Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Spor Dünyası > Futbol | Diğer Futbol Kulüpleri > Fenerbahçe

Fenerbahçe Ne Mutlu Seni Sevene


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 26.01.2009, 08:00   #21
Çevrimdışı
uur
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: 100 Yıllık Şanlı Tarihiyle Fenerbahçe

Şükrü Saracoğlu / 3

FENERBAHÇE CUMHURİYETİ

Yalçın DOĞAN




Üç Ali ile Bir de Şükrü (Devam)
Hacı Bekir sanki "Noel Baba" idi Fenerbahçeli futbolcular için. Evlerine odun, kömür gönderir, elini öpeni para vermeden yanından ayirmazdi. Fenerbahçe maç için ne zaman Ankara’ya gitse, futbolcuların başına geçer, mutlaka Başbakan Saracoğlu’nu ziyaret ederdi.

Başbakan Saracoğlu Bakanlar Kurulu’nu bir saat erteledi. Çünkü, maç için Ankara’ya gelmiş olan Fenerbahçe Takımı’nı kabul edecekti. Kabul yerinin Meclis Binası olduğu duyuruldu Fenerbahçelilere. Otelden yürüyerek meclise doğru giden Fenerbahçeli futbolculardan birisi gömleğinin yakasını ceketinin üstüne çıkarmıştı. Yani, kravatı yoktu. Durumu gören Hacı Bekir hiç bir şey söylemedi. Bir gömlekçi, kravatçı dükkanının önünden geçerken futbolculara dönerek "Haydi, size birer kravat alalım" deyip hepsini dükkana soktu. Hepsine birer kravat armağan etti.

Dükkandan çıkarken kravatını takmayan futbolcu yoktu. Haci Bekirin bu bonkörlüğü kendisi aleyhinde Fenerbahçe camiasinda söz çıkıncaya dek surdu. "Kendisini parayla sevdiriyor" dediklerini duyduğunda, bir daha Fenerbahçe’ye adımını atmadı.

Rüştü Dağlaroğlu cebinden Yenice Sigarası’nı çıkardı ve sigara paketinin arkasına eski yazıyla o gün sahaya çıkacak on bir Fenerbahçeli futbolcunun adını yazdı. "Yağcı Ali" bir, iki futbolcuya itiraz etti, ama takımın iskeleti yine de bozulmadı. "Kuşçu Ali" de katıldı bu onbire ve takım sahaya öyle çıktı.

1940’ larda yine her zaman yaşanan olağan olaylardan biriydi bu Yağ satan Ali ’nin dükkanı Bahçekapı’ daydi. Kuşçulukla uğraşan Ali’nin dükkanı da onun biraz ilerisinde. Zaten Hacı Bekir’in de Bahçekapi’da dükkanı vardı. Hacı Bekir Ali Muhiddin’in yanı sıra, "Kuşçu Ali ile Yağcı Ali" de dışardan kulübe uzun süre destek verdi. Dönem bir anlamda "Üç Ali" donemiydi. Başta üstlendiği göreve göre, ya Adliye Vekili, ya Başvekil ya da ’Meclis Başkanı olarak Şükrü Saracoğlu, İstanbul’da da "Üç Ali".

"Özellikle "Yağcı Ali’nin" dükkanı tüm Fenerbahçelilerin uğrak yeriydi. Maçlar bu dükkan da tartışılır, takım bu dükkanda sıralanır, asıl önemlisi Fenerbahçe Kongreleri hazırlığı bu dükkanda yürütülürdü. Hem "Kuşçu Ali", hem de "Yağcı Ali" kulübü destekler, maddi yardımda bulunur, ama kongrelerde de kendi sözlerinin geçmesini beklerdi.

İşte. Bugüne dek sürüp gelen ve hala ister kongre zamanı, ister kongre sonrası Fenerbahçe’yi her zaman çalkalayan "gurupçuluk" ilk tohumlarını "Yağcı Ali" nin dükkanında attı Fenerbahçe’de gurupların doğuşu, birbirleriyle kıyasıya mücadele, kavgalar, küfürler, mahkemeler Bahçekapı’ da bu gösterişsiz dükkana dek iner.

Vatan Gazetesi Yazı İşleri Müdürü eski futbolcu Con Kemal, gümrük komisyoncusu Müslim Bağcılar, Yavuz İzmir Nakliyat’ ın sahibi David Nevon, Şark Nakliyat sahibi Ethem Şahinoğlu "Yağcı Ali"nin dükkanının sürekli müşterileriydi. Onlar da Fenerbahçe yöneticileri arasında yer alır ve Fenerbahçe’yi yönetmek, takım kurmak ateşiyle yanardı. Ama, onların üstünde, yıllar yılı Fenerbahçe Kongrelerine egemen üç kişi vardı: Rüştü Dağlaroğlu, Yağcı Ali ve Hayrullah Güvenir. Anılan üçlü 1942’lerden 1950’lerin sonlarına dek, Süreyya Sineması’ndaki kavgalı kongreye dek, Fenerbahçe’ye perde gerisinden dediğini hep yaptırmasını bildi.

Kendilerine bir isim de buldu bu üçlü: "Hür Fenerbahçeliler". Rüştü Daglaroğlu Fenerbahçe’de su sporlarıyla ilgilenen bir sporcuydu. Kürek çekti, su topu takımında yer aldı, yüzme dalıyla ilgilendi. 1944-1974 arasında zaman zaman Fenerbahçe Yönetiminde yer aldı. Sonra da Fenerbahçe Tarihi ile ilgili derli, toplu ilk kitabı yazdı.

Hayrullah Güvenir Sümerbank’ ta müfettiştik yaptı. Sümerbank 1940’lı yıllarda hep Fenerbahçe’lilerle doluydu. Örneğin, Büyük Fikret bir ara Sümerbank’ın Eyüp’teki fabrikasında ambar müdürlüğünde bulundu. Lalelide makasdarlık yaparken Sümerbank’tan iplik satın alıp piyasaya iplik satan Raif Dinçkök de koyu bir Fenerbahçeliydi. Daha sonra oğlu Ali Dinçkök de birkaç kez Fenerbahçe Yönetiminde görev alacaktı. Eyüp’teki fabrika müdürü Ömer Sugan ile o fabrikadan iplik satın alan Raif Dinçkök daha sonraları bugün de kumaş üretimiyle tanınan "Aksu" fabrikasını kuracak, Ömer Sugan, Raif Dinçkök’ e ortak olacaktı. Hayrullah Güvenir işte bu sıralarda fabrikayı teftiş etti. Yazdığı temiz rapora rağmen, bir süre sonra Ömer Sugan müdürlükten ayrıldı ve Dinçkökler’ in ortağı oldu.

1940’lara gelindiğinde Fenerbahçe’de gerçi "Noel Baba’lar" vardı. Ama, ama artık yavaş yavaş iş dünyasına da kapılarını açmaya aday görünüyordu. Yavaş yavaş iş dünyasıyla bağlantılarını arttıran Fenerbahçe, kendi içinde de yeni yeni guruplaşmalara yöneliyordu.

Cihat mı, yoksa Esat mı kaptan olacaktı?.. İste, bu tartışmalar takımı ikiye böldu. Kongre guruplarının da fiilen doğuşu bu olayla başladı. Zaten varolan guruplaşma takım kaptanlığı tartışmasıyla iyice su yüzüne çıktı.




Ülkede Demokrasi, Fenerbahçe’de Şölen
Elindeki bastonuyla ayağını nerdeyse surüyerek Fenerbahçe Stadı’nın giriş turnikelerine yaklaşan ihtiyar, eli titreyerek biletini uzattı. Başındaki fötr şapkasını hafifçe düzeltti, turnikeyi itmeye gücü ancak yetti, yetmedi. Hem yaşlı, hem de belli ki hastaydı. Arkada biriken birkaç kişi, "Haydi baba, yürüsene yaa… Bizde geçelim" diye ihtiyarı şöyle bir omuzladı.

Fenerbahçe Başkanı Faruk Ilgaz önce gözlerine inanamadı. Turnikeyi zorla çevirmeye çalısan, ama arkadan birkaç gencin itmesine mahruz kalan ihtiyarı tanıyacak gibiydi…Evet, evet, o idi, ta kendisi… Yerinden fırladığı gibi doğru ihtiyarın yanına koşarken, bir yandan da ceketini iliklemeye çabalıyordu.

Elinde biletiyle Fenerbahçe’nin maçını izlemeye gelen ihtiyar, Fenerbahçe’ye stadı kazandıran, ülkenin bakanlık ve başkanlık koltuklarında oturmuş, Fenerbahçe’ye tam onyedi yıl başkanlık yapmış Şükrü Saracoğlu’ydu. Şimdi "sıradan bir vatandaş" olarak maça geliyordu.

Faruk Ilgaz kolundan tutup, ona merdivenleri çıkması için yardim etti. Onyedi yıllık başkanını Şeref Tribünü’ne oturttuğunda, ihtiyarın gözlerinden akan iki damla yaşı görmemek için, başını çevirdi.

Artık dönem değişmiş. CHP iktidarı kaybetmiş, 14 Mayıs 1950 seçimleriyle birlikte iktidara Demokrat Parti gelmişti. Saracoğlu’nu artık kim tanıyabilirdi ki, birkaç vefa duygusuna sahip Fenerbahçeli’ nin dışında?..

Gerçi, aradan yıllar geçtikten sonra, Saracoglu’nun Fenerbahçe’ ye hizmetleri hep "şükranla" yad edilecek, Fenerbahçeliler kendisinden söz ederken, asla saygıda kusur etmeyeceklerdi. Ancak, Demokrat Parti’nin iktidara geldiği bir sırada, ülkedeki moda spora da yansıyacaktı. Bu moda Fenerbahçe’ye iki türlü yansıyordu.

Cihat’ in uzun degajını yakalayan Kücük Fikret aradan Leftere bir pas çıkardı. Onündeki iki 5 Göztepeliyi çalımlayan Lefter kaleciyi de geçerek topu Göztepe ağlarına bıraktı. 26. Dakikada atılan bu gole, Göztepe ikinci yarının karşılık verince, maç uzatıldı. Uzatmanın ikinci devresinde bu kez Halit’in (Deringör) ortasını iyi izleyen Erol kafayla Fenerbahçe’yi 2-1 öne geçirdi.

Ankara’da oynanan Basbakanlık final maçından sonra Başbakan Adnan Menderes sahaya inerek, büyük tezahürat altında Basbakanlık Kupası’nı Fenerbahçe’ye verdi. Demokrat Parti’nin iktidara gelmesinin bir ayı daha yeni dolmuştu. Göztepe ile oynayacağı final maçı için Ankara’ya gelen Fenerbahge, doğru Anıtkabir’e giderek çelenk koydu. Ordan da Cankaya’nın yolunu tuttu. Çigegi burnunda Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ı makamında kutlamak için Fenerbahçeli yöneticiler ve futbolcular Çankaya Köşkü’nde sıraya girdiler. Cumhurbaşkanını kutlayan Fenerbahçe, Göztepe maçına çıkmadan önce Hava Kuvvetleri Kurmay Başaknı ve Fenerbahçeliliği ile tanınan Korgeneral Fevzi Uçaner’e bir nezaket ziyaretinde bulundu.

Bu arada Fenerbahçeli yöneticilerden Rüştü Dağlaroğlu’nun aklına, o sirada fiilen Fenerbahçe Kulübü Başkanlığını yürüten Sukrü Saracoglu’na iktidarın adresi artık değişmişti, ama ortada da bir kulpp başkanı vardı. Dağlaroğlu telefonda "Sizi ziyarete gelmek istiyoruz" deyince, Saracoglu "Artık ben sizleri ziyaret etmeliyim" demekle yetindi. Göztepe maçıma gelmeyen Saracoğlu, aynı akşam Fenerbahçe’nin kaldığı Belvü Palas’a gelerek Başbakanlık Kupası’nı yeni Başbakan Menderes’in elinden alan Fenerbahçelileri kutladı.

14 Mayıs 1950 seçimlerine Fenerbahçe Yönetim Kurulu üç üye ile katılmıştı. Yedi kjşilik yönetim kurulundan Zeki Rıza ile Osman Kavrakoğlu Rize, Firuzan Tekil de İstanbul Milletvekili olarak meclise girmişti. Tabi ki, üçü de Demokrat Parti listesinden!.. Kavrakoglu seçimlere giderken Fenerbahçe’deki arkadaşlarını uyarmaya çalışıyor, "Haydi siz de gelin Demokrat Parti’ye girin. Nasıl olsa mebus olacağız. Kulübü de boylece daha iyi yönetiriz" diyordu. Yeni siyasal donem, yeni iktidarını yaratıyor, spor kulüplerinde de buna ayak uyduran olaylar yaşanıyordu.


Şükrü Saracoğlu / 4

FENERBAHÇE CUMHURİYETİ

Yalçın DOĞAN




Ülkede Demokrasi, Fenerbahçe’de Şölen (Devam)
Demokrat Partili olduğu bilinen Kavrakoğlu 1943 yılından sonra Fenerbahçe’nin yönetimine secilmii, yönetimde çeşitli görevler üstlenmişti. Çeşitli il ve ilçelerde yargıçlık ve savcılık, savci yardımcılıklarında bulunan Kavrakoğlu Rizeli’ydi. Fenerbahçe’nin populer adı, bir zamanların gol Kralı Zeki Rıza’yı da Demokrat Parti’den milletvekili seçtirmek istiyordu. Adnan Menderes bu isteği yerinde görmüş, ve Zeki Rıza için "Madem o Rizeli, sizin ikinizi Rize’den aday yapalım" demişti. Menderes seçim için Rize’ye geldiğinde Kavrakoğlu halka dönmüş, "İşte, size ahir zaman peygamberini tanıtıyorum" demişti. Kendi deyimiyie "hayatta Demokrat Parti ile Fenerbahçe’yi sevmiş" olan Kavrakoğlu yeni dönemde en güçlü başkan adaylarından biriydi Fenerbahçe’ye.

1950 seçimlerinden sonra sonra "bir Fenerbahçeli olarak" Saracoğlu’nu ziyaret ettiginde ve kulüp başkanlığı için onun düşüncesini almak istediğinde, Saracoglu nezakefi elden bırakmamış, "Beni hatırlamanız yeter. Artık siz başkan olun Osman Bey" diyerek, yeni iktidar dönemini Fenerbahçe adına da "tescil" etmişti.



SARACOĞLU’ NUN BAŞBAKANLIK KUPASI

Halit Deringör Cumhuriyet, 20 Ocak 1997


Şükrü Saracoğlu
Saracoğlu ’nun gerek Türk siyasal yaşamında gerekse Türk spor tarihinde unutulmayacak bir yeri var. 1950 önceleri, tek parti sisteminde sırası ile Eğitim, Maliye, Dışişleri bakanlıkları yaptı, sonra başbakan oldu. Sporu seven, sporcuyu koruyan, hatta ona yardım eden bir insandı. Koyu bir Fenerbahçeliydi. Başbakanlığı sırasında, Fenerbahçe’ye maddi-manevi yardımları oldu. Örneğin; 1932 yılında bugünkü Fenerbahçe Stadı olan yeri 9000 liraya Fenerbahçe’ye aldı. Bu stadın alanı 36000 metrekaredir. Daha 1932 yılında değerli Şükrü Saracoğlu, Fenerbahçe’ye toprak kazandırdı. Bu, çok anlamlı bir davranıştı. Yıllar birbirini kovaladı. Fenerbahçe, üzerinde tesisleri bulunan bu stadı yönetemeyerek 2.5 milyon liraya Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’ ne sattı. Bir anlamda mülkiyetini devlete devretti, kendisi de topraksız kaldı. Bugün için 1 santimetrekare tapulu araziye sahip değil!...

Örtülü ödenek
Şükrü Saracoğlu, o yıllarda, Anadolu Ajansı Müdürü Müvaffak Menemencioğlu’na bir gazete çıkarması için 5000 lira verdi. Ama "Bundan sonra, madem ki böyle bir yardımı yaptım öyleyse Fenerbahçe’ye de örtülü ödenekten 5000 lira yardım edeyim" dedi. Benim kuşağın futbolcuları, Saracoğlu ile sık sık görüşme olanağı bulamazdı. Çünkü Saracoğlu, genelde Ankara’da olurdu. Ama bütün buna karşın, futbolcuların önemli sorunları ona bildirilir ve çözümlenirdi. İşte bunlardan biri: İskeçe İbrahim, soyadından da anlaşılacağı gibi İskeçeli. Yunan uyruklu. İskeçe’de yapılan sınavı kazanarak Haydarpaşa Lisesi’ne geldi. Ancak Lozan Antlaşması’na göre Yunan uyruğunda olduğu için okulu bitirdikten sonra, geri dönme yükümlülüğü vardı. İskeçe, Haydarpaşa Lisesi’nde okurken Fenerbahçe, onu özel Beyoğluspor maçında oynattı. İskeçe o maçta 3 gol attı. Maçı bir rastlantıyla o gün Saracoğlu ile birlikte Zeki Rıza da izledi. Saracoğlu, İbrahim’i beğendi, alınmasını istedi.

Saracoğlu’nun çevresindekiler, İskeçe’nin Yunan uyruğunda olduğunu ve bu durumda Fenerbahçe takımında oynanmasının olanaksız olduğunu açıkladılar. Ama yine Saracoğlu’nun yanında bulunan bir başka Fenerbahçeli, "Galatasaraylılar bu çocuğu kaçırıp işlerini de halledecek" deyince, Saracoğlu, "Ya öyle mi" diyerek ’Bu çocuğun pasaportu ve ikamet tezkeresini bana Ankara’ya gönderin" dedi. Daha sonra da bu belgeler, Ankara’ya gönderildi. Ve icra Vekilleri Heyeti de İskeçe’nin Türk uyruğuna geçmesine yarım saat içinde karar verdi. Böylelikle de Saracoğlu, Fenerbahçe’ye hem bir futbolcu kazandırdı hem de bir doktor ve federasyon başkanı ...

İlk Başbakanlık Kupası Yıl 1944 Fenerbahçe, Türkiye Futbol Şampiyonluğu finalleri için Ankara’da. 0 sırada Milli Küme şampiyonu Beşiktaş da Ankara’da... Biz 27 Mayıs’ta, Harp Okulu ile çetin bir mücadeleden sonra onları 2-1 yenmiştik.

İkinci maçımızda da 28 Mayısta İzmir şampiyonu Göztepe’yi 5-1 yendik. Arkasından gruplar arası şampiyonu Mersin İdmanyurdu’nu 4-2 yeniyoruz. Yani çok yoğun bir program içindeydik. Ama bütün maçlarda Fenerbahçe, çok üstün bir performans göstermişti. Saracoğlu, Fenerbahçe’nin bu güzel oyunundan son derece mutluydu. Bu mutluluktan sonra Saracoğlu Ankara’da hazır bulunan Beşiktaş ile Fenerbahçe’yi karşılaştırmayı düşünerek ortaya bir de Başbakanlık Kupası koydu. Saracoğlu’nun bu düşüncesi, iki kulüp yöneticileri Muvaffak Menemencioğlu, Kemal Oman (FB) ve Sadrı Usoglu’na (BJK) bildirildi. Beşiktaş’a bunun Saracoğlu’ nun bir isteği olduğu, bundan böyle devamlı oynanacağını söylendi. Onlarda bu öneriyi kabul etti. Ama bu maçta Beşiktaş, Fenerbahçe-yi 4-1 yendi. Bu yenilgiye neden olanlardan bir tanesi de benim. Nedeni de şu: Yoğun maçlardan sonra çok yorulmuştuk. Bu yorgunluğu gidermek için hayatımda ilk kez masaj yaptırdım. Masajı da Galatasaraylı masör Danyal yaptı. Bilinçli mi yoksa bilinçsiz mi bilmiyorum. Bu masajdan sonra ben daha da yorgun ve bitkin hale geldim. Sahada adeta yürüyecek halim bile yoktu. Gollük pozisyonları değerlendirecek gücüm kalmamıştı. Bu yüzden oyunun başlangıcında 2 gol kaçırdım. Yalnız ben miyim? Diğer arkadaşlarım da formlarından uzaktı. Kabahat bizde değildi. Kabahat, yorgun ve bitkin bir Fenerbahçe’nin böyle önemli bir maçta başarılı olamayacağını söylemeyen yöneticilerdeydi..

Bu maçtan sonra değerli Başbakan Şükrü Saracoğlu’na kendisinin arzuladığı Başbakanlık Kupası sonucu bir galibiyet veremediğimiz için tüm takım olarak kahrolduk.

Saracoğlu’nun ne kadar Fenerbahçeli olduğunu gösteren örnekler var. Örneğin; Ankara’da yapılan bir Fenerbahçe-Gençlerbirliği maçında futbolcuların eline kapıdan giriş kartı verildi. Ama statta, giriş kapısının önüne geldiğimizde, maçı yapacak Fenerbahçeli oyuncuların bazılarını görevliler stada almak istemedi. 0 sırada tartışmalar başladı. Bu durum devam ederken bir de baktık ki Saracoğlu, otomobili içinde bizleri seyrediyor. Ne oluyor, diye görevlilere sordu. Olay kendisine anlatılınca, hepimizin parasını ödeyerek stada soktu.

Bir başka anı daha
Yıl 1949. Eşim ilk çocuğumuzu dünyaya getirmek için Zeynep Kamil Hastanesi’ne o gün yatırıldı. Aynı gün Ankara Karması ile oynamak için Ankara’ya gidecektik. Ben, akşam yataklı trene gelip yöneticilere bu nedenle gelemeyeceğimi anlatmak isledim. Ama ne yazar!.. Arkadaşlarım beni karga tulumba yataklı vagona bindirdiler. Ertesi gün Ankara karması ile oynadığımız maçın ilk dakikalarında, bir gol attım... Ama tam bu sırada, stat hoparlörleri, benim kızımın dünyaya geldiğini anons etti. Sevinçten mi heyecandan mı nedir bilmiyorum, ayaklarım titremeye başladı. Tabii maç devam ediyor. Beş altı dakika sonra bir başka sürpriz beni bekliyordu. İkinci golü de attım. Saha kenarındaki bir arkadaş benim ikinci bir kızımın daha olduğunu söyledi. Ben, nerede ise oyunu terk etmeye çalışıyorum. Fakat saha kenarındaki insanlar, bunun bir şaka olduğunu bildirdi. Maç 5-2 sonuçlandı. Aksam, Kerpiç’te ziyafet verildi. Ziyarette Başbakan Saracoğlu ve onun yanında Muvaffak Menemencioğlu yer aldı. Saracoğlu beni yanındaki iskemleye davet etti ben de Saracoğlu gibi bir devlet büyüğünün yanında hiç yemek yememiş olduğumdan bir hayli heyecanlandım, dahası heyecandan terledim. Saracoğlu beni rahatlatmak için espriler yaptı: "Neydi senin o sahadaki halin?.. Kızın oldu diye mi böyle güzel çalımlar yapıyordun? Bekle, daha ne çalımlar yapacaksın." Arkadan da "Ama erkek olmalıydı" dedi. Ve ekleyerek "Şaka söyledim, şaka... Kız çocuğu, eser-i muhabbet" dedi. İsmini de "Zafer koyun..."


Şükrü Saracoğlu / 5

BAŞKAN ŞÜKRÜ SARACOĞLU

Leyla ALUÇ / Şanlı Fenerbahçe Dergisi




Spor sevgisi ile dolu bu onurlu insan, Fenerbahçe’ye aralıksız 17 yıl başkanlık etti.

Halk Çocuğu olarak dünyaya gelen Saracoğlu, hayatı boyunca halktan kopmamış, ömrü boyunca bu tutumunu sürdürmüştür. Onu, ne bulunduğu bakanlıklar, ne de başbakanlık gibi yüce makamlar, halk arasından çekip almıştır.

Saracoğlu, her spora karsı sonsuz bir ilgi duyardı. Spor kulüplerinin ve sporcuların daima koruyucusu olur, memleket sporunun kalkınmasına büyük çaba gösterirdi. Ancak, Saracoğlu’nun kalbinde, Fenerbahçe’nin ayrı bir yeri, ayrı bir sevgisi vardı. İstanbul’da olduğu zamanlar, Fenerbahçe’nin maçlarını kaçırmaz, hele pazar günleri, küçüğünden büyüğüne tüm takımları seyre gelir, büyüklü küçüklü tüm futbolcuları tanırdı.

Saracoğlu, Fenerbahçe’nin o doyulmaz oyunlarını seyrederken mest olurdu. 0 zamanki Fenerbahçe... 0 seçkin oyuncu topluluğunun sahada nakış işlediği, o Orta Avrupa futbolunun Türkiye’deki temsilcisi Fenerbahçe...

Ankara’da, kısıtlı zamanlarına karsın, Fenerbahçe’nin her maçında hazır ve nazırdı Saracoğlu. Maçın bitiminde oyuncuları kutlar, onlarla fotoğraf çektirmekten sonsuz: haz duyardı.

Bir sabah genç takım final maçına gelmişti. Fenerbahçe genç takımı demek, yarının A takımı demekti. Fenerbahçe’de dönen çark böyleydi. Kulüp olarak genç takımlara çok önem verildiği kadar, Saracoğlu da bu takımlara bel bağlar, oyuncuları dikkatle izlerdi. 0 gün Fenerbahçe’ nın genç takımı, 3 - 0 lik bir sonuçla şampiyon olmuştu. Maçın bitiminde Galip Kulaksizoğlu (kurucu üye) soyunma odasına gelerek, maçın 3 golünü atan kaptan, Süleyman’a "giyin seni Saracoğlu Şükrü Bey görmek istiyor" dedi. Genç futbolcu heyecanlıydı. Acele giyindi ve Galip Bey’le birlikte balkonda oturan Saracoğlu’nun yanına gitti. 0 büyük insan, o Fenerbahçe aşkı ile dolu insan, yanında oturan Muvaffak Melemencioğlu, Hayri Celal Atamer ve Zeki Rıza Sporel’e dönerek "Pek de ufak tefekmiş Halbuki sahada daha iri görünüyor" dedi. Sonra kaptana "Aferin, iyi oynadın, güzel goller attın. Bundan sonra çok çalış, Fenerbahçe’ye layık bir futbolcu ol" dedi. Fenerbahçe’ye layık olmak!.. 0 zamanlar hep bu amacın peşinde koşardı gençler.

Fenerbahçe böyle bir başkana sahip olmanın gururunu yıllar boyu hissederken, daima rahmetle anacağımız o eşsiz insan da hayatı boyunca Fenerbahçeliliği ile gurur duymuştu. Mekanı cennet olsun.

Fenerbahçe Stadyumu’nun adı, 22 Temmuz 1998 yılında alınan Yönetim Kurulu kararı ile Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu olarak değiştirildi.


* KAYNAK:
ŞÜKRÜ SARACOĞLU ve Dönemi - hakkında basında çıkan yazılardan bazıları
Haziran 2000
Derleyen: Yılmaz Saracoğlu
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz uur'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 26.01.2009, 08:01   #22
Çevrimdışı
uur
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: 100 Yıllık Şanlı Tarihiyle Fenerbahçe

17 Şampiyonluk Öyküsü




Fenerbahçe, tarihinin 17. şampiyonluk tacını giydi. 100. Yıl kutlamalarını lig şampiyonluğu ile parlatan Sarı Kanarya, kendisi gibi 16 şampiyonluğu bulunan G.Saray’ın da önüne geçti. 2006-07 şampiyonu F.Bahçe’yi kutlarken, geçmiş şampiyonluklara da bir projeksiyon tutalım istedik.

1959 (İlk şampiyon F.Bahçe):

Milli Lig, 21 Şubat 1959’da İzmirspor-Beykoz maçıyla resmen başladı. İki grupta oynanan ilk ligimizde Beyaz Grup’un lideri F.Bahçe, finalde Kırmızı Grup’un lideri G.Saray’la kozlarını paylaştı. İlk maçı, Metin Oktay’ın ağları delen (Spor tarihçisi Cem Atabeyoğlu, deline ağların çürük olduğunu söylüyor) meşhur golüyle G.Saray kazandı. Rövanşta fırtına gibi esen Macar Molnar yönetimindeki F.Bahçe, rakibini 4-0 yenerek 1. Lig tarihinin ilk şampiyonu oldu.

1960-61 (Lefter’li Fener’in 2. Zaferi): Macar Laszio Szekely yönetimindeki F.Bahçe, 38 maçlık zorlu sezonu takipçisi G.Saray’ın bir puan önünde tamamlarken, rakip ağlara tam 81 gol bıraktı. 17 gollü Lefter, en büyük pay sahiplerinden biriydi. Sezonun ardından Can Bartu, İtalya’nın Lazio takımına transfer oldu.

1963-64 (Beşiktaş’la nefes kesen yarış):

Ogün Altıparmak ve Aydın Yelken’i transfer eden Sarı-Lacivertliler, Beşiktaşlı Şenol Birol’u da alarak gücüne güç kattı. F.Bahçe, son 4 yıldır yenemediği Altay’ı İzmir’de mağlup ederek Beşiktaş’ın bir puan önünde şampiyonluğunu ilan etti. Beşiktaşlı Baba Hakkı’nın “F.Bahçe’nin şampiyonluğunu tebrik ederiz” kutlama telgrafı, alkış aldı.

1964-65 (Dolmabahçe’de şampiyonluk turu):


F.Bahçe, yine Beşiktaş’la şampiyonluk için didişti. 13 Haziran 1965’te Beşiktaş’ı 87. Dakikada Aydın Yelken imzalı golle 1-0 mağlup eden İngiliz Oscar Hold yönetimindeki F.Bahçe, ilk kez üst üste şampiyonluk yaşayıp toplamda 4. Kez mutlu sona ulaştı.

1967-68 (Müzeye 5 kupa girdi):


F.Bahçe, tarihinin en başarılı sezonunu yaşadı. Beşiktaş’ın üst üste iki şampiyonluğunun ardından yeniden şahlanan Sarı-Lacivertliler, derbilerde de müthişti. G.Saray’ı iki maçta da yenerken (2-0, 3-0), Beşiktaş’ı önce yeniyor (3-2) sonra golsüz berabere kalıyordu. İtalya’dan dönen Can Bartu ile güçlenen Sarı-Lacivertliler, Beşiktaş’ın 7 puan önünde şampiyonluk turu attı. İlk kez Türkiye Kupası’nı da müzesine taşıyan F.Bahçe, AEK ile oynadığı finali de kazanarak Türkiye’nin ilk Balkan şampiyonu oldu. Sarı-Lacivertiler, Spor-Toto ve Cumhurbaşkanlığı Kupaları’nı da kazanarak bir sezonda müzelerine tam 5 büyük kupa taşıdı.

1969-70 (Datcu kaleye kilit vurdu):

Sezon başında Dinamo Bükreş’ten transfer edilen Ilie Datcu, F.Bahçe’yi şampiyon yaptı. TSYD Kupası’nı da kazanarak sezona iyi bir başlangıç yapan Ionescu yönetimindeki F.Bahçe’de Rumen file bekçisi kalesinde devleşiyordu. Datcu, üst üste 9 maçı gol yemeden tamamladığı sezonda sadece 6 gole izin verdi. F.Bahçe’de uzun yıllar kaleci antrenörlüğü de yapan Datcu, 1990’ların sonunda Türk vatandaşlığına geçerek İlyas Datça adını aldı.

1973-74 (Brezilyalı ile yeniden havaya girdi):

1970’lerin başı, G.Saray’ın İngiliz Birch’le üst üste üç şampiyonluğuna sahne oldu. Taraftarının yüzünü bir türlü güldüremeyen F.Bahçe, Peru’yu 1970 Dünya Kupası’nda büyük futboluyla alkışlatan Brezilyalı Didi’yi getirdi. İlk sezonunda başarılı olamayan Didi, Cemil Turan’ın 14 golle krallığını ilan ettiği ertesi sezonda takımı şampiyon yaptı.

1974-75 (Didi’ye selam, şampiyonluğa devam):

Özellikle 2. Yarısı G.Saray’la F.Bahçe’nin çekişmesine sahne olan sezona Aydın Çelik’i transfer ederek başlayan Sarı-Lacivertliler, bu takviyenin faydasını gördü. Didi’nin 3. Sezonunda F.Bahçe, 8. Lig zaferini kazandı.

1977-78 (Kalemizde İvançeviç var!):

Didi’nin armağanı şampiyonluktan sonra ligde Karadeniz fırtınası kopmuş, iki yıl üst üste Trabzon şampiyon olmuştu. İki Yugoslav yıldız İvançeviç ve Antiç’i transfer eden F.Bahçe’nin taraftarları, hem şampiyonluğa hem de Cemil Turan’ın gol krallığına (17) alkış tuttu.

1982-83 (Fener’den üçlü zirve):

Sezona TSYD Kupası’yla başlayan F.Bahçe, ilk yarısını lider kapattığı sezonun 2. Diliminde unutulmaz bir derbi oynadı. 5 Haziran 1983’teki maçın ilk 50 dakikasını 4-1 G.Saray önde geçti, ardından F.Bahçe maçı 4-4 tamamladı. Şampiyon olan Sarı-Lacivertliler, Mersin İdman Yurdu’nu yenerek Türkiye Kupası’nı da müzesine taşıdı. Selçuk Yula, gol kralı oldu (19).

1984-85 (Veselinoviç’le gelen şampiyonluk):

Yugoslavya Milli Takımı Teknik Direktörü Veselinoviç’i getiren F.Bahçe, İlyas Tüfekçi, Selçuk Yula gibi aslarının yanına Pesiç’i de kattı. Sondan 3. Haftada 2-2’lik Beşiktaş maçıyla avantajı eline geçiren F.Bahçe, aynı puanlı Beşiktaş’ın önünde şampiyon oldu.

1988-89 (103 gollü şampiyon):

Sezona Schumacher, Oğuz, Aykut, Hakan ve Şenol gibi yıldızları transfer ederek giren F.Bahçe, sezon sonunda tam 103 golle şampiyon oldu. Aykut Kocaman da 29 golle krallık tacı giydi.

1995-96 (Avni Aker’de dramatik final!):

Sezona Brezilyalı Parreira’nın teknik komutasında giren F.Bahçe, Trabzonspor’la çekişti. Lider Trabzon’la 5 Mayıs 1996 günü Avni Aker’de oynayan F.Bahçe, ilk yarı 1-0 yenikken, ikinci 45’te Oğuz ve Aykut’la maçı çevirip 7 yıl aradan sonra yeniden şampiyon oldu.

2000-01 (Türk antrenörle ilk şampiyonluk):

Fatih Terim’in G.Saray’ı dört kez üst üste şampiyon yapıp ayrılmasından sonra F.Bahçe Mustafa Denizli yönetiminde yeni bir sezona başladı. Ligde en kritik maçını oynadığı G.Antep karşısında ilk yarıyı 3-0 yenik kapattı. Taraftarların ‘Bizler inandık, siz de inanın!’ tezahüratıyla ateşlediği Sarı-Lacivertliler, maçı 4-3 kazanarak büyük bir engeli aştı. Rapaiç’in asist kralı (21) olduğu sezon Fener de ilk kez yerli bir antrenörle mutlu sona ulaştı.

2003-04 (15. şampiyonluk ve 3. Yıldız):
Beşiktaş’ı şampiyon yapan Daum’u göreve getiren F.Bahçe, Hooijdonk ve Tuncay’la gol üretmekte sıkıntı yaşamadı. 9 Mayıs 2004’te deplasmanda Denizli’yi 4-0 mağlup ederek 15. şampiyonluğunu kazanan F.Bahçe, formasına 3. Yıldızı işletme hakkını da elde etti.

2004-05 (Daum’la 2. Kez mutlu son):

Çok eleştirilen Daum’la yola devam eden F.Bahçe, Alex’ten sonra Anelka’yı da transfer ederek dünya takımı olma çabasını sürdürdü. Türkiye Kupası’nı G.Saray’a kaptıran F.Bahçe, ezeli rakibiyle ligde müthiş bir yarışa girişti. 33. Hafta maçında Kadıköy’de Sarı-Kırmızılı rakibini 1-0 mağlup eden F.Bahçe’de maçın golüne imzasını atan Nobre, Sarı-Lacivertli kulübün 16. şampiyonluğunu ilan ediyordu.


  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz uur'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.06.2016, 01:10   #23
Çevrimdışı
nurideniz34
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Thumbs up Cevap: 100 Yıllık Şanlı Tarihiyle Fenerbahçe

uur:
Bu faydalı bilgiler için teşekkürler...
__________________
....................................
  Alıntı ile Cevapla
nurideniz34'in Mesajına Teşekkür Etti
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
fenerbahçe, tarihiyle, yıllık, şanlı


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 06:07.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.