arapların İslam öncesi durumlarında başka dillerle ilgileri yoktu. İslam dini gelip Kur’an kendilerinde olunca diğer toplumlara dillerini egemen kılmanın din ile ilgili bir tutum olduğuna inandılar. Öyle ki yabancı toplumlardan insanlar Müslüman oluyor Arapça da öğreniyor, yazı yazmaya da yetkili olduklarından Arap yöneticilerine yazıcı oluyorlar. Arapça öğrendikçe Kur’an’ı anlamaya çalışıyorlar. Yöneticiler onların toplumda da tutunmalarını gördüklerinde yeni Müslümanlara uydurma bir suç bularak kendilerine yardım etmelerini de çekemeyerek onları bayram günlerinde bile öldürmeyi bir utku sayıyorlar.”

Odatv.com

@**Rosebud** · 02.03.2019, 15:24

E olunmaz tabii, ikisi birbirine taban tabana zıt kavramlar, birinin ak dediğine öteki kara diyor, insanları kılıçtan geçirerek zorla müslüman yapan bir din nasıl lâikliğe yakın olur anlamak mümkün değil.

@**Cimcimecik** · 02.03.2019, 19:13

Alıntı:

Orjinal Mesaj Sahibi Rosebud

E olunmaz tabii, ikisi birbirine taban tabana zıt kavramlar, birinin ak dediğine öteki kara diyor, insanları kılıçtan geçirerek zorla müslüman yapan bir din nasıl lâikliğe yakın olur anlamak mümkün değil.

Bir cami imamının vaazını dilemiştim. Adam, gerçek müslümanlığı Avcupa ülkelerinin uyguladığını birkaç kere, gayet net biçimde söyledi. Cemaatten de hiç tepki gelmemişti.

Laikliğe aykırı olan, erkek egemen mülk sahiplerinin zalim dini. İlk ve asıl islamiyet yaşayabilseydi, günümüzde laikliği savunurdu.

@**Rosebud** · 02.03.2019, 19:28

Muhammed sütten çıkmış ak kaşık mı!
Deveye neden boynun eğri demişler, nerem doğru ki demiş.

@**Bursalı68** · 03.03.2019, 01:59

Alıntı:

Orjinal Mesaj Sahibi Cimcimecik

Bir cami imamının vaazını dilemiştim. Adam, gerçek müslümanlığı Avcupa ülkelerinin uyguladığını birkaç kere, gayet net biçimde söyledi. Cemaatten de hiç tepki gelmemişti.

Laikliğe aykırı olan, erkek egemen mülk sahiplerinin zalim dini. İlk ve asıl islamiyet yaşayabilseydi, günümüzde laikliği savunurdu.

Merhaba,

İlk ve asıl İslamiyet...! Şimdiki İslamiyet ilk değil mi...? Şimdiki İslamiyet asıl değil mi...? " İlk ve asıl islamiyet yaşasayabilseydi, günümüzde laikliği savunurdu." cümleni destekleyecek, elinde bilgi/belge/doküman mı var...? Varsa foruma yapıştır öğrenelim...

Sağlıcakla kalınız...

@**Rosebud** · 03.03.2019, 02:12

Herkesin aklında bir ilk, asıl İslâmiyet var ama nedense kimse bilmiyor o ilk ve asıl İslâmiyeti...
Daha kötüsü bilmiyor, belge yok ama varlığından emin.

@**Cimcimecik** · 03.03.2019, 10:20

Alıntı:

Orjinal Mesaj Sahibi Bursalı68

Merhaba,

İlk ve asıl İslamiyet...! Şimdiki İslamiyet ilk değil mi...? Şimdiki İslamiyet asıl değil mi...? " İlk ve asıl islamiyet yaşasayabilseydi, günümüzde laikliği savunurdu." cümleni destekleyecek, elinde bilgi/belge/doküman mı var...? Varsa foruma yapıştır öğrenelim...

Sağlıcakla kalınız...

Değil tabii. Bunu, Kuran'ın değiştirildiğini savunan birisi olarak sen de kabul ediyor olmalısın. Kuran değiştirilmiş, ama islamiyet aynı kalmış olabilir mi?

Günümüzdeki yobaz dincilere bakıp, islamiyetin tüm tarihi boyunca öyle olduğunu düşünmek hata olur. Tüm tarihi böyle değildi islamiyetin. Elbette laikliği benimsediğini söylemiyorum. Ama hoşgörülü ve barışcıl olduğu dönemleri de olmuştur. İslamiyetin yayılışı da sadece zorla değil, bu hoşgörüsü ve barışçıllığı ile de olmuştur.

Tüm dinlerin sicilinde kötü, karanlık işler olmuştur. İslamiyet de bundan muaf değildir. Ama günümüzdeki ve geçmişteki bazı tiplere bakarak onu genelleştirmek ve islamiyeti şeytanlaştırmak büyük haksızlıktır.

@**Bursalı68** · 03.03.2019, 13:14

Alıntı:

Orjinal Mesaj Sahibi Cimcimecik

Değil tabii. Bunu, Kuran'ın değiştirildiğini savunan birisi olarak sen de kabul ediyor olmalısın. Kuran değiştirilmiş, ama islamiyet aynı kalmış olabilir mi?

Günümüzdeki yobaz dincilere bakıp, islamiyetin tüm tarihi boyunca öyle olduğunu düşünmek hata olur. Tüm tarihi böyle değildi islamiyetin. Elbette laikliği benimsediğini söylemiyorum. Ama hoşgörülü ve barışcıl olduğu dönemleri de olmuştur. İslamiyetin yayılışı da sadece zorla değil, bu hoşgörüsü ve barışçıllığı ile de olmuştur.

Tüm dinlerin sicilinde kötü, karanlık işler olmuştur. İslamiyet de bundan muaf değildir. Ama günümüzdeki ve geçmişteki bazı tiplere bakarak onu genelleştirmek ve islamiyeti şeytanlaştırmak büyük haksızlıktır.

Merhaba,

Ben benim düşüncemin ne olduğunu sormuyorum...Benim düşüncemin içeriğini de sormuyorum...Senin cümlende benim düşüncem de yok...
Benim düşüncem bana aittir, bırak da onu ben dillendireyim sen değil...

Ben sana şunu soruyorum...:

Alıntı:

Bir cami imamının vaazını dilemiştim. Adam, gerçek müslümanlığı Avcupa ülkelerinin uyguladığını birkaç kere, gayet net biçimde söyledi. Cemaatten de hiç tepki gelmemişti.

Laikliğe aykırı olan, erkek egemen mülk sahiplerinin zalim dini. İlk ve asıl islamiyet yaşayabilseydi, günümüzde laikliği savunurdu.

İlk ve asıl islamiyetteki Laiklik doneleri ile şimdiki ilk ve asıl olmayan islamiyetteki Laiklik doneleri nelerdir.FARK nedir...? Bunu soruyorum...Buna dair belge/bilgi/doküman soruyorum...

Sağlıcakla kalınız...

@**Cimcimecik** · 03.03.2019, 13:37

Alıntı:

Orjinal Mesaj Sahibi Bursalı68

İlk ve asıl islamiyetteki Laiklik doneleri ile şimdiki ilk ve asıl olmayan islamiyetteki Laiklik doneleri nelerdir.FARK nedir...? Bunu soruyorum...Buna dair belge/bilgi/doküman soruyorum...

Sağlıcakla kalınız...

Ben tabii ki ilk islamiyette laiklik vardı gibisinden ucubik bir şey yazmamıştım. İşte şunu yazmıştım:

Alıntı:

Orjinal Mesaj Sahibi Cimcimecik

Bir cami imamının vaazını dilemiştim. Adam, gerçek müslümanlığı Avcupa ülkelerinin uyguladığını birkaç kere, gayet net biçimde söyledi. Cemaatten de hiç tepki gelmemişti.

Laikliğe aykırı olan, erkek egemen mülk sahiplerinin zalim dini. İlk ve asıl islamiyet yaşayabilseydi, günümüzde laikliği savunurdu.

"Kürdistan diye bir yer adı vardı, yurt adı vardı" lafımı bile anlayamayıp "dobra dobra" yazmamı istediğine göre bu lafımı acaba anlayabilecek misin?

@**Bursalı68** · 03.03.2019, 13:41

Alıntı:

Orjinal Mesaj Sahibi Cimcimecik

Ben tabii ki ilk islamiyette laiklik vardı gibisinden ucubik bir şey yazmamıştım. İşte şunu yazmıştım:

"Kürdistan diye bir yer adı vardı, yurt adı vardı" lafımı bile anlayamayıp "dobra dobra" yazmamı istediğine göre bu lafımı acaba anlayabilecek misin?

Merhaba,

Sevgili " entelektüel namuzsuz arkadaşım...Düşünceni değil belge/bilgi/dokümanını istiyorum...İlk ve asıl İslamiyetteki Laiklik ile şimdiki, ilk ve asıl olmayan islamiyetteki Laiklik arasındaki farkı gösteren...

Fazla lakırtıya gerek yok...Senin söylediğinin belge/bilgi/dokümanı, gayet basit...

Sağlıcakla kalınız...

02.03.2019, 14:15	#1
Çevrimdışı @Canan Çiçekci kız Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır. @Canan	Hem Müslüman Hem Laik Olunur mu? Hem Müslüman Hem Laik Olunur mu "Arapların İslam öncesi durumlarında başka dillerle ilgileri yoktu." Prof. Dr. Hüseyin Atay’ın yeni kitabı “Ben-Akıl ve Kur'an Işığında 1400 Yıllık Süreçte İslam'ın Evreni” Destek Yayınları’ndan çıktı. İlahiyat profesörü Atay, “İslam’da bilim ve felsefe düşmanlığının nedenlerinden, Kur’an Arapların sözü müdüre; Fatih Sultan Mehmet’in bilginleri neden yarıştırdığından, namaz kılmanın putperestliğe engel midire” kadar birçok konuyu ele aldı. Kitapta, İslam’ın laikliğe yakın olduğundan bahsedilen kısım ise dikkat çekti. Hüseyin Atay “İslam’da Almaniye” başlığında, “İslam’da din ile devletin ayrı olduğunu, ikisinin ilkeleri ve kurallarının birbirinden ayrıldığını ve aslında din işleri ile dünya işlerinin ayrılığına göre ikisinin yargısının da ayrı olduğu söyleminin Hz. Muhammed’in bir sözüne göre söylendiği bilinmektedir” ifadelerinde bulundu. Atay, Arap devletlerinde yaptığı konuşmalarda Türkiye’deki laikliğe karşı eleştirilerde bulunulduğundan da bahsetti. Atay bu eleştirilere, “siz dünya ile dini birbirinden ayırın, ben de laikliği kaldırıyorum” yanıtını verdiğini belirtti. İşte “İslam’da Almaniye” başlıklı bölümde yer alan ilgili o kısım: “İSLAM’DA ALMANİYE (LAİKLİK) İslam’da almaniyeyi ele alma durumu ortaya çıktı. Fıkıhçıların yargılarından kurtulunca, artık kaynağımız Kur’an’dır. Artık İslam’da almaniyeyi tartışabiliriz. Kur’an insanın düşüncesini yenileyerek durumu anlatıyor. Kur’an insanın düşüncesini yenileyerek durumu anlatıyor. Kur’an geçmiş dinlerden ayrı olarak, mucizeler, evrenin yasalarına karşı dinlerde olan kuralsız oluşumların dışında yeni bir kitap olarak geliyor. Artık yeni dinin elçisi öncekiler gibi Tanrı’nın doğal yasalarına uygun yargılar getiriyor. Tanrı’ya ortak koşan putçulara karşı şu yanıtı veriyor: ‘Dediler: Bize yerden bir kaynak fışkırtmadıkça ya da senin hurmalıkların, bağların olup aralarından ırmaklar fışkırmadıkça ya da sandığın gibi göğü tepemize parça parça düşürmedikçe ya da Tanrı’yı ve melekleri karşımıza getirmedikçe ya da altından bir evin olmadıkça ya da göğe çıkmadıkça sana inanmayacağız ve okuyacağımız bir kitabı bize indirmedikçe göğe çıkmana da inanmayacağız. De: Eğitenime övgü olsun. Ben ancak bir elçiyim, beşer değil miyim?’ Bu gerçek İslam’ın almaniyeti olmasının en büyük nedenlerinden olup inanç ve düşünce özgürlüğünün dinle ilgili bir kurumunun yokluğu tanrılık düşüncesinin kolaylığı sebebiyle İslam’ı tanrıbilimden (teoloji) uzaklaştırdığından çok almaniyete yaklaştırır. “İSLAM ALMANİYETE YAKINDIR” Ancak İslam almaniyete yakındır. Çünkü onda Tanrı’nın türü korumasının istenci bulunmaktadır. Cemal Benna almaniye konusunda uzun uzun tartışıyor, Hıristiyanlıkla karşılaştırıyor ve onların yanlışlarını da ortaya koyuyor. Cemal Benna almaniyeyi çok benimsedi ve önce İslam devleti adına uygulamak iççin dört yüz sayfa olarak El-İslam Dinun ve Ummetun ve Leysa Dinen ve Devletten adlı bir kitap yazdı. Bu adla İslam’da din ile devletin ayrı olduğunu, ikisinin ilkeleri ve kurallarının birbirinden ayrıldığını ve aslında din işleri ile dünya işlerinin ayrılığına göre ikisinin yargısının da ayrı olduğu söyleminin Hz. Muhammed’in bir sözüne göre söylendiği bilinmektedir. Arap devletlerinde yaptığım konuşmalarımda Türkiye’deki laikliğe yaptıkları eleştirilere karşı, siz dünya ile dini birbirinden ayırın, ben de laikliği kaldırıyorum, diye yanıtlardım, herkes susardı. Ancak Arapça almaniye ve Fransızca laikliğe gerçek ve bilimsel bir anlayış getirmenin gerekliliğini ortaya koymaktan yana olduğumu söyleyebilirim. 1970’li yıllarda Ankara İlahiyat Fakültesi’nde doçent olduğumda fakülte dekanı Profesör Doktor Neşet Çağatay Bey’e şöyle bir soru sormuştum: Hocam, Atatürk’ün inkılap düşünceleri niçin benimsenmedi ve tutmadı? Hoca soruyu geri bana yöneltti, niçin tutunmadı, dedi. Şöyle yanıtlamıştım: Çünkü bu yeniliklerin gerekçeleri açıklanmadan yapılmışlardır. Bunu nereden anladım. Baktım ki, 1840’tan 1915 yılına dek birçok yenilikler yapıldı. Bunlar tutundu, bunlara eleştiriler olmamasının nedeni, bunların gerekçeleri vardı. “DİĞER TOPLUMLARA DİLLERİNİ EGEMEN KILMANIN DİN İLE İLGİLİ BİR TUTUM OLDUĞUNA İNANDILAR” İşte 1997 yılında profesör, doktor ve fakülte dekanlığı yapmış biri olarak İslam devlet başkanlarına yazdığım mektubuma yanıt veren Cemal Benna ile tanışmamdan sonra onda olan bu düşünce değişikliği ile Atatürk’ün getirdiği laikliğin gerekçesinin ne olması gerektiğini anladım. Bunun İslam düşünce ve bilim tutumunun sonucu olduğunu gördüm. Çünkü Arapların İslam öncesi durumlarında başka dillerle ilgileri yoktu. İslam dini gelip Kur’an kendilerinde olunca diğer toplumlara dillerini egemen kılmanın din ile ilgili bir tutum olduğuna inandılar. Öyle ki yabancı toplumlardan insanlar Müslüman oluyor Arapça da öğreniyor, yazı yazmaya da yetkili olduklarından Arap yöneticilerine yazıcı oluyorlar. Arapça öğrendikçe Kur’an’ı anlamaya çalışıyorlar. Yöneticiler onların toplumda da tutunmalarını gördüklerinde yeni Müslümanlara uydurma bir suç bularak kendilerine yardım etmelerini de çekemeyerek onları bayram günlerinde bile öldürmeyi bir utku sayıyorlar.” Odatv.com __________________

02.03.2019, 15:24	#2
Çevrimdışı @Rosebud Müdavim Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır. @Rosebud	Cevap: Hem Müslüman Hem Laik Olunur mu E olunmaz tabii, ikisi birbirine taban tabana zıt kavramlar, birinin ak dediğine öteki kara diyor, insanları kılıçtan geçirerek zorla müslüman yapan bir din nasıl lâikliğe yakın olur anlamak mümkün değil.

02.03.2019, 19:28	#4
Çevrimdışı @Rosebud Müdavim Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır. @Rosebud	Cevap: Hem Müslüman Hem Laik Olunur mu? Muhammed sütten çıkmış ak kaşık mı! Deveye neden boynun eğri demişler, nerem doğru ki demiş.

03.03.2019, 02:12	#6
Çevrimdışı @Rosebud Müdavim Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır. @Rosebud	Cevap: Hem Müslüman Hem Laik Olunur mu? Herkesin aklında bir ilk, asıl İslâmiyet var ama nedense kimse bilmiyor o ilk ve asıl İslâmiyeti... Daha kötüsü bilmiyor, belge yok ama varlığından emin.

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)