İyi Partili Özdağ: 20 sene sonra Türkiye'de 15 milyon Suriyeli olacak

İyi Parti İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ, "Bir Suriyeli kadın, ortalama 5,3 çocuk doğuruyor. Eğer ilkokul ve altıysa eğitim seviyesi 5,8'e çıkıyor, üniversite ise 4.1'e düşüyor. Türk kadınlarında bu oran 2 yani Suriyelinin nüfus artış hızı yüzde 100'den daha fazla. Çok değil 20 sen sonra sadece kayıtlı olanlara vatandaşlık verilirse 11.5 milyon Suriyeli olacak. Eğer 5.3 milyona verilirse o zaman 15.3 milyon Suriyeli olacak" dedi.

Özdağ, Suriyelilerin belirli bir proje kapsamında Türkiye'ye göç ettirildiğini öne sürerek, "Bu bir stratejik göç mühendisliğidir" dedi.

Özdağ, Kahramanmaraş'ta partisinin il teşkilatınca düzenlenen 'Türkiye'nin ve bölgemizin gerçek beka sorunu Suriyeliler' konulu konferansa katıldı. Özdağ, Suriyelilerin ülkelerine gitmesi gerektiğini söyleyerek, bunun da İyi Parti iktidarında olacağını söyledi. Türkiye'de kayıtlı 3.6 milyon, kayıtsızlarla birlikte 5.3 milyon Suriyelinin yaşadığını öne süren Özdağ, iç savaşın bir milletin başına gelebilecek en kötü şey olduğunu kaydetti.

Suriyelilerin vatanlarına dönmeleri için mücadele ettiklerini belirten Ümit Özdağ, şöyle devam etti:

"Suriyeliler, bombalandıkları için Türkiye'ye gelmiyorlar, Türkiye'ye gelmeleri için bombalanıyorlar. 5.3 milyon Suriyelinin dışında Afganistan, Irak, İran başta olmak üzere 1 milyon 400 bin de başka ülkelerden sığınmacı var. Yani 6.7 milyon sığınmacı var. Ortadoğu'nun ve Batı Asya'nın kavimleri, Türk milli kimliğini tehdit altında bırakırcasına akın akın Anadolu'ya geliyorlar. Bu bir stratejik göç mühendisliğidir. Ne demek stratejik göç mühendisliği? Stratejik göç mühendisliği tabiri, devletler ya da devlet dışı aktörler tarafından belli bir bölgede yaşayan nüfusun güçlendirilmesi, zayıflatılması ya da muhtevasının değiştirilmesini sağlayan yollarla askeri ve siyasi amaçlar dahilinde kasti bir şekilde yaratılmış iç ve dış göçlerdir.

Mühendislik eseri göçleri yaratan araçlar, tehditten askeri güç kullanımına kazanç vadinden finansal değişikliklere, hatta normalde kapalı olan sınırların açılıp, basitçe geçişin kolaylaştırılmasına uzanan geniş bir skalayı kapsıyor. Bu 3.8- 4 milyon Suriyeli Türkiye'de kalırsa, bunlara vatandaşlık verilirse ne olur? Bir Suriyeli kadın, Cumhurbaşkanlığının finanse ettiği Hacettepe Üniversitesi'nde gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçları birkaç ay önce çıktı. Bir Suriyeli kadın, ortalama 5,3 çocuk doğuruyor. Eğer ilkokul ve altıysa eğitim seviyesi 5,8'e çıkıyor, üniversite ise 4.1'e düşüyor. Türk kadınlarında bu oran 2 yani Suriyelinin nüfus artış hızı yüzde 100'den daha fazla. Çok değil 20 sen sonra sadece kayıtlı olanlara vatandaşlık verilirse 11.5 milyon Suriyeli olacak. Eğer 5.3 milyona verilirse o zaman 15.3 milyon Suriyeli olacak. İçinde 15.3 milyon Suriyeli'nin olduğu Türkiye birliğini sağlayabilir mi?" (DHA)

Kaynak : https://www.msn.com/tr-tr/haber/gund...&ocid=YXPRM418

__________________
Kötülüğün galip gelmesi için iyi insanların bir şey yapmaması kafidir...
Edmund BURKE

Yirmi seneye kalmaz. Bir iki sene sonra yirmi milyonu bulurlar. Şu an zaten beş milyonu geçmiş durumdalar. Tavşan gibi çoğalıyorlar.

Cimcimecik yine kızacak ama en iyi bildikleri şey üreme, 20 yıl sonra(pek o kadar sürmez ama) PKK'dan beter bir sorunla karşılaşacağız bunu görmek için kâhin olmaya gerek yok.

Merhaba,

Evet, bu ülkenin demografik yapısı değişiyor, buna bağlı olarak da " hastalık " haritası ve yapısı da değişiyor...Yıllar önce bitmiş olan bazı hastalıklar da iyice hortladı tekrar...Ülke bunlara karşı " savunmasız "...

Nüfus, olan bu duruma göre " evrim " geçirsin diye bekleniyor ise sonucun ne çıkacağı da büyük bir BİLİNMEZ dir...Çünkü nesiller hızlı bir MUTASYON a uğrar...Bunu, kontrolsüzlüğün diz boyu olduğu bir toplumda kontrol altında tutmak da mümkün değildir...İnsan, en hızlı evrim geçiren, mutasyona uğrayan varlıklardan biridir...

Yukarıda söylediklerim tamamen biyolojik konular...İşin bir de sosyal yönü var...Bu sosyal yönün ileriki şekli, belli bir süre sonra ülkemizin " idare " şekline veya politikalarında " Suriyeliler " çok büyük bir etkiye sahip olacaklar demektir...Buradan çıka çıka " Ortadoğulu bir Türkiye " çıkar, başka bir şey çıkacağını düşünmüyorum...

Bu sosyal yönün ilk şekli ise hemen yaşadıklarımızdır...İşsizlik, adaletsizlik, eğitimsizlik varken bu ülkede, Suriyeliler bu sorunları daha da katmerli hale getirmiştir...

Bu sosyal yönün bir diğer tarafı da " uyum sorunu " dur...Her ne kadar ortadoğuya yakın bir coğrafyada olsak da aslında genel olarak bazı yönlemizle Ortadoğu kültüründen biraz uzak bir toplumuz...Yada Ortadoğu kültüründen uzaklaşmak isteyen bir toplumuz....Ancak bu kadar büyük bir yapı değişimiyle, durumun tam ters yönde olumsuz anlamda değişmesi gibi büyük bir RİSK vardır...

Sözün özü herkes kendi memleketinde kalsın, kendi memleketi, toprakları için mücadele etsin...Burada yan gelip yatan, orada mücadele edebilecek sıhhatte olan binlerce Suriyeli varken, bizim o topraklara asker göndermemiz de büyük bir hata...

Şu an için Suriyeliler, zaten sallantıda olan bir topluma şırınga edilmiş VİRÜS gibiler...

Sağlıcakla kalınız...

__________________
Kötülüğün galip gelmesi için iyi insanların bir şey yapmaması kafidir...
Edmund BURKE

Asker gönderip orada sınır boyunca mülteci girişini durdurmaya çalışıyoruz. Askerimiz olmasa şu an birikmiş birkaç milyonluk kitle ülkemize girecek.

Asker göndermeyelim... Suriye'ye karışmayalım... Buradaki Suriye'lileri gönderelim... Onlar gidip savaşsınlar... Sınırda birikmiş milyonlarca Suriye'li de lütfen ülkemize girmesin...

Olur!..

Böyle bir dünya yok. Üzgünüm ama yok...

Rus ve Suriye uçakları şehirleri bomalayıp o kitleleri bizim üzerimize sürüyor. Onlar da can havliyle kaçıp sınıra dayanmış durumda. Onları sınırda tutan bizim oradaki asker varlığımız.

Esed ve Rus politikalarına tek bir söz etmeyelim... Onlara ne yaparsa yapsınlar toz kondurmayalım... Kaçıp gelen garibanlara böcek ve virüs muamelesi yapalım... "Ne işimiz var Suriye'de" diye de sormayı unutmayalım...

Ne güzel bir dünya!.. Ama tek bir kusuru var: öyle bir dünya aslında yok.

Niye yok öyle bir dünya? Ülkenin içine ne olduğunu bilmediğin bir sürü insanı almak normal mi?

Henüz birkaç gün önce Bursa'da bir ışidli yakalandı. Doğalgazcı da çalışıyordu üstelik. Kafası bozulsa (belki de fırsat bulamadı) adam bir mahalleyi bile havaya uçurabilirdi. Sen bu adamın sınırdan içeri girerken "merhaba ben ışidliyim kafa keserim" diyerek girdiğini mi zannediyorsun? Yoksa "ben savaştan kaçan masum suriyeli vatandaşım" diyerek mi girmiştir? Görüyorsun ki böcek ve virüs muamelesi yapmak istenilmese bile başka türlü davranmak ve düşünmekte normal değil. Bu adam sadece bir örnek. Kimbilir kaç tane terörist bu şekilde ülkeye girdi.

Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir uygulama kendi vatandaşlarına lâyık görülmemiştir. "Ben bu kadar insanı ülkeye dolduruyorum, sizde bunlarla beraber seve seve yaşayacaksınız" diye bir kafayla ülke yönetilmez. Yok öyle bir dünya.

1-Ülkemizde Suriyelilerin girmediği bir il / ilçe veyahut başka bir yerleşim birimi kaldı mı acaba en basiti bulunduğum yerde (Ankara) sözde Suriyelilere ait işyerleri kapanacaktı ama gördüğüm kadarıyla kendi dillerinde/tabelalarında çokta güzel işletiyorlar dükkanlarını olacak şeyleri kestirmek kehanet değil bundan yaklaşık 5-10 yılda ki o kadar da uzayacağını sanmıyorum ülkemizin belirli bir çoğunluğu artık Suriyeli işverenlerin yanında çalışacak ne de olsa vatandaşlığı ekmek almaktan daha kolay hale getirdik ya.. Hoş aksi olsa dahi ucuz işçilikten dolayı kendi vatandaşımız yine iş bulamaz hale geldi.

2- Asıl beklediğim / korktuğum tehlike ise yine bazı kesimlere inanılmaz gelebilir ama olacak şey şu nüfusları belirli bir düzeye gelip hem de vatandaşlık almış olarak ki "Kilis - Şanlıurfa ve Hatay'da" şimdiden nüfus yoğunluğunu ele geçirmeye başlamış durumdalar (İstatistik aşağıdaki resimde yer alıyor) tamamen onların hakim olduğu bir güne geldiğimizde tarihte örneğini bizzat yaşadığımız "Hatay'ın bize katıldığı" gibi benzer bir durumla karşılaştığımızda açıkçası şuan göz göre göre buna sebep olanların o zamanda ses çıkaracağına inanmıyorum tabii bazı şeyler değişirse...

20 Ağustos 2019 Tarihinde yayınlanmış

Velhasıl kelam gidişat hiç hoş görünmüyor ve merhamet her zaman sıkıntı doğuruyor.

Ortaokuldayken, Canan da bilir, bizim sınıfa gelen çok harika bir Türkçe öğretmenimiz vardı. Kadın bir öğretmendi. Çok güzeldi. Ama bu ayrı konu.

Türkçe'yi bana sevdiren odur desem abartmış olmam herhalde.

"Cümlede anlam" konusunu çok iyi işlemişti. Ben de o konuda çok iyiydim.

Yani cümlede ne diyor? Cümlede veya paragrafda yahut bir metinde ne söyleniyor? Bunu doğru anlamak çok önemli. Kendi anlamak istediğimizi değil, o cümledeki, metindeki gerçek anlamı doğru anlamak gerekir.

Yani tamam, yine itiraz et. Ama önce doğru anla.

Laf ebeliği yaparak kaçıyorsun yani. Tamam.

90 sene icinde görüyorsun kimleri besleyip, bagrimiza basmisiz!.


Simdide aynisi kalkip, Türkiyede Türk olmak Fasistligin belgesi diye yutturmaya kalkiyor!.


Bu agzindan kactigina göre, hangi kirmadan gelmesin acaba?.

__________________
Ne Mutlu Türk'üm Diyebilene!.